Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

KADER KONUSU OKADAR DERİN VE BİLİNMEZLERLE DOLUKİ, DOĞRUSU ALLAH ÇOK FAZLA AÇIKLAMA YAPMADIYSA HERŞEYİ BİLMEMİZİ İSTEMEDİĞİNDENDİR, BUNUNDA BİR HİKMETİ MUTLAKA VARDIR. BİZLERE DÜŞEN KURANIN ANLATMAK İSTEDİĞİNİ KAVRAMAKTAN ÖTE GİTMEMEMİZ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM. BAKIN PEYGAMBERİMİZ BİLE NE SÖYLEMİŞ KADER KONUSUYLA İLGİLİ SANIRIM BU SÖZLERDEN ÇIKARACAKLARIMIZ OLSA GEREK.

  Kaderin bir ilâhî sır oluşunu ve insanlar tarafından gerçek anlamda çözülmesinin imkânsızlığını göz önünde bulunduran Hz. Peygamber kader konusunu tartışan ashabını uyararak şöyle buyurmuştur: "Siz bununla mı emrolundunuz? Veya ben bunun için mi peygamber olarak gönderildim? Şunu biliniz ki sizden önceki ümmetler bu tür tartışmalara başladıkları zaman helâk olmuşlardır. Böyle tartışmalara girmemelisiniz" (Tirmizî, “Kader”,)

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam

Evet çok doğru.Bazı insanlar cehenneme konmak için yaratılmıştır Hatta Allahın cehennmi cin ve insanlarlara dolduracağı vaadi de gerçek olacaktır-olmuştur.

Ertugruldi buraya kadar hemfikiriz.Ancak şu var ki cehennemlik olan insanların yaratılmasındaki amaç cennetliklerin imtahanı için değildir.

Benin kurandan okuyup vardığım sonuç şu,

Allah tüm insanların yarattığı andan itibaren iman eden mi yoksa inkar eden mi olcağını sınırsız ilmiyle bilir.Bu kesin öngörüye rağmen insanların dünyaya gönderilip belirli bir süre yaşatılmasının sebebi Allahın kesin öngörüsünün insanlar tarafından tasdiki ve insanların kendi kendilerine şahit olmaları içindir.

Allah yarattığı kullardan bir kısmına siz cehennemliksiniz bir kısmına siz cennetliksiniz deyip tasnif etse kullar buna itiraz eder hayır bizler cehennemlik değil sana itaat edenleriz derlerdi.Anacak dünyada özgür iradeleriyle yaşayarak cehennemlik mi yoksa cennetlikmi olduklarını kendileride görüp şahit olacaklar.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamlar,

Fazlur RAHMAN’IN tanımıyla kader:

Kuran’daki kader (takdir/belirleme) anlayışı, insan davranışları da dâhil her şeyin önceden ilahi olarak takdir ve tesbit (pre-determination) edilmesi şeklinde yorumlanmıştır. Bunun Kur’an’ın kader anlayışının basit bir şekilde yanlış yorumu olduğu açıktır (nitekim birçok batılının İslam anlayışı bunun etkisi altında kalmıştır). Aslında kader ölçmek demektir, ifade ettiği mana ise şudur; yalnız Allah mutlak sonsuz olduğu halde, diğer bütün mahlûkat yaratılmışlık damgası olan ölçülme özelliğini taşır. Bu kabiliyetlerin alanı, insanda olduğu gibi çok geniş olabilse de onların bir sorunu vardır. Kur’an bu kabiliyetlerin bizzat fiile dökülmelerinden bahsetmiyor; konu ettiği, bu kabiliyetlerin kendileridir.

Kur’an’a göre, Allah bir şey yaratacağı zaman o şeyin kabiliyetlerini ve davranış kanunlarını (“emir” veya “hidayet”) mahiyeti (tabiatı veya karakteri) içerisine yerleştirir. Böylece o şey, bir düzen içerisine girmiş olur ve âlemde bir etken faktör durumuna gelir.

Evrendeki her şey mahiyeti içerisine yerleştirilmiş kanunlar çerçevesinde hareket ettiği, yani Allah’ın emrine doğrudan doğruya uyduğu için, tüm everen müslümandır. Yani Allah’ın iradesine teslim olmuştur. Bu evrensel kanunun tek istisnası insandır. Çünkü Allah’ın emrine uyup uymamakta bir seçim yapabilme kabiliyeti kendisine verilen tek varlık odur.

Muhammed İKBAL’İN tanımıyla kader:

Kader olarak kabul edilen zaman, şeylerin gerçek özünü teşkil eder. Kur’an’da buyrulduğu gibi: “…Allah her şeyi yarattı ve kaderini tayin etti…” (87/2,3) demek ki, bir şeyin kaderi, bir efendi gibi onu dışarıdan emir veren katı yürekli bir kaderin etkisi değil; o şeyin iç yeteneğidir, yani, tabiatının derinliklerinde bulunan kabiliyetlerin aktüelleşme imaknı vardır ve dışarıdan her hangi bir baskı olmadan sırasıyla gerçekleşebilir, fiiliyata geçebilir. Böylece sürenin organik bütünlüğü mutlak hakikati rahminde olgunlaşmış gelişmelerin olduğu gibi, kum saatinin kum taneleri gibi teker teker düşerler demek değildir. Eğer zaman gerçekse ve şuurlu tecrübeyi bir vehim haline koyan vebir birine benzer saniyelerin sadece tekerrüründen ibaret değilse; o halde, mutlak hakikat’in (Allah’ın) hayatında ki her saniye orijinal, gerçek, mutlak surette yeni ve önceden tahmin edilmeyen durumları meydana getirir. Kur’an’ı kerim: (“…o nu her an yeni bir iş meşgul eder…”) (55/29) diyor. “gerçekte her yaratıcı faaliyet, özgür bir faaliyettir. Yaratılış, mekanik hareketin karakteristik özelliği olan tekrarın zıddıdır.”

Selam ve dua ile.  

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Asım Hocam, ayeti bir öncesi ve bir sonrasıyla birlikte değerlendirin! 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

ibrahimim yazdı

Selamlar,

Fazlur RAHMAN’IN tanımıyla kader:

Kuran’daki kader (takdir/belirleme) anlayışı, insan davranışları da dâhil her şeyin önceden ilahi olarak takdir ve tesbit (pre-determination) edilmesi şeklinde yorumlanmıştır. Bunun Kur’an’ın kader anlayışının basit bir şekilde yanlış yorumu olduğu açıktır (nitekim birçok batılının İslam anlayışı bunun etkisi altında kalmıştır). Aslında kader ölçmek demektir, ifade ettiği mana ise şudur; yalnız Allah mutlak sonsuz olduğu halde, diğer bütün mahlûkat yaratılmışlık damgası olan ölçülme özelliğini taşır. Bu kabiliyetlerin alanı, insanda olduğu gibi çok geniş olabilse de onların bir sorunu vardır. Kur’an bu kabiliyetlerin bizzat fiile dökülmelerinden bahsetmiyor; konu ettiği, bu kabiliyetlerin kendileridir.

Kur’an’a göre, Allah bir şey yaratacağı zaman o şeyin kabiliyetlerini ve davranış kanunlarını (“emir” veya “hidayet”) mahiyeti (tabiatı veya karakteri) içerisine yerleştirir. Böylece o şey, bir düzen içerisine girmiş olur ve âlemde bir etken faktör durumuna gelir.

Evrendeki her şey mahiyeti içerisine yerleştirilmiş kanunlar çerçevesinde hareket ettiği, yani Allah’ın emrine doğrudan doğruya uyduğu için, tüm everen müslümandır. Yani Allah’ın iradesine teslim olmuştur. Bu evrensel kanunun tek istisnası insandır. Çünkü Allah’ın emrine uyup uymamakta bir seçim yapabilme kabiliyeti kendisine verilen tek varlık odur.

süheyb

 kesinlikle doğru, fazlurrahmanın bir çok mesele gibi bu konudada harika bir tespit yapmış...

çünkü gerçekten tartışılan insan ve cin türü irade sahibi varlıkların sorumluluk alanları...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Tevbe suresi 6.ayet:

Ve Allah'tan başkalarına tanrılık yakıştıranlardan biri senin korumana başvurursa, (10) onu koruma altına al, olur ki [senden] Allah'ın sözünü işitip anla[yabili]r...

görülüyor ki RAB, müşriklere dahi imana gelme olasılığı tanıyor....demek ki, cehenneme gitmeleri için yaratılanların dışındakilein özgür iradesi ve seçme özgürlüğü var, ve RAB onların imana gelmeleri olasılığından söz ediyor. Demek ki insanlar kadere otomatik olarak uygun davranan robotlar değil. Yalnızca cehenneme gidip gitmeyecekleri belirlenmiş, o kadar.

Selametle.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

  Şimdi sormak isterim YÖK başkanı Üniversiteye alınacak öğrencilerin sayısını söyledi, peki kimlerin alınacağı isim listesinide verdimi? Elbette hayır kimin dersini iyi çalıştığını kimin hazırlandığını, daha doğrusu kimin hak ettiğini anlamak için İMTİHAN yapıldı ve ondan sonra da okula alındı öğrenciler. İşte rabbim de aynen bunun olacağını anlatıyor kuranda bizlere tek farkla. Rabbim gücü ve kuvvetiyle elbette gelecekte olan herşeyi bilir onun içinde insanların çoğunun doğruya iletilmesi için resuller ve kitapları göndermek için planlar yapar ve gönderir. Eğer daha önceden hesap kesilmiş olsa neden doğruya iletmek için insanlara elçiler resuller göndersin?  İşte KADERİ böyle anlamadığınız taktirde Rabbim in adaletini küçümsemiş olursun buda çok büyük günah olsagerek. Lütfen bu konuyu bu şekilde düşünün sanırım rahman ın söylediği ve yönlendirdiği yol AKLIN YOLU ben düşündüğümde bunlar çıkıyor bunları anlıyorum kurandan. Gerçek doğruyu Rabbim bilir bize düşen Rehberden faydalanarak doğruyu aramaktır. Selametle. Halukgta.)