Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili Antu-tagut sualin için teşekkür ederim.
Put, akılcılığın dışında gelişir. Nerede akıldan uzak isek orada putlarımız hazır ve nazırdır.
Kuran'da aklı kullanmanın önemi çok kereler geçer. Peki neden?
Allah, üstün bir akıla sahiptir ve bizlere verip kullanın, kullamazsanız hayrınıza olmaz dediği o melekede insanı insan yapan yegane değerdir.
Allah şu alemleri, üstün bir zihinle yaratmıştır ve insanlardan isteği, onlara verilen aklın kullanılmasıdır.
Haram etme yetkisi, öncelikle Allah'ındır. Sonrasında düşünen insanındır. Ayrıma dikkaet edin! Düşünen insanın.
Aklını kullanmayanın böyle bir yetkisi yoktur. Neden onlara bu yetki verilmemektedir? Düşündünüz mü?
Klasik söylevler hemen devreye girer ve şöyle söylerler: efendim, yetki tümüyle Allah'ın elindedir ve ondan başka hiç kimse! bu yetkiye sahip değildir.
Yalan yanlış değil ama bütünüyle eksik bir savunma. Aslında şöyle olmalıydı: Haram etme yetkisi tümüyle Allah'ın elindedir çünkü Allah, size zararı dokunanından başkasını haram etmez. İlke bu. Allah, zararı dokunanı haram etmiştir.
Bu durumda kullar içinden aklı işletenlerin, diğerlerini zarardan korumak üzere emrettikleri de harama girer. Allahın reyi, aklı işletenlerin tarafındadır ve Allah aklı işletenin kimliğine bakmaz. Verilen emrin veya önerinin getirdiği sonuca bakar.
Bir bilim adamı, şu suda falan hastalık var, içmeyin dediğinde, o su haram dairesine girer çünkü Allah'ın reyi o bilim adamından yanadır. Doktor, 'sende yüksek tansiyon var, ani olarak bir beyin kanamasından veya kalp krizinden ölebilir ve hatta daha beteri ömrün boyunca felçli olarak kalabilirsin' dediğinde, o doktorun bize yasak ettiği tüm şeyler haramdır.
Allah ön yargı taşımaz. Allah dogma sahibi değildir. Allah objektif, adil ve merhametlidir.
Allah, İnsana akıl vererek onu ilahi bir vasıfa sahip olacak şekilde yaratmıştır. Akıl ve aynı zamanda vicdan sahibi olan insanlar, akıllarını işletip, vicdanlarını kullandıkları sürece şu yeryüzünde Allah'ın birer aynalarıdır.
Hiç bir beşer için o salâhiyyet yoktur ki Allah ona kitab versin, hüküm versin, Peygamberlik versin de o sonra insanlara Allahdan beride bana kul olun diyebilsin, ve lâkin kitab ta'lim etmekte olduğunuz ve ders alıb vermekte bulunduğunuz için rabbanîler olunuz der. Ali İmran 79
Bizler, öyle bir ümmetiz ki, Kuran'ın ardından gelen ama bir o kadar da uzak olan. Çünkü biz o vahyin içinde ilkelere değil, nüsuklara takılıp kaldık. Elçi döneminde yönetim o şekilde oluşmuşken, o yönetim şeklini bile bir nüsuk olarak aldık, onun için savaştık ama adil bir yönetimin 'ilke' olduğunu anlamadık.
|