Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Kanaatimce "Muhammedi Şirk" tanımlaması uygun değil. Bu tanımlama şirki Muhammed (A) e atfetmek anlamına gelir. Tıpkı eşcinselliği yanlış bir ifadeyle Lut'a atfeden "Lutilik" ifadesi gibi.
__________________ En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Katılma Tarihi: 16 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Adalet
Şirk, Allah'a ortak koşmak olduğuna göre, sorunuza evet bu bir şirktir diyebiliriz. Önce sünnet derler sonra bunu farzlaştırırlar. Ama bunu alenen yapmazlar. Yavaş yavaş, sindire sindire yaparlar.
Sonuçta bozulan Tevrat'a ve İncil'e baktığımızda aynı mantığı görürüz. Allah adına din uydurulmuştur. Bunu yapanlar din adamlarıdır. Ve bu uydurulan dini tüm yahudiler ve hristiyanlar fazla itiraz etmeden kabul etmişlerdir.
1400 senedir, milyonlarca müslüman yanlış yapmadıya diyerek ve Hz. Muhammed'in vefatı sonrasında müslüman olanlar eğer bu hadisler uydurma olsa itiraz ederlerdi diyerek hadislerin ve sünnetin doğruluğunu ispat etmeye çalışanların iyi düşünmesi gerekir bence.
Kanaatimce "Muhammedi Şirk" tanımlaması uygun değil. Bu tanımlama şirki Muhammed (A) e atfetmek anlamına gelir. Tıpkı eşcinselliği yanlış bir ifadeyle Lut'a atfeden "Lutilik" ifadesi gibi.
Aleykümselam Savasenkardeş.Cevabınız için teşekkür ederim.Ancak sorumun içinde zaten onun tenzih edilmesi gerektiğini belirtmiştim.Ayrıca Lut peygamberimizle ilgili kullanılan çirkin ifadetle bunun bağlantısı yok.Çünkü haşa Lut şöyle yaptı,böyle yaptı denmiyor ama Muhammed resül şöyle buyurdu,böyle buyurdu deniliyor açıkça..
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Şirk, Allah'a ortak koşmak olduğuna göre, sorunuza evet bu bir şirktir diyebiliriz. Önce sünnet derler sonra bunu farzlaştırırlar. Ama bunu alenen yapmazlar. Yavaş yavaş, sindire sindire yaparlar.
Sonuçta bozulan Tevrat'a ve İncil'e baktığımızda aynı mantığı görürüz. Allah adına din uydurulmuştur. Bunu yapanlar din adamlarıdır. Ve bu uydurulan dini tüm yahudiler ve hristiyanlar fazla itiraz etmeden kabul etmişlerdir.
1400 senedir, milyonlarca müslüman yanlış yapmadı ya diyerek ve Hz. Muhammed'in vefatı sonrasında müslüman olanlar eğer bu hadisler uydurma olsa itiraz ederlerdi diyerek hadislerin ve sünnetin doğruluğunu ispat etmeye çalışanların iyi düşünmesi gerekir bence.
Aleykümselam Atakan kardeş,cevabınız için sağolun.Gaybe taş atmak istemiyorum ama suçlu sadece din adamları mı idi?Hiç mi dininin adamı olan yoktu da bu yanlışlar sürgit günümüze kadar gelebildi?
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Aleykümselam Savasenkardeş.Cevabınız için teşekkür ederim.Ancak sorumun içinde zaten onun tenzih edilmesi gerektiğini belirtmiştim.Ayrıca Lut peygamberimizle ilgili kullanılan çirkin ifadetle bunun bağlantısı yok.Çünkü haşa Lut şöyle yaptı,böyle yaptı denmiyor ama Muhammed resül şöyle buyurdu,böyle buyurdu deniliyor açıkça..
Selam,
Biz elbette onu tenzih ediyoruz. Bundan kuşkum yok. Ancak bu kullanımda ne demek istediğimiz net olarak anlaşılmayacaktır gibime geliyor. Ardından ne demek istediğimizi ifade eden satırlar/sözler gelmesi gerekecektir.
__________________ En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Kanaatimce "Muhammedi Şirk" tanımlaması uygun değil. Bu tanımlama şirki Muhammed (A) e atfetmek anlamına gelir. Tıpkı eşcinselliği yanlış bir ifadeyle Lut'a atfeden "Lutilik" ifadesi gibi.
Aleykümselam Savasenkardeş.Cevabınız için teşekkür ederim.Ancak sorumun içinde zaten onun tenzih edilmesi gerektiğini belirtmiştim.Ayrıca Lut peygamberimizle ilgili kullanılan çirkin ifadetle bunun bağlantısı yok.Çünkü haşa Lut şöyle yaptı,böyle yaptı denmiyor ama Muhammed resül şöyle buyurdu,böyle buyurdu deniliyor açıkça..
Selam Adalet Kardeş,
Savasen kardeş'e katılıyorum. Muhammed kelimesi ile şirk olayını bütünleştirmiş / özdeşleştirmiş gibi ve gerçekten de şirki Hz.Muhammed'e atfetmiş gibi sizin de kastınızı çok aşan bir sonuç çıkarılabilir. arkasından gelen tüm açıklamalarınıza rağmen, başlık bu imajı verebilir kanaatindeyim.
'' atfen sünnet = atfen şirk mi? '' şeklinde
veya, Muhammedi kelimesini takip edecek bir (!) işareti belkide sorunu çözebilir diye düşünüyorum...
bu sadece bir düşünce... sadece sesli bir düşünce...
veddua
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Katılma Tarihi: 16 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
adalet Yazdı:
Aleykümselam Atakan kardeş,cevabınız için sağolun.Gaybe taş atmak istemiyorum ama suçlu sadece din adamları mı idi?Hiç mi dininin adamı olan yoktu da bu yanlışlar sürgit günümüze kadar gelebildi?
Mutlaka vardı ama bir şekilde susturuldular veya ölümlerinden sonra onların görüşlerini de kendi istekdikleri şekilde değiştirdiler. Peygamber adına hadis uyduranlar için bu çokta zor olmasa gerek.
Altın buzağıya tapma olayına baktığımızda, yoldan sapanlara Harun engel olmamış, olamamış.
Ta-Ha 92,93.
Mûsâ: (Tûr’dan dönünce) şöyle dedi: “Ey Hârûn! Saptıklarını gördüğün zaman bana uymana ne engel oldu? Yoksa emrime karşı mı geldin?”
"sünnet"'in konuşulduğu "her yerde" hemen "hadislerin" akla gelmesini, "hadis"'i hem reddedenler ve hem de kabul ederlerin bir birlerine karşı bir "tepki"leri olarak anlıyorum.
Sürekli "sünnet"deyince "hadislerin" akla gelmesi ve öne sürülmesi "sünnet"in sağlıklı değerlendirilmesine engel olmakta mesele "hadis" tartışmalarından öte gidememektedir.
Yine "sünnet"i Muhammed(a.s)'la yanyana getirip, vahyi/söz ve onun hayata yansıması/fiil, ve "sünneti murselin" anlayışına sekte vurmaktadır.
Kur'an'ı Kerim'in indiği tarihsel bağlamda "Allah ve Rasulü" ibaresi Muhammed(a.s)'ın şahsında toplanmaktaydı. Yani Allah(a.c) Muhammed(a.s) agzıyla/diliyle konuşmaktaydı. Bilindiği gibi Peyamberlerin(a.s) vefatıyla "vahiy"de biter. Vahyin peygamberlerin(a.s) hayatlarıyla sınırlı olması düşündürücü değil midir?.
Mesela "İncil" neden "İsa(a.s)"la anılır, "Zebur" "Davut(a.s)"la veya Musa(a.s) "Kitab"la.
Birde "Kur'an-Sünnet" ayrımı bana göre "mushaf" ve "Yaşanan durum ayrımını" çağrıştırmaktadır. Kur'an'ı Kerim ve Peyamber(a.s) özelinde. Onun sağlığında böyle bir ayrım "benim anladığım" söz konusu bile olmamıştır.
Bu gün "tercüme/çeviri" ile "Mushaf"ı özdeşleştirenlerin veya "yanlız mushaf" metniyle yetinenlerin "tarihsel malzeme" ve "onun değerlendirilmesi" noktasında ciddi handikapları vardır. "Mushaf" eldedir ama Muhammed(a.s) buharlaşmıştır.
Ben sorduğunuz soruyu ciddiye alarak ve ciddiyetle tartışılacağını umarak bu kısa yazıyı yazma gereğini düşündüm.
Yine tekrarlayacağım "duygusallıktan" öte gitmeyecekse tartışmanın anlamlı/anlamı olmadığını düşünüyorum.
selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
Katılma Tarihi: 06 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 148
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bende savasen'e katılıyorum. İnsanlara birşeyler anlatırken sivri başlıklar açmaktansa,peygamberimizin ismini lekelemelerinden uzak tutarak anlatmalıyız. Hadis-i kutsi ve Allah şöyle buyurdu diyerek anlatılan hadisler = "Bak, nasil da Allah üzerine yalan uyduruyorlar; apaçik bir günah olarak bu (onlara) yeter!NİSA 50
Sünnet = Peygambere izafe edilen iftiralar zinciri
İ.Büyükşehir Otogarında (iş yerime yakınlığından) Cumhuriyet Camiinde gitmiş olduğum cuma vaazında hoca efendi her zaman ki gibi ayetler yerine hadisleri cemaate anlatırken, bizim gibi kuran'ı yeterli gören kardeşleriminde kulaklarını çınlattı,şöyleki; Sadece Kuran yeter diyenler var, bunlar Resulullah'ın sünnetini hadislerini kabul etmiyorlar,Resulullah'ı kabul etmeden islam olurmu hiç!
Dikkat ettiğiniz gibi hoca efendi, hadislere inanmamayı sanki peygamberi inkar ediyorlar gibi anlatıyor. Aradaki pamuk ipliğini gözden kaçırarak hocanın her dediğine ellerini kalplerine koyarak amenna ve sedakna diyen cemaatin din gibi hassas bir konuyu kişiler odaklı olarak kabullenişini ibretle izledim! Yapacağım tek şey onlar için dua edebilmekti, yaptığım dua ALLAH indinde hz.İbrahim'in babası azer'e duası gibimiydi bilemem tabi.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma