| Yazanlarda | 
         | 
          
      
        
         
         fazıl Yasaklı 
          
 
  Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
Sevgili Kerem, ben olaya artniyet, iyi niyet 
 penceresinden 
 bakabiliyorum. İnsanların sarhoşken ne dediklerine 
 bakmıyorum, ve onları, o durumlarından dolayı, yapıp 
 ettikleri, ortaya koydukları için yargılamıyorum. Sen 
 böyle  
 yapıyorsun da demiyorum, demedim. Ben, onları üç sınıf 
 olarak gördüğümü söyledim, bana göre bu sınıflardan ilki 
 de 
 dahil olmak üzere geçiş yapılır yani buda tekamülün 
 çeşidi 
 diyelim. Çıkar meselesine gelince, herşey herkese göre 
 çıkarlardan ibaret değildir. Bunu söylerken senin 
 pencerenden bakmadığımı söylüyorum. kimbilir belki 
 kaçıncı 
 kattasın da biz aksine yerin dibindeyiz, ve bundan dolayı 
 dediklerini anlamıyoruz. Kusura kalmayasın. Sağlıcakla
 
 Daha evvel izlediğimin tekrarına ihtiyaç duyduğumu 
 farkettim.. http://www.izlebizle.net/angel-a-turkce-
 dublaj-izle.html
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         ebukerem Ayrıldı 
          
 
  Katılma Tarihi: 21 mart 2009 Gönderilenler: 483
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
sn. Fazıl arkadaşım,
  aslında yazmak konuşmak isterdim konu çok değerli çünkü. bu dünyada tek derdi, tek düşmanı, tek kurtulması gerekenin "KENDİSİ" olduğunu ve bu dünya ve tüm içindekilerin bunun için kendisine verilmiş bir imkan olduğunu kabul etmiş birileri ile bu noktada konuşmak da çok değerli her bir birey için, kendisi için. ve lakin sona yazdığın "Sağlıcakla" sözünden en azından artık burada konuşmak istemediğini hissettim, saygı duyarım. 
  fikirlerini açık yüreklilikle paylaştığın için teşekkürler. 
  selam ile. 
  __________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         Guests Guest Group 
          
 
  Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
Kur’an’ın deizme kapı araladığını söylemek büyük bir  iddiadır; tarihte belki de ilk kez gündeme getirilen bir  iddiadır. Ama ömrünü Kur’an’a hizmete adamış ve bunu  varoluş borcu bilmiş bir ilim adamı sıfatıyla ve bütün  vicdanımla söylüyorum, bu sarsıcı iddia Kur’an’a tamamen  uygundur. Y.N.Ö. 
Kuran'a hizmet mi etti, Kuran'ı kullandı mı!   
Bakara 213: “İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, peygamberleri  müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla  beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar  arasında hükmetsinler diye gerçeği taşıyan kitabı hak  olarak indirdi. O kitapta anlaşmazlığa düşenler, o kitap  kendilerine verilmiş olanlardan başkaları değildi.  Bunlar, kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra sırf  aralarındaki kıskançlık/doymazlık/azgınlık/denge  noktasından sapma/yalancılık/zulüm/kibir/zinakârlık  yüzünden, çekişmeye girmiştir. Sonra Allah kendi izniyle,  inananları, üzerinde tartışmaya girdikleri gerçeğe tekrar  ulaştırdı.” Y.N.Ö.
  Demek oluyor ki, din maskeli ve gerekçeli zulüm ve  ahlaksızlıklar öncelikle, dini temsil iddiasındaki zümre  tarafından sergilenmiş ve din, bunların kötülükleri  yüzünden kan, kavga ve istismar kurumuna dönüşmüştür. Bu  noktaya gelindiğinde, Kur’an, Allah’a imanda samimi  insanların, yaşanamaz hale getirilmiş dinden  uzaklaşmalarını onların cezalandırılmasına gerekçe  yapmamakta, onların ebedî kurtuluşlarını  garantilemektedir. Bu tavır, deizme onay vermenin bir  başka ifadesidir. Y.N.Ö. 
Bana göre Yaşar Nuri ayeti doğru anlamamış.  
Benim anladığım;   
 “İnsanlar bir tek ümmet idi”nin analamı; İnsanlar küfür, zulüm, batıl, şirk üzere bir ümmetti. Delili de “Fe beasellâhu-nnebiyyıîn… : Bunun üzerine Allah elçiler gönderdi...”  (Burada kast edilen “insanlar”ın Beni İsrail ve Muhammed’in kavmi Araplar olduğunu düşünüyorum).  Yoksa Allah ne diye müjdeci ve uyarıcı olarak elçileri göndermiş olsun? Elçiler iman edecekleri müjdeleyecekler, küfürde diretecekleri uyaracaklar. İhtilaf ettikleri şey de Kitapla gelen “Hak”tır. Veya her ikisidir. “Onda ihtilaf ettiler” demek, Hakka muhalefet ettiler demektir. Yaşar Nuri’nin, kendi aralarında “ihtilafa düştükleri konularda” ihtilaf ettiler anlayışı doğru bir anlayış değildir. Niçin imuhalefet ettiler, karşı geldiler? “Bağyen beynehum: İçlerindeki hasetten dolayı. Dünya hırsı, riyaset hırsı vs hasedin de birçok çeşidi ve nedeni vardır. Yahudiler kendilerinden değil diye Muhammed’e muhalefet ettiler. Ama kendilerinden olan birçok elçiye de iman etmemişlerdi... Ve sonuç: 
“Allah inananları kendi iradesiyle, onların muhalefet ettikleri hakka iletti ve Allah dilediğini doğru bir yola hidayet ediyor”.  
 
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         hanifcan Newbie 
          
 
  Katılma Tarihi: 01 nisan 2012 Gönderilenler: 35
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
Ümmet kelimesi bilindiği üzere “ümm” kelimesinden türemiştir. Anne/ana anlamındadır. (Kuranda Ümmül Kura ve Ümmül Kitap kavramları var mesela) O halde ümmet de, bir düşüncenin/kararın/eylemin oluşumuna esas/ana/temel/kaynak olacak kişilerden oluşan insanlar topluluğudur. Bu topluluğun hayırda/imanda birleşmesi de, şerde/küfürde birleşmesi de mümkündür. (Ayrıca İbrahim peygamberde olduğu gibi tek bir kişi de ümmet olabilir. yine kuşlar dahi ümmettir 6/38.. ama konumuz insan ümmetine dönelim ) 
2/134 ve 141’de bir ümmetin başka ümmetlerin yaptıklarından sorumlu olmayacağı, sorguya çekilmeyeceği belirtiliyor. Bu yüzden bir ümmet şer/küfür/zulüm üzerinde de birleşmiş olabilir. Bunların karşısında ise 7/181’de olduğu gibi hakkı gösteren ve adaletle davranan ümmet/ler olduğu bildirilmiş. Yine Allah Kuranın indiği topluma hitap ederek 3/110’da diyor ki, “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. …” 
Hanif06 nın da dediği gibi buradaki (2/213'teki) ümmet küfür, zulüm, batıl, şirk üzerine birleşmiş topluluktu. Ve 5/48 e de dikkat edelim. Allah bir yandan insanlar bir tek ümmetti diyor, bir yandan da Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı diyor! 
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         Guests Guest Group 
          
 
  Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
Maide-14 "Biz Hıristiyanlarız!" diyenlerden de mîsaklarını almıştık. Onlar da öğütlenmek üzere çağırıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular. Bu yüzden, aralarına kıyamete değin düşmanlık ve şiddetli nefret saldık. Sınaat/teknoloji olarak ürettikleri şeylerin ne olduğunu Allah onlara yakında haber verecektir.
  
Maide 64- Yahudiler dediler ki: "Allah'ın eli bağlıdır." Kendi elleri bağlandı/elleri bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez. Maide 82- Şu tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere en şiddetli düşmanlık duyanlarını, Yahudilerle şirke batanlar bulursun. Şu da tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını "Biz Hıristiyanlarız" diyenler bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hıristiyanlar içinde derin araştırmalar yapan keşişler, kendini Allah'a adamış rahipler vardır. Ve onlar, kibre sapmazlar. Y.N.Ö.
  
1-Bu söylemler bugün izleye durduğumuz vakıa ile uyuşuyor mu? O gün onlar bir birlerine mi kin ve düşmanlıkla doluydular, Elçiye ve inananlara, hakka mi? 
2-"Kıyamet gününe kadar" ne demek? Hem "ta kıyamete kadar", hem de "yakında onlara haber verecek"!!! O hiristiyanlar öleli asırlar oldu halbuki!  
3- Bugün Hiristiyanım diyenlar ve Yahudiler iş birliği yapımıyorlar mı? Bugün müşrikler kimlerdir? 
4-Ogün Hiristiyanların ürettiği sanat ve teknoloji var mıydı, neydi tehdit edildikleri o ürettikleri sanat ve teknoloji? Peki, yakında onlara haberini verdi mi ürettikleri sanat ve teknolojiyi? Yoksa, ogün Allah ogünün Hiristiyanlarını atladı, bugününün Hiristiyanlarına mı seslendiydi?  
Ayetleri zamana uyduracağım diye bu kadar saptırma olur ancak. 
Ve sevfe yunebbiuhumu-llâhu bimâ kânû yasneûn: "Sanat/teknoloji olarak ürettikleri şeylerin ne olduğunu Allah onlara yakında haber verecektir." Y.N.Ö. 
Summe yunebbiuhum bimâ kânû ya'melûn: "O, onlara, yapmakta olduklarını haber verecektir." Y.N.Ö. Bu iki ifade şekli arasında anlam olarak bir fark yok; İkisinin de anlamı: "Allah onlara yaptıklarını haber verecektir/hatırlatacaktır" 
Her çağa uyduracaklar diye sözleri nasıl da giydiriyorlar! 
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         ebukerem Ayrıldı 
          
 
  Katılma Tarihi: 21 mart 2009 Gönderilenler: 483
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
bakara 213 ü İsrailoğlları ve Muhammed Peygamberin kavmi Araplar olarak daraltmak çelişkili olur. eğer dediğiniz gibi "küfür üzere birleşmiş tek bir ümmet" peygamber gönderilmesinin sebebi olacaksa orada koskoca Mısır İmparatorluğu duruken önceliğin köle israiloğulları olması anlamsız olurdu. ya da Roma imparatorluğu, Çin İmparatorluğu, kuzey nordikleri. Mesela Amerika kıtası ve içindekiler nerede? Mezopotamya bölgesinde MÖ 2000 lerde İbrahim peygamber ve nesli aracılığı ile bu iki kavim seçilerek bundan sonraki süreçte öncü rol oynadıkları kesin ve lakin onlardan öncesi de olmalı ve var.
  Kuran'da kullanılan yerel ayetlerde "insanlar" kavramının Mekkeliler ve Arabistan'da yaşayan Kuran vahyinin ilk muhataplarını işaret ettiği çok bariz bellidir ve lakin genel İNSANLIK ile ilgili ayetlerde böyle bir daraltma yapıldığı takdirde İNSAN ve ADEM formu ile ilgili tü ayetleri sadece Araplara ve İsrailoğullarına atfetmek gerekir, ki iki grubun da bu yönde bir "iddiasının" olması bu zinciri koparıp Ed-dini kendileri ile dondurmaları sonucudur.
  ayet, insanlığın TANRI ve AHİRET kavramı ile müjdelenmesini ve uyarılmasını anlatmakta olmalı. zinciri geriye doğru götürmez isek, tarihi, vahyi hayatın bir bölümünde dondurmuş olarak bırakırız. insan Ademleştikten sonra her büyük kavme peygamber gönderilip el- Kitap ( Vahiy ) indirildiği çok açık bilinmektedir ve zaten HALİFE lik Ademleşmiş insanın yüklendiği ise böyle de olması gerekir.
  selam ile.
  Not: Zaten dikkat edilrise devamındaki 214. ayette Muhammed Peygamberin yanındaki müminlere önceki Peygamberler ve ümmetun vasetunlarının örnekliği zikredilmiş, siz de bu kafirlere ve sıkıntılara onlar gibi dayanın, sabredin doğru yolunuzda mesajı verilmiştir. 
  __________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         ebukerem Ayrıldı 
          
 
  Katılma Tarihi: 21 mart 2009 Gönderilenler: 483
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
hanifcan Yazdı: 
   
    
    
      
       
 
 (Ayrıca İbrahim peygamberde olduğu gibi tek bir kişi de ümmet olabilir. yine kuşlar dahi ümmettir 6/38.. ama konumuz insan ümmetine dönelim ) Ve 5/48 e de dikkat edelim. Allah bir yandan insanlar bir tek ümmetti diyor, bir yandan da Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı diyor!  | 
       
       | 
    
    | 
 
 
  sn. Hanifcan,
  müsadenizle açmak için sormak istiyorum, bu 6/38 de geçen canlılar ve kuşlar ne üzerine birleşmiş küfür mü? iman mı? ( iman yani güvenmek üzere derseniz bu canlılarda ve kuşlarda FUAD-BASAR-SEM'A var mı yani iradeliler mi? ). bu ayetin az aşağısında olan 6/42-43-44 deki ümmetler kim ve neyi unutmuşlar daha önce "hatırlatılmış olan" kendilerine?
  son cümlenizle ilgili olarak, yazdığınız zaten ÜMMET kelimesinin bir çok anlamda kullanıldığını da ayrıca göstermiyor mu? yoksa iki ayette çelişki mi var diyorsunuz? ayrıca zuhruf 33. ayete de bakalım isterseniz, ya da yunus 19 ve ali imran 19 bunlara da bakalım sonra daha derin analiz edelim isterseniz inş.
  selam ile.
 
  
  __________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         fazıl Yasaklı 
          
 
  Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
Iğdır otobüsündeyim, yanımdaki yolcu soruyor, 'nereye, 
 sende Roma'ya mı gidiyorsun?' 'hayır' diyorum, 'ben 
 romaya gitmiyorum, Iğdır'a gidiyorum, ve yanımdaki tekrar 
 soruyor, Iğdır'a mı? ama bu otobüs Roma'ya gitmiyor 
 muydu? 'gitmiyordu canım' diyorum ve yolcu kaptana 
 sesleniyor, 'hani tüm yollar Roma'ya çıkardı? indir beni'
 
 Kaptan evet Roma'ya çıkar derken bir taraftan gülüyor ama  
 yolcu inatçı, söz anlamıyor. Nihayet inmeyi başardı. 
 
 Şimdi cam kenarına oturmuşum, yanımda kimse yok, Ahmet 
 Kaya'nın Öyle bir yerdeyim ki, sarkısı çalıyor... Mola 
 veriyoruz, yeni yolcular geliyor ve 'yolculuk nereye' 
 diye soruyor, ben 'yolculuk Iğdır'a diyorum, o bana 
 gülümseyerek bakıyor, sonra diğer yolcuların da bana 
 gülümsediğini farkediyorum ve o esnada kaptanın iç dikiz 
 aynasından bana gülümseyen gözlerini görüyorum... 'Neden 
 gülüyorsunuz' diye soruyorum, onlar, 'tüm yollar Roma'ya 
 çıkar' diyorlar... Yolculuğun sona erdiğini muavinin 
 'geçmiş olsun' dileğiyle farkediyorum.. Otobüsten indim, 
 şehir tabelasında Roma yazıyordu..
 
 Yanlış otobüse binmişim, hemen terminale gidip Iğdır 
 bileti almak istediğimi söylüyorum, onlar, 'Türkiye'mi 
 diyorlar, 'evet' diyorum, gülüyorlar, sonra aynada benim 
 de kendime güldüğünü farkediyorum, sinirim bozuluyor. 
 Uzun süredir Roma'dayım, nasıl geldim nerden geldim 
 bilmem, sanırım gece uyurken bana bir oyun oynanmış 
 olmalı... Roma'da bir otel odası tutuyorum, bir sigara 
 yakıp penceremden insanları izliyorum, kapı görevlisinin 
 dili bambaşka olmasına rağmen onun dediklerini anadilim 
 gibi anladığımı görüyorum. O gece her nasılsa uykuya 
 dalmışım. Sabah uyanır uyanmaz Roma'yı gezmeye çıkıyorum,     
 öyle bir yerdeyim ki şarkısı yine çalıyor, sesin 
 kaynağını merak edip aramaya başlıyorum ve bir an için bu 
 sarkının tüm evrende aynı anda çalındığını farkediyorum. 
 Başımı gökyüzüne kaldırıyorum, onun ne yapmaya 
 çalıştığını düşünüyorum... 'Ne o? Benimle eğleniyor 
 musun?' Cevap yok... Param tükeniyor, zaman daralmış. 
 Sonra küfrediyorum kendime, a akılsız Iğdır nire Roma 
 nire.. Arada başımı göğe kaldırıp tekrar tekrar 
 soruyorum, 'ne o, çok eğlendin mi? bak, ne haldeyim, ben 
 gibiye kapıların kapalı mı?' 
 
 Günlerden hiçbirtesi, bankta oturmuş gelen geçene sadece 
 bakıyorum. Bir ara birinin bana seslendiğini anımsıyorum, 
 birşeyler söylüyor ama anlamıyorum, kıyafetlerinden 
 yoksul olduğu anlaşılıyor, bana avcunu uzatıyor, 
 gayriihtiyari elimi cebime atıyorum, son param da 
 bitti... Otele olan borcumu hatırladım, ve bankta yatmaya 
 başladım, üzerimdeki paltoyla ısınmaya çalışıyorum, her 
 gelen, her geçen umursuz olarak uzaklaşıyor... 
 
 Günlerden yine hiçbirtesi, baş ucumda bir bilet buldum, 
 213 numaralı otobüs, ve Iğdır'a gidiyor... Otobüste Iğdır 
 mı Roma mı kavgası yapılıyor, bekliyorum hangileri haklı 
 olacak? aslında ben elbette bunun Iğdır Otobüsü olduğunu 
 biliyorum, nereden mi? Roma'ya geldiğim günden beri..
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         ebukerem Ayrıldı 
          
 
  Katılma Tarihi: 21 mart 2009 Gönderilenler: 483
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
Alice kediye sorar: sence hangi yoldan gitmeliyim?
  kedi: nereye gitmek istiyorsun?
  Alice: bilmiyorum
  kedi: o zaman ne fark eder ki istediğinden git.
  selam ile. 
  __________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
          
         | 
        
       
       
        |   | 
       
        
         
         hanifcan Newbie 
          
 
  Katılma Tarihi: 01 nisan 2012 Gönderilenler: 35
          | 
        
         
          
           | Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
Selam ebukerem dost, 
Ümmet kavramı, geçtiği ayetlerin hepsinde elbette aynı anlamda kullanılmamış. Temel nokta birlikteliktir, topluluktur, bir arada olma halidir. Ümmeti; insanlara atfedersek, bilinçli olarak belirli bir amaç etrafında bir araya gelmiş topluluk; insan dışındaki varlıklara (burada canlı/kuşlara) atfedersek kendi bilinçleri dışında olup, doğrudan Allahın emrinde olan, Ona boyun eğen topluluklar olarak anlıyorum. Yani demek isteniyor ki, bakın siz kendi aranızda bilinçli olarak bir amaç (iman-küfür, iyilik-kötülük vs) uğruna bir araya geliyorsunuz ama benim (Allahın) yarattığım öyle canlılar/kuşlar var ki onları ne için yarattığımı, hangi amaçta kullanacağımı ben belirlerim. (Ayrıca bazen belgesellerde izliyoruz. Topluluk halinde dolaşan hayvanların dahi başında kendi durumlarına göre bir önder/başkan/reis oluyor.  Aynen biz insanların imamı/ümmetin önderi olduğu gibi) 
Ayetin sonunda biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık diyor. Birçoklarının iddia ettiği gibi buradaki kitap elimizde tuttuğumuz Kuran değil elbet. Olsa olsa kainat/alemler/varlıklar kitabıdır. Sizin gibi insanları yarattıysak, canlı-cansız, göklerde-yerde de yarattığımız şeyler var demek isteniyor. 
42 ve sonraki ayetlere gelince, senden önceki ümmetlere diyor. Yani Allahın Muhammed rasulden önce rasül gönderdiği ümmetler bunlar. Sonuçta bir topluluk/ümmet… kim olduklarını ben bilemiyorum tabi…  o ümmetlere sıkıntılar darlıklar verilmiş, denenmişler yalvarıp yakaracaklar mı, Allah karşısında Onun emirlerine karşı gelip gelmeyecekler mi vs diye. Ama ne yapmışlar, Allahın emir ve yasaklarını unutmuşlar. Sıkıntı ve darlığa rağmen Allahın adını bile anmamışlar, Ve kalpleri katılaşmış.. Fakat buna rağmen kendilerine güç, iktidar, zenginlik ne varsa kapılar açılmış. Yani bu defa sıkıntıyla darlıkla değil, zenginlikle varlıkla deneniyorlar. Adeta zenginlik/varlık sarhoşu oluyorlar. İşte bu halde iken “onları yakaladık” diyor ve eblese oldular, ümitlerini yitirdiler..  
Şimdilik bu kadar diyebilirim. 
Diğer surelerdeki ayetleri de daha önce görmüştüm. Konuyu uzatmak istememiştim… iş yoğunluğundan dolayı şu anda da yazmaya vaktim yok maalesef. Ama sizin düşündüklerinizi/okuduklarınızı bilmek bizi mutlu eder. 
Selam ile… 
         | 
        
       
        | Yukarı dön | 
         
          
         | 
        
       
       
        |   |       
      | 
    
   
  |