Yazanlarda |
|
takva81 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar.
Subhâne-lleżî esrâ bi’abdihi leylen mine-lmescidi-lharâmi ilâ-lmescidi-l-aksâ-lleżî bâraknâ havlehu linuriyehu min âyâtinâ(c) innehu huve-ssemî’u-lbasîr(u)
Tenzih o Sübhana ki kulunu bir gece Mescidiharamdan o havalisini mübarek kıldığımız Mescidi Aksâya isrâ buyurdu ona âyetlerimizden gösterelim diye, hakıkat bu: odur o işiden gören
– Ve Musa, şehir halkının habersiz olduğu bir anda şehre girdi. Sonra orada, biri kendi tarafından diğeri düşman tarafından savaşan [birbirlerini öldürmeye çalışan] iki adam buldu. Sonra kendi tarafı olan, düşmana karşı ondan [Musa’dan] yardım diledi. Musa da ötekine hemen bir yumruk indirdi de onun aleyhine gerçekleşti [o öldü]. O [Musa]; “Bu, şeytanın işindendir, şüphesiz o, saptırıcı, apaçık bir düşmandır” dedi. 16 – O [Musa], “Rabbim! Şüphesiz kendime zulüm ettim. Artık beni bağışla!” dedi de O [Allah], onu bağışladı. Şüphesiz O, çok bağışlayıcının, çok merhamet edicinin ta kendisidir. 17 – O [Musa], “Rabbim! Bana nimet olarak verdiğin şeylere ant olsun ki, artık hiçbir zaman suçlulara arka olmayacağım” dedi. 18 – Sonra da o [Musa], şehirde korku içinde, kontrol ederek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse feryat ederek ondan yardım istiyor. Musa ona: “Şüphesiz sen, apaçık bir azgınsın!” dedi. 19 - Musa, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince, o [o adam]; “Ey Musa! Dün bir nefsi öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek istiyorsun? Sen sadece yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun ve sen düzelticilerden olmak istemiyorsun” dedi. 20 – Ve şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. Dedi ki: “Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında müzakere ediyorlar. Derhal çık! Şüphesiz ki ben öğüt verenlerdenim.” 21 – Sonra da o [Musa] korka korka, kontrol ederek oradan çıktı. “Rabbim! Beni zalimler kavminden kurtar!” dedi. 22 – Ve o [Musa] Medyen’e doğru yöneldiğinde, “Rabbimin bana yolun doğrusunu göstereceğini umarım” dedi.
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın Saffet metin,
"Yeyin için..!". Gece ne yaparsanız yapın, serbestsiniz... Sabahtan akşama kadar ise susup dinleyeceksiniz. Davranışlarına kısıtlama getiriyor.
Savm bir şeyden geri durmaktır, susmaktır. Meryem 26: Fe kulî veşrabî, ve qarrî 'aynen fe immâ terayinne min-elbeşeri ahaden fe qûlî "İNNî NEZERTU LİRRAHMÂNİ SAVMEN (SUMTEN) FE LEN UKELLİME-LYEVME İNSİYYÂ":
Ye iç gözün aydın olsun! Birini gördüğünde " ben Rahman'a susmaya yeminliyim; bugün kimseyle konuşmayacağım."
Anlamamız gereken, o ramazan orucu bildiğimiz her yıl tekrarlanan oruç cinsinden bir eylem olmadığıdır.
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın Haktansapmaz,
Şimdi Oruçla ilgili Bakara suresinden şu iki ayete ne diyorsunuz.
184-Sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta veya yolculukta olursa, tutamadığı
günler sayısınca başka günlerde tutar. Zorlukla dayananlar, fidye olarak bir
yoksulu doyurmalıdır. Kim gönülden bir hayır yaparsa, bu da kendisi için
hayırlıdır. Oruç tutmanız bilirseniz sizin için daha hayırlıdır.
185-Ramazan ayı ki; insanları doğru yola ileten, apaçık ve ayırt edici olan
Kuran onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya tanık olursa, onda oruç
tutsun. Hasta ya da yolculukta olanlar tutamadığı gün sayısınca diğer günlerde.
Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bu, sayıyı tamamlamanız, sizi
doğru yola ilettiğinden dolayı Allah'ı yüceltmeniz içindir. Umulur ki
şükredersiniz.
Şimdi dediğiniz gibi SAVM kelimesinin sadece Susma manasına geldiğini varsayalım.
Peki bunun hastalıkla, yolculukla alakası nedir. Özellikle hastalıkla. (hadi yolculukta kervancı ile konuşmak durumunda kalabilirsin.) Adam hasta yatağında susabilir. Susma eylemi adamın ne tansiyonunu , ne şekerini dalgalandırır, ne ateşini çıkarır, ne bitkin bırakır.
SAVM kelimesini sadece Susma manasına alırsan, sanki oruç sadece çenesi düşüklerin yapamayacağı bir eylem olur ki, hastalıkla, sağlıkla ilgisini kuramazsın. Adam çenesine hakim olamadığından mı fakire, fukaraya fidye verecek.
Onun için Bakara 187 de ki Savm ın (Oruc) , gece yapabildiğimiz yeme, içme, seks eylemlerinden, gündüz vakti sakınma olarak anlamak doğru olur. Çünkü sadece yeme içmenin sağlıkla alakası vardır, susmanın değil.
Tabi Savm, Kur'an da senin de dediğin gibi konuşmadan sakınma, susma anlamlarında da kullanılmıştır. Buna katılıyorum. Ama Bakara suresindeki Oruç ayetlerinde , SAVM ı sadece susma anlamında kullanırsan o zaman yanlış bir hükme varacağını düşünüyorum.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Savm bir eylemden geri durmak. Meryem, konuşmaktan geri durdu, kimseyle konuşmadı.
Bakara'daki savmi hacla birlikte düşünelim. Mekk'ye hakim olunduktan sonra, ticaret için Mekke'de panayırların kurulduğu o haram aylarda insanlara duyuru/çağrı yapıyorsunuz, bütün bölge halkına duyuruyorsunuz, gelmelerini söylüyorsunuz; onları Mekke'de sayılı günler/8-10-12 gün mecburi ikamete tabi tutuyorsunuz, susup sizi dinleyecekler, itaat edecekler, o esnada o günlerin gündüzünde bazı davranışlardan uzak duracaklar, işte bu savdır. Hasta yada seferde olmaları nedeniyle, gelmeleri gereken peryotta gelemeyenler, başka bir peryotta / sayılı günlerde gelecekler ve aynı işleme/savme iştirak edecekler.
"Tutamadığı günler sayısınca" ifadesi cümlede geçmez. O sayıdaki günler, başka/diğer günlerde savme tabi tutulacaklar. Bu zorunludur. Kendilerine zorluk çıkarılmak istenmiyor (gerekirse zor kullanılacak uyarısı yapılıyor). Gelip bağlılıklarını göstermeleri, söylenenleri dinleyip itaat etmeleri halinde kendi hayırlarına, dinlemeyip tutmamaları halinde de kendi aleyhlerine olacak... Gücü yetenler hedyeleriyle/fidyeleriyle beraber gelecekler. Mahsur kalanlar, herhangi bir nedenle gidemeyenler ilk elden hedayalarını yerine ulaştırıp bağlılıklarını bildirecekler...
Kuran'ın o ayda inmesine gelince; inen bütün kuran olmayıp, o esnada onlara okunanlar, söylenenlerdir.
Kuran'ın her bir söylemi evrenselleştirilince anlamada sıkıntılar oluyor ister istemez.
Kuran'ın her söylemi, söyleme anında mutlaka olmuş bir olaya, bir sebebe ilişkin olarak söylendi. Hiç bir söylemi durup dururken, gelecekte lazım olur diye, söylenmedi. Hiç bir kıssa da, örnek de öylesine anlatılmadı. Sırası geldi, Resu'le teselli vs için anlatıldı.
sayın Saffet, biraz daha konuya yoğunlaşalım. Her kes oruç tutmakla sorumlu tutuluyor; yoksul zengin aç tok her kes. Bildiğimiz oruçsa şayet, siz olsanız, yoksula aça oruç tutturur muydunuz? Sâimûn/sâimîn (oruçlular) kurallara uyan, geri durması gereken davranışlardan devamlı olarak geri duran, gerçek inananlardır. Yoksa bilinen Ramazan ayında malum orucu tutanlar değildir. Sâim sıfatı, mü'min sıfatı gibidir. Bazen olup bazen ayrılan bir sıfat değildir. Sâbir, musalli, hâmid, âbid vs tüm sayılan sıfatlar da öyle. Yani inanan her zaman mü'min, her zama müslim, her zaman musalli, her zaman sâim, her zaman hâmid, her zaman âbittir. Dikkatinizi çekti mi, "hacı olanlar" denmemiş.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bakara 183 ayeti bize geçmiş ümmetlerin orucunu da göz önü- ne almamızı istiyor.İşte Kur'an sitesinde İşaya Peygamberin orucundan bahis var.Okursanız Bakara 177.ayet ile karşılaştırır mısınız. Sayın Haktansapmaz. Bir de Araf 31. ayette ''yiyin için '' var.Acaba..........   ; Saygı ile Galip Yetkin. 06.04.2011
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bakara'daki savmi hacla birlikte düşünelim.
Ama birlikte değiller. Savm sıcak dolunay ile sınırlıdır. Oysa hac için öyle bir sınırlama yapılmış değil. Hattâ bir "büyük hac"dan söz edildiğine göre, büyük olmayan haclar var öteki yasak dolunaylarda (Bakara 185):
Bir ayıraç ve insanlara yol gösteren açıklamaların bir bölümü olan okuma sıcak dolunayda indirildi. Sizden kim o dolunaya tanık olursa onu "savm"lasın - fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh
"Savm"lamak nedir, o ayrı bir konu. Örneğin sıcak dolunayın gündüzlerini parlamasız, yeme içmesiz, cinsel ilişkisiz geçirmek?
Öyle anlaşılıyor ki sıcak dolunayı "savm"lamak o dolunayda başlayıp dört dolunay süren avlanma yasağı ile ilgili bir önlem. Örneğin inananların kendilerini tutma alıştırması.
Mekk'ye hakim olunduktan sonra, ticaret için Mekke'de panayırların kurulduğu o haram aylarda insanlara duyuru/çağrı yapıyorsunuz, bütün bölge halkına duyuruyorsunuz, gelmelerini söylüyorsunuz; onları Mekke'de sayılı günler/8-10-12 gün mecburi ikamete tabi tutuyorsunuz, susup sizi dinleyecekler, itaat edecekler, o esnada o günlerin gündüzünde bazı davranışlardan uzak duracaklar, işte bu savdır.
İnananlar Mekke'ye egemen olduktan sonra panayır anlamındaki hac uygulaması sona erdi. Çünkü Allah müşriklerin Mescid-i Harâm'a yaklaşmasını yasakladı.
Şimdi Riyad'ın 40 km kuzeyinde Janadriya festivali yapılıyor. Çok uluslu. Oraya müşrikler dahil her dinden insan girebiliyor. Bu yıl festivalin onur katılımcısı: Japonya. Mekke için Tevbe 28'den sonra bu mümkün değil.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli Galip Yetkin, teşekkür ederim; ilişkilendirmemi istediğin yazıya göz attım. Zaten 2/184, gücü yetene miskini doyurma zorunluluğu getirmiş. ne yazık ki, "gücü yeten"i, "oruca gücü yetmeyen" yada "oruca gücü zor yeten" şekline dönüştürmüşler.
Evet, Araf 31'de "mescitlerde/şehirlerde/yerleşim yerlerinde zinetinizi takının (edebinizi takının, güzel davranışlar sergileyin), yeyin için (gezin dolaşın, alış veriş vs yapın), israf etmeyin, (suç teşkil eden davranışlardan sakının, yasalara uyun)! Zira Allah suç işleyenleri sevmez (cezalandırır/cezalandırılacaksınız)" deniyor.
Dediğiniz gibi sâim olmak bu olsa gerek.
Sevgi ve saygı benden.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sözünü ettiğiniz "büyük hac", "büyük hac günü"dür. O gün, o güne dek Resul'e ve inananlara düşmanlık edenler açısından büyüktü/zorluydu/korkunçtu. Azılı müşrikler sığınabilecek yer arıyorlardı. Resul'ün başka da haccı/Mekke ziyareti zaten olmadı.
O günden sonra Mescid-i Harâm'a yaklaşamayacak olan müşrikler, geçmişte çetin düşmanlık yapmış ve tevbe edip teslim olmamış, kaçmış, belli/tanıdık müşrikler (el-müşrikûn) olsa gerek. "Hiç bir müşrik/kâfir yaklaşmasın, yaklaştırılmasın" şeklinde genelleştirilme anlaşılır gibi değil. Müşriklerin tarih boyunca Mekke'yi ziyaret ettikleri bir gerçektir. Bu ziyaret gerçekte, pratikte önlenemez. Mekke'nin diğer islam şehirlerinden ne farkı var? orası o müşriklerin evleri olduğu, yıllarca onlar ve atalarının içinde oturdukları memleketleriydi, can korkusuyla oradan kaçmışlardı. Yoksa, diğer islam şehirlerinden bir farkı olamazdı.
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın Haktansapmaz,
Oruçla ilgili ayetler Bakara suresindedir.
Hicretten sonraki ilk yıllarda tahminen ikinci yılında inmiştir.
Bakara suresi Medine döneminde inen ilk suredir. Yani dönemi
miladi 623-624 yıllarıdır.
Ramazan dolunayı görüldüğü zaman bizden istenilen eyyamen ma'du
at (Bir elin parmaklarınca sayılacak gün , en azı üç , en
fazlası on (onbir, oniki falan da bu kavram içinde değerlendirilebilir
mi bilemem, sanırım oluyor. ) süresince geceleyin yapılması
serbest olan yeme, içme ve seks ten,
gündüz vakti geri durmak, sakınmak. Konuşmaktan sakınma değil. (Lüzumsuz
kaba, küfürlü konuşmaktan sakınma zaten her zaman geçerli. )
Ramazan ayı her yıl görülür. Artık dünyanın sonuna kadar bu dolunayın
görülmesinde, sınırlı günler boyunca müslümanların yapacağı bellidir. Gelenek bunu bir hicri aya tahsis etmiş.
Sünnisi de , Şia sı da 30 gün oruç tutuyor.
Kur’an la uyumlu bir uygulama değil, ama dünyanın bir gerçeği.
Tutamadığı günler sayısı nca başka günlerde tutar ifadesinde
dediğiniz gibi tutamadığı günler ifadesi yok. Ayetin o kısmının arapçası şöyle.
ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin
uhar(uhara)
Hasta veya yolculukta olduğunuz zaman başka günlerde
tamamlayın.
Bütün meallerler de
adeta söz birliği etmişçesine
tutamadığınız günler sayısnca
ifadesi var ki, kişiler daha doğru anlasın diye yorum tercüme yapılmış. Bu zaten tüm
meallerin sorunu.
Siz bu ayetleri yorumlamak için gittiniz 630 da mekkenin fethinden sonraki
döneme.
Bu tabi tarih dönemi ile ilgili bir zorlama. Ayetlerden Mekkede (veya Medinede ) peygamberi dinlemek için gelenlerden falan
bahsedilmiyor. Ramazan dolunayı görülünce ne yapılması gerektiğinden
bahsediyor.
Siz orucu 630 yılında Mekkeye gelip te Müslüman olmak için peygamberi dinlemeye
gelenlerin gündüzleyin susması olarak değerlendiriyorsunuz. Gündüz
susacak adamın , gece seksinin, yeyip, içmesinin konu
ile ne alakası var.
Artı Peygamberi dinlemek için gelenin susması ancak bir veya iki sene olur.
Ayrıca peygamberi dinlemek niye Ramazan
dolunayının görülmesinden sonraki birkaç gün olsun.
Sonra niye adam
peygamberi dinleyecek diye susma orucu tutsun ki, peygambere bir şey sormayacak
mı, aydınlanmayacak mı. Kendi aralarında tartışılmayacak mı. Sonra bu olay
sadece peygamberin yaşadığı mekkenin fethinden sonraki son bir iki yılla
mı sınırlı.
Bu açıklamanız bana yeterli gelmedi. Ayrıca Savm
kelimesini Meryem 26 yı referans
göstererek sadece Susmayla sınırlamanız
yeterli bir açıklama mı. Kelimenin
yeme, içme, seksi sınırlama anlamı
yokmu. Böyle yorumlanması yanlış mı olur.
Kelimenin konuşmaktan sakınmadan başka bir anlamı yok mu? Sayın haktansapmaz,
Allah benden neden aç kalmamı istesin ki demiştiniz.
Bakara 185 in sonu
bunu açıklıyor.
ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve
leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Sayıyı tamamlayın, Sizi hidayete erdirdiği için Allahı Tekbir edin ve Umulur ki şükredersiniz.
Oruç Allahı Ululamak ve şükretmemiz için bizden istediği sağlımız yerinde ise dayanabileceğimiz bir
fedakarlıktır. Eyyamen Madu at süresince
tutulacak orucun tıbben bir zararı
olmayacağını düşünüyorum. Ama otuz
güne doktorlardan itiraz geliyordu.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın Saffet,
O dönem hac ve umre/ Mekkey'e gelip orda ikamet ve sayılı günlerde oruc, orada kalacakları ilgilendiren bir husustu ve geldi geçti. Sizi ilgilendiren bir konu olmadığı gibi her yıl tekrarlanması istenen bir ifadeyi de içinde barındırmıyor o mesajlar. Ama siz, aklınız almadığı halde, kendinizi hactan, oruçtan sorumlu tutuyorsanız buna diyecek yok. Ancak her yıl tekraren tuttuğun orucun hiç bir mantığının olmadığını sen de biliyorsun. Umarım bu konuyu da ileride anlayacaksın. O zamana kadar fedakarlık yapmaya devam edersiniz :))
Şükre gelince, şükür karşılık vermektir; söyleneni, isteneni yerine getirmektir. "Allah'ı ululamak" diye anladığın da, Allah'a saygıdır. O'na saygı dediklerini yerine getirmekle olur.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|