Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
selamlar,kıymetli dostlarım, toplumda kendini dindar gibi göstermek isteyen bazı yobaz insanlar,sözlerinin nereye gittiğinin hiç hesabını yapmadan yüce Rabbimin ayetlerine aykırı olarak pek çok uydurma hadisi ortaya koyuyorlar. güya bu uydurma hadisler vasıtasıyla toplumun namusunu korumaya çalışmış oluyorlar.yani kendilerini namus bekçisi görenlerin bir taktiğidir.aslında ben buna namusta diyemiyorum,kıskançlığın din haline getirildiği safsatalar gözüyle bakıyorum. işte bu uydurma hadislere göre el de zina yapıyor,gözde zina yapıyor,dilde zina yapıyor.zinayı o kadar çoğalttılarki cinsel uzuvları en son sıraya atmışa benziyorlar. Halbuki yüce Rabbim namusu korumaktan bahsederken fecri korumayı söylüyor.bunun dışında namusla ilgili herhangi bir yeri tarif etmiyor. Nur31:<<Vegul lilmuminâti yaġdudne min ebsârihinne veyahfazne furûcehunne>> Nur31:<<Mü’min kadınlara da söyle,gözlerini haramdan sakınsınlar,cinsel uzuvlarını korusunlar.>> ülkemizdeki meallere dikkat ettiyseniz buradaki fecrlerini(cinsel uzuvlarını)ifadesinin yerine çoğu ''namuslarını'' olarak yazmışlar.böylece kapsama alanını genişletmişler,ayeti çığırından çıkarmışlar.birde bakışlarını kıssınlar ve zinaya yaklaşmayın ayetlerini de ortaya koyarak kadınlarımız ve erkeklerimiz arasına tam bir demir perde örmüşler.bu ayetleri amacından saptırarak öyle bir sunumla tefsir ediyorlarki sanki mümin erkekler medeni insanlar değilde haşa vahşi ve tecavüzcü mağara adamı muamelesi yapılarak mümin kadınları onlardan korumak için ne tür şarlatanlıklara girdiklerinin farkında bile değiller. haremlik selamlık uygulamaları sadece bunlardan birisi. oysaki yüce Rabbimin şu ayetlerini dikkatlice okursanız mümin kadınlar ve erkekleri değil birbirinden uzaklaştırmak birbirlerine et ve kemik gibi yaklaştırmak istediğini anlarız.işte o ayetler. Tevbe71:<<Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır.>>(diyanet işleri yeni meali) Tevbe71'de yüce Rabbim bizzat kadın ve erkeğin birbirine yaklaşmasını
istemiştir,çünkü oda bilirki yaklaşmadan dostluk olmayacağını
olamayacağını.yaklaşacak,tanışacak,konuşacak,hal hatır soracak,bir
sıkıntısı veya isteği var mı onu soracak,ihtiyacı neyse elinden geldiği
kadar o ihtiyacını karşılayacak,yardımcı olacak.dostluklar ancak bu
şekillerde olur.haremlik selamlık uygulamaları ülkenin geri kalmasına
sebep olacak yobazlıklardandır. Nisa3:<<Ve in hiftum ellâ tugsitû fîl yetâmâ fenkihû mâ tâbe lekum minennisâi meśnâ veśulâśe verubâ>> Nisa3:<<Eğer,velisi
olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık
yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla
iki,üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz;>>(diyanet işleri eski meali) Kıymetli dostlarım,nisa3'teki altı çizili olan tabe-hoşunuza giden ifadesine dikkatinizi çekmek istiyorum. bu ifade erkeklerin kadınlara rahatlıkla yaklaşabileceğine işaret eden ayetlerden biriside bu ayettir.sizde bilirsinizki bir insanın hoşunuza gidip gitmeyeceğini anlayabilmeniz için ona yaklaşmanız gerektiğini.yani bir insana yaklaşmadan onun hoşunuza gidip gitmediğini anlayamazsınız.belki tip olarak uzaktan bakarak tipiniz olup olmadığını anlayabilirsiniz ancak huy olarak anlayamazsınız.sadece bedensel hoşlanmaların bir insanın dostluğuna yeterli olamayacağına göre aynı zamanda o insanla anlaşabilmeniz için huyunuda anlamanız veya tanımanız gerekiyor.tanımak diyorum çünkü bilmek ayrı şey tanımak ayrı şeydir.isterseniz birazda buradan bahsedeyim.tanımak daha derin bilmektir ki bu Kur'anda ''arafe''kökünden gelen kelimelerle ifade edilmiş.işte misalleri: Hucurat13:<<Ey insanlar biz sizi bir erkek ve dişiden yarattik.Sonra sizleri şubelere ve kabilelere ayirdikki birbirinizi tanıyasınız (li tearafu diye ifade edilir.) o halde bu tanımak nasıl bir tanımak,hangi seviyede?diye sorulursa onun cevabını da yine Kur'andan öğreniyoruz. Bakara146:<<Elleżîyne âteynâhumul kitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum ve inne ferîkan minhum leyektumûnel hagga vehum ya’lemûn>> bakara146:<<Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar.Böyle iken içlerinden birtakımı bile bile gerçeği gizlerler.>>buyurulmuştur. demekki mümin kadın ver erkeklerin birbirlerini tanımaları bir babanın evladını tanıdığı derecede ileri düzeyde bir tanıma seviyesinde olacağını yüce Rabbim bizlere bildirmiş oluyor.ileri düzeyde tanıyabilmek için ileri düzeyde yaklaşılması gerektiği kendiliğinden anlaşılacak mantığında gereği olan bir durumdur.bu müminlerin haklarındandır.bunları herhangi bahanelerle uydurma hadislerle kısıtlamaya çalışmak ve baskı altına almak haramdır,batıldır,Kur'ana aykırıdır.lütfen bu uydurma sözlere itibar etmeyelim ve yüce Rabbimizin bizden istediği birbirimize gerçek dostlar,samimi dostlar olalım. selamlar,sevgiler.
Peki size gore flort eden insanlarin birbirleri ile olan
temaslari(el ele tutusma opusme) normalmidir zina kapsamina
girermi? Yoksa demek istediginiz sey flort esnasinda rahat
durursan(ki bunun sinirlarinida belirtirseniz memnun
olurum) herhangi bir sakinca yoktur ama opusmeler
olmayacak.
selamlar,kıymetli IIVVII dostum. Kur'anda öpüşmenin zina olduğuna dair açık bir delil bulamadım.bu yüzden bu işi akla havale ediyorum ve aklımda bana şu şekilde mesajlar veriyor: müminler zarar verende zarar görende olmazlar.şayet flört ettiğin insana bu öpüşme namus anlamında ona zarar veriyorsa böyle bir işin uygun olmadığı kanaatindeyim.zaten bu işin uluorta yapılması da örfe ters düşer.şayet uygun bir ortamda olurlarsa ve her ikisininde rızası varsa cinsel uzuvlarını zinadan korumaları şartıyla neden olmasınki diye düşünüyorum.tabiki bu benim şahsi kanaatimdir.dinsel bir inanış değildir,bu konuda daha geniş bilgisi olan arkadaşlar varsa katkılarını beklerim. selamlar,sevgiler.
"Onun hanımlarından bir şey istediğinizde onu bir perde ardından isteyiniz. Bu sizin kalbiniz ve onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır." Demek ki neymiş? Göz zinası diye de birşey de olabiliyormuş.
"Erdemliyseniz, işveli konuşmayın ki kalbinde hastalık bulunan birileri size yönelmesin. Güzel ve normal biçimde konuşun."
Demek ki neymiş? Dil ve kulak zinası diye birşey de varmış.
Ayrıca cinselliği sadece genital bölgeye indirgemenize ise ne desem bilemiyorum. E peki giyinin birer g-string, tanga vs çıkın dolaşın o halde!!! Ama unutmayın furuceye giden yol dudaktan sonra göğüslerden geçer. Aşağıdan başlarsan buttan geçer. sakın ola bana laf söylemeye kalkmayın. kadını bir MAL haline getiren işte bu zihniyettir. çıplak kadını sokaktaki çıplak dişi köpek gibi zanneden zihniyettir. Emin olun ki o kapanan kadınlar, kapanmakla birer mal haline geldikleri şöyle dursun, kapanmakla kasap vitrininde duran et olarak algılanmaktan korunuyorlar. bkz. ahzab 59 Sokaktaki MALlardan, seksin kölesi olmuş abazan cariyelerden farklarını, o öcü dediğiniz örtülerle "perde"liyorlar. Kaldı ki Ahzab 53 yabancı erkekler ile kadınların aralarında bir perde olması gerektiğine işaret ediyor.
selamlar,kıymetli anti-tagut dostum, gerçi ayet diye sunduğun sözlerin hangi ayetler olduğunu yazmamışsın ancak ayet olarak varsayarsak bile bu uzuvların zina ettiği anlamına gelmiyor,şöyleki: "Erdemliyseniz,işveli konuşmayın ki kalbinde hastalık bulunan birileri size yönelmesin.Güzel ve normal biçimde konuşun." diye yazdığın cümledeki sözleri biraz dikkatli düşünürsen sanıyorum haremlik selamlık safsatasına delil olamayacağını anlarsın. zaten bu sözde''kalbinde hastalık bulunanlar''ifadesi geçiyor değil mi?bende bu cümleyi şöyle düşünüyorum.<<şayet sen kendini kalbinde hastalık taşıyan(kötü niyetli)birisi olarak görüyorsan,işte bu ayet sana hitap ediyor,bu yüzden önce şu kalbindeki hastalıktan arınıp insanlarla ciddi arkadaşlıklara yönelmeni tavsiye ederim>>diyebilirim. evet bu sözlerin muhatabı olan insanlar toplumda yok değildir,onlar birkaç süslü püslü vaatlerle arkadaş olduğu kızları hemen yatağa atıp işi bittikten sonrada ''aman canım,sende yapmayaydın,ben zevk aldıysam sende zevk aldın,bundan karşılıklı zevk aldıysak bunda benim ne suçum varki'' deyip kızı iğfal ettikten sonra onu yüzüstü bırakacak tipte insanlarda vardır,işte bu sözler bu tip insanlara karşı bir frenleme uyarılarıdır ve mesajları da doğru mesajlardır. Ancak bu bütün müminleri kapsıyor anlamında değildir.zaten dostluk aşamasını yüce Rabbim bunun için istiyor,insanları daha yakından tanımanın bu tip insanları da daha yakından tanımaya yönelik faydalarının da olacağı açıktır.fakat o kız,o insanı tanıyamıyorsa,tanımadan ve arkadaşlık kurmadan ona bir anda yaklaştığı zaman belkide sahte bir nişan yüzüğü takmakla kıza yaklaşıp ondan sonra yine aynı şeyleri yapabilir,tanımadığı için o tip insanların tuzaklarına düşme ihtimali daha da yükselecek demektir.işte tanımanın bir faydasınıda sana böylece dile getiriyorum. birde şu varki müminleri kalbinde hastalık taşıyan virüslermiş gibi veya tecavüzcü coşkunlarmış gibi bir algılamayla bu iddialarını yazmışsan sana tavsiyem önce sen şu marazi bakış açılarını bir gözden geçirmeni tavsiye ederim.yüce Rabbim müminlerin birbirleriye dost olmalarını istemiş,ancak nikahsız olarak birbirlerinin kucağına atlamalarını istememiştir.hem benim dile getirdiğim ayetlerle senin dile getirdiğin ayetler birbiriyle çelişiyor mu?çelişmiyorsa o zaman bunların ayrımlarını yapmakta sana düşüyor. insanlar birbirlerine yaklaşmadan nasıl dost olacaklar,bunun mümkün olmadığını olamayacağını mantığınla bile çözemiyorsan daha ben ne yapabilirim?,yoksa karanlıkta göz kırparak mı yapacaklar veya işaret diliyle konuşarak mı yapacaklar veya sizin belirsiz keşifleriniz varda bizim mi bunlardan haberimiz yok?. öyle ya yüce Rabbim çelişkili beyanlarda bulunamayacağına göre bunların birbirleriyle çelişmediklerini ortaya koymanı bekliyorum.bu ayetlerin birbirleriyle çelişmediklerini ilmi olarak ortaya kayabilirsen sana teşekkürlerimi sunarım,yok eğer bunu ortaya koyamazsan benim dile getirdiğim delillerim geçerliliğini sürdürmeye devam edecek demektir. selamlar,sevgiler.
Ahzab 53:<<Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin,çağrıldığınız zaman girin.Yemeği yiyince de hemen dağılın.Sohbet için beklemeyin.Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte,fakat o sizden de çekinmektedir.Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez.Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin.Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz,hem de onların kalpleri için daha temizdir.Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz.Çünkü bu,Allah katında büyük bir günahtır.(diyanet işleri yeni meali) Selamlar,Kıymetli dostlarım,ahzab53'ü ben şöyle anlıyorum: Peygamber efendimiz,hem bir peygamber hemde müminlerin emiri hemde Kur'ana göre hüküm veren hakimi idi. sahabeler onun evine çeşitli amaçlarla gidiyorlardı.kimi sohbet etmek için,kimi ziyaret için kimi de hukuki şikayetleri için gidiyorlardı.yani onun evi aynı zamanda hem bir şahsi ev hemde amme eviydi.yani devlet dairesi veya mahkeme dairesi gibiydi.işte bu ayette yüce Rabbim oraya giden insanları medeni şekilde davranmaya davet ediyor. Rasülün evi şimdiki devlet adamlarının sarayları veya kaşaneleri gibi değildi.sade sıradan bir beytti.hatta odalar arasında bile kapı yoktu.odalar perdeyle ayrılmıştı.bazı odalarda ümmetin umumi işleri görüşülürdü.bazı odalar ise şahsi odaları içindi.şimdiki gibi odalar üzerine asılan tabelalar da ''işte bu oda şahsi odadır,şu oda ümmetin odasıdır şu oda aişenin odasıdır şu oda haticenin odasıdır diye bunu belirten tabelalarda yoktu.zaman zaman sahabeler bilmeden veya dalgınlıkla işleri olmadığı halde şahsi odalara da girip Rasülü arayıp soruyorlardı.işte bu sorma esnasında odalara bakılınca Rasülün eş ve çocukları uygunsuz bir vaziyette olabiliyorlardı(belkide banyo yaparken veya yatarlarken,bu her insanın başına gelebilecek olağan işler ve ihtiyaçlardır) işte böyle uygunsuz bir vaziyette onların görülmemeleri için yüce Rabbim bu giriş çıkışları bir düzen ve disipline sokmak için bu ayetini nazil etmiştir. peygamber efendimiz edebinin gereği olarak sahabelerine beytine gelmemelerini veya gereksiz yere gelmemelerini veya geldikleri zaman usulüne uygun gelmelerini söyleyemiyordu,çünkü yanlış anlaşılabilirdi.müşriklerin eline fırsat geçer ve <<bak,Muhammed artık dostlarını da evinden kovuyor,misafir kabul etmiyor,kendi halkının problemleriyle meşgul olmuyor,siz böyle bir peygambere mi inanıyorsunuz?>>diyebilirlerdi. işte bu gibi sebeplerle peygamberimiz bu konuda sahabelerine bir şey diyemiyordu.ancak gerçekleri söylemekten çekinmeyen yüce Rabbim bu girişleri bir düzen ve disipline sokmak için bu ayetini nazil etmiştir. peygamber efendimizin 12 tane hanımının olduğunu da hesaba katarsak böyle bir disiplinin ihtiyaç olacağı kendiliğinden anlaşılacaktır.yani anlayacağınız buradaki haremlik selamlık olayı imkansızlıkların getirdiği bir uygulamadır ve doğru bir uygulamadır.burada perde gerisinden konuşmada uygunsuz ortama meydan vermemek içindir.yoksa buradaki amaç kadınlarla erkekleri birbirleriyle konuşturmama amaçlı değildir.burada yasaklanan konuşmaları değil,evli kadınlara şehvet beslemekten insanlar sakındırılmıştır.buda gayet uygun bir ifadedir.kendi nefsimize yapılmasına razı olmayacağımız bir şeyi başkasına nasıl razı olabiliriz?.buradaki sınırlamayı da mantıklı buluyorum. Ancak,şeriat zahire göre hüküm verir.bu ayeti delil alarak her evine gelen insanları<<bunlar eşime kızlarıma kötü niyet beslerler,o halde eve kimseyi sokmayayım>>düşüncesi bağnaz bir düşüncedir.yüce Rabbim bu ayetinde kötü niyet beslemeyi engellemeye çalışmıştır,yoksa konuşmayı engellediği falan yok. Ayette geçen<<perde arkasından isteyin>>ifadesinden rahatlıkla anlaşılacağı üzere burada konuşmak yasaklanmıyor.uygunsuz bir ortam anında gelen sahabelere özel odaya,yatak odasına veya banyoya dalıp girmemelerini istek veya ihtiyaçlarını perde gerisinden istemelerini istiyor.ayeti çarpıtıp haremlık selamlık safsatasını icad etmenin anlamı yok. selamlar,sevgiler.
kalbimde hastalık yok diye kendimi aklamaya çalışmayacağım -ki buna gerek yok. çünkü burada konu kimin kalbinin hasta ya da sağlıklı olduğu değidir. böyle olan kişilerden korunulması gerektiği söyleniyor. benim kalbimde hastalık varsa benden korunacak, senin kalbinde hastalık varsa senden korunacak. x gezegeninden ışınlanan uzaylı sapıksa ondan da korunacak. eninde sonunda korunacak, anlayabildin mi? ama bak sana ne diyecem biliyor musun? tecavüze uğruyorum. her sokağa çıktığımda kafam 180 derece sağ-sol, 180 aşağı-yukarı yapıyor ama yine de haramlar gözlerimin peşini bırakmıyor. gözlerim göğüsler, butlar tarafından tecavüzü uğruyor. şu halde artık coşkunlar, alçolar tecavüzcülükten emekli oldular. artık devir tecavüzcü okşanlar devri, anladın mı?
kadınların ve erkeklerin ayrı ayrı dostluk kurmalarını nasıl olup da iki yabancı kadın ve erkeği biribirine kanka yapabildin pes doğrusu! ayşe ile fatma ve ahmed ile mehmedin dostluklarını ayşe ile mehmed, fatma ile ahmed yaptın bravo!
ahzab 53 için yazdığın senaryoyu da pek tuttum, iyi yazıyorsun. sen senaryo yazmayı bırak da ayeti ahzab 59 ile birlikte bir düşün bakalım neymiş işin aslı. ama sakın ola bu ayet için de uydurma bir senaryo yazma. bunun yerine uydurma denilen hadislere biraz göz gezdir. adını medeni koyman savunduğun bedevi zihniyeti ortadan kaldırmaya yetmiyor. medeniyet örtünmektir. eğer açmaksa bedeni bilirsin gerisini. çakmaktaşlar herkesten medeni...
Ahzab 53:<<Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin,çağrıldığınız zaman girin.Yemeği yiyince de hemen dağılın.Sohbet için beklemeyin.Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte,fakat o sizden de çekinmektedir.Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez.Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin.Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz,hem de onların kalpleri için daha temizdir.Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz.Çünkü bu,Allah katında büyük bir günahtır.(diyanet işleri yeni meali) Selamlar,Kıymetli dostlarım,ahzab53'ü ben şöyle anlıyorum: &n bsp; &n bsp; Peygamber efendimiz,hem bir peygamber hemde müminlerin emiri hemde Kur'ana göre hüküm veren hakimi idi. &n bsp; &n bsp; sahabeler onun evine çeşitli amaçlarla gidiyorlardı.kimi sohbet etmek için,kimi ziyaret için kimi de hukuki şikayetleri için gidiyorlardı.yani onun evi aynı zamanda hem bir şahsi ev hemde amme eviydi.yani devlet dairesi veya mahkeme dairesi gibiydi.işte bu ayette yüce Rabbim oraya giden insanları medeni şekilde davranmaya davet ediyor.   ;   ; Rasülün evi şimdiki devlet adamlarının sarayları veya kaşaneleri gibi değildi.sade sıradan bir beytti.hatta odalar arasında bile kapı yoktu.odalar perdeyle ayrılmıştı.bazı odalarda ümmetin umumi işleri görüşülürdü.bazı odalar ise şahsi odaları içindi.şimdiki gibi odalar üzerine asılan tabelalar da ''işte bu oda şahsi odadır,şu oda ümmetin odasıdır şu oda aişenin odasıdır şu oda haticenin odasıdır diye bunu belirten tabelalarda yoktu.zaman zaman sahabeler bilmeden veya dalgınlıkla işleri olmadığı halde şahsi odalara da girip Rasülü arayıp soruyorlardı.işte bu sorma esnasında odalara bakılınca Rasülün eş ve çocukları uygunsuz bir vaziyette olabiliyorlardı(belkide banyo yaparken veya yatarlarken,bu her insanın başına gelebilecek olağan işler ve ihtiyaçlardır) &nbs p; &nbs p; işte böyle uygunsuz bir vaziyette onların görülmemeleri için yüce Rabbim bu giriş çıkışları bir düzen ve disipline sokmak için bu ayetini nazil etmiştir. &nb sp; &nb sp; peygamber efendimiz edebinin gereği olarak sahabelerine beytine gelmemelerini veya gereksiz yere gelmemelerini veya geldikleri zaman usulüne uygun gelmelerini söyleyemiyordu,çünkü yanlış anlaşılabilirdi.müşriklerin eline fırsat geçer ve <<bak,Muhammed artık dostlarını da evinden kovuyor,misafir kabul etmiyor,kendi halkının problemleriyle meşgul olmuyor,siz böyle bir peygambere mi inanıyorsunuz?>>diyebilirlerdi.   ;   ; işte bu gibi sebeplerle peygamberimiz bu konuda sahabelerine bir şey diyemiyordu.ancak gerçekleri söylemekten çekinmeyen yüce Rabbim bu girişleri bir düzen ve disipline sokmak için bu ayetini nazil etmiştir. &nb sp; &nb sp; peygamber efendimizin 12 tane hanımının olduğunu da hesaba katarsak böyle bir disiplinin ihtiyaç olacağı kendiliğinden anlaşılacaktır.yani anlayacağınız buradaki haremlik selamlık olayı imkansızlıkların getirdiği bir uygulamadır ve doğru bir uygulamadır.burada perde gerisinden konuşmada uygunsuz ortama meydan vermemek içindir.yoksa buradaki amaç kadınlarla erkekleri birbirleriyle konuşturmama amaçlı değildir.burada yasaklanan konuşmaları değil,evli kadınlara şehvet beslemekten insanlar sakındırılmıştır.buda gayet uygun bir ifadedir.kendi nefsimize yapılmasına razı olmayacağımız bir şeyi başkasına nasıl razı olabiliriz?.buradaki sınırlamayı da mantıklı buluyorum. &n bsp; &n bsp; Ancak,şeriat zahire göre hüküm verir.bu ayeti delil alarak her evine gelen insanları<<bunlar eşime kızlarıma kötü niyet beslerler,o halde eve kimseyi sokmayayım>>düşüncesi bağnaz bir düşüncedir.yüce Rabbim bu ayetinde kötü niyet beslemeyi engellemeye çalışmıştır,yoksa konuşmayı engellediği falan yok. &n bsp; &n bsp;Ayette geçen<<perde arkasından isteyin>>ifadesinden rahatlıkla anlaşılacağı üzere burada konuşmak yasaklanmıyor.uygunsuz bir ortam anında gelen sahabelere özel odaya,yatak odasına veya banyoya dalıp girmemelerini istek veya ihtiyaçlarını perde gerisinden istemelerini istiyor.ayeti çarpıtıp haremlık selamlık safsatasını icad etmenin anlamı yok. &n bsp; &n bsp; selamlar,sevgiler.
perde arkasından isteyin,konuşun....." istisnasız bir anlatımdır.net bir genellemedir.ve kendisine hiçbir istisna bağlanmamışdır.hal böyleyken senin izah tarzın akla uygun değildir.işte şu sebeblerden dolayı....böyle denmişdir demen akli değildir.insanlar evinde sürekli öyle durumlardada olmaz.normal durumlarda perde sizde konuşursun denmiyor.ALLAH ın kadının kapanmasını emrettiği en azami ölçüsüdür.bu kapanma şekli islam toplumunu yöneten tüm emirlerin eşleri için şarttır....
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
selamlar,kıymetli anti-tagut dostum,ahzab59'u istemişsin onuda tahlil edebiliriz. gerçi bu ayet hakkında''tesettür veya başörtüsü'' adı altındaki başlıklarda bu sitelerde çok tartışmaları oldu,aslında bana göre yeterli de.. ancak seni kırmamak için yinede yazayım dedim. Ahzab59:<<Ey Peygamber! Hanımlarına,kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle,bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler.Bu, onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur.Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır,çok merhamet edicidir.(diyanet işleri yeni meali) ayette geçen<<tanınıp>>ifadesine dikkatini çekmek istiyorum.buradaki tanınıp ifadesiyle kara çarşafı bir yanyana koy bakalım,bu kara çarşaf bu tanınmaya uygun düşüyor mu?düşmüyor değil mi?hatta insanı tanınmaz hale bile getiriyor.erkek mi dişi mi olduğunu bile anlayamıyorsun.çünkü sadece gözleri görünüyor.göz ise herkeste var,kadınlardada erkeklerdede.o halde bunu sen nasıl tanıyacaksın?. hadi diyelimki senin çarşıda bir dükkanın var,çarşaflı bir hırsız dükkanına girdi ve silah tehdidiyle dükkanından tüm emeğin ve birikimin olan yüzbin liranı alıp kaçtı.o kaçtıktan bir müddet sonrada polisler geliyor ve sana soruyorlar: ''kimdi o şahıs?bilmiyorum. bayan mıydı erkek miydi?bilmiyorum. esmer miydi,sarışınmıydı?bilmiyorum. kafasında onu tanıtacak bir işaret veya bir belirti(ben gibi bir şey)var mıydı?bilmiyorum. yaw kardeşim sen iyi misin?bilmiyorum,çünkü çarşaflıydı.'' madem senaryoyu seviyorsun.sana biraz senaryovari cevap verdim. aslında buna benzer olayları da medyamızda duyuyoruz. şimdi sadede gelelim. bak senin bahsettiğin ayetteki ''tanınıp'' ifadesine rağmen ayetin çarpıtılması ve insanların kara çarşafa sokulmasının böyle bir olaydan dolayı zararını mı görüyorsun,karını mı?zararını değil mi? o halde senin yerinde başka insanlarda olabilirdi ve böyle bir durumda başka insanlarda zarar görebilirlerdi.yüce Rabbimin zararlı bir şeyi emretmeyeceğine göre ayetlerin çarpıtılması sonucu bak ne gibi felaketler oluyor değilmi? 1-toplumun can emniyeti tehlikeye giriyor. 2-toplumun mal emniyeti tehlikeye giriyor. 3-toplumda adalet ve güven duygularının zedelenmesine sebeb olunuyor. 4-adaletin gerçekleştirilmesine yardımcı olunamıyor. yüce Rabbim böyle şeyleri ister mi?istemez değil mi? bütün bunlara rağmen hala çarpıtmalardan yana mısın değil misin?. ahzab59'daki ''celabib'' kelimesi çarşafla kadınların korunması falan değildir.pardesü veya ceket gibi dış elbisenin giyilmesidir ki bunu en modern bayanlar bile giyiniyorlar zaten.bundan daha normal ne olabilirki. şimdi senin amacın nedir,neyi savunmaya çalışıyorsun,anlayabilirsem sana belki daha iyi yardımcı olabilirim?. selamlar,sevgiler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma