Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Vallahi bir iki sene oncesine kadar emin oldugum seylerden artik emin degilim. Kabe ve mescidi Haram kavramlari calinti gibi geliyor. Yani Kurandan almislar, kavramlarin icini bosaltarak, kendi putculuklarin adapte etmisler. Ama musluman olarak gorevimiz Kurana uymayan birsey hemen terk edebilme cesaretini gosterebilmemiz gerekir.
Çalmışlar?
Onların "beyt"in önündeki "salat"ı ıslık çalıp engel olmaktan başka bir şey değil -Ve ma kâne salatühüm ınde'l beyti illa mukâen ve tasdiyeh (8:35).
Buradaki beyt eğer ilahî sistem ise ve ınde hanif'in dediği gibi göre demekse o insanlar Allah'ın sistemine göre salat edip engel olmuşlar.
Ama ayetin devamında bu işin azabı gerektiren bir küfür olduğu da belirtiliyor: İnkar ettiğiniz için tadın azabı -Fe zûkû'l azâbe bima küntüm tekfurûn.
İlahî sistem kötü müdür ki o sisteme göre yapılan salat ve engelleme küfür olsun ve azabı gerektirsin?
Şimdi bir de Kureyş sûresine bakın:
Kureyş'i alıştırdığı için yaz ve kış yolculuklarına bu "beyt"in sahibine kulluk etsinler. Açtılar; doyurdu onları. Korku içindeydiler; güvene kavuşturdu. (106:1-3)
"Beyt"e uygun bir şekilde salat ve engelleme yapanlar Mekke'li müşrikler değil mi? Bir kabilenin adı olduğu anlaşılan Kureyş te mi çalıntı?
Hz Muhammed'in o kabileden olduğunu da mı uydurdular?
Hz Muhammed de mi çalıntı? Mescid-i Nebevi'deki mezar onun değil mi? O mescidde namaz kılmadı, kıldırmadı mı?
Kuşkunun bu kadar elbet kuruntudur. Ama Suudiler onu hak ediyor. Çünkü tarihe düşmanlar; tarih denince tarihin tanıklığı gibi olumlu şeyler yerine tarihî kalıntılara tapınmak gibi hurafeler geliyor akıllarına. O yüzden tarihi silip süpürmüşler. Tabii tarihle birlikte onun tanıklığını da.
Ama Kuran bir gerçek; onun andığı beyt bir gerçek ve o "beyt"in önünde müşrikçe ve hanifçe salat edilmiş olduğu bir gerçek.
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
"Beyt"e uygun bir şekilde salat ve engelleme yapanlar Mekke'li müşrikler değil mi? Bir kabilenin adı olduğu anlaşılan Kureyş te mi çalıntı?
Beyte uygun olduğunu kim söylüyor
hani nerde bu ayetin önceleri ve sonlaraları
31- Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman, "işittik, dilersek bunun gibisini biz de söyleriz, bu, eskilerin efsanelerinden başka bir şey değildir" diyorlardı.
Allahın ayetlerine efsane diyen bu insanlar mı ilahi sisteme uygun namaz kılmışlar ?
32- Bir vakit de, "Ey Allah, eğer bu Senin katından gelmiş bir hak kitap ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize daha acı bir azap ver" demişlerdi.
33- Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azab edecek değildi. İstiğfar ettikleri sürece de Allah onlara azab edecek değildir.
34- Şimdi ise Allah'ın kendilerine azab etmemesi için neleri var ki? Oysa saygın vahiyden menediyorlar. Üstelik onun dostuda da değiller. Çünkü onun dostu ancak Allahtan korkanlardır. Lâkin çoğu bunu bilmezler.
35- (ilahi) sistem nazarında; onların tavırları ise hile ve engellemekten başka birşey değildir. O halde inkârınızdan dolayı bu azabı tadın bakalım.
Neymiş onların salatları,tavırları ?
mukâen ve tasdiyeh
Bu ifadelerin hangisi el çırpma, ıslık çalma
Bu kadarda çarpıtılmaz ki
Bir sonraki ayette Allah onların salatlarının/davranışlarının ne olduğunu söylüyor
36- Mallarını, Allah yolundan engellemek için sarfeden o kâfirler, hiç şüphesiz yine onu sarfedecekler. Varsın sarfetsinler, sonra o yüreklerine inen bir acı olacak, sonra da mağlup olacaklar. Zaten kâfirler toplanıp cehenneme gönderilecekler.
O kadar basit mi ıslık çalıp el çırpmakla insanları Allah yolundan alıkoymak.Müşrikler bu kadar geri zekalımı el çırpmakla bu işlerin olmayacağnı bilmiyor olsunlar
Bu iletinde ınde kelimesini nazaran diye tercüme etmişsin. Oysa benim sözünü ettiğim yazında "ınde"nin karşılığı göre idi; ki uyarınca anlamına gelir.
Ben müşriklerin o salatının ilahî sisteme uyarlı değil, aykırı olduğunu belirtmeye çalıştım. Sorularımı da bunu sana onaylatmak için sordum. Keşke biraz daha dikkatli okusaydın.
Şimdi de "ınde'l beyt"i Türkçeye (ilahî) sistem nazarında diye çeviriyorsun. Ama uyumsuz. Sanki "beyt"in gözleri etrafa nazar ediyormuş, müşriklerin salatını gözetliyormuş gibi.
Sistemin değil de "Allah'ın nazarında" desen sorunu giderirsin. Ama bu kez de beyt, Allah olur!
Neyse. Ordaki "salat"ın beyt nazarında değil de beytin önünde olduğu belli. "Beyt"in Kabe olduğu maddi bir gerçek. Tıpkı Kureyş gibi. İslam peygamberinin Mescid-i Nebevi'deki mezarı gibi. Bunu söyledim. Ama gözünden kaçtı her halde. Sükut geçiyorsun.
Bir de Cennet-i Baki'de yatan sahabeler var. Onlar da tarihe tanıklık ederlerdi eğer tarihe şaşı bakan Suudiler engellemeseydi.
En iyisi, orda gördüklerimi ayrıca anlatayım. Allah isterse.
2/125 ayeti analiz eder misiniz. (zorunlu misafir)
Bunun Bir dolaptır dönüyor ama... ara başlığı altında daha önce yapmaya çalışıp şöyle dedim:
O Ev’in tavafını büyük bir hırsla isteyen ulemaya Hac 29 güven vermemiş görünüyor. O yüzden olsa gerek, başka destekler arama telaşı içinde Bakara 125 ve Hac 26’daki taife kelimesini tavaf diye çarpıtmışlar.
Yazdıkları meallerde diyorlar ki tahhire beytiye li’t taifîne ve’l âkifîne ve’r rukkai’s sücûd, "Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rüku ve secde edenler için evimi temizleyin!" demektir.
Oysa taife Türkçemize tayfa olarak geçmiş olan kelimedir. Çoğulu olan taifîn, insan kümeleri demek. bakara 125 ve Hac 26'da ise o Ev’i ziyaret eden kalabalıklar anlamına geliyor.
Ayeti bunu gözönüne alarak Türkçeye öçevirenler de var. Örneğin Edip Yüksel:
Kabe’yi halk için bir odak noktası ve bir güven yeri kıldık. İbrahim’in makamını bir namaz yeri olarak kullanın. "Ziyaretçiler, kendini ibadete verenler ve eğilip secde edenler için Evimi temiz tutun," diye İbrahim ve İsmail’i görevlendirdik.
O Ev’in "tavaf"ı konusunda ulema, Kuran ile sorunlu. Bir dolap çevirdikleri ortada.
Kabe’yi halk için bir odak noktası ve bir güven yeri kıldık. İbrahim’in makamını bir namaz yeri olarak kullanın. "Ziyaretçiler, kendini ibadete verenler ve eğilip secde edenler için Evimi temiz tutun," diye İbrahim ve İsmail’i görevlendirdik.
İbrahim ile ismail yaşarlarken bir binanın tozu toprağını süpürmekle mi uğraşmışlar Şimdi ise onlar hayatta değil.Ne olacak şimdi İbrahim ile ismaile verilen bu çöpçülük görevini bizmi sürdürecez.Benim rabbim asla böyle saçma sapan şeyler emretmiyor
125- Biz bu
sistemi, insanlar için toplanma yeri ve emniyetli kıldık. Sizde İbrahimin onuruna bağımlı kalın. Ayrıca İbrahim ile İsmail'e şöyle ahid verdik: Saygı gösteren, boyun eğen ve itatat eden topluluklar için Sistemime şirk bulaştırmayın
tevbe 28- Ey iman edenler! Müşrikler bir pisliktirler. Artık bu yıldan sonra anlaşmaya yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız Allah sizi dilediğinde lütuf ve ihsanıyla zenginleştirecektir. Allah gerçekten alîmdir, hakîmdir.
Müşrikler pis olduna göre sistemi mi temiz tutun demek şirk bulaştırmayın demektir bu kadar açık ve net
Allah haşa acizmi ki ayeti senin dediğin gibi indirmedi? Allah'ın sen veya senin gibi yorumcularamı ihtiyacı var.Yoksa sen Allah'ın yanlışlarınımı(haşa) düzeltiyorsun.
Yazını okuyunca aklıma Mutezile nickli sapık bir adam geldi oda forumda önce senin tarzından birşeyler yazıp arkasından "Alternatif Kur'an ayetleri" isimli bir konu açmıştı.Seni hayret ve üzüntüyle izliyorum.Yenilikçi olmak,modern düşünmek,bağnaz olmamakdemek Allah'ın kelamını değiştirerek,Allah'a iftira atarak,ayetlerini te'vil ederek,geleneği tümüyle reddederek olmaz.Korkarım ki sırf gelenekçiler söylüyor dye Allah'ı bile inkar etmeye kadar varacak bu iş:(
"Şeytan taşlama"yı hacı arkadaşlarıma da sorduktan sonra biraz daha ayrıntılı yazdım. Buraya aktarıyorum.
________________________
Hz Peygamber’in, hac yaparken izledigi yol:
Arefeden bir gün önce Mekke’den çıkıp Mina'ya varmis. Orda ögle ve ikindi namazlarini, sonra aksam ve yatsi namazlarini cem ederek kilmis. Arefe günü sabah namazindan sonra Mina'dan ayrilmis. Ögle vakti Arafat'a varmis. Orda ögle ve ikindi namazlarini cem etmis, "vakfe"ye durmus; veda konusmasini yapmis.
Arafat haccin doruk noktasi. Soylendigine göre Hz Peygamber, "Hac, Arafat’tir," demis. Onun icin Arafat haccin olmazsa olmazi. Tövbe yeri.
Müslümanların inancına göre Arafat vakfesinde edilen tövbeleri Yüce Allah kesinlikle kabul ediyor. Oradan ayrilirken bütün günahlarinizdan arinmis bir hacısınız. Ananizdan yeni dogmus gibi.
Hz Peygamber aksam Arafat’tan ayrılıp Müzdelife’ye varmis. Orada aksam ve yatsi namazlarini cem edip kilmis. Dua etmis. Buna Müzdelife vakfesi deniyor. Sabahi da orda kildiktan sonra Mina’ya hareket etmis.
Mina’daki seytan taslama yerine günes sarktiktan sonra varmis. Yani öglen namazinin vakti girince. Ve Büyük Seytan’a yedi tas atmis.
Cemerat Mina ile Mekke arasinda bir yer. Hz Peygamber oradan Mekke’ye girip kurbanini kesmis. Tıras olmus; ihramdan cikmis. Sonra tavaf ve say.
Hac bu. Hacda izlenen yol bu.
*
Biz Arafat’a hareketimizden once otelimizin mescidinde toplanip ne yapacagimizi gorustuk.
Diyanetten gorevli imam, "Muzdelife’yi sabah namazindan once terkededecegiz ve Buyuk Seytani gunes dogmadan once taslayacagiz," dedi. Diyanetin buyrugu bu imis.
Sakalli iki genc itiraz etti. Dediler ki:
"Hz Peygamber seytani ogle namazindan sonra tasladigina gore sunnet bu. Sunnete uyalim. Yoksa haccimiz eksik olur." Imam, "Hayir!" dedi. "Ogleden sonra Cemerat’ta olumcul yigilmalar oluyor. Can güvenligimizi düsünmek zorundayiz. Hem haccin eksik olmasi diye bir sey yok. Şafii mezhebine gore seytan gunun yirmidort saatinde taslanabiliyor. Biz onlara uyacagiz. Tipki tavafta onlar nasil bize uydu ise. Bilindigi gibi Hanefi mezhebine göre erkegin eli kadina degse abdesti bozulmaz ama Şafiilere gore bozuluyor. Tavafta erkegin kadina degmemesi ise mumkun degil. Onun icin Şafiiler bize uydular."
Gencler yine de ikna olmadi. "Biz ayri hareket edecegiz," dediler
* Arefeden bir gun once otobuslarla yola ciktik. Mina’da hic durmadik. Cunku orasi kalaba ve tehlikeliydi. Ama asil tehlike seytan taslama yeri olan Cemerat’ta. Orda insanlar ezilip ölüyor. Asagi yukari her yil.
Bu yil 367 haci ezilerek öldü. Mescid-i Haram’in Suudi imamina göre sanki koyun sürüsüne kurt dadanmis; 367 koyun telef olmus. Gazetelerden ögrendim; cuma namazindan önce verdigi hutbede sanki koyunlarin sayisini aciklarcasına demis ki:
Bu yil 3 milyon haci var, bunun 367’si yüzbinde 14 eder. Istatistiklere göre hac farizasinda ölüm orani yüzbinde 14'dür. Demek ki yaklasik olarak sayi tutuyor. Bu yil ölenlerin sayisi normal sinirlar icindedir.
Bir de duygusal tepki verenler olmuş. Örnegin Ahmet Hakan. Bu Müslüman yazar, 2001 yilinda kendi yasadigi seytan taslamayi, daha dogrusu seytani nasil taslamadigini 16 ocak 2006 tarihli "Hürriyet"teki yazisinda anlatiyor:
…Seytan taslama kulesine yaklastigimda gördügüm manzara suydu: Iri yari adamlar kendilerinden gecmis bir sekilde önüne gelene carparak ellerindeki taslari kuyuya atmaya calisiyorlardi. Ortalik mahser yeri gibiydi. Kimsenin kimseye dikkat ettigi yoktu. Taslama bölümüne biraz yaklasinca bir terlik yiginiyla karsilastim. Taslama aninda yasanan büyük kargasa nedeniyle ayaklardan cikan terliklerdi bunlar. Terlik yiginini asip dengeyi bozmadan kuyuya yaklasmak imkánsizdi.
Buna ragmen bütün cesaretimi toplayip kalabaligin icine dalmaya calistim. Olmadi. Kendinden gecmis adamlar gecit vermedi. Bir iki siyrik ve iki kritik sendeleme sonucu kendimi disari zor attim.
Sonra da kendi kendime sunu söyledim: Eger bu gayri medeni ortamda Müslüman insanlarin ayaklarinin altinda can vermek ibadetse ben bu ibadeti yapmiyorum.
Ben bu ibadeti yapmiyorum... Yani ölmeyi reddediyorum.
*
Biz Diyanetin buyrugu geregince, Büyük Seytani günes dogmadan önce taslayabilmek icin gece yarisini bes on dakka geçe Müzdelife vakfemizi yapip dua ettik. Hemen ardindan Mina’ya dogru yürümeye basladik.
Milyonlarin gece yürüyüsü idi bu. Kafileler halinde. 4 (dört) saat yürüdük.
Cocukken gütügüm kuzu güttüğüm geceler aklıma geldi. Sürü bir ekin tarlasinin önünden gecerken kösede bazan ekinlerin icine cömelmis bir kararti var gibi gelirdi bana. Koyun hirsizi miydi; ya da bekci? Tedirgin olurdum. Ama kuzularin kipir kipir ot yiyisine de bayilirdim.
Müzdelife’den Mina'ya yürürken de tipki öyleydim; tedirgin ama mutlu.
Aysiz bir geceydi. Her yanimiz cepecevre karanlik. Ama yol boyunca elektrik vardi; önümüzü görüyorduk. Bir de yolcusuz otobuslar geciyordu ara sira, her halde yorgunluktan yigilip kalan hacilari toplamak icin. Farlar cakan bir yildirim gibi bir an önümüzü agartiyor, sonra yerlerini yine losluga birakiyordu. Düs gibi gizemli bir ortamdi.
Esim de tedirgin olmali ki yanimdan santim uzaga gitmiyordu.
Kafilenin basini ceken adamin elinde filama vardi. Sürekli onu gözönünde tutuyorduk. Kafile baskanimiz son derece babacandi. Uyarilari oksar gibiydi:
Sag taraftaki hacim! Sen fazla acildin. Kafileye dön! Allah razi olsun. Öndekiler! Yavaslayin. Arkada yaslilar var; yetisemiyor. Yavas! Daha yavas. Dur, dur. Hic hareket etme. Bekle.
Cemerat’tan hemen önceki tünele yaklasinca havalandirmayi yapan dev gibi motorlarin ulumasi basladi. Harrr. Uuuuu. Harrrr. Tehlike uyarisi yapiyor gibiydiler. Dikkat! Dikkat! Seytan’in mahallesine geldiniz. Tehlike! Tehlike!
Hacca yalniz gelen tanidigimiz bir kadin buldu bizi. "Sizinle gelebilir miyim?" dedi. "Tabii," dedim. "Rahat olun; ben size yardim ederim."
Büyük Seytan’a vardik. Taslarim elimde, hazir.
Her tasi atarken ne diyecegime önceden karar vermistim. Birinci tasi atarken örneğin "Giybete hayir!" diye bagiracaktim. Iki: "Yalana hayir!" Uc: "Harama hayir! Dort: "Hos gorusuzluge hayir!" Bes: "Cimrilige hayir!" Alti: "Kibire hayir!" Yedi: "Sozünden dönmeye hayir!"
Ama seytanin önünde muthis bir karagasa vardi. Kaptiriverdim kendimi. Bütün o hazirladigim sözler aklimdan ucup gitti. Yalnizca "Al sana! Al sana! Al sana!" diyebildim.
Böylece yanimizdaki hanim, esim ve ben görevimizi yaptik.
Az ilerde kafilemizin filamasi dalgalaniyodu. "Burdayim! Burdayim!" diye el sallayan bir dost gibi. Hemen ona kostuk. Ve filamamizin altinda görevimizi tamamlamanin sevinciyle binbesyüz, ikibin metre ötedeki otelimize cekildik.
Hâlâ alaca karanlikti. Sabah namazimizi otelde kildik.
*
Azrail ücüncü bayram günü ögle namazindan sonra gelmis.
Cemerat'ta bir cami var. Bir bölük insan namazini orda kilmis ki camiden dogruca seytana gidecekler. Bu birinci kol. Yolun kenarina tasinir cadirlar kurup geceyi orda gecirenler var. Ogleyin günes sarkar sarkmaz onlar da seytana yürümüs. İkinci kol. Bir de bizim yaptigimiz gibi Müzdelife yönünden gelenler var. Ücüncü kol.
Insanlar o üc koldan seytana yürümüs ve toslaşan inatçi keçiler gibi göğüs göğüse gelmişler. Sonrasi...
Nerdeyse 45 dakika sürdü. Imam bir bir saydi günahlarimizi. O, "Rabbim, bagisla!" dedikce biz "Amiiiin!" diye bagirdik. Cigerlerimizi yirtarcasina.
Ve agladik. Agladik.
"Rabbim! Biz beseriz, sasariz. Bagisla bizi! Insanlari arkadan cekistirdik. Baskasinin malini izinsiz aldik. Dogru olmayan sözler ettik. Gönül kirdik... Bagisla!"
"Amiiiin!"
"Amin"le birlikte icimizden her halde söyle diyorduk: "Bir daha yapmiycam. Valla billa iyi müslüman olcam. Yeter ki anamdan yeni dogmus gibi günahsız hale geleyim; haccım kabul olsun. "
Bunlari neden mi anlatiyorum? Cünkü cogumuz aradan üc gün bile gecmeden tövbemizi unutuverdik; Allah’a verdigimiz sözden dönüp Cemerat'ta katil olduk.
Olayi yasayanlardan dinledim:
"Kalabalik yükleniyor. Solugun kesildi kesilecek; kaburgalarin kirildi kirilacak. Önündeki kadini omuzlarindan yakaliyorsun; dizlerini beline bastirip diz çöktürüyorsun ve ayaklarinin altina aliyorsun. Kendine soluk alacak yer aciyorsun. Kadin ayaklar altında; kadın gitti. Ama sen ayaktasin, yasiyorsun. Katil oldugunu düsünecek vaktin de yok lüksün de."
Simdi önümde "Arab News" gazetesinden aldigim dört fotograf var. Birinci fottografta insanlar güle oynaya Mina’ya giriyor. İkinci fotograf beyaz ihramlarina bürünmüs hacilari Arafat’taki Rahmet Dagi’nda gösteriyor. Rahmet Dagi beyazlar giymis bir gelin sanki. Ucüncü fotograf sabah cekilmis olmali. Hacilar seytanin cevresinde. Olay yok.
Ama dördüncü fotograf... Offf... Of! Seytanin önünde dizi dizi haci cesetleri... Uzerlerine ak örtüler serilmis. Ve sakalli Suudi polisler nöbet tutuyor.
Rabbim! Hac görevimi yaparken Allah bir kuralını esas aldım. İlk Müslümanların heyecanını yerinde anlamaya çalıştım ki onlar gibi davranma gücünü kendimde toplayayım.
Uygulanan bazı ayrıntılar ise beşerî düzenlemedir; onlardaki şirk eğiliminden sana sığınırım.
Rabbim! Haccımı onayla ve bana onun gereğini yerine getirme gücü ver.
Açıklamaya çalışacağım Allah isterse.
Sevgiyle, Hasan Akçay
Bir din görevlisi, Suudi yetkililere seslenen şu yazıyı yazmış. Bana gösterdi. Noktasına virgülüne dokunmadan aktarıyorum:
ALINTI. HASAN AKÇAY DAN.
O din görevlisinin tavsiye ettiği şeylerin çoğuna katılıyorum nacizane (muta) asıl fecaat bundan sonra hasan akçayın da kat-
kılarıyla oluyor nasılmı bakalım görelim.
I-Hacerül esvet taşının önündeki itişme kakışma islama, müslümanlığa yakışan bir manzara değil. bu manzarayı görmek istemiyorum. Çok rahatsız oluyorum. Bir müslüman olarak üzülüyorum. Güzel Dinimiz islamiyeti böyle göstermeye kimsenin hakkı yok. Güçlü olanın zayıfı ezdiği, gerekirse öldürdüğü bir zihniyet nasıl muhafaza edilebilir. Müslümanların çoğusu cahil; taşı öpmediği zaman hacı olamıyor zannediyor. ölümüne dahi olsa taşı öpmeyi göze alıyor. buna bir çare düşünmeniz lazım benim 2 teklifim var değerlendirirseniz çok iyi olur.
1-Hacerül esvet taşının kabenin en yukarıdaki köşesine monte edilmesini uzaktan selam verilmesni tavsiye ediyorum.
2-Köşeye asansör gibi bir düzenek yapılabilir düğmeye basınca taş yukarı aşağı insin
3-Eğer hacerül esvet mutlaka yerinde kalacaksa şöyle bir sistemle izdiham önlenebilir. Haceril esvetin köşesinden başlayarak kabe duvarından 60 cm dışardan Rüknüyemani, Hatimin yanına kadar bir yol insanlar tek sıra olacak şekilde yolun en başına bir turnike koyulsa, her hacıya mekkeye girişte bir kart verilse Hacerül esveti ziyaret kartı hacı bu kartı turnikeye koydugu zaman kapı açılacak sıraya girecek orada bir görevli bulunursa iyi olur. kartını 1 defa kullanan hacerül esvete girmiş olacak bu hacı hakkını kullanmış olacak kartı olmayan bu yola kesinlikle giremiyecek böylelikle Adalet sağlanmış olur. her hacı taşı öpmüş olur.
YUKARIDAKİ YAZI TÜRKİYE HACILARI ADINA "YAŞAR ÜSTÜN" BEY
TARAFINDAN YAZILMIŞ HASAN AKÇAY DA FORUMDA İLETİYOR.
(Aslında hasan akçay "Yaşar Üstün"ün din görevlisi olduğunu da
söylemişti neyse.)
Şimdi Hasan Akçayın anlatımında sıra.
Hacı Yaşar Üstün'ün talepleri de gerçekten manidar. Ama meramını anlatacak makam bulamamış. Başvurduğu Suudi zevatın cevabı: "Du edin!"
Kelle koltukta dua edilir mi?
Böyle hac olmaz. Aslında Müslümanların ölümle dansıdır bu. İmanı ve vicdan olan, ilgilenir.
Hacerül esvet denen o kara taşa ben de ulaştım. Eşin dostun "Nolur haceri esvete sürüver," diye vermiş olduğu başörtülerini o taşa sürdüm. Üç dört metre uzaktan endişeyle bana bakan eşime attım. "Tuuut!"
ARADA BİR FİKRİMİZİ SÖYLEYELİMKİ NEYE İTİRAZ ETTİĞİMİZ ANLAŞILSIN (muta).
yAŞAR Üstün bey meramını anlatacak makam bulamamış?baş-
vurduğu suudi zevat ta dua edin demiş ? hani makam bulamam-
ıştı baş vurduğu zevat kim olaki uydurdum olmasın.
Hacer ül esvete hasan akçay ulaşmış bakın o izdihamda neler olmuş eşin dostun ne olur kara taşa sürü ver dediği baş örtülerini sürmüş üç dört metre uzaktaki eşine atmış tuuut?????
hac farizasını yerine getirenler bilir hacer ül esvedin oradaki kalabalığı hasan akçay ın attığı baş örtüleri o kalabalığın arasından izdihamdan nasıl 4 metreye atmış merak konusu neyse atmış devamı gelecek.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma