Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamlar,
Samimiyetle bir soru sordum kendime;-Tarafsız-önyargısız olabilir miyiz..? diye.
Hayır..! Nerde duruyorsan oradan bakıyorsun hayata-olaylara. Tarafsız olamıyorsun. Doğrusu da bu tabiiki...tarafsız olmak bir iddiadır ve koca bir yalandır.Bu yüzden Rabbimiz, mubarek Kur'an'da iddia sahiplerini ispata davet eder. Onlara, asılsız bir kuruntunun peşinde giden, yeryüzünü fesada boğan müfsidler damgasını yapıştırır.
Ya bizler...bizler gereği gibi inanan ve imanlarının da gereğini yerine getirenler olarak..!!, vahyin bize açtığı alanlardan bakabiliyor muyuz hayata..? Ya da bu bakışın getireceği pratiği-fiili, salih amele çevirebiliyor muyuz..? Şimdilik böyle görünmüyor. Kendi ego-öz eleştirimizi yapmadan yaygara koparmak nasıl bir vahiy mantığıdır..? Burada yazı yazmak, müminlerin, garibanların,kölelerin, meta ya dönüştürülen kadınlığın v.s. hangi derdine derman olur.
Şimdi burada, o " İnim inim inleyen köle-işçiler " hakkında, Kur'ani bakış açısıyla bir çözümlemeye girişsem ki biraz değinecem tabii, bir çok dost bana hak verecektir.
Dedim ya nereden bakıyoruz bu meseleye...eğer Allah'ın Kitabından bakıyorsak, o zaman hakikat tüm yalınlığıyla çıkıveriyor ortaya.
"Bu ayartılmış-kandırılmış ve böylelikle de köleleştirilmiş yığınların bir Kitabı var ve O Kitabı gönderen Allah var. Bunlar Allah'ın sorumlu kulları robot değil, idrak edemeyecek akıldan yoksun da değiller. Kimse onları küçümseme hakkına sahip değil. Kimse onlara, zavallı beyinsiz(cik)ler ne yapsınlar, muamelesi yapamaz.
İkiyüzlülerin, erkek-kadın, hepsi aynı türden, aynı yapıda kimselerdir: kötü/eğri olanın yapılmasını öğütler, iyi/doğru olanın yapılmasını önlerler ve [iyi olanı yapmaya] asla yanaşmazlar. Allah'a karşı umursamazdırlar; bu yüzden Allah da onları gözden çıkarır. Gerçekten günaha gömülüp gitmiş olanlar da işte bunlar, bu ikiyüzlü kimselerdir!(Tevbe-67)
Ayetin konu bütünlüğünü de dikkate alıp değerlendirdiğimizde, tipik bir ilke-yasanın vaaz edildiğini görebiliyoruz. Münafık-İkiyüzlülük. Ne acıdır ki Allah'a karşı ikiyüzlülük yapmadığını zanneden bu güruh (çünkü bilgi olarak onda var), hayatın diğer alanlarında, özellikle toplumsal çarkı-düzenin bir parçası olduğunda asla münafıklıktan da geri durmuyor.
Basitçe, yaşadığı gibi inanmanın kendisine verdiği eziyeti, yaygara kopararak manüple ediyor. Eğer menfaati varsa hiç sevmediği birilerine şirin gözükebiliyor. Eğer eline para-güç-iktidar geçerse bir çırpıda daha önce sevmedikleriyle kanka olabiliyor.Eğer kariyerine engel oluyorsa, ana-baba-çoluk-çocuk-akrabasını bir anda yok sayabiliyor (gene onlar için..!). Bir türlü ulaşamadığı Karun-Dünya malı için, aynı idealin soyut-somut figüranlarına kul-köle oluveriyor. Sana başka, bana başka, Rabbine başka konuşuyor. Rabbinin onu değiştirmesine müsade etmiyor, kendi nefsinde olanı değiştirmeyerek.
Buradan bir lokma bir hırkaya çıkacak değiliz elbette. Ama eğer Firavun-Karun-Haman egemenliğinde yaşıyorsanız, ya onlara kul-köle olup sebze-meyve, soğan-sarmısak yiyeceksiniz ve zulümleri görmeyeceksiniz ya da size biçilen yargıdan özgürleşmek için, ödemeniz gereken bedeli seve seve ödeyeceksiniz. Hem de bunu yaparken asla firavunlaşmak gibi bir gizli emel taşımayacaksınız.(Bakara-61). Dava büyüktür, onurlu ve köklü bir davadır ve Rahman Allah bunu açık bir yasaya bağlamıştır. " Nefislerinizde olanı değiştirmedikçe, Allah sizi değiştirecek değildir".(Ra'd-11)
Çözüm insanın kendindedir yani. Bir köşede ağlayıp zırlamakla nefsinizde olan korku, saplantı ve kirlerden arınamazsınız. Kur'an-ı Kerim okumalıyız. Hem de çok okumalıyız ki birbirini daha da iyi anlayabilelim. Kitabı, hayatın içinde-ortasında anlamayanlar, yoksa, mezarlarına okunacak olmasına mı güveniyorlar..? geç kalınmış olması kaçınılmazdır.
Son olarak, talep ettiğimiz şeyler (meta) bizi köleleştiriyorsa, taleplerimizi gözden geçirmeli değil miyiz..? Yoksa Karun için " Ne şanslı adammış" yakıştırmasını yapan ahmaklarla ne farkımız kalır.
__________________ emrolunduğun gibi dosdoğru ol
|