Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
WİKİPEDİA
Kur'an-ı Kerim hem Müslümanları, hem de Müslüman olmayanları ilgilendiren, başka kitaplarla bir benzerliği bulunmayan, kendine özgü vahyi bir kitaptır. Kur'an-ı Kerim'in özellikleri okuyucunun O'nu anlaması bakımından çok önemli olmakla birlikte, burada ayrıca genişçe üzerinde durulmayacak, yeri geldikçe özetle değinilecektir. Bu noktada önemle şu olayı vurgulamak istiyorum: Kur'an, öğretim ve pratik olmadan kesinlikle anlaşılamaz. O halde; Kur'ani tedrisat, İslam toplumu için vazgeçilmez ve aralıksız sürdürülmesi gereken bir İŞTİR. Ne güzel bir iş (ibadet). Ücreti: Sonsuz mutluluk diyarında (cennet) razı edilmiş bir hayat. Bu girişten sonra, konu iki ana başlık altında işlenebilir:
- Kur'ani öğretimi (tedrisatı) kendisi için gerekli görmüş ve bu sürece girmiş kişide bulunması gereken özellikler.
- Öğretim süreci içinde izlenecek yöntem.
Kur'ani öğretimi kendisi için gerekli görmüş ve bu sürece girmiş kişide bulunması gereken özellikler:
Kur'an-ı Kerim üzerinde çalışan ve O'ndan öğrendiklerini hayatında uygulamaya gayret eden insanın Kur'an'ı anlayabilmesi ve kendisinde Kur'an doğrultusunda bir değişmenin meydana gelebilmesi için, o kişide bir takım özelliklerin bulunması gerekir. Başka bir deyişle inanç, düşünce ve davranış planında ön temel şartların yerine getirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Şimdi bu ön temel şartlara bağlı özellikleri maddeler halinde sıralamaya ve madde başlıkları ile ilgili gördüğümüz ayetler ışığında görüşlerimizi açıklamaya çalışalım:
1- Kur'an-ı Kerim'de verilen her hüküm, bildirilen her bilgi ve anlatılan her kıssaya kesin olarak inanmak:
Konu ile ilgili iki ayet meali alınmakla yetinilecektir.
"Ey inananlar, Allah'a, Resulü'ne, Resulü'ne indirdiği Kitab'a ve daha önce indirmiş bulunduğu Kitab'a inanın. Kim Allah'ı, melekleri, Kitablarını, Resullerini ve ahiret gününü inkar ederse o, muhakkak ki derin bir sapıklıkla sapıp gitmiştir." (4/136)
Bu ayette açıkça bir insanın mümin olma şartları verilmiştir. Kur'an-ı Kerim de inanan insanlar için anlaşılması gereken bir kitap olduğuna göre, kişi ilkin bu şartları taşımalıdır.
"Bu Kur'an insanlar için açık belgeler kesin olarak inanan bir kavim için bir hidayet ve rahmettir." (45/20)
Kur'an-ı Kerim, bu ayetten de kolayca anlaşılacağı gibi açıkça hedefini ortaya koymaktadır. Hedef; insanların önüne deliller koymak ve onların birinci ayetle (4/136) bildirilen şartlara göre inanmalarını sağladıktan sonra, Allah'ın hidayet ve rahmetine kavuşturmaktır.
2- Gerçekten inandıktan sonra Kur'an'dan öğüt almayı istemek:
Kur'an-ı Kerim inanan insanların bireysel ve toplumsal hayatlarında yön verme fonksiyonuna sahiptir. Bu nedenle Kur'an'dan alınan bilgi; öğüt ve yaptırım gücüne sahip bir kural hükmündedir. Bu kuralların açık ve anlaşılır olması önemlidir. Bir o kadar da kuralları öğrenip, uygulamaya çalışanların konuya yaklaşım tarzları ve niyetleri önemlidir. Öğretimde verilecek bilgiyi almaya hazır bulunmak, o bilginin kendisi için gerekli olduğuna inanmak ve aynı bilginin kendisi ile birlikte diğer insanlarla da ilgisinin bulunduğunu kabul etmek, etkili öğrenmeyi sağlar. Bütün bunlar gerçeklen Kur'an'dan öğüt alma isteği üzerine yoğunlaştırılırsa, Kur'an'ı anlamak kolaylaşır. Aslında zor olmayan Kur'an'ın anlaşılması bu şartlarda daha verimli olarak ortaya çıkar. Kur'an'da konumuzla ilgili çok sayıda ayet var, ancak buraya birkaç tanesini alacağız.
"Bu (Kur'an) insanlara bir açıklama, muttakilere rehber ve öğüttür." (3/138)
"İşte Rabb'inin doğru yolu budur. Biz öğüt alanlar için ayetleri geniş geniş açıkladık." (6/126)
"Ta.Ha. Biz bu Kur'an'ı sana sıkıntıya düşesin diye indirmedik Ancak korkacak kimselere bir öğüt olsun diye, yeri ve gökleri yaratan tarafından indirilmiştir." (20/1-4)
"Sana indirdiğimiz kitap çok mübarektir. O'nun ayetlerini aklı selim sahipleri düşünsünler ve öğüt alsınlar." (38/29)
"Andolsun biz, Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık, öğüt alan yok mu?" (54/17,22, 32,40)
Bu ayetin bir sure içinde dört defa aynı şekilde tekrarlanması, vurgulamaya çalıştığımız konunun önemini anlatmaya yeter kanıttır.
3- Kur'an-ı Kerim'i her konuda kesin yol gösterici tanımak ve alınacak bilgileri uygulamak için Kur'an öğretimi yapmak:
Kur'an-ı Kerim'in muhatabı insandır. İnsan yeryüzünde önemli bir varlıktır. Çevresindeki diğer varlıklar insanın kullanımına verilmiştir, insan yetki ve sorumluluğu bulunan; düşünme, seçme, idrak etme gibi yeteneklere sahip bir varlıktır. Bu derece şereflendirilen insan bireysel ve toplumsal hayatında başı boş bırakılmamıştır. Allah Teala, insanlara kendilerini sürekli mutlu edecek, doğru yolu da Kitap ve Resul ile apaçık bir şekilde göstermiştir. Kur'an-ı Kerim'de, Resulü Ekrem Hz. Muhammed (s)'in risalet görevi ile insanlara yol gösterici bir kitap olarak gelmiştir. Resulü Ekrem (s) kendi sağlığında Kur'an-ı Kerim'i okumuş, okutmuş, anlatmış, kurallarını uygulamış ve daha sonra gelecek nesillere örnek bir hayat tarzı (sünnet) olarak bırakmıştır. Bugün biz, gerçekten Kur'an-ı Kerim'i Allah Resulü'nün gösterdiği biçimde tedris eder ve hayatımıza uygulamak istersek O'nu anlarız. En azından Müslüman olarak bizden istendiği kadarını anlarız. Ancak öğrendiklerimizi uygulamadaki kararlılığımız bunda önemli rol oynar.
Dikkat edilirse; burada Kur'an'ın anlaşılması tamamen niyet, istek, O'na inanmaktaki içtenlik planında gündeme getiriliyor. Konunun akademik yanına hiç değinmiyoruz. Yani meseleyi ilimler bazında incelemekten ziyade, öğrenilen ile amel etme derecesinde tutmağa çalışıyoruz. Böylece konumuzu bütün Müslüman kitleye (halka) yaymağa gayret ediyoruz. Bunu bu çalışmamızda özenle korumağa çalışıyorum. Diğerinde ise; meseleyi okul, sınıf gibi mekanlarda belli zümrelerle konuşmak ya da tartışmak gerekir. Bu da gereklidir ve yapılmalıdır. Kur'an'ın anlaşılmasında destekleyici yan ilimler de geliştirilmeli ya da zaten çok güzel bir gelenek olarak var olanlar araştırılmalıdır. Ancak bunlar bu yazının sınırları dışındadır.
Tekrar konumuza iman-amel, her insan kesiminde okuma ve anlama planında yaklaşalım ve ayetler ışığında tartışmamızı sürdürelim.
"Elif Lam Mim. İşte bu kitap; kendisinde hiç şüphe yoktur. Muttakiler için yol göstericidir. Onlar ki gaybe inanıp, namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan harcarlar. Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar; Ahirete de kesinlikle iman ederler. İşte onlar Rabblerinden bir hidayet üzeredirler ve umduklarına erenler işte onlardır." (2/1-6)
Kur'an-ı Kerim 'in başında yer alan bu ayetler, sanki Kur'an'ın anlaşılma anahtarı gibi, Fatiha suresinden hemen sonra konmuştur. Fatiha ile kalbinde, gönlünde, iman kapısı açılan insana bu altı ayet ile de Kur'an açılıyor, İslami bir hayat yolu açılıyor, ebedi mutluluk diyarı cennetin terminali gibi sanki.. Gerçekten terminalde gerekli işlemler yapılmazsa sizi trene, otobüse, uçağa, gemiye ve de hiç bir şeye bindirmezler, istasyon, liman ve garajlarda başı boş dolaşan insanlara benzersiniz. İstasyona, garaj ve limana herkes girebilir, çünkü kapısı açıktır. Ama önemli olan yol alabilmek için, trene, gemiye, uçağa ya da otobüse binmektir.
Kur'an'da hiç bir şüphe yoktur. Kesinlikle çelişkili, birbirini tutmaz sözler yoktur. Kur'an'da. Böyle bir kitap olan Kur'an muttakilere hidayet rehberidir. Evet çok önemli bir şart ile karşı karşıyayız. Kur'an yol gösterir; ama, sadece muttakilere. Ayetlerin devamını okumadan muttaki kavramı üzerinde düşünür, yorum yapmağa kalkarsak yanılıp çelişkiye düşebiliriz. Kur'an burada bize hemen bir metot veriyor; 'Kendin konuşmadan devamını oku.' Devamında görüyoruz ki, muttaki insan bütün özellikleriyle bize tanıtılıyor. Bu bağlamda ayetlere yeniden bakalım:
"...Kendisinde şüphe olmayan kitap muttakiler için yol göstericidir."
Kimdir bu muttakiler?
1- Gaybe inananlar
2- Salatı ikame edenler
3- Allah'ın kendilerine verdiği rızıktan infak edenler
4- Kur'an'a ve önceki kitaplara inananlar
5- Ahirete kesinlikle inananlar
İşte bu beş şartı taşıyan insanlar muttakidir ve Kur'an onlara hidayet rehberliği eder. Burada şunu hatırlatmayı yararlı görüyoruz Düzenli bir şekilde ve gerçekten anlamak için Kur'an üzerinde çalışan her Müslüman yukarıdaki beş şart çerçevesinde sürekli kendisini muhasebeye çekmelidir. Özellikle de infak konusunda. Şimdi konumuzla ilgili başka ayetlere bakalım:
"Onlara bir ayet getirmediğin zaman: Bunu da toplasaydın ya, derler. De ki: 'Ben, ancak Rabbi'mden bana vahyolunana uyuyorum. Bu (Kur'an), Rabb'inizden gelen basiretlerdir. Ve inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmettir." (7/203)
"Biz sana Kitab'ı indirdik ki, hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara açıklayasın ve inanan bir kavim için, yol gösterici ve rahmet olsun." (16/64)
"Her ümmet içinde, kendilerinden kendi üzerlerine bir şahit getirdiğimiz gün, seni de bunların üzerine şahit getirmiş olacağız. Sana bu Kitabı, her şeyi açıklayan ve Müslümanlara yol gösterici, rahmet ve müjde olarak indirdik." (16/89)
"Kur'an'ı sana farz kılan elbette seni dönülecek yere döndürecektir. De ki: 'Rabb'im kimin hidayete geldiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde bulunduğunu bilir. (28/85)
"İşte doğru yolu gösteren bu (Kur'an)dır. Rabb'lerinin ayetlerini tanımayanlar için çok kötü azap vardır." (45/11)
"Ey kitap ehli, elçimiz size geldi, kitaptan gizlediğiniz şeylerin çoğunu size açıklıyor, çoğundan da geçiyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur ve açık bir kitap geldi. Onunla, Allah, rızasının peşinde gidenleri esenlik yollarına iletiyor ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp dosdoğru bir yola iletiyor." (5/15, 16)
Öğretim süreci içinde izlenecek yöntem
1- Kur'an'daki surelerin iniş sebepleri ile birlikte, iniş sırasına göre okunması.
Burada önemli gördüğüm bir açıklama yapmak istiyorum: Kur'an okumaktan kastımız, anlamını bilerek okumaktır. Bu birkaç şekilde olabilir: Örneğin Kur'an dilini (Arapça) bilenler doğrudan Kur'an'dan, bilmeyenler kendi dillerine Müslümanlar tarafından yapılmış güvenilir çeviri (meal)lerden okumalıdırlar. Meal ile çalışanlar birkaç meal ve tefsirden karşılaştırmalı olarak tedrisat yaparlarsa verim daha yüksek olabilir. Ancak bir taraftan da Kur'an Dili'ni (Arapça) öğrenmeye çalışmak, vazgeçilmez bir görev olarak kabul edilmeli ve hemen bu işe başlanmalıdır. Arapça bilenler de Kur'an ile birlikte İslam tarihi, tefsir ve yardımcı olabilecek başka kitapları okumalıdırlar.
2- Kur'an'da ayetlerin birbirleriyle ilişkilerinin sağlanması.
Kur'an her zaman ve mekanda okunup, anlaşılması gereken bir kitap olduğundan, buna göre bir diziliş ve örgüye sahiptir.
Kur'an'ın bir yerinde bulunan bir ayet, başka yerlerdeki ayetlerle çoğu zaman ilişkilidir. Üzerinde durulan konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bu ilişkilerin bulunması ve gerekli bağların kurulması yararlı olabilir.
3- Kur'an - Asr-ı Saadet ilişkisini görmek için o dönem tarihinin birinci planda Kur'an'dan olmak üzere, Kur'an ışığında diğer İslam tarihi ile ilgili güvenilir eserlerden okunması.
4- Çağımız toplumunun tanınması, çağımız olaylarının ayetlerle ilgisinin sağlanması.
Müslüman her zaman bütünüyle hayatın içinde olan bir insandır. Bu nedenle etrafında olup bitenlerden kendisini soyutlayamaz. O toplumda etken insan olmak zorundadır. Bu da insanların her yönü ile tanınması sayesinde mümkün olur. Müslüman sahip olduğu Kur'an bilgisi ile, çağdaş olayların ayetlerle ilgisini kurabilmeli ve olaylara Müslüman'ca damgasını vurabilmelidir.
5- Allah'ın evrende bulunan varlıklar için koyduğu yasalar (tabiat ve tabiat olayları) üzerinde sürekli düşünülmeli.
6- Kur'an birden fazla kişi tarafından birlikte okunmalı.
7- Kur'an öğretimi için gerçekten önemli bir zaman ayrılmalı ve bu zaman gerektiği gibi değerlendirilmeli.
8- Öğrenilen bilgiler hemen uygulamaya konulmalı.
9- Kur'an-ı Kerim'i anlamak için, tamamen O'na teslim olunması önceden sahip olunan peşin hükümlerin kafadan silinip atılması.
10- Mümkün olduğu kadar Kur'an öncesi ve Kur'an dışı bilgilerinin bir kenara bırakılıp, her şeyin yeniden Kur'an'dan öğrenilmesi, inanç ve düşüncelerin (akaid) buna göre şekillenmesi ve amellerin buna göre biçimlenmesi gerekmektedir.
"Andolsun biz, bu Kur'an'da insanlara, öğüt almaları için her meseli anlattık." (39/27)
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|