Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bakın, ar damarı çatlamışlığı ta nerelere vardırıyorlar. Mevdudi'nin "Tefhimu'l Kur'an"ından, Nûr 31 dipnot 44:
…bir defasında Hz Peygamber (s.a) kölesi Abdullah b. Müsa’de el-Fezarî ile kızı Hz. Fatıma’nın evine gider. O zaman Hz. Fatıma’nın üzerinde ayaklarını açıkta bırakan bir entari vardı; başını örtse ayakları, ayaklarını örtse başı açıkta kalıyordu. Hz. Peygamber (s.a) kızının utandığını görünce, "Zararı yok, yalnızca baban ve kölen var!" buyurdular. (Enes b. Malik’ten Ebu Davud, Ahmed, Beyhaki).
Anladık mı; Hz Fatıma erkek kölesini görünce ne yapmış?
(1)Açıktaki ayaklarını örtmüş entarisiyle. (2)Ama başı da açıkmış; yoksa ayaklarını örtünce başı niye açılsın? Entarisiyle başını örtmüş…
Bir kadın entarisiyle başını örtmeye çalışırken nereleri açılırsa Hz Fatıma’nın oraları açılmış. Aklınızı işletin; nereleri açılır? En iyisi, kendiniz bir deneyin. Aynanın önünde entarinizle başınızı örtün. Nererleriniz açılıyor?
Hz Fatıma utanmış. Hz Peygamber, "Zararı yok; yalnızca baban ve kölen var!" buyurmuş.
..................................
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Argumanlara gore Kuran'da olmayan birseyi tatbik eder. Hatta size gore de Kuran'da olan birseyi de tatbik etmez. Buyrun; Buhârî´nin bir rivâyetinde Müverrik der ki: "Ýbnu Ömer (radýyallahu anhümâ)´e sordum: "Kuþluk namazý kýlar mýsýn?" Bana "Hayýr!" dedi. Ben tekrar sordum: "Ya Ömer?", "Hayýr!" dedi. Ben: "Ya Ebû Bekr?" dedim. O: "Hayýr!" demeye devam etti. "Pekala, dedim ya Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)?"
Akil varsa zaten, peygamber tatbikine gerek var midir?
Ben sizi yargilamadim. Sirk kosmam icin yargilamam gerekir ki muslumanliginiza etmis oldugum tekbir soz yoktur. Varsa ispat edin bana.. Koydugum hadisler ulu(!) alimleriniz tarafindan yazilan hadislerdir. Sirk kosan onlardir, siz kabul etmek istemeseniz de..
Oysa siz beni peygamberden nefret etmekle itham ettiniz. Islamdan uzak olmakla itham ettiniz.
Ben de diyorum ki;Siz Allah misiniz?
Yetmezse sunu da okuyun.
büyülenen kimsedeki büyüyü çözmek, onu sihirden kurtarmak için yapýlan bu mukabil ameliyeye Nüþre denir. Buna da câiz deðil diyen olmuþsa da ailmlerin çoðuan göre caizdir. Saîd Ýbnu'l-Müseyyeb'in: "Allah, zarar veren (sihr)i yasakladý, fayda vereni yasaklamadý." dediði rivâyet edilir. Katâde merhum da: "Kiþi, kendisine yapýlan sihri tedavi edecek kimseyi arar" der. Ýbnu'l-Cevzî, bu ruhsatý þöyle ifade eder: "Nüþre, büyülenmiþ, kimsenin büyüsünü çözme meselesinde, Ahmed Ýbnu Hanbel'e sorulunca: "Bunda bir sakýnca yoktur" cevabýný verir. Gerçi Ebû Dâvud, el-Merâsil'de Hasan Basrî'nin bir mürseli olarak Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'in: “Nüþre (büyü bozma) þeytan iþidir" buyurduðunu rivayet etmiþtir.
Âlimler bu hadisi: "Resûlullah amelin aslýna iþaret etmiþ olmalýdýr, çünkü asýl itibariyle bu da sihirdir, hüküm kasda göre deðiþir, kim bununla hayýr kastederse, bu hayýrdýr, kim de þer kastederse þerdir" diyerek yoruma kavuþtururlar.
Ýbnu Hacer þu hususa da dikkat çeker: Hasan Basrî'nin hasr ifade eden mürselinin zâhirine göre amel edilmemelidir. Çünkü, sihir bazan, (esas itibariyle meþru olan) rukye, dua ve ta'viz (muska) yoluyla da çözülebilmektedir.
Sihir, buyu, gerekcesi ne olursa olsun haram midir? Haramdir. Hadi Kuran'i biraktik tatbik'e baktik. Ne gorduk?
Peygamber'de hayvan kafasindan medet umuyor(sozde)
Aktarilagelen hangi tatbike inanayim simdi? Iyi niyetle(hasa!) sihir yapacak olsam?
Resulu dinleyip amelin aslina bakacagim. Ama ya benim iyi niyet gordugum, baskasina ser'se? Ne olacak?
Kuran'a mi? Tatbik'e mi? Koydugum hadisler tarafinizdan bahsedilen, peygamber tatbiki ile son derece alakali.. Bakin peygamber soyluyor, amel iyiyse buyu yapin diye..
Okursaniz gorursunuz. Neresinden tutsaniz, elinizde kalacak olan hadis kulliyatini gorunuz. Resul'un agzindan cikmadigi halde, onun agzindan duzulmus cumleleri gorunuz.
Peygamber doneminde yasayip kendisini birebir gorseydiniz, ORTAK AKIL tasariminizda hemfikir olurdum sizle birlikte.. Ama ne yazik ki degilsiniz.
PEYGAMBERINIZ ICIN SAVASMAYA RAZIYSANIZ VE SOZUNUZDE DURUSTSENIZ, once hadisi yok sayip, Kuran'a sarilin.
Peygamber elbet tertemizdir. Ama tatbiklerini goruyorsunuz aktarilan hadislerde.. Bunlarin hepsi insani yanlisa goturebilecek amellerdir.
Benim baska ak'la ihtiyacim yok. Cunku o rabbim tarafindan verildi. Dolayisiyla rehberim Kuran.
teşekkürler Sasha Kardeşim.
Muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Hz.Muhammed'i kendisine karşı ve o'na atfedilerek yapılan çirkin iftiralara karşı hem o'nu hem de tüm Rasülleri bu çirkin yakıştırma ve iftiralara karşı korumak / kollamak ve desteklemek amacıyla, uyduruk ve aslı olmayan hadis İDDİAlarını ortaya çıkarmak suretiyle, bu çirkin iftiraları etkisiz hale getirmektir gayemiz...dolayısıyla insanlarımızın genelde haberdar olmadığı bu çirkin hadis İDDİAlarının gerçekte: Dinimiz= Kur'an'a bir saldırı amacıyla türetildiğini , tahrif edemedikleri tek mahfuz Kitap olan Kur'an'a bu hadislerin yapıştırılarak, dessasane yol ile bir şekilde Kur'an'ın tebdil edilmeye , tahrif edilmeye çalışıldığının insanlara açık edilmesini istiyoruz...Muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Fatiha Suresi
Ravi :Adiyy İbnu Hatim
Hadis :
Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: (Fatiha`da geçen) el-mağdub aleyhim
(Allah`ın gazabına uğrayanlar) Yahudilerdir, ed-dallin (sapıtanlar) da Hıristiyanlar`dır"
HadisNo :440
Bu ibnu Hatim kardeşimizin de epeyce bir Hatim etmesi gerek KuRanı...
umarız etmiştir.Laf olsun diye Hadis uydurmanın cezasını karşılar mı bilmiyoruz.
Onun da işi Allaha kalmıştır.Niye Sapıtanlar yahudiler ve hristiyanlar da Müşrikler değil?
diye sormayacağım zira hadis de mantık aramak abesle iştigal
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Nisa Suresi
Ravi :Cabir
Hadis :Hastalanmıştım. Geçmiş olsun demek üzere, Resulullah (sav) ve Hz. Ebu Bekir (ra) yaya olarak bana uğradılar.
Bize
geldiklerinde baygınmışım. Resulullah (sav) abdest aldılar. Abdest suyundan üzerime serptiler.
Bunun üzerine ayıldım. Karşımda Resulullah (sav)`ı görmez miyim! Hemen sordum: "Ya Resulullah,
(görüyorsunuz ölmek üzereyim) malımı ne yapayım?" Bana cevap vermede acele etmedi. Derken miras ayeti geldi.
"(Ey Muhammed!) Senden fetva isterler, de ki: "Allah size ikinci dereceden
mirasçılar hakkında fetva veriyor: Şayet çocuğu olmayıp bir kız kardeşi bulunan kimse ölürse, bıraktığının yarısı kız
kardeşe kalır. Fakat kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi ona tamamen varis olur.
Eğer kız kardeşi kalmışsa, bıraktığının üçte ikisi onlaradır.
Eğer mirasçılar erkek ve kadın kardeşlerse, erkeğe, iki kadının hissesi kadar vardır.
Doğru yoldan saparsınız diye Allah size açıklıyor.
Allah her şeyi bilir" (Nisa, 176) (Bir rivayette şöyle denmektedir: "..(Sorum üzerine) feraiz ayeti
indi." Bir başka rivayette de: "Allah çocuklarınız hakkında erkeğe, iki kızın hissesi kadar tavsiye eder..." (Nisa 11)
ayeti
indi" denir. Tirmizi`nin rivayetinde Cabir hazretleri (ra) şöyle der: "Benim yedi tane kızkardeşim vardı..." Ebu Davud`un
rivayetinde şu ayetin nazil olduğu belirtilir: "Senden fetva isterler, de ki: Allah size ikinci derece mirasçılar hakkında
fetva veriyor..." ikinci derece mirasçılar: Kendisinin çocuğu olmayıp kız kardeşleri olan kimse.)
HadisNo :541
Cabir ne hikmetse ölmeden önce bolca hadis rivayet etmiş.
Hepsinde de "Bu Ayet benim hakkımda indi diyor...
Ne mühim adammışsın sen Cabir..Allah sırf senin için Ayet indiriyor.Allah canını alsın cabir...almışta zaten:)
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Nisa Suresi
Ravi :Ubadetu`bnu`s-Samit
Hadis :Resulullah (sav)`a bir vahiy geldiği zaman, vahiy sebebiyle onu bir gam ve keder alır, yüzünün rengi uçardı. Bir
gün Cenab-ı Hakk yine vahiy indirmişti ki aynı hal onu sardı. Keder hali açılınca: "(Zina haddiyle ilgili hükmü) benden
alın. Allah onlar hakkında yol kıldı (yani çok açık şekilde had beyan etti): Bekar bekarla zina yapmışsa cezası yüz sopa
ve bir yıl sürgündür. Dul dulla zina yaparsa yüz sopa ve recm`dir."
HadisNo :544
Dulların işi zor,Yüz sopadan sonra recm
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Buraya kadar eğer hala okuyorsanız...Şunu belirteyim ki En çok NİSA suresinin
Nuzulu Sebebi ile ilgili Hadis Rivayet edilmiş...Çoğunda Aişe konuşturulmuş ki inandırıcı
olsun.İftiraların bini bir para...Allah haklarında hayırlısını versin...ne diyelim?
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Nisa Suresi
Ravi :Aişe
Hadis : Bir adamın yanında yetime bir kız vardı. Onu kendisine nikahladı. Kızın meyve
veren bir hurma ağacı vardı. Kız, o hurma ağacında olsun, adamın başka malında olsun ona
ortaktı. Adam kızı kendisi için tutuyor, kıza kendisinden (mehir olarak) bir şey vermiyordu.
Bunun üzerine şu ayet indi: "Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara
haksızlık yapmaktan korkarsanız, onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve
dörde kadar evlenebilirsiniz..." (Nisa, 3)
HadisNo : &nbs p; 535
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Nisa Suresi
Ravi :Aişe
Hadis : Bir rivayette hadis şöyledir: "Yetime kız velisinin terbiyesindedir. Velisi,
kızın güzelliğine ve malına tamah etmekte (evlenmek istemekte)dir. Ancak mehrini tam değil,
eksik vermeyi düşünmektedir. Böyle veliler, yetimlere, mehri hususunda adaletli davranmadıkça,
yetimle evlenmeleri yasaklanmış, başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir."
HadisNo :536
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Nisa Suresi
Ravi :Aişe
Hadis : Cenab-ı Hakk`ın şu ayette: "Ey Muhammed! Kadınlar hakkında senden fetva
isterler, de ki: "Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor: Bu fetva kendilerine yazılan şeyi
vermediğiniz ve kendileriyle evlenmeyi arzuladığınız yetim kadınlara ve bir de zavallı
çocuklara ve yetimlere doğrulukla bakmanız hususunda Kitab`ta size okunandır..." (Nisa, 127)
ayetinde atıfta bulunan bahis. Önceki ayettir ki orada şöyle denmektedir: "Eğer velisi
olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, onlarla
değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz." Hz. Aişe (ra)
devamla şunu söyledi: "Sonraki ayette yani, "... kendileriyle evlenmeyi arzuladığınız yetim
kadınlara..." (Nisa, 127) ifadesinin geçtiği ayette, Cenab-ı Hakk`ın mevzubahis ettiği arzu,
kişinin terbiyesi altında bulunan yetimenin malı ve güzelliği az olması halindeki arzudur. Bu
durumda onunla evlenmek istememektedir.
HadisNo :537
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Ravi kardeşimizi tebrik ediyor başarılarının devamını diliyoruz...Allah kendisinden razı olsun:
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Nisa Suresi
Ravi :Ebu Hürre er-Rakkaşi
Hadis :Amcasından (ra) naklen Hz. Peygamber (sav): "Şerlerinden, serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara
gelince: Onlara (evvela) öğüt verin, (vazgeçmezlerse) kendilerini yataklarında yalnız bırakın..." (Nisa,
34) ayeti hakkında şunu söylemiştir: "Kadınların serkeşlik etmelerinden yılarsanız yatakta onları yalnız
bırakın." Hammad merhum, yatakta yalnız bırakmayı "cinsi teması terketmek" olarak anlamıştır.
HadisNo :555
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Nisa Suresi
Ravi :Ali
Hadis :İbnu Avf (ra) bizim için yemek hazırlayarak bizi davet etti, gittik, yemeği yedik. Arkadan şarap
ikram etti, içtik. Bu ziyafet şarabın haram edilmesinden önce idi. Şarab beni sarhoş etmişti. Namaz vakti
gelince imam olmamı istediler. Namazda Kafirun suresini okudum. Ancak "sizin taptığınıza ben tapmam"
diyecek yerde "biz, sizin taptığınıza taparız" şeklinde yanlış okudum. Bunun üzerine: "Ey iman edenler!
Sarhoşken, ne dediğinizi bilene kadar, cünubken -yolcu olan müstesna- gusledene kadar namaza
yaklaşmayın..." ayeti nazil oldu." (Tirmizi hadisin sahih olduğunu belirtir)
HadisNo :556
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Nisa Suresi
Ravi :
Hadis :Ebu Davud`da şu rivayet de var: Ensardan bir zat kendisine (Hz. Ali`yi) ve Abdurrahman İbnu Avf`ı
yemeğe çağırdı. Rivayet, Hz. Ali`nin icabet ettiğini, akşam namazında cemaate imamlık yaptığını belirtir
ve hadisi(n devamını yukarıdaki gibi) zikreder.
HadisNo :557
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Nisa Suresi
Ravi :Ali
Hadis :Kur`an-ı Kerim`de en çok sevdiğim ayet şudur: "Allah, kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz,
bundan başkasını dilediğine bağışlar..." (Nisa, 48).
HadisNo :558
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Fasil :TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu :Nisa Suresi
Ravi :Katade İbnu`n-Nu`man
Hadis :Kendilerine Benu Übeyrik denen bizden bir aile halkı vardı. Ferdlerinin isimleri Bişr, Büşeyr ve Mübeşşir idi. Büşeyr
münafık bir kimseydi. Şiir düzer, Resulullah (sav)`in ashabını (ra) hicveder, sonra da bu şiiri bir Arab`a nisbet edip: Falanca
şöyle dedi, fişmekanca böyle dedi (diye onlardan naklederek kendi yazdığı hicviyeleri okurdu). Resulullah (sav)`ın ashabı bu
şiirleri duyunca tanırlar ve: "Allah`a kasem olsun bu şiiri şu habis heriften başkası söylemez -ravi şüphe ediyor: "şu habis
herif" mi derlerdi, yoksa "şu herif mi derlerdi diye- " onu mutlaka İbnu`l-Übeyrik söyledi" derlerdi. Bu aile, cahiliye devrinde
de İslam döneminde de hep fakir ve ihtiyaç içinde kaldı. O zaman Medine`de halkın gıdasını hurma ve arpa teşkil ediyordu. Kişi
zenginse, beyaz un tüccarı geldiği vakit, o undan satın alır, böylece zenginliğini izhar ederdi. Fakirlerin yiyecekleri ise hurma
ve arpa idi. Bir seferinde Şam`dan bir tüccar geldi. Amcam Rifa`a İbnu Zeyd bir yük beyaz un aldı. Onu meşrübe denen tenezzüh
odasına koydu. Meşrübesinde silah, zırh ve kılınç vardı. Bir gece evine giren hırsızlar meşrübeyi yarıp yiyecek, silah orada ne
varsa alıp götürdüler. Sabah olunca amcam Rifa`a bana uğradı ve: "Ey yeğenim, geceleyin evime hırsız girmiş, meşrübemizi yardılar,
silah, yiyecek ne varsa götürdüler" dedi. Biz de mahallede bir araştırma yaptık, soruşturduk. Bize: "Bu gece Benu Ubeyrik`leri
gördük, ateş yakıyorlardı. Gördüklerimizin bir kısmı mutlaka sizin yiyecekleriniz idi" dediler. Biz mahallede soruşturma yaparken,
Benu Übeyrik de: "Allah`a kasem olsun, biz (bu işin faili olarak) dostunuz Lebid İbnu Sehl`i görüyoruz" dediler. Lebid İbnu Sehl
bizden birisiydi, salih ve Müslüman bir kimseydi. Lebid onların sözünü işitince kılıncını çekti: "Yani ben mi çaldım? Allah`a
yemin olsun ya bu hırsızlığı açıklayacaksınız ya da bu kılınçla sizi deşeliyeceğim" dedi. Onlar: "Be adam senden bize ne, sen kim,
hırsızlık kim" diye lafi çevirdiler. Mahallede iyice soruşturuyorduk. Sonunda hırsızlığı bunların yaptığı hususunda şüphemiz
kalmadı. Amcam bana: "Ey yeğenim, Resulullah (sav)`a kadar gidip, durumu anlatmaz mısın?" dedi. Ben de O`na gelip: "Bizden bir
aile zalimlik yaptı, amcam Rifaa`yı hedef kılıp meşrübesini yardılar, içinde silah, yiyecek ne varsa aşırdılar. Hiç olmazsa
silahımızı iade etsinler, yiyeceğe ihtiyacımız yok, onu istemiyoruz" dedim. Resulullah (sav) "Ben bunu emredeceğim" dedi. Benü
Übeyrik bunu duyunca, Esir İbnu Urve adındaki adamlarına gelip bu hususta kendisiyle konuştular. Mahalle halkından bir grup bu
meselede ittifak edip: "Ey Allah`ın Resulü, Katade ve amcası bizden salih ve Müslüman bir aile halkını hedef alıp hiçbir delil ve
hüccete dayanmadan iftira atıp hırsız diyor" dediler. Katade: "Ben de Resulullah (sav)`a gidip kendisiyle konuştum. Bana:
"Müslüman ve salih oldukları söylenen bir aileyi hedef yapıp delil ve hüccet olmadan hırsızlıkla mı itham ediyorsun?" dedi. Ben de
oradan ayrılıp eve döndüm. "Keşke bir çok malım gitseydi de bu hususta Resulullah (sav)`a söylememiş olsaydım" diye içten temenni
ettim. Derken amcam geldi ve "Yeğenim ne yaptın?" diye sordu. Resulullah (sav)`a bana söylediklerini anlattım. Amcam bana: "Allah
yardımcımızdır" dedi. Aradan çok geçmeden şu ayet indi: "(Ey Muhammed!) Doğrusu insanlar arasında Allah`ın sana gösterdiği gibi
hükmedesin diye Kitab`ı sana hak olarak indirdik; hakkı gözet, hainlerden taraf (yani Benü Übeyrik tarafında) olma. (Katade`ye
söylediğin söz için) Allah`tan mağfiret dile. Allah bağışlar ve mağfiret eder. Kendilerine hainlik edenlerden yana uğraşmaya
kalkma. Allah hainlikte direnen suçluyu sevmez. Allah`ın razı olmadığı sözü gece kurarlarken onu insanlardan gizliyorlar da
kendileriyle beraber olan Allah`tan gizlemiyorlar. Allah işlediklerinin hepsini bilmektedir. İşte siz, dünya hayatında onları
müdafaa ediyorsunuz, ama kıyamet günü onları Allah`a karşı kim müdafaa edecek? Veya onların vekaletini kim üzerine alacak? Kim
kötülük işler, kendine yazık eder de sonra da Allah`tan bağışlanma dilerse Allah`ı mağfiret ve merhamet sahibi olarak bulur" (yani
"Eğer onlar tevbe ederse Allah onları bağışlayacaktır"). "Kim günah işlerse bunu ancak kendi aleyhine yapmış olur. Allah bilendir,
Hakimdir. Kim yanılır veya suç işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş
olur" (Lebid`e söyledikleri söz). "Ey Muhammed! (Eğer sana Allah`ın bol nimeti ve rahmeti olmasaydı onlardan birtakımı seni
sapıtmaya çalışırdı. Halbuki onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Sana da bir zarar veremezler. Allah sana Kitap ve hikmet
indirmiş, sana bilmediğini öğretmiştir. Allah`ın sana olan nimeti ne büyüktür. Ancak sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı ve
insanların arasını düzeltmeyi gözeten kimseler müstesna, onların gizli toplantılarının çoğunda hayır yoktur. Bunları Allah`ın
rızasını kazanmak için yapana büyük ecir vereceğiz" (Nisa, 104-114). Bu ayetler nazil olunca Resulullah (sav)`a silahlar
getirildi. Resulullah (sav) onları Rifaa`ya geri verdi. Katade devamla dedi ki: "Ben silahı amcama getirip verdim. Amcam cahiliye
devrinde yaşlanmış veya (ravilerden Ebü İsa`nın tereddüdüne göre) gözleri çok zayıf gören bir ihtiyardı. Bu sebeple ben onun
Müslümanlığını biraz karışık görüyordum. Ne var ki silahı kendisine teslim ettiğim zaman bana: "Ey yeğenim, bunu Allah için
bağışladım" dedi. O zaman anladım ki, imanı sağlammış. Yukandaki ayetler inince Büşeyr, müşriklere iltihak etti. Gidip Sülafe
Bintu Sa`d İbni Sümeyye`ye misafir oldu. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Doğru yol kendisine apaçık belli olduktan
sonra, Peygamberden ayrılıp, inananların yolundan başkasına uyan kimseyi, döndüğü yöne döndürür ve onu cehenneme sokarız. Orası ne
kötü bir dönüş yeridir. Allah kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah`a ortak
koşan derin bir sapıklığa sapmış olur." (Nisa, 115-116). Büşeyr, Sülafe`nin yanına misafir olarak inince, Resulullah (sav)`ın
şairi Hassan İbnu Sabit (ra) kadını taşlayıcı şiirler yazdı. Bunlar kulağına gelince, Sülafe, Büşeyr`in havıdını başının üzerine
koyup götürdü ve sel yatağına fırlattı. Sonra kendisine şunu söyledi: "Defol! Bana Hassanın şiirini hediyeden başka bir hayır
getirmedin"
HadisNo :578
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma