Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
"24:31'de anılan
ziynetler, inanan kadının vücudundaki avret yerleridir, örneğin
memeleridir," diyen kişiler İslama zinayı layık
görüyorlar. Bu kişiler ister Hayrettin Karaman gibi bir fıkıh profesörü
olsunlar ister hanif gibi farklı konumda biri, fark etmiyor: o ayıp olduğu yerde
duruyor.
Oysa gerçek alabildiğine basit:
Yüce Allah
ziynet diyor; o halde ziynettir onlar; "ziynetin yeri"
değildir. Allah ne diyorsa o!
Örneğin kadının ziyneti, uzun bir
gerdanlığı ya da altın zinciridir; bu ayette memeleri olamaz. "Olur olur, bal
gibi olur!" demeyi sürdürürseniz Arapça metindeki karşılığı "ıt tabi'iyne
gayri ûlil ırbeti min er-ricâl" olan "kadına bağlı ihtiyaçsız
erkekler"e kadının memelerini açıverirsiniz.
Hanımlar, beyler! Bunun
sonu zinaya varır. Bunun anlamı İslama zinayı layık görmek olur.
Gerçek
aşırı derecede basit olduğu için mi görmüyorsunuz? Bakın. Yüce Allah inan
kadının, ziynetlerini o erkeklere açıp göstermesinde sakınca bulunmadığı
söylüyor; o halde sakınca yoktur. Neden olsun ki! Hele o erkekler o zinciri
kadına örneğin doğum günü hediyesi olarak verdiyse! Bırakın açıp göstermesinin
sakıncalı olmasını, asıl açıp göstMEmesi ayıp olur.
Ama inanan kadın
kendisine namahrem olan o erkeklere avret yerlerini
a-çıp-gös-te-re-mez. Yoksa işin sonu zinaya varır.
24:31'deki ziynet
kelimesine ulema tarafından bu yanlış anlamın yüklenip şu ahlaksız hükümlerin
verlilmesi gerçek birer Müslüman olan sizi utandırmıyor mu:
Köle,
malikesinin her yerine bakabilir çünkü evin içinde kaçmak güçtür (Ateş).
Köle kendisini şehvetinden emin hissediyorsa hanımına bakabilir
(Bursevi).
Hz Fatıma Hz Peygamberle birlkte köleleri odaya girdi diye
entarisiyle başını kapatınca beline kadar vücudunu açtı; Allah'ın elçisi,
"Zararı yok, yalnızca baban ve kölen var," dedi (Mevdudi).
Gerçekten yüzünüz kızarmıyor mu?
Selam, Hasan
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
(1)İnanan kadınların gerdanlarını yani oraya
takılan ziyneti örtmeleri isteniyor; başlarını
değil.
(2)Başörtüsü, gerdanı örtecek araçların yalnızca biridir. Tıpkı “Allah yolunda malları
ve canlarıyla cihad etsinler,” ifadesindeki mallar gibi.
Cihad
için mallardan başka araçlar da pek ala kullanılabilir.
Örneğin bilim
adamları bilgileriyle cihad ederler. Onların
bilimsel icadları cihada birer katkıdır.
Yine örneğin güzel ahlak ta makbul bir araçtır. Ki en güzel örneği Hz
Peygamber’de görülür.
Kısacası, Yüce Allah insanların malları ve
canlarıyla cihad etmesini istiyor diye mal kazanmak farz ilan edilemez ve “Cihad
yalnızca mallarla yapılacak!” denemez.
Tıpkı bunun gibi, Yüce Allah
inanan kadınların gerdanlarını başörtüleriyle kapatmasını istiyor diye başörtüsü
farz ilan edilemez ve “Gerdanlarını yalnızca başörtüleriyle kapatacaklar!”
denemez.
Gerdanı örtmenin bir çok aracı var. Örneğin şal, balıkçıyaka bir
kazak, kapalı bir bluz... Onlar da pek ala kullanılabilir.
(3)Ayette
anılan ziynetler kolye ve zincir gibi ziynetlerdir; “ziynet (yerleri)”
değil.
Çünkü ayette “Ziynetler çocuklara, erkek kölelere ve ihtiyaçsız
erkek hizmetçilere açılıp gösterilebilir,” deniyor.
Ziynetler eğer
yalnızca kocaya açılabilen avretler anlamında “ziynet (yerleri)” olsaydı
kocanın dışındaki o müstesna kimselere de yasak edilirdi.
(4)Listedeki
istisnalar güvenilir kimseler dir,
mahremler değil. Yani onlara örneğin kolye ve zincir çıkarılıp
gösterilebilir ama zincirin (yeri) olan memeler gösterilemez.
Listedeki
istisnaların mahremler olduğunu kanıtlamaya kalkmak ise “abesle
iştigal”dir.
Örneğin “ma meleket eyman ühünne”nin yalnızca
cariyeler olduğu iddiası abestir. Çünkü ayette buna dair hiçbir ipucu
yok.
Nur 31’de yalnızca cariyeler söz konusu ediliyor olsaydı orada
da gerekli ipuçları verilip kuşku giderilirdi. Kur’an kuşkudan arınmış bir
kitaptır.
Yine örneğin ziynetleri görmesi sakıncasız sayılan çocukların
kadınların mahrem (yerleri)inden habersiz olduğu
iddiası da abestir. Çünkü “kadınların avretlerinden habersiz” burada yaşına
ermemiş demek. Oysa inanan kadının avret (yerleri)ni yaşına ermemiş çocuklar
da göremez. Nur 58’de yasak edilmiştir bu.
“Kadınların ihtiyaçsız
erkek hizmetçileri” ise adı üstünde erkektir.
Kadınların avret (yerleri)ni yaşına ermemiş olan çocuklara bile yasaklayan
Allah, erkek hizmetçilere göstertir mi?!
Bu forumda bir kardeşimiz,
“Onlara ziynetler konusunda güvenildiğine göre ziynet (yerleri) kobusunda da
güvenilebilir,” dedi. Bu iddiasını bir daha bir daha düşünmesi
gerekiyor.
Hayır! İnanan bir kadın onlara örneğin kolye ve zincirini
çıkarıp gösterebilir ama zincirin (yeri) olan memelerini gösteremez.
(5)Ne yazık ki bir başörtüsü inadına bu kimseler inanan kadının
mahremleri sayılmış ve İslama fuhuş layık görülmüştür.
Örneğin
Prof Süleyman Ateş KUR’AN-I KERİM TEFSİRİ adlı eserinde “Ayette anılan
mahremler, kadının her yerine bakabilirler,” diyor ve açıklıyor:
“Malikesi, kölenin mahremidir. Evin içinde bunlardan kaçmak güçtür.“
Evet, resmen ar damarı çatlamış olmalı!
O yüzden bu forumdaki
bir kardeşimiz Profesör Ateş’i cahil ilan edip ulema listesinden
sildi.
Oysa asıl silinmesi gereken, o çarpık zihniyettir. Yoksa
Ateşler silmekle bitmez. Bütün taklitçi ulema birer Ateş. Açın bakın
kitaplarına.
Buyurun:
“Köle ister iğdiş edilmiş olsun ister cinsî
temas gücü bulunsun, fark etmez. Kadının o köle ile hacca gitmesi ya da
yolculuğa çıkması caiz değildir. Fakat kölesi, kendisini şehvetten emin
hissettiği zaman ona bakması caizdir.” (RÛHU’L-BEYÂN
TEFSîİRİ)
Hanımıyla yatmayı aklına koymuş olan hangi köle, “Ben kendimi
şehvetten emin hissetmiyorum,” der?
* * *
Yeter artık. “Başörtüsü
Allah’ın emridir,” diyebilmek için Allah’ın dinine bu çamuru sıvayıp durmayın.
24:31’de başörtüsü yok.
Selam, Hasan
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
“Bundan alınacak ders, ilahî yasaları daha karmaşık hale
getirecek taleplerde bulunmama gereğidir. İlk Müslümanların tavrı işte böyleydi.
Onlar sorunları karmaşık hale getirmediler. O devirde İslam hep doğal, kolay ve
hoşgörülü idi. Fakat sonradan gelenler ictihad yoluyla ürettikleri buyrukları
dine eklediler. Bu buyruk ve yasaklar gide gide o kadar çoğaldı ki din
toplum için ağır bir yük haline geldi.” (Reşid Rıza)
Tesettür işte o
beşerî ilavelerden biridir.
Örneğin başörtüsünü peydahlamak için
Allah’ın şu sözleri üzerinde oynadılar: İnanan kadınlar başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üstüne vursunlar. (24:31)
Görüldüğü gibi Yüce Allah’ın buradaki buyruğu son derece net: görtülecek
olan, öğüs yırtmacıdır.
Onlar buna başı da ilave ettiler. “Baş ta
örtülecek!” Neyi istismar ederek yaptılar bunu? Ayette başörtüsü kelimesinin
geçiyor olmasını.
Oysa başörtüsü orda yalnızca bir
araçtır. Tıpkı cihad ayetlerindeki
mallar gibi.
Allah yolunda mallarıyla cihad
etsinler Yırtmaçlarını başörtüleriyle kapatsınlar
Yüce Allah
cihadı farz kılarken “Mal edinmek te farzdır,” mı demiş oldu ki göğüs
yırtmacının örtülmesini farz kılarken “Başı örtmek te farzdır!” demiş
olsun?
“Efendim,” derler; “bu bizim yorumumuz. Siz başörtüsünü nasıl
yalnızca bir araç sayıyorsanız biz de onun farz sayıyoruz.”
İyi ama güzel
kardeşim, yorumlar beşerî görüşlerdir; Allah’ın hükmü olamaz. Siz kendi beşerî
yorumunuzu hangi cesaretle Allah’ın emri diye pazarlayıp “Başörtüsü Allah’ın
emri!” dersiniz?
Siz Allah mısınız?
Selam, Hasan
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
- Kendi ellerinin altında bulunanlar
(cariye olduğunu anlamak için basiretli olmak yeter) - İhtiyaç hissetmeyen
hizmetçileri - Kadınların avretlerini henüz bilmeyen çocuklardan
başkasına göstermesinler.
24:31’de anılan ziynetlerin “ziynet (yerleri)”
olmadığını kanıtlamaya yalnızca bu üç istisna yeter.
Bir kere,
ayet-i kerimede kendi ellerinin altında
bulunanların yalnızca cariyeler olduğunu gösteren hiçbir ipucu
yok. 33:55’te var; 23:6 ve 70:30’da var; 4:3’te... var. 24:31’de yok!
O
yüzden sizin bu yaptığınız şey ne yazık ki çalınan minareye kılıf uydurmak.
Başka hiç bir şey değil.
İkincisi, kadınların
avretlerini henüz bilmeyen çocukların “henüz bilmiyor” olmaları
hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü henüz yaşına ermedikleri için
“henüz bilmiyor” olsalar dahi çocuklar inanan bir kadının avret yerlerini
gö-re-mez-ler. Kur’an’da bu yasaklanmış:
ve yaşına ermemiş olanlarınız - vellezîne lem yablug el hulume... (Nur elli sekiz)
“İhtilam
olma (buluğa erme)” deyimi erkek çocuklar için kullanılır....
(Ateş)
Üçüncüsü, ihtiyaç hissetmeyen
hizmetçileri ifadesinde ne yazık ki yine esasa müteallik bir çeviri
hatası var. Doğrusu:
ve kadınların ihtiyaçsız erkek hizmetçileri
– vet’tabiîne gayri ûlül ırbeti min er ricâl...
Bu üç istisnanın
hiç biri inanan bir kadının ziynet (yerleri)ni göremez. Yasak kardeşim.
Siz yasaktan anlamaz mısınız?
Selam, Hasan
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
İnanan bir kadın
madalyonunu, zincirini ister teninin üstüne takar ister blüzünün üstüne. Ama her
iki durumda da başörtüsünü onların üstüne koyması gerekir. Çünkü Yüce Allah,
“Başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üstüne koysunlar!”
buyurmaktadır.
Peki istisnalar listesindeki kişilere ziynetler, örneğin
takınılan zincir, nasıl
açılabilir?
Zincir, eğer tenin üstündeyse yalnızca kocaya
açılabilir. İstisnalar listesindeki öteki kişilere ise “ziynet (yeri)”nden yani
vücuttan uzaklaştırmak suretiyle gösterilebilir.
Ziynet başka
ziynet (yeri) başkadır.
Yüce Allah’ın “Ziynet (yerleri)ni
açmasınlar!” yerine “Ziynetlerini açmasınlar!” demesindeki isabeti görmek
zorundayız. Eğer başörtüsünü ayete sokuşturmak inadıyla bu iddiada ısrar
edilirse bunun yolu fuhşa kadar
gider.
Evet, Allah’ın sözlerine beşerî müdahalelerle üretilen
ziynetler eşittir ziynet (yerleri) iddiası şirktir (6:150);
Allah’a iftiradır (16:116); dolayısıyla kurtuluşun yolunu kapatmıştır – inne
ellezîne yefterûne alâ Allah il kezibe la yuflihûn. Sözde İslam dünyasının şu
anda içinde bulunduğu yüz karası durum bunun kanıtıdır.
Özetle, inanan
kadınlar özgürdür. İster başaçık olurlar ister başörtülü. Onları
başörtüsü-çarşaf-burkaya hapsetmek hiçbir kimsenin hakkı ve haddi
değildir.
Ya “Başörtüsü Allah’ın emridir!” yalanı bırakılacak ya da
Kuran’daki İslam.
Selam, Hasan
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Eşanlamlı demek avret kelimesinin de ‚takı’ manasına geldiğini ifade
etmek demektir. Halbuki siz oradaki avret kelimesini ‚tehlikeye açık şey’ olarak
tercüme ediyorsunuz. Ziynet ise ‚takılar’dır.
Eşanlamlı "anlam bakımından bir birine eşit" demek. Yani
örneğin isimlerin eşanlamlı olduğu, onların "aynı şey"i temsil etmesinden
anlaşılır.
24:31'deki "ziynetler" ve "avretler" işte bu yüzden
eşanlamlıdır. Aynı şeyi temsil ediyorlar:
avretler. = tehklikeye açık
şeyler (33:13) ziynetler = tehlikeye açık şeyler. (24:31)
Şu anlatıdan
kolayca anlaşılıyor bu:
"Ziynetler"ini kimseye açmasınlar - la
yübdîne ziynetehünne.
Ama şunlar hariç;
yani şunlara açabilirler- illa: kadınların avretlerinden habersiz çocuklara -tıfl illezîne lem
yazherû alâ avrât ün nisâ....
İnanan bir kadın, çocuklara vücudunu
açabilir mi? Asla! Çok şükür, buna siz de "Asla!" diyorsunuz.
Peki,
ne kaldı geriye açabileceği? Kolye, zincir, halhal gibi takıları. Yani
TEHLİKEYE AÇIK OLAN ŞEYLERİ. Yani AVRETLERİ.
Ziynetler = TEHLİKEYE AÇIK
OLAN ŞEYLER (24:31) Avretler. = TEHLİKEYE AÇIK OLAN ŞEYLER
(33:13)
24:31'deki kadınların AVRETLERİNDEN anlamayan çocuklar
ifadesi sizin zannettiğinizin aksine, "kadınların cinsel cazibesinden
etkilenmeyen çocuklar" anlamına gelmez. Çünkü o nitelik ziynetlerin onlara
açılabilmesinin şartı değildir.
Bu, zaten ayetin içinde örneklenmiş
durumda. "Oğullarına - ebnâ ihinne" deniyor. Oğulların cinsel cazibeden habersiz olmaları söz konusu
edilmemiş ki "kadınların avretlerinden habersiz çocuklar"ın cinsel cazibeden
masuniyetleri söz konusu ediliyor olsun.
O çocukların kolye ve zincir
gibi ziynetlere bakmasının sakıncasız olabilmesi için cinsel cazibeden değil
pahalı ziynetlerin cazibesinden etkilenmiyor olması gerekir.
Görünen o ki
aklınızı yanlış vitese takmışsınız. Yani kadının vücuduna.
Ve o en
değerli varlığınız o yanlış viteste öyle kala kalmış. Hani katili kan çekermiş
öldürdüğü kimseninin yanına. Dönüp dönüp onun yanına gidermiş. Siz de dönüp
dönüp kadın vücuduna gidiyorsunuz.
Kurtarın aklınızı.
Bakın,
"piyrsing" denen takılar moda oldu bir ara. Yıldız ya da yaprak biçiminde
küçücük şeyler. Kadınlar onları burun kapaklarına, alınçatlarına, hatta
göbeklerine yapıştırdı.
Bu durumda ziynetleri kadının vücudundan ayrı
düşünmek zorundasınız. Yoksa inanan bir kadına piyrsing denen ziynetlerini açma
izni verirken göbeğini açma izni vermiş olursunuz.
Özetle 24:31'in
konusu kolye, zincir, halhal gibi ziynetlerdir. Kadın vücudu değildir. Saç baş
değildir. Lütfen bu gerçeği kabul edin ve Allah'ın dinini bu beşerî çarpıtmadan
arındırın.
Selam, Hasan
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yüce Allah’ın yasak değil dediği şey ‘ziynetlerdir’, avret
değil. (Ebu Huzeyfe)
Çok ilginç. Hasan da bunu savunuyor! O da
sürekli şunu söylemektedir: “İnanan bir kadın çocuklara kolyesini, zincirini
açabilir ama zincirin altındaki ziynet (yeri) olan memelerini
açamaz.”
Sayın Ebu Huzeyfe’deki bu değişimi neye yormalı bilemiyorum.
Aklı ermeye, gerçeği görmeye mi başladı?
Ancak ben
ziynetle avret kelimesinin eş anlamlı olmadığını savunmuştum.
Bravo! Elbette eşanlamlı değiller... de hangi avret? Bilindiği
gibi Kuran iki türlü avret tanımı veriyor:
(1)Vücudun alımlı
yerleri ki oralar yalnızca kocaya açılabilir. Örneğin cinsel organlar,
memeler, kalçalar... (24:58-59)
(2)Tehlikeye açık şeyler ki onlar,
çocuklar gibi, 24:31’de isitisna edilen kişilere açılabilir. Örneğin kolye ve
zincir gibi takılar... (33:13)
O halde ziynetler ve TEHLİKEYE AÇIK
anlamına gelen avretler eşanlamlıdır. Ama ziynetler ve VÜCUDUN ALIMLI YERLERİ
anlamına gelen avretler eşanlamlı de-ğil-dir.
Ah bi bilsek sayın Ebu
Huzeyfe’nin beyninde neler dolaşıyor. Hangi avret, kardeşim?
24/31’i dikkatli okuyun. ‘Mümin kadınlar Avretlerini şu şu
kimselere gösterebilirler’ denmiyor. ‘Mümin kadınlar Ziynetlerini, kadınların
avretlerinden anlamayan çocuklara gösterebilirler’ deniyor.
Avretin
gösterilmesi sözkonusu değil. Daha önce yazmıştım: Avret yeri, baba ve
erkek kardeş gibi erkeklerin bile yanında açılmaması zorunlu olan yerlerdir.
Kadın ve erkeğin cinsel organlarıdır.
Aman Allah’ım, Aman
Allah’ım! Ebu Huzeyfe kimlik değiştirip Hasan olmuş! Kardeşim, bunlar benim
doğrularım.
Ziynetler ve ziynet yerleri ise bunun
dışında kalan yerlerdir. Ki onlar da ancak 24/31’de istisna edilen kişilere
açılabilir. Dolayısıyla ‘avretleri anlamayan çocuk demek,
cinsel duyguları gelişmemiş çocuk’ demektir.
Eyvah, sayın Ebu
Huzeyfe’nin aklı yine karıştı: ziynet yerleri açılabilir... miş. Kardeşim,
ziynet yerleri VÜCUDUN ALIMLI YERLERİ anlamına gelen avretlerdir. Örneğin göbeğe
kadar sallanan zincirin (yeri) göğüstür, hatta memelerdir. Çocuklara açılamaz
oralar.
(1)Avretleri anlamayan çocuk, cinsel duyguları gelişmemiş olsa ne
yazar, gelişmiş olsa ne yazar? Hiçbir şey!
Hiçbir şey değişmez çünkü
VÜCUDUN ALIMLI YERLERİ anlamına gelen avretler yaşına ermiş olan çocuklara yasak
olduğu gibi (24:59) yaşına ermemiş olan çocuklara da yasak
(24:58.).
(2)Nur 31’de VÜCUDUN ALIMLI YERLERİ anlamına gelen avretler
yok. Memeler yok, saç baş yok. Eğer olsaydı, tıpkı 24:58-59’daki gibi,
“Çocuklara yasaktır; açılamaz!” denirdi.
“Açılabilir!” deniyor;
açılmasının sakıncasız olduğu belirtiliyor. Tekrar edeyim: Nur 31’de saç baş
yok. Ebu Huzeyfe’miz de bunu diyecek demesine
de...
Selam, Hasan
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Ebu Huzeyfe’ye göre ziynet
(yerleri)dir. Yani 24:58’deki gibi “kadın vücudunun alımlı
yerleri”dir. Bana göre ise kadınların takınındığı ziynetlerdir. Kolye, zincir, halhal. Yani 33:13’teki
gibi tehlikeye açık şeyler.
Napıcez peki; kimi hakem edincez?
Yüce Allah’ı. Yani Kuran’a bakıcaz. Orda Allah ne diyorsa
o!
Örneğin, 24:58’e bakıcez.
Ordaki avret, kadın vücudunun
alımlı yerleridir. Bunu ben daha önce açıklamıştım. Ebu Huzeyfe son yazılarından
birinde onaylıyor. Bu konuda görüş birliği içindeyiz.
Çok güzel. Bu ortak
noktadan hareketle yola devam edebiliriz. Buyurun:
Yüce Allah’ın
24:58’deki uyarısı o ki inanan bir kadının yaşına ermemiş olan çocukları...
avret vakitlerinde annenin odasına izinsiz giremez. Kapıyı tıklatır. Anne üstünü
başını toplar. Çocuk ancak ondan sonra girebilir.
Yani? İnanan bir
kadın, oralarını yaşına ermemiş olan çocuklarına açamaz.
Şimdi
24:31’e bakalım. Eğer ordaki avretler yaşına ermemiş olan çocuklara, 24:58’deki
gibi, yasaksa kadın vücudunun alımlı yerleridir..
“İnanan kadınlara söyle “ziynetler”ini açmasınlar. Yalnız şunlara
açabilirler: kadınların avretlerinden anlamayan
çocuklara - tıfl illezîne lem yazherû alâ avrât ün nisâ.”
Kadınların avretlerinden anlamayan çocuklar, Ebu Huzeyfe’nin
iddasına göre, “yaşına ermemiş olan çocuklar”dır.
Şimdi şu cümleyi bir
daha okuyalım:
Eğer 24:31’deki avretler yaşına ermemiş olan çocuklara,
24:58’deki gibi, yasaksa kadın vücudunun alımlı
yerleridir..
Yüce Allah yasak değil,
diyor. İnanan bir kadın oralarını yaşına ermemiş olan çocuklarına
açabilir, diyor – illa tıfl illezîne lem yazherû alâ avrât ün nisa.
İşte bu! Açılmasına izin verilen o şeyler 24:58’deki avretlerden
farklıdır! Onlar kadın vücudundaki ziynet (yerler)i, alımlı yerleri, avret
yerleri o-la-maz.
Geriye ne kaldı? Ziynetlerdir onlar. Kolye, zincir,
halhal... Tehlikeye açık şeylerdir. Tıpkı 33:13’teki evler
gibi.
Çocuklar kadınların o ziynetlerinden habersizdir. O halde
çocuklardan onlara bir tehdit gelmez. Atın önlerine dünyanın en pahalı
zincirini. Bir de horoz şekeri atın. Şekere uzanırlar. Zincir umurlarında
değildir.
İnanan bir kadın, ziynetlerinden biri olan zincirini çocuklara
açabilir. Ama “ziynet (yeri)”ni yani zincirin altındaki memelerini açıp
gösteremez. Allah yasaklamış kardeşim. Yasak.
Benden bu kadar. Çünkü ben
bunu ancak bu kadar açık ve net anlatabiliyorum. Daha fazlasına gücüm yetmiyor.
Acizim.
Selam, Hasan
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Ebu Huzeyfe’ye
cevap 4: “ZİYNELER” Mİ, “ZİYNET YERLERİ” Mİ?
Nur
Elli Sekiz’e göre göre, avretler insan vucudunun alımlı yerleridir. İnanan bir kadın oralarını yalnızca
kocasına gösterebilir. Erkek kölelerine ve yaşlarına ermemiş olan kendi
çocuklarına dahi gösteremez.
Ebu Huzeyfe’nin cevabı: Neden akıl karıştırsın, sizin erkek köle güvenilir olma durumundadır
önkabulünden yola çıklıdığında problem kalmıyor.
Problem kalıyor,
efendim. Hem de rezil bir hal alarak kalıyor.
Yani sayın Ebu Huzeyfe’ye
göre ha “ziynetler” ha “ziynet (yerleri). Hepsi bir. İnanan bir
kadın, erkek kölesine ziynetlerini açıp gösterebildiğine göre ziynet yerlerini
de pek ala açıp gösterebilir... miş.
Örneğin kolyesini açıp
gösterebildiğine göre kolyenin altındaki göğsünü, memelerini de gösterebilir...
miş.
Sayın Ebu Huzeyfe’nin bunun dışındaki bütün iddiaları birer laf
dalaşı. Karşılık vermek ağırıma gidiyor.
Ama burası konunun can alıcı
noktası. Müzakeresi laf dalaşı ile geçiştirilemez. Sayın Ebu Huzeyfe gerçekle
artık yüz yüzedir. Gerçeği söylemek zorunda:
(1)Ziynetler ile ziynet
yerleri aynı mıdır? Örneğin, kolye ile kolyenin yeri aynı mıdır?
(2)Yüce
Allah’ın 24:31’deki açıklamasına göre inanan bir kadın erkek kölesine
ziynetlerini, örneğin onlardan biri olan kolyesini açıp gösterebilir. O halde
kolyenin altındaki göğsünü, memelerini de gösterebilir mi?
(4)Saç baş, ziynet
yerlerinden biri olduğuna göre inanan bir kadın, erkek kölelerine saçını başını
açabilir mi?
(5)Kuwait asıllı bir karı koca tanıyorum. İkisi de Müslüman.
Kadının adı, Miraj. Milletlerarası Kadın Hakları Komitesinin sözcüsü. Kocası,
Hassan, Amerikan ordusunda savaş pilotu.
Saddam Hüseyin, şu anda harb
esiri. Yani köle. Şimdi Saddam onlara teslim edilirse sizin 24:31 yorumunuza
göre olacakları bir düşünün: Miraj, Saddam’a ziynet yerlerini açıp
gösterebilir.
Allah gerçekten buna mı izin veriyor?
Sizin
24:31’den anladığınıza göre Yüce Allah, Miraj kardeşimizin Saddam’a nelerini
açmasına izin veriyor; kolye gibi “ziynetler”ini
mi, kolyenin altındaki göğüs ve memeler gibi “ziynet yerleri”ni mi?
Selam, Hasan
Alperen: Yazıların bir kısmı İktibas Forum'dan alınmıştır. Hasan Akçay'a verilen yanıtları ve müzakerenin tamamını oradan okuyabilirsiniz.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Aynı konudaki yazıları foruma topluca asıp daha önce okumamış olanlara onları bir bütün halinde değerlendirme imkanı sağladığınız için candan teşekkür ederim.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma