Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 16 mayis 2006 Yer: France Gönderilenler: 4
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Hadis-i şerifler olmadan sadece Kur’an-ı kerimle amel etmek mümkün olmaz. İmam-ı Beyheki Delail kitabında şöyle rivayet eder:
"Eshab-ı kiramdan İmran bin Husayn (RadıyAllahü anh), şefaatle ilgili bazı hadisler nakleder. Oradakilerden biri der ki:
- Siz hadisler bildiriyorsunuz, fakat biz bunlarla ilgili Kur’anda bir şey bulamıyoruz.
İmran bin Husayn hazretleri buyurur ki:
- Sen Kur’anı okudun mu?
- Evet.
- Kur’anda sabah namazının farzının iki, akşamınkinin üç, öğle, ikindi ve yatsının farzının ise dört rekat olduğuna rastladın mı?
- Hayır.
- Peki bunları kimden öğrendiniz? Bizden [Eshab-ı kiramdan] öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Peki Kur’anda kırk koyunda bir koyun, şu kadar devede şu kadar, şu kadar paraya şu kadar dirhem zekat düştüğüne rastladın mı?
- Hayır.
- Öyleyse bunları kimden öğrendiniz? Bizden öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Hac suresinde (Eski evi [Kabe’yi] tavaf etsinler) âyetini okumadınız mı? Peki orada Kabe’yi yedi defa tavaf edin diye bir ifadeye rastladınız mı?
- Hayır.
- Allahü teâlânın Kur’anda şöyle buyurduğunu duymadınız mı?
(Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa da ondan kaçının.) [Haşr 7]
Hz. İmran daha sonra buyurur ki:
Sizin bilmediğiniz bizim Resulullahtan öğrendiğimiz daha çok şey vardır."
Bir âyet-i kerime meali:
(Size, âyetlerimizi okuyacak, sizi her kötülükten arıtacak, size kitabı ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek aranızdan, bir resul gönderdik.) [Bekara 151]
İmam-ı Şafii hazretleri, (Bu âyetteki hikmetten maksat, Resulullahın sünnetidir. Önce Kur’an zikredilmiş, peşinden hikmet bildirilmiştir) buyuruyor.
Kur’an-ı kerim açıklamasız öğrenilseydi, Peygamber efendimize, (tebliğ et yeter) denilirdi, ayrıca (açıkla) denmezdi. Halbuki, açıklanması da emredilmiştir. İki ayet meali şöyledir:
(Kur’anı insanlara açıklayasın diye sana indirdik.) [Nahl 44]
(Biz bu Kitabı, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir kavme de hidayet ve rahmet olsun diye sana indirdik.) [Nahl 64]
Bu âyet-i kerimeler, açıklamayı gerektiren âyetlerin bulunduğunu gösterdiği gibi, bunu açıklamaya Resulullah efendimizin yetkisi olduğunu da göstermektedir. Kur’an-ı kerimde her bilgi açık değildir. Peygamber efendimiz bunları vahiy ile öğrenmiş ve ümmetine bildirmiştir. İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Bana Kur’anın misli kadar daha hüküm verildi.) [İ. Ahmed]
(Cebrail aleyhisselam, Kur’an ile beraber açıklaması olan sünneti de getirdi.) [Darimi]
Resulullah efendimizin, Kur’an-ı kerimi açıklayan sünnetine önem vermeyen biri, İmam-ı Şafii hazretlerine der ki: - Kur’anın bir kelimesini inkâr eden kâfir olur. Öyleyse neye dayanarak, herhangi bir emir hakkında; âyet yok iken “bu farzdır” nasıl denebilir? Şu halde biz bazı hadisleri kabul etmesek ne lazım gelir? İmam Şafii, Kur’anda geçen “hikmet”in sünnet demek olduğunu ispat ettikten sonra der ki: - Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Resule itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
(Hayır Rabbine andolsun ki anlaşmazlıklarda seni hakem kılıp verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.) [Nisa 65]
Demek ki Allah’ın hükmünü bildiren Kitap’tan ayrı olarak, Resulullahın hükmü de vardır.
Allahü teâlâ yine buyuruyor ki:
(Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyi yasakladıysa ondan da sakının!) [Haşr 7]
Bu âyet de, Resulullahın emir ve nehyine sarılmanın farz olduğunu bildiriyor.
İmam Şafii hazretleri, Kur’anda bulunan bazı genel hükümlerden sünnet ile özel hükümlerin çıkarıldığını bildirir: - Namaz kılmanın genel emrinden hayızlı kadınların hariç bırakılması, zekata sadece bazı malların tâbi tutulması, vasiyetin feraiz âyetleriyle nesh edilmesi, miras âyetlerinin bütün anne, baba ve çocuklara şamil olduğu halde, kâfir olanlarına miras verilmeyeceği gibi istisnalara sünnet ile açıklık getirilmiştir. Bu açıklamalardan sonra insaf ehli olan zat, sünnetin de delil olduğunu kabul eder. Ama yine bazı sorular sorar. Der ki: - Peki sünnet ile kesin bir haram nasıl mubah kılınabilir? - Bak şu yanında duran adamın kanına ve malına kimse dokunamaz. İki salih şahit, “Bu kişi falancayı öldürdü ve elindeki malını aldı ve işte yanındaki mal da gasbettiği maldır” dese, bu durumda ne yapılır? - Kısas olarak öldürülür, malı da asıl sahibinin vârislerine dağıtılır. - Peki bu şahitlerin yalan söyleme veya yanılma ihtimali var mıdır? - Elbette vardır. - Peki, kesinlikle dokunulmaz olan can ve malı nasıl oldu da kesin olmayan iki şahidin sözü ile mubah oldu? - Çünkü şahitliği kabul etmek de dinin emridir. - Peki Kur’anda katillikte şahitliğin kabulünü gösteren bir âyet var mı? - Hayır, Allah’ın diğer emirlerinden kıyas ederek bunu çıkarıyorum. - Şahitlerin hakiki hallerine yalnız Allahü teâlâ vakıf olduğu halde, zahire göre onları kabul ediyorsun. Biz de muhaddisten zapt, hıfz, adalet, tek kalmama gibi şartları arıyoruz. Yani iki şahitten beklenenden daha fazlasını hadis âliminden istiyoruz. Ancak bu şartlara haiz hadisler delil oluyor.
[Sen iki şahit ile, bu şahitlerin yanılma ve yalan söyleme durumları da olabildiği halde, bunlara inandın hüküm verdin, bir cana kıydın. Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde defalarca (Resulüme uyun, getirdiklerini alın, yasak ettiklerinden kaçının, O kendiliğinden konuşmaz, sözleri vahye dayanır, Ona itaat bana itaattir, Sizi sevmemi istiyorsanız Ona tâbi olun, Onun yolu ile benim yolumu ayıranlar kâfirdir) buyuruyor. Sünneti delil almak için, Allahü teâlânın emri ve şahitliği yetmiyor mu?]
Yukarıdaki bilgiler ve daha fazlası için bkz: İmam-ı Süyuti, Miftahu'l-cenne fi'l-ihticac bi's-sunne. İmam-ı Süyuti (rahmetullahi teala aleyh) hazretleri bu kitabında buyuruyor ki:
"Şunu bilesiniz ki, usül ilminde maruf olan şartları taşıyan -kavlî olsun fiilî olsun- hadisler hüccetdir. Resulullahın (sallAllahü aleyhi ve sellem) bu hadislerini inkar eden kimse küfre girer ve İslam dairesinden çıkar, yahudilerle, hıristiyanlarla veya Allahü teâlânın murad ettiği diğer kâfir fırkalarla beraber haşrolunur." ( s.18 )
İmam hazretlerinin bu yazısı "yalnız Kur'an" diyerek sünneti inkar edenlerin durumunu açık bir şekilde göstermektedir. Beş vakit namazın kaç rek’at oldukları, her rek’atda kaç secdenin farz olduğu ve daha nice farzlar Kur’ân-ı kerîmde açıkca bildirilmedi. Bu farzları açık olarak, Peygamberimiz bildirmişdir. Peygamberimizin bildirdiği farzlar ve haramlar da, Kur’ân-ı kerîmde açıkca bildirilen farzlar, haramlar gibi kıymetlidirler. Bunlara da inanmıyan, kabul etmeyen dinden çıkar, kâfir olur. Çünkü, Kur’ân-ı kerîmin birçok yerinde meâl-i şerîfleri, (Allahı seviyorsanız bana tâbi’ olunuz! Bana tâbi’ olanları Allahü teâlâ sever) ve (Allaha ve Resûle itâ’at ediniz. İtâ’at etmezseniz, Allah kâfirleri elbet sevmez) olan âyet-i kerîmeler vardır.
Lahika: İmam-ı Süyuti, Celâleddîn Abdürrahmân bin Muhammed, şâfi’î âlimlerinin büyüklerindendir. Hadîs imâmı, müctehid idi. 849 [m. 1445] da Mısrda tevellüd, 911 [m. 1505] de orada vefât etdi. Her biri çok kıymetli olan, beşyüzden fazla kitâb yazdı. Çoğu Mısrda ve Avrupada ve İstanbulda basıldı. Dahâ yirmiiki yaşında iken, Celâleddîn Muhammed bin Ahmed Mehallînin İsrâ sûresine kadar yapdığı ve [864] de vefât edince, yarıda bırakdığı tefsîri temâmladı. Bunun için (Celâleyn tefsîri) denildi. Ahmed Sâvînin bu tefsîre hâşiyesi meşhûrdur. Almanca (Meyer Lexikon) adındaki kitâbda, (Yorulmadan, yılmadan yazan Süyûtînin üçyüzden fazla eseri vardır) diyor. Yetîm olarak büyüdü. Sekiz yaşında hâfız oldu. Tefsîr, hadîs, fıkh, nahv, me’ânî, beyân, bedî’ ve lügat ilmlerinde mütehassıs oldu. Şâma, Hicâza, Yemene, Hindistâna, Fasa gitdi.
__________________ Sen,iSLAM'ı öyle yaşaki akıllar dursun...
Sen,onun bunun değil yalnız ALLAH'ın kulusun...
Sen zulümetlerin ortasında parlayan NURsun...
Sen ve senin gibi mücahitlere binlerce SELAM OLSUN!!!...
Buraya astığın uydurukça diyalogla bizi yalnız Kur'an demekten alıkoyacağına inanıyorsan,çok beklersin.Üstelik senin yazdığın herşeyi tek tek cevaplayan bir sürü yazı varken,bu safsata dolu yazının moderatörler tarafından silinmemesine şaşıyorum vesselam.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
sevgili Peygambere atfedilen uydurma rivayetlerle, bir sürü hadis iddiası ile bizi sevgili Rasüle/ elçiye itaat etmemizi istemeye çalışıyorsan, şunu bilki, sevgili Rasüle itaat etmek isteyen, onun tek hakiki ve mahfuz sünneti olan Kurân'a itaat etmelidir.yani:kendisine değil, uydurulmuş/tahrif edilmiş mahfuz olmayan/korunmamış olan hadis iddialarına değil ,yalnız ve ancak '' daiyallahe '' Yüce Allah'a çağıran Rasül/ elçinin bize miras olarak bıraktığı tek ilahi kelama =Kur'an'a itaat etmelidir.işte ancak bu şekilde sevgili Peygambere gerçek anlamda itaat etmiş olacaktır.tabiki her zaman söylediğimiz gibi Kur'an'a uyan/ Kur'an'la çelişmeyen bir hadis iddiası varsa, onuda kabul ederiz.ama hadis olarak değil, din hükmü olarak değil ,Kur'an'a uyan doğru ve güzel bir söz olarak.çünkü bu değerli ve doğru söz sevgili Peygamberimize de, bir başkasına da ait olabilir.dünyada hiçkimse bu sözün kesinlikle sevgili Peygambere ait olduğunu ispatlıyamaz.
ve, Kur'an nakıs/ eksik değildir.içinde başkalarının dışarıdan zorla icad edip daha sonrada hani Kur'an'da var mı?diye aradıkları uyduruk /aslı astarı olmayan şeylerin dışında , halifelik mükellefiyetimizle alakalı her şey vardır. tabiki : '' ğatamallahu ala kulubihim '' '' kalplerinin üstü örtülmeyenler/kapatılmayanlar için):
'' lakad sarrafna fi hezel Kur'an'i linnesi min kulli meselin ''
'' Andolsun ki,biz bu Kur'an'da insanlar için bütün meseleleri sayıp dökmüşüzdür''
sevgili Rasül / elçiye itaat ile ilgili vermiş olduğun Ayetler İÇİN, ilgili aşağıdaki link size ayrıntılı cevaplar vermektedir.bakıp objektif olarak düşünmeniz umuduyla.
Bendeniz, Sn. Adalet gibi sizin mesajınızın silinmesi gerektiğini düşünmüyorum.. Sâdece, bendenizin kusurlu mesajlarını okuyan dostların bileceği gibi, gökten zembille inen ve kerâmeti kendinden menkul "safsatalar"a alerjim var... Sizin mesajınız benim için elbette bu gruba girmiyor.. :)
Sizin gönderdiğiniz mesajın muhtevâsı, aslında "klâsik bizi" temsil ediyor... Dolayısıyla, mesajınızın muhtevâsı hiçbirimize yabancı değil!! Sn. Hasan Öktem'in de işâret ettiği gibi İslam Dünyasının çözmesi gereken bir "kaynak sorunu" var... Yâni, artık bazı soruları ve sorunları tehir edemeyeceğimiz gibi; bu sorunu (kaynak sorunu) çözme, çözümleme görevi tecil edilemez bir hal almıştır.. Bu yüzden, HanifDostlar.Com'da tanıklık ettiğimiz yazışmaları bu sorunla yüzleşme cesareti olarak yorumlamamız -kanaatimce- çok doğru olur...
Şahsen, forumun genel seyrine bakarak bir tek şundan şikâyetçiyim...Deli cesaretinden.... Bu benim tüylerimi diken diken ediyor... Akıllı insanların cesaretini ise kırmamak gerekiyor... :)
Sevgiler ve Saygılarla,
Neyzen_Semazen
Not: Deli Cesurlar: Bilmediklerini bilmeyenler.. Akıllı Cesurlar: Bilmediklerini Bilenler ve Bildiklerini Bilenler
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam mndrs76 kardeş
hasr7 den Allahın resulü size ne verdiyese onu alın cümlesini alıp hadisleri kabul etmenin gerekli olduğuna ve kuranın hadisler olmadan anlaşılamayacağına delil olarak vermişsiniz sizden ricam aşağıda tamamını verdiğim hasr 6 ve 7. ayetleri dikkatlice okumanız ve bu ayette anlatılanın ne olduğunu anlamanız.
6. Allah'ın onlardan resulüne aktardığı ganimetlere gelince, siz onun için ne at bindiniz ne deve sürdünüz; ama Allah, resullerini dilediği kimselerin üzerine salar. Allah her şeyi yapmakta sonsuz kudret sahibidir.
7. Allah'ın, kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.
Ayetlerden açıkca anlaşılacağı üzere söz konusu olan savaşta elde edilen ganimetlerin paylaşımı ve dağıtılması.Bu işi yaparken peygamberin hukukuna uyun o ne verirse onu alın deniyor.Peygambere bu konuda yetki veriliyor.Hal böyleyken ayetin bir cümesini ayetten koparıp bu cümle hadisleri alın hadislerde ne anlatılıyorsa ona uyun.Peygamberin kuranda anlatılanlar dışında dine ekleme çıkarma yapma yetkisi vardır sonucuna varmakta neyin nesi?
Siz bu yalana gerçekten inanıyormusunuz?
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Katılma Tarihi: 16 ekim 2006 Yer: Greece Gönderilenler: 17
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
insanlar her neyi savunuyorlarsa bunun ortaya koyulmasına izin verilmeli,kendilerini ifade etmelerine fırsat tanınmalı.Silinmesi son derece yanlış diye düşünüyorum
ben kendim müslüman değilim ama dinler üzerinde yoğun araştırmalar yapıyorum ve kendimi islama yakın hissediyorum.araştırma sürecimde www.kurannesli.info sitesiyle tanıştım (bir çok islami siteyle daha tanıştım ama en çok bu site bağımlılık yaptı bende ) işte bu tür tartışmalar o sitede de yapılıyordu.
yalnız kuran,tek kaynak kuran,temel kaynak kuran,kuran ve sünnet,kuran sünnet ve alimler...gibi farklı düşüncedeki insan gruplarını tanımış oldum.mesela fereç hüdür sitesini tanıdım.mehmet yaşar soyalanın sitesini.
özetle bu konularda da az çok fikir sahibi oldum.sayın mehmet yaşar soyalan'ın ''vahiy savunması'' adlı kitabını sabırla okudum.sayın mndrs76'nın alıntıladığı diyalogda geçen konular zaten islam tarihi boyunca tartışılmış.imam şafii,mustafa sıbai,mevdudi,hayri kırbaşoğlu ve daha nicesi bu tezlerle sahneye çıkmış.elbette karşıt görüşler de suskun durmamış ancak sisteme,otoriteye daha yakın duran kuran+hadis ekolü tek kaynak kuran ekolünü baskılamış.tek kaynak kuran düşüncesi yeni bir düşünce değil.ve kuran+hadis kaynaktır diyenlere gerekli cevaplar yalnız kuran diyenler tarafından fazlasıyla verilmiş.bu konuda sayın mehmet yaşar soyalanın ''kuran dışı vahyin imkansızlığı ve vahiy savunması'' adlı kitabı son derece faydalı bir kaynak ve sayın mndrs'in saydığı ve saymadığı bir çok konu ele alınıp tutarlılık derecesi belirlenmiş.
kendi adıma yalnız kuran diyenlerin argümanlarını -kurana daha sağlıklı yaklaştıklarını gözlemlediğim için ve hadislerde akla hayale sığmaz saçmalıklar gördüğüm için- daha tutarlı buluyorum.
selam
__________________ gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak (yuhannaya göre incil )
Kuran da bahsi geçmeyen konulara hadislerle hüküm vermek doğru değildir. Namaz konusunda Allah samimiyet ister. İnsanların kafasını rakamlarla karıştırmak doğru değildir. Allah`a, samimi bir şekilde yaklaşıp namazını kılan insanların bazı hadisler hükmünce, seninki kabul oldu seninki kabul olmadı, gibisinden sözler ifşa edilmesi Allah ile kul arasına girilmesi manasını taşır. Kimin namazının kabul olduğunu elbette ki Allah daha iyi bilir. Hz. Musa kutsal vadiye geldiğinde ona namazı kılması söylenmişti peki neden Hz. Musa namazın nasıl kılındığını Allah a sormadı dersiniz.
Allah ile kul arasına girmeyin. Özelliklerde ibadetlerde;
Bu değerli ve doğru söz sevgili Peygamberimize de, bir başkasına da ait olabilir.dünyada hiçkimse bu sözün kesinlikle sevgili Peygambere ait olduğunu ispatlıyamaz. Dediniz
Sesler de aynı parmak izi gibidir. Nasıl bugüne kadar gelen ve gelecek olanların parmak izleri aynı değilse,saçları da farklı ise sesleri de farklıdır.
Dünya kurulalıdan beri tüm sesler uzaya gitmeyip yer kürede farklı frekanslarla dolaşmaktadır. Yani herkesin sözü dünyadadır.
Bu bilimsel gerçek üzerine, özellikle dünyaya gelen önemli şahsiyetlerin ses frakansları çözümlenip, söylediği sözler derlenecektir.
Böyle proje olduğunu bilmenizi istedim.Detaylarını sormayın ben de bilmiyorum. Ama bilenlere ulaşılabilinir
kendi adıma yalnız kuran diyenlerin argümanlarını -kurana daha sağlıklı yaklaştıklarını gözlemlediğim için ve hadislerde akla hayale sığmaz saçmalıklar gördüğüm için- daha tutarlı buluyorum.
Allah senin Kuranla azizeliğini arttırsın Meryem hanım.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma