Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Almanya’daki Keriz Feneri’yle dini bütün vatandaşlarımızı dolandırdığı ortaya çıkan Erzincan Başsavcısı’nın evi basıldı.
Frankfurt savcılığı, gurbetçilerimizin paralarını cukkalayarak gemi alan Koramiral’i gözaltına aldı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bavulla kuryelik yaptığı, arada iki bavulu kendi bagajına atarak, Las Vegas’ta yavrularla yediği iddia edildi. Kılıçdaroğlu, “Külliyen yalan, ben o sırada umredeydim” dedi. “Size İzmir’de otomobil fabrikası kuracağız” vaadiyle ahaliyi tokatlayan Oktay Vural’ın 7’den 77’ye herkesi ayakta yiyip, Kanal 777 diye televizyon kurduğu öne sürüldü. Memleketin topraklarını yabancıya peşkeş çeken ünlü arsa spekülatörü Toprak Dede’nin 96 yaşındaki sevgilisi Muazzez İlmiye Çığ’la birlikte cennette tapu sattıkları anlaşıldı. Aşçı er Levent Kırca’nın Devlet Bahçeli’ye suikast planı hazırladığı, ancak, yanlışlıkla Deniz Baykal’ın evinin önüne giden tetikçi-elektrikçi er Müjdat Gezen’in suçüstü yapılacağını anlayınca, polisten pet şişeyle su isteyerek, krokiyi yediği ortaya çıktı. Burkina Faso’dan gelen ihbar telefonuyla yakalanan iki er hakkında “gülmekten öldürmeye” teşebbüsten dava açıldı. Genelkurmay Başkanı, geçenlerde bindiği F-16’ya kene konulduğunu açıkladı. Taraf Gazetesi, “Türkiye laiktir laik kalacak” diyen Cumhurbaşkanı’nın gizli gizli kaydedilmiş ses bandını yayınladı. Harp okulu yatakhanesinde yapılan aramada üç Nutuk, beş Atrk rozeti ele geçirildi, laik sızma girişiminde bulunan subaylar ordudan atıldı; başbakan şerh koydu. Frankfurt Savcısı’nı telefonla arayarak, “Koramiral’i bırak” dediği iddia edilen Sabih Kanadoğlu, “Evet aradım ama, davayla ilgisi yok, Eintracht Frankfurt-Bayern Münih maçını sormak için aradım” dedi. Dursun Çiçek’in atmadım dediği ıslak imzayı, Keriz Feneri Noteri’nde attığı ortaya çıktı. Yargıtay ve Danıştay üyeleri, açığa alınan Keriz Feneri Noteri’ne destek ziyaretinde bulundu. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, yetkisini aşan Frankfurt Savcısı’nın derhal görevden alınmasına; Keriz Feneri Noteri’nin ise, Anayasa Mahkemesi Başkanı yapılmasına karar verdi. Yarsav, Keriz Feneri haberlerine yayın yasağı getirilmesini istedi.
Adalet Bakanı isyan etti, “Günahsız insanlar içeri tıkılırken, Keriz Feneri’nin üstü örtülüyor” dedi. “Darbeciler Keriz Feneri’ni kolluyor, halkımıza yazık” diyen Bülent Arınç ağladı.
Bi uyandım sıçrayarak...
Meğer koltukta içim geçmiş.
Kan ter içinde kalmışım.
Hayırlara vesile olsun.
______________________________
Oktay Vural
MHP grup başkan vekili
Kemal Kılıçdaroğu.................. Mehmet Mir Dengir Frat
CHP başkan vekili................... AKP eski başkan yardımcısı
................
Toprak dede (Hayrettin Karaca)....................Muazzez İlmiye Çığ
TEMA vakfı onursal başkanı..........................Sümerolog
(TEMA: Türkiye Erozyonla
Mücadele, Ağaçlandırma)
,,
,
Devlet Bahçeli..........................................Deniz Baykal
Cemil Çiçek (bakan): Cemaat soruşturması yapan "baş savcıya telefon ettim," demedim.
Etmiş. Kendi hükümetinin Adalet Bakanı söyledi. Etmiş etmesine de, Adalet Bakanının açıklamasına göre, yalnızca bilgi istemiş."Bırak bu işleri!" dememiş... Yerseniz.
Frankfurt Savcısı’nı telefonla arayarak, “Koramiral’i bırak” dediği iddia edilen Sabih Kanadoğlu, “Evet aradım ama, davayla ilgisi yok, Eintracht Frankfurt-Bayern Münih maçını sormak için aradım” dedi. Yerseniz.
Katılma Tarihi: 27 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 40
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Kemal
Kılıçdaroğlu’nun bavulla kuryelik yaptığı, arada iki bavulu kendi
bagajına atarak, Las Vegas’ta yavrularla yediği iddia edildi.
Kılıçdaroğlu, “Külliyen yalan, ben o sırada umredeydim” dedi.
bazı aklı evvel merkepler var sırf akp ye muhalefet olsun diye bu adam ve bu adamın partisini tutarlarya işte en büyük merkeplik budur,hepsi aynı tas aynı hamam en iyisinin......
“Size İzmir’de otomobil fabrikası kuracağız” vaadiyle ahaliyi tokatlayan Oktay Vural’ın 7’den 77’ye herkesi ayakta yiyip, Kanal 777 diye televizyon kurduğu öne sürüldü.
oldum olası bu kan emici mhp nin içinden adam çıkmaz diye söylüyordum,bazı arkadaşlar bu oktay vural iyidir derlerdi,en iyisinin.....
hasan bey allah razı olsun siz güldünüz bizde güldük, saygılar...
Savcılar talep edecek, mahkeme karar verecek ama eğer Genelkurmay Başkanı’ndan izin çıkmazsa yargıçlar mahkeme kararını uygulayamayacak.
Genelkurmay Başkanı, yargıdan da, mahkemeden de, mahkeme kararından da üstün, o izin vermezse yargı kımıldayamaz.
İşte, işin özü bu.
Bu anlayış.
Orgeneral Başbuğ bu sözleri diğer genelkurmay başkanlarından daha “ceberut” olduğu için söylemiyor, o da diğer generaller gibi hatta belki çoğundan da daha demokrattır, bilmiyorum, ama önemli olan hangi generalin hangi fikirde olduğu değil, hangi general olursa olsun, hangi fikirde olursa olsun, bu ülkede sistemin böyle işliyor olması önemli olan.
Ordu, hukukun dışında ve yargının üstünde.
Öyle olmasa o kadar general fütursuzca darbe toplantıları düzenleyebilir, JİTEM Güneydoğu’da binlerce insanı öldürebilir miydi?
Dokunulmayacaklarına, suç işleme özgürlüğüne sahip olduklarına, “devlet” için her şeyi yapabileceklerine inanıyorlardı.
Millete karşı değil devlete karşı sorumluydular, devlet de kendileriydi.
Anlayacağınız kimseye karşı sorumlu değillerdi, hesap da vermezlerdi.
Vermediler de.
Bugün bu ülkedeki bütün kavgaların, tartışmaların, çekişmelerin temeli bu anlayıştır.
“Ordu hukuk dışı bir güç olarak kalsın mı kalmasın mı” kavgası veriliyor.
Genelkurmay Başkanı’nın “izni”, yargı kararından daha önemli mi değil mi?
Soru bu.
Herkes kendi tarafını, partisini, grubunu, siyasetini bu “sorunun” cevabına göre seçiyor.
Yargının içindeki parçalanma da aynı noktada ortaya çıkıyor.
Yargının özelikle “yüksek” kısmı, orduyu hukukun dışında tutma isteğinde.
28 Şubat brifinglerine koşarak gitmeleri, 27 Nisan muhtırası karşısında ağızlarını açmamaları, Ergenekon soruşturmalarını durdurmaya çabalamaları, Danıştay cinayetini bir “irtica cinayeti” gibi sunmaya çalışmaları, Üçüncü Ordu Komutanı’nı sorgudan kurtarma uğraşları hep bundan.
Yargının diğer parçası ise ordunun “suçlu” mensuplarını yakalama eğiliminde, orduyu “hukuk dışında” bırakarak ciddi bir yargı sistemi kurulamayacağının farkında.
Ordunun hukukla ilişkisi, bu ülkenin nasıl bir ülke olacağını da belirliyor.
Hukuk denetiminin dışında kalan bir orduyla demokratikleşmek, çağdaşlaşmak, gelişmek mümkün değil.
Demokrasinin karşısındaki tehlike “irtica” değil, demokrasinin karşısındaki tehlike ordunun hukuk dışı konumu.
Medyada, siyasette, yargıda birçok insan “ordunun hukuk disiplini içine alınmasının” bu ülkede “irticanın ve bölünmenin” yolunu açacağını iddia ediyor.
Bu nasıl bir ülkedir ki ancak “hukuku çiğneyerek” laik ve bütün kalabiliyor?
Hukukla çatışan bir laiklik olabilir mi?
Hukukla çelişen bir “bütünlük” sürdürülebilir mi?
Bizim başımızın derdi, ne irtica, ne bölünme; bizim başımızın derdi “hukuksuzluk”, eşitsizlik, aşiretleşmiş devlet düzeni.
Bu düzeni değiştirmezseniz her an her şeyden korkarsınız.
Çünkü toplum böyle bir düzene sonunda isyan eder.
Dindarları ez, Kürtleri öldür, Alevileri yok say, solcuları hapset, ordunun suçlarına aldırma ve toplumun bu haksızlıklara seyirci kalmasını bekle.
Toplum seksen sene sesini çıkarmadı.
Ama artık bıktı.
Dünyadaki değişimler, Anadolu’daki sermaye hareketleri, halkın devlete olan ekonomik bağımlılığının sona ermesi, sonunda toplumun büyük çoğunluğunun “yeter artık” demesine yol açtı.
22 Temmuz seçimleri bu “yeter artık” öfkesinin en belirgin örneğiydi, o seçimi AKP kazanmadı, o seçimi “ordu hukuk dışı kalsın” diyenler kaybetti.
Bu toplum, genelkurmay başkanlarının yargıdan daha önemli olduğu, yargının ordunun suçları karşısında sessiz kaldığı bir düzen istemiyor.
Öyle bir düzeni savunanlar kaybedecek.
Hiçbir şansları yok.
Bunu onlar da biliyor.
Öfkeleri, saldırganlıkları, iftiraları, hukuku hiçe saydıklarını saklayamayacak hale gelmeleri, bu gerçeği fark etmeleri yüzünden.
Türkiye değişiyor.
Gerçek bir hukuk istiyor, adalet istiyor, eşitlik istiyor, özgürlük istiyor, buna “izin verilse de verilmese de” bunu alacak.
Ya Yılmaz Özdilin patronunun çaldıklarına ne demeli?Kaç gemicik alırdı bu paracıklarla? Deprem paralarından 2 milyar doları cukkalayan hangi mhp li bakandı?Antalyada 1800 tl ye aldığı araziyi kendi belediyesine imar çıkartarak 20 trilyona satan kılıçtaroğlunun genel başkanı değil mi?Yani kısaca "yok birbirinden farkları" ama lütfen varmış gibi yapmayalım.Bunlar bizim tutunacağımız,umut bağlayacağımız insanlar olamaz.Selamlar..
Ya Yılmaz Özdilin patronunun çaldıklarına ne demeli?Kaç gemicik alırdı bu paracıklarla? Deprem paralarından 2 milyar doları cukkalayan hangi mhp li bakandı?Antalyada 1800 tl ye aldığı araziyi kendi belediyesine imar çıkartarak 20 trilyona satan kılıçtaroğlunun genel başkanı değil mi?Yani kısaca "yok birbirinden farkları" ama lütfen varmış gibi yapmayalım.Bunlar bizim tutunacağımız,umut bağlayacağımız insanlar olamaz.Selamlar..
"yok birbirinden farkları"
doğru söze ne denir...
Muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Bunalımın nedeni; Ordu neden dinden hazzetmez.. hay senin
de var ya,yazacağın yazının içine,hemen nerden başladın..
az dur sabret gör.. kamu kurumlarına neden başı örtülü
girilmez,neden kamuda namaz kılanlar fişlenir ve neden
aydınların çoğu inancı hor görür?hani bazen deriz
ya..loovvv bu memlekette aydınlar suçludur diye..yav
aydın imansız sana senin faydana söz mü edecek.. peki
sebep ne o zaman neden bunalımdayız...? şöyle örnek
vereyim hemen..fabrikada birinin elinde kesi oldu
makinaya az kaptırmış işte..hemen arabaya atıp doğru
hastaneye koştuk..kesi az olduğundan korkulan manada
birşey yoktu..hastaya aynen şu dendi..kesin çok az ama
yinede 2 dikiş atmamız lazım ancak eğer morfin istersen o
daha çok yakacaktır ikiside aynı şey..ne
dersin..arkadaşta daha kelimesini duyduğundan tamam dedi
morfinsiz dik..şimdi bunları neden anlatıyorum?..doktor
bana dedi ki şimdi dikiş atacağım sen arkadaşı tut..tamam
dedim ve doktor iğneyi çıkardığı anda arkadaşı sıkı
tutarken kafamı öte çevirdim...adamın acıdan geberdiğini
duyuyordum ama bakmaya dayanamıyordum...yani? ee ne
anlatmak istedim 2 saatir zırvaladın.. değil,değil az
dinle sabret gör.. insanlar acılara bizzat şahit
olduklarında bundan rahatsız olurlar..ama insanlar
acılara şahit olmadığında,rahatsızlıkları onları asla
sarsmaz,iki dk sonra eğlenceye dalıverirler..yani
toplumun geneline yakını yoklukla dertle boğuşurken bu
adamlar rahatsız olmazlar..işte gerisini siz anlayın..
şimdi en üstte ne demiştim.. ordu dinden neden
hazzetmez...onu es geçelim konumuz kurumlar değil ama
şeklide izah edebilmemiz için onlara ihtiyaç var.. şimdi
iki elinizi başınızın yanlarına koyup düşünün... ZENGİN
AZINLIK ALLAHA VE DİNE İNANIR MI? Evet zengin azınlık
dine inanmaz,kıçıyla güler sadece...peki neden? Klavuzluk
yetkisini kişi ve kurumlara verdiğinizden dolayı.. Kuran
klavuzdur ama aynı anda diyanette klavuzdur yetmedi
hadislerinizde klavuzdur yetmedi sünnetinizde ve sizin
aliminiz ulemanız evliyalarınız vs uçan kaçan ortalık toz
duman..işte bu nedenle.. evet zengin insan bir kurtadam
değildir o da insandır ama onlar halk kadar saf
değillerdir..din hakkında saçma sapan sözlere inanışlara
prim vermezler ama bunu yaparken inandıkları dinin
içeriği de değişir..onların dininin adı islam değil artık
bilim olmuştur..güçlü zayıfı ezer..bilimin kanununu aynen
hayata uygularlar...ve sonra tabi halk,kutsaya kutsaya
gezer,basını kutsar,orduyu kutsar,devleti
kutsar...saçmalıkları kutsar sonra buna din diye
inanır..ve zengin der ki,eğer müreffeh olmak isteniyorsa
kesinlikle kemer sıkmalısınız,sabretmelisiniz..bu yollar
bu köprüler gerekli..yani dehşet bir medeniyet olmamız
lazım ve sizlerde bunun için varsınız o halde hepimiz
için diyerek halk afyonlanır..köprüleri yolları
makinaları elbet yapın elbet ilerleyin ama tek
şartla..bunu köle insanlar yapmasın,bunları HÜR insanlar
yapsınlar.. evet zenginlerde kalmıştık..insanın tahsili
arttıkça daha net görüşlü olması gerekirken daha da
dinsizleşmektedir..devletin tepesindeki Allah derse
yutmayın çünkü o piyon..asıl güç para
babalarında,kurumları yönlendiren o zihniyette..bunlar
sizin acılara maruz kaldığınızı bilirler ama uzaktan
davulun sesi hoş gelir ya..çok ta tın..derler olur
biter.. yani devletin ayakta tutucuları HALKIN İNANDIĞI
DEĞERLERE ASLA İNANMAZLAR,hurafelere inanmazlar ama öyle
bir şeye inanırlar ki ip orada kopar zaten..onlar PARA VE
BİLİM TANRISINA İNANIRLAR.. eveeeett,demek ki devletin
ayakta tutucu zihniyeti dinden uzaktır.. işte bu
sebeple,halkın dinine aykırı para borsa faiz sistemi
işlemektedir..peki halk neden itiraz edemiyor,?? Çünkü
halka yukardada dediğim gibi afyon veriliyor...şu
papazdan bozma din adamlarımız işte o maymunlar,halis
dinin
anlaşımasında bir büyük engeldir,çünkü inanırı
çok..aloovv,fetva hattı...camilerde tekkelerde kitaplarda
gerçek din adına hiçbirşey bulamazsınız..sizin dininizin
açığa çıkması demek en başta bu dinciler sorasında ise bu
zengin azınlığı rahatsız eder...neden biliyor musunuz?
şundan,GERÇEK DİN EŞİTLİĞİ SAVUNUR....ama bu asla din
adamlarının ve zenginlerin ve ZENGİN
KURUMLARININ(ORDU,POLİS,BÜROKRAT,AYDIN,GAZETECİ,BASIN,TV)
işine gelmez....peki eşitliği neden istemezler....çünkü
eşitliğe inanmazlar,onların dincileri bile dinden
eşitliği savunmaz..o hala köleden vs bahs eder durur..
işin özü bu idi..ama kısaca, türkiye dinci ve zengin
zihniyeti altında,dinsizliğin tüm gereklerinin sonuna
kadar yaşandığı bir ülkedir ve hiçbir kurumu da kutsal
değildir..bunun nedeni ise gücü eline almış olan bu eşşek
zihniyet sahiplerinin,halkın DİNİ İLE ALAY
etmeleridir....aydınlar zenginler kurumlar halkın dini
ile alay ediyorlar..haklılar mı?...özü asıl din olmaktan
çıkarılmış dinle alay edebilirler.. ama halk farkında
değil..neden? evet neden?çünkü halk bozunuma uğramış
dinin kutsallığını, diyanetten ve kültürden almış
olarak,yapılanları normal karşılıyor..kuranın arapçasını
okuyup sevap alacağını düşünüyor,duvara asıyor,rafa
koyuyor..ama sadece bu..yani diyanette din adamlarıda
bunu engelleyeceği yerde soytarılar destek oluyorlar..ee
bu durumda bir adamın suyun üstünde yürümeyeceğini bilen
zengin zaten buna inananlarada gülüyor,eğitimle falan
birazda darvinden görüşle din min hikaye efsunlama denip
iş bitiriliyor..elbet hem dindarım hemde bankadan faiz
almam diyem halk yeşil sermaninde kazığını
yediğindeiefenim enflasyon farkı imiş bu artış diyerek
faizde yiyor,keyfinede bakıyor.. Bugün dinci dinsiz kimin
iş yerine gitseniz işçisine asgari ücret verir,çek taşır
vs ..neden? Çünkü yönetime, Allahın Bilgisi baş
değil..çünkü halk,kendini her ne kadar yetersizde görse
dindar sayıyor..''Allah ne yapsın,O bile bu sistemi
yıkamaz
böyle gelmiş böyle gidiyor,sakalları uzatalım,çekleri
kartları borsayı aman unutmayalım..kaç tane ilah idare
ediyor...diye düşünülür.
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
Hemen üstteki yazıdan sonra bunu koyalım ki anlamı olsun.
Neden Varım?
Neden varım? Bu soruyu çok uzun zamandır kendime
soruyorum,kendine sormayan yığınların arasında.. Bana
reva görülen bir kültür yüklemesine razı mı olmalıyım?
Boyun eğmeli ve iyi vatandaş mı olmalıyım? Karşıma çıkan
ilklerden biri okullarda verilen ırk üstünlüğü
söylemiydi,sonraları iyi öğrenci,iyi vatandaş iyi inanan
kavramlarını gördüm ve bunların arasında en dehşeti ise
iyi inanır olma kavramıydı,bunun içinde neler yoktu
ki,vatan millet sakarya..sonraları askerlik çağı
geldi,ölürsen şehit yaralanırsan gazi,bunların hiçbiri
olmaz ise vatani görevini tamam etmiş kabul gören bir
birey..elbet yetmedi bunlar çünkü kavramların ardı arkası
kesilmiyordu ki..Kutsallar sarmıştı her tarafımı,kutsalla
uzak yakın alakası olmayan,aslında bir gece gökyüzüne
bakarak uykuya dalmaya çalışan ben, az sonra geçirmek
üzere olacağım kalp krizinden habersiz ve yıldızlardan da
habersizdim. Sonra işte öldüm ölüyorum derken,benim
isteğim dışındaki tüm dikta öğren-istek kavramlarının da
ölmeye başladığını ve bir bir yok olduklarını gördüm.Mal
sahibi olmak bir değerdi,öyle belletilmişti ama o değerde
ölüp gitti,sonra sevmek ve sevilmek isteği de.Sevmek
derken,genelin sevdiği ne varsa ve sevilmek derken
benliğin istediği ne varsa,hepsi birer birer
öldüler.Sonra içimde başka ama kendi isteğimle bir sevgi
hasıl oldu.Öyle ki asla şu biraz evvel ölmüşlere de
benzemiyordu,neden varım sorusunun cevabını bulma
sevgisi.Bu kimi yerde öyle radikal ve kimi yerde öyle
gaddar ve bazı yerde de dehşet yufka yürekli bir
istemdi.Neden varım? Önüme konan değerlerden
biri,toplumsal yaşam idi ve bu yaşam tarzının önüme
sergilediği tablonun sahibinin adı YIKIM idi.Adı yıkım
olan bir ressamın çizdiği çizgilerden ne beklene bilirdi
ki?Beklenen ne idi o halde?Beklenen,düşünen kafalar ve
birbirini düşünen insanlar.Ama o tablo sahibi bunları
çizmekten yoksun mu yoksun,tek boyutta yaşayan bir
zevat,bir fikir. Dürüst ol,çalma çırpma!ne kadar da güzel
bunlar,peki o halde bir dürüst neden ballandıra
ballandıra anlatılır köşelerde ve hele kayıp bir metayı
sahibine iade edenler,neden övülürler de yerlere ve
göklere sığdırılamazlar?Mahallenin
delikanlısı,mahallesindeki kızları kötülükten zarardan
korurken neden az ötede diğer mahallenin kızları
sebebiyle oranın koruyucuları tarafından def edilmeye
çalışılır?ve neden yatalak hasta ana ve babasına bakan
kişi için çok hayırlı evlat denir? Düzen
içerisinde,genelin tavrı ve anlayışı dışında olgun
hareket edenler erdemli sayılıyorlar,bu kişileri seçip
ayıklayan ve erdemli damgasını hayranlıkla vuran bu kafa
yapısının varlığı sizce de bir saçmalığın,bir
düzensizliğin olduğunun en bariz işareti değil mi?
Üzerinde bilmem Allah bilir,belki 60 yıl yaşayacağım şu
yeryüzünün geçmiş kültürünün,bir kutsallık adına kabulü?
İşte ölen bu. Önüme din adında, dayattığınız mezheplerin
bile,birer yorum olduğundan habersiz bir seçim hakkımın
bile bulunmayışı..ölen bu.Suyun kaynama noktası 100 C
imiş,toplumsal bilgi..bana göre tüpüm olduğu müddetçe su
kaynar.Olmadığında kaynamaz.Hani işte bunun gibi beni bir
sistem içinde yaşamaya mecbur bırakış aslında tam bir
zalimlik ve zulüm değil mi?Yaz geceleri dışarıda
yıldızlara bakarak uyurum ve onunla sizin
dayatmalarınızın zekasız yönlerini kavrarım.Ta yunandan
kalan bir kavramı yönetim adı koyarak etiketlemek,ölü
sevicilikten başka nedir ki..dünyada 1.5 milyar insan aç
ama gurubunuz size ne kadarda iyi adam deyiverir.1.5
milyar insan,dile kolay..ve onların karşısında erdemlerle
ileri çağdaş medeniyetler?Trilyon dolarları savaşmak için
ayıran çağdaş insanlar.Siz,size çizilen bu tablonun
içinde oynaşıp durun sonra aranızdan kıymetlileri
seçin.Ne fark eder ki bana göre,hepiniz o resmin
içindeyken. Doğuda kız çocuğu, sırf karşı cinse yaradılış
gereği bir göz attı diye diri diri gömülürken,siz çağdaş
ve iyi insanlar,övgülerle başınızı daha bir yukarı
kaldırın.Öyle ki gözünüzün önünü göremeyecek kadar ve
sonrada bu halde kalmasından rant elde ettiğiniz
adamların oyuyla başta durun. Elbet birde hayırseverlik
vardır ya,hani eski ve gözden çıkmışı verirken dolapta
yer aç veya ondalık sadakalarla milyarlık kazalardan ve
hastalıklardan korun ve hatta o sadakayı vermeden evvel
başının üzerinde bir kaç tur attır ki,etkisi kalıcı
olsun.Arabanın bir yerine de o hiç okumayacağın
ayetlerden as,belki 50 km lik yerde 120 km ile giderken
kaza yaparsan seni korusun yada trafik polisinin gözüne o
astığın ayet hatırına perde insin de ceza yemekten
kurtul.Hatta hayır yapıyorum de ve camiye 4x4 cipinle gel
kurbanını keste fukara sana birde Allah razı olsun
desin.Bu arada sakalları da parlatmayı unutma..ve şu mu?o
mahallenin ateisti,vay dinsiz ve imansız diyerek çekiştir
ki sevabına da tam eresin.Neden varım? Anlamak adına
kurduğunuz tüm üniversiteler ve yetiştirdiğiniz tüm
adamlar ne yapıyorlar?Uzayda hayat mı arıyorlar milyar
dolarlık bütçelerle..acaba Afrika'da hayat var mı diye
bakmak istediler mi acaba?Orada yaşam var mı?Orada canlı
var mı?Amaç ne? Elçiler işte bu soruyu kendine sormayan,
adamların ettiği zulümlerden dolayı Allah tarafından
gönderildiler.Gelen her elçiye toplum kültür değerleriyle
yaklaşıldı.Malın bizden çok değilken,boyunda bizden uzun
değilken,hatta ayaklarında bizim gibi yere basarken ve
hatta sen zamanında aramızda beslediğimiz biri iken bu
yıkımcılığın neden?ve Elçi dedi ki;sizler yıkım
sahiplerisiniz biz sizi onarım sahipleri yapmaya geldik
ama eğer kabul etmez iseniz işte o zaman size hak
ettiğiniz ulaşacak ve yıkımınızdan razı olmayan
Allah,sizi yıkıp yerle bir edecek.. Güneşi pay edememiş
iktidar sahipleri nede öfkeliler ve madem güneşi pay
edemediler,hiç olmazsa o bedavaya soluduğunuz havaya
sahip olsalardı ya..demek ona da sahip değiller,o zaman
bir şey onların değilse başka kimindir ki?Yıkın yıkıcılar
gökyüzünü,delin tabakalarını hırslarınız adına,yıkın buz
dağlarını da gücünüzü alem görsün,yıkın ormanları da
temiz havayı sayaca bağlayın.. Hayvanlar kısmi
otistiktirler,bir yanlarıyla kendi dünyalarında ve bir
yanlarıyla da sizin itkilerinize çok kısıtlı yanıt
verirler,işte insanın aşağısında olan hayvandan daha
aşağı olan insanın hali..o yıkım sahibi tamamen
otistiktir ve diğerlerine asla yanıt veremez.
__________________ Konfüçyüs:"Bir Devlet aklın ilkelerine göre yönetiliyorsa, düşkünlük ve yoksulluk yüz karasıdır.Bir Devlet aklın ilkeleriyle yönetilmiyorsa,o zaman da, zenginlik ve şan şeref utanç verici şeylerdir."
BAŞBAKAN Yardımcısı Cemil Çiçek, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tarikatlara karşı yürüttüğü soruşturmaya müdahale etti mi?
Başsavcı baskı yapıldığını söylüyor... Peki ya Cemil Çiçek? Acaba o telefonda ne konuşuldu? Dün bu soruları konuştum Çiçek’le... Aramızdaki diyalog özetle şöyle:
Başsavcı baskı yapıldığını söylüyor... O bir baskı telefonu muydu?
- Öncelikle şunu söylemeliyim. Ben o dosyayı bilmiyorum. Kimse de bilmiyor. Ayrıca ben yıllarca Adalet Bakanlığı yaptım. Bir tek kez devam eden bir davayı etkileyecek konuşmalar yapmadım. Açıklamalar yapmadım. Kimseyi aramadım.
Peki savcı neden böyle diyor?
- Şimdi söz konusu kişi cezaevindedir ve ağır bir suçlamayla karşı karşıyadır. Şüpheli durumundadır. Böyle bir durumda ben bir tarafa o kişinin diğer tarafa benim konularak bir polemik yaratılmasını doğru bulmam. Olayı siyasetin ortasına çekmek isteyenler var. Buna izin vermem.
Eğer davayla ilgili baskı yaratacak bir konuşma yapmadıysanız bunun açıklanmasında ne sakınca olabilir ki?
- Şimdi bakın o tarihlerde seçimler var. Olaylar hassas. Yani seçim atmosferi... Şimdi küçücük bir yerde 50-60 çocuk gözaltına alınıyor. Bu durumu siz merak etmez misiniz. Yani gazeteci olarak merak etmez misiniz? Seçim atmosferinde ne oluyor diye bir bakmaz mısınız. Bir müdahale söz konusu değil. Ne oluyor onu öğrenmek istedim... Çünkü seçimler var.
Böyle müdahale olur mu? Zaten davanın içeriğini bilmiyorum...
Neymiş peki olanlar?
- Yasadışı eğitim yaptırıldığı için çocuklar alınmış. Zaten sonra da serbest bırakılmışlar. Ayrıca 12 yaşından küçük çocuklara ceza da veremezsiniz...
Cemil Çiçek telefon konuşmasını açık açık anlattı...
Seçimleri etkileyecek bir toplu gözaltı olduğu için durumu öğrenmek amacıyla telefon açtığını söylüyor...
Başsavcı da bunun bir baskı olduğunu iddia ediyor.
Yani bir telefon iki farklı yorum var...
Belli ki Erzincan’daki gerilim o günlere kadar dayanıyor...
*
Yılmaz Özdil'in yazısından:
Almanya’daki Keriz Feneri’yle dini bütün vatandaşlarımızı dolandırdığı ortaya çıkan Erzincan Başsavcısı’nın evi basıldı.
Frankfurt savcılığı, gurbetçilerimizin paralarını cukkalayarak gemi alan Koramiral’i gözaltına aldı. ...
Frankfurt Savcısı’nı telefonla arayarak, “Koramiral’i bırak” dediği iddia edilen Sabih Kanadoğlu, “Evet aradım ama, davayla ilgisi yok, Eintracht Frankfurt-Bayern Münih maçını sormak için aradım” dedi.
Hasan Akçay: Bir cemaati soruşturan Erzincan başsavcısına AKP hükümetinin Adalet bakanı telefon etmiş. Bi güzel fırça çekmiş. Sonra AKP'nin adamı olan Erzurum savcısı kendisinin kıdemce amiri durumunda olan o başsavcıyı derdest edip hapse tıkmış.
Demek adalete müdahale neymiş; hukuk darbesi neymiş?
(Damadım İmam Hatip mezunu birinci sınıf bir yargıç. "Birinci sınıf yargıçları yalnızca Yargıtay yargılar" diye bir yasa var. Ama yine de korkuyorum. Ya bir gün yasayı masayı takmayan ve damadıma kişisel kini olan bir savcı imzasız bir ihbar mektubu bulup buluşturup damadımı derdest hapse tıkarsa? Şimdilik bu korkumu içimde tutuyorum; ona söylemedim. Burada size açıklamış olmam göğsümdeki daralmayı belki hafifletir.)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma