Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Ben sizinle aynı görüşte değilim, forum okunması kolay bir yapıya sahip değil, alışıldık değil, bu başlığı zaten araya araya zor buldum (başka konulardan gele gele), 73 sayfa okudum, bu soruların cevabı yoktu bu yazıda. Siz kendinize ait cevabı yazmayı belki usanç olarak görüyorsunuz, ben biliyorum cevabı ancak yazmak usanç verir diyorsunuz, ancak belki cevaplamak isteyen başkaları olabilir ben yinede bir cevap beklerim, yönlendirmeleriniz için teşekkür ederim!
Sandığın kadar zor olmayacak o başlıkları bulman. Hemen elinin altında bulunuyor onlar. Hanif Dostlar Ana sahifa'nın sol alt köşesinde Son 15 başlığa bak, orada "Kuran'da Oruç", "Gökte olay var", Oruca başlama vakti ve Kuran" başlıklarını göreceksin. O başlıklarda da oruç müzakere edildi, hatta bazısı daha çok taze. Unutma; Kuran'da yeralan savm ve siyamı içeren ayetleri de bir arada oku! Dediğim gibi daha sonra nokta isabetli sorularını, ortalığa değil de, ilgili gördüğün adreserlere yöneltirsin.
Arkadaşlar yaptığım incelemeler ışığında şu iki ingilizce
meal ile karşılaştım, bu mealler şöyle ifade etmektedir.
Aşağıdaki free-mind sitesinden, http://www.free-
minds.org/sites/default/files/quran.pdf
2:184 A few number of days ; however,
if any of you is ill or traveling...
Aşağıdaki ise Muhammed Asad'in mealinden.
(2:184) [fasting> during a certain number of
days.
İki adet ingilizce mealde kullanılan kelimeler açısından,
ilk meal birkaç gün demektedir, bu da 30 gün
olamayacağını ifade ediyor sanki eğer 30 günü bu şekilde
demek
isteselerdi "several days" ya da benzeri kalıplar
kullanabilirlerdi ama "a few" az bir zamanı ya da
niteliği
ifade etmek için kullanılır.
Esed'in meali ise birebir sayılı günler ya da belli
sayıda günler anlamına geliyor. Bu ise bizdeki meallere
daha yakın bir İngilizce.
free-minds nasıl bir sitedir bilmiyorum ancak kura-an
üzerindeki bu farklılık ciddidir, sizce durum nedir? Bu
arkadaşlar ne yapmaya çalışmıştır?
Benim gördüğüm, oraya katılanlar içten inanan insanlar ama dinen önyargısız ve özgürlükçü bir duruşa sahipler. Çoğu Arap; İngilizceye de son derece hakimler.
Örneğin Dr Ayman orucun süresini belirten MA’DÛDÂT hakkında şunu söylüyor:
Al-Wasit'e göreMA'DÛDÂT"el parmakları ile sayılabilen" demek.
"
مَعْدُودعَلَىرُؤُوسِالأَصَاب".
Gerçi el parmakları ile 1 000 de sayılabilir ama "parmakla sayılabilen" dendiğinde aklımıza ilk gelen sayı 1 000 değildir. Eğer Al-Wasid "el ve ayak parmakları" deseydi aklımıza ilk 20 gelirdi. "3 kişinin parmakları" deseydi 30 gelirdi. Eğer "Parmakla sayılabilen"in anlamı hakkında önyargı şeklinde bir sayıya takılıp kalmadıysak aklımıza ilk gelen sayı10 olacaktır ya da 10’dan az.
Ayrıca Kur’ân ile ve arkeolojik bulgularla uyumlu olan sayı da budur.
*
--> --> -->
. . . . . . <-----10 gün----> . . . . . .
10 gün, gökteki dolunay küçüle küçüle hilal halini aldığında geçen süredir.
73 sayfa okudum, tüm mesajları inceledim, şu soru işaretini gideremiyorum, yardımcı olun lütfen, gerçekten çok basit!
....
Rabbime sığınıyorum bunları yazarken, ben gönlümü ona verdim zaten, sadece doğruyu arıyorum ve o gönül beni buralara kadar getirdi, kayıt oldum, yorum yazma gereği duydum, rica ediyorum sorularıma cevap veriniz. Allah'a emanet olun.
İnsanları sırf karşılamış olmak için onlara kuru kuru "hoş geldin" demeyi samimiyetsiz bulan, samimiyet ve samimi insanlardan hoşlanan biri olarak yazdıklarınızda bir samimiyet algıladım;
73 sayfa okudum, tüm mesajları inceledim, şu soru işaretini gideremiyorum, yardımcı olun lütfen, gerçekten çok basit!
Ramazan Ayı ( Bazıları kavrulan dolunay demiş) Bakara 2:185'de Kur-an'ı Kerim'in indirildiği ay olarak tanımlanmış. Yani bu ay belli ve sabit bir dönem. Bu ay neden sürekli değişiyor, yani bu sene Ağustos'ta seneye Temmuz'da, kitabımız belli bir ayda indirilmedi mi? Neden sürekli bu aylar değişiyor?
Diyelim ki sabit bir günde başlıyor, o da kuzey yarımküre için 21 Haziran denmiş. 21 Hazirandan sonra dolunayı gördüğüm ilk gece mi başlayacağım? Ve bir sonraki dolunaya kadar mi yoksa hilale geçene kadar mı? Yani süre 30 gün mü yoksa 10 gün mü olacak.
Rabbime sığınıyorum bunları yazarken, ben gönlümü ona verdim zaten, sadece doğruyu arıyorum ve o gönül beni buralara kadar getirdi, kayıt oldum, yorum yazma gereği duydum, rica ediyorum sorularıma cevap veriniz. Allah'a emanet olun.
Merhaba.
Bakara 185'te yılın içinde yer alan "aylar"dan değil gökte görünen "dolunaylar"dan söz ediliyor. Çünkü ŞEHR dolunay demek. Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ân:Sıcak dolunay… ki Kur’ân onda indirildi…
Başka bir şey: KUR’ÂN, okuma demek. Yani sıcak dolunayda indirilen, Kurân’ın hepsi değil onun içindeki bir okumadır. Bunun münafıkları ele veren bir sûre olduğu Tevbe 64, 81, 86, 124, 127’den anlaşılıyor.
O sûrenin indirildiği yıl eğer 630 idiyse bu tam olarak o yıl sıcak dolunayın yani şehru ramazânın 30 Haziranda doğduğunu gösterir. Ama yalnızca o yıl. Öteki yıllarda bu, 21 Haziran ile 21 Temmuz arasında değişir. Örneğin geçen yıl 26 Haziran idi, bu yıl 15 Temmuz, 631 yılında 19 Temmuz.
Kaldı ki önemli olan, sıcak dolunaydır çünkü anılan okuma o dolunayda indirildi, 30 Haziranda değil.
Şu gerçeği görürsek her şey yerli yerine oturur: Kuran "bi’set"in olaylarına tarih düşerken dolunayları kullanıyor. Gökler ve yer yaratılırken Allah tarafından düzenlendi onlar (9:36); hiç değişmezler.
Yılın bölümleri olan AYLAR ise insanlar tarafından düzenlenir; o yüzden değişirler. O kadar ki bir yılda pek âlâ 10, 11, 13, 15... tane de olabilir ya da keyif bu ya yok sayılırlar. Örneğin Cahiliye döneminin yıldız takvimiiçin esas alınan yılda ay kavramı yoktu, 28 menzil vardı.
Kur'ân'da yılın 12'de 1'i anlamında ay kelimesi, yine yılın 52'de 1'i anlamında hafta, günün 24'te 1'i anlamında saat, saatin 60'ta 1'i anlamında dakika, dakikanın 60'ta 1'i anlamında saniye, saniyenin 60'ta 1'i anlamında salise... ölçü alınmaz ve hiç anılmazlar. İnsanlar tarafından düzenlenen ve bazan değiştirilip bazan yok sayılan o şeyler ölçü diye niye anılsın?
(Oruca) 21 Hazirandan sonra dolunayı gördüğüm ilk gece mi başlayacağım?
Hayır. Dolunaya tanık olunan gecenin sabahında. Çünkü Bakara 185’te söylenen, "fe men şehide minkumuş şehra felyesumhu: O dolunaya tanık olanlarınız onu oruçlasın." Yani dolunaya önce ya kendiniz gök yüzüne bakarak DOĞRUDAN ya da güvendiğiniz kaynaklardan öğrenerek DOLAYLI YOLDAN tanık olacaksınız, sonra onu oruçlayacaksınız. Örneğin şehru ramazân bu yıl 15 Temmuz akşamı görüldü: Cuma. Oruca 16 Temmuz sabahı başlanmalıydı: Cumartesi.
Ve bir sonraki dolunaya kadar mi yoksa hilale geçene kadar mı?
MA’DÛDÂT kelimesinin Arapçanın eski sözlüklerinde iki elin parmakları kadar anlamına geldiğine dayanarak ben bunun cevabını* size verdim. Elbet inanmak zorunda değilsiniz ama omuz silkip geçmek te doğru almasa gerek. Getirilen kanıtları çürütün. Lütfen.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
___________________________
*free-minds nasıl bir sitedir bilmiyorum ancak kura-an üzerindeki bu farklılık ciddidir, sizce durum nedir? Bu arkadaşlar ne yapmaya çalışmıştır?
Benim gördüğüm, free-minds.org’a katılanlar içten inanan insanlar ama dinen önyargısız ve özgürlükçü bir duruşa sahipler. Çoğu Arap; İngilizceye de son derece hakimler. Örneğin Dr Ayman orucun süresini belirten MA’DÛDÂT hakkında şunu söylüyor:
Al-Wasit'e göreMA'DÛDÂT"el parmakları ile sayılabilen" demek: "مَعْدُودعَلَىرُؤُوسِالأَصَاب".
Gerçi el parmakları ile 1 000 de sayılabilir ama "parmakla sayılabilen" dendiğinde aklımıza ilk gelen sayı 1 000 değildir. Eğer Al-Wasid "el ve ayak parmakları" deseydi aklımıza ilk gelen sayı 20 olurdu. "3 kişinin el parmakları" deseydi 30.
Eğer "el parmakları ile sayılabilen"in anlamı hakkında önyargı şeklinde bir sayıya takılıp kalmadıysak aklımıza ilk gelen sayı 10 olacaktır ya da 10’dan az.
Ayrıca Kur’ân ile ve arkeolojik bulgularla uyumlu olan sayı da budur.
Dikkat çeken bir de şu husus var: Kur'ân, olayları zamana bağlarken 10 sayısını kullanıyor. Dolunay küçüle küçüle hilal halini aldığında geçen 10 gün ile ilgili bir durum bu. Çünkü Kur'ân inerken evlerde ve kahvelerde televizyon, radyo, duvar takvimi yok; gökte ay var; o kadar. Kur'ân'ın ilk muhatapları zamanı bilmek için ayın görüntülerine bakıyor.
Kadr sûresi 1: Onu kadir gecesi indirdik -İnnâ enzelnâhu fî leyletil kadr(97:1) Bakara 185: Sıcak dolunay ki furkân olan Kur'ân onda indirildi… -Şehru ramazân ellezî unzile fîhil kur’ân… vel furkân.
Açık ve net. Kadir gecesi, şehru ramazân denen "sıcak dolunay" gecesidir. 21 Hazirandan sonraki ilk dolunay. Çünkü ikisinde de yapılan iş, furkân niteliğindeki Kur’ân’ın inmesidir.
Kur’ân = okuma = furkân = münafıkları farkettirip ele veren sûre.
Herkes birbirini uyarıyor: Aman kadir gecesini İHYÂ edelim. İyi güzel de neleri yaptığımızda ihyâ etmiş oluruz kadir gecesini?
Her halde cevap şudur: keyfimizin ardına düştüğümüzde değil Allah'ı kâle alıp O'nun emirlerine uyduğumuzda.
Örneğin homili gırtlak yemeyi değil açları doyurmayı aklettiğimizde, uçkur düşkünü değil iffetli olduğumuzda, ana babamıza öff değil canııım dediğimizde...
Bunu nerden anlıyoruz? Orucun ilahen açıklanan gerekçesinden (Bakara 183): İnananlar! Allah'ı kâle alın diye oruç sizden öncekilere olduğu gibi size de yazıldı - leallekum tettekûn.
Ve Bakara 185: O dolunaya tanık olanlarınız onu oruçlasın - fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh
Yılda bir gece "Allah'ım! Bu mubarek gecenin hatırına beni affet!" diye yalvarmanın bununla zerre kadar ilgisi yok.
Çünkü mubarek olan, münafıkları belli etmek üzere o gece inen sûredir (9:64, 81, 86, 124, 127; 48:11); sûreyi yok sayın, gecenin kendisi sıradan bir gecedir.
Anılan sûre münafıklık etmeyi bırakıp imanı içten insanlar gibi davrandığımızda İHYÂ olur.
O gece inen "furkân"ı takdiren sorumlu davranacağız; ben-odaklı değil özgeci olacağız; belli bir süre yemiyecek, içmeyecek, sövmeyecek, cinsel ilişkide bulunmayacağız; kendimizi tutmayı başardığımızı fiilen göstereceğiz.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma