Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Sayın Haktansapmaz yorulmadım tam tersine memnun oldum, bakın sizin düşüncenizide böylece öğrenmiş olduk. Önce (O) zamirine cevap vermek isterim. Her ikisindede ister bu zamiri kullanın ister kullanmayın bir işaret vardır, birinde kıyamet vaktinin yani (O) anın hatırlatılarak vaktini yanlız Allah bileceği anlatılır. Diğerinde ise açıkca (O) zamiri kullanılarak o vaktin birgün geleceğinin hak olduğu hatırlatılır. Delilleri ise kuran ayetleridir.
Gelelim Zühruf 57. ayete: Meryem'in oğlu, bir örnek olarak ortaya konunca, senin toplumun buna karşı hemen bağırıp çağırmaya başladı.
örneğinden yola çıkarak bu sözlerin kıyamet alametleri ile bağlantısını kurmak 4 bilinmeyenli denklemi çözmekten bana göre daha zordur. Bu ayette Hz. İsanın hayatı konusunda itiraz eden, inanmayan toplumun itirazından bahsediyor. Bu örnekten yola çıkarark kıyametin kopacağını ve insanların tekrar dirileceğinin ilmi ve delilidir demek nekadar Kuranın özüne ve anlatımına uyar bunu size bırakıyorum. Yani Hz. İsa kıyamet kopmadan önce geleceğini bu sözlerden çıkarmak bana göre hayallerin ötesinde bir düşünce. Elbette düşüncenize saygılıyım, çünkü herkez kendi yaptıklarından ve inancından sorumludur. Selametle kalın SAYGILARIMLA Halukgta.
Muhterem Haluk, sanırım sizden başka kimse benim yazdıklarımdan, İsa'nın kıyamet kopmadan geleceği anlayışını çıkarmamıştır.
Halukgta:
"Gelelim Zühruf 57. ayete: Meryem'in oğlu, bir örnek olarak ortaya konunca, senin toplumun buna karşı hemen bağırıp çağırmaya başladı."
Sayın Haluk, kavmi "bağırdı çağırdı" da ne dedi? Nerden anladınız İsa'nın hayatı konusunda itirazda bulunduklarını, inanmadıklarını? Bakın ne diyorlar: "Bizim ilahlarımız mı iyi, O mu?" Demek ki, sizin deyiminizle, bağırmaları çağırmaları şuymuş: "Muhammed bizden ne istiyor; Hiristiyanların Mesih İsa'yı tanrı edindikleri gibi bizim de O'nu tanrı edinmemizi istiyor..."
Ayeti çözümü zor bilinmeyen dört denklem haline siz getiriyor olmayasınız!
Sayın Haktan sapmaz belkide sizi tam anlayamamış olabilirim onun için özür dilerim ama İsa örneği Kıyametin kopacağına bir delil sözünüzden yola çıkarak bu düşünceye vardım. Burada İsanın örneği ile kıyametin ne gibi bağlantısı olabilir çünkü ismi zikredilmiyor bile ayette? Geleceğini savunanlarda (O) zamirini İsa peygamberimiz olarak kabul ettiklerinden diğer düşüncelerinide kolaylıkla ilave edebiliyorlar. Rahman bir delil verecekse açıkça vereceğini söylemiyor muydu? İşte size dört bilinmeyenli denklem den daha zor bunu anlamak derken bundan bahsettim. Ölülerin dirileceğine bir ilimdir bunu zaten kabul ediyorum ve hatta bunu savunuyorum, diyorum ki kıyametin bilgisi KURANDIR. Orada kıyametle ilgili her türlü ilim vardır.
Diğer konuya gelince dikkat ederseniz ben tam bir açıklama yapmadım ve hayatı, gelişi konusunda, itirazı olduğunu söyleyip kısa kestim, çünkü tartıştığımız konu bu değildi. Bakın sebep olarak ne diyor ve açıklıyor Rabbim. (Dediler ki: "Bizim tanrılarımız mı hayırlı, o mu?" Bunu sana sadece çekişme olsun diye örnek verdiler. Çekişmeyi seven bir toplumdur onlar.) Buradaki tartışmanın nedeni kabullenmemek ve kendi inançlarını üstünde tutmak içindi elbette. Zaten peygamberimize de İslam ı yayarken aynısını yapmadılar mı? Ama siz konuyu değiştirip benim ayeti açıkladığımı yazmışsınız, oysa ben böyle bir şey yapmadım ki, zaten bir sonraki ayet bunu açıklıyor. Bilmem nedendir bana (Ayeti çözümü zor bilinmeyen dört denklem haline siz getiriyor olmayasınız!) demişsiniz. Dediğim gibi ben ayeti açıklamadım ama siz bana neler söylüyorsunuz. Önemli değil canlar sağ olsun. Sağlıcakla kal arkadaşım
"Burada İsanın örneği ile kıyametin ne gibi bağlantısı olabilir çünkü ismi zikredilmiyor bile ayette? Geleceğini savunanlarda (O) zamirini İsa peygamberimiz olarak kabul ettiklerinden diğer düşüncelerinide kolaylıkla ilave edebiliyorlar. Rahman bir delil verecekse açıkça vereceğini söylemiyor muydu? İşte size dört bilinmeyenli denklem den daha zor bunu anlamak derken bundan bahsettim. Ölülerin dirileceğine bir ilimdir bunu zaten kabul ediyorum ve hatta bunu savunuyorum, diyorum ki kıyametin bilgisi KURANDIR. Orada kıyametle ilgili her türlü ilim vardır.
Ben de size teşekkür ediyorum, eksik olmayın.
Değerli arkadaşım, kıyamet, zaten kalkış demektir. İsan'ın babasız dünyaya gelmiş olması, yaratılışının Adem'in topraktan yaratılışına benzetilmesi, ayette sözkonusu kıyametle olan benzerliği olsa gerek.
61. ayette ismi zikredilmiyor ama, 57'den 61'e kadar kesintisiz İsa'dan bahs ediyor. 61. ayet de "O" ile başlıyor. Sonra 63'te İsa anlatılmaya devam ediyor. Onun için "O" zamirini İsa'ya işaret ettiğini söyleyenler durup dururken söylemediler. Gerçek şu ki, "O" zamirinin Kuran'a işaret etmesi ne kadar doğru bir ihtimal ise, İsa'ya yada İsa örneğine işaret etmesi de en az onun kadar doğru bir ihtimaldir.
İşte Kuran ayetlerinin müteşabihliği bu olsa gerek. Müteşabih olanlarının ardına düşüyor, Allah'ın Resulü ile cedellşiyorlar. Halbu ki, Allah'tan başka onun te'vilini/ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğini kimse bilemez, dediği müteşebih ayetlerden bir tanesi de bu ayetlerdir diye düşünüyorum. İşte, Kıyamet'in misali, İsa örneğine müteşabihlemiş /benzetmiş...
Diyorsunuz ki, "Kıyametin bilgisi Kuran'dır.Kuran'da Kıyametle ilgili her türlü bilgi vardır." Bu ispatı zor bir iddia gibi. Kuran'ın Kıyamet bilgisi olduğuna açık delil teşkil edecek ayetleri bizimle paylaşırsanız beni de bu konuda bilgiledirmiş olursunuz, ben de size minnettar kalırım. Gerçekten Kıyamet'le ilgili her türlü bilgi var mıdır?
İlgili ayet konusunda ben iki yorumunda doğru olduğuna inanıyorum.Bana göre Kuran'da bazı ayetlerin bütün farklı yorumları(ki bu ayet çok güzel bir örnek)esasında tevilidir diye düşünüyorum.Tabi ki yorumlar Kuran'ın anlamsal bütünlüğüne ve Sünnetullah'a karşı olmamak kaydıyla.
İlgili ayetlerin sözgelimini incelediğimizde İsa örneğinin;Peygamberin toplumunda ''her ne bilgi veriliyorsa artık''tartışma ve alay konusu olduğunu görüyoruz.Ve bu örneğe dayanarak konu kıyamete geliyor ve İsa'nın veya Kuran'ın kıyamet için bir ilim olduğu ifade ediliyor.
Kıyamet hususunda ise Kuran'ın verdiği doneleri biraz incelemiştim.Tabi ki bunlar benim kişisel çıkarımlarım ama burdada kısaca paylaşmak isterim.
Kıyametin özel adları ve bazı ayetlerin anlatım şekillerinin önemli ipuçlarını ve yaşadığımız dönemde bazı olaylara benzediğini düşünüyorum.
Öncelikle Kıyamet sürecini başlatacak olanın biz İnsanoğlu olacağını düşünüyorum.Şöyleki;
Rad 31.İnkâr edenler, Allah'ın va'di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla/sanayileri nedeniyle/teknolojileri nedeniyle ya kendilerine bir Karia isabet edecek veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez.
Kıyamet'in bir başka ifade ediliş şeklininde ''El Karia''olduğunu göz önünde bulundurursak En Büyük Karia'nın da diğer Karia'lar gibi insanoğlunun kendi eli ile yapacağı bir olay olduğunu düşünüyorum.
Zaten dikkat edilirse Kıyamet sürecinin başlangıcı hep Sur adı verilen bir boruya üflenilmesi ile başlayacağı ifade edilir.Ben burdaki meçhul öznenin elbette ki bir melek değil,bizzat İnsanoğlu olduğunu düşünüyorum.
Müddessir 8.Feiza nukire fiynnakuri.
Burda verilen ''Nekara''fiilinin benzeş diğer ayetlerde verilen ''nefeha''fiilinin yerine kullanılmasını manidar buluyorum.Fiili incelediğimde iki temel manasının olduğunu gördüm.
1-Birşeyi delmek için vurmak
2-Araştırma ve inceleme.
Aynı fiilden türetilen nakur ise boru/tünel manasında kullanılıyor.
Bu anlamı ile ''O boru/tünel içinde araştırma/inceleme yapıldığı zaman''anlamı çıkıyor.
Yani demek o ki Rabbimizin bizim için koyduğu ecel esasında bizim ilimsel tekamül sürecimizde ulaşacağımız sınırdır.O boruya mecazi manada 90.dakikayı sona erdirecek düdüğe İsrafil gibi bir melek değil bizzat insanoğlu üfleyecektir.İronik olan ise yaşadığımız alemde kendi sonunu insanın kendisinin getirmesi olacaktır.Düşünsenize kim ahiret ortamında ''Ey Rabbimiz neden bize daha süre vermedin''diyebilir.Rabbimiz zulmetmez ancak nefsler kendine zulmeder.
Son olarak Sur ve kıyameti başlatacak olan araştırma/inceleme hakkında Kuran'da verilen donelere uyan(Ez Zariyet Kasem-el Hakka-El Vakıa-Es Sahha(kelime anlamı)-El Karia vs..) en azından benim yakıştırdığım bir olay var ama konu astrofizik ve kuantum fiziğine girdiğinden çokta girmiyorum.
Selametle ve sevgilerle...
__________________ Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir...
Son olarak Sur ve kıyameti başlatacak olan araştırma/inceleme hakkında Kuran'da verilen donelere uyan(Ez Zariyet Kasem-el Hakka-El Vakıa-Es Sahha(kelime anlamı)-El Karia vs..) en azından benim yakıştırdığım bir olay var ama konu astrofizik ve kuantum fiziğine girdiğinden çokta girmiyorum.
Buyrun girin. Merak ettim.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
Sizin fizik bilimi ile yakından ilgilendiğinizi bazı paylaşımlarınızdan okumuştum.Sanırım uzmanlığınızda o yönde.Elbette kimsenin uzmanlık alanında ahkam kesmek haddime değil ama düşüncelerimi merak ettiğinizi ifade ettiğiniz için kısaca paylaşmaya çalışayım.Hatam olursa affola.
Öncelikle benim düşüncelerim ve Kuran'dan anladıklarım sadece benzeşimler.Kesinlik iddia etmeyen,beyin fırtınası diyebiliriz.
İnşikak Suresinde Kıyamet sahneleri ile beraber ifade edilen şu ayet çok ilginçtir.
İnşikak Suresi
1. Gök yarılıp parçalandığı,
2. Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman!
3. Ve yer uzatıldığı,
4. Ve içindekini atıp boşaldığı,
5. Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman!
6. Ey insan, sen Rabbine varmak için çok didinecek, sonunda O'na kavuşacaksın!
Sonuç itibarı ile Kuran'sal anlatımlar ile insanların bu süreçte etkin rol oynayacaklarını düşünebiliriz.Elbette bu Rabbimizin iradesi ve takdiri iledir.
Değerli kardeşim,öncelikle Kıyamet'in özel isimlerinin bazılarının ortak noktasına dikkat çekmek isterim.El Karia ve Es Sahha.
El Karia:Elmalılı Tefsiri
O kâria. O çarpacak bela, yani kıyamet. Çünkü "kâria", "kâr' "dan türemiştir. Maddesinden "kar'", şiddetli bir ses çıkaracak derecede şiddetle dayanıp çarpmaktır. Sopayı başına çaldı. "Tokmak" mânâsına "mikraa", kapı çalmak mânâsına "kar'-ı bâb"; kılıçla çarpışmak mânâsına "kılıçla vuruştu" ifadesi bundandır. Bu şekilde çarpan her şeye kâria, çoğulunda kavari' denilir. Sonra dehr (zaman)ın başlara çarpan büyük hadiselerine kâria denilmiştir. Nitekim "Küfredenlere, yaptıkları işler sebebiyle bir felaket isabet edecek." (Ra'd, 13/31) buyurulmuştur. Kur'ân'ın inzar (korkutma) âyetlerine de denilir. Bilhassa elif-lâm ile "el-Kâria" da "el-Hâkka" gibi kıyametin isimlerinden olmuştur. Ki başlangıcı, birinci sûr üfleme, sonu da kaza etmektir. Böyle isimlendirmenin de bir kaç vechi söylenmiştir.
1- İnsanların akıllarını alacak, ödlerini patlatacak olan ilk haykırıştır.
"(Birinci defa) Sûr'a üflendi, göklerde ve yerde olanlar (korkudan) düşüp bayıldılar." (Zümer, 39/68) buyurulduğu üzere "sa'k" üflemesinde olacaktır. "Onlar, başka değil, sadece korkunç bir sese bakıyorlar." (Yâsin, 36/49) buyurulması da bunu teyit eder.
2- Âlemin tahribi zamanında ulvî ve süflî cisimlerin şiddetle, çarpışacaklarından dolayıdır.
3-
Kâria, insanları korku ve dehşet ile çarpan demektir. Bu ise gökde yarılma ve parçalanma; Güneş ve Ay'da dürme, çarpıp yıkma; yıldızlarda saçılmak; dağlarda ufalmak ve kökünden sökmek; yerde dürmek ve değiştirme iledir. Bu, Kelbi'nin görüşüdür.
4- Hak
düşmanlarını zillet, azap ve işkence ile çarpacağından dolayıdır ki, bu da Mükatil'in görüşüdür. Bazı araştırmacılar demiştir ki, bu, Kelbi'nin görüşünden daha kuvvetlidir. Çünkü "Ve onlar (hayır işleyenler) o gün korkudan emin kalırlar." (Neml, 27/89) buyurulmuştur. Bununla beraber bu sûrede gelecek beyan ile yetinmek daha uygundur.
Es Sahha:
33. Çünkü "kulakları sağır eden gürültü geldiğinde".
SÂHHA, tâmme gibi büyük bela ve musibet mânâsına olup ikinci üfürme veya son üfürme denilen Kıyamet seslenişinin ismidir.
Bu kelimenin as
lı "sahh"tan türetilmiş olup bu şekilde isimlendirilmesinde birkaç yön zikredilmiştir:
Sahh, demir ve taş gibi katı ve pek bir şeyi, içi boş olmayan yine öyle dolgun bir şeye çarpmaktır. Bundan sâhha şiddetle çarpan demek olur.Böyle şiddetle çarpılan kayanın çarpıldığı sırada ses çıkarmasına da sahh ve o sese sâhha denilir. Bundan da sâhha, kuvvetli ses çıkaran, haykıran demek olur. Bundan mecazi isnad suretiyle sâhha, çarpınca kulağı sağır eden şiddetli sese de denir ki, kulağa çarpıp sağır etmek mâ
nâsına sahh'tan alınmıştır. denilir ki, "onlara kulakları çatlatacak bir sesle haykırdı" demektir. Şiddetli bela ve musibete sâhha denilmesi de bundandır. Çünkü kulağı sağır edecek derecede çarpan şiddetli haykırmanın iki özelliği vardır:
BİRİNCİSİ, her şeyden önce şiddetle çarpıp kendisini işittirme özelliğidir.
İKİNCİSİ de şiddetinden dolayı kendisinden başkasını işittirmeyecek şekilde kulağı sağır etmesidir. İşte büyük, şiddetli bela ve musibetler de böyle yalnız kendisini işittirip başka şeyleri duymayacak bir halde kulakları sağır gibi ettiği için sâhha denilmiş; kıyamet haykırışı da dünyadan sağır edip ahiret işlerini dinleten en şiddetli bir bela olması nedeniyle bu isim ile isimlendirilmiştir ki etkisinin şiddetini ifade eden eşsiz bir
belagattır. Bu mânâ, çarpmak ve sağır etmek mânâsının gereği olan bir mecazdır. Zemahşerî de şöyle demiştir: Sahh, iyice kulak verip dinlemek mânâsına gelir. İsrafil'in üfürmesine sâhha denilmesi de insanların onu dinleyip kulak vermeleri sebebiyle mecazdır. Yani, dinleyen insanlar iken, aşırılık ifade etmesi için kendisine "dinleyen" denilmiştir. Bu şekilde izahta sâhha'nın dinlenilmesi özelliğine, öbüründe ise başkasını duyurmayacak şekilde kendini dinletmesi özelliğine fazlaca dikkat çekilmektedir. İkisi de şiddetle beraber bulunurlar.
Sonuçta görüldüğü üzere bu iki tanımdada şiddetli bir çarpışma manası vardır.Ayetlere bu açıdan bakmakdada fayda vardır....
Ayrıca Kıyametin bir diğer adı olan El Hakka'nın incelenmesi lazım.
Hakka Suresi
1. el-Hâkka! 2. Nedir o hâkka? 3. O hâkkanın niteliğini sana bildiren nedir?
El Hakka?Kıyametin bir başka ismi...Peki Evrenin yaratılışı ile ilgili olabilirmi?
El Hakka = Büyük Patlama mıdır?
''Allah Gökleri de Yeri de Hakk ile yaratmıştır.Kuşkusuz bunda iman sahipleri için kesin bir mucize vardır.(Ankebut 44,Rum 8,Zümer 5,Casiye 8,Ahkaf 3)
Eğer Hakka evrenin yaratılışına neden olan olayın Kuran'da verilen ismi ise bugünkü fiziksel terminolojiye göre ''Big Bang''e denk düşer.Başlangıç ve son birbirine benzemektedir.Ayrıca Hakka işin iç yüzü,maddenin temeli anlamındadır(bknz Elmalılı Tefsiri)
Ve elbette Zariyat Suresinde ki kasem yemin kısmı ile ilgili noktaya.
Zariyat Suresine gelince elbetteki verilen ayetler müteşabih,çünkü varlıkların isimleri açıkça verilmemiş,sıfatları verilmiştir.Bu sıfatlara uyan varlıklar ne olabilir buna bakmak lazımdır diye düşünüyorum.Bu her yüzyılda gelişen bilim ile değişebilecek yorumlardır.Kimse kesin manasını elbette biliyorum diyemez.Bizimkiler en fazla tahmindir.Doğrular Allah'tandır.Hatalar bizim eksikliğimizdendir.
O konudaki fikrimide kısaca yazayım.Önce Zariyat ne demek ona bakalım.Bu konuda Elmalı tefsirinden yaralanmak istiyorum...
ZERV, tozutup götürmek, savurmak, kırıp ufalamak demektir.
ZÂRİYÂT: Kırıp ufalayan veya savuran, ya da toz duman edip götüren kuvvetler demektir. Mesela toprağı ve başka şeyleri tozdurup savuran rüzgarlar, volkanları püskürten, yaratıkları kırıp dağıtan ve yayıp açan melekler ve barut, dinamit gibi sonradan bulunmuş ve bulunacak şiddetli patlayıcı, tahrip edici ve yakıcı bütün sebepler bu kavrama dahildir.
Şimdi Kasem ve Cevap bölümünü beraber yazalım....
1. O kırıp un-ufak edenlere/O tozutup savuranlara,
2. O yük yüklenenlere,
3. O kolayca akıp gidenlere,
4. Bir emri taksim edenlere/bölüştürenlere/parçalayanlara yemin olsun ki,
5. Hiç kuşkusuz, o size vaat olunan kesinlikle doğrudur.
6. Ve şüphesiz ki şüphesiz din(karşılık) vuku bulucudur.
Kasem yani yemin kısmındaki 4 ayet birbirlerine ''fe'' bağlacı ile bağlıdır.Yani bu sıfatlar aynı varlıkların farklı özellikleri olması kuvvetle muhtemeldir.Kıyamet gününe delil olarak sunulan bu ayetler elbette Kıyamet veya Yaratılış ile alakalı olmalıdır.Olaya bu gözle bakmak lazımdır.
Şimdi bu varlıkların özelliklerine bakalım.
1-Bu varlıklar maddeyi en ufak zerresine kadar parçalayacak güce sahipdirler.Belki atom altı boyutta bile...
2-Bu varlıklar yüklü varlıklardır.
3-Bu varlıklar çok büyük bir hızla hareket eden varlıklardır.
4-Bu varlıklar sonuçta yapmaları gereken emri yapacaklardır.O emir ise parçalamak/dağıtmak/maddeyi un-ufak etmek üzerine verilmiştir.
Ben bu sıfatlara en uygun varlıkların atom altı parçacıklar ve parçacık hızlandırıcılar olduğunu düşünüyorum.
Tabi en ünlüsünüde siz benden iyi bilirsiniz.Ve hakkında yapılan popüler dedikoduları.Şahsım adına pozitif bilime güvenmekle beraber sadece bir benzeşme olduğunu belirtmek istedim.
Selametle...
__________________ Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir...
1. O kırıp un-ufak edenlere/O tozutup savuranlara,
2. O yük yüklenenlere,
3. O kolayca akıp gidenlere,
4. Bir emri taksim edenlere/bölüştürenlere/parçalayanlara yemin olsun ki,
5. Hiç kuşkusuz, o size vaat olunan kesinlikle doğrudur.
6. Ve şüphesiz ki şüphesiz din(karşılık) vuku bulucudur.
Kasem yani yemin kısmındaki 4 ayet birbirlerine ''fe'' bağlacı ile bağlıdır.Yani bu sıfatlar aynı varlıkların farklı özellikleri olması kuvvetle muhtemeldir.Kıyamet gününe delil olarak sunulan bu ayetler elbette Kıyamet veya Yaratılış ile alakalı olmalıdır.Olaya bu gözle bakmak lazımdır.
Şimdi bu varlıkların özelliklerine bakalım.
1-Bu varlıklar maddeyi en ufak zerresine kadar parçalayacak güce sahipdirler.Belki atom altı boyutta bile...
2-Bu varlıklar yüklü varlıklardır.
3-Bu varlıklar çok büyük bir hızla hareket eden varlıklardır.
4-Bu varlıklar sonuçta yapmaları gereken emri yapacaklardır.O emir ise parçalamak/dağıtmak/maddeyi un-ufak etmek üzerine verilmiştir.
Ben bu sıfatlara en uygun varlıkların atom altı parçacıklar ve parçacık hızlandırıcılar olduğunu düşünüyorum.
Tabi en ünlüsünüde siz benden iyi bilirsiniz.Ve hakkında yapılan popüler dedikoduları.Şahsım adına pozitif bilime güvenmekle beraber sadece bir benzeşme olduğunu belirtmek istedim.
Değerli Snobyx kardeşim,
Öncelikle rica ederim. Her bilenin üstünde bir bilen vardır. Biz beyin fırtınamızı yapalım.
Pozitif bilime hepimiz güvenmeliyiz. Bana göre bilim, Allah'ı tanımak, tanıtmak ve anlatmanın en kesin yoludur.
Kardeşim, alıntı yaptığım ilk 4 ayetin kıyamet ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Kıyamet ile ilgili olan ayetlerin de modern bilim ile çözülebilecek mesajları olduğuna inanmıyorum. Ama, beyin fırtınasına katkı yapmak amacıyla vermiş olduğunuz anlamlar üzerinde düşünelim.
Kuran'ın bahsettiği kıyamet,tüm evreni kapsayıcı ise, önümüzdeki birkaç on milyar yılda evrenimizin yokolmasını sağlayacak bir mekanizma bulunmamaktadır. İnsanoğlunun Dünya üzerinde bu kadar süreyi geçirmesi mümkün değildir. Çünkü Güneş'imiz beyaz cüce safhasına geçmeden önce Dünya'mız, Güneş'in dış katmanları içerisinde yok olacaktır.
O halde anlatılan kıyamet mecazi,metaforik vs..değil de bir doğal olay ise, yalnızca Dünya'mızı etkilemeli. Dünya'daki insan hayatını sonlandırabilecek birçok doğal olay olabilir:
1. Dev volkanik patlama
2. 10 km'den büyük çaplı bir gökcismi çarpması
3. Mini karadelikler
4. Güneş'in manyetik alanındaki anormal değişiklik
5. Yakınlarda bir süpernova gerçekleşmesi
..........
Yüklü, çok hızlı, maddeyi en küçük parçacıklara ayırabilecek parçacıklar tanımı içerisine Higgs bozonu girmiyor. Çünkü Higgs ne çok hızlı, ne çok uzun süre kararlı, ne yüke sahip ne de maddeyi parçalama yeteneğine.
...........
Maddeyi en küçük yapıtaşlarına ayırabilecek bir kozmik ışın bulunmamakta. En yüksek enerjili gamma radyasyonu bile atom çekirdeğini parçalamadan, ışık hızıyla çekirdeği geçer gider, üstelik fotonların elektrik yükü sıfırdır.
............
Biz,evimizde otururken vücudumuz içerisinden ışık hızında ve ondan çok az daha hızlı, yüklü,yüksüz,kütleli,kütlesiz birçok atomaltı parçacık geçiyor. Bunların çok büyük çoğunluğu bize hiç zarar vermiyor.
...........
Dünya'daki yaşamı sonlandıracak kozmik ışınlar ise, o halde, bahsettiğiniz parçacık özelliklerinin tümü bir parçacık türüne ait değil de, örneğin bir süpernovanın saldığı birçok parçacığın ayrı ayrı özellikleri olabilir. Binlerce ışıkyılı uzaklıktaki bir süpernova Dünya'daki hayatı sonlandırabilir ama Dünya'mız hayatını devam ettirir.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
"Rad 31.İnkâr edenler, Allah'ın va'di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla/sanayileri nedeniyle/teknolojileri nedeniyle ya kendilerine bir Karia isabet edecek veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez." (snobyx)
Merhaba Snobyx kardeşim,
Ra'd 31'in, büyük kıyametle bir alakasının olduğunu sanmıyorum. Bunun Mekke inkarcılarının kıyametiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. "sanaa" fiilinin de sanayiyi, teklojiyi anlatan bir kavram olduğu düşüncesine de katılmıyorum. Sanaa fiili inkarcıların inatla inkarlarında ısrar etmeleri/ bunu sanat haline getirdiklerini anlatıyor. Ne denli büyük deliller, ayetler gösterirse göstersin; örneğin, bu Kuran ile dağlar yürütülse, O'nunla yer parçalansa, O'nunla ölüler konuşturulsa...yine de O'na inanmayacaklar. Karar bütünüyle Allah'a aittir. Allah bu inatçı kafirlerin hidayet etmeyecektir. İnananlar bunu kesin olarak bilmesi gerekir. "Bu kafirlerin yaptıkları (bimé sanaû) sebebiyle Onlara bir karia (bir musibet veye bir seriyye) çarpacak ve/yani çok geçmeden onların yurtlarına konacaksın, böylece Allah'ın va'di gerçekleşecek. Çünkü Allah verdiği sözden dönmez."
Sayın Haktan sapmaz düşüncenizde haklı olabilirsiniz zaten sizde ihtimaldir diyorsunuz. Ama bu ayetten Hz. İsanın kıyamet alameti olarak geleceğini söylemek yapılacak en büyük yanlıştır, ama siz bunu söylemiyorsunuz zaten, belki de size bu cümleyi söylemekle hata ettim sizi yanlış anladım, tekrar özür dilerim.( dört bilinmeyenli denklemden daha zor) demiştim. Hâlbuki siz şöyle bir açıklama yapmışsınız.( İsa’nın babasız dünyaya gelmiş olması, yaratılışının Âdem’in topraktan yaratılışına benzetilmesi, ayette söz konusu kıyametle olan benzerliği olsa gerek.) Burada verdiğiniz örnek te geçen Hz. İsa nın Âdemin doğumuna benzettiği açıklaması başka bir yerde geçiyor, siz sanırım oradan bağlantı kurdunuz. Eğer burada da zikretseydi belki o zaman bende bu kanıya varabilirdim. Gerçek doğruyu Rabbim bilir. Tekrar söylemem gerekirse Hz. İsa nın babasız yaratılması ve Âdem in topraktan yaratılmasıyla kıyametin kopması arasında ben kıyametle bağlantı kuramadım. Çünkü kıyametin kopuşu sözü tüm insanlığın büyük felaketle yok oluşu anlamında anlatılıyor. Daha sonrada kalk borusunun çalışı ile de tüm insanlığın tekrar canlanacağı hesap vereceği gün izahı yapılıyor kuranda. Söylediğim gibi ben Hz. İsa nın babasız doğması ve kıyamet sözlerini yan yana getirdiğimde bir çağrıştırma bende yapmadı. Gerçek doğruyu Rabbim bilir.
Gelelim bana sorduğunuz soruya. Ben kıyametin bilgisi Kuran dır demiştim. Kuranda her bilgi var derken elbette Rabbin bizlerin bilmesini istediği her bilgi vardır demek istedim. Onlar da zaten yazıyor. Ansızın gelecek bir olayın belirtisi de çok yakın ve ansızın olacaktır. Bunu söyleyende kurandır. Allah gönül gözlerimize mühür vurulmamış kulları arasına alsın inşallah cümlemizi, yoksa ne böyle tartışıp doğru yolu araştırabilir, nede kuranı anlayabiliriz. Mühürlenenler sitelerinde bu şekilde tartışmayı asla kabul etmiyorlar, ne kadar kötü bir durum Allah korusun. Selametle kalın dostum.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma