Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Mezhep
nedir?
Mezhep, gidilen yol,
tarzı tavır, yorum, tutum anlamlarındaki "zehab"
kökünden bir sözcük olup "din konusunda
oluşmuş yorum ekolü" demektir. Yorum siyasal
olabilir, dinsel, düşünsel yada bilimsel olabilir. Din
literatüründe bu tür yorum ekollerinin tümü
"mezhep" diye anılmaktadır.
Mezhep, beşeri bir
kurumdur; bir bilim ve düşün kurumudur. Yorumu kim
getirmişse mezhep onun malıdır ve onu bağlar. Mezhepleri
dokunulmaz, tartışılmaz ilan etmek, mezhep önderlerini
yanılmaz, aşılmaz kabul etmektir. Oysa, tartışılmazlık ve
dokunulmazlık niteliklerini Kuran ve Hz. Muhammed dışında kaynak
ya da kişilere vermek, tartışmasız şirk (Allah'a ortak koşmak)
tır.
Mezhep konusunda şu
üç nokta çok önemlidir:
1. Mezhep din
değildir, kutsal değildir; din bilimleriyle uğraşan
bilimadamlarının kişisel yorumlarıdır. Bu yorumlar, onları
üretenlerin hayatlarında bile birçok kez
değişebilmiştir.
2. Bir toplumda
bilim ve düşün faaliyeti ne kadar zengin ve canlı ise o
toplumda mezhep faaliyeti ve sayısı da o ölçüde
zengindir. Çünkü bilen ve düşünen
insanların çokluğu, daha çok yorumun doğmasıyla
eşanlamlıdır. Daha çok yorum, daha çok mezhep
demektir.
3. Mezhep yorumları
içinden herkes istediğini seçebilmelidir. Bu seçim
engellenip "sadece bir kişinin yorumunu esas alabilirsiniz"
dendiği anda mezhep dinleştirilmiş ve ikinci bir din yaratılmış
olur. Bir insan, İslam'ı sadece filan ya da falan mezhebin temsil
ettiğini söylerse dinden çıkar. Çünkü
böyle bir söylem, Allah'ın dinine karşı yeni bir din
ortaya sürmenin ta kendisidir.
"Mezheplerin
dini tamamladığı" yolundaki iddia Maide suresi 3. ayete
açıkça aykırı bir Kurandışılıktır. Allah'ın:
"Bugün mükemmel hale getirdim, tamamladım...."
(Maide suresi 3. ayet) dediği bir din, ancak anlaşılmak için
incelenir, eksiklerini tamamlamak için değil.
Bazı
mezhepler için "hak mezhep" nitelemesi yapılmasında
iki İslamdışılık yanyanadır. Birincisi "hak"
sıfatının beşeri bir kurum olan mezhep için kullanılması;
ikincisi, belli bir grubun benimsediği yorumların dinin ve gerçeğin
tek temsilcisi gibi gösterilmesi.
Kuran'ın
açık beyanlarına göre, Hak, Allah'tan gelir; bunda asla
kuşkuya düşülmemelidir (bk. Bakara suresi 147. ayet; Al-i
İmran suresi 60. ayet) Peygamberler bile hakkın kendisi değil,
sadece temsilcisi olabilirler. Hak sıfatı yalnız Allah'a
verilebilir (bk. Yunus suresi 32. ayet)
Mezheplerin
yorumlarından seçmeler yapılmayacağını iddia etmek de
mezhepleri dinleştiren vahim bir şeytancılıktır. Mezheplerin her
birinden bazı yorumları alıp yeni bir sentez yapma eğilimi,
mezhebi dinleştirenler tarafından bir tür dinsizlik gibi
gösterilmiştir.
(Bu yazı, İ.Ü
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün,
Star gazetesinde yayınlanan (26 Nisan 2002) "Mezhepleri
Dinleştirme Şeytancılığı"adlı yazısından alınmıştır.)
Kaynak: İlkayet
İlgili başlık:
Hakk(!)
Mezheplerdeki çelişkiler ve Mezhepleşmede Kerbela Faktörü
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|