Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 10 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 18
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bu (Kur'an), Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler.(En'am/92)
Şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik. (Insanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir. (Şura/7).
Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab'a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır. Inanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur'an'da ne söylendiğini anlamıyorlar. (Fussilet/44)
Ayet' lerin zaten arapçasını değilde, mealini yani türkçesini vermişsiniz bize.(yazınızda arapça tek bir harf bile yok zaten)Ayetlerin anlamını bilmemiz içinde, bu yaptığınız gerekiyordu tabiki.demekki ,arapça olan bir Ayetin ,türkçe karşılığı rahatlıkla bilinebiliyormuş.ve ne güzelde rahatlıkla anlaşılabiliyormuş. şimdi bizden ne istediğinizi veya ne demek istediğinizi sorabilir miyim?ne demek istediğinizi bize biraz detaylı izah eder misiniz?
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAM
İsmaildk islamın evrensel bir din olduğunu.Kuranın tüm insanlığa indiğini.Bu yüzden onu okuyan her toplumun kendi dilinde okuması gerektiğini vurgulamış;
Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab'a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır. Inanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur'an'da ne söylendiğini anlamıyorlar. (Fussilet/44)
Peki Türke Arapça Kur'an olurmu ?
diye çok güzel bir soru sormuş.
Hayır olmaz.Türk kuranı türkçe okuyup anlamalıdır.
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
"Peki Kur'an Mekke ve çevresindekilerin uyarılması içinmi indirildi yoksa tüm insanlığınmı ?
Eğer öyle ise neden Mekke ve çevresinkeleri uyarman için diye geçiyor ?"
İsmail bektaşi yada İsmaili olmadığını söylede ayetlere yaklaşımdaki bektaşi mantığının yanlışlığı üzerine birşeyler döktürelim.Mekke insanın yaşadığı her yerdir,şehirdir.
Gerçi ben bu ayette bir mucize olduğuna inanıyor ve kabeyi işgal eden Suudilerin uyarılmada bu ayetle öncelik konumunda olduklarına inanıyorum ya neyse..
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ismaildk Yazdı:
Peki Kur'an Mekke ve çevresindekilerin uyarılması içinmi indirildi yoksa tüm insanlığınmı ?
Eğer öyle ise neden Mekke ve çevresinkeleri uyarman için diye geçiyor ?
Selam ismail
Bu sorunuzun cevabı kuranda var.Kuran kendi kendini açıklar.
Kuranda anlatınalan yaratıcı tüm canlıların ve kainatın yaratıcısıdır.
Mutlak güç ve irade sahibi olandır.Tüm insanlığın ilk insan Ademden bu yana bu dünyada sınanmak için geldiğini bize anlatandır.
Eğer kuran tüm insanlığa hitap eden kitapsa o halde Kuranda konulan tüm haram ve helaller tüm insanlığı ilgilendirir.
Mekke ve çevresindekilerin uyarılmasını anlatan ayetleri iyice inceleyip anlarsanız o ayetlerin Allaha şirk koşan bir topluma yazıldığını görürsünüz.Ve yine kurandaki geçmişte yaşamış insanlara gelen peygamberlerden ve o toplumların başına gelen azaplardan bahsedilen ayetlerde yine tüm insanlığa ibret olunmak üzere inmişitir.
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Katılma Tarihi: 10 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 18
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam savana.
Allah-ü Teala senden razı olsun.Aydınlatıcı ve mantıklı bilgiler vermişsin.Teşekkür ederim.Darısı, olaya direk olarak çamur atarak girenlerin ve bunuda argo bir üslupla yağanların başına.
Sevgimle..!
__________________ Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım?
Muhammed Talbi: "Modern Müslümanın yansımaları" Nöldeke'nin izinde
Tunuslu aydın Mohamed Talbi, Arap dünyasının en önemli ve eleştirel düşünürlerinden biri kabul edilir. Yakın zamanda yayınlanmış olan kitabında geleneksel İslami din aydınlarıyla sert bir hesaplaşmaya gidiyor ve Kuran’ın çağa uygun yorumlanması gerektiğini savunuyor. Rachid Boutayeb Mohamed Talbi ve son kitabını tanıtıyor.
Talbi Kuran'ın, birey özgürlüğünü merkeze koyan bir yorumunun yapılmasını savunuyor... Mohamed Talbi, Tunus Üniversitesi’nin kurucularından ve cumhuriyetin kurucusuHabib Burgiba'nın, yani ülkesinde laik bir rejim kurmak amacıyla İslami muhafazakârlığın etkisini kısıtlamayı başaran yegâne Arap liderinin yakın yandaşıdır. Günümüzde Talbi, eleştiri oklarını sürekli Ben Ali’nin polis devletine yöneltmekten çekinmeyen eleştirel bir aydın.
Rejim karşıtlarının büyük bir bölümünün aksine sürgüne gitmemeyi seçen Talbi, kaleme aldığı bir açık mektupta, Tunus’u "ruhun Gulag’ı" olarak tarif etti. Bunun dışında yaşamı, iki cephe arasında kalmış diğer Arap aydınların hayatından farklılık göstermiyor: Yani Arap diktalarının çekiciyle köktenci İslam’ın örsü arasında.
Kendiyle aynı görüşleri paylaşan meslektaşları gibi Talbi de aydınlanmış, dünyaya açık bir İslam’ı savunuyor ve birçok İslam ülkesinde hâkim olan ve farklı düşünenleri dışlayan ve yargılayan tek boyutlu düşünce biçimine karşı çıkıyor. Talbi İslam dininin günümüzdeki anlamını hem somut, hem de son derece mantıklı şu cümlelerle tarif ediyor: "Din ne kimlik, ne kültür ne de bir ulustur. Din Tanrı ile kurulan kişisel bir ilişkidir. Hem Müslüman olup hem de Hollandalı ya da Fransız ya da Çinli kültürüne sahip olabiliriz."
Özgürlük öncelikli
Saygın bir Faslı düşünür olan Abdou Filali Ansari, Mohamed Talbi’nin son kitabı "Çağdaş Müslümanın Yansımaları"nın temel fikrini merkezi bir soru etrafında toparlıyor: Günümüzde nasıl Müslüman olabiliriz? Geleneğin baskıcı yükünden kurtulmak için Kuran’ın yeni bir yorumunu şart koşan bir soru bu.
Gerçekte Talbi insan özgürlüğünün, dini geleneğe göre önceliğini vurgulamak amacını güdüyor tam da bu sebepten dolayı şeriatın insan eliyle yaratılmış bir yapı olduğu ve bütün Müslümanlar için bağlayıcı olmadığı inancına sahip. Talbi’ye göre şeriat üzerine tekrar tekrar düşünmek kaçınılmaz. İslam inancı özgürlüğe dayanır ve bu özgürlüğü kısıtlamaya yönelik her yorum, inançla net bir çelişki halindedir.
Talbi bu açıdan bakıldığında Alman şarkiyatçı Theodor Nöldeke’nin izini takip ediyor; Nöldeke çığır açıcı kitabı "Kuran’ın Tarihi"nde, her dini mirasın döneminden etkilendiğini ve birçok değişiklik Tunus'ta bir kilise Resmi büyüt Talbi: "Din ne kimlik, ne kültür ne de bir ulustur. Din Tanrı ile kurulan kişisel bir ilişkidir. Hem Müslüman olup hem de Hollandalı ya da Fransız ya da Çinli kültürüne sahip olabiliriz." yaşadığını vurgular.
Kuran'ın tarihi bir okuma biçiminin savunusu
"Tanrı sadece ölülerle değil, hayattakilerle de konuşur. Bu yüzdendir ki, sözlerini şimdiki zihniyetimle ve şimdiki yaşam koşullarım bağlamında düşünmeliyim. Kuran’ın, Tanrı’nın sözünü öldüren katı ya da muhafazakâr bir okuması yerine dinamik bir yorumunun yapılmasını teklif ediyorum," diye yazıyor Talbi.
Bu sözleri aracılığıyla, Kuran’ın nihayi hakikati barındırdığında ısrar eden İslam’ın dogmatik yorumundan kurtarmayı amaçlıyor. Zira bu, ruhu "teröre tabi tutan ve başkalarıyla diyalogu daha baştan kestirip atan" bir iddia.
Talbi Kuran’ın, birey özgürlüğünü, anlayışının merkezine yerleştiren bir yorumunun Kitap Kapağı Resmi büyüt Kuran'ın evrenselliği: Muhammed Talbi'nin 2002 de yayımlanan mordern Kuran yorumu ile ilgili kitabı yapılmasını savunuyor. Bu yeni yorum biçimine bir örnek olması bağlamında kölelik sorunsalına değiniyor: Kuran köleliği açıkça yasaklamamıştır; ama günümüzde Kuran adına kim köleliği savunabilir, diye soruyor Talbi. Ona göre asıl üstünlük, kelimesi kelimesine Kuran’da değil, gerçekliktedir. Bu sebeple modern bir Kuran yorumunun çıkış noktası gerçeklik ve tarihsel koşullar olmalıdır, gelenek değil.
Laik bir kitap olarak Kuran mı?
Talbi İslamcılığı eleştiriyor ve bu ideolojiyi, "ilahiyatçı bir totalitarizmin" ellerinde bulunan bir iktidar aracı olarak görüyor. Üstelik bu düşünceyi, İslam’da kilise ve ruhban sınıfı bulunmadığı için Kuran’ın laik bir kitap olduğunu savunmaktan da kaçınmıyor.
Aynı sebepten Kuran’ın manasının ilelebet kesin olduğunu savunan her türlü yorum bir tehlike meydana getiriyor; bu tehlike sadece insanlara değil, aynı zamanda bu dinin gerçek ruhuna yöneliktir.
Talbi özellikle, farklı düşünenler hakkında "ölüm fetvası" veren geleneksel İslam âlimlerine karşı çıkıyor. Ona göre bu örümcek kafalı insanlar bu sayede sadece insanların yüreklerine korku ve dehşet salıp böylelikle bireysel özgürlüklerini yoğun biçimde azaltmakla kısıtlı kalmıyor, aynı zamanda tüm çeşitliliği ve zenginliğiyle İslam inancını gündelik siyasetin bir aracına indirgiyorlar.
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Katılma Tarihi: 26 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 52
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Kuran-ı Kerim'de yüce ALLAH bize, onun (yani Kuran'ın)
kendisinden önce gelen kitapların, yani Tevrat ve
İncil'in bir tamamlayıcısı, bir devamı olduğunu
bildiriyor bir çok ayette. Önceki kitapların bozulup
inananların yozlaşması üzerine ve Hanif dini daha da
mükemmelleştirmek amacıyla Kuran inmiştir. Kuran'da sık
sık insanlara hitap edilir direkt olarak. Mekke'lilere
değil sadece. Kuran bir çok şeyi yoruma açık anlatmış,
insanların kafalarını çalıştırıp kendileri bir takım
şeyleri bulsunlar istemiştir. İslam dini akıl ve mantık
dinidir. Yaradan'la ve toplumla ilişkinin çerçevesini
verir. Detaylara girmez. Örneğin 'dişinizi fırçalayın'
demez insanlara, onu insanlar bulacaktır.
Böyle olunca bir ayeti cımbızla çekip, onu Kuran'ın
tümüne, ruhuna aykırıymış gibi göstermek olmaz.
Bu söylediklerimize örnek iki ayet: Bakara 4 ve 21:
Ve onlar ki, hem sana indirilene iman ederler, hem
senden evvel indirilene.
...
Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratmış olan
Rabbinize kulluk ve ibadet ediniz ki, gerçek
korunanlardan olasınız!
Görüldüğü üzere hitap insanlaradır, Mekke'lilere değil
sadece.
eğer tüm insanlara aynı açıklıkta ve anlaşılır biçimde ulaşmışsa sorun yok...
ama gerçekte durum böyle değil...
milyarlarca insan kuranın adını bile duymadan yaşayıp gittiler...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma