Yazanlarda |
|
bombadil Newbie
Katılma Tarihi: 11 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 24
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Alperen Yazdı:
Maide 90'a bakalım. Orada üç artı bir tane kavram geçiyor. Kumar, Fal okları, dikili taşlar ve aklı örtücüler. Sonuncusu için siz diyorsunuzki "aklı örtücüler değil aklın örtülmesi, yasak olan bu". Halbuki ilk üç kavram birer isim. Onlarla birlikte zikredilen hamr da neden öyle olmasın? Aralardaki "ve"ler yani bağlaç aynı.
Buradan şuraya gelmek istiyorum: yasak olan ve şeytan pisliği olarak tariflenen şey bir fiil yada hal değil isimdir. Sarhoş olmak yada kafayı bulmak değildir burada zikredilen şey.
|
|
|
Selam Alperen!
İçki konusunda sizinle aynı düşünüyorum. Yalnız yukarıya aldığım çıkarımınızın yanlış olduğunu düşünüyorum. Kumar, fal okları ve dikili taşın isim olarak geçmesi bu nesneleri(eylemlere araç olan isimleri) haram yapmaz. Kumar oynamazsam, yani bir eylem yapmazsam haram olacak olan nedir? Ya da elimde fal okları olsa ama fal bakma amacıyla kullanmazsam nasıl haram olur? Dikili taş durduğu yerde bana günah kazandırır mı, ben yanına gidip sakıncalı bir eylem yapmadıkça? Bu açıdan bakınca aklın örtülmesinin haram olduğu sonucu çıkıyor. Ama ben oğlumun bana özenip içmemesi için az miktarda içilmesi haram olmasa da içmememektir tercihim.
__________________ Kim ondan yüz çevirirse, şüphesiz ki, kıyamet gününde o, ağır bir günah yükünü yüklenecektir.
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Arkadaşlar bu konu 1400 senedir çok tartışılmış bir konu. Yahudilerde haram değil. Ancak Yahudiler ibadet günü sarhoşluğu hoş görmüyorlar. Etliyle sütlü gıdayı asla bir birine karıştırmayan bunu yasak sayan bir din (örneğin Lahmacunla ayranı birlikte tüeketemezsiniz birinde et vardır diğerinde süt. Onların deyimiyle koşer değildir. Ama içki nasıl koşer olabilmektedir bu soru işaretidir. Çünkü Yahudilikten bahsettim İslamda Hadis yoluyla belirtilmiş yasaklar, görüşler vb. bir çoğunun kaynağını Tevrat ta bulabilirsiniz. Çünkü ben hadis kitaplarını okumadan önce tevrat ve incili okumuştum. Sonra Hadis kitaplarını okudum. Bunlar çoğu 1984 lerde falan yayınlanmaya başladılar. Süneni nesei, süneni Tirmizi falan. Kime bu kitapları okumak için verdi isem çok hoşlarına gitti. Hatta dindar olan ama esnaflık yapan, kitap okumayla pek ilgisi olmayan bir arkadaşım altı cilt kitabı çok kısa bir sürede okudu. ve benim için dedi ki biz onu çok kitap okuduğu için eleştiriyorduk meğer kitap okumak ne güzel bir şeymiş. Tabii o zamanlar Kuran bilincim bu düzeyde değildi. Hadis kitaplarında gördüğüm her şeyi kurana uygun sanıyordum. Çünkü yine bir hadiste benden yanlış bir şey söyleyen cehennemdeki yerine hazırlansın diyordu.- Herhalde, sahabe, tabiin böyle bir şey yapmazdı. Bizim gibi günahkarların yanında onlar kanatsız melektiler. Kurana aykırı bir şey söylecekleri aklımdan geçmezdi. Ayrıca bu hadisler tevrattan, incilden onay alıyordu. Peygamber ümmi idi ama Allah vahiy vasıtasıyla onu bilgilendirdiği için tevrat ve incilde yer alan hususları bilmesi bana göre normaldi. Sonradan bunları peygamber söylemediğini, çoğunun Kurana ters olduğunu , sonradan müslüman olmuş yahudi ve hristiyanlar tarafından emevi ve abbasi yöneticilerinin de siyasi amaçlı teşvikleriyle dine sokullan İsrailiyyat ve Mesihhiyat olduğunu İlahiyat Profesörlerimiz ve Din adamlarımız ( Y.N.Öztürk,S.Ateş,B.Bayraklı,İ.Nacar,M.Nurdoğan,Z.Beyaz,A.Ba yındır ) sayesinde öğrendim. Buradaki ilginçlik herşeyde kılı kırk yaran tevrat bu konuda bir haramlık koymuyordu. Damdaki Kemancı filminde Rusyadaki bir Yahudi köyündeki hayat anlatılır. İnsanların hayatları, anlayışları ne kadar müslümanlara benziyordu. Sadece adlar farklıydı. Sütçü Tevye rahatlıkla köyün meyhanesinde kafa çekiyor, Düğünlerinde içki içiyorlar ama erkek kadın ayrı eğleniyorlardı. Hatta kadın ve erkek bölümünün arasında bir ip vardı.
Hristiyanlarda zaten içki yasağı yoktu. Hatta incilde sarhoş olmayacak kadar içki içilebileceği yazılıdır. Hz. İsanın şarap benim kanım, ekmek benim etimdir dediği söylenir. Buna komiyon derler. Saint Antuvan kilisesinde (istanbul beyoğlu) böyle gösteri ayinleri yapıyorlardı sanırım Noelde. ve Bize kesinlikle Hristiyan olmayan ların bundan yememesi , çünkü vaftiz olmamış kişilerin bundan yemesi halinde büyük günah olacağını söylemişlerdi. Biz de inanca saygı anlamında onların ayinini seyretmiş ama böyle bir şey yapmamıştık.
Zaten Hristiyanlık dini Hz. İsadan çok ondan 70 yıl sonra ortaya çıkan Tarsuslu Yahudi asıllı Roma Vatandaşı ( Roma imparatorluğunda İmparatorla doğrudan görüşebilme hakkına sahip yaklaşık 70.000 kişiden biri.) Saul - Sonraki bilinen adıyla Saint Paul veya Pavlus tarafından oluşturulmuş bir inanç sistemi. Sırf insanlar puta tapmasın, çok tanrılı dine tapmasın yani pagan olmasın, sadece Allaha tapsın diye O zamanki kültürlerinde ki dinleri ( iran kültürüne ait Mithra dinine inanıyorlardı. Romalılar önceleri Yunan mitolojisindeki tanrılara inanırken sonra bunu bırakıp Mithra dinine girmişlerdi. ) Mithra dininin pagan inançları dışında herşeyini alıp, yahudiliğin en gevşek yorumuyla birleştirmiş. Hz. İsayı Tanrının oğlu ilan edip , insanları doğru yola döndürmek için Tanrının oğlunun çalıştığı acı çektiği , çarmıha gerilerek öldürüldüğü ve Mezarından dirilerek göğe yükseltildiği (Hristiyanlar paskalya bayramında bunu kutlarlar. ) Buna Mecdelli Meryem in tanık olduğu ( Maria Magdelena)
söylenmiş. Hz. İsaya inanan herkesin kurtulacağı söylenmiş. İnsanlar aman pagan tanrılarına tapmasın da ne yaparsa yapsın ister içki içsin, ister domuz eti yesin, ister kadın erkek münasebetlerinde çok rahat olsun ama pagan olmasın - mantığında son derece gevşek şeriatlı (hatta şeriatsız) bir din.
Halbuki Kurana göre Hz. isa sadece kendinden sonraki gelecek son peygamberi haber veren bir insandır. Bu peygamber son derece kolay bir din getirecek. Alemlere Rahmet olacaktır. Nitekim Kuran İslamı böyledir. ( Bu günkü geleneksel İslamdaki Mezhepler falan Alemlere RAHMET değil, ZAHMET ve bu zahmet dinde YAHUDİLEŞME ile ortaya çıkmıştır.)
İslamın ilk devrinde içki ile ilgili hususta iki görüş hakimdi.
1. Hamr şaraptır. Şarap az da olsa, çok ta olsa haramdır. Şarabın dışındaki içkiler ( Nebiz ) sarhoş etmeyecek miktarda içilmesinde bir mahzur yoktur. - Bu görüş Kufe fıkıh ekolünün görüşü dür. Bunun temsilcileri Sahabeden Abdullah bin Mesud, öğrencisi En Nehai, onun öğrencisi Hammad bin Süleyman, öğrencisi Ebu Hanife , onun da öğrencisi İmam Ebu Yusuf tur. Bunlar Ehli Rey fıkıhçılardır. Ayrıca fikirlerini destekleyecek İbni Abbas Hadisi vardır. Ancak zaman içinde Ehli Rey ile Ehli Hadis arasında büyük bir mücadele başladı. Hele ki İmam Şafii devrinde Şafii Ehli hadisin başı oldu. Birbirlerini küfürle itham ettiler. Ehli Hadis taraftarları daha çok olunca, Ebu Hanifenin diğer öğrencisi İmam Muhammed Şeybani İçki konusunda Ebu Hanifenin değil , Ehli Hadis in görüşünü destekledi ve mezhep görüşünü bu doğrultuda değiştirdi. Ehli hadiis görüşü ise Çoğu Sarhoş edenin azı da haramdır- idi. Bununda doğru olduğuna inanmıyorum. Bu insanları sakındırmak amaçlı bir sahabe görüşüdür. (Abdullah İbni Ömer) O zaman içinde Alkol olan her şeyin haramlığına hükmediyorlar. Mesela Boza, kefir gibi. Bunların içkiyle, sarhoşlukla alakası yoktur. Bunları küçücük çocuklara verebilirsin, hatta özellikle verirsin B vitamini deposu olduğu için. Ben bozadan sarhoş olan birini görmedim. Sarhoş ediyorsa da bu noktaya gelinceye kadar boza içen adam görmedim. (20-25 bardak kadar içersen edermiş. Allah için kim 20-25 bardak boza içer.)
Bu konuda birinci görüşede itibar eden din adamları oldu, İkinci ye de oldu. İkinciye itibar şundandır ki insanlar ayarını bilmez, sarhoş olurlar biz de bu kötülüğe kapıyı aralamış oluruz Allah katında mesul oluruz düşüncesindendir.
Örneğin Eski Diyanet işleri başkanlarından Dr. Lütfi Doğan - Bira nebizdir. Nebiz sarhoş etmeyecek kadar içilmesinde bir mahzur yoktur dedi. Bu dediklerinin dini literatürde kaynakları da vardı. Gelenekçi kesim tarafından en sevilmeyen din adamlarından biridir.
Örneğin Ali Rıza Demircan adlı bir din adamı İslamiyette Cinsel Hayat diye bir kitap yazdı. Kitabında konuyu ayetlere , hadislere göre anlattı. Gelenekçi yobazlar adam için hemen s..k damgasını yapıştırdılar.
O zaman diyelim ki otomobil kullanmak ta haram. Çünkü insanlar hız yapıyor. Trafik kurallarına uymuyor , trafikte egoizm yapıp canavarlaşıyorlar ve ölümcül kazalara neden oluyorlar. Otomobil kullanmanın mahsurları içkiden de sigaradan da büyük. Ben o kadar senedir trafikteyim tam kurallarına uygun araba kullanan çok az kişi tanıyorum. Çoğu canavar. Çoğu ölümcül olabilecek hadiseler Allahın lutfuyla önleniyor. Ama bir gün trafikte belasını bulacak veya bela getirecek çok kişi var. Ama araba kullanmanın faydaları mahsurlarından fazla değil mi. Kurallara uygun kullanan efendi insanların suçu ne. BU kolaylıktan mahrum olmanın anlamı ne. Kimse mahsurlarından dolayı otomobil kullanmayı yasaklamıyor değil mi.
İçki ile ilgili konuda çok yasakçı davranan idarelerde oldu. Gevşek davranan idareler de oldu. İslam dünyasında hiç bir zaman Bügünkü suudi arabistanda olduğu gibi devletçe konulmuş içki yasağı olmadı. İçki içenlere vurulan had falan şeriatçıların uydurmasıdır. Bunu bazen uyguladılar, bazen uygulamadılar. Osmanlı döneminde içki içen, içkisiyle meşhur olmuş padişahlar da ( yıldırım Beyazıt, Selim II, Murat III, Murat IV )vardı. Hatta Halife Sıfatı taşıyan ama içki kullanmış kişiler vardır. Peygamber döneminde Uhud savaşından sonrasına kadar içki içilmiştir. Abbasilerde Halife Harun Reşid devrinde Bağdat ta İçki içilebiliyordu. Hatta Saddam a diğer arap ülkeleri gibi içkiyi yasaklaması önerilmişte, Harun Reşid bile bağdatta yasaklamadı, ben nasıl yasaklayayım dediği rivayet edilir. Ömer Hayyam lar, Nesimi ler bunlar Pariste yetişmedi, hepsi müslüman sultanların idaresinde yaşamış insanlardı.
Sonuçta eski islam idareleri ABD nin 1920 lerde yaptığı gibi içkiyi yasaklamadı. Yasak vicdanlarda idi. İçen de toplumsal bir sorun yaratmadıkça içebildi. Hele Hristiyan tebaası olan İslam toplumlarında halkın da bunlarla ilişkisi sonunda içkiye bakış daha bir gevşektir. Anadoluda Rumlar ve Ermenilerle komşuluk yapmış Türkler onlardan içki kültürü almışlardır. Nitekim Araplardada Suriye, Irak, Mısır, Tunus ve Fas ta içki serbesttir. Çünkü bunları Hristiyan tebaları vardır veya bir müddet hristiyan idaresinde kalıp onlardan etkilenmiştir.
Ayrıca Dünya mutfağından bazı yemeklerde kaynatılmış şarap kullanılmakta, bazı yiyecekler şarafta bekletilmekte falan bunun hükmü nedir diye sorduğumuzda bazı hadislerde şarap kaynatılırsa hamr olmaktan çıkacağı , bazılarında ise çıkmayacağı anlatılır.
İçki hakkında birinci görüşü destekleyen görüşlerden biri de Hacı Bektaş Veli nin görüşüdür. Hacı bektaş parana,karına,komşuna zarar vermedikten sonra içkide bir mahzur olmadığını belirtmiştir. Ayrıca devşirilen hristiyan çocuklardan oluşan Yeniçeriler ve Vezirler. Bunlar şarap içerlerdi. Çünkü bu devşirmeler Bektaşi Mezhebi uyarınca yetiştirilirler, hristiyan kökleriyle çatışmayan, light bir müslim olurlardı ki, yükselme devrinde yeniçeriler dünyanın en vurucu, yenilmez ordusu idi.
İçki ile ilgili Hadis org sitesinden aldığım bazı hadisleri aşağıda veriyorum. Birinin ak dediğine öteki kara diyor. O zaman bunlara nasıl güveneceksiniz.
|
Hadis No : 2261 |
Ravi: İbnu Abbas |
Tanim: Hamr aynı ile haram edilmiştir, (bu sebeple) azı da haramdır, çoğu da; keza her içkiden hasıl olan sarhoşluk da (haramdır). |
Kaynak: Nesai, Eşribe 48, (8, 320,321)
|
|
Hadis No : 2265 |
Ravi: Ebu Said |
Tanim: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, hamrı mevzubahis etmektedir. Muhtemelen onun hakkında bir emir indirecektir. Şu halde, kimin yanında hamr varsa, onu satsın ve ondan istifade etsin." Aradan çok geçmedi. Resulullah (sav) şunu söyledi: "Allah Teala Hazretleri hamrı haram kılmıştır. Öyle ise, bu ayet kendisine ulaşan herkes, yanında hamr olduğu takdirde, onu ne satın alsın, ne satsın, ne de ondan istifade etsin." Bu emirden sonra halk, hamr olarak evinde ne varsa Medine sokaklarına götürüp döktüler. |
Hadis No : 2266 |
Ravi: Hasan İbnu Ali |
Tanim: Hasan İbnu Ali (ra) babasından naklen anlatıyor: "Bedir savaşı ganimetinden hisseme düşen yaşlı bir devem vardı. Resulullah (sav) da humus'dan (o gün) bana yaşlı bir deve daha verdi. Develerim, Ensar'dan bir zatın hücresinde ıhmış dururken (yanlarına) geldim. Bir de ne göreyim, develerimin hörgüçleri kesilmiş, böğürleri oyulmuş, ciğerleri de sökülmüştü. Bu manzarayı görünce kendimi tutamayıp, ağladım. "Bunu kim yaptı?" diye sordum. "Hamza yaptı. Şu anda, falanca evde, Ensardan birinin içki meclisindedir. Şarkıcı cariye ona şarkı okumuş, şarkısında şunları söylemişti" dediler: "Ey Hamza! Şişman yaşlı develere dikkat et, onlar avluda bağlıdırlar, bıçağı onların sinesine vur, pirzola veya benzerini çabuk yap!" Bu şarkı üzerinde Hamza (ra) fırlayıp, kılıcı kapıp develerin hörgüçlerini kesmiş, karınlarını yarmış, ciğerlerini sökmüş." Hz. Ali (ra) devamla şunları söyledi: "Ben hemen gidip Resulullah (sav)'ın huzuruna çıktım. Yanında Zeyd İbnu Harise vardı. Beni görünce, başımdan geçenleri yüzümden okudu. "Neyin var?" diye sordu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Bugünkü gibi (dehşetli bir manzara) görmedim. Hamza iki deveme saldırıp hörgüçlerini kesmiş, böğürlerini yarmış. Hemencecik şurada, bir içki meclisinde!" dedim. Bunun üzerine Resulullah (sav) ridasını istedi, getirdiler, giyip yayan gitti. Biz de arkasına düştük. Hamza'nın bulunduğu eve kadar geldi. İzin istedi, buyur ettiler. Girince bir içki meclisiyle karşılaştı. Resulullah (sav) fiilinden dolayı Hamza'yı ayıplamaya başladı. Hamza sarhoştu, gözleri kızarmıştı. Resulullah (sav)'a baktı, sonra nazar edip aşağıdan dizlerine kadar süzdü, tekrar ayağından başlayıp beline kadar süzdü, sonra tekrar bakışlarıyla süzerek yüzüne kadar geldi ve: "Siz benim babamın kölelerinden başka bir şey misiniz?" dedi. Resulullah (sav) onun sarhoş olduğunu anladı. Hemen izinin üstüne geri döndü, çıkıp gitti. Peşinden biz de çıktık. Bu vak'a hamr'ın haram edilmesinden önce idi." |
Kaynak: Buhari, Hums 1, Büyu 28, Şirb 13, Meğazi 11, Libas 7; Müslim, Eşribe 2, (1979); Ebu Davud, Haraç 20,
|
|
Hadis No : 2267 |
Ravi: İbnu Abbas |
Tanim: Bir rivayette; "Kim Allah'ın haram kıldığını haram kılmaktan hoşlanırsa nebiz'i haram kılsın." dedi. Diğer bir rivayette, Kays İbnu Vehb ona: "Benim bir küpcüğüm var, içerisine şıra koyuyor, şıra kaynayıp durulunca içiyorum" dedi. (İbnu Abbas) cevaben: "Bu söylediğin şey ne zamandan beri içeceğini teşkil etmekte?" diye sordu. Kays: "Yirmi yıldan beri" deyince, İbnu Abbas: "Öyleyse uzun zamandır, damarların su ihtiyacını pislikten gördü" dedi. |
Kaynak: Nesai, Eşribe 48, (8, 322-323)
|
Hadis No : 2269 |
Ravi: İbnu Ömer |
Tanim: Bir adam, Resulullah (sav)'a içerisinde nebiz bulunan bir kadeh getirdi. Efendimiz bu sırada (Hacerul-Esved) rüknunun yanında idi. Bardağı ona sundu. Efendimiz, ağzına kadar götürdü. Ancak nebizin (keskinleşip ekşiliğinin) şiddetlendiğini gördü ve bardağı sahibine geri çevirdi. (Cemaatten) bir adam: "Bu haram mıdır ey Allah'ın Resulü?" diye sordu. Hz. Peygamber: "Bana adamı çagırın!" dedi. Ondan bardağı tekrar aldı. Sonra su istedi sudan bardağa döküp, tekrar ağzına götürdü (yine keskin bularak alnını buruşturup) kaşlarını çattı. Tekrar yine su istedi ve nebize döktü. Sonra da: "Bu kaplar, size keskinleşir ve kaynamaya başlayacak olursa, içindekinin sertliğini su ile kırın" buyurdu. [İmam Nesai, hadisi tahric ettikten sonra: "Bu hadis meşhur değildir (fukahaca pek bilinmiyor), biz bununla ihticac (edip amel) etmeyiz" demiştir.] |
Kaynak: Nesai, Eşribe 82, (8, 323, 324)
|
|
Hadis No : 2271 |
Ravi: İbnu Abbas |
Tanim: Resulullah (sav) için kuru üzümden şıra kurulanca, o gün, ertesi gün ve daha sonraki gün yani üçüncü günün akşamına kadar onu içer, sonra, kalanının hizmetçilere içirilmesini veya dökülmesini emrederdi. |
Kaynak: Müslim, Eşribe 79, (2004); Ebu Davud, Eşribe 10, (3713); Nesai, Eşribe 56, (8, 333)
|
|
Hadis No : 2276 |
Ravi: Aişe |
Tanim: Biz, Resulullah (sav) için kuru üzümden nebiz kurardık, içerisine de hurma atardık. |
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 8, (3707)
|
|
Hadis No : 2273 |
Ravi: Ebu Katade |
Tanim: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Çağala hurma ile olgun hurmadan beraber nebiz yapmayın. Olgun hurma ile kuru üzümden de beraber nebiz yapmayın. Herbirinden ayrı ayrı nebiz yapın." |
Kaynak: Müslim, Eşribe 25, (1988); Muvatta, Eşribe 7, (2,844); Ebu Davud, Eşribe 8, (3704); Nesai, Eşribe 6,
|
Hadis No : 2278 |
Ravi: Süveyd İbnu Gafle |
Tanim: Hz. Ömer'in Ebu Musa (ra)'ya yazdığı mektubu okudum, diyordu ki: "Emma ba'd! Bilesin bana deve katranı gibi siyah, sert bir şarap taşıyan bir kervan Şam'dan geldi. Ben onlara bunun kaynatılarak ne kadarının buharlaştırılacağını sordum. Bana üçte ikisi uçuncaya kadar kaynatacaklarını söylediler, yani pis olan üçte ikisi gidiyor. Şöyle ki üçte biri pis kokulu kısım, üçte biri bozuk kısım (geriye kalan üçte bir temiz kısım kalıyor). Sen yanındakilere, emret, bu kalan üçte biri içsinler." |
Kaynak: Nesai, Eşribe 53, (8, 328-330)
|
|
Hadis No : 2279 |
Ravi: Abdullah İbnu Yezid el-Hutami |
Tanim: Hz. Ömer (ra) bize şunu yazdı: "Emma ba'd: Şarabınızı ondaki şeytanın hissesi gidinceye kadar kaynatın. Zira onda şeytanın iki, sizin de bir hisseniz vardır." |
Kaynak: Nesai, Eşribe 53, (8, 329)
|
|
Hadis No : 2280 |
Ravi: İbnu Abbas |
Tanim: Bir adam kendisine şıradan sual etti. İbnu Abbas: "Taze oldukça iç" dedi. Adam: "Ben onu kaynatıyorum, ancak yine de içimde bir şüphe var" deyince, İbnu Abbas: "Yani sen onu kaynatmadan önce içiyor muydun?" diye sordu. Adam: "Hayır!" dedi. İbnu Abbas: "Ateş, haram olan hiçbirşeyi helal kılmaz!" dedi. |
Kaynak: Nesai, Eşribe 54, (8,331)
|
Hadis No : 2241 |
Ravi: Ebu'l-Müsenna el'Cüheni |
Tanim: Ebu Said (ra) Mervan'ın yanına girmiştir. Mervan ona: "Resulullah (sav)'ın kaplara solumayı yasakladığını işittin mi?" diye sordu. Ebu Said (ra): "Evet!" dedi ve anlattı: "Adamın birisi: "Ben bir nefeste su içince bir türlü suya kanamıyorum (ne tavsiye edersiniz)?" diye sormuştu. Aleyhissalatu vesselam efendimiz: "Kabı ağzından ayır, nefes al (sonra içmeye devam et)!" buyurdu. Adam: "Kapta çer-çöp görürsem?" diye sordu. Efendimiz: "O takdirde suyu dök!" diye emretti. |
Kaynak: Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 12, (2, 925); Tirmizi, Eşribe 15, (1888); Ebu Davud, Eşribe 16, (3722); İbnu
|
Hadis No : 2236 |
Ravi: İsa İbnu Abdillah |
Tanim: Ensardan bir zat olan İsa İbnu Abdillah, babasından naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) Uhud günü bir su kabı istedi. (Kap gelince): "Kabın ağzını dışa kıvır!" dedi, ben de kıvırdım. Sonra kabın ağzından su içti." |
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 15, (3721)
|
|
Hadis No : 2237 |
Ravi: Ebu Said |
Tanim: Resulullah (sav) su kaplarının ağzından içmek için ağızlarnın dışa kıvrılmalarını yasakladı. |
Kaynak: Buhari, Eşribe 23; Müslim, Eşribe 111, (2023); Ebu Davud, Eşribe 15, (3720); Tirmizi, Eşribe 17, (18
|
Genel olarak şudur ki insanlar içki içmenin adabını bilse bunda bir mahzur yoktur. Sık olmayacak. Örneğin her gün asla. Yazın daha sık özelliklede turistik tatilde , kışın hemen hemen hiç şeklinde olabilir. Sarhoş olacak kadar asla. Hafif bir çakırkeyiflik. Asla konuşma değişmeyecek, düşünceler değişmeyecek, kompleksler ortaya çıkmayacak. Üç bardak rakıyı veya üç bardak birayı geçmeyecek. Bazılarına bu ölçü bile çok. Yani insan kendini bilecek, kimse onun konuşmasından, hal hareketlerinden içki içtiğini anlamayacak. Karısının , çocuğunun rızkına etki etmeyecek. Örneğin geçim sıkıntısı yaşarken bir de içki masrafıyla kendini ve çocuklarını sıkıntıya sokmayacak, karısı ve çocuklarıyla geçirmesi gereken zamanı meyhanelerde geçirmeyecek. evine yeterli para vermezken kalkıp meyhane arkadaşlarına içki ısmarlamayacak.
Ben de sık olmamak la birlikte içki kullanıyorum. Bira veya rakı. Ama bazen aylarca içmem. Bir eğlence, düğün, davet, kokteyl vb bir şey olacak falan. Hani Sosyal içicilik denilen , içki müptelası olmayıp ta olan yerde dengeli bir şekilde kullanma şeklinde. Prensiplerim vardır, sınırımı bilirim. Kimse anlamaz.
Ben bunu ailemden görmedim. Onlar asla içki kullanmamış , namazında aptestinde insanlar. Ben buna üniversitede başladım. Çünkü o zaman memlekette mantar gibi birahane açıldı. girilen çeşitli ortamlarda bu kültürden haberdar olmak gerekiyordu. Sonuçta bu kültürü kendime ve çevremdekilere hiç bir şekilde zarar vermeyecek şekilde götürdüm. Çocuklarıma da bunun ayarını öğrettim. Akşamcı, değildirler, sarhoş değildirler, kültürlü bir sosyal içicidirler. Ne hanımlarının şikayeti vardır. Hatta bu ortamı hanımlarıyla da paylaşırlar.Onlar namazında, aptestinde bir sosyal içicidir.
Bu gerçekten bir ayar, bir kültür sorunu. Zaten bir insanı tanımanın en iyi yolu içki sofrasıdır. Aklını, fikrini, ahlakını, kültürünü öyle güzel ortaya koyarki siz de şaşarsınız. Ama şunu da biliyorum. Herkesin aklı, ayarı aynı değil. Onun için Allah bundan vazgeçin demiş. Hani Kuranda içkinin bazı yararları var ama zararı fazla demiş- Sarhoşken namaza yaklaşma demiş falan . Bunlara kıyasla bir prensip oturttum ama Ben de bu ayarı tuturamayan, etrafa ve kendine zarar veren cahilleri gördükçe , kendim de kullanmama rağmen (şarap hariç, sarhoş olmayacak şekilde ve sık değil) , içkinin haramlığına inanınıyorum. En azından benim durumumdakileri belki Allah affeder. Kendi vicdanımda rahat olsamda, toplumdaki şahit olduğum ayarsız insanlar gerçekten can sıkıcı.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Erayim
Sevgili Saffet Metin
Ben de kuran meali,tevrat, incil zebur okuyan ayrıca yaklaşık 250 000 sayfalık ergenekon iddianamesini okuyan birisi olarak size katılmamak mümkün değil.
Ancak bir konuyu atlamışsınız. Allah, içki ayetlerinde, hep günah kelimesini seçmiş haram kelimesini kullanmamıştır.
Bir ayetinde haramı tarif ederken içkiyi dahil etmiş,müstakil içki ayetlerinde haram dememiş günah demiştir.
Bazı hanif dostlar gibi siz de 'ha haram ha günah ne fark eder' derseniz o başka
Sevgi ile,
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili Efraim
Günah ve haram kavramı arasındaki fark biri daha hafif , diğeri daha ağırmıdır. Haram kavramı Yasak demek. Kuranda geçmekle birlikte sayılıdır. Leş, kan, domuz eti ( Naci Çelik arkadaş Lahmel Hınzır kavramının domuz eti olmadığını bozulmuş et olduğunu söylüyor ve bana çok enteresan geldi. Çünkü ben Hristiyanlık teolojisini kuran Saint Paul ün sırf insanlar pagan olmasın, putlara tapmasın bunun dışında ne yaparsa yapsın yaklaşımı ile yahudilikte şart olan sünneti kaldırdığına, içkiyi serbest bıraktığına (yahudilikte serbesttir) hatta sarhoş olmayacak kadar iç diyerek biraz sınırladığına, domuz etini serbest bıraktığına (bu yahudilikte yasaktır) inanıyordum. Yani adam demişki Allaha inan da ne yaparsan yap. Yani adam insanları imana getireceğim diye bazı şeytani şeyleri hoşgörmüş olarak bakıyordum ki böyle bir değerlendirme bende değişik görüşler doğurdu. İslamiyet sanki Yahudilikle , hristiyanlık arasında bir yerde. Hatta uzun yıllar amerikada yaşamış biri bana demiştiki Amerikada müslümanların az olduğu şehirlerde yaşayan müslümanları, öldükleri zaman bunlar Yahudilere çok benziyor diye yahudi mezarlığına gömerlermiş. Yahudilik İslamiyet üzerinde bu kadar etkili yani.
Kuran da Sünnet olayı yoktur. İnsan diyorki acaba Araplarda da yokmuydu. Acaba Hz. Muhammed ve Sahabe devrinde sünnet olma olayı yokmuydu. Yoksa bunu Emeviler sonra mı dine soktular. Dini YAHUDİLEŞTİRDİLER. Yani bir hristiyan ör. Almanyalı Hans, müslüman olsa bu merasime gerek yok mu. Çünkü bir kitapta okumuştum. Türkler müslüman olduklarında sadece kabul ettik inandık demelerini kafi görmeyip , sünnet olmalarını istemişler. (Emevi halifesi Velid). Yani sünnet olayı belki de dinin içinde değildi. Kuranda yok. (Emin değilim ama sanki hadislerde de görmedim yine de yanlış bir şey söylemeyeyim. ) Ama sanırım Yahudilerde çok önemli olan bu sünnet olma olayı, gelenek olarak araplarda vardı fakat İslam dininde bu yoktu. Arap geleneklerinin din yapılmasıyla bu sonradan müslüman olan diğer kavimlere de zorlandı. Bügün sünnet olmammış bir erkeğin Yahudi veya Müslüman olması mümkün görülmemektedir.
İçki konusunda içkinin ne kadar sıkıntılı bir şey olduğunu çok iyi bilirim.Kendi çevremdeki bazı kendini bilmez ayarsızlar yüzünden. Ama kendim hiç bir kötülüğünü görmedim. Bütün kötülüklerin anası olması na gelince bu içki değil sarhoşluk olabilir. Sarhoşluğun sebebi içkidir bunu kaynağında keselim baştan öcü ilan edelim şeklin de Bir yöntem olarak avam tabakasına böyle uygulamış zamanın alimleri. Bunlar kendini bilmez kontrol edemeyiz demişler Belki. Çünkü Her içki kullanan bunu sarhoş olacak kadar içmiyor. Örneğin bazı ilaçlarda alkol var. Benim bir yakınım bir şurup kullanıyordu. Bu yakınım elinden kuran düşmeyen, abdestinde namazında çok dindar biriydi. Bu şurubu kullanmadan yapamazdı. Bende çocuktum ve çocuklar genelde hastaların şuruplarından tadar. Bu şurubun tadı hoşuma gitmişti. Bir kaç kez tattım. Aradan zaman geçti yirmili yaşlarımda bir gün ilk defa viski içtim. Bana çok tanıdık geldi. Hafızamı zorladığım zaman bunun o yakınımın şurubunun tadı olduğunu hatırladım. Bu yakınım o tarihte ölmüştü. O çok sevdiği , hatta Türkiyenin döviz sıkıntısı nedeniyle piyasada bulunmayan bu şurubu allem kallem Almanyadan buldurup getirtmişti. Ama bilseydi ki bu şurup Viski ye benziyor. (fikrimce neredeyse aynı) asla onu kullanmazdı.
Mesela Derlerki Sultan II Abdülhamit her gün bir bardak konyak içermiş. (Ben Tarihçilerin yalancısıyım. Onunda tadı biraz viskiyi andırır.) Bu Padişah gelenekçi müslümanların neredeyse evliya derecesine yükselttikleri dindar bir kişidir. Halifedir. Kafayı bulmak için değil, sinirlerine, streslerine iyi geldiği için. Abdülhamit II dönemi Osmanlının en stresli dönemlerinden biridir. İçki kullanan Halife sıfatlı Padişahlar vardır. ( Selim II, Murat III, Murat IV gibi. ) Ayrıca Yeniçeriler ve Devşirme vezirlerin hepsi içki kullanır. Çünkü Bektaşidirler. Hacı bektaş Veli, bazı sınırlamalarla içkiyi hoş görmüştür.
İşte eline, beline, diline hakim ol.- incinsende incitme,- kesene, karına ve komşuna eza vermeden içki içebilirsin.- yani sarhoş olmadan, kendini bilerek. Orta Asyada kımız içmeye alışmış göçebe Türkmen kütlesini Anadoluda şarapla tanışınca başka nasıl zaptedecekti. Bir çeşit Saint Paul lük yapmış sanki. (bazı şeylere göz yumarak dinin içinde tutmaya çalışmış) --
Sonra özellikle entellektüel sohbetler en güzel içki ile yapılmaktadır. İki -üç bardak bira ile iki üç saat bir konuda sohbet edebilirsin. Bunu ne kolayla ne de gazozla başka herhangi bir şeyle yapamazsın. Örneğin Mehmet Akif Ersoy 'un damadı Ömer Rıza Doğrul- Kendisi Araptı. Kuranı Türkçeye çevirdi. Bir çok İngilizceden çevirileri vardır. Türk Entellektüel hayatına önemli eserler kazandırmış biridir. Bu kişi entellektüel içki sofralarını severdi. Atatürk te bundan hoşlanırdı. Bunu entellektüel olmayan ayarsız avam kesimi zaten anlayamıyor. İçeni de anlayamıyor çünkü o zaman onların sohbeti düzeysiz konulardan oluşup, gıybet modunda oluyor. İçmeyeni zaten entellektüel bir fikri olmayan homur homur modunda o da zaten tat vermiyor.
Yani bunları yazarken günahını kabul ediyorum. İçki içmek İslamın hoş bakmadığı bir hareket. Hatta sağlığına dikkat eden her kesimden, her inançtan insanlar da hoş bakmaz. Ben sağlık, sosyal ve ekonomik açıdan çok dengeli bir kullanıma dikkat ediyorum. Asla da bazı kitaplarda yazdığı gibi işte bir kuyuya içki boşaltsalar , bu kuyunun suyuyla , ot sulasalar. O ottan yiyen bir kuzunun eti dahi haram olur diyen yobazlardan değilim. Böyle değerlendirmeler insanı dinden soğutuyor.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
kuranyeter Ayrıldı
Katılma Tarihi: 04 subat 2008 Yer: Antarctica Gönderilenler: 204
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam.
anlaşılan o ki çok yakında hanifler olarak toplantılarımızın yeri bundan sonra meyhaneler olacak:)
tabiki bazı arkadaşların fetvasına göre az içmek şartıyla.
bakalım daha neler yaşayacağız,nelere yeni fetvalar çıkaracağız.
__________________ Ölüm her aklına geldiğinde Ah edip vah edip inleme Bu halinle tanrıyı incitmiş olacaksın Ecel kapını çaldığı zaman Evi telaşa verme O geldiği zaman Sen gitmiş olacaksın...
|
Yukarı dön |
|
|
gondolcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar,
İçki ortamları sonuçta insanı günaha sürükleyen yolun başıdır.
Kafası yerinde olan insanlar herşeyi gereğinden fazla hoşgörür,günahlarıda küçümser.
nolcak canım bi kereden bişey olmaz muhabbetleri başlar ve bunun dizginlenmeside zordur.
En güzeli böyle ortamlardan uzak durmak.
Kuyuya içki bulaştı inek içti v.b. durumarda et yemem süt içmem muhabbeti günümüzde çok geyik muhabbeti olur...çünkü hayvanların beslendiği gıdalardan insanlar bihaber.
__________________ saygılarımla
Aaydın
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
(BAKARA suresi 219. ayet)
S. Ateş |
Sana şaraptan ve kumardan soruyorlar. De ki; "O ikisinde büyük günâh ve insanlara bazı yararlar vardır. Fakat onların günâhı yararından büyüktür." Ve sana Allâh yolunda ne vereceklerini soruyorlar. De ki; "Af (yani ihtiyaçlarınızdan fazlasını veya helâl ve güzel olan şeyleri verin!)" Allâh size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz: |
(MÂİDE suresi 90. ayet)
S. Ateş |
Ey inananlar, şarap, kumar, dikili taşlar, şans okları şeytân işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. |
(MÂİDE suresi 91. ayet)
S. Ateş |
Şeytân, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allâh'ı anmaktan ve namazdan alakoymak istiyor. Artık (bunlardan) vazgeçecek misiniz? |
Selam,
içki ve kumar Yüce Allah tarafından Ayetlerde de açıkça görülebileceği gibi :
-zararı menfaatinden çok daha fazla,
- büyük günah,
-şeytan işi birer pislik,
-insanların arasına düşmanlık ve kin sokma aracı,
-Allah'ı zikretmekten ve salattan alıkoyan,
-kurtuluş için kaçınılması gerekenler...
olarak vasıflandırılmışken, yani bu kadar çok olumsuz vurgu varken, hala aklı başında olanlar için, Allah'ın bahşettiği temiz içecekler yerine şeytan işi pislik olan içkiye yaklaşmak mümkün mü?
Muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İslamda iki tane büyük görüş ekolu vardır. Ehli Rey, Ehli hadis. Ehli Rey demiştir ki Kuranda Hamr diye bahsedilen şey Şarap tır. Şarabın dışında kalan alkol seviyesi az olan şeyler Nebiz kavramındadır. (boza, kefir, hatta bira). Nebiz in insanı sarhoş etmeyecek kadarı haram değildir, Ama şarabın bir damlası dahi haramdır. Şeytan işi pislik olan şey Şaraptır. Bu Ehli Rey in görüşüdür. Bu Sahabeden Abdullah bin Abbas (ibni Abbas), Abdullah bin Mesud, Öğrencisi En Nehai, onun öğrencisi Hammad bin Süleyman, onun öğrencisi Ebu Hanife, Onun da öğrencisi İmam Ebu Yusuf bu görüşte olup onunla amel etmiştir. Kendi zamanlarına göre hurmadan, üzümden kurdukları nebiz i içmişlerdir. Nebiz denilen şey bir meşe fıçıya su doldurulur. Bunun içine soyulan kesilen elma, armut, üzüm vb. meyveler atılır. Bu suyla etkileşerek suyunu şekerini birakır. Bir çeşit komposto, hoşafvari bir şey olur. Bunu içerlerdi. Hatta bunu yakın zamana kadar bir çok köyde yaparlardı. Hatta buna bizim köyde lengürü derlerdi. (Batı Trakya kökenli bir göçmen köyü). Bu belki çok beklediğinde keskinleşir , sirkeleşir. O zaman ya suyla biraz açarlar, ya da dökerlerdi. Sanırım Araplarda Şarap yasaklanınca insanların bu şekilde kurdukları nebiz lerin kullanımından hasıl olan sarhoşluk ta sorun olmuş ve bu konuda tartışmalar başlamıştır.
Ehli hadis Abdullah bin Ömerin görüşünde olup bir küp dolusu içtiğinde sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır demiş. Abdullah bin Ömer, muhaddislerin en muhafazakarlarındandır. Yasakçı bir zihniyete sahiptir. Görüşleri Maliki mezhebine temel olmuş olup, İmam Malik onun hadisini temel almış, İmam Ebu Hanife ise İbni Abbasın görüşünü temel almıştır. Abdullah bin Abbas Harama sadece Şarap ı katmış ve diğerlerini sarhoşluk kaydına bağlamışken, Abdullah bin Ömer Haram kapsamına Şarabın yanında nebiz i de katmış ve çok katı bir anlayış getirmiştir.
Ehli hadis , Ehli Rey e baskı yapmış, hatta tekfir etmiş. Örneğin İmam Malik kendi hocası olan Ebu hanife için sırf bu görüşünden dolayı, ümmet Ebu Hanifeden daha büyük bir fitneyle karşılaşmış değildir demiş. İmam şafii ve İmam Hanbel de bu görüşle baskı kurmuş. En nihayetinde Ebu hanifenin diğer öğrencisi İmam Muhammed Şeybani mezhebin görüşünü Ehli Hadisin görüşü gibi yapıp, baskıdan ve tekfirden kurtulmuştur. Hayatını Hanefi mezhebinin gelişimine adamış olan imam Muhammed bu şekilde tehlikeyi savuşturmuş ve mezhebin yok olmasını önlemiştir. Buna rağmen Ebu Hanife örneğin Buharinin eleştirilerinden kurtulamamıştır.
İnsanlar ayarını bilemez diye dindeki bir çok kolaylığın din adamlarınca insanlara anlatılmadığı bir gerçektir. Peygamber kolaylaştırın dedikçe, Din kolaydır dedikçe, bizim mezhepçi din adamlarımızın dini zorlaştırdıkları bir gerçektir. Belki kolaylıklar ortaya çıksa bizim varlığımız sorgulanır diye korkmaktadırlar. Yahudilikte Levi soyuna Kohen lere din adamlığı görevini Tanrı vermiş, Hristiyanlık ta Din adamları Tanrı hizmetinde Bakir, bakire yaşıyorlar. Müslümanlık ta dinin kolaylıkları ortaya çıkarsa bunlar kendilerini nasıl koruyacaklar.
Avam bunu bilemez, kötüye kullanır falan gibi gerekçelerle daha yasakçı bir politika, bir zihniyet sergilemişler. Belki Ebu Hanifenin, Hacı Bektaşın zihniyetinde olsalardı , belki Ruslar müslüman olurdu. Belki bir çok Hristiyan toplum müslüman olurdu. Onlar Yahudi zihniyetini uyguladılar. Bundan dolayı değil dini yaymayı, dinin içindekileri bile dinden soğuttular. Bugün bir çok insanın dine soğuk bakmasına sebeb bu mezhepçi din adamlarıdır. Cihad denilen şey gayret, bir alanda çalışma demektir. Cihadı Hristiyanların Misyonerleri yapıyor. İnsanları aydınlatıyor. Hristiyanlığa çağırıyor. Ümit veriyor. Çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunuyor, okullar, hastaneler, fakirlere yardım gibi. Ya bizim Müslümanlar bu konuda ne durumda takdirini size bırakıyorum.
Ehli Rey in görüşünü destekliyorum. En azından ben ve benim gibiler nefsine uymakla suçlanabilir, ama saydığım Kufe ekolü sahabi , tabiin ve fakihleri kimse bununla suçlayamaz. Sonuçta insanlar sarhoş olmamayı hedef edinmişse ve bunu başarıyorsa ve içtiği şarap değilse bu günahın dışındadır. Ama insanlar ben kendime hakim olamam, çoluk çocuk hakim olamaz, aman bunun çoğu günaha gider biz bunu baştan yasaklayalım demiş se bu da bir görüştür. Belki bir yönetsel prensip olarak uygun bir davranıştır. En büyük ilim insanın kendini bilmesidir. Kendini bilemeyen avamın çokluğundan dolayı din bilginleri yasakçı davranmıştır. Sonuçta insanlar Kuranın da dediği gibi kendi yaptıklarına bir rehindir.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ben bu konuda tarikatçı arkadaşların görüşlerinden çok çektim. Adamlara İstanbulda Vefa bozacısından boza bile ısmarlayamadım. Neymiş efendim bozada alkol varmış. Ben hiç bozadan sarhoş olan birini gördünmü dediğimde tabi görmedik dediler ama efendi hazretleri buna şüpheli dedi, şüpheliden kaçınmak takvanın gereğidir dediler ve içmediler. Hayatı kendilerine de bana da zorlaştırdılar. Bir de Şüpheli diye bir kavram icat ettiler. Usuli Fıkıh kitaplarında Hamr ın haram olmasının illeti (sebebi) sekr (uyuşukluk vermek) dir der. Hatta bazı bilginler çoğu sekr verenin azı da haramdır hadisince acaba sütün de fazlası sekr (uyuşukluk) veriyor acaba onda da haramlık var mıdır diye tartışmışlar.
Kolonyaya karşı çıkarlar , alkol var diye. Kefire karşı çıkarlar alkol var diye. Alkol bilimce en temiz maddedir. Necis derler. Yani nereden pis oluyor. Allah Sarhoşluğu yasak etmiş. Tamam sarhoşluğa neden oluyor diye içmekten kaçınırsın anlarımda temizlikte, tıpta kullanılıyor. Buna pis demenin mantığı nedir. Bu akılsızca aşırılık nedir. Hayatı zorlaştırmak , yaşanmaz kılmak, milleti dinden ve kendilerinden uzaklaştırmak adına her şeyi yaparlar. Bunların bazıları da görüşlerinden dönünce ateist olur. Ters yönde en aşırı yola saparlar. Ben bunların her ikisini de gördüm, koyu devrimci, ateist bir arkadaşımız sonradan epey koyu bir dinci şeriatçı oldu. Çok dindar, İmam gazalinin kimyayı saadet kitabını elinden düşürmeyen ve dini ölçüleri bu olan bir arkadaşımız sonuçta çevreyle ve kendisiyle girdiği çatışmalardan ateist oldu. Meyhaneden çıkmaz oldu. Sonuçta bir aşırılık, tersi bir aşırılığa neden oluyor.
İslamiyeti Aklın ve Vahyin ölçülerinde yaşayacağız. İslamın il devirlerindeki Mutezile ve Ehli Rey in görüşleri bütün tafsilatı ile yeniden incelenmelidir. Onların görüşleri gerçek Kuran İslamına daha yakındır. Ehli Hadis dedilen grup, peygamber adına uydurdukları hadislerle, sahte peygamber sevgisi ile etrafı baskı altına almış ve Yahudilikten gelen zihniyetleri ile İslamı yaşanmaz hale getirmişlerdir. Biraz akıl, bilim ve Kuran dan çok korkarlar. Laiklikten ödleri kopar. Kurandan onay almayan uydurma görüşlerini Kurana eş tutarlar. Bu zihniyetler terk edilmedikçe, akıl ve Kuran Vahyi (Çünkü onlar Hadise de vahiy veya vahiy gibidir derler), dine hakim olmadıkça ben İslam ülkelerinin sonunu pek hayırlı görmüyorum.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Saffet Metin Yazdı :
İslamda iki tane büyük görüş ekolu vardır. Ehli Rey, Ehli hadis. Ehli Rey demiştir ki Kuranda Hamr diye bahsedilen şey Şarap tır. Şarabın dışında kalan alkol seviyesi az olan şeyler Nebiz kavramındadır. (boza, kefir, hatta bira). Nebiz in insanı sarhoş etmeyecek kadarı haram değildir, Ama şarabın bir damlası dahi haramdır. Şeytan işi pislik olan şey Şaraptır. Bu Ehli Rey in görüşüdür.
.......................................
Kolonyaya karşı çıkarlar , alkol var diye. Kefire karşı çıkarlar alkol var diye. Alkol bilimce en temiz maddedir. Necis derler. Yani nereden pis oluyor. Allah Sarhoşluğu yasak etmiş. Tamam sarhoşluğa neden oluyor diye içmekten kaçınırsın anlarımda temizlikte, tıpta kullanılıyor. Buna pis demenin mantığı nedir. Bu akılsızca aşırılık nedir. Hayatı zorlaştırmak , yaşanmaz kılmak, milleti dinden ve kendilerinden uzaklaştırmak adına her şeyi yaparlar.
..................................
Selam Saffet Metin,
Sarhoş ediciler hakkında:
-
BAKARA Suresi 219. Ayet
Sana sarhoş edicilerden ve kumardan sorarlar: "O ikisinde büyük bir günah ve insanlar için yararlar var; ancak günahları yararlarından daha büyüktür," de. Ayrıca, sadaka olarak neyi vereceklerini senden sorarlar: " Artanı" de. ALLAH ayetlerini işte böyle açıklıyor ki düşünesiniz…
-
NİSA Suresi 43. Ayet
İnananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilinceye kadar, yolcu olanlar hariç cinsel ilişkiden sonra yıkanıncaya kadar namaza durmayın. Hasta veya yolcu iseniz, yahut biriniz tuvaletten gelmişse, yahut kadınlarla cinsel ilişkiye girmiş olup da su bulamamışsanız, temiz ve kuru bir toprağa dokunup yüzünüze ve ellerinize sürerek teyemmüm edin. ALLAH Affeder, Bağışlar.
-
MAİDE Suresi 90. Ayet
İnananlar, sarhoş edici maddeler, kumar, kutsal taş ve türbeler, şans oyunları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan sakının ki kurtulasınız.
-
MAİDE Suresi 91. Ayet
Şeytan, sarhoş edicilerle, kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi ALLAH'ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyorsunuz değil mi?
burda sözü edilen '' ĞAMR '' şarap ( içilen), içkinin sadece bir türü değildir...sarhoş edici içecekler demektir...
eğer dediğiniz gibi olsaydı, insanın aklını başından alan, insanlar arasında düşmanlık ve kin ekilmesine neden olan, Allah'ı zikretmekten ve salat'tan alıkoyan şarap( içilen ) dışında olduğunu düşündüğünüz aynı vasfı taşıyan diğer tüm içkilerin- sırf ismi farklıdır diye-, helal olması düşüncesi hasıl olurdu( siz de olduğu gibi...)buda çok çelişkili bir hüküm olurdu... yani, sadece şarap içkisinin haram olup, diğer içki ( şarap) türlerinin bu haram kapsamında olmadığını iddia etmek, çok büyük bir yanlışlıktır. '' ĞAMR '' / '' şarap ''/ '' içki '' kelimesinin anlamını bilmemektir, yanlış veya eksik bilmektir... bu Ayetlerin bağlamından da açıkça anlaşılabileceği gibi şarap, sarhoş edici, insanın aklını başından alıcı, Allah'ı zikretmekten ve SALAT'tan alıkoyan içecekler grubudur. siz buna bir beşer olarak istediğiniz ismi koyabilirsiniz, hiç farketmez. hepsi de aynı gruba girer.
bir başka yanlışlık ise '' rics '' ( pislik ) kelimesinin yanlış anlaşılmasındadır. Ayet, pislik ten bahsederken bu kelimenin anlamının çöp veya maddi necaset demek olduğunu söylemiyor. bu Ayetin bağlamından, burda sözü edilen '' rics '' şeytan işinden birer pislik olduğu söyleniyor. buda içilmesi sonucunda oluşacak durumla alakalıdır, elbisesinin üzerine dökülmesi ile değil...
Selam ile
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
|
|