Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
hasakcay Yazdı:
Onu hep birden götürüp kuyunun dibine atmaya karar vermelerinden sonra ona vahyen şunu bildirdik: bilinçsizce yaptıkları bu işi onlara anımsatacaksın.
Bilincinde değillerdi: ve hum lâ yeş'urûn (12:15)
Hani siz bilmiyorken: iz entum cahilûn (12:89)
Benim atıfta bulunduğum ayetler bunlar. Yûsuf, kardeşlerinin kendisini kuyuya atacaklarını ve o yüzden ailesinin başına acı olaylar geleceğini daha önce haber aldığı halde kardeşlerinden bunu kuyuya atılma anında dahi sakladı.
|
|
|
"...biliçsizce yaptıkları bu işi..." şeklindeki çevirinizi isabetli bulmadım. "Onlar bilinçsizken /seni tanımaz halde unutmuşken, bu yaptıklarını onlara bildireceğini söyledik/vahyettik."
Ayet Yusuf'un, onların yaptıkları bu feci olayı bildireceği esnadaki bilgisizlikleri/habersiz olacakları /farkında olmayacakları durumdan söz ediyor.
Yusuf kardeşlerinin kendisini kuyuya atacaklarını, o yüzden ailesinin başına acı olaylar geleceğini bilmiyordu, nereden bilebilirdi ki? Daha önceden haber aldığını siz neye dayanıp söylüyorsunuz?
Hani siz bilmiyorken: İz entum câhilûn (12/89)'a gelince:
Siz bu yaptığınızın ne denli vahim olduğunun, ne feci sonuçlar doğuracağının; Yusuf'u ebeveyninden ayırarak onlara ne acılar çektirdiğinizin/çektireceğinizin bilincinde olmaksızın...
Ayet kardeşlerinin Yusuf'a yaptıkları esnadaki akli sefihliğinden dem vuruyor. Kıskançlık onları suursuzlaştırmıştı. Şayet Yusuf, dediğiniz gibi, kardeşlerine söylemiş olsaydı hasetleri onları daha da azdırmayacak mıydı?
|