Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sasha:

"Soylediklerinizin hepsi dogru, ama kucagimizda kocaman bir soru isareti gibi duran, yontem veya method veya yaklasim  kismi ne olacak?
Tamam biz Kuran'in guvencesini arkamiza aldik, yola ciktik, ama sasar beser'ler olarak, yontemimiz ne olacak?
Yoksa burada sabaha kadar, zulume karsiyiz, hurafeye karsiyiz vs. seklinde bagirmamiz mumkun.. Ama yetmiyor!"

Sizi tebrik ederim Sasha,bu foruma sorulabilecek en can alıcı soruyu sormuşsunuz.Ancak, yaklaşık dört yıldır bu forumu takip ediyorum, üzülerek belirteyim ki yanıtı aranmayan tek soru bu.Umarım birileri beni yanıltırda yeryüzünün gerçek açılımına dair bir yöntem ve proje ortaya koyar.Selamlar..

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam dostlar,

ben de çerçevenin oluşmasına bir katkı olarak bir soru sorayım.

İman ettim diyen bir insanın bu dünyada kendisine imtihanı kazanmak için koyması gereken NİHAİ HEDEFİ NEDİR, NE OLMALIDIR?

YANİ sevgili Dermanbeg dostun dediği gibi DOĞSDOĞRU bir Hanif Muhlis Mümin olmak, şahitliği yapmak ve bu istikamette yaşamak GERÇEKTEN YETMİYOR mu? daha fazlası olmalı mı?

selam ve muabbetle.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Metehan ve Sasha,

Bizler gerçekliğin bilincinde olanlar elbetteki Hak'ı her ortamda söylemeliyiz/söylüyoruz.

Geçmişte Salat tartışmalar'ında konunun daha iyi anlaşılması adına zaten bulunduk/bulunmayada devam edeceğiz...

Özellikle ''Kur'andaki salat namazmıdır?''başlıklı konuda yüzlerce sayfayı bulan tartışmalarda değerli katılımcılar'ın sundukları paylaşımlarla ayrıntılı incelendi ve bazı gerçekler'in ortaya çıkılması sağlanmış oldu.

Metehan abi,elbetteki kafanda bazı taşlar yerli yerine oturmamış olabilir ve bu yüzden ''namazım''başlıklı konuyu bu yüzden açmış ve tekrardan tartışma ve paylaşımlar'ın tazelenerek yapılmasıyla bu sürece katkılarda bulunmuş olabilirsin.

Ama ben artık bu konunun netliğe kavuşturulduğuna eminim.Bunu birtürlü kabul etmek istemeyen veya kafasına bazı taşlar'ın oturmadığı kimseler'inde olacağından eminim.Bizler delillerimizle elbette Kur'an'ın üzerine serpilen toprağı temizleyip tertemiz hale getirmek için çalışmalarda bulunacağız/bulunmalıyız.

Şimdi gelelim asıl konuya..

Eğer Salat'ın ne olduğunu gerçekten öğrenmek istiyor isek ve hayatımızı bu önemli gerçek ile yüzleştikten sonra eylem alanına dökmüyorsak aldananlardan olmuş olacağız.

Peki Salat neydi?

Bunu Nuh'a,ibrahime,ismail'e,ishak'a,yakub'a,yusuf'a,musaya,isaya ,ve muhammedin yaşamlarına bakarak görebiliriz.

Bunlar yaşamları boyunca ne yaptılarsa SALAT'da oydu...

Kur'an bunlar'ın kıssalarını anlatıp duruken bir yönüyle salat'ın açılımını yapıyor.

Bu değerli kişiler hayatlar'ı boyunca hakikatler'in toplumlar'ında anlatılması ve yaşanması için mücadele verdiler.

Barış yurdunun imarı adına eylem ve davranışlarda bulundular.

Zalimler'e zulümlerini hatırlattılar.Onlar hatırlatıcılardı...

İflas eden insanlığın yeniden dirilmesi adına söylemlerde bulunuyorlardı.

İsa kör olan toplumlar'ının gözler'ini işte böyle açıyordu...

Değerli sasha bu konuda neler yapılabileceğini sormuştu bana şöyleki;

Bir çoğumuzun onlarca projesi vardır.Önemli olan bu projeleri hayata geçirmek için bulunduğu konumu, bilgi düzeyini ve imkanlarımızı seferber etmektir...

Bizler gerçekliğe ermiş bilinci toplumlarımızda oluşturmak zorundayız ki geleceğin temelini oluşturan yeni insan başkaları için mücadele etmeyi kendine vazgeçilmez bir görev bilsin.

İşte burada Elçiler'in tavırları ortaya çıkmaktadır.Elçiler hem çağının ortaya çıkmakta olan yeni insanını iyi çözümlemiş hem de onun şekillenmesine ciddi katkıda bulunarak birçok ilerici kuşağın yetişmesinde çok önemli bir rol oynamışlardır.

Bizler evvela salat'ın ne olduğunu ortaya koymalı ve bu bilincin oluşturulması adına çalışmalar içerisine girmemiz gerekiyor.

Salat bize nasıl yaşamamız gerektiğini öğretir.!

Eğer nasıl yaşamayı öğrenirsek bireyden başlayan bilinç ile toplumsal devrimi gerçekleştirebiliriz.

Salat bizler'e gerçek mutluluğun yollarını çizer.

İnsanlar'la olan ilişkilerimizden tutunda doğa ile nasıl uyum sağlamamıza kadar varan bilinc'i aşılar.

Eşit olmayı öğretir.Eşitliğin olmadığı yerde gerçek sevgi ve mutluluğun olmadığı bilincini aşılar.

Ötekileştirmemeyi öğretir.

Tüm elçiler ötekileştirmeden her daim bu sıcak mesajı muhatabına anlatmak için didinip durmuştur.Karşı taraf'ı asla dışlama yolu içerisine girmemişlerdir.Sözün en güzeliyle öğütte bulunmuşlardır.Asla kimseye şu kafir diye ithamlarda bulunmamışlardır.Onlar'ın böyle bir derdi yoktu.Tek dertler'i o muazzam yük'ü toplumlarının ıslahına yönelik kullanmaları ve neticesinde barış yurdunun imar edilmesine katkı sağlamak adıan olmuştur.

Salat insanlar'a emreder.

Bu bilinç'i taşıyan kişilerde toplumsal ve düşünsel eylemleri ile tehlike oluşturmaya başlarlar.

Bakınız Kur'an'da salat'ın emredilmesinden ötürü Şuayb'ın içerisine düştüğü durumu bilmeyeniniz yoktur sanırım.(11/87)

Salat yaşamın her alanına müdahale eder.Bundan rahatsız olan kişiler Şuayb'ı toplumlar'ın'dan uzaklaştırmakla tehdit ederler.Salat bilinci içerisinde olanlar toplumları ile kavga içerisinde ve neticesinde topraklar'ından uzaklaştırılmaya kadar varacak neticeler'e bu yönüyle hazır olmalıdırlar.

Şimdi evvela kendimizden başlayarak paslanmış ve çürümeye yüz tutmuş toplumun ıslahına yönelik eylem ve davranışlar içerisinde olmamız şarttır.İnsanlığın ölen hissiyatını bu bilinç ile ayaklandırmak ve barış yurdunun imar edilmesine yönelik salih ameller içerisinde bulunmadıkça salat'ı ikame etmemiş olacağızıdır.

Evet Muhamed'in üzerinden binlerce yıl geçti.

Ondan sonra öylesine bir nesil geldiki salat'ı yitirdiler.

İşte bize düşen salat'ı yitirenler'e hatırlatmak olacaktır.

Önce kendi evimizden temizliğe başlayalım.

sonra sokağımızı temizleyelim.

Herkes bu bilinç ile yaşarsa salat bilinci onlar'ı zaten rahat bırakmayacak ve her an aksiyoner hale sokacaktır.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Değerli kardeşim,

Dostdoğru şahitliği yerimize oturarak, toplumdan uzaklaşarak ve etrafta olup biten dolaplar'dan dolayı insanlığın başına gelen şeytani öğretiler'e sessiz kalarak yapamayız.

Birilerinin geç bunları kardeşim, neler olup bittiğini biz de biliyoruz, sen asıl ne yapılacağını söyle, demek istiyen kişiler'in olacağından da eminim.

Kuşkusuz önemli, önemli olduğu kadar da zor bir soru bu. Önemli çünkü, bu sorunun böylesine sık sorulması, en azından soru sahiplerinin harekete geçme iradesine ve somut bir eylem programına ihtiyaç duyduklarına işaret ediyor...

Kimse şapkadan tavşan çıkarılmasını, sihirli çözümler üretilmesini de beklememelidir.

Ama BİLİNÇ kazandırılır ise birey toplumda nasıl harek etmesi gerektiğini bilir ve gerektiği yerlerde tavrını nasıl sergileyeceğini,duracağını anladımı bir kere gerisi gelecektir.

Bu bilinç elbetteki kur'an'i bilinçtir.

O bize nerede ve nasıl durmamız gerektiğini öğretir.

Öğrendinmi salat'ı anlamaya ve yaşamaya başlarsın.Yaşadıkça öğrenirsin.Öğrendikçe öteler'e taşımak istersin.Bu bilinç bir kere insanda oluştumu yapılan haksızlıklar karşısında nasıl duruş sergileyeceğini de bilir.

Bendeki bu salat bilinci beni aksiyonerliğe itiyor.Toplumdan kaçarak/uzaklaşarak/dışlayarak çözüm üretemem bilakis çözüme taş koymuş olur ve yaralar'ın dahada kanamasına sebebiyet vermiş olurum.

İnsanlığın yarayan kanasına sessiz kalmak samimi olmamak demektir.

Bu bilinç elbetteki herkeste oluşamıyacaktır.Ama azınlıktada olsa hak olan tavrı takınmak/sergilemek boynumuzun borcudur diye düşünüyorum.

Bu yönüyle nihai hedefimiz evvela kendimizde arınmayı gerçekleştirmek ve sonrada arınmayı vermek olacaktır.

Ben bu keşmekeşliğe sessiz kalamam.

Ben safımı belirginleştirmek ve arınmayı vermek zorundayım.

Bir bilgisayara virüs bulaşmış.Bizlerde virüs progaramı kullanmadığımız zaman hem bilgisayar'ın çökmesine hemde bilgiler'imizin çalınmasına sebeb oluruz.

Virüsler şeytani öğretilerdir.Bunun anti virüsleri Elçiler'in öğretileridir.

Herkes bu anti virüsler'i kullanmak zorundadır.

Birileride bu anti virüsler'i birilerinin zarar görmemesi adına dağıtmak durumundadır.

Aksi taktirde toptan çökeceğiz.

Birileri sana ne?sanamı kaldı?gibilerinden yaklaşımlar sunabilir.

O halde sana ne..bana ne..bize ne..dedikmi bu dünya başımıza çöktüğü zamanda eyvah demek geç olacaktır.

Önemli olan eyvahlar söylenmeden bilinç'in oluşturlabilmesidir.

Neredesin ey insanlık yazı içerisinde de ayrıntıları ile neler yapılması gerektiğine bu konu içerisin de değindim.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam sasha ve evrensel,

hasta olduklarına inanmayanlar ilaç içmez, HELE Kİ SEN ONLARA "ASLINDA HASTA DEĞİLSİNİZ AMA BU SUDAN İÇMELİSİNİZ" DERSEN O ZAMAN SANA ACIYARAK BAKARLAR. suyu içirmek üzere sahaya indiğinde şunlarla karşılaşıyorsun :

1- "senin elindeki suyun şifalı olduğuna nasıl bu kadar eminsin"

2- "biz hasta değiliz ki"

3- "sen bölücülük-ötekileştirme yapıp BİZİ HASTA İLAN EDİYORSUN, oysa hepimiz doğru yoldayız"

4- "neden TEK BİR ŞİFALI SU OLSUN, O SENİN ELİNDEKİ SENİN ANLADIĞIN BUNLAR BİZİM VE HEPSİ DOĞRUDUR, Allah bize de o sudan verdi, TEK DOĞRU SU SENİN SUYUN DEĞİL Kİ"

ve daha bir çok benzeri şeyle karşılaşıyorsun. İşte benim sorum buna işaret etmekti.

Bu durumda ne yapmalısın?

a) zorla içirmeye mi çalışmalısın?

b) Bırakıp onları terk edip inzivaya mı çekilmelisin?

c) suyunu içmeye devam edip insanların HASTA olduğunu söyleyerek, tavsiye etmeye devam mı etmelisin? bu yeterli mi? ( benim reyim bu yönde )

Hiç bir insan, tek bir kişi bile sunduğun sudan içmediği halde sen ömrünü onu içerek ve tavsiye ederek, anlatarak geçiridiğin bu uğurda bir sürü sıkıntılara belalara uğradığın halde HALA BAŞARISIZ MISIN, HALA BİR ŞEYLER YAPAMADIK geçerli bir argüman mı? YOKSA ZATEN ASIL İSTENEN VE ÇOK DEĞERLİ OLAN BU BİR ÖMÜR YAPILANMIYMIŞ?

devam edelim inş.

selam ile.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam ebukerem,

Elimizdeki su insanlar'ın kainat'la uyum sağlamalarına yardımcı oluyor.

Tüm bozguncu eylemler'e karşı sed görevi görüyor.Tıpkı zülkarneyn'in seddi gibi..

İnsanlığın mutluluğu ve huzuruna yönelik eylemler içerisine girmemizi sağlıyor.

Bu yüzden ben elimdeki suyun şifalı olduğundan son derece eminim..

Ayrıca ötekileştirmeyi yanlış anlıyorsun.

Her şey değişiyor… Temiz, iyi, güzel ve etiketsiz kalamıyor insanoğlu.

Bu değişim öyle hızlı oluyor ki… Bir gün önce etiketleri yapıştıran siz, bir bakmış öteki olmuşsunuz. Sanki insanlara hep bir öteki, hep bir yabancı, kötü gerekirmiş gibi..

Niçin yapıyoruz bunu? Niçin içimizden birilerini yabancı yapıyor, etiketliyor, insanları sınıflara ayırıyoruz? Peki ya bunu yapanın, yapanların ötekilerden ne farkı var?

Evet, bir tek insanları ötekileştirmekten, etiketlemekten vazgeçmiyoruz.

Bu değişen dünyada aynı kalan tek şey… Bu kavramda değişense her seferinde kimin öteki olduğu…

Zamanla,her seferinde başka birilerini, bir kesimi öteki ilan ediyoruz. Sonra onların bu sıfattan kurtulmak için yaptıklarını bir köşeden izliyoruz, sanki olanların mimarı değilmişcesine...

Birçok sorun var insanlığın önünde.

Aşılması gereken setler var insanların arasında.

Çıkarılması gereken etiketleri var insanların artık.

Biriler'inin dünyanın, ama savaşmak için değil barıştırmak, insanlığı içine düştüğü bu hırs dolu kör kuyudan çıkarmak için barış yurduna imarına yönelik iş ve oluşlarda olması gerekiyor.

Salat bize bu bilinci kazandırıyor işte...

Elçiler'in hiçbirisinde ötekileştirme çabasını göremessiniz.Onlar her insanın fıtratında olan giz'in ortaya çıkması için varoluş sergilerler.

Hiçbir Elçinin şu kafir yada vb tanımlamlar içerisinde olduğunu göremessiniz.Onlar yalnızca öğüt alacaklar'a öğüt verir.

Bizler gidişatın yanlış olduğunu ve bu gidişattan dolayı insanlığın neler kaybettiğini ve bu nedenle neleri tekrar kazanabileceğini hatırlatmak zorundayız.

Tavsiyelerimiz olacak ama söylemlerimizle amellerimiz'in uyuşması/çelişmemesi şartıyla..

İnsanlığın şu andaki hal'i-de zaten hastalığının ne kadar ciddi boyutta olduğunu gösterir niteliktedir.

İnsanlık mutsuz ve ileriye dönük pozitif umutlar taşımamaktadır.

İşte bizler yeis'e düşen, çaresiz kalmış, körelmiş,hırpalanmış insanlığın önüne bu şifalı suyu sunmak durumundayız.

Eğer ellerindeki suyun gerçek şifalı su olduğunu iddia edenler var ise bunu dünyada neden göremediğimizi sormak zorundayız.

Dünya içerisinde Elçiler'in öğretiler'indeki hakikat suyu dışında şifalı su olduğu idda edenler vardır.Onlar asırlardır bizi kandırıyorlar.Yeryüzünü ne hale getirdiklerini hemde bunu orada barış ve huzuru kurmak adına yaptıklarını söylemelerine rağmen yalanları ortaya çıktı.

Bu suların zehirli sular olduğu anlaşıldı.

O su sebebiyle yeryüzü komaya girmiş insanlar kaynıyor.

İşte diriltici nefha...

İşte körler'e gözlerini açacak şifalı sular.

Bir dönem yitirilen su...

Bu suyu birilerine taşımak durumundayız.

Aksi taktirde ne yazar ne anlatırız..!

Kendimizi kandırmayalım...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Ayrıca telefon,televizyon,bilgisayar vb şeyler bozulduğunda hemen neler yapılabileceğine yönelik araştırmalara giriyoruzda,insanlığın bozulan/çöken duygularını onarmaya yönelik eylem ve davranışlar'a neden girmiyoruz?

Bir markayı düşünün..O ürün'ün tüm danya ağında yer bulabilmesi için var güçleri ile çalışıyorlar.Teknik servisler kuruluyor..Piyasada yer edinilebilmesi için uygun koşullar aranıyor ve eğer kararlı ise kendine yer bulabiliyor.

Eğer sadece kendi ihtiyaçlarımız'ın giderilmesi için çabalıyorsak bu egoist/bencil bir davranıştan öteye gitmeyecektir.

Sadece benim karnım doysun..Ben giyinebildimmi yeter...bana dokunmayan yılan binyıl yaşasın...tüm insanlar'ın böyle bencilce davrandığını bir düşünsenize...tam bir felaket..

Evet yeryüzünde yığdıkça yığan ve bunu insanlığın felaketi için kullanan nemrut ve firavunlar'ı bırakalım kendi sahalarında serbest dolaşsınlar...

her türlü negatif davranışlar medya yoluyla neşredilsin bize ne...

erdemli yaşamı tercih edenler iftiralara uğrayıp zindanlarda çürüsün bize ne...

işsizlik aldı başını götürdü bize ne...komşum aç yattı bana ne..

yetim ve öksüzler kimsesiz diye istismar edilsin bize ne..

biriler'i uyuşturucu illetiyle kazanıp göbeklerini sıvazlasınlar bana ne..

lüks tüketimini yaşamının amacı haline getirenlerden bana ne..

birileri bankaları boşaltsın bize ne..

baklava çalana yıllarca ceza verilmiş bana ne...

fail'i meçhul cinayetleri artmış bize ne..

kimin eli kimin cebinde bana ne...

kapkaç artmış bana ne..terör aldı başını gitti bana ne..

tecavüzler oluyor bana ne...

birileri kamu malını talan etmiş bize ne.

eğitim sistemi çökmüş bize ne...

israil filistini bombalayıp onca insanın ölümüne sebebiyet vermiş bize ne.

amerika kızılderilileri öldürmüş,tüm dünyadaki kaynaklar'ın sömürülmesini sağlamış bize ne sömürsünler..

taliban din adına terör eylemlerine girişip masum insanların canına kıymış bize ne..

vergilerle halk nefes alamaz hale getirilmiş bana ne..

ekolojik denge bozulmuş dünya uçuruma doğru sürükleniyor bize ne...

baskın güçler samiriler üretmiş bize ne..

sistem münafık tipli kişilerin yetişmesinin önünü açmış bize ne...

din diiye önümüze onca şey getirilmiş yedirilmeye çalışılmış bunlardan bize ne..

ve daha neler neler...

Bize ne bu olup bitenlerden

Alalım bir koyun,inek çekilelim köyümüze değilmi ama :))

bize ne değilmi...

nasılsa birileri parselleşmiş dünyayaı bırak yesinler değilmi?bize ne...