Yazanlarda |
|
Muhsin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 subat 2007 Gönderilenler: 401
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
slm,ulu-yol düsüncelerinize aynne katiliyorum,bizlerde insallah "Kurban"hediyelerimizi para olarak,aclik ve sefalet icinde yasayan Insanlara, Afrika`daki Vakiflara göndermeyi düsündük, Insallah.
Selametle kaliniz.
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam arkadaşlar,Hüseyin Hatemi'nin bu konuyla ilgili olan ve doğruları çok,yanlışı az bir yazısını asıyorum:
Kurban ve kurbet
İslâm'ın en büyük bayramı yaklaşıyor. Bu
yıl daha mı iyi olacağız? İbrahim Peygamber, oğlunu boğazlamaya
kalkışmadı. İsmail Peygamber'i, o sırada tek oğlunu; çok seviyordu.
Peygamberler de ma'sumdurlar. Allah'dan böyle bir emir de sâdır olmaz.
İnanmayan varsa, Sâffât Suresi'nin 102. âyetine baksın! Burada Hazret-i
İbrahim Halîlullah'ın adağından bahis var mı? Sadece “rüya”dan bahis
var! İbrahim Peygamber bu rüyanın yorumunu elbette derhal yaptı:
-Rabbim, çok sevdiğim tek çocuğumu alırsa benim sevgi ve imanımın
sarsılıp sarsılmayacağını soruyor. Bu bir peygamberlik sınavıdır!
İşte bu sınavda Hazret-i İbrahim de, oğlu
İsmail de başarılı oldular. Baba, biricik sevgili oğlunu secdeye
getirerek, teslimiyetini her ikisi için Rabbine arz etti. Bunun üzerine
o sırada bir insanın erişebileceği en büyük sevinç ve onur kaynağı
İbrahim'e erişti: -Selâmun alâ İbrahîm! Selâm İbrahîm'e! (Sâffât,
37/109).
Ne var ki, İbrahim soyundan gelecek olan Yüce
Sevgili Resûl-i Ekrem'in (S.A.) torunu Huseyn'in, ileride “Zibh-i Azîm”
(Seyyid-uş-Şuheda) olacağı da vahyedildi. (Sâffât, 37/107). Daha
sonraları Huseyn unutuldu ve bu mübarek ve mukaddes “simge”nin yerini
“gökten indirilen kınalı koç” aldı. Buna rağmen; bir tarafdan Roma, bir
yandan Fundamentalist, bir yandan da mahallî Yahudî yönetimi baskısıyla
bunalan yoksul ve Mustaz'af Yahudî halkı; ve sonra diğer Mustaz'aflar;
Hazret-i Mesîh'i (A.S.) tez yitirince, -Çarmıh'a gerilmeyip- gözlerden
gizlenince; ümitlerini güçlendirmek için Hazret-i Mesih İsa
Aleyhisselâm'a “Zibh-i Azîm” unvanını da verdiler. Esasen “imtihan
olayı”nda imtihan edilenlerden İsmail'in (A.S.) yerine de, ırkçılık
güçlenince, İsmail'den sonra, Sâra'dan doğan İshak (A.S.) geçirilmiş
idi. “Allah'ın ahdi” sadece İshak soyuyla olabilirdi.
Resûl-i Ekrem (S.A.) Arz'ı teşrif edince,
erkek çocuğu yaşamadığı için mukaddes ve mübarek gönlünü incitenlere
karşı; Fâtıma'dan devam edecek olan mübarek soyu; “Kevser” simgesiyle
kendisine bildirildi, ne var ki “v'enhar” ile Huseyn'e de işaret edildi.
Ey Azîzan, çocuklarımıza “Allah gökten koç
indirmeseydi sizi kesicaktık!” demeyelim sakın! Koestler'in intiharına,
Kierkegaard'ın, belki Nietzsche'nin de dimağî nezleden muztarip
olmasına; vallahu a'lem, bu gibi temelsiz sözler sebep olmuştur,
evlâdınıza kıymayın! İnsan sözünden sorumludur. Diline mukayyed olmak
gerektir.
Ey Azîzan, sakın ve sakın, zinhâr ve zinhâr,
“kurbanın anlamı; gan ahıtmah, böylece insanın canavar yönünü hayvanlar
üzerinde, gan gohusu virerekten yaduşturmahdur ellelem!” de demeyelim
sakın! Bu sözün şeâmeti, “kesicaktık!” boşboğazlığının şeâmetini solda
sıfır kılar! İslamofobia sempozyumu kaşığıyla birşey verilebilse dahî,
başka bir sempozyum sapıyla, kaş yapayım derken göz çıkarılabilir.
Böyle diyenlerin, sonra ne yüzle Darwin'i suçladıklarını anlayamam.
Ey Azîzan, Vedûd, Rahman, Rahîm, Gafûr,
Settar, Selâm ve Erhamerrâhimîn olan Rabbimiz Allah, “kurban” adıyla
kesilen hayvanların ne eti, ne de kanının Allah'a erişmeyeceğini
buyurmuyor mu? (Hacc Suresi, 22/37)
Ancak takvâmız erişeceğine göre, takvâ da
sevgi, iman ve ümîd demek olduğuna göre, Emîr-ul-Mü'minîn'in “şüphesiz
hayvanlardan da sorumlusunuz” uyarısına hiç kulak vermeyecek miyiz?
Hacc Suresi'nin 22/33. âyetine bir bakın, hayvanların, ancak üreme ve
üretme yeteneklerinin “kesilmesinden” sonra “kesilebilecekleri” anlamı
çıkmıyor mu? Bu hayvanların da Hacc merasimi sırasında kesilmelerinin
amacı; yedinci milâdî yüzyıl şartlarına uygun olarak, yoksul hacıların
sıkıntı çekmelerini önlemek değil midir? Şu halde bugün bu sıkıntı
başka yoldan giderilebiliyorsa, niçin mutlaka; kurban bayramlarında her
yer kızıla boyansın ve “Allah için kurban, küp için kavurma!” kanunu
yürürlüğe girsin? Görüyorsunuz ey Azîzan, “İslâm'ın en büyük bayramını
kavurma şölenine döndürdünüz” tesbitini ilk kez yapan ben değilim! Bu
sözün ikinci kısmına uyanlar, kavurma şöleni yapmıyorlar mı?
Şu halde “kurban”, “sadaka”nın bir nev'idir ve
Ramazan Bayramı gibi, gücü yetenin bu malî ibadeti için de “fitre”
(Fıtra) gibi bir ölçüt olması gerekir. Nedir? Kanaatimce, fitre, meselâ
bir “aile” için verilecek ise, o ailenin bir aylık mutfak masrafının
otuzda biri, diğer bir deyişle, bir kişi için bir günlük -ortalama-
mutfak masrafıdır. Hacca gidenler veya gitmeyenler için Kurban (Allah'a
yakınlaşma) sadakası, on günlük -ortalama- mutfak masrafıdır. (Bakara,
2/196)
Ey Azîzan, malî gücümüz yetiyorsa, bütün aile
için, en az on günlük mutfak masrafımız tutarında bir parayı, açlık
çekenlere verelim veya gönderelim. Bu paralarla, daha doğrusu bir
kısmıyla, açlık çeken ülkelerde hayvancılığı da teşvik edelim. Onlar da
bu hayvanların sütünden ve yününden yararlansınlar ve ne biz vaadesi
yetmeyen bir hayvan keselim, ne onlar! Bizim canımız can da,
hayvancağızlarınki patlıcan mı? Patlıcan yiyene kim ne diyebilir ki?
Âşıklarını eyledi dîvâne badımcân! Âfiyet olsun ey Azîzan!
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
BAYRAMDA HAYVAN KESMEK KİMİN EMRİ?
Allah’ın
emri değil. Öyle olsaydı Yüce Allah açık bir şekilde “Zilhicce ayının 10’unda
mali gücü yerinde olan, her coğrafyadaki her Müslüman hayvan kurban etsin”
derdi.
Bu
geleneği din adına, vacip inancıyla icra etmek yanlıştır. Çünkü Allah’ın
emirleri Kur’andadır. Sevaba girme bahanesiyle caddeleri ve sokakları kan
gölüne çevirmek çirkindir. Hele bunu bayram edinmek saçmadır. Bu et bayramının müslümanlıkla
ilgisi bulunmamaktadır.
Yoksula
yardım her zaman yapılmalıdır. İhtiyacı ne ise o sağlanmalıdır. Gelenekler
gelenek olarak kalmalı, dinleştirilmemelidir.
Allah’a hayvan
kurban etme yok mudur? Vardır elbet. Fakat sadece Hacc görevi esnasında.
Hacc
Suresi’nde bizlere neden, ne zaman ve nerede hayvan kurban edileceği
bildirilmiştir:
HACC SURESİ
26. Bir
zamanlar İbrahim için, o evin yerini, şöyle diyerek hazırlamıştık: Bana hiçbir
şeyi ortak koşma, evimi; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükû-secde edenler
için temizle.
27. İnsanlar içinde haccı
ilan et ki, gerek yaya olarak gerekse derin vadilerden gelerek, yorgunluktan
incelmiş binitler üzerinde sana ulaşsınlar.
28. Kendilerine ait bir
takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık
hayvanlar üzerinde belirli günlerde Allah'ın adını ansınlar. İşte bunlardan
yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun.
29. Sonra, kirlerini
atsınlar, adaklarını yerine getirsinler, saldırılardan korunmuş/tarihî/yüce evi
tavaf etsinler.
30. İşte böyle. Kim Allah'ın
yasaklarına saygılı olursa bu, Rabbi katında kendisi için çok hayırlı olur.
Karşınızda okunarak açıklananlar hariç, tüm hayvanlar size helal kılınmışır.
Artık putların pisliğinden, yalan sözden uzak durun.
31. Allah'a ortak koşmadan,
hanîfler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar
kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
32. İşte böyle. Kim Allah'ın
kutsallık nişanı yaptığı şeyleri yüceltirse bu yaptığı, gönüllerin
takvasındandır.
33. Onlarda sizin için,
belirli bir süreye kadar yararlar vardır. Sonunda onların varacakları yer
saldırılardan korunmuş/tarihî/yüce evdir.
34. Biz her ümmet için bir
kurbanlık hayvan kesme zamanı/kurbanlık hayvan kesme yeri/kurbanlık hayvan
kesme tarzı belirledik ki, kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık
hayvanların üstüne Allah'ın ismini ansınlar. Sizin tanrınız bir tek tanrıdır; o
halde yalnız O'na teslim olun. Alçak gönüllü, saygılı kişileri muştula.
35. Onlar öyle insanlardır
ki, Allah anıldığında kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namazı
gözetirler. Ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler.
36. Biz o büyükbaş
hayvanları da sizin için Allah'ın kutsallık nişanları arasına koyduk. Sizin
için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerine dururken,
üzerlerine Allah'ın ismini anın. Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan
yiyin; isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da doyurun. Allah o hayvanları
sizin hizmetinize verdi ki, şükredebilesiniz.
37. Onların etleri de
kanları da Allah'a asla ulaşmaz; fakat sizin takvanız O'na ulaşır. Onları size
bu şekilde boyun eğdirdir ki, sizi hidayete erdirdiği için Allah'ı yücelterek
anasınız. Güzel düşünüp güzel davrananlara müjde ver.
38. Allah, iman edenleri
savunur. Şu da kuşkusuz ki, Allah hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
hakkı sıddık Newbie
Katılma Tarihi: 22 ekim 2007 Gönderilenler: 20
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam ederek ve özür dileyerek...
adalet:selam arkadaşlar,Hüseyin Hatemi'nin bu konuyla ilgili olan ve doğruları çok,yanlışı az bir yazısını asıyorum:
Kurban ve kurbet
İbrahim Peygamber, oğlunu boğazlamaya kalkışmadı. [37/102’deki EZBEHUKE’ye, mealler genelde “seni kesiyorum” anlamı vermişler. kesmekle boğazlamak farklıysa bilemem.]
Peygamberler de ma'sumdurlar. [Bunu çözememiş bir büyüğümüz, kurban ve kurbeti nasıl çözümleyecek merak ettim. Bkz:48/2]
Allah'dan böyle bir emir de sâdır olmaz. İnanmayan varsa, Sâffât Suresi'nin 102. âyetine baksın! [O ayeti hocamız bizzat kendisi yeniden gözden geçirmeli]
Burada Hazret-i İbrahim Halîlullah'ın adağından bahis var mı? [Evet, NEZİR’den bahis yok]
Sadece “rüya”dan bahis var! İbrahim Peygamber bu rüyanın yorumunu elbette derhal yaptı: -Rabbim, çok sevdiğim tek çocuğumu alırsa benim sevgi ve imanımın sarsılıp sarsılmayacağını soruyor. Bu bir peygamberlik sınavıdır! [Rüyadan değil, DÜŞ’ten bahis var. Hocamızın kendisine ait olan bu yorum, sanki ayette geçiyormuş gibi aktarılmış.]
İşte bu sınavda Hazret-i İbrahim de, oğlu İsmail de başarılı oldular. [İsmail de herhalde şöyle yorumladı: Rabbim benim canımı kendisine bağışlayıp bağışlamayacağımı soruyor/merak ediyor. Bu bir elçi oğlunun imtihanıdır.]
[Rivayetlere pek aldırmayanlar, “Ey Azizan” diye başlayan cümleye kadar olan bölüme, nasıl yanlışı az bir yazı diyebilmişler. Bu tuzağı nasıl fark edememişler; çok merak ettim.]
.
, Vedûd, Rahman, Rahîm, Gafûr, Settar, Selâm ve Erhamerrâhimîn olan Rabbimiz Allah, “kurban” adıyla kesilen hayvanların ne eti, ne de kanının Allah'a erişmeyeceğini buyurmuyor mu? (Hacc Suresi, 22/37) [Kesilmeyen hayvanın mı etindn ve kanından bahsetmiş ayet. Canlı bağışlanır dnilecekse derim ki: Ben fakir olsam canlı hayvanı, eğer kesmeyeceksem, üste para verseler almam. Onun bakımı kolay mı. Fakir kendine bakamayan demek değil mi zaten. Eh yazının her yerin şerh düşecek halimiz yok. Çünkü az da olsa doğrular da var]
__________________ yanlışları ve yanlışlarımızı görelim..
|
Yukarı dön |
|
|
kartveli Uzman Uye
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
alperen bey dediklerine aynen katılıyorum esasen bayramın her türlüsünü saçma ve gereksiz buluyorum ama yine de devlet bayramlarını din adına uydurulmuş bayramlarından daha zararsız görüyorum.en azından dini bayramlardaki gibi kimse benden kutlama falan beklemiyor ama gel görki şimdi milletin batıllıklarına bulaşmayım diye kara kara hangi deliğe gireceğimi düşünüyorum. ama kayınçomu arayıp bayramlaşmasam olmayacak heralde adama durumu anlatsam bana sapık muamelesi yapar zaten anlayacak kapasiteside yok ne yapam Allah affetsin bize güç versin ayrıca hatemi beyin dilindende pek bir şey anladığımı söyliyemicem biri tercümesini yaparsa memnunu bahtiyar olucam
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam
Kartveli Bayramlarda
insanlar birbirlerine daha fazla yakınlaşıyor. Sevgi, saygı, hürmet ve diyalog
artıyor. Paylaşma ve yardımlaşma tavan yapıyor. Buna gereksiz ve zararlı diyemeyiz
tabiki. İnsanların
bayram kabul ettikleri bir günde “ne bayramı birader” diyerek terslik ve
asosyallik de yapmamalıyız. Güzel geçinmek ve güzel sözle hareket etmek bize
Allah emri. Fakat
şunu bilmeliyiz ve güzellikle bildirmeliyiz insanlara: bayramlar Allah’ın emri,
dinin bir gereği değildir. Öyle olsaydı vahiy ile bildirilirdi bize. Bayram
yapacaksak bunu din adına değil gelenek adına yapmalıyız. Geleneklerimizi
dinleştirmeden gelenek olarak yaşatmak lazım. Şirk
iliklerimize kadar işlemiş maalesef. Bayram yapmak dinin bir gereği kabul
edilmiş, içine bir sürü de ibadet, kural ve yasak sokuşturulmuş. Bayram
günlerinde oruç tutmak harammış. Mali gücü bulunan her coğrafyadaki her müslüman
kurban kesmek zorundaymış. Bayram namazı vacipmiş. Çünkü Kevser Suresinde Allah
öyle buyurmuşmuş. Surenin konseptine bakın, yorumdaki saçmalığı görün. Arefe
günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar
teşrik tekbirleri getirmek zorunluymuş. Haccı Allah 120 güne yaydığı halde
illaki bayram günlerinde itiş kakışla hatta öldüresiye yapmak şartmış. Vesaire,
vesaire… Arkadaş
bu senin babanın dini değil. Öyle kafana göre kural-yasak ekleyemezsin bu dine.
Edeceksen Kur’andakini ekleme-çıkarma yapmadan kabul et. Adam içki
içmez, kumar oynamaz, kadına-kıza bakmaz günah diye ama açıklara kulaç atar
şirk denizinde. Kendilerini
Müslüman olarak niteleyen herkese sesleniyorum. Artık şu şirk olgusunu
dışımızdakilere özgülemekten vazgeçelim. Hanifliği birinci ve öncelikli gündem
maddesi edinelim. Allah’ın affetmeyeceği yegane suçun şirk yani ortak etme olduğunu
hatırımızdan asla ama asla çıkarmayalım. Muhabbetle,
Alperen
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
" Bayram yapacaksak bunu din adına değil gelenek adına yapmalıyız. Geleneklerimizi dinleştirmeden gelenek olarak yaşatmak lazım."
Yanlışa kapı açmanın başka versiyonu.Sorun zaten Allah'ın demediğini ne şekilde olursa olsun dedirtmeye çalışmaktır."Biz atalarımızı böyle yaparken bulduk"ta bu değil mi?Sizin birşey demenize gerek yok,onlar size sataşacak malzemeyi bulurlar merak etmeyin.Yoksa siz "newroz"un Hak olduğunumu zannediyorsunuz?Yanlışsam düzeltin dostlar!
|
Yukarı dön |
|
|
|
|