Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Şöylede bağlantı yapabiliriz belki,çoğunluğun içinde
kendini iyi olarak niteleyen babanın evlatları mahrum bir
yaşama kısmen mecburlar,en azından kendilerini kurtarana
kadar,peki öyle bir lider ki aşırı derecede
ulusalcı,yalnız bu yönü tamamen kendi halkı için
geçerli,halkından tek bireyin gözünün yaşına dayanamayan
bir adam,bir vatan sever.Bu adam ordusuyla diğer
halkların üzerine onları darmadağın edercesine,ne soy ne
sop ne mal ne geride evlat bırakmamacasına hucum ediyor
bunu yaparken tek amacı halkının mutlak refahı.Onun
ülkesinde herkes tok ve herkes mutlu,birbirine saygılı
insani ilkeleri baz almış gayet naif bir topluluk.Onların
o konumlarında olması ve tutunması adına liderlerini
gönülden ta derinlerden seviyor ve taktir ediyorlar ve
yetmiyor,kahramanlıklarını ne akil bir adam olduğunu
hatta fiziksel özelliklerine bile dem vuruyorlar.Aydını
da halkı da yönetimden son derece memnun.
Sonuç,lider onlar için İYİ bir adam.Babayla benzerlikleri
var mı?eh ikisi de bir şekilde yönetimde,biri kendi
iyiliği için halkını yoksulluğa iterken,diğeri halkının
refahı için çalışmayı hem kendi hemde onlar için iyilik
olarak kabul ediyor..
Babanın halkı sizce,talana uğrayan halkla benzer mi?
Babanın halkına göre baba mahrumiyet yaşattığı için kötü
örnek ve talana uğrayan halka göre talan eden kişi
kötü.Bir taraf marslı bir taraf dünyalı desek belki bir
mazeret olur ama iki gurupta dünyalı,iki gurupta insan.
Baba iyilik için SİSTEM NAZARINDA çalamıyor,lider iyilik
için SİSTEM NAZARINDA hak olanı işliyor.Bağıntı
şurada;iki tarafta da iyilik adına kötülüğe maruz
kalanlar var,bu durumda bu sorunun çözümü nasıl olmalı?
Öncelikle babadan hareketle,
babanın içinde bulunduğu sistem insan hak ve hukukuna
saygı göstermediği için kendisine ödenen
ücretten,sistemin bir hırsızlığı söz konusu..sistem dış
iç borç,istihdam giderlerinin karşılanması adına,ele
geçmesi gereken insani ücretten KENDİNCE LEGAL pay gasp
ederek babayı bir seçime zorluyor.Seçimi kendine alırsa
iyi,almazsa sisteme göre kötü oluyor.İnsanların
mallarından tırtıklamayın,ölçüde ve tartıda hileye
sapmayın ayetini baba,aldığı öğreti gereği hep kendine
düşünüyor oysa emir genele yani gerçekte kamuya verilmiş
bir emir ama işte burada baba bir nevi işgüzarlığa
saparak hatta sazan gibi atlayarak bu emrin kendisini
direkt ilgilendirmesinden yola çıkıyor ve kendisini
besleyen sisteme öfke duysa da minnettarlığını dile
getirmeden de edemiyor,hatta bu durumu bir imtihan olarak
kabul edip bundan erdemlilik payını kendine ayırıyor ve
burada olan yine evlatlarına oluyor.Nede kötü bir
taksimat.Lider ise aldığı bu emir karşısında halkının
refahını son derece yüksek tutarken onlara erdemli
olmaktan dem vuruyor ancak diğer tarafta da diğer halkın
tüm varlığına el koyarak onları mahrum ediyor ve haklı
sebebi de Allah'ın insanları boylara ayırmasını
öngörüyor.Ona göre halkı için diğer halkın sisteminden
pay almak, kendi halkının refahı mutluluğu için LEGAL bir
sebep.Elbet aradaki yanlışlığı görüyorsunuz,bu çoğunluğun
şu an için ortak sorunu,hani karar mekanızmasında
olanlarda bunu dile getirmişlerdi,vicdan ve cüzdan
arasında bırakılmak,yani sisteme hizmet sebebiyle o işin
görülmesinden gelecek artı bir pay vicdanları rahatsız
ediyordu ve bir fırsatını yakaladıklarında bunu bir isyan
olarak dile getirdiler.Ama sadece kendileri
için.Diğerlerini dışta bırakarak.Şimdi bundan sonra
alınacak ek payın adı ne olur bilemem onlar legal deseler
de.
Baba legal adı altında illegal bir sistem ve ücretle
yaşamaya zorlanıyorsa bu durumdan haz duymamalıdır,haz
derken erdemlilik için sebep aramamalıdır.Bilmesi gereken
sadece şu;sistemin işleyişi anormal ise bunu doğrultmanın
adı normalleşmedir,iş gördüğü için ek payı zulme sapmamak
kaydıyla yeteri kadar alması hem kendine hem ailesine bir
fayda ve iyiliktir.İnsanlara taşıyamayacakları yükler
vurmak ancak kafasızların işidir ve siz o kafasızların
sisteminde kafanızı kullandığınızda işi normale döndürmüş
olursunuz.Yönetimler zaten bir acziyetten
doğmuşlardır,işlerin görülmesinin kolaylanması adına
kurulan bu sistem bir zaman sonra işlerin değil,kendi
bağımsızlığının devamı için vardırlar.Sömürüye, o ülkenin
kurumları da,korunma,daha iyi yaşam ve hizmet için varız
deseler de aslında o ülkenin en büyük
düşmanları,insanları vicdan ve cüzdan arasında bırakan
kurum ve işleyişin ta kendisidir.İşte bu sebeple, iş bir
nevi gemisini kurtaran kaptandır muhabbetine dönüşse de
zaten bozuk olan çarkın içinde ayakta kalma çabasından
başka bir şey değildir ve bu bana göre meşrudur.İşlemesi
istenen yasaların,mevcut imkanlarla işlenemez vaziyete
gelmesinin tek sebebi yine yönetim erkinin
dangalaklığından başka bir şey değildir.Onların dayatması
karşısında,kişi de kendince önlemini almak zorundadır.Bu
bana göre haklı legal bir mücadeledir.Burada gerçek kötü
olanlar emir gereği vicdanlı bir sisteme geçit
vermeyenlerdir.Misal,tekel işçilerinin talep ettiği artış
için biri,bu artış isteği legal değildir bu insanların
mal ve imkanlarından tırtıklamaktır ve bu vicdansızlıktır
işte bu nedenle talep edilen artışı yetimin hakkı olarak
görmekteyim ve yedirmem çünkü ben namuslu bir yöneticiyim
deyiverdi.Aynı erk,kendi ücret artışlarını sanki yetimden
rızalık almış gibi kat be kat sağladılar.Kendilerine
gelince sebep şu;erk vicdan ve cüzdan arasında
bırakılamaz bu günahtır ve yönetimi sekteye uğratabilir
ama işçi için bu artış fecaattir rezalettir
hırsızlıktır.Görüyorsunuz dostlar.
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
Allah insana zulmetmez, insan kendi kendine yapar.
Günümüz tabiri ile özeleştiriden yoksun yaşamaktayız. Bilinçaltımızda beslediğimiz ve kendimize bile seslendirmekten korktuğumuz kibir, gurur ve çok bilmişlik bizleri esir almıştır.
Halbuki, insanlığın ölçütü ve en doğru kalibrasyon aracı Kuran’a baktığımızda, şeytan, melek ve insanın en temel özelliklerinin aşağıdaki şekilde olduğunu düşünüyorum:
Şeytan: Kibirli, ön yargılı ve geri adım atmayan. Kendi aklının esiri olmuş, kendi doğrusundan başka doğru tanımayan. Kendisinin de hatalı olabileceğini düşünmeyen.
Melek: Kendilerine Allah tarafından öğretilmiş bilgiye dayanarak, insanın yaratılma sürecinden önce itiraz eden ve fakat kendilerine yaratılmış oldukları hatırlatıldığında derhal af dileyip, Allah’ın tek ve mutlak hakim olduğunu kabul eden.
İnsan: Cennette olmasına rağmen, her şey elinin altında mevcut iken, imtihan için sadece bir ağaca yaklaşması yasaklandığı halde, elindeki tüm olanakları görmezden gelip, yasağı çiğneyen. Fakat, hatasında ısrar etmeyen ve derhal tövbe edip, özeleştiri yapıp, her şeyden münezzeh olan Allah’tan af dileyen.
Bu çıkarımlarımızdan sonra insanın, şeytani ve meleki davranış arasında gidip geldiğini görmek pek zor olmasa gerektir. Nitekim, fıtratına aykırı olmasına rağmen, fıtratını zorlayarak hata yapan insanoğlu; özeleştiri yapmadığı takdirde, hatasını göremeyecek ve hatasında ısrar edecektir. Bu sonunda onu kibirli, gururlu ve önyargılı yapacak, zamanla hataları, yanlışları kendisine doğru gibi gelecektir. Halbuki, iç muhasebesini tertemiz bir akıl ile yapan, özeleştirisini dosdoğru bir şekilde yapan insan hatasını Allah’ın izni ile görecek ve derhal bağışlanma dileyecektir.
Allah; kıyamete kadar geçerliliğini sürdürecek olan Kuran’da, insanlık tarihi boyunca insanlığın düşmüş olduğu hataları bizlere mükemmel bir şekilde bildirmiştir. Bizlere düşen görev ise, bu kıssaları ÜZERİMİZE alarak, bizim de aynı durumda olabilme ihtimali olduğunu düşünerek okumamız ve bu şekilde anlamaya çalışmamızdır. Anladığımızda ise, vakit geçirmeden hayatımıza tatbik etmek olmalıdır.
Allah insana zulmetmez, insan kendi kendine yapar.
Günümüz tabiri ile özeleştiriden yoksun yaşamaktayız.
Bilinçaltımızda beslediğimiz ve kendimize bile
seslendirmekten korktuğumuz kibir, gurur ve çok bilmişlik
bizleri esir almıştır.
Halbuki, insanlığın ölçütü ve en doğru kalibrasyon aracı
Kuran’a baktığımızda, şeytan, melek ve insanın en temel
özelliklerinin aşağıdaki şekilde olduğunu düşünüyorum:
Şeytan: Kibirli, ön yargılı ve geri adım atmayan. Kendi
aklının esiri olmuş, kendi doğrusundan başka doğru
tanımayan. Kendisinin de hatalı olabileceğini
düşünmeyen.''
Evet işte tam da bu,
buradaki şeytan tarifi tamamıyla insana ait.
İnsanın acziyetten dolayı ortaya çıkardığı yönetimlerin
aynen vasıfları da şeytanınki ile aynı.Melek görmek
istediğimde ise bir kediye bakmam yeterli.Onda yeterince
erdem var.Tek kelime kötü konuşmaz.
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
1-Kulun Allah'a karşı zulmü, ki bunların başında şirk gelir.
2-İnsanların birbirlerine karşı zulmü, ki burada adam öldürmekten, hırsızlık vs.her tür günahlar yer alır.
3-İnsanın kendi nefsine zulmetmesi. Zulmün bu türü ilk ikisinin sonucudur. Allah'a karşı işlenen zulüm ile insanlara yapılan zulüm, insanın nefsine karşı zulmünü doğurur. Böylece nefsine zulmeden kendine kıymış olur.
İlk iki zulüm türünü Allah'a isyan ve zulüm şeklinde teke indirmek mümkün...
Çünkü insanlara karşı işlenen zulüm Allah'a isyan sonucudur...
Dolayısıyla: ''Allah'a isyan eden kendine kıymış olur” denilebilir.
İnsanların ilahi vahiy ve daveti idrak edemeyerek kendilerine yazık etmesi bir tür zulümdür...!
Nefsine zulmetmek demek ilahi emirlere kulak asmadan; dini hayatı ve ahireti ciddiye almadan şuursuzca yaşamak ve bunun sonucunda ilahi cezayı hak etmek demektir...!
Adil, Rahman ve Rahim olan Allah kullarına zulmetmeyeceğine göre, Allah’ın adaleti gereği cezaya müstahak olan kul kendine kıymış olmaktadır...
İnsanın kendisine yazık etmesi anlamında Kur’an’da yirmi dokuz ayet vardır...
Şeytan ve nefsin insanı beşeri zaafları ile iğva ederek kandırması, kulun kendi nefsine zulmü olarak değerlendirilmektedir..!
Adem ve eşinin cennette(dünyada) kendi nefislerine zulmetmesi sonucu başlayan yolculuğu o günden bu güne ilahi davete sarılma ya da nefis ve şeytana aldanma ekseninde gidip gelmektedir...
Davete uyanlar kurtuluş muştusuna ererken şeytan ve nefse aldananlar kendilerine yazık etmektedir...
İnsanın kendi kendine yazık etmesinin en yüksek boyutu, kulluk adresini şaşırması ve Allah’tan başka tanrılar edinmesidir...!
Bunların başında insanın nefis ve hevasını tanrı edinmesi gelir...!
Bununla birlikte insanın servete, şöhrete, şehvete ve dünyaya kulluğu hiç eksilmez...
Kur’an bu tür sapkınların serüvenlerini uzun uzun anlatır..
Allah ile ilişkilerinde çarpıklık yaşayan, O'nun sınırlarını aşan, içtimai meselelerde çevresine, hane halkına ve eşine zarar veren kimseler de Kur'an'ın ifadesiyle kendilerine yazık edenlerdir..
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Melekler insanı kan dökücü olarak nitelemişlerdi.Kan
dökücü olmak için ne yapmak gerek yani sonunda elbet bir
-cü var..bu o kadar basit olmasa gerek?
Kan dökücü...kimlerdir?
Vergi almak,sömürmek her türlü kullanmak için devletlerin
diğer devletlere saldırısı kan dökücülüktür sağolsun
osmanlı bizim adımıza zamanında bunu yeterince yaptı..Bir
devletin..ki burada devletten kastedilende nedir daha tam
açık değil(Kurana göre devlet nedir'in açılımı hala
yapılamadı),bir devletin bünyesinde savaşa her daim hazır
asker güç bulundurmasının adı tam olarak nedir?dışa karşı
Koruma,caydırma içe karşı cumhuriyeti koruma ve kollama.
Bu kadar basit...değil,bu kadar basit değil?sen ne iş
yapıyorsun?ben duvar ustası,sen?ben sıvacı..sen?ben?ben
duvarları tutuyorum..nasıl yani?duvar yıkılmasın diye
duvarı tutuyorum işimin bir kısmı bu..diğeri ne?diğeri
ise balyoz olmak..tezat..
Elçi savaştı..kimlerin Allah yolunda öldürüldüğünü
öldürdüğünü açıkladı..ve kuranda ve tevratta anılanlar
da..onlarda savaştı ama bir hak uğruna..elbet herşey gibi
insan bunu da yanlış anladı aka kara dedi..sonra güç
oluşturdu ve sonra o güç Allah için değil,Allahsızlık
için fesat yuvası haline dönüştü,içlerinden
kaybettirdikleri, ''başında kavak yelleri esen biçare
delikanlıları''şehit gazi diye niteledi..
Çünkü Hakkı temsil etmiyorlar,belki halkı...
Hakkın temsilcisi değil vasisiyiz diyorlar..ki öyle
olmasa kaybettirdiği canlar için Allah adına
konuşmazlardı..keza sivil fesatta bu durumda..ne halkın
nede hakkın temsilcileri..sadece,vasisiyiz diyerek isabet
etmiş
oluyorlar..
öyleyse benzer tüm güçler batıl.
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
"..en dindar olan en çok kuran okuyan anlayan tefsir eden vaaz veren namaz kılan oruç tutan hacca giden değil en çok zalime karşı durandır..."
Sayın Asım! Yine düşünmeden popülist bir yaklaşım sergilemişsiniz.Bu yazdıklarınız Kuran da anlatıldığı şekilde yapıldığında zaten zalimlere karşı durlmuş oluyor.Örneğin,Alak suresinde "Gördünmü salat eden bir kulu engelleyeni?"ayeti açıkça gerçek salat edenin engelleneceğini belirtiyor.Demekki salat zalimlerin hoşuna gitmeyen bir eylemmiş.Selamlar..
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma