Yazanlarda |
|
HAKgelenek Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
sabah gazetesi.
OLMERT DÜNYAYA MEYDAN OKUDU
Dünya Gazze'ye düzenlediği kanlı saldırılarını durdurma çağrısı yaparken, İsrail yönetimi ise saldırıların devam edeceğini duyurdu. İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Hamas'a karşı çok büyük kazanımlar elde ettiklerini; ancak İsrail'in güneyine düzenlenen roket saldırılarını durdurmak için operasyonlara devam edeceklerini söyledi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin aldığı ateşkes kararına göndermede bulunan Olmert, kendi vatandaşlarını en iyi nasıl koruyacağına İsrail'den başkasının karar veremeyeceğini söyledi.
İsrail'de bugün gerçekleştirilen kabine toplantısının başında konuşan Ehud Olmert, İsrail ordusunun şimdiye kadar Gazze'de birçok fedakarlık yaptığını savundu. İsrail Başbakanı, saldırıları şimdi durdurmanın, "görünürdeki başarı için gösterilen çabaları harcamak olacağını" öne sürdü.
Olmert, ülkesinin Gazze'de belirlediği amaçlarına yaklaştığını; ancak "daha fazla sabır, kararlılık ve çaba talep edildiğini" ifade etti.
sözde teslim(müslüman) olmuş islam ülkeleri ne zaman ya allah deyip müdahale edecek,yoksa ortada yaratıcıya bir güvensizlikmi var.
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
|
Yukarı dön |
|
|
murat2007 Newbie
Katılma Tarihi: 25 mart 2007 Gönderilenler: 33
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Soykırım değil de bu ne?
Haber Merkezi / TIMETURK
SOYKIRIM
Dahlia Wasfi*
Soykırımı reddetmek antisemitizmdir. Ancak ben İkindi Dünya Savaşı, Mahmut Ahmedinecat ya da Aşkenaz Yahudilerinden bahsetmiyorum. Söylediğim hepimizin izlediği ve sorumlu olduğu bugün Gazze’de ve 60 yıldır Filistin’de yaşanan soykırım. Tanım olarak soykırım insanların kitlesel katliamıdır ya da özellikle silah kullanarak yüksek hayat kayıplarını içeren kapsamlı yıkımdır. ABD’nin silahlandırdığı ve finanse ettiği İsrail İşgal Kuvvetleri’nin şu an Gazze halkı üzerine yağdırdığı cehennemin daha iyi bir tanımı olamaz. Araplar Sami olduklarına göre, ABD-İsrail politikası bundan daha Antisemit olamaz.
Eğer abarttığımı düşünüyorsanız, İsrail Savunma Bakanı Matan Vilnai’nin 2008 Şubat’ındaki konuşmasına bakalım: “Kassam füzeleri artıkça ve menzilleri genişledikçe, onlar üzerine daha büyük “shoah” getireceğiz çünkü tüm gücümüzle kendimizi savunacağız”. İbranice “shoah”, 1940’ların Yahudi Soykırımı için kullanılır. Eğer saldırgan sizseniz ağır hava bombardımanları kendini savunmak değildir. Bu “Terörle Savaş” saçmalığı için de geçerlidir zira kurbanlarından hiçbiri 11 Eylül 2001 olaylarıyla ilişkisi yoktur. Irak ve Afganistan’daki Birleşik Devletler ve Filistin’deki İsrail için de durum aynıdır.
Polonya’daki Almanya için de bu geçerlidir. 1940’da, Almanlar Polonya Yahudilerini imha kamplarına göndermeden önce gettolarda topluyorlardı. En büyüğü, 1943’de Yahudi ayaklanması, direnişinin başladığı Varşova Gettosu’ydu. Bugün Gazze, 223 kilometrekarede 1,5 milyon insanın yaşadığı büyük bir Getto’dur. İsrail Gazze’nin kara sınırını, hava alanını, içme suyunu, deniz erişimini ve gıda ile tıbbi malzemeler dahil her türlü girişi kontrol etmektedir. 2007 Haziran’dan beri, İsrail Gazze halkına abluka uygulayarak, onları açlıktan ve aralıklı helikopter saldırıları arasında tıbbi yardımdan mahrum bırakarak yavaş yavaş öldürmektedir. Bu suçlar insanlığa karşıdır, tabi ki İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra “bir daha asla” ruhuyla yapılan Cenevre Konvansiyonları’na da aykırıdır. Varşova’nın aksine Gazze, imha kampları için bir mola yeri değil bilakis Gazze’nin KENDİSİ bir imha kampıdır.
İsrail F-16 hava saldırılarına karşı fırlatılan Gazze’den fırlatılan Kassam roketleri, Varşova Getto’sunda 1943’te kullanılan Molotof kokteylleriyle aynıdır. Polonya Yahudilerinin küçük silahları gibi, işgal ordusunun gelişmiş silahlarına denk değildir. Bu nedenle Gazze’deki ölü sayısı bu kadar yüksek ve İsrail için asgaridir. Büyük medya bunu “top yekun savaş” olarak betimlemektedir tıpkı Irak’ın işgali gibi. Ancak her iki durumda da, F-15’ler/F-16’lar, Kruz füzeleri, seyreltilmiş uranyum, misket bombaları, tanklar ve toplarla saldırılan, açlık çeken ve gerçekte silahsız halk vardır. Bu savaş değildir; bu kitle katliamıdır; bu soykırımdır. Bu kanın dökülmesini de sağlayan Amerika’nın askeri, mali ve siyasi desteğidir.
Kuzey Amerika’dan Almanya’ya, Kamboçya’dan Ruanda’ya, Filistin’den Irak’a kitle katliamı haksızdır. Amerikalılar kimin suçlu olduğunu ararken, kurbanları suçlayamayız. Evet, birçok oyuncu vardır ve soykırıma göz yuman birçok hükümet vardır fakat onlardan daha iyi olduğumuzla nasıl övünürüz? Tüm bu insanlığa karşı suçlara ortak olmayı bırakmalı değil miyiz? Yapmamız gereken yegane şey, imzalanan uluslararası anlaşmalar dahil kanunlarımıza bağlı kalmaktır. Irak ve Afganistan’daki kanun dışı işgalimize son vermeli ve Filistin toprağının yasal olmayan işgali için silah ve para vermeyi durdurmalıyız. İsrail İşgal Kuvvetleri tarafından 16 Mart 2003’te Refah’ta katledilen 23 yaşındaki Amerikalı kolej öğrencisi Rachel Corrie’nin dediği gibi:
“… Sadece anneme yazmak istedim ve ona kronik, sinsi bir soykırıma şahit olduğumu anlatmak istedim. Gerçekten çok korkuyorum ve insan doğasının iyiliğiyle ilgili temel inancımı sorguluyor. Bu durmak zorunda. Bence her şeyi bırakıp bunun durdurulması için hayatımızı adamak yapılacak en iyi iş. Sanmıyorum ki artık bu yapılacak aşırı bir şey olsun. Hala Pat Banatar şarkılarıyla dans etmek istiyorum, erkek arkadaşlarım olsun ve iş arkadaşlarıma şaklabanlıklar yapayım. Fakat bunun da durmasını istiyorum. İnanamıyorum ve dehşet içindeyim. Ümidim kırıldı. Dünyamızın temel gerçekliğinin bu olduğundan ve gerçekte bizim buna ortak olduğumuzdan dolayı hayal kırıklığı içerisindeyim. Buradaki insanların bu dünyaya geldiklerinde istedikleri bu değildi… Yani eğer deli gibi görünürsem ya da İsrail ordusu beyazlara zarar vermeme yönündeki ırkçı eğiliminden vazgeçerse, lütfen suçu iki kere, dolaylı olarak benim de desteklediğim ve hükümetinin büyük ölçüde sorumlu olduğu bir soykırım ortasında olduğum gerçeğinde arayın”.
Lütfen onun cesur bilgeliğine kulak verelim ve bu kanunsuz işgali durduralım. Eğer başaramazsak, bir dahaki sefer birileri Amerikan binalarına uçaklar çarptırdığında, cahilce, “Neden bizden nefret ediyorlar?” diye sormayalım.
Dahlia Wasfi, 1975’te Birleşik Devletler’de doğdu. Annesi Amerikan Yahudi ve Babası Iraklı Müslüman. 1997’de Pennsylvania Üniversitesi’nden tıp eğitimi aldı. Dr. Wasfi, Amerikan güçlerinin Irak’tan koşulsuz çıkmasını ve “Nil’den Fırat’a” işgalin durdurulmasını istemektedir. Kişisel web sitesi: www.liberatehis.com
İsrail buldozeriyle 2003'te katledilen Rachel Corrie'nin resimleri:
|
Yukarı dön |
|
|
muvahhit Ayrıldı
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sergilediğiniz Politikalar,tarafımızdan nefretle karşılanmaktadır,tüm kınamalara rağmen vazgeçmeyeceğinizi ve zulme devam edeceğinizi söylediniz,oysa biz buna daha fazla seyirci kalamayız,size 24 saat mühlet,bu süre sonunda oradan çıkmazsanız,gerçek barış adına bizi karşınızda bulacaksınız..
Paragrafa bak,sanırım bunu söylemek,ölen çocukları görmekten zor olmalı,nede olsa bakkal dükkanı işletmiyoruz değil mi? seyirciler 2.sini yeğliyorlar,tvlerde devlet reislerinin eşleri dahi ağlıyor..kimden medet bekleniyor?Mehdiden mi? Yoksa yasalarını dara düştüğünüzde hatırladığınız Allahtan mı? Şu kalabalık denen yığınlara bak,Allah aklına gelmez,değişime uğratılmış,içinde tevhidden eser kalmamış,herbiri falan mezhepten olanlara bak,ramazanda tümden müsülman,sonrasında rakı meze,baş örtülü mü?olsun yeter,gıybet yalan alay boşvermişlik,bunları saymıyorum,çünkü evvel ''Kuranda anılan mümin,Allahın taktir ettiği mümin''kavramından bihaberler..sonra??şeytanın ayartması diyemem şeytana yanlış olur,şeytanı sollamış abd israil zihniyeti keyfine göre musallat olur,çünkü musallat olunanlar tamamiyle masum değiller ki,yalnız çocuklar varsa masum aralarında..bir kavgaya tutuşurlar,sonra sıkışınca Allah,elbet bu en doğal hakkın,lakin her kurtuluşunda,ben yaptım ben ettim diyorsun..Allahı göz ardı etmekle kalmayıp nankörlük ediyorsun,sonra islam kahroluyor diyorsun..kahrolan islam değil..sözde islam mensupları..ama çocuklar var..ancak çocuklar var..biz bakkal dükkanı değiliz,bizim ne menem bir karın ağrısı olduğumuz belli.
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
|
Yukarı dön |
|
|
murat2007 Newbie
Katılma Tarihi: 25 mart 2007 Gönderilenler: 33
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ÇALINTI TOPRAKLAR ÜZERİNDE UZATMALARI OYNAMAK
Gilad Atzmon*
İsraillerle konuşursanız küçük dilinizi yutarsınız. İsrail Hava Kuvvetleri, gün ışığında yüzlerce sivil, yaşlı, kadın ve çocuk cinayeti işlerken, İsrail halkı bu şiddet destanında asıl kurbanların kendileri olduğuna inandırmaya başarabilir.
İsrail halkıyla aşina olanlar onların hayatlarında hüküm süren savaşın kökleri hakkında tamamen bilgisiz oldukları gerçeğini fark edecektir. İsrailliler sıklıkla İsrail jargonunda anlamlı tuhaf savlar ortaya sürmelerine rağmen, bunlar Yahudi mahallesi dışında işe yaramaz. Bunlardan biri: “Bu Filistinliler neden bizim (İsrail) toprağı üzerinde yaşamakta diretiyorlar ki, neden Mısır, Suriye, Lübnan ya da diğer bir Arap ülkesine gitmiyorlar?”. Diğer bir İbrani bilgelik incisi de, “Filistinlilere ne oluyor? Onlara su, elektrik, eğitim veriyoruz ve onların yapmak istedikleri bizi denize dökmek” diyecektir.
Şaşılacak şekilde, İsrailliler arasındaki sözüm ona “sol” ve hatta eğitimli “sol” bile, Filistinlilerin kim olduğunu, nereden geldiklerini ve neden direndiklerini anlamayı başaramaz. Filistin’in Filistinliler için vatan olduğunu kavrayamaz. Mucizevi olarak İsrailliler, İsrail’in, Filistin halkının harcama pahasına, Filistin toprağında, Filistin köylerinde, kasabalarına, tarlalarında ve bahçelerinde kurulduğunu anlamayı beceremez. İsrailliler Gazze ve bölgedeki mülteci kamplarındaki Filistinlilerin aslında Ber Shive, Yafo, Tel Kabir, Şeyh Munis, Lod, Hayfa, Kudüs ve diğer kasaba ve köylerden yerlerinden edildiklerini bilmez. Eğer İsraillilerin kendi tarihlerini nasıl bilmediklerini merak ediyorsanız, cevap basittir, onlara öğretilmez. İsrail-Filistin çatışmasına neden olan şartlar kültürleri içinde iyi saklanmıştır. Bölgedeki 1948-öncesi Filistin uygarlığı silinmiştir. Yerli Filistinlilerin 1948’deki etnik temizliği Nakba, İsrail müfredatında yoktur. Hatta İsrail resmi ya da akademik toplantılarında bile tartışılmaz ve adı geçmez.
Neredeyse her İsrail kasabasının tam merkezinde, epey tuhaf, neredeyse soyut bir boru işi, 1948 abidesi yer alır. Bu tesisat işinin adı Davidka’dır ve aslında 1948’de kullanılan İsrail havan topudur. İlginç olan şudur ki Davidka aslında inanılmaz etkisiz bir silahtır. 300 metreden uzağa işlemez ve çok sınırlı zarar verir. Davidka’nın zararı asgari olsa da, oldukça fazla ses çıkarır. Resmi İsrail tarih anlatımına göre, Araplar, yani Filistinliler, Davidka’nın sesini uzaktan duyduklarında hayatları için kaçışırlarmış. İsrail anlatımına göre, Yahudiler, yani “yeni İsrailliler”, biraz havai fişek yapar ve “Arap ödlekler” aptallar gibi kaçarlarmış. İsrail resmi anlatımında, Davidka’nın öncesinde gelen genç IDF ve paramiliter birimlerinin yaptıkları katliamlardan bahsedilmez. Aynı zamanda Filistinlerin topraklarına ve evlerine dönmelerini yasaklayan ırkçı kanunlardan da iz yoktur.
Yukarıda anlatılanın anlamı oldukça basittir. İsrailliler tamamen Filistin davasından bihaberdir. Yani Filistin davasını sadece kanlı mantıksız bir delilik olarak yorumlayabilirler. İsrail’in Yahudi merkezci soliptik evreninde, İsrailli masum bir kurbandır ve Filistinli barbar bir katilden başka bir şey değildir.
İsrailliyi geçmişiyle ilgili karanlıkta bırakan bu mezarsı durum, herhangi bir gelecek uzlaşı olasılığını da yok etmektedir. İsraillinin çatışmayla ilgili idraki asgari olduğu için, “düşmanı” temizlemek ya da yok etmek dışında herhangi bir muhtemel çözümü tasavvur edememektedir. Tüm İsraillilerin bilmesine izin verilen yegane şey Yahudi acılamasının fantezi anlatımlarıdır. Filistinlilerin acısı onların kulağına tamamen yabancıdır. “Filistinlilerin dönme hakkı” ona matrak gelmektedir. Hatta en ileri “İsrailli insancıllar” bile, toprakları yerli sakinlerle paylaşmaya hazır değillerdir. Bu Filistinlilere, her şeye rağmen özgürlükleri dışında başka seçenek bırakmamaktadır. Açıkçası, İsrail tarafında barış için bir muhatap yoktur.
Bu hafta Hamas’ın balistik yetkinliği hakkında daha fazla şey öğrendik. Besbelli ki Hamas İsrail’e uzun zamandan daha fazla olarak itidalli olmuş. Güney İsrail’e çatışmayı yaymaktan hep kendini geri tutmuş. Bana göre Sderot ve Ashkelon’a tek tük düşen Kassam füzeleri bana esaret altındaki Filistinlilerin verdiği mesajlarından başka bir anlam taşımıyor. Çalınmış topraklara, ev arazilerine ve bahçelere verilen ilk mesaj, “Ey sevgili toprağımız, seni unutmadık, senin için burada hala savaşıyoruz, er ya da geç geri geleceğiz, bıraktığımız yerden yeniden başlayacağız” diyor. Ancak mesaj aynı zamanda da İsraillilere de: “Siz, oradakiler, Sderot, Beer Sheva, Ashkelon, Ashdod, Tel Aviv ve Hayfa’dakiler, farkında olun ya da olmayan, çalıntı topraklarımız üzerinde yaşıyorsunuz. Hemen toplanmaya başlasınız iyi olur çünkü zamanınız doluyor, sabrımızı tükettiniz. Bizlerin, Filistin halkının, kaybedecek artık hiçbir şeyi yok”.
Bununla yüzleşelim, İsrail’deki gerçekçi durum daha çok ölümcüldür. İki yıl önce Hizbullah roketleri kuzey İsrail’i vurdu. Bu hafta Hamas, İsrail’in Güney’ine balistik intikam kokteylleri servis edebileceğini ispatladı. Hizbullah ve Hamas’ın her iki durumunda da, İsrail askeri cevap veremedi. Sivilleri öldürebileceğinden şüphe yok fakat roket atışlarını durdurabilmekten aciz. IDF, ya tüm İsraillin üzerini örtecek bir beton tavan yapacak ya da koruyamayacak. Belki de ilahi nihayette bunu planlıyorlardır.
Ancak hikayenin sonundan daha çok uzağız. Hatta daha başındayız. Her Orta Doğu uzmanı, Hamas’ın Batı Şeria’nın kontrolünü saatler içerisinde ele geçirebileceğini bilir. Aslında, Batı Şeria’daki PA ve Fetih kontrolü IDF sayesindedir. Hamas, Batı Şeria’yı aldığında, İsrail’in en büyük nüfus merkezi Hamas’ın merhametine kalacaktır. Bunu göremeyenler için söyleyelim, bu Yahudi İsrail’in sonu anlamına gelmektedir. Bugün, üç ay sonra ya da beş sene sonra olabilir; olay “eğer”den çok “ne zaman”dır. Tüm İsrail Hamas ve Hizbullah’ın füze menzilinde olduğunda, İsrail toplumu çökecek, ekonomisi iflas edecektir. Kuzey Tel Aviv’deki müstakil bir villanın fiyatı, Kiryat Shmone ya da Sderot’taki kulübeyle aynı olacaktır. Tel Aviv’i tek bir füzeyle vurulduğu zaman, Siyonist rüya sona erecektir.
IDF generalleri bunu bilir, İsrailli liderler de. Bu nedenle zaten Filistinlileri yok etmek için bu savaşı başlattılar. İsrailliler Gazze’yi işgal etmeyi planlamıyorlar. Orada istedikleri bir şey yok. Tek istedikleri Nakba’yı bitirmek. Filistinlileri silmek için üzerlerine bombalar yağdırıyorlar. Filistinlilerin bölgeden gitmesini istiyorlar. Açıkça görülüyor ki işe yaramayacak, Filistinliler kalacak. Sadece kalmayı istedikleri için değil, İsrail ölümcül taktiklerini uyguladığı sürece topraklarına dönüş günleri yaklaştığı için.
İsraillinin gerçeklerden kaçtığı yer de tam burası. İsrail, “dönüşü olmayan noktayı” çoktan geçti. Yok olmaya mahkumiyeti, Filistinli siviller üzerine attığı her bombaya nakşediliyor. İsrail’in kendini kurtarmak için yapabileceği hiçbir şey yok. Çıkış stratejisi yok. Çıkış yollarını müzakere edemez çünkü ne İsrailliler ne de liderliği çatışmadaki temel parametreleri anlayabilmiş değil. İsrail’in harbi sonlandıracak askeri gücü yok. Filistin’den çıkan liderleri öldürmeyi başarabilir, senelerdir de yaptığı bu, buna rağmen Filistin direnişi ve mukavemeti zayıflayacağına daha da güçleniyor. İlk intifada da bir IDF generalinin öngörüsünde olduğu gibi: “Kazanmak için Filistinlilerin yapması gereken tek şey hayatta kalmak”. Hayatta kaldılar ve gerçekten de kazanıyorlar.
İsrail liderleri de bunun farkında. İsrail şimdiden her şeyi denedi, tek taraflı çekilme, aç bırakma ve şimdi de soykırım. Demografik tehlikeyi sıkı bir Yahudi gettosuna dönüştürerek savuşturmayı bile düşündü. Hiçbir şey işe yaramadı. Hamas siyaseti görünümündeki Filistin mukavemeti bölgenin geleceğini tayin edecektir.
İsraillilere kalan tek şey, körlüklerine ve şimdiden hazır ve nazır ölümcül kaderleri olduğu gerçeğinden kaçmaya sıkıca sarılmaktır. Aşağıya doğru yuvarlanırken, İsrailliler bilindik çeşitli kurban ilahileri söylemeye devam edeceklerdir. Benmerkezci üstülükçü gerçekle doldurulmuş olarak, başkalarına yaşattıkları acılara şimdilik kör olarak kendi acılarına boğazlarına kadar gark olacakları günler uzak değildir. Benzersiz şekilde İsrailliler başkaları üzerine bombalar bırakırken birleşik bir topluluk gibi davranmalarına rağmen, biraz canları acıdığında incinebilir masumiyetin ayrık birimlerine, monatlara dönüşmeyi başarırlar. Benlik bilinciyle ve geri kalanlar tarafından algılanan görünümleri arasındaki bu tutarsızlık İsrailliyi canavar bir soykırımcıya dönüştürür. İsraillin kendi tarihini idrak edememesinin de nedeni bu tutarsızlıktır, kendi Devletleri’ni yok etmek sürekli ve sayısız teşebbüslerini kavramalarını da bu engeller. İsraillilerin Shoah’ın (Nazi Soykırımı’nın İbranicesi) anlamını idrak etmelerini ve bir sonrakini önleyebilmelerini engelleyen de aynı tutarsızlıktır. Bu tutarsızlık İsraillileri insanlığın bir parçası olmaktan alıkoyar.
Bir kez daha Yahudiler bilinmez bir kadere doğru yola çıkmak zorunda. Bir nebzeye kadar, kendi yolculuğuma az evvel başladım.
*İsrailli dünyaca tanınmış müzisyen.
timeturk
|
Yukarı dön |
|
|
murat2007 Newbie
Katılma Tarihi: 25 mart 2007 Gönderilenler: 33
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam dostlar
nerede anlı şanlı şehlerimiz.hani şu müritlerini 24 saat gözetim altında tutan şeyhlerimizin kerametlerini bir görsek diyorum. kıbrısta ,çanakkalede ortaya çıkan sarıklı mücahitler neredesiniz.yoksa filistin toprakları onların kapsamı alanı dışındamı?kalıyor.neden her filistinliye birer adet kurşun geçirmez gevşen hediye etmiyor ilgilileri.kahrol demeyle kimse kohrolmaz.hadi şehyler ,keremet sahipleri ,sarıklı mücahitlet,gevşenciler iş başına
Allaha emanet olun
|
Yukarı dön |
|
|
muvahhit Ayrıldı
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Gördüğüm şu;
Devletler liderleri bir araya gelip ortak bir vicdan oluşturamıyorlar, Yapılan ne peki?yapılan yok..beklenen var,o beklenende abd yani obama diyelim..hani hişştt israil artık dur demesi bekleniyor...ki,israilde dursun..
Şöylede bir durum var,devletler liderleri ekrana çıkıyor,dursun artık bu vahşet diyor,kim durduracak,Zulkarneyn'nimi bekliyorsunuz bre ödlekler. Bu arada aman şeyhleri gevşencileri büyücüleri üfürücüleri bu işlere katmayalım Murat kardeş,zaten ne geldiyse onlar yüzünden geldi islam aleminin başına,gölge etmesinler başka ihsan istemezük.
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yazının
tamamını okumaya vakti olmayanlar olabileceğini düşünerek, önce ayeti
kerimeyi aktaralım, sonra meselenin izahına geçelim.
Öncelikle, geçen hafta yayınlanan “İşte Yahudileri korkutan hadis!”
başlıklı yazımıza gösterdiğiniz ilgiye teşekkürler. Anlaşılan o ki,
gözümüzün önünde cereyan edip giden tüm olaylar, referans aldığımız
temel kaynaklar penceresinden nasıl görünüyor diye ciddi bir merak ve
talep de var. Bu nedenle, bugün bir ayet mealini sizlerle paylaşmak
istiyorum.
İsraillilerin
işlediği onca vahşete rağmen, ateş altındaki Filistinlilerin ruhunu
ferahlatan ve Gazze’de yaşayanların metanetlerini kaybetmemelerine
neden olan ayeti kerime mealen şöyle:
“Onlar (Yahudiler) ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse, Allah onu söndürmüştür.” (Maide Süresi, 64)
Ayeti kerimenin
güzelliğine bakın. İnsanın zulme karşı direnç göstermek için başka
motivasyon kaynağı aramasına gerek var mı? Garantiyi Allah veriyor.
Onun içindir
ki, ABD’nin ürettiği yüksek teknoloji ürünü son model silahlar her
defasında önce Filistinlilerin üzerinde denenmesine, üstelik rahat
soykırım yapabilsinler diye dünyanın görmezden gelip destekçi çıkmasına
rağmen, İsrail bir avuç insanla baş edemedi ve her defasında pes etti.
Aslında sadece İsrail dememek lazım� Arkasındaki tüm güç odakları sonuç
alamadılar.
Yukarıda yer
verdiğimiz ayeti okurken, Gazze’ye saldırıların başladığı ilk gün,
okullarında mezuniyet sevinci yaşarken bombardımana yakalanan ve az
sonra ölecek olan gencecik polis adaylarından birinin gürül gürül
şahadet getirmesini gözünüzün önünde canlandırabilirsiniz. Ah vah edip
yalvaran değil, son nefesinde bile ruhen dimdik ayakta olan bir insan
göreceksiniz.
Ya da, nerede
ise tüm uzuvları parçalandığı halde, sağlam kalan kan revan içindeki
tek kolunu yukarı kaldırarak kanlı şahadet parmağı ile “Allah Bir”
işareti yapan gencecik delikanlıları, ya da yanında bebeği ve çocukları
şehit olmuş yatarken, şarapnel parçaları ile lime lime olmuş bedeninde
topladığı son enerjiyi yaralı parmağını göğe dikmek için kullanan
kadınları düşünün ve ebediyen unutmamacasına zihninize kazıyın.
Hep birlikte görüyoruz� Ne yürek, ne iman varmış Gazzelilerde�
Yokluk, açlık, sağanak gibi yağan bombaya rağmen, metanet nedir, iman nedir dünyaya gösterdiler.
Ülkemizde bir
iki olay olunca, bırakın bomba patlamasını, bir çukurdan 3-5 bomba
çıkınca moraller sarsılıyor. Gazze’den ülkemize ve tüm inananlara
ulaşan mesaj, “Ey Müminler gevşemeyin. Mahzun olmayın. Siz eğer
(gerçekten) mümin iseniz, (düşmanlarınıza galip ve onlardan) çok
üstünsünüz” ayetini bize en çarpıcı bir şekilde yansıtmak oluyor. (Al-i
İmran/139)
Gazze’de
yaşananların insanlığa verdiği bir mesaj muhakkak ki var. Allah
kullarına hiçbir zaman zulmetmediğine göre, zulüm gibi görünen o
karanlıktan tüm insanlığın geleceğini aydınlatacak ışık huzmelerinin
ilk işaretleri de yükselebilir.
Filistin de
yaşananlarla yukarıda verdiğimiz ayette müjdelenen açık gerçeği bir
arada düşündüğümüzde, İstiklal Marşımızda yer alan şu satırları daha
rahat anlama imkânı buluyoruz. Ne diyor Milli Şairimiz Mehmet Akif;
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Filistin’de
yaşananları izlerken, Gazzelileri bu ruh ve ümit içinde görüyorum.
Kaldı ki umutsuzluk Müslüman açısından bir şirk konusudur. “Onlar
(Yahudiler) ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse, Allah
onu söndürmüştür” şeklindeki ilahi vaade tereddütsüz iman etmek ve bu
badireden kurtulmak için de elbirliğiyle tüm insanlık olarak gereğini
de yapmak durumundayız.
Sayın Emine
Erdoğan’ın gözyaşları ile anlattığı gibi, masumiyetin ve tüm insani
değerlerin öldüğü o noktada, bilemiyoruz belki de insanlığın yeniden
dirilişine zemin hazırlayacak tohumlar ekiliyordur.
Sabır�
Biz bir adım atalım, ilahi yardım koşarcasına bize ulaşacaktır.
Son olarak şu noktanın da altını çizmek gerekiyor.
Yaşadığımız
kültürün ikliminde herhangi bir ırka mahsus özel bir düşmanlık tarih
boyu bu topraklarda asla tohumlanmadı. Açık yüreklilikle söylüyorum;
Arap dünyasının ortasında bir adacık gibi duran Yahudiler bir zulümle
karşılaşsalar, daha önce olduğu gibi bu millet vicdanıyla onların da
yardımına yine tereddütsüz koşacaktır. Bize de bu yakışır. Çünkü
adaletin terazisi din, ırk farkı gözetmez.
İnsanlığın ölümüne daha fazla sessiz kalmamak için, ‘haydi insanlık’ diyoruz.
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yaralı bir Hamas mücahidinin son nefesini vermeden önce Allah'a
yalvarıp 'Ya Rabbi, Cennet'in o güzelliğine layık olamadım, Cehennem'e
ise dayanacak gücüm yok, bana tövbe kapısını aç' dediğini duyduğunu
anlatan M.Latif Altun, şehitlik mertebesine ulaşan Filistin halkının
Allah'a yakarışlarında bile mütevazılık olduğunu dile getirdi.
Altun, Filistin halkının en çok gıda, ilaç ve para yardımına muhtaç
olduğunu belirterek, "Türkiye, Endonezya ve İran başta olmak üzere tüm
ülkeler Filistin halkına yardım ediyor ancak Türkiye bu katliamda
gereken yardımı yapmakta üzerine düşeni yaptı ve güttüğü politikada
başını asla eğmedi. Bu yönden Filistin halkı Türkiye'ye adeta
minnettar." şeklinde konuştu.
Arap ülkelerindeki halkın ayaklandığını ancak devlet rejimlerinin
İsrail politikaları yüzünden bu tepkilerin sonuçsuz kaldığını
vurgulayan Altun, İsrail varlığı Ortadoğu'da son bulana dek kan ve
gözyaşının süreceğinin altını çizdi.
Hamas mücahitleri ile göğüs göğüse çarpışmadan mümkün oldukça
kaçınan ve karşı karşıya gelmekten korkan İsrail askerlerinin
psikolojisinin bozulduğuna dikkat çeken Altun, şunları söyledi: "Kara
harekatına katılan İsrail askerleri korkudan altlarına yapıyor. Bu
nedenle çare olarak kendilerine çocuk bezi bağlıyorlardı. Saldırı
boyunca 126 İsrail askeri öldürülürken, 36 sivil İsrail vatandaşı da
hayatını kaybetti. 8 İsrail tankı ile 7 zırhlı araç imha edildi. Bir
tankın imha edildiğini gözlerimle gördüm. Üzerine bombaları bağlamış
bir Hamas mücahidi, İsrail tankının üzerine atlayarak üzerindeki
bombaları patlatıp tankı imha etti." - CİHAN
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
güncellenme zamanı 15.34 | 12.1.2009
büyük halleri için üzerine tıklayın
İsrailli kadın askerlerden, yanan Gazze önünde hatıra fotoğrafı Yasin TİNBEK/ SDEROT, (DHA)
İSRAİLLİ bir grup kadın asker, Gazze'yi gören Sderot'ta aralarında eğlenirken görüntülendi. Üzerinden dumanlar tüten Gazze’yi arkalarına alan 3 kadın asker hatıra fotoğrafı çektirdi. Oldukça neşeli oldukları gözlenen kadın askerler, bölgeden haber vermeye çalışan gazetecilerin taklidi de yaptı.
........................................
NÂ'LET OLSUN SİZE / ÜZERİNİZE...
ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM...
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yeni silahları üzerimizde deniyorlar |
| |
|
|
|
Gazzeli doktorların anlattıkları, Gazze'de, televizyon ekranlarından gördüklerimizin ötesinde yaşanan vahşeti ortaya koyuyor. Ve işte bir doktorun, insanın kanını donduran ifadesi: "Çocuğu yaralayan bombaların yaktığı parçaları, arkadaşım getirip gösterdi. Galiba fosforlu bomba dedikleri bu... Sürekli yanıyor ve sönmüyor. Suyla söndürmeyi denedik olmadı.. Yeni silahları üzerimizde deniyorlar. Deney farelerine döndük."
İŞTE O İLGİNÇ BOMBALAR
PİKNİK YAPIP BOMBALARI İZLEDİLER
GAZZE'DE HATIRA FOTOĞRAFI
Kan ve gözyaşının dinmediği Gazze Şeridi'nde yaşayanlar çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlısı genci, sivili militanı aynı kapanın içinde kısılmış vaziyette, ayırım gözetmeksizin gelen ""ölüme" isyan ediyor.
Gazze'nin en büyük hastanesi Şifa'nın bir doktoru isyanını, "Bu savaşta kural yok... İnanılmaz ve vahşi" sözleriyle dile getiriyor.
Artık hissizleştim
Bombardımanlardan, füze ve top atışlarından iki haftada 4 binin üzerinde kişinin yaralandığı Gazze'de, her dakika aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda yaralının akın akın getirildiği Şifa hastanesinin, "Gördüklerimden artık hissizleştim. Aileme bile bir şey olsa beni etkilemeyecek sanıyorum" diyen doktoru, 5 gündür evine gitmeden gece gündüz ameliyat yaptığını anlattı.
Doktor, "Sabahlara kadar aralıksız çalışıyoruz. Bitmiyor... Her dakika yenileri geliyor. 5 günde 100 ameliyat yaptım. Ameliyat ettiklerim arasında hiç militan yoktu. Savaşçıları tipinden anlarsınız. Gelenler çoluk çocuk, kadın, yaşlı... Çocukların çoğu 16'sının altında. Militanların Gazze'de ayrı hastanesi mi var oraya gitsinler? Zaten hastane sayısı belli" dedi.
İsrail askerlerinin Gazze'ye girmeye çalıştıklarını ama giremediklerini, sokakta militanlara bir şey yapamadıklarını söyleyen doktor, "Madem girmek istiyorsunuz girin. Alın Hamas'ı... Öyle yapmıyorsunuz. Füze gönderip çoluk çocuğu öldürüyorsunuz. Bundan mutlu mu oluyorsunuz? Bu tam bir hainlik" diye konuştu. Gazze'ye atılan bombaların, kalabalık kentte, nereye düşse birkaç kişiyi öldürmesinin, onlarcasını yaralamasının kaçınılmaz olduğunu söyleyen doktora göre, atılan bombalar yeni ve Gazzeliler üzerinde "deneniyor."
Korkunç ifade: Deney farelerine döndük
"Amerika'dan yeni silahlar getiriyorlar ve denemek için bizi kullanıyorlar. Şu deney farelerine döndük" diyen doktor, bir doktor arkadaşının evine düşen ve iki çocuğunu yaralayan bombaların yaktığı parçaları, arkadaşının getirip gösterdiğini anlatırken, "Galiba fosforlu bombalar dedikleri bu... Sürekli yanıyor ve sönmüyor. Suyla söndürmeyi denedik olmadı.. Ancak üzerine toprak örtünce söndü" diye konuştu.
"4 AYLIK ÇOCUĞUMA PİLAV YEDİRDİM"
"Ne istiyorlar sivillerden anlamıyorum" diyen doktor, "Suyumuz yok, elektriğimiz yok,ekmeğimiz de... Arabayı bırak ambulansla çıkamıyoruz. Üstümüzde uçaklar, karadan tanklar, denizden gemiler vuruyor. Sanıyorlar ki, Gazzelileri sıkıştırınca bunlar Hamas'ın üzerine yüklenecek. Tam tersi oluyor. Gazze'deki insanlar, El Fetihlisi, Hamaslısı, artık aralarında bir ayırım olmadığını anladı. İsrailliler hiçbir Filistinliyi sağ bırakmak istemiyor. Bu anlaşıldı" dedi.
"Amerika, İsrail'e gemilerle silah gönderiyor ama birkaç kilometre öteden, Refah sınırından bize ilaç, tıbbi malzeme sokulmuyor" diyen ve artık artık Gazze'de "yoklar"dan bahsetmek istemediğini söyleyen doktor, şöyle devam etti:
"4 aylık bebeğime pilav yedirdim. Süt yok. Karın ağrısından sabahtan beri ağlıyor. Bebek bağırsağı bu tür yemeği hazmetmiyor ama çare yok. Susturmak için ağrı kesici veriyorum. Bütün bunlara rağmen, Allah sabır vermiş sabrediyoruz. Ekmek de istemiyoruz, elektrik de...Sadece normal bir insan gibi yaşamak istiyoruz."
Anlamı yok hiçbir şeyin
Doktor, yaşadıklarının kendisinde yarattığı etkiyi şu çarpıcı sözlerle aktardı:
"Artık alıştım. Her şeye alıştım. Hiçbir şeysiz yaşamaya alıştım. Ölümlere alıştım. Hissizleştim... Sanki ailemi bile vursalar etkilenmeyeceğim, öyle bir duygu. Anlamı yok hiçbir şeyin."
BİR DOKTOR, YARALILARI ÇIKARMAYA ÇALIŞIRKEN ÖLDÜ
Doktorun verdiği bilgiye göre, ambulanslar, doktorlar, sağlık görevlileri özellikle hedef alınıyor. Bugün Gazze Şeridi'nin kuzeyinde, Cebaliye'de füze saldırısına uğrayan bir binadaki yaralıları çıkarmaya çalışan bir doktor, aynı eve atılan ikinci füzede öldü, bazı sağlık görevlileri de yaralandı.
"Elbette vurulan binaya doktor, sağlık görevlileri girer" diyen doktor, ikinci kez füze atılmasını "maksatlı" olarak değerlendirirken, "Klasik hikaye..." ifadesini kullandı.
Güneydeki Han Yunus'ta çalıştığı hastaneye gidemediği için Şifa hastanesinin acil servisinde yardımcı olan, Türkiye'de eğitim görmüş uzman doktor Muhammed Habib, önceki gün Secaiye'deki evlerine atılan füzede bir ağabeyini kaybetti, diğer ağabeyi ile ölen ağabeyinin iki çocuğu da yaralandı.
Doktor Muhammed Habib, olayı anlatırken, Secaiye'deki evlerini boşalttıklarını, ancak dışarıda füze saldırısının sürmesi nedeniyle evde kalan iki çocuğu çıkartamadıklarını söyledi.
Ambülansları anında vuruyorlar
Sabah çocukları evden çıkarmayı deneyen ağabeyleri Cabir Habib'in (42) yukarı çıktığını, Ali Habib'in (39) aşağıda beklediğini, o sırada evin bir füzeyle vurulduğunu anlatan Muhammed Habib, Cabir Habib'in füze saldırısında öldüğünü, gelen ambulansların eve yaklaşamadığını, bir ambulansın eve yaklaşma girişimi sırasında vurulduğunu ve içindekilerden 3 kişinin öldüğünün aktardı. Küçük ağabeyinin halen Şifa hastanesinde yattığını, durumunun ciddi olduğunu söyleyen Muhammed Habib, yaralanan yeğenlerinin durumlarının kötü olmadığını anlattı.
Bir başka doktor ortopedi uzmanı Fadıl Naim, ambulansta gönüllü olarak çalışan 18 yaşındaki oğlunu ambulansın füzeyle vurulması sonucu, araçtaki diğer kişilerle birlikte kaybetti.
Gazze'de yaralılar hastanede iyileşmesi beklenmeden, ameliyat edildikten hemen sonra, yeni yaralılara yer açılması amacıyla evlerine gönderiliyor, varsa veya kalmışsa ana babaları veya kardeşlerine, yakınlarına emanet ediliyor.
Gazze'ye giren yabancı doktorlara Mısır taahhütname imzalattırıyor
Gazze'deki ağır bombardımanlara rağmen, günlerdir Mısır'ın Refah sınır kapısında bekleyen, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu dünyanın birçok ülkesinden gelen yüzlerce doktordan 40'ı dün Gazze'ye giriş yaptı. Mısır'ın Gazze'ye geçiş yapan doktorlara, "Mısır hükümetinin hiçbir sorumluluğu yoktur" diye taahhütname imzalattığı da öğrenildi.
Rusya, Kuveyt, Ürdün, Katar, Yunanistan, Yemen, Türkiye ve daha birçok ülkeden doktorların, hasta bakıcıların bekleştiği kapıdan girenler arasında Türk doktor olup olmadığı konusunda bilgi edinilemedi.
BM OKULLARINDA 200 BİN KİŞİ
Gazze Şeridi'nde, bombalandığı için evlerinden olan veya bombalanacağı için evlerinden uyarılarla çıkarılan Gazzeliler, mülteci kamplarından, "yeniden mülteci" durumunda, BM okullarına sığındı. Gazze Şeridi'ndeki BM okullarına, çoğunlukla kuzey ve güneydeki sınır bölgelerinden kaçmış 200 bin kişinin sığındığı belirtilirken, yardımların tedarikinin düzenli sağlanamaması nedeniyle bu okullarda çok güç koşullar altında yaşamın sürdürülmesine çalışılıyor. Okullarda barınanların battaniye, ayakkabı, terlik ve benzeri birçok şeye ihtiyacı olduğu belirtilirken, bazı okullarda barınanlara 48 saatte ancak bir öğün yemek verilebildiği ifade ediliyor. |
|
|
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
|
|