HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Hac 40 ve Bakara 251: Allah’ın "savması"! Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
sasha
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 27 kasim 2009
Gönderilenler: 368
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sasha

hasakcay Yazdı:
haktansapmaz Yazdı:

Mescidi Haram'da zaten o müþrikler oturuyordu ve oturuyorlar. Oturmalarýna o gün izin veriyordu da bugün mü izin vermiyor!!!???

Muhabbetle.

Ben Allah ne diyorsa ona inanýrým. O diyor ki: "Müþrikler pisliktir; onlar onlarýn bu yýlýndan sonra Mescid-i Harâm'a yaklaþmasýnlar."

Ardýndan da, ticarî hacdan ekmek parasý kazanan insanlarýn zararýný gidermek için, insanlarýn dinî hacda ticaret yapmalarýna izin veriyor (2:198) ve ilahî güvenceyi hatýrlatýyor: eðer yoksulluktan korkuyorsanýz bilin ki Allah sizi varlýklý eder (9:28).

  

 
Allah'ýn "mesacid"inden Mekke'deki Kabe'yi Hz Ýbrahim; Medine'deki Mescid-i Nebevi'yi Hz Muhammed yaptý.
 
Hz Muhammed'in mezarý bu yeþil kubbenin altýndaki odada duruyor. O mezar gerçeðin kendisi. Mescid gerçeðin kendisi. Hz Muhammed gerçek. O oda gibi baþka odalar var. Mescide bitiþik. Peygamber eþlerine ait. O eþlerden kalan eþya var. 
 
Tarih o kadar da çaresiz deðil.
 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



Selam, sevgili hasakcay,

Eger anlatilani dogru anladimsa sayet;

9:28'e dair,

Ben sahsen o ayetin konuyla direk alakali(ticari hac) degil, aksine genel anlamda Kuran'in pek cok yerinde vurgulandigini dusunuyorum.

Gelin mantiken dusunelim;

Gercekten inanmis bir insan icin , zaten rizik problemi kaygisi yoktur. Ona Allah her turlu sekilde rizkini verir, ulastirir veya eksilterek sinava da tabi tutar. Zira Allah inananlar bazinda daima bereket bolluk verecegini hicbir zaman garantilemez. Eksilterek de kullarinin sabrini ve inancini dener.

Kaldi ki inkar eden insanin bile, rizki bir sekilde geliyor, bu durumda inanan insan icin, ozel, ekstra bir (hacca iliskin) rizik(ticaret karsiligi para) gonderimi Allah'in adiliyet ozelligini sarsmaz mi?

Zira ayetlerden o donemde,ne inananlarin ne de musriklerin veya kafirlerin ac olmadigini net sekilde anliyoruz.

Cunku mantiken inanmayan biri de, kendi vicdani dogrultusunda, eksiksiz, kandirmadan tartabilir ve farkinda olmadan Allah'in ongordugu sekilde ticaret yapabilir.

Buna en iyi ornek sanirim peygamberin, henuz  peygamber olmadigi, vahiy almadigi  donem oncesindeki ticaret anlayisidir.

Yani 2:198 iceriginde bahsedilen Allah'tan istenecek lutuf ve bereketi niye ticari hacca baglamis haldeyiz, bu kismi anlamadim?

Anlamayisimin bir gerekcesi de sudur;

Bakin Bakara/219 uyusturucu ve icki ticaretinden bahseder. Bugunku tarih bilgimizle de arastirirsak, o donemde Mekke itirli bir bitkinin de gecis istikameti uzerindedir. Mekke'lilerin gercek zenginliginin altinda yatan bence  faiz degil, bu yukte hafif, pahada degerli bitkinin ticaretidir.

Ki peygamber'in olumune degin inananlara dair de  faiz eylemi idame olmus olmali. Bu yuzden peygamber Veda Hutbesi'nde de faizi yasaklar.

"Ashabim!

"Kimin yaninda bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her cesidi kalidirilmistir. Allah

böyle hükmetmistir. Ilk kaldirdigim faiz de Abdulmutallib'in oglu (amcam) Abbas'in faizidir. Lakin

anaparaniz size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme ugrayiniz.



Bu yuzden Allah, para getirisine ragmen bunlarin(uyusturucu ve sarap) zararindan soz eder ayette ve der ki ;Helal kazancinizdan arta kalani verin. Bu, "paylasin" anlamina da gelebilir inananlar arasinda..

Dilerseniz ve sevgili haktansapmaz'da uygun gorurse sayet, ustteki ayeti(219) baslibasina bir baslik altinda incelemeye alabiliriz Mekke'deki ticaretin icerigine dair. Ve Bakara'nin veya Tevbe'nin icerigini daha iyi anlayabiliriz diye dusunuyorum.


Aciklarsaniz sevinirim.


__________________
sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Yukarı dön Göster sasha's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sasha
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Sevgili Sasha,

Öteden beri Mekke'de, savaşın yasak olduğu aylarda önemli panayırlar kurulurdu... Hasan hocamın "ticari hac, dini hac" tasnifine katılmasam da 2/198'le ilgili ticârî yorumuna katılıyorum. Yine 9/28'de de Allah, "yoksullaşacağınızdan endişe ettiyseniz şayet, dilerse Allah sizi bir şekilde lutufundan zengin kılacak" diyor. Ticari kazanç ta Allah'ın lutfundan bir lutuftur. 

Muhabbetle.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
sasha
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 27 kasim 2009
Gönderilenler: 368
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sasha

sevgili haktansapmaz,


Sizin soylediginiz dogru, Mekke'de oteden beri panayir ve pazar kuruluyor.

Ancak sanirim siz hac eylemini, bugunku anlamda yapilan bir hac seklinde algilamiyorsunuz. Yani Kabe'ye git, kafadaki saclari kes veya kazi,  tavaf et, tasa yuz sur, seytani tasla vb..  Yaniliyor muyum?

Eger yanilmiyorsam, sizin dusunce paralelinizde, 2:198'i ticaret olarak yorumlamaniz dogrudur.

Ancak sanirim sevgili hasakcay, bugun bilinen sekliyle yapilan hacca iliskin bir dini /ticari hac aciklamasina sahip dusunce bazinda..(yaniliyorsam duzeltiversin)
Ve 2:198'i buna gore yorumluyor.

Siz zaten bu tasnife katilmadiginizi belirtmissiniz. Bu anlamda 2:198'i ticaret olarak algilamaniz dogaldir ve dogrudur. Domates patates'de satabilirsiniz kazanc maksatli..

Fakat eger ki sevgili hasakcay, bugun bilinen anlamdaki hacca dini/ticari bir aciklama getirip bunu 2:198'e dayandiriyorsa, bu kismi anlamiyorum, neye gore dayandiriyor?

Benim 2:198'in bu duruma gore bu sekilde baglanmamali dememin sebebi budur.

Insanlar hac mi yapacak, tavaf mi edecek Kabe'yi yoksa ticaret mi yapacak?(ayetin indigi donemi dusunursek) Veya Kabe, anlam acisindan  bir ticaret yapisi mi?

Cunku Bakara parca parca inerek yillarin icinde, peygamberin olumune yakin tamamlaniyor. Peygamber henuz iki kez layikiyla ornek teskili babindan hac etmisken, neden ticari hac onerilsin ayetlere dair?

Veya onerilmisse, bu Bakara/219'da belirtilen sekliyle mi gerceklestirilmistir?

Yani tam bir teslimiyet icinde olan mumin, kumar oynatabilir, icki satabilir veya uyusturucu satabilir mi hac esnasinda iken?
Yani bir taraftan dini hac yapip, ote taraftan ticari amacla uyusturucu mu satacaklar?

Orn;Tevbe 24'un ticaretle ilgili kismini verebiliriz sanirim. Isin kotuye gitmesi veya kar edememe kaygisi...


Cunku Allah baska bir ayetinde diyordu ki; inen ayetler icin inananlar arasinda  kafada suphe kalirsa, veya anlasilamassa, Kuran'in indigi surecte biz bunu bilir gorur, gereken ayeti cevaben indiririz.(buna benzer bir aciklamaydi tam olarak ayeti hatirlamiyorum ismiyle (ama dilerseniz arastirir bulurum)

Bakara219'da muallakta kalinmis ve peygamberin de net sekilde cevaplayamadigi  bir soruya cevap niteliginde.. Peygambere birileri bu konuyu soruyor ve ayet cevaben geliyor sanirim.

Dusunus seklimde,yaniliyorsam nerede yanildigimi, duzeltmenizi  rica ediyorum.


__________________
sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Yukarı dön Göster sasha's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sasha
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

HAC (yazılma aşamasında)

HAC KELİMESİ

HUCCET (6:149): kanıt. Kesin kanıt (ال حجة البالغة) Allah'tadır; isteseydi herkesi yola getirirdi.

HÂC (2:258): tartışmak. Rabbi hakkında İbrahim'le tartışanı (حاج ابراهيم) gördün mü?

HAC (22:27): ticaret. İnsanlara o hacda (ب ال حج) duyur; yaya olarak ya da binitler üzerinde sana gelsinler.

 

 

ÜÇ SORU

 

22:27'deki "حج"ın önünde ال var. Bu, anılanın bildik bir hac olduğunu gösterir. İnsanlara o hac vesilesiyle bir şey duyurulacak. 

 

(1)Hac 27'de kendisine seslenilen nebi kim?

(2)O HAC nedir?

(3)Nebi, halkına o hac vesilesiyle NEYİ duyuracak?

 

 

(1)HAC 27'NİN MUHATABI İBRAHİM Mİ, MUHAMMED'E Mİ?

 

DİNÎ HAC

Dinî hac "o ev"in ziyaret ve tavaf edilmesi ile yerine getiriliyor (3:97, 22:29). Kuran ayetlerine göre bu nasıl emredilmiş? Olayları sıraya koymaya çalışalım.

İsmail dünyaya geldiğinde İbrahim nebi yaşlıydı (14:39). 70'inde olsun.

İsmail, 15'ine ulaşıp babasına yardım edecek kadar olgunlaşınca baba oğul, "o ev"i dualarla yükselttiler (2:127). İbrahim nebi 85 yaşındadır.

Sonra Allah İbrahim nebiyi "o ev"e imam olarak yerleştirdi (22:26).    

Her mescidde imama ayrılan ve MİHRAB denen bir yer oluyor. Ama "o ev"deki, sıradan bir mihrab değil, İbrahim nebinin makamıydı. O yüzden MAKÂM-I İBRÂHİM adını aldı (2:125).

Makam-ı İbrahim "o ev"in içindeydi. Bunu Âl-i İmrân 97′den anlıyoruz. Büyük olasılıkla kapının tam karşısına düşen duvarın önü. Mescide önce gelenler o sayede rahatsız edilmiyor, daha sonra gelenler kolayca girip yer bulabiliyordu.

İbrahim nebi buradaki makamında cemaatine imamlık etti. Zaten her halde cemaat, İbrahim’in ailesinden ibaretti; mescide rahatça sığıyorlardı.

Yüz yıl kadar geçip insanlar çoğalınca Allah’ın "o ev"i, içinde namaz kılanlara yetmez oldu. Cemaat, şimdilerde cuma namazlarında olduğu gibi, avluya taştı. Avludakiler zamanla asıl cemaat oldu ve avlu asıl mescid. Buna Mescidi’l-Harâm dediler.

Sonra "o ev"in içinde namaz kılınmaz oldu. Ama onun EVVELE (3:96) yani salât için inşa edilen ilk ibadet evi olması büyük öneme sahipti.

İnananlar sayıyordu onu. İmkan bulanlar sürekli açık tutulan kapısından içeri girip "Makam-ı İbrahim"de tefekkür ediyordu. Artık bir "emektar ev"di o; saygı hattâ özlemle önünde durulan EL-BEYTİ'L-ATÎK.

Allah inananların o emektar evi ziyaret etmesini onayladı ve bunu onların Allah'a olan borcu sayıp farz kıldı (3:97).

İbrahim nebi 170 yaşında. 170 yıl... İnanılmayacak kadar uzun? Hayır. Nuh nebinin halkının içinde "binden elli eksik" yani 950 yıl kaldığı (29:14) göz önüne alındığında kısa bir ömür.

Ve Allah "o ev"in ziyaretinin tavaf şeklinde yerine getirilmesini buyurdu: Sonra kirlerini atsınlar; adaklarını yerine getirsinler ve "o emektar ev"i tavaf etsinler (22:29), وليطوفوا ب البيت العتيق.

Neden tavaf?

Çünkü aşırı kalabalık. İnsanlar o ziyareti bulundukları yere çakılarak yerine getirirlerse yığılışma yüzünden insanlar ölür. Nitekim şeytan taşlarken öyle oluyor. Benim hacda bulunduğum 2006 yılında 367 (üçyüzaltmışyedi) kişi öldü.

 

TİCARÎ HAC 

İbrahim nebi ailesinin bir kısmını içinde "o ev"in de yer aldığı ekime elverişsiz bir vadiye yerleştirdi (14:37). Onların geçimini Rabbinin sağlayacağından emindi.

Nitekim Allah onları doyurdu; güven içinde yaşattı. Kureyş sûresi:

Kureyşi kış ve ilk bahar yolculuklarına bu evin Rabbi olan Allah alıştırdı; Kureyşin Allah'a kulluk etmesi gerekir. Açtılar doyurdu onları; korkuyorlardı, güvene kavuşturdu.

Mekke'liler o yolculuklarda elde ettikleri malları Mescid-i Harâm bölgesinde dört yasak dolunay süresince açık kalan büyük pazarda sattılar ve ekmek paralarını kazandılar. 

Demek ki ticarî hac Mekke'nin ta kuruluşundan beri vardı. Dinî hac buna İbrahim nebi 150 yaşını aştıktan sonra eklendi.

İTİRAZ: Kureys suresi'nin Hacer ve Ismail'in o bolgeye birakilmasiyla, Ibrahim'in Kabe'yi onarmasiyla pek bir alakasi yok. 

Kureyş sûresinin konusu Allah'ın ekime elverişsiz o vadide oturanları kış ve bahar yolculuklarına kevnî anlamda alıştırmasıdır. İster Kureyş olsun orada oturanlar ister İbrahim nebinin halkı, o ticarî yolculukları yaparlar ve ekmek paralarını kazanırlar. Dolayısıyla sûrenin onlarla alakası var.

Ticarî hac aslında yasak dolunaylarda kurulan Mekke panayırında yapılıyordu. Bilindiği üzere, HAC pazarlık anlamına gelen bir kelime. Yahudiler ona büyük ŞÖLEN anlamında hagg haSukut diyor.

Psalms 81:3. Yeni ayda üfle boruyu, belirlenen vakitte, büyük şölenimiz için. http://www.blueletterbible.org/Bible.cfm?b=Psa&c=81

O panayırda kıran kırana yapılan pazarlıklar...

Tabii, müşteri çekmek te gerekli. O yüzden HAC yapıp mal almak için gelenleri teşvik etmek üzere varlıklı müşrik Mekke'liler hayvan kesip etini onlara yediriyor ve su dağıtıyorlar (9:19), hattâ mescidin bakım ve onarımını yapıyorlardı (9:18).

*

İTİRAZ: ...bahsettiginiz Tevbe ayetinde hayvan kesimi diye birsey soz konusu degil.. 

CEVAP: Müşriklerin hayvan kesip et dağıtmasını yoksulları doyurmak için dinî hacda yapılan hayvan bağışıyla karıştırmamak gerekir.

Müşrikler o hayvanların etini insanları panayıra gelmeye özendirmek için dağıtıyorlar. Tıpkı su dağıttıkları gibi. Özendirmek için su dağıtmayı akıl edebildiklerine göre ticarî akılları var. O akıl başka şeyler dağıtmayı da becerir. Örneğin hurma, et... 

Şimdi de örneğin Mescid-i Nebi'de hacılara sofralar kuruluyor; paketler dağıtılıyor. Paketlerde o eski zamanlarda dağıtılması imkansız yiyecekler var; örneğin meyva suyu.

Ticarette çare tükenmez...  Neyse.      

*

Her daim ALLAH BİR ilkesinin simgesi olan "o ev"i böylece geçici ticarî çıkarlarına alet ediyorlar; ALLAH BİR ilkesi umurlarında değil. Büyük bir sapıştır bu.

Yaşamak için insan gıda almak zorunda. Ve gıdayı EKMEK simgeler. O halde insan EKMEK PARASI kazanmak zorunda. Mekkeliler çin TİCARET işte onu kazanmanın tek yolu. Çünkü onlar, içinde Allah'ın o saygın evi bulunan, ekime el verişsiz bir vadideler (14:27), بواد غير ذي زرع عند بيتك المحرم

O halde Mekke, içinde oturulmaya başlandığı andan itibaren "ticarî hac"ca sahnedir. Yalnızca Allah'ın, "(Ey nebi!) insanları hac ile çağır!" buyurup "dinî hac"cı farz ilan etmesinden SONRA değil. Ondan ÖNCE de Mekkelinin ekmek teknesi tivarî hac idi. 

Ve yaşı 150'yi aşmış olan o nebi tarafından "dinî hac"cın ilanından itibaren her iki hac birlikte yapılmıştır. Bu ne demek? En azından o nebinin ahir ömründe ticarî ve dinî haclar, Cahilî şirke bulaşmadan, uyum içinde birlikte yerine getirilmiştir.     

İki hac da Mescid-i Harâm bölgesinde dört yasak dolunaylar boyunca yapılıyor. Ta ki Mekke'nin fethini izleyen sokak çatışmaları ve çöl Araplarıyla girişilen muharebeler Hz Muhammed'in "emîr"i olduğu İslam devletinin lehinde sona erene kadar. Bir yıldan daha kısa sürdüğü anlaşılıyor bunun.

Ondan sonra ticarî hac dışlanacaktır; Allah onu Tevbe 28'i vahyederek yasaklıyor:

Müşrikler pisliktir. Onlar, kendilerinin bu yılından sonra, Mescid-i Harâma yaklaşmasınlar. Eğer yoksul düşmekten korkuyorsanız bilin ki Allah sizi Kendi varlığıyla varlıklı kılacaktır. Allah bilir; bilgedir.   

Bu ayette "yoksulluktan korkuyorsanız" (ان خفتم عيلة) denmesi şunu gösterir: Mekke panayırı yok artık; Mekkeliler için o ekmek kapısı kapanmıştır. Onun için Allah inananlara başka bir kapı açar:

Dinî hac esnasında ticaret serbesttir.

Hac bilinen aylardadır... (2:197). Rabbinizin sunduğu geliri aramanızda sakınca yok (2:198), ليس عليكم جناح ان تبتغوا فضلا من ربكم.

Bunun nasıl geliştiğine dair Kuran ayetleri:

Tevbe 2'de müşriklere "Dört ay yeryüzünde dolaşın!" dendiğine göre inananlar Mekke'ye اربعة حرم dört yasak ay başlar başlamaz girmiş ve ateşkes anlaşmasının derhal yapılmıştır. Gökte çilek dolunayı var; yılın رمضان denen en sıcak ânı.  

O odur ki sizi onlara üstün getirdikten sonra Mekke'nin göbeğinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekti... (48:24). Onlar o kafirler ki sizi Mescid-i Haram'a sokmuyor, sunduğunuz hayvanların adağınızın yerine ulaşmadan beklemesini zorunlu kılıyorlardı (48:25).

"Sunduğunuz hayvanlar" ifadesi, الهدي, hacca bir atıf (2:196). Demek ki Muhammed nebi ve arkadaşları hacca niyetlenmişler. Bağışlayacakları hayvanları dahi hazırlamışlar. Ama müşrikler onların tavaf için Mescid-i Harâm girmesine izin vermiyor.  

Ateşkes anlaşması yapıldığına göre artık o engel yok. Tevbe 3 o haccın yapıldığını gösterir. İnananlar, yoksullara bağışladıkları hayvanlar onlara ulaştıktan sonra, ikinci yasak dolunayda Mescid-i Harâm'a girerler ve "o ev"i tavaf edip haccı tamamlarlar. Ardından hemen oracıkta müşriklere ihtar ederler.

Tevbe 3: 

Büyük hac günün Allah ve elçisi ihtar ederler ki Allah ve elçisinin ortak koşanlarla anlaşması söz konusu olamaz. O halde kendi iyiliğiniz için tövbe edin. Yok, yüz çevirirseniz bilin ki Allah'ı aciz düşüremezsiniz siz...     

Bu neyi gösterir? Ateşkes anlaşmasını yapan, Allah ve O'nun elçisi değil devlettir. Onun neden eli mahkum? Çünkü kafirlerle inananlar orada iç içe; kimin ne olduğu bilinemiyor. İslam askerleri yükleniverse inanan erkekler ve kadınlar da ayaklar altında kalacak. 

Fetih 25'in devamında açıklanıyor bu:    

Eğer kendilerini tanımadan çiğneyeceğiniz için kınanıp üzülmenize yol açacak inanan erkekler ve kadınlar bulunmasaydı iş elbet başka türlü olurdu.

Ateşkes anlaşması Mescid-i Haram'da yapıldı. Tevbe 7:

Allah ve O'nun elçisi katında müşriklerle anlaşma olamaz. Ama Mescid-i Harâm'da sizin anlaştıklarınız başka.

İnananların kabul ettiği, sürekli barış değil yalnızca dört dolunaylık bir ateşkes anlaşmasıdır:

Yasak dolunaylar çıkınca müşrikleri nerde bulursanız öldürün; yakalayın; kuşatın; onların bütün geçitlerini tutun... (9:5).

İnananlar üstünlüğü sağladıkları halde neden ateşkesi kabul ederler? Çünkü bir kaç gün sonra bir sonraki dolunay görünecek, ki dinî hac zamanıdır. İnananlar onu yerine getirmek isterler.

Andolsun ki Allah, elçisinin o düşünü doğru çıkardı. Allah isterse başınızı tıraş etmiş, saçınızı kısaltmış olarak ve güven içinde Mescid-i Harâm'a elbet gireceksiniz... (48:27).

İTİRAZ: ...henüz Mekke fethedilmemiş. Mekke'de tam teslim olmuşlar ve Muhammed, biri sadece Allah'a dua ederken, öteki El-İlah ve kızlarına dua eder şekilde yanyana ibadet yapamaz.  

Neden sürekli barış değil de yalnızca ateşkes? Çünkü savaşı müşrikler başlatmıştır; onlar yenilgiyi kabul edecek ki savaş gerçekten sona ersin. Yoksa müşriklerin savaşı başlatma nedeni sakattır ama kesin yenilgilerine kadar o neden hâlâ yürürlüktedir.

İnananlar sırf "Rabbimiz Allah!" dedikleri için yurtlarından çıkarıldı (22:40). İnananlar o üstün ve övülen Allah'a inandıkları için müşrikler onlardan öc alıyordu (85:8). 

İnananlar "Rabbimiz Allah!" demeyi sürdüreceğine göre savaşı sona erdirmek için müşrikler o sözü savaş nedeni saymayı bırakacak. Başka yolu yok.

Barışı müşrikler neden önerir? Çünkü panayır kurulmuştur; ticarî hac bütün hızıyla sürüyor. Çatışma halinde o ekmek kapısı kapanacak. 

 

HACCIN ZAMANI VE SÜRESİ

dolunay...............................hilal..eski ay

Ay yerküreyi 28 küsûr günde dolanıyor.
 
Yeni aydan hilale…....: 4 ya da 5 gün
hilalden dolunaya…..: 10 gün
dolunaydan hilale..: 10 gün
hilalden eski aya….....: 4 ya da 5 gün
 
On gece (89:2)
Andolsun 10 geceye, وليال عشر
 
Ayın inen dilimleri (36:39):
Ve ay. Hurma çöpünden bir yay gibi olana kadar
inişler ölçüp biçtik ona, قدرناه منازل.
 
Bilinen dolunaylar (2:197):
Hac bilinen dolunaylardır, الحج اشهر معلوماتBunlar yaz dönencesinden sonraki kızıl dolunay ve onu izleyen üç dolanaydır yani o dört yasak dolunay.
 
ŞeHR tanınan demek yani GÖZ ÖNÜNDE OLAN; meŞHur oradan geliyor. Arapçada "dolunay"a ŞeHR denmesinin nedeni de bu. DOLUNAY göz önündedir, meŞHuR. El-eşhuru'l hurum, الاشهر الحرمo yasak dolunaylar (9:5)
 
Tevbe 36'da geçen ve dört yasaklar anlamına gelen ERBA'ATUN HURUM da aslında o dört yasak dolunay oluyor. 
 
"El-eŞHuru'l hurum"daki "el"den de anlaşıldığı üzere bunlar herkesçe bilinen, tanınan, göz önünde olan dolunaylardır. 22 Hazirandaki "yaz dönencesi"ni izleyen dört dolunay.
 
O dört dolunayın ilki çilek renginde olup yılın en tanınan dolunayıdır; ötekilerle karıştırılması imkansız:
 
 
 
Hac işte o bilinen dört dolunayın ikinci, üçüncü, dördüncüsündedir. Çünkü ilki oruç ayıdır. O halde yılda üç seçenek var.
 
Haccın süresine gelince, Bakara 203'te sayılı günler anlamında EYYAMİN MA'DUDÂT denmesine bakılırsa bu, 10 (on) gündür çünkü MA'DÛDÂT iki elin parmakları kadar bir sayıya tekabül eder.
 
Ama kısa tutmak isteyene iki gün de yeter (2:203).
 
Haccı ayın dilimleri belirler (2:189)
Sana ayın dilimlerini soruyorlar, يسالونك عن الاهلة. De ki:
İnsanlar için vakitlerdir onlar ve hacdır, هي مواقيت للناس والحج.
 
Evlerin kapıları (2:189):  
Marifet evlere arkadan girmek değil Allah'ı kâle almaktır;
Evlere kapılarından girin, واتوا البيوت من ابوابها .
 
*
 
Haccın en özlü anlatımı bence Bakara 196:
 
HACCI VE UMREYİ tam olarak Allah için yerine getirin. Eğer engel olunursanız kolayınıza geleni sunun. O sunulan, yerine ulaşıncaya kadar başınızı traş etmeyin. Hasta ya da başından rahatsız olanlarınız onun yerine ya oruç tutsun ya sadaka versin ya da ibadet etsin. Güvene kavuştuğunuzda umreyi hacca tamamlamak isteyenler kolayına geleni sunsun; bulamayanlar, üç günü hacta yedi günü dönüşte olmak üzere, toplam on gün oruç tutsunlar. Ailesi Mescidi’l-Harâm’da bulunmayanlar içindir bu. Allah’tan sakının ve bilin ki Allah öc almada en şiddetli olandır.
 
Bundan benim anladığım, bu ibadet hac ve umreden oluşur.
 
UMRE, İbrahim nebinin mescidi olan Kabe'nin ziyaret (3:97) ve  tavaf edilmesidir (22:29). O "tek tanrıcı"nın vurguladığı ALLAH BİR ikesini tefekkür etmek için.
 
TEVHİD o nebinin anısı gözardı edilerek değil sayılıp görülerek canlı tutulabilir. Aksi halde, yok sayılan şey yok sayan için yok olur. 
 
Ve HAC = Kabe'nin ziyareti + hayvan bağışı. Yani HAC, yoksullar için yapılan hayvan bağışını o ziyarete eklemek suretiyle gerçekleşir. O halde umre ve hac bir bütündür.
 
Salgın hastalık, savaş, Müslüman nüfusun aşırı artmış olması gibi bir nedenle umre ve hacdan alıkonanlar mutlaka hayvan bağışında bulunurlar. Haccın ana amacı hayvan bağışıdır (2:196, 22:28, 33, 34, 36, 37). Hac engellense dahi o bağış yapılır ve şu derdin çarelerinden biridir:



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

sustum
Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

hasakcay Yazdı:
HAC (yazılma aşamasında)

Özellikle Tevbe sûresinde hacla ilgili önemli bilgiler var. Oradan ve Hac 25-29 gibi ayetlerden benim anladığıma göre hac geçmiş dönemlerde emredilmiştir. Ama iki hac var: (1)ticari, (2)dinî.

DİNÎ HAC "o ev"in ziyaret ve tavaf edilmesi ile yerine getiriliyor (3:97, 22:29). Kuran ayetlerine göre bu nasıl emredilmiş? Olayları sıraya koymaya çalışalım.

İsmail dünyaya geldiğinde İbrahim nebi yaşlıydı (14:39). 70'inde olsun.

İsmail, 15'ine erip babasına yardım edecek kadar büyüyünce Allah "o ev’in yeri"ni İbrahim’e gösterdi (22:26); Baba oğul, yapıyı dualarla yükseltip tamamladılar (2:127). İbrahim 85 yaşındadır (70 + 15).

Tarıma elverişsiz bir vadi. Ama İbrahim çocuklarından bir kısmını yine de o bölgeye yerleştirdi (14:37). Onların geçimini Rabbinin sağlayacağından emindi.

Nitekim Allah onları doyurdu; güven içinde yaşattı. Kureyş sûresi:

Kureyşi kış ve ilk bahar yolculuklarına bu evin Rabbi olan Allah alıştırdı; Kureyşin Allah'a kullak etmesi gerekir. Açtılar doyurdu onları; korkuyorlardı, güvene kavuşturdu.

Mekke'liler o yolculuklarda elde ettikleri malları Mescid-i Harâm bölgesinde dört yasak dolunay süresince açık kalan büyük pazarda sattılar ve ekmek paralarını kazandılar. 

Demek ki ticarî hac Mekke'nin ta kuruluşundan beri vardı. Dinî hac buna İbrahim nebi 150 yaşını aştıktan sonra eklendi.  

Her mescidde imama ayrılan ve MİHRAB denen bir yer oluyor. Ama "o ev"deki, sıradan bir mihrab değil, İbrahim nebinin makamıydı. O yüzden MAKÂM-I İBRÂHİM adını aldı (2:125).

Makam-ı İbrahim "o ev"in içindeydi. Bunu Âl-i İmrân 97′den anlıyoruz. Büyük olasılıkla kapının tam karşısına düşen duvarın önü. Mescide önce gelenler o sayede rahatsız edilmiyor, daha sonra gelenler kolayca girip yer bulabiliyordu.

İbrahim nebi buradaki makamında cemaatine imamlık etti. Zaten her halde cemaat, İbrahim’in ailesinden ibaretti; mescide rahat rahat sığıyorlardı.

Yüz yıl kadar geçip insanlar çoğalınca Allah’ın "o ev"i, içinde namaz kılanlara yetmez oldu. Cemaat, şimdi cuma namazında olduğu gibi, avluya taştı. Avludakiler zamanla ASIL CEMAAT oldu ve avlu ASIL MESCİD. Buna Mescidi’l-Harâm dediler.

Sonra "o ev"in içinde namaz kılınmaz oldu. Ama onun EVVELE (3:96) yani salât için inşa edilen ilk ibadet evi olması büyük öneme sahipti.

İnananlar sayıyordu onu. İmkan bulanlar sürekli açık tutulan kapısından içeri girip "Makam-ı İbrahim"de tefekkür ediyordu. Artık bir "emektar ev"di o; saygı hattâ özlemle önünde durulan EL-BEYTİ'L-ATÎK.

Allah inananların o emektar evi ziyaret etmesini onayladı ve bunu onların Allah'a olan borcu sayıp farz kıldı (3:97).

İbrahim nebi 170 yaşında. 170 yıl... İnanılmayacak kadar uzun? Hayır. Nuh nebinin halkının içinde "binden elli eksik" yani 950 yıl kaldığı (29:14) göz önüne alındığında kısa bir ömür.

Ve Allah "o ev"in ziyaretinin tavaf şeklinde yerine getirilmesini buyurdu (22:29). Neden tavaf?

Çünkü aynı anda ziyaret edenlerin sayısı alabildiğine çoktur. İnsanlar o ziyareti oldukları yere çakılıp kalarak yerine getirirlerse izdiham olur. İzdihamda insanlar ölür. Şeytan taşlamada olduğu gibi. Benim hacda bulunduğum 2006'da 367 (üçyüzaltmışyedi) kişi öldü. 

TİCARÎ HAC derken kastedilen ise dört yasak dolunay süresince Mekke'de kurulan büyük panayırdır. 

HAC, bilindiği üzere, PAZARLIK anlamına gelen bir kelime. Yahudiler ona HAGG* diyor. O panayırda kıran kırana yapılan pazarlıklar...

Tabii, müşteri çekmek te gerekli. O yüzden HAC yapıp mal almak için gelenleri teşvik etmek üzere varlıklı müşrik Mekke'liler hayvan kesip etini onlara yediriyor ve su dağıtıyorlar (9:19), hattâ mescidin bakım ve onarımını yapıyorlardı (9:18).

Her daim ALLAH BİR ilkesinin simgesi olan "o ev"i böylece geçici ticarî çıkarlarına alet ediyorlardı; ALLAH BİR ilkesi umurlarında değildi. Büyük bir sapıştı bu.

Oysa dinî ve ticarî hacların birlikteliği başlangıçta uyum içindeydi.

Ticarî hac esnasında "o ev"de elbet ziyaret edilecektir. Âl-i İmrân 97'de "o ev"in haccedilmesine yani "dinî hac"ca atıfta bulunulması bunu gösterir.  

İki hac da Mescid-i Harâm bölgesinde ve dört yasak dolunaylarda yani aynı zamanda yapılıyor. Ta ki Mekke inananların eline geçtikten sonra başlayan sokak çatışmaları ve vahalardaki Araplarla yapılan muharebeler inananların lehine sonuçlanıncaya kadar. Bir yıldan daha kısa sürdüğü anlaşılıyor bunun.

Tevbe 28 o zaman inmiş olmalı: Müşrikler pisliktir. Onlar, kendilerinin bu yılından sonra, Mescid-i Harâma yaklaşmasınlar. 

Haccın en özlü anlatımı bence Bakara 196:
 
HACCI VE UMREYİ tam olarak Allah için yerine getirin. Eğer engel olunursanız kolayınıza geleni sunun. O sunulan, yerine ulaşıncaya kadar başınızı traş etmeyin. Hasta ya da başından rahatsız olanlarınız onun yerine ya oruç tutsun ya sadaka versin ya da ibadet etsin. Güvene kavuştuğunuzda umreyi hacca tamamlamak isteyenler kolayına geleni sunsun; bulamayanlar, üç günü hacta yedi günü dönüşte olmak üzere, toplam on gün oruç tutsunlar. Ailesi Mescidi’l-Harâm’da bulunmayanlar içindir bu. Allah’tan sakının ve bilin ki Allah öc almada en şiddetli olandır.
 
Bundan benim anladığım, bu ibadet hac ve umreden oluşur.
 
UMRE, İbrahim nebinin mescidi olan Kabe'nin ziyaret (3:97) ve  tavaf edilmesidir (22:29). O "tek tanrıcı"nın vurguladığı ALLAH BİR ikesini tefekkür etmek için.

TEVHİD o nebinin anısı gözardı edilerek değil sayılıp görülerek canlı tutulabilir. Aksi halde, yok sayılan şey yok sayan için yok olur. 
 
Ve HAC = Kabe'nin ziyareti + hayvan bağışı. Yani HAC, yoksullar için yapılan hayvan bağışını o ziyarete eklemek suretiyle gerçekleşir. O halde umre ve hac bir bütündür.
 
Salgın hastalık, savaş, Müslüman nüfusun aşırı artmış olması gibi bir nedenle umre ve hacdan alıkonanlar mutlaka hayvan bağışında bulunurlar. Haccın ana amacı hayvan bağışıdır (2:196, 22:28, 33, 34, 36, 37). Hac engellense dahi o bağış yapılır ve şu derdin dermanlarından biridir:
 
Âh elini öptüğüm hocam, aklını sevdiğim hocam!
İyi, 'âlâ, xoş, nîk, yahşi, veri veri guud... tamam da, bu ne doymaz mahluklar, o ne doyuramaz Rab! Binlerce yıldan beri o arapları açlıktan doyuran O merhametli Beyt'in Rabbi, ne zamana kadar çorak Mekke'yi doyuracak? Hiç mi bunlar doymayacak? Bu Beytin Rabbi Ka'bede tutsak mı kaldı? Merhameti/vicdanı binlerce yıldır Ka'be'nin kara taşına/duvarına yapıştı kaldı kurudu mu?
 
Bu bereketli Beyt'in Rabbi, bir kere baksa da görüverse şu ak babaların ölmesini beklediği, açlıktan (bulursa ve gücü de kalmışsa) ağzını hayvanın kıçına dayamış bir deri bir kemik çocukların yaşadığı Somali (hiç bir akşamında iftarı olmayan kesintisiz oruç ülkesi), Etopya, Eritre vs Ezrail'in/açlığın cirit attığı can pazarı topraklara da Baba İbrahim Halilini ve yoluna canını kurban vermekten tereddüt etmemiş Çocuk İsmail'ini diriltip gönderse, onlara bir kere daha Mübarek Beytini konduracakları yeri gösterse, Beytini oraya kondurtsa, şu ticârî, Dînî haccı oraya taşıtsa, bir kaç yıl da onları "at'amehum min cû'in ve âmenehum min xavf) etse olmaz mı!?
Hani hep Allah'ın dilediği...
Hep O'nun istediği...
diyorsun ya!
 
Muhabbetle.     
Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

değerli haktansapmaz...

etkileyici şeyler söylemişsiniz...

allahın bir yöreye ve bir zamana verdiği özellikleri ve görevleri tüm  zamanlara ve mekanlara yaymaya çalışmanın yada dayatmanın sonuçları bu sorunlar bence...

kuranın ana amacı olan tüm zamanlar ve mekanlarda salih amelleri sulhu selameti gerçekleştirmeyi bırakıp ritüelleri amaç haline getirmenin ceremesi ...

salih amellere giden yolda birer araç olabilecek ritüelleri dinin özü ana gayesi tek maksadıymış gibi görmenin sonucu...

sizin ritüellere karşı olmanızı bu duygulanımınızla daha iyi anlıyorum sanırım...

şahsen hiç bir ritüeli zorunlu görmemekle beraber salih amele ulaşmada hala etkili olabileceklerini düşündüğümden karşı çıkmayıp destekliyorum...

ama sizinde belirttiğiniz gibi bir yerde açlıktan ayağa bile kalkamayacak insanlar var iken bizim geçen namazımızın derdine düşmemiz  yada kılla tüyle ilgili sayfalarca yazı yazmamız kuranın ana yolundan baya uzaklara düştüğümüzünde göstergesidir...




__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

haktansapmaz Yazdı:
[QUOTE=hasakcay]
 
Âh elini öptüğüm hocam, aklını sevdiğim hocam!
İyi, 'âlâ, xoş, nîk, yahşi, veri veri guud... tamam da, bu ne doymaz mahluklar, o ne doyuramaz Rab! Binlerce yıldan beri o arapları açlıktan doyuran O merhametli Beyt'in Rabbi, ne zamana kadar çorak Mekke'yi doyuracak? Hiç mi bunlar doymayacak? Bu Beytin Rabbi Ka'bede tutsak mı kaldı? Merhameti/vicdanı binlerce yıldır Ka'be'nin kara taşına/duvarına yapıştı kaldı kurudu mu?
 
Bu bereketli Beyt'in Rabbi, bir kere baksa da görüverse şu ak babaların ölmesini beklediği, açlıktan (bulursa ve gücü de kalmışsa) ağzını hayvanın kıçına dayamış bir deri bir kemik çocukların yaşadığı Somali (hiç bir akşamında iftarı olmayan kesintisiz oruç ülkesi), Etopya, Eritre vs Ezrail'in/açlığın cirit attığı can pazarı topraklara da Baba İbrahim Halilini ve yoluna canını kurban vermekten tereddüt etmemiş Çocuk İsmail'ini diriltip gönderse, onlara bir kere daha Mübarek Beytini konduracakları yeri gösterse, Beytini oraya kondurtsa, şu ticârî, Dînî haccı oraya taşıtsa, bir kaç yıl da onları "at'amehum min cû'in ve âmenehum min xavf) etse olmaz mı!?
Hani hep Allah'ın dilediği...
Hep O'nun istediği...
diyorsun ya!
 
Muhabbetle.     

Merhaba Abdurrahman hocam. HAC konusunda yapmaya çalıştığım açıklama henüz yazılma aşamasında. Siliyorum, ekliyorum, ifadelerin yerlerini değiştiriyorum.

İstediğiniz eleştiriyi derhal yapın; eleştirilerinizin başım üzre yeri var. Ama cevap veremem. Cevap için lütfen vakit tanıyın.

Şu anda tek söyliyeceğim: neyin doğru olduğuna inanıyorsam onu söylemeye çalışıyorum. Yanılan, bence sizsiniz.

Açıklıyacağım, Allah isterse. Ama sırası gelince. Lütfen biraz vakit.

Sevgi ile

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

hasakcay Yazdı:
haktansapmaz Yazdı:
[QUOTE=hasakcay]
 
Âh elini öptüğüm hocam, aklını sevdiğim hocam!
İyi, 'âlâ, xoş, nîk, yahşi, veri veri guud... tamam da, bu ne doymaz mahluklar, o ne doyuramaz Rab! Binlerce yıldan beri o arapları açlıktan doyuran O merhametli Beyt'in Rabbi, ne zamana kadar çorak Mekke'yi doyuracak? Hiç mi bunlar doymayacak? Bu Beytin Rabbi Ka'bede tutsak mı kaldı? Merhameti/vicdanı binlerce yıldır Ka'be'nin kara taşına/duvarına yapıştı kaldı kurudu mu?
 
Bu bereketli Beyt'in Rabbi, bir kere baksa da görüverse şu ak babaların ölmesini beklediği, açlıktan (bulursa ve gücü de kalmışsa) ağzını hayvanın kıçına dayamış bir deri bir kemik çocukların yaşadığı Somali (hiç bir akşamında iftarı olmayan kesintisiz oruç ülkesi), Etopya, Eritre vs Ezrail'in/açlığın cirit attığı can pazarı topraklara da Baba İbrahim Halilini ve yoluna canını kurban vermekten tereddüt etmemiş Çocuk İsmail'ini diriltip gönderse, onlara bir kere daha Mübarek Beytini konduracakları yeri gösterse, Beytini oraya kondurtsa, şu ticârî, Dînî haccı oraya taşıtsa, bir kaç yıl da onları "at'amehum min cû'in ve âmenehum min xavf) etse olmaz mı!?
Hani hep Allah'ın dilediği...
Hep O'nun istediği...
diyorsun ya!
 
Muhabbetle.     

Merhaba Abdurrahman hocam. HAC konusunda yapmaya çalıştığım açıklama henüz yazılma aşamasında. Siliyorum, ekliyorum, ifadelerin yerlerini değiştiriyorum.

İstediğiniz eleştiriyi derhal yapın; eleştirilerinizin başım üzre yeri var. Ama cevap veremem. Cevap için lütfen vakit tanıyın.

Şu anda tek söyliyeceğim: neyin doğru olduğuna inanıyorsam onu söylemeye çalışıyorum. Yanılan, bence sizsiniz.

Açıklıyacağım, Allah isterse. Ama sırası gelince. Lütfen biraz vakit.

Sevgi ile

Hasan Akçay

Sevgili Hasan hocam,sanırım biraz değil epeyce vakte ihtiyacınız olacak bence:-)Haktansapmaz hocam dersine iyi çalışmış..Sana epeyce kolay gelsin..Selamlar..

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
sasha
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 27 kasim 2009
Gönderilenler: 368
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sasha

hasakcay Yazdı:

HAC (yazýlma aþamasýnda)



Selam sevgili hasakcay,

Oncelikle sunu soyleyeyim, ben sizin kisisel olarak, tasa yuz suren biri olmadiginizi yazdiklarinizdan cikarsiyorum zaten.. Fakat gunumuzde yapilan hacca iliskin yorumlariniza dair size yazmak zorundayim. Cunku makalenizi okumustum sitenizde daha once.. Dolunay kismi vb.

Hac elbette bizden oncekilere de emredilmistir. Ancak onlarin yapmis oldugu hac, bugun yapilan hac'dan farklidir. Ki Kabe ile hic alakasi yoktur.

Bahsettiginiz gibi iki turlu(ticari/dini) hac mevcut degildir. Fikrinize saygi duymakla beraber, ben bu gorusunuze katilmiyor ve dogru bulmuyorum. Nedenlerini asagida yazacagim. Bununla birlikte bu bahsettiginiz iki turlu hac eylemini, Mekke fethi sonrasi veya oncesine mi yorumluyorsunuz emin degilim. Sanirim siz bir yerden sonra dini hacci ilave ediyorsunuz.
Simdi bakalim kronolojik siraya;

Hesaplamaniz(olay-zaman-yer) yanlis bence... Bununla birlikte Ibrahim'in epey bir gec yasta oldugu konusunda sizinle hemfikirim.

-Ibrahim ile Muhammed(teblig alis) arasi yaklasik 2700 yil kadar. Ismail ile Muhammed'in arasi da yaklasik 2000 yil kadar. Surec bazinda..

-Bakin Tekvin12 bolumu, dedigime iliskin size fikir verebilir.(incil.info)

- Bahsettiginiz Hac suresinin /25/26/27'de Ibrahim'e vurgu vardir. Hac ona da emredilmistir. Dolayisiyla Tekvin'deki emir geregi de bir anlamda haccina baslamistir.

Ama Tekvin47/8-9'u okursaniz Yakub gurbet yillarinin 130 yili buldugunu ama atalarinin gurbet yillari  kadar uzun surmedigini soyler. Demek ki Ibrahim daha uzun yasamistir(130'dan daha fazla).Muhtemeldir.

Kaldi diger ummetlere de hac emir edildigi gibi, Allah kurban emrini onlara da emretmistir. Hac/34. ayette bunu bulabilirsiniz. Ibrahim yonelik anlatilan Hac/29'da ise kirden arinma emrini ve adaklari yerine getirme emrini gorebilirsiniz. Hac suresinin 26. ayeti ve sonrasi yaklasik 41'e kadar Ibrahim bahsini ve genel gecmisi anlatir birebir, bir zamanlar diye baslayarak.. Ama Ibrahim'in bildik anlamda kurban olayini ogrenmesi icin, oglunun buyumesi gerekir.


-Simdi bahsettiginiz Tevbe ayetine bakarsak 9:19 bu sadece Muhammed donemine iliskin bir durumu ve kiyaslamayi anlatmaz.
Daha ziyade genel bir anlatimdir.
Yani Mescid'i Haram'a dair tamircilik ve su dagitimi(gostermelik isler) ile, tam inanmis bir insanin eylemi ve mucadelesi bir tutulamaz benim okudugumda ayetten anladigim..(baska bir ornegini asagida goreceksiniz)
Genel olusunu dusundugum ayet ise, hemen ustteki 18.ayette gecen Allah'in mescitleri ifadesidir.

Takdir edersiniz ki bu donemde yayilan hristiyanlikta, bazilari varolan dini degistirmis teslis inanci da ekleyerek saptirmistir, kimisi sapmamistir. Kuskusuz ki bu insanlar da, saptirilmis inanca ragmen, ibadet amacli mescitler yaparlar gittikleri yerlere..(ismi onemli degil ben kestirmeden mescit dedim)

Kaldi ki bahsettiginiz Tevbe ayetinde hayvan kesimi diye birsey soz konusu degil..Sadece su sakaligindan bahsediliyor. Ve surenin ilk ayetinde musriklere ultimatom adi altinda bir genelleme yapilmis zaten..3.ayette buyuk hac gunu deniyor. Buyuk pazarlik gunune de cevirebiliriz bunu sanirim.(siz daha once pazarlik anlamina geldigini soylemistiniz)





-Hac 25'e bakarsaniz, olayin Mekke fethi oncesinde gerceklestigini gorursunuz. Yani Mescid-i Haram'a gelenleri sokmuyorlar, engelliyorlar. Demek ki peygamber henuz Hubeydiye anlasmasini yapmamis.(Cunku bu anlasma ile inananlar dogup buyudukleri topraklari ozgurce ziyaret etmeye baslarlar, bundan once Kabe'nin bulundugu bolgeye giremiyorlardi)

-Kuran'in nuzul sirasina da bakarsaniz sayet(yanlissa siralama lutfen duzeltin), Hac 103 sirada, Maide 112. siradadir ki Tevbe 113. sirada inmistir. Bakara'da 87. siradadir.

Yani daha acigi henuz Mekke fethedilmemis. Dolayisiyla belli bir noktaya(Muhammed kavmine, bugun yapildigi sekliyle ) bir hac emrolunmamis. Takdir edersiniz ki Muhammed ve beraberindekiler o zamanki Kabe'ye gidip putlara ibadet edenlerle birlikte ibadet yapamazlar. Yapmalarinda bir mahsur olmasaydi, zaten hicret emri verilmezdi Medineye dogru.. Mekke'de kalir orada yasarlardi.

Dolayisiyla henuz fethedilmemis Mekke'de tam teslim olmuslar ve Muhammed, biri sadece Allah'a dua ederken , oteki El-Ilah ve kizlarina dua eder sekilde yanyana ibadet yapamaz.

-
Al-i Imran ayeti geregi de, sizin dusundugunuz sekilde(ben Kabe'yi insa edenin Ibrahim veya ayetlerde bahsedilen kutlu ev'in bugunku Kabe olmadigini dusundugumden), inananlar fethedilmemis ve girisi engellenen bir yapiyi ziyaret edemezler.(kaldi ki bu ayet genele hitap eden bir ayettir)

Bekke'deki Kutlu ev meselesi ve Ibrahim'e iliskin; (yanlislik payi icerebilir, kendi dusuncemdir, sevgili haktansapmaz ve siz elestirirseniz sevinirim.)

- Bahsettiginiz Kureys suresi'nin Hacer ve Ismail'in  o bolgeye birakilmasiyla, Ibrahim'in Kabe'yi onarmasiyla pek bir alakasi yok. Baglamaya calissak da imkani yok.
Nuzul sirasinda Kureys 29.sirada zira.. Muhammed Esed on bilgisinde bu surenin Fil suresi ile okunup anlasilmasi gerektigine dikkat cekmis. Ki ben arastirdigimda, kendisi hakli buldum tarihsel acidan..

Iki secenek yakaladim;

Dolayisiyla bu sure olsa olsa Muhammed ve ilk inananlar adina soylenmis olabilir bence..Hicretten onceki zulumlu yillarda.. Zira musriklerin aclikla sorunu yok ki karinlari doysun veya guvensiz durumda degiller ki guvene ulastirilsinlar. Ortada daha Mekke'nin fethi soz konusu degil..
Veya Kusay Bin Kilab'tan ve onun soyundan  soz ediyor olabilir. Bu kisi Abdulmuttalibin buyuk-buyuk-buyukbabasi ve Muhammed'in besinci gobekten atasiymis..

Mekke'nin en guclu adami.Ve Huza kabilesinden kiz alip, Kabe koruyuculuguna terfi etmis biri..Kabe'yi restore ettirip, Araplarin Kabe etrafina ev yapmalarina izin vermis. Ilk bugunku anlamda belediye binasi benzeri bina  yaptirmis ve diger  kabilelerle istisare etmis, topladigi vergilerle o donem  hac yapanlara yiyecek ve su saglamis biri.. Tevbe/18/19
Ama inanmis ve teslim olmus degil takdir edersiniz ki..
Cunku Muhammed henuz dogmus, buyumus ve vahiy almis degil,dolayisiyla Kuran inmeye baslamis da degil bu safhada..
Muhtemelen bu guclu adamin soyundan gelenlere hitap ediliyor olmali, cunku gelenegi devam ettiriyorlar(sakalik+ikram). Miladi 570 yilinda da(peygamber dogmadan once) Fil saldirisi oluyor Kabe'ye..(Sana da yapilan yeni kiliseye haci cekme rekabeti yuzunden)

Oysa onlar(Kureys) hala, Allah'la beraber kizlarina da tapiyorlar. Ahiret'e inanmiyorlar.
Dolayisiyla Kabe bugunku kilise seklindeki gibi hizmet veriyor. Cunku inanc tek tanriya inmis degil hala.. Bir yaratici var olsa da  kizlari var oldugunu saniyorlar.Ustelik yaratici hristiyan inancindaki Rab bile degil. Hubel isimli en buyuk olduguna inanilan put.

Enfal34/35 zaten musrik araplarin ibadet seklini gosteriyor bize..
Bu yuzden Allah tarafinda verilen rahmetten ders alip, o evin rabbine itaat etmeleri isteniyor olabilir.
Allah gene Kureys'i galip getirmis, zira mantiken Muhammed o kabilenin icinden dogup cikip gelecek. Ki bana gore ikinci secenek daha mantikli geliyor. Muhammed, Miladi 571'de doguyor cunku..

-Dolayisiyla sizin ticari dediginiz hac(eskiden beri, suregelen) kilise inanisi(Allah'a cocuk ekleyen tur inanc yani) ile iliskili hactir. Yani baska bir deyisle, tahrif edilen Isa oz dininin bozulmus hali(aslinda o bile degil Hristiyanlar Allah'a(God) inanirlar red etmezler), cunku Kabe'deki putlari kiranin Muhammed oldugunu biliyoruz.Isra/81(hak geldi, batil yok oldu)

Bahsettiginiz gibi Ibrahim'le veya Hacer'in birakilmasiyla ilgisi yoktur. Bir kere Ismail Mekke'de yasadi deniliyor.Muhammed'le Ismail'in arasi 2000 sene yaklasik. Eh Ismail'in en saglam ihtimalle 1000 yil yasadigini dusunemeyiz sanirim.(yaslar eksile eksile duser genellikle dini metinlerde)
Oysa ne Ibrahim, ne Ismail teslim olduktan sonra, kilise inancina geri donus yapmamislardir.
Kaldi ki Muhammed'in kendisi de peygamber olmadan once inanmiyordur.Elimizde Sura 52 ayeti mevcut zira.. Yanisira Kureys basindan beri atalari uyarilmamis bir topluluktur. Atalari uyarilmadigi icin de gaflet icindedirler. Yasin/6(atalari uyrailmis olsaydi gaflet icinde olmayacaklardi)

Veya hristiyanlik dinine inanirlardi.
Halbuki tahrif olmus hristiyan inancinda dahi , melekler Allah'in kizlari degildir. Onlar sadece Isa'yi ogul seklinde algilarlar.

Yasin/6 yi baz alsak, Ismail'in Mekke'de yasadigi yanlislanir.


Zira 2000 yillik surecte, ogretinin devam etmesi gerekir az da olsa..en iyi ornek biziz, 1400 yil onceki kitaba iman ediyoruz, inaniyoruz, tek tanri inancimiz mevcut..1400 yillik surecte, gelisen dunyaya ragmen, birgun dahi, Allah'a cocuk yakistirilmamis ornegin, bozulan tahrif edilen hadislerde bile...

-O halde iddia ettiginiz gibi, Hacer'in ve Ismail'in birakildigi yer, Mekke civari degildir, Kabe hic degildir. Zaten tum dinsel kaynaklarda, Hacer'in issiz, adeta kus ucmaz kervan gecmez bir bolgeye yerlestirildigi soylenir. Ki Hacer"Bu issiz colde beni cocukla  birakip nereye gidiyorsun der Ibrahim'e...

Halbuki sizin bahsettiginiz gibi olsa, yukarida ornegini verdigim Muhammed'in atasi donemi bile, -ne kadar eskidir geriye dogru matematiksel giderseniz, eger... En az 300 yil atar(ortalama kabadan 100 yil yasadilar desek.)
Ki Muhammed dahi kac yil yasadi.(D.571-O.632)

ticari hac maksatli sekilde orada konuslanmis ve canliligin saglanmis olmasi gerekir.Dolayisiyla Hacer, insan olan, ticaret olan hareketli bir yerde bebegiyle basbasa kalmaz.

Sonuc olarak, bahsettiginiz sekilde Kabe'ye iliskin, iki turlu hac mevcut degildir. Hac bugun ifa edilen sekilde olsaydi, Allah kitaplarinda, adi gecen tum peygamberler bir rituel anlatir ve ogutlerdi. Ama gelen tum peygamberlere bakarsaniz hepsi teblig etmis, yer degistirmis(bolge) ve zorluklar yasamistir.

Bu yuzden bence hac, insanin bu yol uzerine(Allah inanci) verdigi mucadeledir. Bu mucadele en mantikli sekilde, verilen tebligi yaymakla olur. Peygamberler hic yer degistirmeden, olduklari bolgede kalsalardi, bugun dunyada yollanan elci ve kitaplar bolgelere sinirli kalirdi.
Oysa Allah bize, her donemde elci yolladigini aciklar zaten kitapta..

Konu eger Allah adina kurban bogazlamaksa, insan her cografyada bunu yerine getirebilir. Yeter ki niyeti, Allah adina bogazlamak olsun.

Eger aksi olsaydi, Ibrahim'in Kabe'ye ogluyla birlikte gitmesini, orada kesmesini isterdi Allah, bir isaret olmasi babindan.. Biz de bilirdik ki Ibrahim atamiz burda kesmis, burada kesilecek derdik.

Kac yerde Mekke adini kullanan Allah, boyle bir olayda kullanmayi unutur mu?(HASA!)


Oysa tarih ortada, put dolu kabeye Ibrahim kurban vermez. Bunu biliriz.

Aksi olsaydi eger,Ticari hac ile birlikte dini hacci emredildigi halde ,Muhammed oncesindekilerin yapmasi mumkun degildir. Musa ve Isa soyu yani..

Musa'ya inanmis olan yahudiler sizin bahsettiginiz uzere haclarini, mantiken put dolu kabede  yapmazlar.(Mezmurlar/81-9 geregi)

Isa'ya inananlar, hadi teslis'e inaniyorlar ama gene putlarla dolu Kabe'de yapamazlar.

Onlarin tumu icin de hac emri var, ama bildigimiz anlamda hac eylemi degil bu!


Onlar yapacak olsalardi, Muhammed'in de hicret etmesine gerek kalmaz, onca yil zulum de cekmezlerdi Kureys kabilesi icinde..
Allah zaten inanmis ve sapmamis bir yahudinin ibadet yaptigi yerde, muslumanin ibadetini niye yapmasina izin vermesin ki?

Kaldi ki Isa donemi yayilmaci hac yapar. Onlarin hac anlayisi bugunku anlamda misyonerliktir. Teblig etmektir. Dunyanin en eski kilisesine bakarsaniz St.Pierre kilisesidir. Kayaya oyuk haldedir ve Antakya'dadir.
Bugun Hristiyanlarca kutsaldir.

Efes'teki Meryemana kilisesi ona keza gene kutsaldir. Hristiyanlar Meryem karnindaki ile cekilip gittiginde, hamileligini orada gecirdigine inanirlar.

Bu soylediklerim de gecerli olmassa sayet size Kehf suresini oneririm. Onlarda sapmadan inandiklari icin, eziyet gorup yurtlarindan cikarilan hristiyan insanlardir. Kisi sayisi konusunda Allah gayb olarak nitelendirir sayiyi.. Herkes birsey soyler, ama gercek sayiyi Allah bilir.

Kehf/9'dan 26 ya kadar tum ayetleri verebilirim. Ki o ayetlerde onlarin uyuduklari bolgenin yerlileri anit veya mescit dikme konusunda hemfikir olurlar.

Demekki hristiyanlik tahrif edilmeye baslandiktan sonra, gercek inananlara da yasam sansi vermemisler ki kacmak zorunda kalmislar. Oysa tum suclari yalnizca Allah'a inaniyor olmak.. Muhtemelen teslisi reddetmis olmalilar.

Kaldi ki , Kumran yazitlari ve son zamanda Barnabas Incili'de mevcut.Ve bunlari yazanin siradan  bir kesis oldugu iddiasiyla, Hristiyan dunyasi bu kitabi kabul etmiyor. Oysa Maide/82 bu dusunceleri yalanliyor.

Biraz uzun oldu kusura bakmayin. Vakit ayirip okudugunuz icin tesekkurler.


__________________
sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Yukarı dön Göster sasha's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sasha
 

<< Önceki Sayfa 13 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats