Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bu cevabî yazının tamamlanması değişik nedenlerle vakit aldı. Son şeklini asıyorum.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
* * *
Türkiye haritasının etrafını çizen hat Türkiye'ynin sınırlarını, bütün bir Türkiye'yi gösteriyor.
Göstersin, yorumdur. Oysa yorumsuz gerçek odur ki Türkiye'nin sınırları başkadır bütün Türkiye başka. Türkiye'nin "etraf"ındaki sınır, genişliği olmayan bir çizgidir; Türkiye ise geniş bir alan. İnsanlar sınırla alan arasındaki farkı öylesine iyi biliyorlar ki birinde yaptıklarını ötekisinde yapmaya yeltenmiyorlar. Yapamazlar zaten.
Örneğin Denizli'nin oralarda bir köy. O köyden birisi Arabistan'dan aldığı develeri beğenmeyip geri yollamak istediğinde ağzıyla kuş tutsa develerin çıkışını köyünden yapamaz. Sınıra gitmek zorunda. Ve develer bir araca yüklenip sürücüye emanet edildiğinde sürücü "bütün bir Türkiye"ye gitmez; "sınır"daki Habur kapısına gider.
İddia:
Gece saatleri (ânâelleyl) "bütün gece"dir.
Gündüzün iki ucu ve gecenin zülüfleri "bütün gece"dir.
Ha sınır denen "çizgiler"i bir ülkenin "alan"ına yormuşuz ha gündüzün iki ucundaki gece zülüfleri bütün gecedir, demişiz. Yorumdur. Hani derler ya: erenlerin sağı solu bellolmaz. Yorum da aynen öyledir. İnsan istese sınır denen o çizgileri daha nelere yorar...
"Alan"ı yani "elArd"ı Allah yaratmıştır. Dağlarıyla ve ovalarıyla ve ırmaklarıyla... Sınırlar ise insan uydurmasıdır. O yüzden yerkürenin uzaydan çekilen fotoğraflarında görülmezler (Bkz. aşağıdaki fotoğraf). Yani "bütün bir Türkiye" diye o sınırları görenler aslında var olmayan şeyler görüyorlar.
Gündüzün uçları da çizgi mizgi değil güneşin doğup battığı iki andır. Ve gecenin de uçlarıdır onlar. O yüzden gündüzün iki ucu ve gecenin zülüfleri "bütün gece"dir iddiası ancak bir şartla doğrudur: eğer günbatımı ve gündoğumu gecenin içine taşınıp güneşin bütün gece doğup batması, doğup batması, doğup batması sağlanabilir ise. Hadi sağlayın!
Allah güneşi doğudan getirir; hadi siz batıdan getirin! (2:258)
Benzer bir iddiaya göre de Urfa'nın etrafındaki dağlar, Urfa'dır. Bu iddia da doğrudur eğer o dağlar "etraf"tan alınıp Urfa'nın göbeğine dikilebilirse.
Kaldı ki Urfa'nın "etraf"ındaki dağlar kentin dışındadır. Tıpkı Türkiye'nin "etraf"ındaki denizler nasıl Türkiye'nin dışında ise.
Türkiye'nin "etraf"ındaki denizler Türkiye'nin dışındadır ve "Türkiye"dir (?!).
Urfa'nın "etraf"ındaki dağlar Urfa kentinin dışındadır ve "Urfa"dır (?!).
Gecenin "iki ucu"nda güneş doğar, güneş batar. O doğup batışlar "bütün gece"dir (?!).
"Ânâelleyl ve etrâfennehâr" da gece gündüzdür, gecenin karanlığında gündüzün aydınlığında demektir.
Lütfen beni bağışlayın, size katılmıyorum.
Siz 20:130'dan söz ediyorsunuz. Tamam, buyurun edin. Oradaki ânâelleyl "bütün gece" yani "gecenin karanlığı"dır, etrâfennehâr da "bütün gündüz" yani "gündüzün aydınlığı"dır deyin. Etrâfennehâr yorumunuz yanlış çünkü "sünnetullah"a aykırı. İsterdim ki bu beşerî yorumunuza ilahî gerçek pâyesi vermeyin. Ama yalnızca bunu söylemekle yetinirim. Çünkü o ayet müzakeremizle ilgili değil.
İlgili ayetler 11:114 ve 17:78. Bakın, 11:114'te "etrafennehâr" yok; tarafeyin nehâr var - gündüzün iki ucu. "Gündüzün iki ucunda ve gecenin zülüflerinde salât et..." Allah onunla da yetinmiyor, 17:78'de ilâ gasakılleyl demek suretiyle tarifi bir de pekiştiriyor- gecenin kör karanlığına kadar.
11:114.Gündüzün iki ucunda ve gecenin zülüflerinde salât et.
17:78.Güneşin sarkmasından gecenin kör karanlığına kadar salât et. Ve sabah okumasına dikkat.
Belirli bir vaktin dört dörtlük tarifi.
O vaktin
bir ucu: gündüzün ucudur,
öteki ucu: gecenin kör karanlığı.
GECENİN KÖR KARANLIĞI (gasakılleyl) iki anda gerçekleşir:
1.akşam alaca karanlıktan sonra
2.sabah yarı aydınlıktan önce
"Wikipedia"dan alınan aşağıdaki fotoğraflar o iki ân ile lgilidir. (http://en.wikipedia.org/wiki/Twilight)
,
Özetle, 20:130'daki ânâelleyl, başı sonu belirsiz bir vakit olduğu halde günbatımından gecenin kör karanlığına kadar ifadesi belirli bir vakti dile getiriyor. Bunların aynı imiş gibi gösterilmesi fena halde yanıltıcı.
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|