- KARADELİKLER BİR GÖK KAPISIMI?
Kur'an-ı Kerim'de "semanın görünmez kapıları"na dikkatimiz çekilir. Kapılar geçit yerleri olduğuna göre, "sema kapıları" ifadesini; başka uzay-zamana, farklı boyut ve kâinatlara geçit noktaları olarak anlamak mümkün müdür? Kur'an-ı Kerim'de yer alan "sema" teriminin, bugünkü manası ile "uzay-zamana" karşılık geldiğini söyleyebiliriz. Bir türlü çıkamadığımız kâinatın dışına nihayet çıkabilecek bir kapı bulduklarını düşünen astrofizikçilere göre de, karadelikler bir uzay-zaman kapısıdır.
- Paralel Evrenler ve Karadelikler
Uzay gerilmiş bir ağa benzetilebilir. “O ki, birbiri ile âhenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? [Mülk–3]” ayeti uzay-zaman ağının son derece sağlam örüldüğü nünün de işareti olsa gerek.
Ağ, üzerine konan ağır cisimlerce eğip bükülüyorsa, adına sema dediğimiz uzay-zaman ağı da içine "oturmuş" bulunan büyük kütleli gök cisimlerince öylesine eğilip bükülür. Karadelik sonsuz bir ağırlık anlamına gelmektedir. O bölgede uzay-zaman ağı eğilip bükülmekle kalmaz, âdeta yırtılıp çatlamakta, daha uygun bir tabirle delinmektedir. Delinmenin anlamı fizik kanunlarının geçerliliğinin kaybedilmesi, o yörede fizik ötesi âleme kapı açılmasıdır. Karadeliklerin tesir sahasını bir "huni" şeklinde tasvir edebiliriz. Bu bölgenin en geniş sınırı "olay ufku"dur. Bir de çekim tesirinin olağanüstü arttığı, âdeta sonsuz hale geldiği bir bölge vardır ki, burası "huninin" inceldiği uç kısmı teşkil eder ve "tekillik" (singularite)" adını alır. Tekilliğin ötesi farklı kanunların geçerli olduğu bir bölgedir. Bir kısım bilim adamının kanaatine göre karadelikler, kendi varlığı ve öz hacmi ile kendi "dışına" taşmakta; "uzay-zamanı" da beraberinde götürerek bizim âlemimize benzemeyen "farklı" bir âleme geçiş kapısı görevi görmektedir.
Kozmoloji ile ilgili eserlerinden tanıdığımız ünlü fizikçi Paul Davies bu konuda: "Uzay, çok karmaşık bir şekilde 'zamana' bağımlıdır. Uzayın 'gerildiği ve büküldüğü' gibi, zaman da 'gerilir ve bükülür." demektedir.
Zamanın 'donarak' ebediyen durması, karadeliklerdeki tekilliğin (singularite) en belirgin özelliğidir. Zamanın durması, zamanın "sabit" kalması; fizik kanunlarının geçerliliğini kaybederek; uzayın bütün öz ve özelliğini yitirmesi ve yepyeni bir başka kâinat'ın içine girilmesi demektir. "Orası" bizim evrenimize hiç benzemeyecek, zaman, madde ve boyutlar farklı keyfiyete bürünecektir. Alıştığımız değer birimlerine sığmayacak özelliklere, fiziğin dar kalıpları ile açıklama getirmek zor görünüyor.
Kâinat dışına açılan "kapı" arayan astrofizikçiler için karadelikler umut kapısı olmuştur. Esasen paralel evrenler, "karşı" âlemlerin yani ahirete ait dünyaların varlığına işaret eden ilgi çekici bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bizim dışımızdaki evrenleri tasavvur etmek kolayca mümkün olmadığından, başka kâinatlar konusuna önceleri şüphe ile bakılmıştı. Ama bazı fizikçilerin kozmik ışınlar üzerinde sürdürdükleri çalışmalar ışıktan hızlı ışınların varlığını gösterdi. Üstelik matematikî denklemler de mücerret kâinatlara işaret ediyor, mücerret uzayları kabul etmeden ve dikkate almadan yapılan hesaplamaları yanlış çıkarıyordu.
Gelişen olaylar gittikçe ışık hızından binlerce ve milyonlarca daha hızlı mücerret elemanlardan kurulu ve örülü evrenlerin varlığına destek veriyor ve konuya sıcak bakan uzmanların sayısını artırıyordu.
Gelişen bilim, madde ve uzay konusunda yepyeni kavramlar getirdi. Önceleri maddenin bu kadar kısa ömürlü olacağı kimsenin hatırına gelmemişti. Madde gibi zaman dediğimiz sürecin karadelik çekimiyle başka bir akışa girmesinin sonsuz ve farklı boyutta dünyaları gündeme getireceği tahmin edilemezdi. Eskiden değişmez ve dokunulmaz ilân edilen ve âdeta ilahlaştırılan fizikî prensiplerinin karadeliklerde alt üst olacağı tahmin edilemezdi.
Bu kâinat niçin yaratıldı ve niye yok ediliyor? Beklenen karadelik kıyametinden sonra yeni bir yaratılış var mı?
Bu konular günümüzde sadece dinî sohbetlerde yer almakla kalmıyor, en modern astronomi merkezlerinde de yer alan tartışmalar arasında bulunuyor.
-------------------------------------------------------
· KARADELİKLER Ve OLAY UFKU
Kara Delik terimi ilk defa Princeton fizikçilerinden John Wheeler tarafından 1968'de yayımladığı "Evrenimiz, bilinenler ve bilinmeyenler" isimli makalede kullanılmıştır. Kara delikler çok ağır olduklarından, çok büyük çekimsel alana da sahiptirler. Çekimsel kuvvet öyle büyüktür ki, ışık dâhil hiçbir şey kara delikten kaçamaz.
Kütleleri büyük olan yıldızlar, termonükleer evrimlerinin sonlarına doğru kırmızı veya mavi süper devler haline gelir. Nükleer yakıtları tükendiğinde, süpernovalar halinde patlarlar. Patlamaların kalıntısı bir nötron yıldızı (pulsar) olabilir veya süpernova çekirdeğinin kütlesi Güneş kütlesinin yaklaşık üç katına ulaşıyorsa, bir kara delik olabilir. Kütlesi küçük olan yıldızlar ise bir gezegen bulutsusu oluşturarak gömleklerinin bir bölümünü yitirir. Bunlar, Dünya'nın boyutlarına yakın boyutlarda beyaz cüceler olarak evrimlerini tamamlarlar.
Kara deliklerin dinamiğini ve içlerindeki her şeyin dışarı çıkmasını nasıl engelleyebildiklerini anlayabilmek için Genel Görelelik kavramını anlamak gerekir. Genel görecelik (izafiyet) kuramının belirttiği maddenin kütlesiyle çevresindeki uzay-zamanın yapısını değişikliğe uğratmasıdır. Bu varsayım, hiçbir şeyin hatta ışığın bile, büyük kütleli bir gökcisminin yakınında, düz çizgi halinde yer değiştiremeyeceği anlamına gelir. Ebediyete kadar içinde kalma riskine girmeden, bir kara deliğin ne kadar yakınına yaklaşılabilinir? Bu cisimlerde geriye dönüşü olmayan noktaya olay ufku (event horizon) denir. Bu, kara delikle aynı merkezli küresel bir zarf olup, bu zarfın yarıçapına Schwarzchild yarıçapı denir. Eğer bir kere olay ufku içine girilirse, geri dönüş yoktur. Uzay-zaman tekilliğinin yer aldığı ölü delik merkezine doğru çekilebilecektir. Saniyenin küçük bir kesri içinde oradaki sonsuz büyük çekimsel kuvvet tarafından toz haline getirilecektir.
Bir kara deliğin yakın çevresindeki uzay yollarını bozduğu görüldü. Einstein hükmüne göre, uzay zaman birbirine karışmış olduğundan böyle cisimlerin yakınında zamanın da sapmaya uğrayacağı sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle bazı araştırmacılar kara deliklerin zaman makinesi gibi kullanılabileceğini ileri sürmektedirler.
Bir astronot kara deliğe doğru yola çıkmadan önce uzaygemisine büyük bir saat yerleştirilirse, dışarıdaki bir gözlemci, gemi çökmüş yıldızın yakınına yaklaştıkça, saatin gittikçe yavaşladığını fark edecektir. Aynı şekilde, gittikçe yavaş hareket ediyor gibi, olay ufkunun sınırına asla erişemeyecek gibi gözükecektir. Sonunda şaşırtıcı bir durum meydana gelip, zaman durmuş gibi olacaktır.
Astronotun bakış açısına göre ise, gemideki saat her zamanki hızı ile tik taklarını sürdürecektir. Böylece astronot, karanlık cehennemin içine hızla dalmasını geciktirecek bir şansa sahip olmayacaktır. Hatta olay ufkunun içinden geçtiği anı bile fark etmeyecektir. Fakat ne yazık ki bu noktadan itibaren kara deliğin içine saplanmış olacaktır. Gemi aşağı doğru inerken pencereden dışarı bakan astronot her şeyin hızının arttığını görecektir. Bütün gelecek öyküsü gözünün önünden bir anda akıp geçecektir. Fakat astronotun evrenin geri kalanı ile iletişimi kesilmiştir ve kendisini mutlak ölüm beklemektedir.
g Tüyler ürpertici bir soru:
g Yok, olacağınızı bile bile bir kara deliğin içine girip evrenin geleceğini seyretmek ister miydiniz?
------------------------------------------------
AKDELİK – KARADELİK
KUASARLAR
Bir karadelik uzay-zamanda öylesine derin bir bükülmeye yol açar ki, oluşturduğu çukur dipsiz bir kuyu gibidir. Karadeliğe yaklaşan bir cisim, onun güçlü kütle çekimiyle karşılaşır.
Olay ufkundan içeri giren her türlü madde ve enerjiyi yutan karadeliklerin yapısı nedir?
Evrende hiçbir şey yoktan var, vardan yok olmayacağına göre buraya giren madde ne olmaktadır?
Einstein ve çalışma arkadaşı Nathan Rosen, karadeliklerin, başka bir evrene, bizim evrenimizden başka bir yere yâda başka bir zamana açılabilecek kapılar olabileceğini öne sürdüler. Kuramsal olarak bu model kanıtlanabiliyor. Karadelikten giren cisim, ''akdelik'' olarak adlandırılan bir başka yerden çıkıyor. Karadelik ve akdeliği birebirine bağlayan evrensel otoyola ''kurtdeliği'' deniyor. Karadelik ve akdelik, her ikisi de tek yönlü kapılardır.
Gördüğünüz, bu cisimlerin sanki kahkaha aynasından yansıyan görüntüleri. Bunun nedeni, karadeliğin çok güçlü kütle çekiminin dışarıdan gelen ışığın bükülmesine yol açması. Olay ufkunun içinde ilerlerken, merkezdeki tekillik gözünüze ilişiyor. Ancak, içinde bulunduğunuz dönen bir karadelik. Yani, tekillik nokta değil halka biçiminde. Eğer böyle olmasaydı, nokta tekilliğin içinde kaybolup gidecektiniz. Burada, Einstein ve çalışma arkadaşları Nathan Rosen' n, böyle bir karadeliğin bir başka evrene açılabileceğini öne sürmüş olduğu aklınıza geliyor. Bu kuramsal otoyola Einstein-Rosen Köprüsü ya da "kurt deliği" deniyor. Yani, yolculuğunuz karadeliğin içinde bitmiyor. Halka biçimli tekilliğin ortasından geçerken, kendinizi bir anda başka bir evrende buluyorsunuz. Bu evrene açılan kapıya "akdelik" deniyor. Bazen akdelik başka evrene değil, bizim evrenimizde başka bir yere ya da farklı bir zamana açılabiliyor. Düşünsenize, normalde ışık hızıyla bile milyarlarca yılda gidilebilecek, belki de başka türlü gidilemeyecek başka evrenlere göz açıp kapayıncaya kadar gidiveriyorsunuz. Siz karadeliğin içine yaptığınız yolculuğun heyecanına kapılmışken, büyük olasılıkla dışarıdaki arkadaşlarınızın neler yaptığını aklınızdan bile geçirmediniz. Uzaktan merakla sizi izleyen arkadaşlarınız, olay ufkuna yaklaştıkça giderek yavaşladığınız gördüler. Bunun nedenini Einstein’ın genel görelilik kuram açıklıyor. Bu kurama göre, kütlesi olan her cisim, uzay-zaman denen dört boyutlu, yani üç uzay boyutu (en, boy ve derinlik) ve zamandan oluşan dokuyu tıpkı ağır bir cismin üzerine konulduğu gergin bir çarşafmışçasına çukurlaştırıyor. Kütle ne kadar büyükse, çukur o kadar derinleşiyor. Bir karadelikteyse, bu çukur dipsiz bir kuyuyu andırıyor. Siz karadeliğe doğru ilerlerken, uzay/zamandaki eğrilikten dolayı, aslında size göre normal ilerleyen zaman, onlara göre çok yavaşlıyor. Yani size göre olaylar normal akışında sürerken, onlar sizin için zamanın çok yavaşladığını görüyorlar. Bu durumda onlar sizden çok daha hızlı yaşamış oluyorlar. Siz karadeliğe yaklaştıkça bu etki artıyor. Genel görelilik kuramı gereği, arkadaşlarınız sizin karadeliğe düştüğünüzü hiçbir zaman göremeyecek.
Eğer siz, karadeliğin yakınından bir yerden dönmeye karar verip de dönebilseydiniz, arkadaşlarınızı sizden daha yaşlı bulacaktınız. Biraz karmaşık gibi görünse de genel görelilik kuramına göre bu gerçek. Görünmeyeni Görmek! Peki, evrendeki en karanlık gök cisimleri olan karadeliklerin varlığını nasıl bilebiliyoruz? Onları doğrudan göremediğimiz doğru. Ancak, onların varlığını hem matematiksel kuramlarla, hem de gözlemlerle kanıtlayabiliyoruz. Karadelikler, evrenin ilk yerlilerinden. Yani daha gökadalar bile oluşmadan evrende karadeliklerin oluştuğu düşünülüyor. Karadelikleri ele veren, çok güçlü kütleçekimleri. Bu kütle çekimi karadeliğin çevresinde bazı etkilere yol açabiliyor. Örneğin, bir karadeliğin içine düşmekte olan madde çeşitli dalga boylarında çok güçlü ışıma yapıyor. Evrendeki en parlak cisimler olan kuasarların, içine yoğun bir madde akışı olan karadelikler nedeniyle oluştuğu düşünülüyor. Bir karadelik, güçlü kütle çekimiyle, yakınından geçen ışığı bir mercek gibi kırar. Eğer karadelik parlak bir gökcisminin, örneğin bir gökadanın önündeyse, bu gökadadan bize gelen ışıkta bazı sapmalar olur ve gökadanın şeklinde bozukluk oluşur ya da gökada birkaç taneymiş gibi görünür. Şimdiye kadar hiçbir akdelik gözlenmiş değil. Gökbilimciler, eğer varsa, akdeliklerin kolayca kendilerini yok edebileceğini düşünüyorlar. Bunların hepsi bilimkurgu gibi değil mi? Kurt delikleri, akdelikler ve karadeliklerle ilgili öteki bilgilerimiz, matematiksel verilere dayanıyor. Yani, tüm bunlar kuramsal olarak olanaklı görünüyor. Ancak, bilim adamları yine de bu konulara biraz temkinli yaklaşıyorlar. Yani, matematiksel olarak olanaklı olmaları, onların mutlaka doğada da bulunacaklar anlamına gelmiyor. Karadeliklerin varlığıysa gerçek. Onlar hakkında birçok şeyi biliyoruz. Ancak, gizemlerini koruduklarıda açık.
· AKDELİKLER/KUASALAR
Evrenimizde Akdelik olarak aranan cisimler Kuasarlardır. Kuasarların inanılmaz özelliklerine baktığımızda şu soruyu kendimize sormamız gerekmektedir diye düşünüyorum. Yayımladıkları korkunç radyasyonun, ışınımın kaynağı nedir? Boyutları güneş sisteminin on katı büyüklükte olmasına rağmen bir galaksiden 1000 kat daha güçlü radyasyon yayabiliyorlar. Buna parlaklıkları da dâhil. Evrenin en uzak cisimleri olmalarına rağmen inanılmaz parlaklar. Akıl almaz bir aydınlık ulaştırmaktadırlar. Evrenin en uzağında en yoğun ve keskin ışımayı yapan kuasarların aşırı aydınlığı nedeniyle içyapıları görülemiyor. Bir yılda en az on milyon güneş kütlesine eş enerji emisyonu yapabilmekteler. Güneşimizin ömrü boyunca yayacağı enerjiyi bir saniyede de yayıyorlar.
Evrenimizde meydana gelen Süpernova patlamalarını ve yaydıkları ışınım ve parlaklığı düşünelim. Bu patlamalar Kuasarlarda sürekli olarak meydana geliyor.
Küçük çaplarına rağmen, inanılmaz aydınlatma miktarıyla olağanüstü uzaklıklarda bulunan kuasarlar karadelikler kadar akıl almaz cisimler. Kuasarlar galaksilerden milyon kat uzakta oldukları halde, bize ışıklarının ulaşıp, görünebilmesi için ışık enerjilerinin akla hayale sığmaz büyüklükte olması gerekiyor. En uzaktaki bir cisim içinde bulunduğumuz galaksiden nasıl daha fazla ışık verir? Peki, Kuasarların bu akıl almaz enerjileri nereden geliyorun cevabı milyonlarca güneş kütlesine sahip Karadeliklerdir. Karadelikler, Akdelik/Kuasarların enerjisini sağlar. Yani Kuasarlar, Karadeliklerin çıkış uçlarıdır. Karadelikler ile Akdelikler iç içedir. Karadeliklerin yuttuklarının yok edilmesi Kuasarlarda gözlenen tükenmeyen enerji üretimini çok net açıklamaktadır. Karadelikler Uzay-zamanı öylesine bükerler ki Evrenin en uzak noktası ile bir geçit oluşmasına izin verir. Yani başımızda dev yıldızları yok eden bir karadelik yuttuğunu evrenin en uzağından Kuasarlarla tekrar KUSABİLMEKTEDİR. Evrenimizin herhangi iki ucunu birleştiren zaman-mekândan bağımsız Süper Uzay / Üst uzay / Üst boyuta ait Karadelik-Akdelik tünelidir. Bu tünelin mekânı Süper Uzaydır diyebiliriz. Mekândan bağımsız olduklarından bizim evrende giriş çıkış uçları arasındaki fiziksel mesafe ne kadar fazla olursa olsun tünelin uzunluğu 0 (Sıfır) m dir. Bu yüzden de bir Karadelik ve Akdelik aynı yerdedirler diyebiliriz.
Serk-an bLindPoinT
http://blindpoint.sitemynet.com
or
www.blindpoint.com.tr.tc
Saygılar