Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
bildiğiniz gibi ben kuranı kendi içindeki yani içsel bir çelişki yerine evren kitabı ve onu yaratan evrensel bir Tanrı profiliyle olan çelişkileri üzerinde durmayı yeğledim zira bir kitabın çelişkiler taşımamasının onun Tanrısallığına kanıt tekil edemiyeceğini söyledim bu manada Tanrısallığının kanıtı olarak çelişkisizliğinin dile getirilmesi dahi bir çelişkidir dedim ama ısrarla kendi içinde dediniz ben de sizi kıramadım..
ama bilin ki beni etkilememesi ve özgür bir sorgulama yapabilmek için neredeyse iki yıldır elime kuran almıyorum bu görebildiklerim sadece şu sizlere katıldı katılalı rastladığım ve aklıma gelen ve onları da hasenatta tararken önüme çıkanlardır.. şimdilik bunlarla idare edin Sahibim izin verirse bir gün baştan sona tüm kitabı tek tek tarayıp elden geçireceğim..
ayrıca peşinen söylüyorum bu bulduklarıma "yok buradaki manası yok koşulu bilmem nesi farklı" diye yanıtlayacak olursanız demek ki çelişki bulabilme diye bir olanağımız bulunmuyor demektir olanaksız bir şeye çağırmaksa başlı başına bir çelişkidir!
1-KURAN APAÇIK BİR KİTAP MIDIR YOKSA KAPALI/MUĞLAKBİR KİTAP MIDIR?
aslında apaçık olmadığını.. geçmişte ortaya çıkmış mezhepler ve günümüzde onlarca forumdaki metrelerce tartışmalar kanıtlamaktadır.. ancak önemli olan kurandaki çelişkiler olduğu için haydi ayetlerle bakalım:
aşağıdaki ayetlere göre son derece yalın ve açık bir kiaptır:
4/174)Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur (Kur�an) indirdik.
(39/28)Bunu, çarpıtılmaz Arapça bir Kur'an olarak indirdik ki, korunup sakınabilsinler.
ama aşağıdaki ayetlere bakacak olursak iş değişir:
(3/7)Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir.
Allahtan başkası tarafından anlaşılamayan ve yorumlayarak fitneye/kaosa düşürülebilen bir metin apaçık sınıfında mıdır yoksa muğlak mı?
(74.31) kalplerinde hastalık bulunanlar ile kâfirler, �Allah, örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi� desinler.İşte böyle. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir.
burada da ne demek istendiğini sorsunlar ve sırf imtihan/muğlaklık olsun diye indirilmiş bir mesajdan söz etmekte..
kısacası kitabın kendisi de içeriğinin bir kısmının apaçık olmadığını itiraf etmektedir.. yani kendi kendisiyle çelişmektedir..
2-HER TOPLUMA FARKLI ŞERİAT MI AYNI ŞERİAT MI VERİLMİŞTİR?
(5/48)Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk
(42/13)�Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!� diye Nûh�a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim�e, Mûsâ�ya ve İsâ�ya emrettiğini size de şeriat kıldı.
3-ALLAHIN MERHAMETİ SONSUZ MU SONLU MU?
kuran aşağıdaki ayetlerle doludur
(6/12)De ki: "Kime aittir göklerde ve yerde olan her şey?" De ki: "Rahmeti ve şefkati kendisine ilke edinen Allaha..
(6/133)Ve yalnızca Rabbindir Kendi kendine yeterli, sınırsız merhamet sahibi.
ancak aşağıdaki ayetlerde gayet sınırlı bir merhamet vardır?
(4/137)İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarında ileri gidenler var ya; Allah, onları bağışlayacak da değildir, doğru yola iletecek de değildir
4/93)Fakat her kim bir mümini kasten öldürürse, onun cezası, cehennemde kalmak olacaktır. Allah onu mahkum edecek, lanetleyecek ve onun için korkunç bir azap hazırlayacaktır.
*Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir. *Allah�ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için asla bir çıkış yolu bulamazsın.
*Allah, fasık toplumu doğruya iletmez.
4-KADINLARA İSTEDİĞİMİZ YERDEN Mİ VARACAĞIZ YOKSA TANRININ ÖĞRETTİĞİ Mİ?
(2/222)İyice temizlendiklerinde, Allah'ın emrettiği yerden onlara varın
(2/223)Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlanıza dilediğiniz gibi varın
tabi Allahın emrettiği varış şekli nedir bir açıklayanınız çıkar mı bilmiyorum..
5-HER AMEL SAYILACAK MI YOKSA BAZISI BAZISINI SİLECEK Mİ?
aşağıdaki ayetlere bakılırsa her yapılan amel teraziye değer katacak
(2/281)Öyle bir günden sakının ki, o gün hepiniz Allah�a döndürülüp götürüleceksiniz. Sonra herkese kazandığı amellerin karşılığı verilecek ve onlara asla haksızlık yapılmayacaktır.
(7/8)O gün amellerin tartılması da haktır. Kimlerin sevabı ağır basarsa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
(6/132)Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.
ama aşağıdakilere bakılırsa inkar güzel amellerin heba olmasıdır
(3/22)Onlar, amelleri, dünyada da, ahirette de boşa gitmiş kimselerdir. Onların hiç yardımcıları da yoktur.
(5/5)inanmayı reddedene gelince; onun bütün işleri boşa gidecek
(7/147)Âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır.
aşağıdaki ve benzeri ayetlerde kaldıracağımız
yani bizler için normal olan bir ağırlıktan fazlasıyla muhatap olmadığımız bildirilmekte
(7/42) biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz
(2/286)Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar
ne var ki aşağıdaki ayetlerde ağır bir yük yüklemekten bahsediliyor
(2/286)Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme
(33/72)Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.
(73/5)Gerçek şu ki, biz senin üzerine 'oldukça ağır' bir söz (vahy) bırakacağız.
7-HARUN MUSANIN MI YOKSA MERYEMİN Mİ KARDEŞİ?
peki biz anlamıyoruz da muhammedin yahudileri hristiyanları da mı
bu karmaşıklığı bildirmediler?
yok eğer harunun kardeşi tabiri mecazi ise
Alalh aşkına bir kitap bu kadar mı kafa karıştırmaya meraklı olur?
(20/29)(musa)Ailemden bana bir yardımcı kıl," Kardeşim Hârun'u."
(19/28)Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi; ne de annen iffetsiz bir kadındı!"
8-SAVAŞTAN KAÇAN AFFEDİLİR Mİ YOKSA ATEŞLİK Mİ?
(3/155)İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halîmdir
(8/16)Kim o gün savaşmak için bir tarafa çekilmek, ya da başka bir birliğe katılmak dışında arkasını döner(kaçar)sa o, Allah'tan bir gazaba uğrar, onun yeri cehennemdir, o ne kötü varılacak bir yerdir!
9-SAVAŞA ÇIKMAYANLARIN DURUMU NEDİR?
aşağıdaki ayetlere göre savaşa gelmeyenlerin sonu hiç de iç açıcı görünmüyor:
(9/95)Savaştan döndüğünüzde kendilerini azarlamayasınız diye size Allah adına yemin edeceklerdir. Onları azarlamayınız, bir şey olmamış gibi davranınız. Çünkü onlar soyut pisliktirler. İşledikleri kötülüklerin karşılığı olarak varacakları yer, cehennemdir.
(48/16)Bedevîlerin (savaştan) geri bırakılanlarına de ki: �Siz, güçlü kuvvetli bir kavme karşı teslim oluncaya kadar savaşmaya çağrılacaksınız. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönerseniz, Allah sizi elem dolu bir azaba uğratır.�
ne var ki aşağıdaki ayetlere göre durumları o kadar da fena görünmüyor:
(4/95-96) Mü�minlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah hepsine de en güzel olanı va�detmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükâfat ile kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
(9/122)İnananların hepsinin birden savaşa çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminden bir grubun dinde derin bilgiler edinmek ve sefere çıkan topluluk geri döndüğünde, korunmaları ümidiyle onları uyarmak için arkada kalmaları gerekmez mi?
10-KISASTA HAYAT VAR MIDIR YOK MUDUR?
(2/179)Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) korunursunuz
(42/40)Kötülüğün cezası, yine onun gibi bir kötülüktür. Kim affeder, barışırsa onun mükafatı Allah'a aittir. Doğrusu Allah zalimleri sevmez.
11-DÜNYA HAYATI OYUN EĞLENCE DİYE Mİ YARATILDI?
(6/32)Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir
(21/16)gökleri ve yeri ve bu ikisi arasında var olan hiçbir şeyi bir oyun, bir eğlence olarak yaratmadık
12-ALLAH MÜHLET VERİR Mİ YOKSA HELAK MI EDER?
aşağıdakilere göre baya zaman tanınmış:
(2/15)Gerçekte, Allah onlarla alay eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar.
(3/178)İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
(35/45)Eğer Allah, insanları (hayatta) işledikleri (kötülükler)den dolayı (hemen) hesaba çekseydi, yer üzerinde tek bir canlı varlık bırakmazdı. Ama Allah, onlara (Kendisi tarafından) belirlenmiş bir vadeye kadar mühlet tanır
çünkü kuranın 11 ayetinde Allah halim(mühletinde sınırsız) dir
peki aşağıdakilerde?
kuranda sekiz ayette Allah, hesabı çabuk görendir.der ve de ayrıca aşağıdaki mesajları verir:
(10/13)Andolsun, sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri hâlde zulmettikleri vakit helâk ettik. Onlar zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız.
(91/14)Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti.
(42/33-34)Allah dilerse rüzgarı durdurur, gemiler denizin yüzünde durakalır. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır. Yahut yaptıkları yüzünden onları helâk eder. Birçoğunu da affeder
(44/29)Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.(lut kavmi)
(23/48)Böylece ikisini de yalanladılar, bu yüzden de helâk edilenlerden oldular
zaten bu helak mevzu yüzünden ne zaman bir doğal afet olsa dindar kesim Tanrının azabı sanır..
13-AZABI/SIKINTIYI KİMLER ÇEKER?
aşağıdaki ayetlerde eza ve sıkıntı çekiyor olmanın bir sapmışlık göstergesi olduğu belirtiliyor:
(5-18) yahudiler ve hıristiyanlar, �Biz Allah�ın oğulları ve sevgili kullarıyız� dediler. De ki: �Öyleyse (Allah) size neden günahlarınız sebebiyle azap ediyor?
(7/94)Biz hiçbir memlekete bir peygamber göndermedik ki (karşı çıkmaktan vazgeçip) yalvarıp yakarsınlar diye ora halkını yoksulluk ve sıkıntıya uğratmış olmayalım.
(92/10)onun için zorluğa ve sıkıntıya giden yolu kolaylaştırırız
(23/75)Biz onlara merhamet edip başlarına gelen zararı giderseydik, yine de azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlardı.
(20/123)Allah, şöyle dedi: �Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne sapar ne de sıkıntı çeker.�
ama aşağıdaki ayetler sıkıntı ve ızdırab görmenin imanla inkarla ilgisinin olmadığını gösteriyor:
(90/4)Gerçek şu ki, Biz insanı acı, sıkıntı ve imtihan (ile yüklü bir hayat)a gönderdik.
(2/177) ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir.
hatta tam tersine imani bir gösterge:
(2/214)Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü�minler, �Allah�ın yardımı ne zaman?� diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah�ın yardımı pek yakındır
14-KİTAP EHLİ NİN DURUMU NEDİR?
aşağıdaki ayetlere göre iyi adam oldukları ve dindar oldukları sürece sorun yok:
(3/75)Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder. (3/113)Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah�ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır.
ama aşağıdakilere göre iman etmeleri gerekiyor:
(98/6)Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah'a ortak koşanlar, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratıkların en kötüsüdürler.
(5/65)Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah�a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık
15-KURAN aLLAHIN SÖZÜ MÜ ELÇİSİNİN Mİ?
(81/19-20) O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi katında itibarlı bir elçinin sözdür.
(9/6) Allah'ın kelamını dinliyorlar, sonra onu, kavramalarının ardından, bilip durdukları halde tahrif ediyorlardı.
16-YARATICI İNSANLARLA KAÇ YOLDAN İLETİŞİM KURAR?
(42/51)Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasında konuşur. Yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder
(7/145)Ona verdiğimiz levhalarda, insanlara öğüt olmak üzere her şeyi tafsilatlı olarak yazdık. Sen bunlara kuvvetle sarıl ve ümmetine de o hükümlerin daha sevaplı olanlarına sarılmalarını emret.
17-ALLAHI GÖRMEK İSTEMEK AZGINLIK MIDIR DEĞİL MİDİR?
(Furkan21)''Bizimle karşılaşmayı ummayanlar:"Bize ya melekler indirilmeli, ya da Rabbimiz'i görmeliyiz" derler.And olsun ki kendi kendilerine büyüklenmişler,azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir.'
(2/55)Bir zaman da: "Ey Mûsâ! Biz Allah�ı açıkça görmedikçe sana inanmayız!" dediniz. Bunun üzerine derhal sizi yıldırım çarptı, siz de bakakaldınız.
ama bunu musa isteyince normal:
(7/143)Musa şöyle konuştu: "Rabbim, göster bana kendini, göreyim seni." Dedi: "Asla göremezsin beni. Ama şu dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni görebileceksin."
18-ÖNCE GÖK MÜ YARATILDI YER Mİ?
aşağıdaki ayetlere göre önce yer:
(2/29)O ki, yeryüzünde bulunan bütün varlıkları sizin için yarattı. Sonra da göklere yönelerek onları yedi gök olarak düzenledi. O her şeyi bilir.
(41/10-11)O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.Sonra duman halinde olan göğe yöneldi,ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de «İsteyerek geldik» dediler
(tabi yerin göğün iradesi var mı yok mu o başka mevzu)
ama aşağıdaki ayetlerde tersi anlatılıyor:
(79/28-30) O,gökkubbeyi yükseltmiş ve ona gerektiği gibi biçim vermiştir.onun gecesini karanlık yapmış ve gündüzünü aydınlatmıştır. Ve ardından yeri düzenleyip yaymıştır..
kitabın pek çok ayeti kulluğun Tanrıya mahsus olması gerektiğinden söz ederken diğer taraftan mü'minlerin kullarından bahseder her ne kadar çevirilerde köle sözcüğü kullanılmışsa da arapçasında (abd) geçer..
yine Allahtan başka veli edinenler kınanırken mü'minlerin birbirlerini veli edinmelerini tavsiye eder.. eğer farklı anlamlarda kullanılmışsa çelişki bulmaya davet eden bir kitapta neden başka bir sözcük kullanılmaz ya da bir parantezcik olsun belirme yapılmaz?
20-HER TOPLUMA BİR ELÇİ GELMİŞ MİDİR GELMEMİŞ Mİ?
aşağıdaki ayetlere bakılırsa gelmemiş gözüküyor:
(21/55)Dileseydik her memlekete bir uyarıcı gönderirdik.
(26/208)Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik.(her toplum da helak olmadığına göre,)
(6.156)Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik� demeyesiniz
ama aşağıdaki ayetlerde gelmiş gözüküyor:
(27/83)Ve o Gün her ümmetin içinden mesajlarımızı yalanlayanları ayrı bir bölük olarak toplayacağız;ve böylece, onlar sınıflandırılacaklar
(6/130)Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?� Onlar şöyle diyecekler: �Biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.� Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.
(4/41)Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!.
(45/28)O gün her ümmeti diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. �Bugün yaptıklarınızın karşılığı verilecektir.�
(23/44)Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik.Her ümmete kendi peygamberi geldikçe, onu yalanladılar.
21-KİTAPTA NESH VAR MI YOK MU?
aşağıdaki ayetlerden anlaşılan gelmiş olan her ayetin kayıt altına alındığı ve silinme gibi bir durumun olmadığıdır:
(52/2)Tûr'a, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab'a,
(80/13-16) O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır.
(98/2)Allah tarafından gönderilen, tertemiz sayfalar okuyan bir resul gelinceye dek.
(2/219)Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: «Onlarda hem büyük kötülük, hem insanlar için yararlar vardır.kötülükleri ise yararlarından daha büyükdür.»
(5/90)Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.
ancak aşağıdaki ayetlere göre vardır:
(2/106)Biz yürürlükten kaldırdığımız veya unutturduğumuz her hangi bir mesajı mutlaka daha iyisi veya benzeri ile değiştiririz
(13/39)Allah dilediğini siler, (dilediğini de) sabit bırakır. Bütün kitapların aslı onun yanındadır.
(16/101)Biz bir âyeti başka bir âyetin yerine koyup değiştirdiğimizde �ki Allah indireceğini daha iyi bilir� onlar, sen ancak uyduruyorsun, derler
(87/6)Bundan böyle sana Kur�ân okutacağız da sen unutmayacaksın. Ancak Allah�ın dilediği müstesna.
kaldı ki nesh diye bir şey varlığı o kitabın bırakın evrenselliğini indiği o zaman aralığının tümüne dahi hitab etmediğini açıklar..
22-AZAPTA TOPTANCILIK MI VAR AYRIMCILIK MI?
aşağıdaki ayetlere göre toptan:
88/25)Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.
(17/16) Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.
(7/162)Derken içlerinden zulmedenler, sözü değiştirdiler, kendilerine söylenenden başka bir şekle soktular; zulmu adet haline getirmeleri sebebiyle, Biz de üzerlerine gökten azap salıverdik.
ama aşağıdaki ayetler tersini söylüyor:
(21/09)Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları ise helâk ettik
(10/103)Sonra biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü'minleri kurtarmamız bizim üzerimize bir haktır.
23-HASTALIK SUÇ MUDUR DEĞİL Mİ?
aşağıdaki ayetlerde hastalık istemdışı ve bir muafiyet sebebidir:
(4/102)ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur
(5/6)Ama eğer hasta iseniz yahut seyahatteyseniz..
(26/80)ve hasta olduğum zaman beni iyileştiren,
ancak aşağıdaki ayetlerde hastalık inkar ve azap sebebidir:
(9/125)Kalplerinde hastalık olanların ise, pisliklerine pislik katmış, böylece kâfir olarak ölüp gitmişlerdir.
(47/29)Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar Allah�ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?
(2/10)Kalpleri hastalıklıdır, Allah hastalıklarını daha da artırmıştır ve ısrarlı yalanlarından dolayı onları şiddetli bir azap beklemektedir.
zaten kalpte hastalık dışında bir şey olamaz zira insan kalbine hükmedemez..yani irade alanı dışındadır bu yüzden de kalbindekilerden dolayı hesap vermesi mantıksızdır..
esenlikler sizinle olsun..
__________________ Yaradan bana akıl-vidan ve bir de yaşam kitabını vermişken
neden kendime havadan klavuzlar bekleyim??
öncelikler kuranda ne dendiğini doğru anlamak lazımdır ki...
bunun neredeyse imkansıza yakın bir zorluk içerdiğini düşünüyorum...
iki cümle arasında çelişki olduğunu söyleyebilmek için...
öncelikle her iki cümleyi de çok doğru anlamak lazım...
eğer burada sorun varsa ki var...
ortada olmayan bir sürü çelişki bulabiliriz...
ama bulduğumuzu sandığımız çelişkiler doğru anlamlar ortaya çıkınca kendiliğinden kalkabilir...
sorun doğru anlamı bulmaktır...
bu da çok çok zor bir iştir...
bir tek salat kelimesinin bile ne anlama geldiğini bulmak için binlerce sayfa yazılar tezler yazılmıştır...
hala da net bir şey söylemek mümkün değil...
yani bence bu konu çözümsüzdür...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
senden önce o işi yahudiler ve nasaralar yaptı meraklanma.1400 yıldır didik didik taradılar hiç hastalıklı kalbini!!!! yorma.herşey kişinin anlayışıyla-kavrayışıyla sınırlıdır.senin sınırın dar ise millet neyapsın....anlayamadığın şey çelişki midir?
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
ama bulduğumuzu sandığımız çelişkiler doğru anlamlar ortaya çıkınca kendiliğinden kalkabilir...
sorun doğru anlamı bulmaktır...( Asım yazdı)
katılıyorum...
sorun, doğru anlamı Kur'an bütünlüğü, ayetlerin bağlamı, kavramların doğru kullanılışı ve en önemlisi de bakmaktaki niyet ile alakalıdır...bakmak ayrı bir şey, görmek ayrı bir şey...illaki ben bir çelişki bulacağım savıyla yaklaşır, bu ard niyetle " görmek " yerine " ön İNFAZ niyeti eşliğinde " yıkmak için bir bakmak " daha çok işine ve hedefine uygun geliyorsa bu kabın içine bu kitab girmez, onu söyleyeyim...beyhude çabadır bu...nice feylesof nice maddiyun ( madde perest/ maddeye tapan) ömürlerini bunun için harcamışlar/ şeytanı kendilerine yoldaş edinmişler ve yine de hiçbir sonuç elde edemeden kör kuyularına doğru yok olup gitmişlerdir...
hem zaten, bütün bu çelişki diye bize getirmeye çalıştığın ayetler ile ilgili sana en mukni açıklamaları getirsek de bize ne diyeceğine ön hazırlık olarak daha şimdiden ön gard ını alarak yukarıdaki yazında demişsin , hem de şimdiden hem de yazının hemen başında... : DİYORSUN Kİ :
evrensel bir Tanrı profiliyle olan çelişkileri üzerinde durmayı yeğledim zira bir kitabın çelişkiler taşımamasının onun Tanrısallığına kanıt tekil edemiyeceğini söyledim bu manada Tanrısallığının kanıtı olarak çelişkisizliğinin dile getirilmesi dahi bir çelişkidir dedim( Tesliman yazdı)
yani şimdi sana en mukni delil ve açıklamaları getirsek bile sen bunları yine kabul etmeyeceğini daha yazdığın bu yazının en başında bile söylemişsin / zikretmişsin...( dervişin fikri ne ise zikri de o'dur...)ne yaparsak yapalım( ağzımızla kuş tutalım...) yine de sen bu Kitabın insan ürünü olduğu konusundaki fikrinden vazgeçmeyeceğin ve hatta Kur'an'ın çelişkisizliğinin ispatının bile bir başka çelişki olacağını söyleyerek aslında senin ne amaçla bu kitaba yaklaştığının bir göstergesi...bilmem ki " biz bu kitabı istemezük...istemezük işte..." diyenlere karşı ne söylenebilir ki...bu senin sorduğun ve çelişki diye göstermeye çalıştığın sorulara ateist ve deist sitelerde hemen sıkça rastlanmakta sittin kere yanıtı verilse bile ısıtılıp ısıtılıp yeniden sorulmaktadır...şüphesiz şeytan da Allah'ın müstakim olan doğru olan yolu üzerinde oturmaktadır...oturmaktadır oturmasına fakat...fakat o doğru yolun üzerinde " ters " oturmaktadır...ve onu bulunduğu o " ters " istikametten o'nu doğru tarafa çevirebilecek bir imkan yoktur...çünkü buna asla ve kat'a niyeti bulunmamaktadır :
De ki : arınmağa niyetin var mı? ( ilahi vahy)
işte mes'ele...işte asıl sorun un kaynağı tam olarak burada yatıyor...
eğer arınmağa niyeti olursa bir insan, muhakkak bulur mevlasını...eğer yoksa o da bulur başka şeyleri...
her neyse...
inşaAllah, herşeye rağmen, tüm bu ard ve kötü niyetli yaklaşımlara rağmen şu yukarıda bize Kur'an da çelişkiler diye getirdiğin sorulara cevap vereceğim peyderpey, sırayla...asla ve kat'a kabul etmeyeceğini, hatta Kur'an'da çelişki olmadığını tamamen ispat etsek bile yine de bunun Kur'an'ın Allah kelamı olmasına yetmeyeceğini, çelişkiSİZLİĞİNİN ispatının bile bir başka çelişki oluşturacağını söylüyorsun ya...buna rağmen ispatlayacağım...DAHA şimdiden kabul etmeyeceğini söylüyorsun ya( harbice...)...buna rağmen ispatlayacağım...bu ispat sana yönelik olmayacağı, bunlara kaynaklık teşkil eden o ateist ve deist sitelere yönelik olacağı için senin onayından geçip geçmemesi hiç önemli değil...sana değil, ateist ve deist sitelerinize hitaben yazacağım yani...peyderpey ve sırayla...
NOT : alıntılar veya alıntı sorular olursa lütfen bu soruların alındığı sitelerin linki verilsin...
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
enginim09 nickli kardeşim.sana bunları öğrenmek istiyoruz diyen oldu mu?biz zaten biliyorduk doyduk bunlara.ben senin evine gelip dinsizlik propagandası yapıyormuyum yada yapılsa hoşuna gidermi?siz daha saygıyı ve objektif bakmayı öğrenenemişsiniz devam edin böyle babadan duyma yaşam tarzınıza...
hasan abicim Sahibimin üzerine yemin ederim ki yazdıklarımın tek bir satırını dahi alıntı yapmadım iki gündür kafamı hasenat'tan kaldırmadım
evet doğru söylüyorsun benim için bu aktardığım çelişkilerin hiç bir önemi yok olup olmamalarının benim için hiç bir bağlayıcılığı yok ben içeriğine değil özüne bakıyorum ve Tanrının bir kitap indirme ve bunu indirme şekli üzerinde durmayı seçiyorum.. ama siz ısrarla bunu istediniz ve tabi caizse "sıkıysa içinde yamukluk göster"dediniz ne yapsaydım? susup kalmam kolay mıydı?
söyledikleri ile yaptıkları birbirni tutmalıdır...
tanrısözleri de kendi içinde çelişkili olmamalıdır...
eğer bir çelişki gerçekten varsa...
bu sözün tanrıdan olduğu üzerinde şüphe etmek hakkı doğar...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
insanın aklı ve vicdanı başlı başına bir nurdur üstüne birde kuran olursa bu nurun ala nur olur..tabi her şeyi yerli yerıne koymak şartıyla,put edinmemek koşuluyla,dogma mantığından kurtarmak şartıyla..onun ile sınırlanmamak koşuluyla..
insanın aklı ve vicdanı başlı başına bir nurdur üstüne birde kuranolursa bu nurun ala nur olur..tabi her şeyi yerli yerıne koymak şartıyla,put edinmemek koşuluyla,dogma mantığından kurtarmak şartıyla..onun ile sınırlanmamak koşuluyla..
bunun da adı : vahy kitabı + kainat kitabı + insan kitabı ( insan fıtratı + akıl + vijdan ) dır...işte bu. olması gereken de bu. ki bunların hepsine de Kur'an da işaret vardır...Kur'an, bunların hepsine de entegreli ve ahenkli bir şekilde uymamızı ister...
selam ile
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
sayın Tesliman, linkini verdiğin bir kısım " kainat kitabı ayetleri " için teşekkür ederim...
sonuna kadar izledim/ dinledim...ve tıpkı bu güzel video da olduğu gibi ( çünkü müzik de Yüce Allah'ın " kulağımızla duyabildiğimiz..." bir dili 'dir...)Yüce Allah'ın asla " dil'siz " olamayacağını kainat kitabı ayetleri eşliğindeki bu güzel müzik sayesinde tekrar hatırladım..." " DİL " siz olamayacağına göre mutlaka bize kulağımızla duyabileceğimiz, GÖZ'lerimizle de okuyabileceğimiz bir kitap/ bir vahy de göndermiş olması gerekirdi...nitekim de göndermiş...teşekkür ederim...izlemeyen olabilir diye alıntıladım.
selam ile
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma