Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın Saffet Metin Sizlerde takdir edersiniz, bu din bizim veya babamızın tekelinde değil biz bu dini insanların işine geleceği, hevalarına uygun bir hale sokalım ve insanların işine geldiği için insanlar rağbet etsin, kısacası Allah insanlara değil insanlar Allah'a yani mesajına uyacak, Allah'ın dediği olacak, din Allah'a halis kılınarak Allah'ın istediği şekilde iman edilip yaşanacak Allah'ın emri bu gerisi kişinin bileceğidir Kimse kimsenin üzerinde zorlayıcı değil, Allah'a adanmışlara düşen sadece açık bir tebliğdir,seçimi muhataplar kendileri yapar Selametle
Sayın Muvahhid,
Bu düşüncelerinizin bazı yanlış anlamalardan kaynaklandığı düşüncesindeyim. Katıldığım yerler var , katılmadığım yerler var.
Dini zorlaştırıyor, rahmeti insanlara kapatıyorlar. Koca Kur’an da bir iki ayeti bayrak gibi öne sürüyor, % 99 u kapatıyorlar.
Bakın bu içki konusu İslamın başlangıcından beri sorundur. Neden ? Sahabe arasında bile sorun olmuştur. Niçin. Çünkü konu iki şekilde de anlaşılmaya müsaaittir.
Bir görüş
içki kesin olarak yasaklanmamış, yalnızca zararlarından söz edilmiştir; şu halde zararsız dozda ve miktarda içki alınabilir, içkinin sarhoş edici miktarı haramdır demiş. (ibn_i mesud, Nehai ve Ebu Hanife bu görüştedir.
İbn-i mesud çoğu içince sarhoş eden nebiz tabir edilen içki içerdi. Boza bu tip bir nebiz dir. Bira da nebizdir.
Bir görüş te.
Kur’andaki ayetler tedrici yasaklama ayetleridir. Bu konuda Allah bir seferde kestirip atmamış, toplumu hazırlayarak bu yasağı koymuştur. Der.
Bir farak (küp) dolusu içtiğinde sarhoş edenin , bir avucu da Haramdır veya bir başka rivayette bir damlası dahi haramdır. (Ebu Musa El Eşari)
Çoğu Sarhoş edenin azı da haramdır. (Hz. Aişe, Abdullah bin Ömer) Denmiş. Ve Kesin yasaklama yoluna gidilmiştir.
Şimdi Kesin yasak olan hiçbir şeyle ilgili daha sahabe, tabiin, teb-e tabiin devrine giden tartışma yoktur. Demek ki bu konu daha o zamanlardan problem olmuş, bir kesim zararsız dozda alınmasını uygun görmüş, bir kesim kesin yasaklama yoluna gitmiştir.
Hz. Muhammedin içki içenle ilgili 40 sopa vurdurduğu, Hz. Ömerin bunu 80 e çıkardığı, Hz. Osmanın bazen 40 bazen 80 vurdurduğu, Emevi halifesi Muaviyenin bunu 80 de sabitlediği rivayet edilir. Bu yasakçıların zorlamayı ne kadar ileri götürdüklerinin delilidir. Allah Zinaya Kur'an da 100 sopa ceza veriyor. İçkiye Kur'an da ceza vermiyor. Ama Peygamber ve sahabe önce 40, sonra 80 sopa vurduruyor ve neticede 80 de karar kılıyorlar falan. Bu konuda sonradan ortaya çıkan bir zorlama yapıldığı açık.
Bu konularda Hristiyan ve Yahudilerin uygulamalarına baktığımızda her ikisinin de sarhoşluğu yasakladığı, zararsız dozda kullanılmasına müsaade ettiği yolundadır.
Hele ki Yahudiler midyeye haram der, et ile süt ürününü aynı öğünde yemez, Aynı bıçakla hem peynir, hem et kesmezken, içki ile ilgili hiçbir yasakları olmaması ilginçtir. Hatta Koşer şarapları vardır. Yani der ki şarabı Hristiyandan alma çünkü koşer (helal) kurallarına uygun yapılmamıştır, bizden al.
Yasakçı kesim , istedikleri gibi yorumlayabilmek için işte tedrici emir ve nesh olayını öne sürerler.
Diğer kesim Kur’anda nesh olmadığını,her ayetin bir birinden bağımsız yorumlanabileceğini, bu bağlamda yasağın sarhoşluk için olduğu ve zararsız miktarın içilebileceğini söylemiş.
Yasakçı kesim, diğer kesimi bastırmış. Hatta yasakçı olmayan Hanefi mezhebi, Şafii nin bastırması ile imam Muhammed eş Şeybani tarafından yasakçı hale getirilmiş.
Sünni mezheplerin hepsi yasakçı görüşe iltifat etmiştir.
Yasakçı görüşe tek iltifat etmeyen ve ciddi olarak bu konuda elini taşın altına koymuş insan Hacı Bektaş Veli dir. Horasandan Anadoludaki Türkmenleri müslümanlaştırmak için gelen Ahmet Yesevinin öğrencisi Hacı Bektaş bu izinci görüşü tercih etmiş ve uygulamıştır. Zamanın ulemasından hiç kimsenin de bu konuda bir eleştiri getirdiğini ne okudum, ne duydum. Şamanizm den, müslümanlığa tam geçmemiş o kesimin bu şekilde kontrol altına alınması zamanının Selçuklu sultanlarını mutlu etmiştir.
Osmanlı devşirme sistemini Hacı Bektaşın yorumları sayesinde uygulamıştır. Yoksa Hristiyan kültürden gelen bu devşirme askerleri katı içki yasağı ile devşirmesi mümkün değildi.
Ayrıca Bektaşiler beş vakit namaz kılar, Camiye gider. Farzları kılar. Sünnete itibar etmez bir uygulama içindedirler. Bu bilgileri Haydar Kaya isimli bir zatın Bektaşi ilmihali isimli bir kitabından aldım. Sonradan tanıdığım bazı kimselere de doğrulattım. İçki konusunda rahattırlar. Bektaşilik yeniçerilerin ve devşirme vezirlerin mezhebi olup, işte Bektaşiliği kötüleyen , onu namaz kılmaz, oruç tutmaz, içkiden vazgeçmez baba erenler figüründe anlatan fıkralar hep yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra uydurulmuştur.
Amaç her ne kadar eski gücü, disiplini kalmamış olsa da , İstanbul halkıyla, esnafıyla çok içiçe geçmiş, geniş diyalog kurmuş bir ordunun bu şekilde ortadan kaldırılmasının halkın gönlünde yer açaçağı tahribatı bir nebze olsun indirmektir. Ya iyi de yaptık, yani asker olarak bozuk oldukları gibi , inanç olarak da bozuklukları vardı gibi bir şeyler diyebilmek içindir.
Şimdi sayın Muvahhid,
Benim görüşüm içki yasağı ile ilgili hükmün Sarhoşlukla ilgili olduğudur.
Ta sahabe devrinden beri bu görüşte olup, bu şekilde uygulamış insanlar vardır. Bu konudaki fikir mücadelesi ta o zamandan beri sürmektedir.
Sarhoşluğun savunulacak bir yanı yoktur. Bunu kimse savunmaz. Ne müslümanlar, ne hristiyanlar, ne yahudiler, ne de komünistler. Savunana rastlamadım.
Zararsız bir dozun savunulacak yanı olabilir. Yani şu sıcak havada sarhoş olmayacak miktar bir biranın zararı olmaz. Diye düşünülebilir. Buna karşı çıkanın argümanı şudur. Yol olur. İnsanları kontrol edemeyiz. Fısk yaygınlaşır. Ayrıca asırlardır yasakçı zihniyetle şartlanmış beyinlerin tepkisi sert olmaktadır. Adamlar bu konuda müslüman din alimlerinden hiçbir aykırı görüş duymamıştır. Zaten halkın duymaması istenen görüşler asırlardır saklanmıştır. İşlerine gelen fikirler işte din budur diye ileri sürülmüştür.
Problemin özü budur.
Ben artık kendi yaşam biçimi, zararsız dozda içki kullanan, bunu ağzıyla içmeyi bilen insanların dine rağbet ettiklerini gördüm. Ben sadece bu tip insanlara bana sorarsa, fikrime iltifat ederse cesaret veriyorum. Erteleme diyorum. İçkiyi bırakabiliyorsa bırakmasını, ama bırakamıyorsa da zararsız dozda tutmalarını söylüyorum.
Bir de şu var. Bu durumdaki insanlar, Cuma namazına gidiyor da , günlük namazlarını erteliyor. Ben bu konuda da , namaz kılmalarını ve ertelememelerini salık veriyorum. Müslümanlık sadece emeklilik zamanında uygulanabilecek bir din değildir. Din insanların pili bitince uygulanabilecek bir şey değildir. Benim anlattıklarım onlara ters geliyor. Çünkü asırlardır bildiklerine o kadar ters ki.
Tabi bu izinci görüşlerden hiç haberi olmayan ve İslam eşittir yasakçı zihniyet modunda düşünen veya mecburen böyle bilen insanların beni Hevasına uymakla suçlaması normaldir.
Eğer ben hevama uymuşsam , İbni_mesud, Nehai, İmam Ebu Hanife, İmam Ebu Yusuf ve Hacı Bektaş Veli hazretleri fena halde hevasına uymuştur.
Bir de niye şu tarafından bakmıyorsunuz. Neden güçleştiren, zorlaştıran revaçta oluyorda, kolaylaştıran revaçta olmuyor. Din Allahın dinidir. Ben gencim nefsime uyuyorum. Şurada içtiğim iki bira. Üstelik ağzımla içmişim, hiçbir sarhoşluğum, zararım olmamıştır. Kınanacak durumum olmamıştır Veya genç ve güzel bayanım , ne diye kendimi sarıp sarmalayacağım, güzel ve bakımlı olmak istiyorum diyen insanlara diyorum ki, bu durumunuzla ilgili olarak her ikisinde de kurallara uymak, aşırılığa kaçmamak şartıyla (yani Sarhoşluktan kaçınıyorsanız veya bayansanız Güzelliği, bakımlılığı değil de Cinsel çekiciliği ön plana çıkarıp erkekleri tahrik etmiyorsanız ) İslam dininin sizinle problemi yoktur. Problem dinin asırların süren baskıcı uygulamasından kaynaklanmaktadır. Problem dinde değil, dindarlardadır. Yüzyılların getirdiği baskıcı zihniyet ve şuur altıdır.
Ayrıca bu dediğim insanlar erkekse Cumaya gitmekte, Bayansa Ramazanlarda başına bir örtü takıp mukabelelere, teravihe falan gitmektedir. Çünkü o bayan devlet dairesinde memurdur. Başı açıktır. Günlük namazlarını bundan dolayı kılmamaktadır.Kılsa ya dinci denecek veya tesettürlü olmadığı için yaptığının boş veya yanlış olduğu söylenecektir. Evde kılsa anası babası lüzumsuz bir yorum yapıp moralini bozacaktır. Ama Ramazan akşamları sevap kazanmak için cami, cami gezmektedir. Çünkü onu söylecek kişiler akşamleyin onun ibadet etmesini görmemektedir veya Ramazanda teşvik etmektedir.
Şu kız türban takmadan işine gücüne gitse, Gününe namazla başlasa, Gününü namazla bitirse Kur’an mealini okusa, Kendini mutlu huzurlu hissetse kime ne zararı vardır. Ben ona bunu yapabilirsin dediğimde, birileri hoop kardeşim sen hevana uyuyorsun, şu vatandaşa da hevana uygun fikirler söylüyorsun dediklerinde , acaba onlar haklı mı, ben yanlışmıyım.
Olmazzzzz, saçının bir telini gösterirsen günahkarsın diyen kişi neye hizmet etmektedir. Bir şeylere hizmet ediyor da, Allahın dinine olmadığı açıktır.
İnşallah emekli olunca dörtbaşı mamur dindar olacaklardır. Allahın nasip ettikleri bunu başarırlar da. Ama güzelim gençlik ve orta yaşlılık yıllarını lüzumsuz yere günahkar psikolojisinde geçirerek.
Bu duyguları hep yaşayarak ve etrafımda yaşayanları görerek bugünlere geldim. Onun için çok şeyi biliyor ve bütün samimiyetimle anlatıyorum.
Dine yönelmeyi kimse emekliliğe ertelemesin. İnsanlar Kur’ana yönelsin. Meal okusun. Bilinçlensin. Dinde tarih boyunca dile getirilmiş ama şu veya bu şekilde bastırılmış görüşler de dile getirilsin. Saklanmasın. O zaman insanlar neyin ne olduğunu anlayacak ve lüzumsuz yere birbirini suçlayıp, kınamayacaklardır.
Herkese selamlar
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|