Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
“Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını
alırken: ‘Ne işte idiniz?’ dediler. Bunlar: ‘Biz
yeryüzünde müstaz’af/çaresiz idik’ diye cevap verdiler.
Melekler de: ‘Allah’ın arzı geniş değil miydi? Hicret
etseydiniz ya!’ dediler. İşte onların barınağı
cehennemdir. Orası ne kötü bir gidiş (yeri)dir.”
"Erkekler, kadınlar ve çocuklardan (gerçekten) âciz olup
hiçbir çareye gücü yetmeyenler, hiçbir yol bulamayanlar
müstesnâdır. İşte bunları, umulur ki Allah affeder. Allah
affedicidir, bağışlayıcıdır. Allah yolunda hicret eden
kimse, gidecek çok yer ve bolluk/genişlik bulur. Kim
Allah ve Rasûlü uğrunda hicret ederek evinden çıkar da
sonra kendisine ölüm yetişirse artık onun mükâfâtı
Allah’a âittir. Allah çok bağışlayıcı ve merhamet
edicidir.”
"“Ey örtüye bürünen! Kalk ve uyar! Rabbini tekbir et;
elbiseni temizle ve her türlü ağırlık ve günahtan hicret
et!”
"Müminler ancak Allah'a ve
Peygamberine iman eden, sonra şüpheye düşmeyen; Allah
uğrunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenlerdir. İşte
onlar doğru olanlardır. " (49/Hucurât, 15)
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Dinden çıkışlara ve girişlere defalarca şahid oldum...
Defalarca gözlemledim insanoğlunu...BEN dediğimde dahil buna...
Etki ve Tepki meselesi...
Dinden çıkana, [yada kendi konumlandığı yerden diğerini öyle gören için] bir TEPKİ verme ihtiyacı doğar...
EN SERT TEPKİYİ KİMLER VERİR? En sert tepkiyi Eşikte duranlar verir...
Dinden çıkış sancılı bir dönemdir...Çığlık çığlığa iç dünyada sorgulamalar...
Neticede ağır bir travmadır... GERÇEĞİN PEŞİNDE UÇURUMLARA ATLAMAK...
Gerçeğe SAF GERÇEĞE ulaşma arzusu...
İnsanoğlu için iki elini birden bırakmak çok zordur.
DİN nedir sorusuna geri dönmek gerek...Din bir Sistemdir...
El ilahın Sistemini anlamak...HAYatta varoluş nedenimiz...
Alt yapımız müsaid lâkin işi biraz zorlaştırmak murad edilmiştir...
Bisiklet üstündedir insan...Pedalleri çevirmezse düşecektir...
Taam ve Cui Ehafı/Vehimi
yani Yemek (yeme ihtiyacı) ve Açlık korkusu...
Pedalleri çevirmek ZORUNDA insan...
Zemherinin soğuğundan ve Güneşin kavuran sıcağından korunma ihtiyacı...
Artık/Henüz Cennette değil insan...
Mal ve Evlad sevgisi...Kodlarına yazılan...
HAYatta kalmak ve BİRİKİMLERİNİ bir sonraki nesile aktarmak zorundadır insan adayının ATAsı...
Bu bir zorunluluktur...BİLİNÇ altına kazınan...
şimdilik bu kadar Aynamdan yansıyan...
var ise sözlerimden anlayan...
selam
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
hz nebi zamanın güzellikleri içinden sivrildi. karşı duranlar. o devrin iyileri tabiri insanları idiler. şimdi düşündüğümde. kötü hiç bir zaman taraftar toplamıyor.
bizler sanıyoruz ki. görüş olarak bu insanlar zulüm insanları. hayır. halk insanları idiler. matta uzza. manat. araplar için. kutsallaşmış. ekoldüler.
ebu cehil, lehep ,vahit bin muhire. bunlarda halk önderi idiler. kuran bunların iyilik adı altında yaptıklarını bir bir deşifre ediyor.
şimdi sayın mustafa bey sanıyorki biz ona cepe aldık. hayır. dağa önce cepe alındı. iyilikte. kimse. ebu cehili geçemez. yardımda kimse. ebu lehebi geçemez. peki neydi bu cepe alınan.
bunlar bu iyilikleri allah için değil. kendi saltanatları için yapıyordu. hatırlayalım... alak süresini. hz nebinin. zihninde. oluşanları. allahın ona müdahalesini. kella. hayır. senin düşündüğün gibi değil. deyişini.
evet kuranı vayh ayıran nokta burası. bizler. hep kötüde. aradık suçu ama kötüyü kimse tastiklemiyor. insanlık kötüyü her zaman bertaraf etti. hannas bulamadık. gerek ins den gerek cinn. den.
şimdi hep kendimden örnek veriyorum. ben iki defa deprem geçirmiş. bir insanım. ve bir çok sevdiklerim enkaz altında. kaldı. ..
bunu taktir eden allah. ol demeden asla olamaz. kurana göre zihnimi yorsaydım.. ben allaha karşı ne düşünürdüm. iyileştirme yok güzelleştirme yok. resman bir katliam.. bilmem anlatabiliyormuyum..
evet kuran olmaz ise asla olmuyor.
papazın dediği gibi tanrı okadar merhametli olsaydı kiliseye yıldırım düşürmezdi... bilmem anlatabiliyormuyum..
iki adam örneği.. biri yolda. yürüyor. bir kedi. yavrusu görüyor. zaten canı sıkkın. zavallı kedide ona sırnaşıyor. diğer adamda karşıdan geliyor. kedinin sırnaştığı adam. can sıkıntısı ile ; git be kedi senin le mi uğraşacağım. diye kediyi tekmeliyor. karşıdan gelen adam; hannası. ona.. bak sen gördünmü. adam şu sevimli kediye vurdu. git ona ya kardeşim. bu zavallı kediden ne istedin de. ve hannasının tetiklemesi ile adam gidiyor. iyi bir niyet. edasında. bakın bayım şu candan ne istediniz. ne kadar güzel bir kedi. siz. onun yerine kendinizi koyun.. adam.; sana ne kardeşim.git başımdan diye azarlıyor.
hannasına uyan adam. onun aslında iyi biri olduğunu ve az bir nasiyatla adam olacağını sanar. ve işi uzatır. içindeki iyilik. duygularını ona anlatmaya başlar. anlatıkça diğeri sinirlenir. ve hannasına uyan adama bir yumruk atar. adamda nerden geldiğini şaşırır. ve ben adama ne anlatıyorum. o ne yapıyor. der. ve başlar. kavga...
iyi niyetin akıbeti. burada anlarlar diye musa ile bilgili kul kıssasını kopyala yapıştır yapıp . forma koydum. ama nafile. hiç kimse. demedi. biz insan iyiyi güzeli. sandığımız. gibi bilemeyiz. bu gün gördüğümüz. olaylara yorum yapa biliriz. bizim için şu an kötü olan yarınlar için iyi olabilir. bu gün bizim için iyi dediğimiz. yarın başımıza. büyük sıkıntılar. aça bilir. diyee......
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Kuran bize asla " ebu cehil, lehep ,vahit bin muhire" gibi şahsiyetlerden bahsetmez.Rivayetler bu isimleri ölümsüzleştirmiştir.
Kuran şahısları konu edinmez...Hatta Aişeye atıldığı söylenen iftiranın dahi muhattabı önemli değildir. Bu gibi zehebler "Esbap-ı Nüzul" denilen Manipülasyon amaçlı hikayelerin neticeleridir.Dikkat ediniz en tehlikeli zehiri Esbabı Nuzul hadisleri barındırır.NEDEN? Çünkü her bir ayet için Ön Şablon oluşturur Beyinlerde. Kuranda bir "ebu leheb" fitne amaçlı geçer...ama özel isim değildir... Bir teşbih ve mecazı mürsel...Öyle bir adam yaşadığına dair elimizde hiçbir delil YOK. Bunlar bizim ZANlarımızdan ibaret. Ancak bir konuda sizi tebrik ederim...Ne güzel de NEBİ demişsiniz...Kuran Nebi ve Resul derken bizimkiler ısrarla "Peygamber" demeye devam ediyorlar... Kuran Kavramlarından ümidini kesenler diyecek ki ; "Ne farkeder?" Çok Fark eder.Eğer siz kuranın seçtiği kelimeler üzerinde düşünürseniz ve o güzel beyinlerinizi O kelimelerin Etimolojisi üzerine yorarsanız Kuranı YAZAN ile Empati kurabilirsiniz. Kelime köklerinden nereye ulaşırsınız? O kelimeyi seçen ve kullananın AKLINA kadar ulaşırsınız.Bakınız seçtiğiniz her kelime siniz iç dünyanız hakkında ip uçları verir. Güneşin konumunu nereden Tasvir ediyor? İnsanın baktığı yerden mi? Yoksa farklı bir açıdan mı? Bunlar ipuçlarıdır. Son olarak bıkmadan usanmadan yaptığım ikinci uyarımı yapmak istiyorum...Sz kuranda konuşanın ALLAH olduğunu ZAN ettiğiniz müddetce işin içinden çıkamazsınız. Allah kuranda Konuşmuyor.Bir gözlemci ve Resul konuşuyor... Tekvir suresini dikkatle okuyun.Saffat suresini dikkatle okuyun Göreceksiniz ki Kuranda konuşan Allah değildir. Allah yasaları/sünneti ile konuşur...Allah Cebr/Matematik dili ile konuşur çünkü O taKDiR edendir. selam
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar.
sevgili metehan elbette. şahıs olarak geçmezler. burda benim demek istediğim. kötü iyi tasviri. bir tarafta kötüler diğer tarafta iyiler. iyiler tarafında hz nebi. kötüler tarafında. onlar.
bu güne kadar ki anlatılanlar. hep böyle idi. amcam faizin en güzelini yer ama eline geçirse. ebu cehili boğar. aman gözünü seveyim başka karşılaştırma bulamadın. sakın bana faizden bağsetme. yada farkı şeyler. anlatabiliyormuyum bilmiyorum...
iyilik ve kötülük bizim hannas ile yorumlayamayacağımız. diyorum...
kuranda konuşan allah .. ama söz ile değil. insanın içinde konuşan hannasdır. gerek nebi gerekse. başkası.. o kendinden konuşmuyor. yada hannasından konuşmuyor buyuruyor allah. o yanlız allahın ayetini söylüyor. hani sizde bilirsiniz. bilgisayarın konuşması gibi... fiberde. elektirik dalgalarına dönüşüyor. bana söz olarak geliyor. sen değilde. bilgisayar konuşuyor. ama mimarı sensin. senin elinden. düşüncenden geliyor. vasıta pc..
ACABA ANLATABİLDİMMİ.?.. SELAM İLE..
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Kuran bize asla " ebu cehil, lehep ,vahit bin muhire" gibi şahsiyetlerden bahsetmez.Rivayetler bu isimleri ölümsüzleştirmiştir.
Kuran şahısları konu edinmez...Hatta Aişeye atıldığı söylenen iftiranın dahi muhattabı önemli değildir.
sana katılıyorum dostum "zeyd" de aslında.. karısına peygamber tarafından göz dikmiş tüm insanları kasteder.. ve ayrıca bu ayetle dünyanın geçiciliğinden söz edip duran bir elçinin bile duygularına ne kadar yenik olduğunu gösterir..
__________________ Yaradan bana akıl-vidan ve bir de yaşam kitabını vermişken
neden kendime havadan klavuzlar bekleyim??
"Uzatmıyacağım kısaca. Kur an Allah ın sözümü. Bu şüphesiz bir gerçektir nasıl mı..Örneklendireyim....Kur an olmuş olmasaydı sıfır (0) olmaz dı. O zamanda ver iletişiminin kökü olan pc lerin çalışması sözkonusu olmazdı ve siz bunları yazamazdınız...Bak Kur an olmuş olmasaydı..Dikkat et evvelki gibi alıntı yapmıyor ve Kur an i değerleri nasıl liğime liğme ettiğini ifşa etmiyorum. Kur an olmuş olmasaydı yüzümüzü gökyüzüne çevirdiğimizde gördüğümüz semanın arkasında başka bir alan var mı yok mu bunu bilemiyecektik..Bak Allah ayetleri bilen bir kavme nasılda açıklıyor...Farkedebiliyormusunuz??? Kur an olmuş olmasay dı..Bak budahada ilginç ve bir vakıa olmuş bir olay. Neden şeker tatlıda tuz fark lı? Neden sıvılar akışkan ken katılar akmaz sıvılar gibi? Bunların cevabını Kur an dışında sana ne verebilir varsa mesnedin getir...."
Sevgili Hanif 42 dost, senin bu anlatımına göre Kuran gerçekliğini bugünkü bilimsel buluşlara borçlu..yani bilim hem kendini hem de kuranı kurtarmış oluyor..Sevgili Hasan Öktem de aynı hataya düşmüştü..malik eleştirmişti hatırlarsanız..aslında sözün bittiği yer burası..
Şimdi bir kaç seçenek çıkıyor karşımıza..izah edeyim müsadenle:
Bundan sonraki "şaşırtıcı bulguları,ilginç vakıaları" 1- yine sizin yaptığınız gibi önce Kuranda bulup sonra mı bilime tasdik ettirecez? 2-Yoksa -nasıl olsa son mercii bilim-dir diyerek direkt bilimemi soracaz?3-Yada Kuranda bulduklarımızı "nasıl olsa bilim bunuda onaylar" diyerek bilime danışmadan torbamıza mı atacaz?
Her halukarda birisi boşa çıkacak!.. seçimi size bırakıyorum..
her gün birbirimize tecavüz eder eşcinsel ensest ayrımı yapmazdık...
yamyamlar gibi birbirimizin etini yerdik...
çalar çırpar öldürür işkence ederdik...
ancak mushafa sahip olanlar insan olabilir...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
"Uzatmıyacağım kısaca. Kur an Allah
ın sözümü. Bu şüphesiz bir gerçektir nasıl
mı..Örneklendireyim....Kur an olmuş olmasaydı sıfır (0)
olmaz dı. O zamanda ver iletişiminin kökü olan pc lerin
çalışması sözkonusu olmazdı ve siz bunları
yazamazdınız...Bak Kur an olmuş olmasaydı..Dikkat et
evvelki gibi alıntı yapmıyor ve Kur an i değerleri nasıl
liğime liğme ettiğini ifşa etmiyorum. Kur an olmuş
olmasaydı yüzümüzü gökyüzüne çevirdiğimizde gördüğümüz
semanın arkasında başka bir alan var mı yok mu bunu
bilemiyecektik..Bak Allah ayetleri bilen bir kavme
nasılda açıklıyor...Farkedebiliyormusunuz??? Kur an olmuş
olmasay dı..Bak budahada ilginç ve bir vakıa olmuş bir
olay. Neden şeker tatlıda tuz fark lı? Neden sıvılar
akışkan ken katılar akmaz sıvılar gibi? Bunların cevabını
Kur an dışında sana ne verebilir varsa mesnedin
getir...."
Sevgili Hanif 42 dost, senin bu
anlatımına göre Kuran gerçekliğini bugünkü bilimsel
buluşlara borçlu..yani bilim hem kendini hem de kuranı
kurtarmış oluyor..Sevgili Hasan Öktem de aynı hataya
düşmüştü..malik eleştirmişti hatırlarsanız..aslında
sözün bittiği yer burası..
Şimdi bir kaç seçenek çıkıyor
karşımıza..izah edeyim müsadenle:
Bundan sonraki "şaşırtıcı
bulguları,ilginç vakıaları" 1- yine sizin yaptığınız gibi
önce Kuranda bulup sonra mı bilime tasdik ettirecez? 2-
Yoksa -nasıl olsa son mercii bilim-dir diyerek direkt
bilimemi soracaz?3-Yada Kuranda bulduklarımızı "nasıl
olsa bilim bunuda onaylar" diyerek bilime danışmadan
torbamıza mı atacaz?
Her halukarda birisi boşa çıkacak!..
seçimi size bırakıyorum..
önce:
""Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile
gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda
veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden
gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı
canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı
yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır
bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum
için (Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan) birçok
âyetler/deliller vardır." (2/Bakara, 164)
"“Ve O, yeri yayıp uzatan, onda sarsılmaz dağlar ve
ırmakları var edendir. Orada ürünlerin her birinden
ikişer çift yaratmıştır. Geceyi gündüze bürümektedir.
Şüphesiz bunlarda düşünen bir topluluk için gerçekten
âyetler vardır.” (13/Ra'd, 3).
"“Allah’ın gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve
renklerinizin birbirine uymaması O’nun âyetlerindendir.”
(30/Rûm, 22)
"“Biz âyetlerimizi hem âfak’ta (insanın dışında), hem de
enfüste (kendi nefislerinde) onlara göstereceğiz; öyle ki
şüphesiz onun (Kur’an’ın) hak olduğu kendilerine apaçık
belli olsun. Her şeyin üzerinde senin Rabbinin şâhit
olması yetmez mi?” (41/Fussilet, 53).
"“İnkâr edenler bilmediler mi ki, göklerle yer bitişik
idi, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan
yarattık?! Hâlâ inanmıyorlar mı? Yer onları sarsmasın
diye onun üstünde dağlar yarattık. Ve (işlerine)
gidebilsinler diye orada geniş yollar açtık. Göğü,
(düşmekten) korunmuş bir tavan yaptık; onlarsa hâlâ Bizim
(varlığımıza ve gücümüze delâlet eden) âyetlerimizin
yanından düşünmeden geçip gitmektedirler...” (21/Enbiyâ,
30-32)
“Ve de ki: ‘Allah’a hamdolsun, O size âyetlerini
gösterecek, siz de onları öğreneceksiniz...” (27/Neml,
93)
“O'nun âyetlerinden (gücünün işaretlerinden) biri, sizi
topraktan yaratmasıdır. Sonra siz, (yeryüzüne) yayılan
insanlar oluverdiniz. O'nun âyetlerinden biri de, size
nefislerinizden, kendileriyle sükûn bulacağınız eşler
yaratması ve aranıza sevgi ve acıma koymasıdır. Şüphesiz
bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır. O'nun
âyetlerinden biri de, göklerin ve yerin yaratılması,
dillerinizin ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz
bunda, âlimler/bilenler için âyetler/ibretler vardır.
O'nun âyetlerinden biri de, geceleyin ve gündüzün
uyumanız ve O'nun lutfundan (nasîbinizi) aramanızdır.
Şüphesiz bunda, işiten/dinleyen bir toplum için
âyetler/ibretler vardır. O'nun âyetlerinden biri de,
size, korku ve umut vermek için şimşeği göstermesi,
gökten bir su indirip onunla ölümünden sonra yeri
diriltmesidir. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir toplum
için âyetler/ibretler vardır. O'nun âyetlerinden biri de,
göğün ve yerin, kendisinin emriyle durmasıdır. Sonra sizi
yerden bir tek dâvetle çağırdığı zaman bir de bakarsınız
ki çıkıyorsunuz." (30/Rûm, 20-25)
"Ölü toprak, onlar için bir âyettir (ölüleri nasıl
dirilteceğimize işarettir): Biz onu dirilttik, ondan dâne
çıkardık da ondan yiyorlar. Orada hurma ve üzüm bahçeleri
yarattık, çeşmeler akıttık. Ki o (suyun, veya bahçe)nin
ürününden ve ellerinin emeğinden yesinler. Hâlâ
şükretmiyorlar mı? Ne yücedir O (Allah) ki toprağın
bitirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmedikleri nice
şeylerden olan bütün çiftleri yaratmıştır. Gece de onlar
için bir âyettir. Gündüzü ondan soyup alırız; birden
onlar karanlıkta kalıverirler. Güneş de kendi müstakarrı
(yörüngesi, istikrar bulacağı yeri) içinde akıp gider.
Bu, üstün ve bilen (Allah)ın takdiridir. Aya da konaklar
tâyin ettik. Nihayet o, eski urcuna (hurma salkımının
sapına) benzer bir hale geldi. Ne güneş aya erişebilir,
ne de gece, gündüzün önüne geçebilir. Hepsi bir felekte
(yörüngede) yüzmektedirler. Onlar için bir âyet de,
onların çocuklarını dolu gemide taşımamız ve kendilerine
onun gibi binecekleri nice şeyler yaratmamızdır."
(36/Yâsin, 33-42)
""Bakmıyorlar mı develere, nasıl yaratılmış? Göğe, nasıl
yükseltilmiş? Dağlara, nasıl dikilmiş? Yere, nasıl
yayılıp döşenmiş?" (88/Ğâşiye, 17-20)
daha nice ayetler var......kısaca:
Onun Dünya, Güneş, Ay ve bütün gök cisimlerinin birleşik
bir gaz kütlesinden koptuğunu (21/Enbiyâ, 30), arzın
yuvarlaklığını (79/Nâziât, 30; 39/Zümer, 5), Güneşin
kendi yörüngesinde döndüğünü (36/Yâsin, 38), yer çekimi
kanununu (13/Ra'd, 2; 31/Lokman, 10; 22/Hacc, 65),
yıldızların yörüngeleri ve kara delikleri (56/Vâkıa, 75-
76), evrenin genişlemesi (51/Zâriyât, 47), hava
basıncının varlığı (6/En'âm, 125), insanın nasıl bir
sudan yaratıldığı (86/Târık, 5-7), denizlerin kaynaması
ve kıyâmetin kopması (54/Kamer, 50; 16/Nahl, 77;
81/Tekvir, 6), güneşin hararetini tazelemesi (17/İsrâ,
97), dünyanın dönüşünün yavaşlaması (28/Kasas, 71-72),
insanın topraktan yaratılması (30/Rûm, 20; 6/En'âm, 2;
55/Rahmân, 14), ceninde nutfenin yeri (7/A'raf, 172),
insanın nasıl yaratıldığı (86/Târık, 5-8; 76/İnsan, 2;
23/Mü'minun, 11-13), anne karnındaki üç karanlık (üç
sağır perde) (39/Zümer, 6), insanda cinsiyetin tayini
(31/Lokman, 34; 22/Hacc, 5, 77/Mürselât, 20-22;
75/Kıyâmet, 36-40).....
şimdi:
sizin bilim dediğiniz şeyin kaynağı kur'an dır.herşey
"ayet"leri açıklamak içindir ve
açıklar.fen,matematik,kimya,psikoloji,sosyoloji.....vs
vs..hepsi "ayetleri"izahe eder,açıklar.kur'an ın
doğruluğunun isbatıdır ve isbatlar....
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
bilim adamları her şeyi kurana bakıpta buluyorlar...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma