Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 29 nisan 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 188
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sayın hasakçay
Onların HÜR kadınlar olması ise 47:4'e aykırıdır. Allah o ayet aracılığıyla köleliğin kaynağını kurutarak bir çırpıda sona ermesini sağlamış; daha önce edinilmiş olan köleleri ise her vesileyle özgür bıraktırıp tasfiye etmiştir. Yani İslamda KÖLE kadınlar yok ki HÜR kadınlar olsun.
...eshantumûhum fe şuddûl vesâk, fe immâ mennen ba’du ve immâ fidâen hattâ tedaal harbu evzârehâ... MUHAMMED/4
onlara üstün gelindikten sonra esir alın, bağı sıkı tutun.....savaş süresince onları sıkı bir şekilde esir tutunki geri dönüp tekrar size karşı direnç olmasınlar. savaş bitip silahlar bırakıldıktan sonra... yani silahlanıp tekrar geri gelme olasılıkları ortadan kalktıktan sonra onları karşılıksız bırakın.... "ben birşey istemiyorum evine ailene gidebilirsin" dersiniz. yada fidye ister öyle bırakırsınız..
isteğe bağlı fidye karşılığı bırakma varsa, fidye verilmediği durumlarda bırakmama hakkı tanınmıştır anlamına gelir, bu durumda önceki hallerini yani esir hallerini korurlar...
kesin olarak köleliğin kaldırıldığına dair bir ifade yok bu ayette.
Alışılagelmiş alışkanlıklardan aniden uzaklaştırıp kopartılmak baskı olarak algılanır, biranda kabullenilmez.. Kur'an toplumun nabzına göre ifadeler kullanır, zor kullanmaz, eskiden bilip uydukları herşeyi biranda kesip atmaz, sadece uyarır ve en uygun şekilde davranmalarını sağlamak için öğüt verir, örneklemeler sunar, anlatımı olaylara göredir, sürekli akla vurgu yapar.
Sâd, vel kur’âni zîz zikr. SAD/1 Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârekun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ûlul elbâb. SAD/29 ...fe zekkir bil kur’âni... KAF/45 Ve lekad yessernel kur’âne liz zikri fe hel min muddekir. KAMER/32
kesin olarak köleliğin kaldırıldığına dair bir ifade yok bu ayette.
İnsaf. İnsaf. Allah diyor ki
yapmanız gereken
esirlerinizi
ya affederek – fe imma mennen
ya da fidye alarak – fe imma fidâen
salıvermenizdir.
SALIVERMEK ortak gizli fiil. Yani afftseniz de salıvereceksiniz; fidye alsanız da. Fidye almak zorunda değilsiniz ama salıvermek zorundasınız.
Ama siz eğer ödünç oyuncak bebeğine sımsıkı sarılan huysuz bir çocuk gibi "Bana ne! Bana ne! Ben fidye almadan bırakmam!" derseniz "Yapmanız gereken, esirlerinizi karşılıksız salıvermenizdir!" diyen Allah’ın buyruğunu iptal edersiniz. Buna yetkiniz mi var?
Katılma Tarihi: 29 nisan 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 188
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Kaldı ki fidye seçeneğinin muhatabı devlettir; kişi olarak asla siz değilsiniz. O yüzden bu ayette anılan FİDYE tazminattır. Devletinize durduk yerde savaş açılıp can ve mal kaybı verdirilmiştir.... münafıksanız fidye ödesem de alıkoyup köle yaparsınız beni..
"size ait" çevirileriniz, yorumlarınız ve tahminleriniz ne güzel...bide sinirlenmeden ayetleri "olduğu gibi" görseniz.
Eğer içten bir inanırsanız "Affederek…" diyen Allah’a itaat edip nasıl olsa salıvereceksiniz beni; yok, münafıksanız fidye ödesem de alıkoyup köle yapacaksınız.
kişi veya devlet farketmez, muhataba seçenek konmuşsa kesin hüküm yoktur, esiri tazminatı kabul etmeyerek salmayan devlet veya şahıs (hiç farketmez) kimseye ne uyarı ne tehdit ne de kesin emir var...
esiri bırakmayan kişi veya devlet "Bana ne! Bana ne! Ben fidye almadan bırakmam!" derseniz "Yapmanız gereken, esirlerinizi karşılıksız salıvermenizdir!" diyen Allah’ın buyruğunu iptal edersiniz. ifadesinin muhatabı değil.
SALIVERMEK ortak fiil. Yani yapılması gereken, karşılıksız olsa da salıvermektir fidye karşılığı olsa da salıvermek. Tek yol bu.
Artı, fidye almak zorunlu değil çünkü alternatifi var: karşılıksız olarak salıvermek. Ama Allah'ın sözlerinin içinde salıvermenin alternatifi yok; örneğin Allah "Ya da köle olarak alıkorsunuz!" demiyor. "Yapılması gereken, salıvermektir," diyor. Savaş sona erer ermez esirleri salıvermek zorundasınız.
Kısacası, fidyeyi ancak alabiliyorsanız alacaksınız; alamıyorsanız esirlerinizi yine salıvereceksiniz, karşılıksız.
Esir ben olsam fidye ödemem. Niye ödeyeyim? Eğer beni esir alanlar içtenlikle iman etmiş kimselerse salıvermek zorundalar; salıverirler. Yok, münafık iseler fidye ödesem de alıkoyup köle yaparlar. Paramı niye havaya atayım?
Bunlar birilerine vız gelip tırıs gidebilir. Ama Allah var ve Allah bir. İşte O'nun, köleliği kaldırmadığını öne sürmek Kendisine ortak kabul ettiğini öne sürmektir. Çünkü tevhid ve kölelik bir arada gitmez.
Musa ile Harun hakkında Firavun şöyle dedi: "Bunların halkı bizim kölelerimiz olup dururken biz bizim gibi birer insan olan bu ikisine mi inanıcaz!" - e nu’minu li beşereyni mislinâ ve kavmuhumâ lenâ âbidûn.
Katılma Tarihi: 29 nisan 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 188
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
2 ve 4. ayet çevirilieri dahil 5. ayette apışarasını diz ile göbek arası diye çevirecek kadar eğilip bükülen izahlar..
karşılıksız yada tazminatla salıverin, yani ne olursa olsun her iki durumda da salıverin..
madem işi devlet boyutunda değerlendiriyoruz, tazminatla salıvermeyi tercih ederlerse (ki savaşta meydana gelen maddi manevi kayıplar düşünülürse gayet doğaldır, mantıklıdır ve haktır) ve karşılık bulmaz ve tazminat reddelirse ne yapacaklar, ilk sözlerinden döndükleri halde ortaya çıkacak olan itibar ve prestij kaybı daha sonra karşılarına taktik olarak çıkmayacak mı ? Allah böyle bir durumu ortaya çıkaracak seçenek( bu bir zaaftır ve inkar edenler için bulunmaz fırsatlardandır) mi sunmuş ?
Fe izâ lekîtumullezîne keferû fe immâ mennen ba’du ve immâ fidâen... kişi katında değerlendirilse, savaşa dahil olanlar ganimetten payına düşenleri ister karşılıksız ister fidye karşılığında salsalar, maddi durumu müsait olmayan esirleri borçlarını ödeyene kadar bir müddet hizmetli olarak çalıştırsalar...
şartlar vekoşullar...
İşte O'nun, köleliği kaldırmadığını öne sürmek Kendisine ortak kabul ettiğini öne sürmektir.
yanlış, onun merhametine, sabrına, sürekli akla vurgu yapışına ve Kur'a nın sadece bir öğüt, hatırlatıcı , uyarıcı olarak gönderdiğine işarettir.
Musa ile Harun hakkında Firavun şöyle dedi: "Bunların halkı bizim kölelerimiz olup dururken biz bizim gibi birer insan olan bu ikisine mi inanıcaz!" - e nu’minu li beşereyni mislinâ ve kavmuhumâ lenâ âbidûn.
Rab: Terbiye eden, ihtiyaçları karşılayan, yetiştiren, kefil olan, gözetleyen, koruyan, etrafında toplanılan, sorumluluk alan, kendisine itaat edilen, sözü dinlenen, tasarruf, hüküm, yetki sahibi melik ve efendi...
Firavun yaratıcılık iddiasında değildi, onun abidleride köle değildi, tıpkı Osmanlı Sultanları nın halklarına seslendikleri gibi kullarıydı..
Sıbgatallâh ve men ahsenu minallâhi sıbgaten, ve nahnu lehu âbidûn. BAKARA/138 Ettâibûnel âbidûnel hâmidûnes sâihûner râkiûnes sâcidûnel âmirûne bil ma’rûfi ven nâhûne anil munkeri vel hâfizûne li hudûdillâh (hudûdillâhi), ve beşşiril mu’minîn TEVBE/112 Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud. KAFİRUN/3 Ve lâ ene âbidun mâ abedtum. KAFİRUN/4 Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud. KAFİRUN/5
sizin örneğe göre bu ayetlerde ifade edilenler köle mi ?
Katılma Tarihi: 29 nisan 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 188
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Devlet tazminat alabiliyorsa alır. Örneğin ABD’nin Irak’ta yaptığı gibi petrol gelirlerinden alır. Ama esirleri bir dakika bile tutamaz. Savaş bittikten sonra Fers misillu kişiler çekilir aradan; esirleri hiç kimse rehin olarak kullanamaz. Devletler kozlarını devlet düzeyinde paylaşır.
bugün ve o gün olup bitenlerden, olaydalardan uzak, saçma, alakasız bir örnek..
Fers misillu kişiler.. bu neyin nesi, nasıl bir ifade, yorum demek, ben öyle düşünürüm, uygularım demek midir, böyle bir ifadeye cevap versem bi dert vermesem başka bi dert.. ne tuhaf bir mantık bu, gereksiz ve haksız ithamlarla çözüme ulaşamazsınız.. vahyi kişisel isteklere ve düşüncelere uydurmaya çalışmak mıdır mesele.
Acaba 'Enfal-67,-68,-69'u burada konu edebilir miyiz? Fidye,savaşa sebep olan kodamanları -meleleri- ve onlara tabi olmuş toplumu itidal seviyesine çekmeye yönelik olabilir mi?
Acaba 'Enfal-67,-68,-69'u burada konu edebilir miyiz? Fidye,savaşa sebep olan kodamanları -meleleri- ve onlara tabi olmuş toplumu itidal seviyesine çekmeye yönelik olabilir mi?
Saygılarımla. Galip Yetkin.
Cephede düşmanı dize getirinceye kadar hiçbir nebi esirler almayı düşünemez. Dünyevî kazanç istiyorsunuz siz. Oysa Allah ahreti ister. Allah üstündür; bilgedir (8:67). Eğer daha önce Allah'tan bir yazı gelmiş olmasaydı, o ele geçirdikleriniz yüzünden size büyük azap dokunurdu (8:68).
Burada önemli olan, NEBİ kelimesi. Yani devlet. Esirler onları ele geçirenlerin kişisel tasarrufunda değil devletin tasarrufundadır.
Allah’ın 47:4’teki buyruğu odur ki ateşkes anlaşması yapıldıktan sonra devlet, esirleri ya karşılıksız salıverir ya da alabiliyorsa tazminat alarak salıverir. Ama kesinlikle salıverir. Salıvermenin alternatifi yok. Allah, "Tazminat alamıyorsanız esirleri alıkoyun!" demiyor.
Düşmanınız tazminat ödeyemiyorsa zararınız tazmin edilinceye kadar esirleri alıkoyup çalıştırmaya gelince, onu aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Yoksa
1.Esirlerin hasta olanları çalışamaz; hasta olmayanları "Ben enayi miyim!" der
2.ve öküz gibi çalışmaktansa insan gibi ölmeyi seçerler.
3.En önemlisi, Allah'ın değil sizin hükmünüzdür bu. Yani rableşirsiniz
4.ve kölelerini piramit yapımında çalıştıran modern bir firavun derekesine düşersiniz.
Kazandıklarınızdan artık helal ve temiz olarak yiyin. Ve Allah’ı kâle alın. Esirgeyendir Allah; bağışlayandır – ganimtum (8:69)
GANİMTUM ne demek; savaşta nelere el konabilir, nelere el konamaz?
GANİMET "düşmanınıza ait olup tarafınızdan el konan eşya ve hayvan misillu mal"dır. Dikkat. Esirler insandır, mal değil. Esirleri alıkoyup malınız yapamazsınız.
Savaşta kazandığınız şeylerin beşte birinin Allah'a, elçiye, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara ait olduğunu bilin – ganimtum (8:41).
Savaşta kazandığınız "şey"lerin arasında esirler olamaz çünkü onlar ŞEY değil insandır. Esirler, uğruna ölecek kadar sevdikleri eşlere ve çocuklara ve insan onuruna sahiptir; eğer gümüş, koyun, deve… imişçesine el konurlarsa ölümü bile göze alıp isyan ederler. İyi de ederler çünkü insan onuru isyan etmeyi gerektirir.
Gümüş, koyun, deve... Kısacası mala el koyabilirsiniz; mal isyan etmez.
Ben ganimeti savaş alanında bırakılan ağırlıklar (silah,cephane, yiyecek,at,deve .......vs.)olarak anlıyorum. Bunların da 1/5'er den (devlet yani belirli ellerde toplanıp hükmedici güç olmaması için) nerelere ve kimlere verileceği belli. Sırf mallara el koymak için 'şakilik' yapmayın dendiği de açık (ki bu yönde Nisa-94'te de benzer bir uyarı var). Esirler her halukârda, öyle veya böyle, bırakılacak .O da tamam. Esas dikkatimi 8/67 çekiyor.Sanki tazminat karşılığı fidye ifadesi mânâ değişikliğine uğratılmış da şavaşan toplumun tümünün, itidali yâni iffet miktarını aşan mallarını ve gelirlerini müsadere ile Nahl-71 ve Bakara-219/2 de belirlenen seviyeye çekin denmiş.Ben fidyeyi böyle anlıyorum.Bu nedenle de ,islam öncesi olabilir, islam sonrası çıkan savaşların,çatışmaların 'köle' olgusunun sebebi olmadığını, para babası melelerin, aristokrasinin-ağalığın- buna sebebiyet verdiğini sanıyorum.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma