Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bedevi muhayyilesi Cin yahut Şeytan adını verdiği,
yırtıcı ve vahşî tabiattaki canlı şeylerle çölü doldurmuştur. Bu
cin'Ier, tabiat itibariyle değil de, insanla olan münâsebetlerinde
tannlardan farklı durumdadırlar. Esas itibariyle tann'lar dost, cin'ler
ise düşmandırlar; pek tabiidir ki cin'ler, çölün korkunçluklarının ve
onun vahşî hayvanlarına has hayatın hasıl ettiği hayalî ve acâib
mefhumların müşahhas hale gelmesinden ibarettir, însan ayağının
ulaştığı bölgeler tanrı'lara, bilinmeyen ve insan ayağı değmemiş vahşî,
ıssız kısımlar ise cin'lere aittir. Cinler tarafından üzerinde
hâkimiyet kurulmuş bir insan ancak bir mecnûn'dur. Islâmın gelmesiyle
cinlerin sayıları, tanrı - putların bu çeşit yaratıklar haline
dönüştürülmesiyle artmıştır207.
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
«Yedi Askı» kasidelerinden ayrı,
derleye ni el-Mufaddal'uz - Zabbi (öl. takriben 785)den dolayı
el-Mufaddalîyât187 adıyla anılan İslam öncesi nazmıyla ilgili bir
koleksiyona da sahip bulunmaktayız. Bu eser, ikinci derece şâirler
tarafından nazme-dilmiş yüzyirmi kaside; bir çok divân ve Ebû Temmâm
(öl. takriben 845) tarafından tertip edilen Divân'ul-Ha-m â s e 'den ve
keza el - Isf ehânî (öl. 967) 'nin Kitâb'ul-Ağâ-n i 'sinden birçok
seçmeler ve parçalar ihtiva etmektedir.
İsminin de işaret
ettiği gibi eski Araplar arasında ş â i r, halktan alelade bir kimsenin
elde etmesi imkânsız olan ilmi, kendi özel Şeytan'mdan alan ve bu özel
ilimle mücehhez kılınmış bir insandır. Bir şâir olarak o, gözle
görülmeyen bir takım kuvvetlerle irtibat halindedir ve edeceği bir
takım beddualarla düşman üzerine belâ ve kötülükler yağdırabilir. Bu
bakımdan H i c â (yani hiciv ve yerme), Arap şiirinde en eski bir
tarzdır188.
Ş â i r 'in vazife ve hizmetleri geliştikçe çok
çeşitli işler onun omuzları üzerine yüklenmiştir. Savaşta onun dili,
ken di milletinin şecaat ve kahramanlığı kadar tesirli bir rol oynar.
Sulh esnasında ateşli hitâbeleriyle âmme nizâmına karşı bir tehdit
teşkil edebilir. Bugünkü cemiyetlerde siyasî mücadeleler esnasında bir
demagog'un attığı nutuk gibi, aynı şekilde onun şiirleri de bir
kabileyi toptan ayağa kaldırabilir. O günlerin bir gazete muhabiri veya
bir gazetecisi gibi, Hîre ve Ğassân Sarayları hakkında mevcut
bilgilerimize göre, onun mazhariyet ve teveccühü bir takım hükümdar
hediyeleriyle elde edilmeye çalışılıyordu. Onun dilden dile, kulaktan
kulağa yayılan şiirleri, halkla olan münasebetlerde vazgeçilmez değerli
bir vasıta teşkil ediyordu. O, umumî efkâra hem bir şekil verebiliyor
hem de onun sözcüsü durumunda olabiliyordu. Onun hicivlerini bertaraf
etmek ve kendisini yatıştırmak için kulla nılan formül, dil kesme
(kat'ul-lisân) idi. Mensubu olduğu cemiyetin kâhini, rehberi, hatibi
ve sözcüsü olmaktan ayrı şâir, aynı zamanda onun tarihçisi ve o
cemiyetin sahip olabileceği nisbette bilginiydi. Bedevi'ler akıl ve
muhakemeyi şiirle ölçüyorlardı. «Benim kabileme... süvarilerinin,
şâirlerinin ve nüfûsunun üstünlüğünde meydan okumaya kim cesaret
edebilir!..» diyerek bir saz şâiri, e 1 - A ğ â n i m de feryâd
etmektedir. Bu üç unsur yani askeri kudret, akıl ve nüfûs sayısı bir
kabilenin üstünlüğünü teşkil ederdi. Kabilenin bir tarihçisi ve ilim
adamı olarak şâir, onun neseb ve şeceresi ile folkloru hususunda iyi
bilgi sahibi bir kimse sıfatıyla kabile mensuplarının geçmişte
ulaştıkları seviye ve başarılarını tanıyan, haklarına, otlaklarına ve
sınırlarına âşinâ bir kimseydi. Bunlardan da öte o, rakib kabilelerin
ruhî zafiyetlerini ve tarihteki mağlûbiyetlerini de araştırarak bu
eksikleri ortaya çıkarır ve bu bilgilerle onları gülünç ve utanılacak
duruma düşürürdü.
Bu son duruma göre eski şiir, nazım alanındaki
faydasından, letafet ve zarafet değerinden ayrı, nazmedildiği devrin
tetkik ve araştırılmasında kaynak olarak tarihî bir değere de sahiptir.
Gerçekten de bunlar, bizim için, aşağı yukarı o çağlarla ilgili yegâne
malûmat yığınını teşkil ederler. Eski şiir, İslam öncesi hayatın her
safha ve görünüşüne ışık saçar. Bu sebeble şu atasözü söylenmiştir:
«Şiir Arapların halkla ilgili sicili ( D î vân) 'dh>190.
Şiirde gösterildiğine göre Bedevi'nin şahsiyeti Eski
pagan, müşrik şiirinden anlaşıldığına göre, Arabın fazilet ideali,
murû'eh(«mürüvvet» yani yiğitlik, mertlik) ve 'ırz (yani «şeref»,
izzeti nefis)'da toplanmıştır191. Mürüvvet'in tamamlayıcı, terkib edici
unsurları, cesaret, sadâkat ve cömertliktir. Cesaret, girişilen
savaşlar (tekili: gazvel'da ölçülür. Cömertlik ise, bir misafirin çıkıp
gelmesi yahut yardımsız, biçâre kalmış bir fakir uğruna bir kimsenin
devesini derhal kesmeye hazır vaziyette bulunmasında kendini gösterir.
(Takriben
Milâdî 605'de ölen) Hâtim'ut - TâTnin adı, Bedevinin misafirperverlik
idealini gözümüzün önünde canlandırmada günümüze kadar ulaşmıştır.
Babasının develerini muhafaza ile vazifelendirilmiş genç bir delikanlı
sıfatıyla o, babasının kendisini evden kovmasına sebeb olacak şekilde,
civardan geçen yabancıları doyurmak ve kalanını da onlar arasında
taksim etmek gayesiyle bakımı altındaki hayvanlarından üçünü bir
defasında kesivermişti192. Hıristiyan dininde olan Antarat'ubn
Şeddâd el - 'Absî (takriben 525-615)'nin adı, Bedevilerin kahramanlık
ve muhariplik numunesi olarak yüzyıllarca yaşamıştır. Bir asilzade,
şâir, muharip ve âşık olarak 'Antara, çölün çocukları tarafından son
derece takdir edilen bu çeşit tutum ve hareketlerin bizzat kendi
hayatında örneklerini vermiştir. Onun değer taşıyan iş ve hareketleri
olduğu kadar, meşhur Mu'allaka'sında adını ölümsüz kıldığı karısı 'Able
ile giriştiği aşk maceraları, arapça konuşan ülkelerin edebî mirasının
bir kısmını teşkil etmiştir. Fakat Antara zenci bir cariyenin oğlu
sıfatıyla köle olarak dünyaya gelmişti. Maamâfih düşman bir kabile ile
girişilen bir çatışma münâsebetiyle genç köle, bu savaşa s «Bir köle
nasıl vuruşulacağım bilmez; onun vazifesi develerin sütünü sağmaktır»
diyerek katılmak istememişse de efendi babasının: «Kalk! İşte şimdi
hürsün!» şeklinde haykırmasıyla193 hürriyetine kavuşmuştur.
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
cahiliye dönemi hakkında ne kadar çok şey bilinirse kuranı anlama meseleside o oranda kolaylaşır diye düşünüyorum...
kuran öncesi döneme ait şiir yahut yazılarda salat tesbih savm şirk gibi kavramlar ne anlamda kulanılıyordu bunları öğrenmek bizler için ufuk açıcı olacaktır...
cahiliye dönemini iyi anlayan peygamberin neyi değiştirip neyi aynen bıraktığını ve asıl ne yapmaya çalıştığını da daha net görmeye başlar...
özellikle cahiliye şiirine ait örneklerin bu konu başlığı altında paylaşılması yararlı olabilir...
o şiir metininde geçen kurani kavramların izi sürülüp kurana muhatab olanların o kelimeleri duyduklarında ne anladıkları bizce de öğrenilmiş olur...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma