HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: FURKAN SURESİNDEN ALINACAK DERSLER... Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

haktansapmaz Yazdı:

Değerli hocam, sizin yaptığınız çeviri de değil yorum da değil! Örnek: "HÛrun maqsûrâtun fi_lxiyâm": "Çadırlarda mesafeleri kısaltılmış üzümler"! Çarpıtma mı, yamultmamı, ne derseniz uyar. Esas çarpıtma bilmeden bu yaptığınızdır. Buyurun, çarpıtmıyoprsanız, yamultmuyorsanız yaptığınız bu çevirinin /yorumun doğru olduğunu ispatlayınız! Kaynak verin delil gösterin! Kaynak gösyeremiyor, ispatlayamıyorsanız haddinizi aşmayın! Lütfen! Ben İngiliceniz konusunda sizinle tartışıyor muyum? Bırakın dili bilenler tartışsın!

Saygı ile.

Merhaba değerli hocam. Altını çizdiğim itirazınıza, Arapça bilmeyen ama hanifdostlar forumunda müzakerelere katılmak isteyen insanların önünü açmak için cevap vermek zorundayım: ARAPÇA olarak dile getirilip Türkçeye çevirilmiş olanlar dahil, dinî hükümleri müzakere etmek isteyenler Arapça bilmek zorunda değil. İşleyen bir akıl sahibi olsunlar yeter. 

Öte yandan siz Arapçayı, tavrınıza bakılırsa, Araplardan bile iyi biliyorsunuz ama Kuran'ı fena halde yanlış anlıyorsunuz. İlahî sözleri ya bile bile çarpıtıyor ya da aklınızı işletmiyorsunuz. Şu iddia sizin:

4/102. ayette “içlerinde olduğunda ve onlara namaz kıldırdığında… onlar secde edince…(fesecedu )”

Dikkat edin Rasul’u de kapsayacak şekilde “secde ettiğinizde (fesecettum) denmemiş. Neden? Çünkü bu bir namaz olmayıp bir Kur’an dersidir de ondan.

Bense Arapça bilmiyorum ama Allah'ın ne dediğinin ayırdındayım:

onların bir bölüğü seninle kıyam etsinler (فلتقم طائفة منهم معك)

onlar silahlarını alsınlar (ولياخذوا اسلحتهم) 

onlar secde ettiğinde (فاذا سجدوا)

onlar arkanıza geçsinler (فليكونوا من ورائكم)

 

Buyurun, Allah "Silahlarınızı alın!" da demiyor; "Silahlarını alsınlar!" diyor (ولياخذوا اسلحتهم). Arapçanın allame-i cihanı olan sizin aklınıza göre, elçi silahlarını almıyacak demek bu.

 

İnananlara saldırmak üzere olan kafirleri karşılamak için elçi, inanan arkadaşlarıyla, arazidedir. Allah uyarıyor: Kafirler sizin gafil bir anınızı kolluyor; bir baskın yapıp üstünüze çullanacaklar! İnananların komutanı yine de silahsız...

 

Çünkü Allah "Silahlarınızı alın!" dememiş te "Silahlarını alsınlar!" demiş.

 

Bu mudur? Kendi aklınıza sahip çıkın siz. İnsanlara "Etin ne budun ne!" deyip yukardan bakmayı bırakın. Haddinizi aşmayın.

 

Fesubhanallah,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

haktansapmaz Yazdı:
Bırakın dili bilenler tartışsın!

Şunu demek istedim:

Dili tartışmayı o dili bilenlere bırakın!

Saygı ile. 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Merhaba hürmet ettiğim güzel hocam,

Aynı şeyleri tekrar edip duruyoruz... 101: "İzé darabtum fi-lerd... : Dolaştığınızda..." Hitap genel; Resul de içinde... 102: "Ve izé kunte fihim... : Sen onların içinde olduğun zaman..." sözüne gerek var mı?

Saygı ile. 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
sasha
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 27 kasim 2009
Gönderilenler: 368
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sasha

Selam,

Cok guzel giden bir tartisma olmus , Arapca bilgim yok ama cevirilerinizden anladigim Turkce izahlarla kendi dusuncemi soylemek istiyorum.


Sevgili Hasan Akcay, geride yazdiginiz ve orneklediginiz mesajlarinizi okudum. Sart icermedigini soyluyorsunuz, ama orneklediklerinizin tumu sart gerektiren olaylar..

Allah diledigini diriltir(Abese/22)
Allah'in onu diriltmesi bir sartla mi mumkun,  ki diger ayet icin de ayni seyi soyleyebilir miyiz?


Soyleyebiliriz sevgili Hasan Akcay, zira Allah'in o kisi/leri diriltmesi bir sartla mumkundur. O sart da Allah'in dilemesidir.


Allah dilemedikce, baska hicbir guc kafasindan kimseyi diriltemez.
Allah'in kendi yapacagi islere dair(oluslar yani) olmasi gereken sartlar, gene kendi istegi/dilemesi ile mumkundur.

Bu, kulun  beseri yorum yapip, sart kosulu getirmesi degil, Allah'in, Allah tarafindan bizlere bildirilmis bir nevi emri veya kanunudur, Allah'a iliskin dileme luksu.

Yani sarti surtu yok olacak bitecek bu is deyip kestirip atamayiz, atiyorsak ne zaman kiyametin kopacagini, ahirette ne zaman dirilecegimizi de bilmemiz gerekir, ki hasa boyle bir ozellige sahip degiliz.
O halde kitapta Allah tarafindan bize ileride yasanacagi seylerin olmasi icin gecerli olan tek bir sart var, o da dilemesi.

Allah'in dilemesi halinde diriltilecegiz.(bakin burada bir zaman soz konusu degil, aksine bir sart soz konusu, olayin olabilmesi icin.)
Hatta bazi insanlar belki de diriler ama bize gore oluler.(Allah'in goruneni gorunmez, gorunmeyeni gorunur yapabilmesi ozelligi)

Bunlarin tumu O'nun dilemesi sartina bagli.. Kabul edilmesi gereken, on kosul bu!

Sart ve zaman farkli kavramlardir bu konuda haklisiniz, kavramlara anlami insan yukler, insansiz, salt kendi basina bir kavramin toplum veya bireyler bazinda herhangi bir niteligi ve islevi yoktur.

Ama vermis oldugunuz orneklerde(eylemlerde) hepsi gidisat olarak sart'a cikiyor.


Sen onlarin icinde oldugunda, diye baslayan her cumle devaminda bir eylem iceriyorsa, bu zamanla birlikte, sarti da gerektirir.


Cunku hitap edilen kisi onlarin icinde olmayabilir.

Ornek;
Varsayin ki ikinci bir sahsa soyluyoruz bunu.

Hasan Akcay aramizda oldugunda, bize o gunku konu ile ilgili dusuncelerini aktarir.

Nedir burada Hasan Akcay'in dusuncelerini ogrenmemiz icin gereken? Kendisinin aramizda olmasi  sartidir. O aramizda oldugunda soz konusu baglamda eyleme dair zamandan veya eylemden bahsedebiliriz.

Zamandan da ote sarttir. Cunku aramizda olabilir de (yakin zamanda veya uzak zamanda), olmayabilir de.. Eylemin gerceklesebilmesi icin, aramizda olmasi sarttir ki dusuncelerini ogrenebilelim, o zaman dilimini paylasabilelim.

Allah uzun omur versin, gostermesin varsayin ki Hasan Akcay oldu. Aramizda olamayacagi icin, biz onun dusuncelerinden mahrum mu kalacagiz? Elbette hayir!

Biz gene de ardinda biraktiklari sayesinde onun konuya dair dusuncelerini ogrenebiliriz ve ileriki kusaklara aktarabiliriz, ama bunun da bir sarti var.

Bizim Hasan Akcay'i tanimis olma sansimiz veya kusaklarin onu  tanimasa bile yazdiklarini okumak icin ardinda biraktiklarini okumasi.

Bahsettiginiz konuya binaen, soz konusu  eylem zamaninin olmasi icin, kisi/ler bazinda sartlarin yerine getirilmis olmasi gerekir.


Yani;

"sen onlarin icinde oldugunda"  ile "onlarin icinde isen" dizilerinde hicbir fark yok sart bakimindan..

Zira hitap ve emir Allah tarafindan, bilakis ozne'ye(Muhammed'e) yapiliyor, zamana degil..Anlatilan kosullarda(yeryuzunde dolasma, sefer vb.) bahsedilen zamanin ve eylemin yasanmasi belki de bir ilk olarak uygulanmasi  icin, en degismez kosul Muhammed'in orada olmasi sarti.

Kaldi ki devaminda da gene sart goruyoruz, siz ayirt ederek belirtmissiniz zaten;

hasta degil isen(hasta olmaman sartiyla)
vakte sahip isen(vakte sahip olman sartiyla)

Diyeceksiniz ki Muhammed su an yasamiyor ama insana iliskin salat devam ediyor. Elbette ediyor, ama insanin varligi  sartiyla devam ediyor.



Bir eylemin olabilmesi icin, sartlarin olusmasi gerekir oncelikle.. Mescid-i Haram'da bu boyle..
Siz(veya diger katilimcilar) orada olmazsaniz, o mekandaki eyleme dair, imam orada olsa da salat ettiremez.(hac mevzusu bakimindan)
Salat kavrami kendi basina durur veya farkli bir mekanda gene yapilir ama Mescid-i Haram orneginizde, bizzat orada(Mekke'de) yapilamaz.



Kadikoy Belediye baskani da o meclis toplantisi olusmamissa(uyeler orada yoksa vb.), degil tele konferans, kendisi de gelse o toplantiya baskanlik edemez.

Huri kelimesi  ile ilgili verdiginiz linke baktim.

Hemen aklima su soru geldi, sizinle de paylasayim;

Acaba huri'yi uzum olarak yorumlayanlar, uzume iri ceylan gozleri takmis ve insanlari uzumlerle mi evlendirmis baska ayetlerde?

Christoph Luxenberg'in, bu bahislerde gecen ayetleri nasil yorumladigini merak ettim dogrusu..







__________________
sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Yukarı dön Göster sasha's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sasha
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba sasha kardeşim. Zaman zarfı = şart zarfı denklemi hakkında söyleyeceğimi söyledim.  

Yemek masasında baba küçük oğula der ki: "Yemeği yediğinde dişlerini fırçala." Bu, "Sen yemeğini yersen" anlamına gelmez. Çünkü zaten yemek masasında o çocuk; yiyor.

Allah'ın elçisi cephede arkadaşlarının içinde iken de Allah'ı pek âlâ duyar gönül kulağıyla. Ya da Nisâ 102 inmektedir: "Sen onların içinde bulunduğunda seninle kıyam etsinler." Bu "Sen onların içinde isen" anlamına gelmez. Elçi onların içinde zaten. 

Ve Allah dilemeyebilir polemiği...  Lütfen yeter! Dilbilgisi alanında hiç olmazsa dilbilgisi kurallarının polemikle oluşmadığını bilecek kadar birikimim var.

Allah aşkına, her hangi birimizi Allah'ın ahrette diriltmeyi dilememesi zerre kadar muhtemel mi? Eğer öyleyse ahret yaptırımından yırttık demektir. Ahret mahret yok. Oh ne âlâ.

Bakın, Mekke müşriklerini müslümanlardan ayıran tek fark bu idi. Allah'a inanıyorlardı da ahrete inanmıyorlardı. Döndük dolaştık müşriklerle ağız birliği edip ahrette dirilmeyi ihtimal dışı sayacak hallere mi geldik? Ve hangi hakla, Allah'ın ahrette insanları diriltmesini şarta bağlıyoruz?

Kadikoy Belediye baskani da o meclis toplantisi olusmamissa (uyeler orada yoksa vb.), degil tele konferans, kendisi de gelse o toplantiya baskanlik edemez.

Meclis toplantısı oluşmamışsa? İyi ama meclis toplandı; telekonferans oldu bitti. Bitmiş olan bir şey için şart koşulamaz ki.   

uzume iri ceylan gozleri takmis ve insanlari uzumlerle mi evlendirmis baska ayetlerde?

Siz konunun hepten dışında kalmışsınız. Güzel kardeşim, iri ceylan gözleri değil, su gözleri o uyûn. Yani pınarlar. Evlendirmek diye çarpıtılan ise eşleştirmek, denk getirmek. Allah cennet halkını hak ettikleri pınarlarla bir araya getirecek. Pınarlar onların layığı olacak, cennetlikler o pınarların layığı. Lütfen şu çalışmamı okuyun: Oturak alemi, huri yok.

Sevgi ile.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
yunusemregun
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 05 eylul 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 71
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yunusemregun

Selam Hasan Hocam..

Allah'ın arzı geniştir ..

Ve Nisa 101. de arza sefer için adım atılmıştır..

 

Ağaçlık ormanlık, kuytu bir yer değil de geniş bir ova düşünün..

360 derece baktınız çevrenize kuş bile görmediniz ama düşman saldırısından halen korkunuz var!!

Öyleyse namazı kısaltacağız.. 1.  rekat..

 

Peki REsul içlerinde olduğu zaman madem 1 rekat kısaltma oluyor ise, neden 2 ayrı gruba ayrılıyorlar? Böyle bir arazide düşmanın yaklaşması bayağı bir zaman alır.. o 1 rekat 1 dakika bile sürmez.. 2 gruba ayrılmadan da rahatlıkla kılınabilir..  Ya da 2-3 gözetleyici bırakılır da sonra namazlarını onlar da ayrı bir cemaat yapıp RESULDEN ayrı bir köşede kılarlar!!

Resul ile namaz kılmak bir şart mı? Ama 101 de olmadığı açık, yada sizin dediğiniz gibi REsul 101. ayettekilerin de içinde?

 

 

Yukarı dön Göster yunusemregun's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yunusemregun
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Ağaçlık ormanlık, kuytu bir yer değil de geniş bir ova düşünün..

 

Merhaba yunusemregun kardeşim. O arazinin ağaçlık mı ya da açık mı olduğunu Allah söylemiyor. O halde söylemek bize düşmez gibi geliyor bana. "Say ki!" deyip oranın bir baskın için elverişsiz olduğuna hükmedemeyiz. Öyle değil mi?

 

360 derece baktınız çevrenize kuş bile görmediniz ama düşman saldırısından halen korkunuz var!!

 

Ama Allah'ın sözlerini anlamaya çalışabiliriz. Örneğin, Allah kafirlerin bir baskın ile inananların üstüne çullanmak için fırsat kolladıklarını söylüyor. O halde kafirlerin, inananlara görünmeden yaklaşabileceği bir ortamdır orası. Çünkü göstere göstere baskın olmaz.

 

Allah'ın farz kıldığı günlük yalnızca iki namaz var: gecenin gündüzün İKİ ucuna inen saçaklarında ikame edilen (11:114) sabah ve akşam namazları (24:58). Benim anladığım, Nisâ 102'deki SALÂT sabah namazıdır.

O salât, elde silah, sabahın alaca karanlığında ikame ediliyor çünkü baskınlar genellikle şafak vakti yapılır. 26 Ağustos 1922 şafağında olduğu gibi. Âdiyât sûresinde bu tür saldırılara yollama var (Sûre 100):

Soluk soluğa koşanlara

Tırnakları kıvılcım saçanlara
Sabah saldırıya geçip

Tozu dumana katarak
Topluluğun ortasına dalanlara ... 

Başka bir baskın örneğini İngiliz yazarı Lord Kinross ATRK, BİR ULUSUN YENİDEN DOĞUŞU adlı eserinde anlatıyor (ATRK, THE REBIRTH OF A NATION):

Çanakkale'deki Türk birliklerinin Alman komutanı Liman Von Sanders Paşa (!) düşmanın nereden çıkarma yapacağına dair tahminini M K'e söyleyip birliklerin ona göre mevzilenmesini ister.

M K itiraz eder. O, düşmanın başka bir noktadan karaya çıkacağını tahmin etmektedir. 

Gece cepheyi dolaşmaya çıkar. Tahmin ettiği noktaya gelir. Şafak sökmek üzeredir. Aşağıya bakar. Birden, çalıların kıpırdadığını farkeder. Daha dikkatle bakar. Düşman askerleri. 

Karanlıkta kıpır kıpır birerli kolda keçi yollarını tırmanıyorlar. Saldırı başlamak üzeredir. Şafakla birlikte kıyamet kopacak.  

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
sasha
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 27 kasim 2009
Gönderilenler: 368
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sasha

Merhaba sevgili Hasan Akcay,

Bu kez degisik ornek vermissiniz, ilerleyen cumlelerden birinde de sanirim ben (yazdigimda) anlasilamadigim icin ilginc yorum yapmissiniz.

Sunu da ilave etmek isterim, siz soz konusu ayetleri ne sekilde yorumlayip inanirsaniz inanin saygi duyarim sahsiniza ve inanciniza, ama isin icinde dilbisi kurallarini egip bukmenin,zorlamanin anlayis bakimindan bir farki yaratmadigi cok acik.

Yemek masasinda baba cocuguna der ki; yemek yediginde dislerini fircala.
Bu, sen yemegini yersen anlamina gelmez, cunku cocuk o masada halihazirda yemek yiyor, demissiniz.

Bu sizin bahsettiginiz sekilde, zaman ve sart'i ayri kilmaz.


Yemek yediginde disini fircala (yemek yenilen anda degil, yeme eylemi bittiginde, yani bir eylemin bitmesi veya olmasi sart.
Takdir edersiniz ki ornegin, siz bu cumleyi cocugunuza soylediginizde, cocugunuz yemegi yarida birakip kalkip disini fircalayip ardindan gene oturup yemege devam etmez.

Bu cumleyi hangi ortalama zekaya sahip insana soyleseniz, yeme eylemi bittiginde yapilmasi gereken bir davranis olarak algilar. Bu bir Amerikali, bir Arap, bir Fransiz, bir Turk icin de aynidir anlayis ve algilayis bakimindan. Aklin yolu birdir cunku..

Dilbilgisi kurallari bu yuzden polemik ile olusmaz.Cunku eylemin yapilma sekliyle direkt iliskilidir. Bu sebeple sadece siz degil, bunu okuyan yazan herkes bilir.
Yemek yenmemisse, ki cocuk yemegini yiyor  masada demissiniz zaten (orn; sen yemegini yemessen) disin fircalanmasindan bahsedilmiyordur, orneklediginiz cumleye iliskin.
Ne kadar cumle veya dilbilgisi ornegi getirirseniz getirin, bu degismeyecektir.

------------------------------------------------------------ -------
Amacim kesinlikle sizi kirmak degil ama ayetlerin yorumuna iliskin cevaplariniza karsilik soylemek istedigim su;

Siz dilbilgisi kurallari uzerinden gidip, ayeti yorumluyorsunuz. Olmayan Resul'u zorla birlige dahil ediyorsunuz bence. Halbuki Kuran ve peygamberin savas tarihi sizi yanlisliyor bunun farkinda misiniz?
Neden yanlisladigini altta kirmizi bolumde okuyacaksiniz.

Dilbilgisini bir yana birakip asil ayetlerin icerigine gelirsek;

- Allah'in elcisi, Allah'in istemesi durumunda elbette cephede veya baska bir yerde de olsa Allah'i duyar. (ki ayette bahsedilen bir cephe ve gercek anlamda bir savas degil, aksine sizin basindan beri cizdiginiz cephe(Canakkale vb.) mizanseni)


Nisa 101/ 102'nin icerigi, genel anlamda catisma durumunda veya olabilirlik ihtimaline karsilik(bir mizansen) genel bir cerceve ciziyor. Ve ornek teskil edecegi cok acik bu gibi durumlardaki salat'in idame ettirilebilmesi icin..  Yani kisaltma veya vazgecme vb. salat'a dair ayricaliklar.

Ayetin icerigi bellidir. Yeryuzunde dolasma, sefer vb. eylemlerde yapilmasi gereken maddelerdir.

Bu baslikta bircok kisi sefer veya hicret vb. sekilde yorum yapmis zaten ama siz israrla "hayir! bu bir savas, can pazari "diyorsunuz. Bir can pazari mizanseni, Canakkale savasi resimleri empozesi esliginde surup gidiyor.



Lutfen ayet'e dair yorum yaparken ayette gecen KAFIR kelimesine dikkat cekin. Peygamberin MUSRIK'lerle yaptigi savaslar acikca bellidir. Allah'in musriklere dair yapilmasi gereken emirleri verdigi ayetler bellidir(Tevbe ayetleri vs.).

Oysa bu ayetlerde(Nisa/101/102) musriklere dair en ufak bir delil yoktur. Olmadigi gibi, karsi taraf diye belirtilen direkt olarak KAFIR'lerdir. Ve olay bir cephe esnasi olayi degildir, (kafirlere dair).

Mekke ve civari o donemde zaten Musrik'tir. Yani Allah'in varligina inanir ama es kosar, Allah'a kiz evlat yakistirir, ahirete inanmaz vs..Peygambere itaat etmez.

Kuran'in bircok yerinde musrik kelimesi ayrimlastirarak gecer. Yani arada (MUSRIK/KAFIR)bir fark vardir.


Tarihe bakinca ilginc olan, ilk kafirin olduruldugu ve devaminin geldigi savaslar seriyye savaslaridir, bunlara da peygamber bizzat katilmamistir. Seriyye'ler peygamberin bizzat katilmadigi ama ultimatomuyla yonettigi ve kritigini hazirladigi(su olurse yerine su gececek kumanda edecek vb. seklinde) harekatlar silsilesidir.



Yani daha onceki sayfalarda belirttiginiz gibi(aksini iddia etmissiniz) ama sevgili haktansapmaz'in cikarimi bence dogru..

Cunku Muhammed bizzat orada bulunmamaktadir.

101'de dikkat ederseniz, bir saldiri alma korkusundan bahsediliyor. Korkarsaniz kisaltin salati deniyor.

Muhammed'in onculuk ettigi bir komutada, bizzat kendisinin ve inanmislarin Allah inancini ve guvenini, destegini  yok sayip kafirden korkmasi beklenebilir mi?

Siz hic din tarihinde korkak bir peygamber ve bu korkusunu komutasindaki ordusuna aksettiren  bir peygamber gordunuz mu? Okudunuz mu?

O peygamberler ki, onlar her zaman zulume ugradilar, alay edildiler, taslandilar, dislandilar ve bu zulume ugrayacaklarini biliyorlardi kendilerine bildirilmisti Allah tarafindan, buna ragmen yola devam ettiler.Gorevi yerine getirdiler.

"Korkuyorum, salati kisaltalim veya vazgecelim" mi diyecek Muhammed askerlerine?



Yani 101'de Resul'un iclerinde olmadigi bir durum soz konusudur.

102'de ise Resul'un iclerinde olmasi sartiyla yapilmasi gereken cerceve cizilidir salat bazinda.. Peygamberin her savasa bizzat katilmamis olmasi, 101'deki ifadeyi dogrular(Resul iclerinde yoktur), 102'deki sartli ifade(sen iclerindeyken veya iclerinde oldugun zaman, iclerinde olman sartiyla) da bunun saglamasidir.


Niye iki grupta yapilmasi emredilmis 102'de? Cunku peygamber orada ve durum kontrol altinda, komuta ilk elde..

Peygamber sonsuz yasamayacagi icin, peygamberli veya peygambersiz sekilde bu kurallarin, ilk uygulamalarin(bu tip eylemlere dair) inananlara anlatilmasi gerekir, ki bize peygamber yokken ne yapacagimiz bildirilmedi deyip, salattan veya idamesinden geri durmasinlar.

Sizin gibi dusunecek olursak sayet, Muhammed yasami boyunca tum savaslara bizzat katilmistir. Oysa hem Kuran ayetleri (ornegin nisa suresi), hem de peygamberin savas tarihcesi bunu yanlislar.Dilbilgisi girisimleri  de bu yanlis yorumlamayi kurtaramaz.

Resul'un yapabilecegi seyleri, yerine gecen bir baskasi yapabilir demissiniz,elbette savas taktigi vs. ogretildigi sekilde yapar, ama o kisi(resul olmayan) vahiy aktaramaz, teblig edemez, yazdiramaz. Ama tekrari bazinda Kuran calismasi yapabilir ekiple beraber..
Unutmamali ki vahiy halihazirda peygamber yasarken geldigi ve ne zaman gelecegi belirsiz oldugu icin, her turlu mekanda Kuran dersinin yapilmasi olagandir. Cunku o guruh ilklerdir.
Bu savas olur, hicret olur, sefer olur vs.

Bu yuzden olanak varsa, kadinin adet donemine iliskin vahiy sayet inmisse o esnada veya yakin sure once, bu tip bir yerde ders olarak islenir ve bu dediginiz uzere saklabanlik degildir. Bunda bir anormallik veya hadi canim yapilamaz denecek bir durum soz konusu degil.. Bu tur icerikli ayetler de , en az diger ayetler kadar onem arzeder zira.

Hafizlar
bu yuzden savaslara katilmislardir cogunluk.. Onlarin asli gorevi, Muhammed'in aktardigini ezberlemektir.

Gelen vahiy eger peygamber savasa dahil olmussa, onun tarafindan okunur teblig edilir, yazilabiliyorsa (imkan varsa yazilir), yoksa ezberlenir, imkan oldugunda yaziya dokulur.
Ama peygamberin  yerine kumanda eden bir musluman, henuz peygamber tarafindan okunmamis, soylenmemis bir vahyi teblig edemez. Bu eylemin yapilmasi icin gereken sart Muhammed'in o mekanda bulunma sartidir.

Unutmayin Kuran'in derlenmesi sadece yazili donelerle degil, hafizlarin ezberindekilerin saglamasi ile de yapilmistir, arada kayip ayet olmamasi bakimindan.

Allah bir baska ayette ustune basa basa musrik diye tanimlarken, bu ayetlerde unutup  kafir diye  tanimlamaz. Allah yanlisa dusmez.

Kafirlerle yapilan savaslarin hepsinde Muhammed'in bizzat katildigi veya katilmadigi savaslar bellidir.

Dolayisiyla son derece acik olan(Muhammed'in olmadigina dair) 101 ayetinin icerigi dogrudur, kendisi orada yoktur.Orada bahsedilen sabah namazi degildir bence, salatin baska bir turevidir veya Kuran dersidir..

Olsaydi eger, diger 102. ayette peygamber iclerinde iken iki gruba ayrilmalari emredilmezdi.
Cunku iki gruba ayrildiklarinda salat kisaltilmiyor veya vazgecilmiyor, boyle bir emir soz konusu degil Allah tarafindan, sadece toplu hareket edilmiyor gruplara ayrilma var.

-Bahsettigim ahiret bolumunu tamamen yanlis anlamissiniz belki de ben anlatamadim.

Allah'in ahirette "dilememesi" gibi bir soylem yazdigimi hatirlamiyorum sevgili Hasan Akcay.. Demek istedigim ahirette dirilebilmek icin, oncelikle O'nun diriltmeyi dileme (yani eyleme dair "OL" ) demesi sarti bahsettigim. Kendi basimiza cansiz ve nefessiz yattigimiz mezardan dirilemeyecegimiz cok acik degil mi?

Kaldi ki ahiretin gunu zamani saati kesin belli degil ve bu gaybi Allah'tan baska kimse bilemez. Bu zamanin yasanmasi icin sart olan, O'nun dilemesi.

Allah'in dilemesi disinda, herhangi bir gucun kafasina gore dileyip bizi diriltemeyecegi son derece acik ve kesinken, ayetle bu tasdik edilmisken,  Allah'in dilemesinin bir sart  oldugunu kabul etmemeniz gercekten ilginc.

Lutfen bana Mekke musriklerini anlatmayin. Ne yaptiklari nasil inandiklari konusunda bircok mesajim mevcut zira sitede, dilerseniz onlari okuyun.. Allah'in diriltmesinin sartini bir onceki mesajimda aciklamistim oysa..

Allah'in kendi is ve oluslarina dair, bir seyin olabilmesi icin dilemesi sart'i Allah'in kendini ilgilendiren bir durumdur. Cunku bize bunu ayetlerle bildirir. Bildirdigi belirgin nokta da O'nun istemesi, O'nun istedigi bir zamanda olmasi sartidir.
Siz, bunu kul bazinda aciklamaya veya curutmeye kalkmayin zira dogruluk payi icermiyor.

Kuran'da bircok ayette, "Biz dileseydik, soyle yapardik boyle yapardik" turevi anlatimlar mevcuttur.



Yani "OL" demeseydi, olmayacakti, o is ve olus her ne ise... Bu gun gibi aciktir. Baskaca da bir guc yoktur kafasina gore ol deyip olduracak.

Nicin bazi mesajlari "Allah isterse devam ederiz" seklinde sonlandiriyorsunuz ornegin? 2035'de burda yaziyor olacagimi garanti ederim diyebilir misiniz? Diyemessiniz.

Demek ki sizin dilemeniz tek basina yetmiyor. O'nun dilemis olma sarti soz konusu. Ama genel hukumde, her insan olumu tadacak (ahiret ornegi benzeri), tadacak ama zamani ve sarti, kosullari Allah'in dilemesi dahilinde..

Demek ki bir dahaki katilima gelme olasiliginiz yuzdesi Allah'in varligina ve dileme sekline bagli..(Allah gostermesin, uzun omur versin) Belki omrunuz vefa etmeyecek ve gelemeyeceksiniz. Bundan dahi emin degilseniz, Allah'in dilemesinin veya eyleme dair oyle ongormesinin sart oldugu aciktir.

Hangi inanan musluman KENDI BASINA, Allah'in ISTEMESI DISINDA "Ben ahirette kendi kendime dirilecegim" diyebilir ki?

Siz diyebilir misiniz ornegin? Diyemiyorsaniz sayet, inandiginiz sarti, sirf Nisa ayetlerini aciklamak icin reddetmeniz niye?

Umarim simdi ne demek istedigimi anlamissinizdir.

-O toplanti oldu, ama uyeler orada hazir bulundugu icin oldu. Tele konferansta belediye baskani baglanip, duvarlara konusmadi sanirim kendi kendine..

-Ben konunun disinda degilim sevgili Hasan Akcay, ahiret hayatinin taze kizlar, altin saraylar vb. seyler  teklif ettigine inanan muslumanlardan da degilim. Sadece bahsettiginiz yazari okumamis oldugumdan o tur ayetlere ne turlu yorum getirdigini merak etmistim. Malum bircok yerli yabanci yazar farkli yorumlayabiliyor, sorus sebebim buydu.

Makalenizi okumamistim, hayli zaman girmemistim siteye yogun islerimden dolayi, en kisa surede okuyacagimdan emin olabilirsiniz

__________________
sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Yukarı dön Göster sasha's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sasha
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

hasakcay Yazdı:

CEVAP 3: secde ettiğinizde (fesecettum) denmemiş

4/102. ayette “içlerinde olduğunda ve onlara namaz kıldırdığında… onlar secde edince…(fesecedu )”
Dikkat edin Rasul’u de kapsayacak şekilde “secde ettiğinizde (fesecettum) denmemiş. Neden? Çünkü bu bir namaz olmayıp bir Kur’an dersidir de ondan.

Burada hocamız hedef kitlenin imam değil cemaat olduğunu göz ardı ediyor. İmam, hedef kitlenin ne yapmasını sağlayacak? Konu bu. Onun için hep o hedef kitle hakkında konuşuyor Allah:

onların bir bölüğü seninle kıyam etsinler (فلتقم طائفة منهم معك)

onlar silahlarını alsınlar (ولياخذوا اسلحتهم) 

onlar secde edince (فاذا سجدوا)

onlar arkanıza geçsinler (فليكونوا من ورائكم)

Elbet kendisi de kıyam edecek, kendisi de Allah'ı dinleyecek, kendisi de silahlarını alacak, kendisi de secde edip CEPHE denen o ölüm kalım yerinde Allah'a sığınacak. Bakın, Allah "Silahlarınızı alın!" da demiyor; "Silahlarını alsınlar!" diyor, (ولياخذوا اسلحتهم).

Elçi silahlarını almıyacak mı demek bu?

İnananlar inananlara saldırmak üzere olan kafirleri karşılamak üzere arazideler yani cephede. Allah uyarıyor: "Kafirler sizin gafil bir anınızı kolluyorlar; baskın (ميلة واحدة) yapacaklar!" Ama inananların komutanı yine de silahsız... çünkü Allah "Silahlarınızı alın!" dememiş te "Silahlarını alsınlar!" demiş. Bu mudur?

Cevaplanmamış bir bir husus kalmasın istedim.

Hayır, tam da aksini söyledim; hedef imam değil kitle. Resul'ün kitleyi bilgilendirmesi isteniyor ve Resul de bunu yapıyor."Onlara söyle : Sefer halinde salattan geri kalmalarında kendileri için bir bir sakınca olmaz... Sen onların arasında olur ve onlara salatı ikame edersen/edeceğin zaman onların bir grubu seninle mukim olsun, silahlarını da yanlarında bulundursunlar, onlar secde edince çevrenizde olsunlar ve salatta olmamış diğer grup gelsin seninle dalatta bulunsunlar (seninle irtibata geçsinler), dikkatli olsunlar, silahlarını da alsınlar!..." Resul bunları onlara söyliyecek. Yani, Allah Resul'e "onlara bu talimatı ver" diyor. Resul'ün şahsı da bu talimatlara muhatap olduğu, O'nun da silah ve cephane taşıdığı, çarpışma esnasında kılıç salladığı, harekatı yöneten genel komutanların kimileri bizzat çatışmaya girse de, Allah Resulü'nün bizzat kılıç kuşanıp kılıcı ile cephede düşmana kılıç salladığını düşünmüyorum. 

Evet, hedef kitledir; salattan ayrı düşecek olan da, Resul'ün olması halinde salat ikame edilecek, secde edecek, silahlerını alacak, nöbet bekleyecek, düşman ile çarpışacak olan da birliktir, kitledir. Resul içlerinde olduğu zaman onlar Resul'e tabidirler; Resul'ün dediklerini dinler, yaparlar.

"En taqsurû min-essaléti"nin anlamı, "namazı kısaltmanız" olmayıp, "salata kısa kalmanız"dır. Resul'ün içlerinde olmaması durumunda salata kısa kalıyorlar. Rasul onlarla ise ve Resul onlara salatı ikame edecek olursa, emniyyet gerekçesiyle onları iki ayrı grup halinde salata alacak. Şayet istenen "bir kıyam bir secde" denilen namaz ve bu namazın kılınması olsaydı: "siz seferde olduğunuz zaman namazı kısaltmanızda bir vebal yok; namazı kılacağınız zaman iki grup halinde münavebeli olarak kılın" denirdi. Resul'e: "sen onların içlerinde olur ve de onlara namazı kıldırdığın zaman..." denmezdi, demeye gerek olmazdı.

Saygı ile.

Değerli Sasha kardeş, geldiğinize sevindim, tekrar hoş geldiniz!

 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
sasha
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 27 kasim 2009
Gönderilenler: 368
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sasha

Selam, sevgili haktansapmaz, tesekkur ederim hosbuldum.

Sanirim bu ayetleri yorumlarken en dikkat etmemiz gereken nokta;

Hani el kesmek ayetinde oldugu gibi(dumduz algilanis sekliyle),ele bicak alip organi kesmek degil,  elini kesmek, el cektirmek vb. ince bir nokta imis

Bilgilendirdiginiz ve uzun uzun acikladiginiz icin, kendi adima cok tesekkur ederim.




__________________
sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Yukarı dön Göster sasha's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sasha
 

<< Önceki Sayfa 14 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats