Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Haberdar ettiğin için teşekkürler Sevgili Dostum.
Ali Murat Güven'e de gönülden teşekkürler ve saygılar. Allah razı olsun.
Ben
ilelebet buna inanacak ve bunu söylemeye devam edeceğim. Bu yola bu
şekilde baş koyanlar var ise bilinsin ki hepsi kardeşimdir. (Ali Murat GÜVEN)
Safsatalarla mücedelende kesinlikle yalnız değilsin kardeşim. Uyarıcı ve uyandırıcı yazılarının devamı temennisiyle...
Burada bu konuyu tartışıp gündem oluşturan ve dindaşlarımızı uyaran candaşlarımıza da teşekkürler.
ABD'den ithal son İslam mucizesi
Allah'tan
korkmaz, kuldan utanmazlar Allah adına mucize uydurmayı sürdürüyorlar.
İşte kabir azabı sonucu tanınmaz hale gelen Ummanlı delikanlı yalanının
gerçek yüzü:
Ali Murat Güven'in araştırması
Yeni bir internet hurafesi daha:
Amerikalı maktul, "kabir azabı kurbanı"na nasıl dönüştü(rüldü)?
Şimdi
anlatacağım "internet efsanesi"nin Türkiye kamuoyunda yayılışının
yaklaşık üç-dört aylık bir geçmişi var. Ancak, bu kısa süre zarfında
ülke çapında o kadar çok insanın elektronik posta adresine gönderildi
ki (görüp de ibret almam için bana bile ardarda üç-dört kez geldi!)
milyonlarca kişi bu tüyler ürpertici öyküyle şimdiden tanışmış
durumda...
Dinî
içerikli propaganda yapma çabasındaki söz konusu gönderi; bir kaç kare
fotoğraf ve ona eşlik eden ayrıntılı bir haber metninden oluşuyor.
Fotoğraflarda,
çekimden en fazla bir-iki hafta önce öldüğü anlaşılan orta yaşlı bir
insanın çürümeye yüz tutmuş cesediyle karşılaşıyoruz. Ki değişik
açılardan çekilmiş olan bu kareler, böylesi görüntülere alışık
olmayanlar için son derece sarsıcı...
Fotoğraflara eklenmiş haber metninde aktarılan bilgiler ise özetle şöyle:
18
yaşındaki Ummanlı Müslüman bir delikanlı, rahatsızlanınca babası
tarafından hastaneye kaldırılır. Genç yaşına rağmen içki, sigara ve
uyuşturucu gibi bir dizi kötü alışkanlığa sahip bulunan adam kısa süre
sonra da hastanede vefat eder ve cesedi babası tarafından hastanenin
gasilhanesinde yıkatılarak İslâmî kurallara uygun biçimde toprağa
verilir.
Ancak,
acılı baba bir kaç saat sonra oğlunun bedeninde var olması muhtemel bir
başka rahatsızlıktan kuşkulanır ve yetkililere başvurarak mezarın
açılması talebinde bulunur.
Topu
topu üç saat sonra tekrar açılan mezarda, yetkililerin ve babanın
karşılaştığı manzara tek kelimeyle dehşet vericidir. Simsiyah saçları
olan o gencecik çocuk gitmiş ve yerine bedeninin her tarafı kabirde
meleklerden yediği dayaklardan dolayı çürük içinde kalmış, bu ağır darp
sonucunda fizyonomisi tamamen değişmiş ve saçları "korkudan" bembeyaz
olmuş yaşlı biri gelmiştir.
Bu
noktada, metni yayına hazırlayan propagandacı bizleri "kabir azabı"nın
ne denli korkunç bir şey olduğu konuşunda üstüne basa basa uyarıyor ve
yanına Kur'an'dan bazı âyetler ve ayrıca Peygamberimiz'den hadisler
ekleyerek bu korku duygusunu iyice artırmaya çalışıyor. Fotoğraflar da
onun ifadesine göre, "feth-i kabir" (mezarın açılması ve cesedin
çıkartılması) işleminden hemen sonra Ummanlı resmî yetkililer
tarafından hastanenin morgunda çekilmiş.
Bu
traji-komik öykünün ayrıntılarını daha fazla aktarmaya gerek
duymuyorum. Çünkü, artık böyle şeyleri okumaktan da anlatmaktan da
içime fenalıklar geliyor. Zaten, gelen mesaja eşlik eden kan revan
içindeki fotoğrafları daha ilk gördüğüm anda, bu konu benim için
bütünüyle kapanmıştı. Çünkü, "kanıt" olarak sunulan karelere o tarihten
önce bambaşka bir adreste rastlamıştım. O yüzden, öykünün aktarımını da
kısa keseceğim. İsteyenler, adına özel olarak internet sitesi açılmış
olan bu kepazeliği bütün ayrıntılarıyla aşağıdaki adresten
okuyabilirler.
http://www.thegodisone.com/kabir/index.htm
Şu kadarını söyleyeyim ki yukarıdaki sitede anlatılanların istisnasız hepsi "yalan"...
Fotoğrafların,
anlatılan kişiler ve mekanlarla uzaktan yakından hiç bir ilişkisi yok.
Propagandacının -ucuz korku filmlerini andıran- iddiasına kaynak teşkil
eden ürkütücü fotoğrafları, bundan en az iki yıl önce, dünyaca ünlü
şiddet görüntüleri sitesi www.rotten.com'da görmüştüm. Olayın kahramanı
durumundaki kişi ise ne aslen Ummanlı, ne Müslüman, ne de esmer olan
biriydi. Kırsal bir bölgede cinayete kurban gitmiş olan sarışın ve orta
yaşlı bir Amerikalıydı bu...
Birileri
bu talihsiz adamı katletmiş, sonra cesedini yarı çıplak bir durumda
yakınlardaki ormana atmış ve güvenlik güçleri de cesedi bir kaç hafta
sonra bulmuşlardı. Açık hava koşullarında uzunca bir süre kaldığı için
de doğal olarak cesette gözle görülür deformasyonlar ve renk
değişimleri başlamıştı. Sarışın kişilerin saçlarına bu rengi veren
pigmentler, bedenin ölümünden sonra sert güneş ışığı altında yavaş
yavaş beyaza dönüşürler. O yüzden, fotoğrafları gördüğümde dikkatimi
ilk çeken şey de kurbanın saçlarının sarıdan beyaza çalar bir görünüm
alması olmuştu. Ve herşeyden daha önemlisi de, "Babası tarafından
hastanede gusül abdesti aldırıldı, sonra da cenaze namazı kıldırılıp
toprağa verildi" denilen bu kişi, böyle bir dinî ritüelden sonra
herhalde "slip" tarzı bir iç çamaşırı ile gömülmüş olamazdı. Ama bizim
Ummanlı Müslüman mevta, her nedense fotoğraflarında beyaz iç
çamaşırıyla poz vermekteydi. Sanırım, bütün dikkatini "Nasıl daha
korkutucu olabiliriz" konusuna verdiği için, bu önemli ayrıntı öyküyü
hazırlayan kişinin gözünden kaçmış.
Meçhul
propagandacı, uzun uzadıya aktardığı yalanlarına son noktayı ise bir
"posta formu" ile koyuyor. Formun başına "Bu yazıyı ve fotoğrafları
arkadaşına e-posta ile gönder" yazılmış. Ayrıca, sitenin adını da "God
is one" (Allah birdir) koyarak, aklı sıra öyküye evrensel bir nitelik
kazandıracak ve bunu uluslararası propagandada da kullanacak büyük
tebliğ ustamız. Oysa ki fotoğrafların asılları, bu siteyi okuyacak kişi
için topu topu bir tuşluk mesafede durmakta. Ama dünya cahillerin
gözünde çok geniş ve kaçıp saklanması oldukça kolay bir yer olduğundan,
bizim yalancı için de böyle ayrıntıların hiç bir önemi yok. Bir gün
birilerinin aynı anda hem kendi sitesini hem de www.rotten.com'daki
ilgili sayfaları ziyaret edebileceğini ihtimalden bile saymıyor.
Merak
edenler için www.rotten.com'daki özgün adresi veriyorum. Rotten, iki
yılı aşkın süredir sitesinde tuttuğu 8 kareden oluşan bu polis
fotoğrafları grubuna "Vücutta çürümenin erken aşamaları" başlığını
koymuş. Uzmanlık alanı kan ve vahşet fotoğrafları olan bu sitede,
savaş, cinayet ya da kaza sonucu öldürülmüş daha yüzlerce insanın
görüntüsüyle karşılaşabilirsiniz. Ancak, doğrusu ya, oturup hepsine tek
tek bakmanızı tavsiye etmeyeceğim. Siz en iyisi konumuzla ilgili olan
karelerle yetinin.
http://poetry.rotten.com/blonde/ (anasayfa'da ortadaki link)
İmanlar
bu denli zayıf, Müslümanlar da bu denli donanımsız oldukça, kabul etmek
gerekir ki ülkemizde ve İslâm dünyasındaki hurafeler de hiç
bitmeyecektir. Merak ediyorum; bu mesajı alan milyonlarca insandan bir
teki olsun, mesaj sahibine "Yahu, dur bir dakika birader" dedi mi,
"Allah'ın o nurlu melekleri Latin Amerika ülkelerinin polis
karakollarından fırlamış görünümlü birer işkenceci midir? Biz, bize
gönderilen kutsal metinlerden 'kabir azabı' denilen olgunun fiziksel
bir gerçeklik olarak yaşanmayacağını biliyoruz. Elimizdeki bilgilerden,
onun ruhsal düzlemde oluşacak, ama fiziksel acılarımız kadar gerçekçi
biçimde hissedeceğimiz bir ceza olduğunu anlamaktayız. Eğer her mezara
giren bu şekilde falakaya yatırılıyorsa, o halde bedenleri mumyalandığı
için günümüze kadar mükemmel durumda kalmış onca eski Mısır firavunu,
ayrıca yakın çağın mumyalama teknikleriyle korunma altına alınmış olan
Lenin ve Mao gibi tanrıtanımaz liderlerin bedenleri bu yöntemle dayak
faslından kurtulmuş mu oluyor? Bu dünyadan, öldüğünde yüzüne son derece
huzurlu bir ifade sinen nice kötü kalpli insan ve öldüğünde
bedenlerinden yarım kiloluk bir parça dahi kalmayan nice şehit kişi
gelip geçti. Bir insanın ölüm sonrasında Yaratıcı'dan ödül mü yoksa
ceza mı gördüğünü, bedeninin genel geçer görünümünden mi çıkartırız,
yoksa bizlere öte âleme ilişkin olarak verilen sağlam bilgilerden mi?"
Gerçekten
merak ediyorum, söz konusu mesajı aldıktan sonra bunları aklıselim
biçimde düşünen bir tek Allah'ın kulu oldu mu... Düşman bombalarıyla
bedeni lime lime olmuş, cenazesi tabuta konulamayacak kadar ufalanmış
bir şehidin o an itibarıyla evrenin en mutlu insanı olabileceğini, ama
cesedi bin bir ihtimamla toprağa verilen, üstüne üstlük kameralara iyi
görünsün diye bir de makyaj yapılmış olan bir ateistin ise aynı anda
tarifsiz acılar içinde kıvranabileceğine inanan tek kişi ben miyim şu
câmiada?
İnsanların
en basit bir günahlarında bile üzülüp gözyaşları döken melekleri "kana
susamış işkenceci vahşiler" olarak tasvir ederek, bu şiddet kültürü
üzerinden kitleleri kendince hidayete ulaştırmaya çabalayan seni kuş
beyinli!
Senden
önceki bütün o sürüsüne bereket cahiller ordusu gibi sen de hata
yapıyorsun ve senin gibilerin hatalarının kafa karıştırıcı sonuçlarını
temizlemek yine bizim gibilere düşüyor. Ama buna sevindiğimi ve bununla
böbürlendiğimi sanma sakın; ümmetin iman perspektifini gösteren bu gibi
örnekler karşısında yalnızca içim eziliyor ve üzülüyorum.
Allah,
bütün kulları için sonsuz merhamet sahibidir, bağışlayandır,
esirgeyendir. Ve hiç kuşkusuz ki onun "cehennem"inin ya da "kabir
azabı"nın bile vahşet kültürüne teşne düşük kalibreli insan belleğinin
alamayacağı kadar hikmetli, şerefli, eğitici bir içeriği olacaktır.
Ben
ilelebet buna inanacak ve bunu söylemeye devam edeceğim. Bu yola bu
şekilde baş koyanlar var ise bilinsin ki hepsi kardeşimdir.
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=180947
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|