Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KİM HİDAYETİ KUR'ÂN'IN DIŞINDA BAŞKA BİR YERDE ARARSA, ALLAH ONU DALÂLETTE BIRAKIR. Muhterem okuyucular, 1400 yıldan beri iblis, devreye girerek zaman içerisinde İslâm'ın 7 safhasıyla ilgili Allah'ın hükümleri yerine, bidatlerini yerleştirmiştir. İblis, Allah'ın gerçekleri yerine bu bidatleri nasıl yerleştirmiştir? Allahû Tealâ, Kur'ân'da sahâbeyi bize örnek gösteriyor. Sahâbenin hepsi Allah'a ulaşmayı dilemişlerdir. Ama bugün el yazması kitaplarda öğretilen dînin muhtevası içerisinde, insanlara, İslâm'ın birinci safhasıyla ilgili, "Ruhun Allah'a ulaşması yok." bidati gelip yerleşmiştir. "Dünya hayatında ruhun Allah'a ulaşması yoktur. Ruh, bize hayat verir. Ruh vücuttan çıkarsa ölürüz. Ancak ölümle bizim ruhumuz Allah'a ulaşır." diyerek bâtılı benimsemişlerdir. Mürşide tâbî olma yerine, iblis, "Kul ile Allah arasına kimse giremez. İslâm'da ruhban sınıfı yoktur." bidatini yerleştirmiştir. Ruhun Allah'a teslimi yerine, "Biz zaten İslâm'ın 5 şartını yerine getiriyoruz. O halde müslümanız. Biz ruhumuzu Allah'a teslim ettik." diyorlar. Fizik bedenin Allah'a teslimi içinse, "E, namaz kılan herkes, zaten fizik bedenini Allah'a teslim etmiştir." diyorlar. Nefsin Allah'a teslimi aynı standart içerisinde devreye giriyor ve bununla ilgili de insanların yozlaştırıldığı görülüyor. Günümüzde insanlar, irşad heyetlerini kuruyorlar. Ve mürşidi Allah tayin etmesine karşılık, insanlar: "Hayır! Biz mürşidi tayin ederiz." diyorlar. İrşad müesseselerinden insanlara dîn öğretmeye kalkıyorlar. İradenin Allah'a teslimine zaten uygulamada rastlamak mümkün değildir. Kısacası Kur'ân'daki İslâm'ın 7 safhasının yedisine de iblis, el yazması kitaplar vasıtasıyla, bidatleri getirip yerleştirmiştir.Ve günümüzde insanlar, hidayeti Kur'ân'ın içerisinde değil, Kur'ân'ın dışındaki insanların devreye koyduğu el yazması kitaplardan öğreniyorlar. Bu yüzden hepsi dalâlettedir. Neden böyle diyoruz muhterem okuyucular? Çünkü Allahû Tealâ, Yunus Suresinde şöyle buyuruyor:
10/YUNUS-57: Yâ eyyuhen nâsu kad câetkum mev'ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu'minîn(mu'minîne). Ey insanlar! Size, Rabbinizden öğüt (vaaz) ve göğsünüzde olana (nefsinizin kalbindeki hastalıklara) şifa ve mü'minlere hidayet ve rahmet gelmiştir. O halde Kur'ân, insanlar için bir hidayettir. Ve hidayeti, Kur'ân'da aramak gerekir. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz hadîs-i şerifin devamında buyuruyor: 5- O, Allah'In sapAsaĞlam bİr İpİ ve apaçIk bİr mührüdür. Muhterem okuyucular, Rabbimiz Allah'ın ipi olarak Sıratı Mustakîm'i açıklıyor. Sıratı Mustakîm, 4 ana kısımdan oluşur. Allah'ın irşadla vazifeli kıldığı kavmin resûllerinin veya onlara bağlı olarak mürşidlerin bulunduğu dergâhtan, devrin imamının dergâhına kadar yeryüzünün sathına paralel sebîller, Sıratı Mustakîm'in birinci kısmını oluşturur. Huzur namazının imamının zemin kattaki dergâhından 7. gök katına kadar 7 tane gök katını birbirine bağlayan Tarîki Mustakîm, Sıratı Mustakîm'in ikinci kısmını ve dikey kısmını oluşturur. 7. gök katından 7 âlem geçtikten sonra varlıklar âleminin son noktası olan Sidret-ül Münteha ile noktalanan bölüm, Sıratı Mustakîm'in üçüncü kısmıdır. Varlıklar âleminin son noktasından Yokluk'ta, Allah'ın Zat'ına ulaşana kadar olan kısım ise Sıratı Mustakîm'in dördüncü kısmıdır. Allahû Tealâ, bu Sıratı Mustakîm'in 4 kısmıyla ilgili âyetlerini de Kur'ân-ı Kerim'e koymuştur. Sıratı Mustakîm'in birinci kısmının ifade edilişi şöyledir: 5/MAİDE-16: Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi ve yuhricuhum minez zulumâti ilen nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin). Allah, rızasına tâbî olan kişiyi onunla (resûlü ile) teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa (zulmetten nura) çıkarıp, Sıratı Mustakîm'e hidayet eder (ulaştırır).
Sıratı Mustakîm'in ikinci kısmının ifadesi Ahkâf Suresindedir: 46/AHKÂF-30: Kâlû yâ kavmenâ, innâ semi'nâ kitâben unzile min ba'di mûsâ musaddikan fimâ beyne yedeyhi yehdî ilel hakkı ve ilâ tarîkin mustakîmin. (Onlar şöyle) dediler: "Ey kavmimiz! Muhakkak ki; biz, Musa (A.S)' dan sonra indirilen, onların elindekini tasdik eden, Hakk'a ulaştıran ve tarîki mustakîm'e hidayet eden bir kitab dinledik."
Sıratı Mustakîm'in üçüncü kısmının ifadesi Hicr Suresindedir: 15/HİCR-41: Kâle hâzâ sırâtun aleyye mustekîm(mustekîme). (Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: "Bu, Bana ulaştıran (Bana yönlendirilmiş) yoldur."
Sıratı Mustakîm'in dördüncü kısmının ifadesi ise En'am Suresindedir: 6/EN'AM-126: Ve hâzâ sırâtu rabbike mustekîm(mustekîmen), kad fassalnâl âyâti li kavmin yezzekkerûn(yezzekkerûne). Ve bu, senin Rabbine istikametlenmiş (yönlendirilmiş) yoldur. (Allah'a götüren yoldur). Tezekkür eden bir kavim için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
6- O, ALLAH'IN SAPASAĞLAM BİR İPİ VE APAÇIK BİR NURUDUR. 42/ŞURA-52: Ve kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emrinâ, mâ kunte tedrî mel kitâbu ve lel îmânu ve lâkin cealnâhu nûren nehdî bihî men neşâu min ibâdinâ, ve inneke le tehdî ilâ sırâtın mustekîm (mustekîmin). Ve keza sana emrimizden ruh (Kur'ân) vahyettik. Sen kitap nedir, îmân nedir? bilmezdin. Fakat Biz, O'nu (Kur'ân'ı) nur kıldık; O'nunla dilediklerimizi hidayete erdirmek için. Ve muhakkak ki; sen, Sıratı Mustakîm'e ulaştırıyorsun.
Kur'ân-ı Kerim, bir nurdur. Ve Sıratı Mustakîm'e ulaştıran, hikmet dolu Allah'ın haberidir. Kur'ân'ın muhtevasında yer alan hikmetlerin başında, Allah'a ulaşmayı dilemek ve Allah'ın tayin ettiği mürşide mutlaka tâbî olmak gelir. Kişi, Allah'a ulaşmayı dilediği zaman Allahû Tealâ'dan 10 tane ihsan alır. Bu 28 basamağın birincisinde bütün insanlar olayları yaşarlar. Olayları yaşayan bu insanlardan Allah, kalbinde zeyg olanları yani insanlar arasında fitneye sebep olanları ve kalbi hasta olanları seçmez. Onun dışında Allah'ın seçtikleri ikinci basamağa ulaşır. Bu seçilenleri de Allahû Tealâ, birtakım olaylarla tekrar imtihan eder. Bunlardan, onlar ki kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: 2/BAKARA-156: Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne). Onlar ki; kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman: "Biz muhakkak ki; Allah içiniz (O'nun için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız)." dediler.
"Muhakkak ki biz, Allah içiniz ve mutlaka Allahû Tealâ'ya döneceğiz" diyenlere Allah, şu 10 ihsanda bulunur: 1-Allahû Tealâ'nın Rahîm esmasıyla tecelli etmesi ve rahmetini göndermeye başlaması 2- Baş gözlerindeki hicab-ı mesturenin kaldırılması 3- Kulaklardaki vakranın kaldırılması 4- Kalpteki ekinnetin kaldırılması 5- Yerine ihbatın konması 6- Allah'ın kalbe ulaşması hidayet koyması 7- Kalbin Allah'a dönmesi 8- Kalbe rahmet yolunun açılması 9- Kişinin hûşûya ulaşması 10- Ve hûşû sahibine, Allah'ın mürşidi göstermesi. Allah, sebepsiz yere mürşidini göstermez. Allah gösterilen mürşide tâbî olmamızı ister ve tâbiiyetle Allahû Tealâ'nın 10 tane ni'meti gerçekleşir. 1. ni'met, devrin imamının ruhu başımızın üzerinde yer alır. 2. ni'met, Allah kalbimizin mührünü alır. 3. ni'met, kalbimizdeki küfrü dışarıya alır. 4- ni'met, kalbimize îmânı yazar. 5. ni'met, günahlarımızı sevaba çevirir. 6. ni'met, ruhumuz fizik bedenimizinden ayrılıp Sıratı Mustakîm'e ulaşır. 7. ni'met, nefs tezkiyesine başlanır. 8. ni'met, fizik vücut şeytana kul olmaktan kurtulmaya başlar. 9. ni'met, irademiz kuvvetlenir. 10. ni'met, bire yüz ve her gök katında yüzer yüzer artarak yedi yüze kadar Allahû Tealâ, pozitif derecatı bizlere vermeye başlar. Gördük ki, Sıratı Mustakîm'e ulaştıran hikmet yolu, Allah'ın Kitab'ıdır. O halde bu hadîs-i şerifte Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Kur'ân'ın muhtevasını bir bir bizlere açıklamış ve anlatmıştır. Muhterem okuyucular, bir hadîs konumuzun daha sonuna geldik. Rabbimizin bizlere emrettiği 7 safhayı bütün unsurlarıyla, dünya hayatında Allah'ın bize yaşamayı nasip kılmasını yine Rabbimizden Efendimiz'in himmetiyle diliyorum. Ve sözlerimi inşaallah burada tamamlıyorum. Allah hepinizden razı olsun.. Muhterem okuyucular, 1400 yıldan beri iblis, devreye girerek zaman içerisinde İslâm'ın 7 safhasıyla ilgili Allah'ın hükümleri yerine, bidatlerini yerleştirmiştir. İblis, Allah'ın gerçekleri yerine bu bidatleri nasıl yerleştirmiştir? Allahû Tealâ, Kur'ân'da sahâbeyi bize örnek gösteriyor. Sahâbenin hepsi Allah'a ulaşmayı dilemişlerdir. Ama bugün el yazması kitaplarda öğretilen dînin muhtevası içerisinde, insanlara, İslâm'ın birinci safhasıyla ilgili, "Ruhun Allah'a ulaşması yok." bidati gelip yerleşmiştir. "Dünya hayatında ruhun Allah'a ulaşması yoktur. Ruh, bize hayat verir. Ruh vücuttan çıkarsa ölürüz. Ancak ölümle bizim ruhumuz Allah'a ulaşır." diyerek bâtılı benimsemişlerdir. Mürşide tâbî olma yerine, iblis, "Kul ile Allah arasına kimse giremez. İslâm'da ruhban sınıfı yoktur." bidatini yerleştirmiştir. Ruhun Allah'a teslimi yerine, "Biz zaten İslâm'ın 5 şartını yerine getiriyoruz. O halde müslümanız. Biz ruhumuzu Allah'a teslim ettik." diyorlar. Fizik bedenin Allah'a teslimi içinse, "E, namaz kılan herkes, zaten fizik bedenini Allah'a teslim etmiştir." diyorlar. Nefsin Allah'a teslimi aynı standart içerisinde devreye giriyor ve bununla ilgili de insanların yozlaştırıldığı görülüyor. Günümüzde insanlar, irşad heyetlerini kuruyorlar. Ve mürşidi Allah tayin etmesine karşılık, insanlar: "Hayır! Biz mürşidi tayin ederiz." diyorlar. İrşad müesseselerinden insanlara dîn öğretmeye kalkıyorlar. İradenin Allah'a teslimine zaten uygulamada rastlamak mümkün değildir. Kısacası Kur'ân'daki İslâm'ın 7 safhasının yedisine de iblis, el yazması kitaplar vasıtasıyla, bidatleri getirip yerleştirmiştir.Ve günümüzde insanlar, hidayeti Kur'ân'ın içerisinde değil, Kur'ân'ın dışındaki insanların devreye koyduğu el yazması kitaplardan öğreniyorlar. Bu yüzden hepsi dalâlettedir. Neden böyle diyoruz muhterem okuyucular? Çünkü Allahû Tealâ, Yunus Suresinde şöyle buyuruyor:
10/YUNUS-57: Yâ eyyuhen nâsu kad câetkum mev'ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu'minîn(mu'minîne). Ey insanlar! Size, Rabbinizden öğüt (vaaz) ve göğsünüzde olana (nefsinizin kalbindeki hastalıklara) şifa ve mü'minlere hidayet ve rahmet gelmiştir. O halde Kur'ân, insanlar için bir hidayettir. Ve hidayeti, Kur'ân'da aramak gerekir. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz hadîs-i şerifin devamında buyuruyor: 5- O, Allah'In sapAsaĞlam bİr İpİ ve apaçIk bİr mührüdür. Muhterem okuyucular, Rabbimiz Allah'ın ipi olarak Sıratı Mustakîm'i açıklıyor. Sıratı Mustakîm, 4 ana kısımdan oluşur. Allah'ın irşadla vazifeli kıldığı kavmin resûllerinin veya onlara bağlı olarak mürşidlerin bulunduğu dergâhtan, devrin imamının dergâhına kadar yeryüzünün sathına paralel sebîller, Sıratı Mustakîm'in birinci kısmını oluşturur. Huzur namazının imamının zemin kattaki dergâhından 7. gök katına kadar 7 tane gök katını birbirine bağlayan Tarîki Mustakîm, Sıratı Mustakîm'in ikinci kısmını ve dikey kısmını oluşturur. 7. gök katından 7 âlem geçtikten sonra varlıklar âleminin son noktası olan Sidret-ül Münteha ile noktalanan bölüm, Sıratı Mustakîm'in üçüncü kısmıdır. Varlıklar âleminin son noktasından Yokluk'ta, Allah'ın Zat'ına ulaşana kadar olan kısım ise Sıratı Mustakîm'in dördüncü kısmıdır. Allahû Tealâ, bu Sıratı Mustakîm'in 4 kısmıyla ilgili âyetlerini de Kur'ân-ı Kerim'e koymuştur. Sıratı Mustakîm'in birinci kısmının ifade edilişi şöyledir: 5/MAİDE-16: Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi ve yuhricuhum minez zulumâti ilen nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin). Allah, rızasına tâbî olan kişiyi onunla (resûlü ile) teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa (zulmetten nura) çıkarıp, Sıratı Mustakîm'e hidayet eder (ulaştırır).
Sıratı Mustakîm'in ikinci kısmının ifadesi Ahkâf Suresindedir: 46/AHKÂF-30: Kâlû yâ kavmenâ, innâ semi'nâ kitâben unzile min ba'di mûsâ musaddikan fimâ beyne yedeyhi yehdî ilel hakkı ve ilâ tarîkin mustakîmin. (Onlar şöyle) dediler: "Ey kavmimiz! Muhakkak ki; biz, Musa (A.S)' dan sonra indirilen, onların elindekini tasdik eden, Hakk'a ulaştıran ve tarîki mustakîm'e hidayet eden bir kitab dinledik."
Sıratı Mustakîm'in üçüncü kısmının ifadesi Hicr Suresindedir: 15/HİCR-41: Kâle hâzâ sırâtun aleyye mustekîm(mustekîme). (Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: "Bu, Bana ulaştıran (Bana yönlendirilmiş) yoldur."
Sıratı Mustakîm'in dördüncü kısmının ifadesi ise En'am Suresindedir: 6/EN'AM-126: Ve hâzâ sırâtu rabbike mustekîm(mustekîmen), kad fassalnâl âyâti li kavmin yezzekkerûn(yezzekkerûne). Ve bu, senin Rabbine istikametlenmiş (yönlendirilmiş) yoldur. (Allah'a götüren yoldur). Tezekkür eden bir kavim için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
6- O, ALLAH'IN SAPASAĞLAM BİR İPİ VE APAÇIK BİR NURUDUR. 42/ŞURA-52: Ve kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emrinâ, mâ kunte tedrî mel kitâbu ve lel îmânu ve lâkin cealnâhu nûren nehdî bihî men neşâu min ibâdinâ, ve inneke le tehdî ilâ sırâtın mustekîm (mustekîmin). Ve keza sana emrimizden ruh (Kur'ân) vahyettik. Sen kitap nedir, îmân nedir? bilmezdin. Fakat Biz, O'nu (Kur'ân'ı) nur kıldık; O'nunla dilediklerimizi hidayete erdirmek için. Ve muhakkak ki; sen, Sıratı Mustakîm'e ulaştırıyorsun.
Kur'ân-ı Kerim, bir nurdur. Ve Sıratı Mustakîm'e ulaştıran, hikmet dolu Allah'ın haberidir. Kur'ân'ın muhtevasında yer alan hikmetlerin başında, Allah'a ulaşmayı dilemek ve Allah'ın tayin ettiği mürşide mutlaka tâbî olmak gelir. Kişi, Allah'a ulaşmayı dilediği zaman Allahû Tealâ'dan 10 tane ihsan alır. Bu 28 basamağın birincisinde bütün insanlar olayları yaşarlar. Olayları yaşayan bu insanlardan Allah, kalbinde zeyg olanları yani insanlar arasında fitneye sebep olanları ve kalbi hasta olanları seçmez. Onun dışında Allah'ın seçtikleri ikinci basamağa ulaşır. Bu seçilenleri de Allahû Tealâ, birtakım olaylarla tekrar imtihan eder. Bunlardan, onlar ki kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: 2/BAKARA-156: Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne). Onlar ki; kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman: "Biz muhakkak ki; Allah içiniz (O'nun için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız)." dediler.
"Muhakkak ki biz, Allah içiniz ve mutlaka Allahû Tealâ'ya döneceğiz" diyenlere Allah, şu 10 ihsanda bulunur: 1-Allahû Tealâ'nın Rahîm esmasıyla tecelli etmesi ve rahmetini göndermeye başlaması 2- Baş gözlerindeki hicab-ı mesturenin kaldırılması 3- Kulaklardaki vakranın kaldırılması 4- Kalpteki ekinnetin kaldırılması 5- Yerine ihbatın konması 6- Allah'ın kalbe ulaşması hidayet koyması 7- Kalbin Allah'a dönmesi 8- Kalbe rahmet yolunun açılması 9- Kişinin hûşûya ulaşması 10- Ve hûşû sahibine, Allah'ın mürşidi göstermesi. Allah, sebepsiz yere mürşidini göstermez. Allah gösterilen mürşide tâbî olmamızı ister ve tâbiiyetle Allahû Tealâ'nın 10 tane ni'meti gerçekleşir. 1. ni'met, devrin imamının ruhu başımızın üzerinde yer alır. 2. ni'met, Allah kalbimizin mührünü alır. 3. ni'met, kalbimizdeki küfrü dışarıya alır. 4- ni'met, kalbimize îmânı yazar. 5. ni'met, günahlarımızı sevaba çevirir. 6. ni'met, ruhumuz fizik bedenimizinden ayrılıp Sıratı Mustakîm'e ulaşır. 7. ni'met, nefs tezkiyesine başlanır. 8. ni'met, fizik vücut şeytana kul olmaktan kurtulmaya başlar. 9. ni'met, irademiz kuvvetlenir. 10. ni'met, bire yüz ve her gök katında yüzer yüzer artarak yedi yüze kadar Allahû Tealâ, pozitif derecatı bizlere vermeye başlar. Gördük ki, Sıratı Mustakîm'e ulaştıran hikmet yolu, Allah'ın Kitab'ıdır. O halde bu hadîs-i şerifte Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Kur'ân'ın muhtevasını bir bir bizlere açıklamış ve anlatmıştır. Muhterem okuyucular, bir hadîs konumuzun daha sonuna geldik. Rabbimizin bizlere emrettiği 7 safhayı bütün unsurlarıyla, dünya hayatında Allah'ın bize yaşamayı nasip kılmasını yine Rabbimizden Efendimiz'in himmetiyle diliyorum. Ve sözlerimi inşaallah burada tamamlıyorum. Allah hepinizden razı olsun.
|
sailamasr Uzman Uye
Katılma Tarihi: 23 nisan 2005 Gönderilenler: 543
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sıratı Mustakîm, 4 ana kısımdan oluşur. Allah'ın irşadla vazifeli kıldığı kavmin resûllerinin veya onlara bağlı olarak mürşidlerin bulunduğu dergâhtan, devrin imamının dergâhına kadar yeryüzünün sathına paralel sebîller, Sıratı Mustakîm'in birinci kısmını oluşturur.
5/MAİDE-16: Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi ve yuhricuhum minez zulumâti ilen nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin). Allah, rızasına tâbî olan kişiyi onunla (resûlü ile) teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa (zulmetten nura) çıkarıp, Sıratı Mustakîm'e hidayet eder (ulaştırır)......................tarıkay yazdı
[005.016] [DI] Allah, rızasını gözetenleri onunla, selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola iletir. [005.016] [DV] Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir. [005.016] [E0] Allah bununla rıdvanı ardınca gideni selâmet yollarına doğrultacak ve iznile onları zulmetlerden nura çıkarıb doğru bir yola koyacak [005.016] [E1] Allah, rızası ardınca gidenleri onunla kurtuluş yollarına yöneltecek ve izni ile onları karanlıklardan aydınlığa çıkarıp doğru bir yola koyacak. [005.016] [E2] Allah o kitabla rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına iletir. Onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevk eder. [005.016] [FK] Allah, rızası peşinde koşanları, bu kitap sayesinde selamet yollarına erdirir, onları, kendi izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır, doğru yola iletir. [005.016] [IK] Allah onunla, rızasını gözetenleri selamet yollarına iletir. İzniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve doğru yola iletir. [005.016] [ON] Allah Teâlâ, rızasına tâbi olanları onunla selâmet yollarına götürür ve onları izniyle zulmetlerden nûra çıkarır ve onları dosdoğru yola hidâyet eder. [005.016] [SY] Allah onunla, rızasını izleyenleri selamet yollarına iletir, Onları izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola iletir. [005.016] [TK] Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir.
selam selam
herhalde ben okuyamıyorum burada DEVRİN İMAMI'nın dergahına kadar giden yol hangi kelime?paralel sebiller?mürşidlerin dergahı?
tarıkay sen en iyisi coşmadan bırak bu ayakları,kelimelerle TABOO oyunu oynama.
siz coştukça bizler çağlıyoruz,siz estikçe biz gürlüyoruz.
elbette bu tür tartışmaları daima kuran kazanacak,upgrade vahiyler aldığını söyleyen ve bunları savunan salaklar güruhu değil.
sahi sende 100$ verdin mi? vergiyi kim alıyor amerika mı yoksa türkiye mi? faturanın örneğini yolla istersen
selam selam
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
TARIKAY’A;
BURAYA GÜNDE 15-20 TANE ALINTI YAPIŞTIRMAKLA PAZARLADIĞIN GÖRÜŞLERİN HAKLILIĞINI İSPATLAYAMAZSIN. ÖYLE İKİ SATIR YAZIP ALTINA KOCAMAN ALINTI YAPIŞTIRMAKLA DA ANCAK KENDİ SEVİYENİ BELLİ EDERSİN. SENİN BU ÇOCUKÇA TAVRINI BAZI ABİLERİN DENEDİ. NETİCE ORTADA.
ALINTILARLA İŞİ BOĞUNTUYA GETİRME GİBİ DÜZEYSİZ BİR TAVRI SERGİLEMENE HİÇ GEREK YOK. ZATEN SİTELERİNİZİN ADRESİ BELLİ. DİLEYEN GİDER ORADA DİLEDİĞİ KONUYU OKUR YADA İZLER. BU FORUM SİTEMİZDE DE YÜZLERCE BAŞLIK ALTINDA TONLARCA ALINTINIZ MEVCUT. İSTEYENLER BU ALINTILARI GİDER İLGİLİ İLETİDEN OKUR. AYNI ALINTIYA 10 KEZ YAPIŞTIRMAK SURETİYLE MİLLETE APTAL MUAMELESİ YAPMANIN ALEMİ YOK. SEN İSKENDERCİLERİN SEVİYESİNİ DAHA DOĞRUSU SEVİYESİZLİĞİNİ ORTAYA KOYUYORSUN HABERİN YOK.
EĞER SADECE ALINTI YAPIŞTIRABİLECEK DÜZEYDE BİR KOYUN DEĞİLSEN SORULARIMIZI ALINTI YAPMAKSIZIN KENDİN OLARAK CEVAPLAMAYI DENE. SEN, SEN OLARAK NE KADAR BİR DEĞERE SAHİPSİN ONU GÖSTER BİZE.
BAK SANA SORDUĞUM ŞU SORULARLA BAŞLAYABİLİRSİN (Ayrıca malum sitelerdeki konularla alakalı görüşlerini www.sahteresul.com isimli sitedeki foruma yazabilirsin, eğer amacın görüş belirtmek veya yanıt vermekse tabiki):
Tarıkay bu alıntıyı (Harun Yahya’dan ,mehdi ile alakalı) her tarafa yapıştırıp duruyor. Ama bu alıntıda nasıl ne niçin efendisinin işaret edildiğini gösteremiyor. Alıntısını satır satır ele alıp bunu efendisinin durumuyla doğrulayamıyor. Tarihler, faaliyetler, fiziki özellikler falan.
Harun Yahya'yı bu konuda referans kabul ediyorsan adamın bu konudaki (çoğunlukla Said Nursi'den aktardığı) tüm görüşlerinin kendi efendinin gerçekleriyle nasıl birebir uyuştuğunu da göstermek zorundasın. Örneğin Siyaset Mehdiliği, Saltanat Mehdiliği ve Diyanet Mehdiliği mevzuundan başlayabilirsin. Tabiki "ya efendimin yaşı küçük (71), hem daha ölmedi, 700 sene yaşamayacağını sen nereden biliyorsun" şeklinde zırvalama yapmadan.
Bakın Harun Yahya’dan bir alıntı:
Bediüzzaman, Hz. Mehdi’yi diğer müceddidlerden ayıran üç önemli vazifesini şöyle açıklamıştır:
Hz. Mehdi’nin birinci görevi: Materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerle fikri mücadele
Tabiyyun, Maddiyun (darwinist, ateist, materyalist) felsefesinden tevellüd eden (doğan) bir cereyan-ı nemrudane, (inkarcı akım) gittikçe Ahir zamanda felsefe-i maddiye (materyalist felsefe) vasıtasıyla intişar ederek (yayılarak) kuvvet bulup, uluhiyeti (Allah’ın varlığını) inkar edecek bir dereceye gelir. (Emirdağ Lahikası, sf. 259)
Bediüzzaman, ateist felsefelerin ahirzamanda tehlike oluşturacağını bildirmiş, özellikle Darwinist, materyalist felsefelerin, ateizmle güç bulacaklarını ve Allah'ın varlığını inkar edecek tehlikeli bir çizgiye geleceklerini ifade etmiştir. Bu nedenle Hz. Mehdi’nin birinci vazifesinin, maddecilik fikri yani Allah’ı inkar üzerine kurulmuş materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerle mücadele etmek ve bu felsefelerin insanlar üzerindeki etkisini tam anlamıyla kaldırmak olacağını belirtmiştir:
Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle(tesiriyle) ve maddiyun ve tabiiyyun taunu (materyalizm, darwinizm ve ateizm salgını), beşer içine intiçar etmesiyle (insanların içine yayılmasıyla), her şeyden evvel FELSEFEYİ VE MADDİYUN FİKRİNİ TAM SUSTURACAK BİR TARZDA İMANI KURTARMAKTIR. Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek (iman edenleri sapkınlıktan korumak)... (Emirdağ Lahikası, sf. 259)
http://www.bediuzzamansaidnursi.net/makale_02.html
Tarıkay Efendi söyle bakalım senin Efendin Materyalizm, Ateizm ve Darwinizm’le nasıl mücadele ediyor? Bu konuda ne tür bir faaliyetin içinde? Bu faaliyetin dünya çapındaki yansıması ve etkisi nedir? Yoksa bu faaliyete 250 yaşından sonra mı başlayacak? Hani etap etap gidiyor ya o yüzden soruyorum.
Harun Yahya Mehdiliği ve Mehdiyi bu kadar uzun uzun anlatıyor da acaba neden “Ben Mehdiyim” diyerek piyasaya fırlayan bir adam adına tek bir kelam bile etmiyor? Adam iyi veya kötü bu “ben mehdiyim” diyen adam hakkında bir tek kelam bile etmez mi yahu? Amerikan Himayesinde hayat süren Mehdi Aleyhisselam bu kadar da gözardı edilmezki canım.
Tarıkay boşuna yırtınıp durma, İskender’i sizden başka Mehdi zanneden yok. Harun Yahya’dan da alıntı yapıp durma çünkü orada sizinle alakalı hiçbir şey yok.
Sadece alıntı yapıştırabilecek düzeyde olan cahil sofiler sergiledikleri bu ucuz tutum ile kendilerinin “Alemin Budalası ve Şeytanın Maskarası” olduklarını ispat etmiş oluyorlar. Bilmediğini bile bilememek kadar büyük bir afet var mı?
“Efendim Mehdidir” diyen vatandaşlar bu konuyu en azından Erbakancılar gibi konuyu 40 yada daha fazla başlık altında Hadislerle, Said Nursi’den Ve Harun Yahya’dan alıntılarla ispatlama yoluna gitsinler. Belki o zaman çok daha inandırıcı olurlar.
Mehdi Aleyhisselam Prof. Dr. Erbakandır.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|