HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: HADİSLERİN / SÜNNETİN İNCELEMESİ Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Müceddid Yazdı:

İmam Buhari'ye bir gün biri gelip felan kişi peygamberin hadislerini biliyor..Sahabilerden hadis dinleyenlerden  hadis naklediyor felan diyorlar.. Buhari tamam diyor ben onu bir ziyaret edeyim..Ziyaretine gidince Adamın elinde biraz samanla bir hayvanı yanına çekmeye çalıştığını görüyor..hiç bir şey demeden çıkıp geliyor soruyorlar

''Ya imam neden o adamı dinlemedin''

''Ben samanla hayvan kandıran adamın Hadisine itimat etmem..İhtimal ki insanları da kandırabilir'' demiştir..

Samanla hayvan kandırana itimat etmeyen bir adam Hz. Muhammed’i barbar olarak tanıtan şahsa nasıl itimat ediyor?

Hadis: Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı, ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu, çölde susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek isteyince, Peygamber bizi engelledi.”

Buhari Tıp5/1, Hanbel 3/107,163

Ya “Kur’anın bir ayeti eksiktir. Keçi yedi, böyle oldu” diyen şahıslara nasıl güveniyor?

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=485

http://63.231.71.139/kdn/bolumler/26birbuyukuydurma.htm

Fazlası da var:

http://www.hanifdostlar.com/forum_posts.asp?TID=1115

http://www.hanifdostlar.com/forum_posts.asp?TID=1512


İlgili Konular: Ebu Hureyre’yi Tanıyalım



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

Bismillahirrahmanirrahim..

Hasanoktem yazmış :

İslam Dininin en önemli iki temel kaynağından

İki temel kaynak önce Kur'an sonra sünnet..bu yazdığından senden başka hiç kimse sünnet daha önemli mantığını çıkaramaz..

Müslümanlar , Kur'an'ı Kerim'e muhtaç oldukları kadar, Resulullah'ın(as) sünnetine de muhtaçtırlar.çünkü o da, Allah'ın , Resulüne ilham ettiği vahiy cümlesindendir ve dinin asli rükünlerinden biridir.

Şimdi Kuranı en iyi algılayan tatbik eden efendimiz olacağına göre biz Kur'andan sonra onun sünnetine muhtaçız..Kurana hakkıyla ittiba etmek için efendimize uymak haktır...Bu konuda bir makale asacağım inşaallah  yakında..

Bakıyoruz kardeş objektif bakıyoruz...Sonuçta bizler doğruları arayan insanlarız..Sure-i Nahl'de mealen :

Abdulbaki Gölpınarlı

Onları, delillerle, kitaplarla gönderdik ve sana da, onlara ne indirildiğini açıkça anlatman, düşünmelerini sağlaman için Kur'an'ı indirdik.


Ali Bulaç Meali

 (Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.
Diyanet İşleri Meali

 

 Belgeler ve kitaplarla... Sana bu mesajı indirdik ki, kendilerine indirileni halka açıklayasın (bildiresin) ve onlar da düşünsünler. *
Elmalılı Hamdi Yazır

 Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler.
Ömer Nasuhi Bilmen

 (O peygamberleri) Açık mûcizeler ile ve kitaplar ile (gönderdik) ve sana da Kur'an'ı indirdik ki, kendilerine indirilmiş oldukları(emir ve nehyi) nâsa açıkça anlatasın ve gerek ki onlar da tefekkür edeler.
Muhammed Esed

 [Onlar size, kendilerini] apaçık delillerle ve hikmet dolu ilahî kitaplarla 47 [desteklediğimiz peygamberlerin ölümlü adamlardan başka kimseler olmadığını söyleyeceklerdir]. Ve biz sana da bu uyarıcı kitabı indirdik ki, insanlara, başından beri indirilegelen mesajın 48 aslını olanca açıklığıyla ulaştırasın ve onlar da böylece belki düşünürler


Suat Yıldırım

  44. Onları apaçık deliller ve kitaplarla gönderdik. Sana da, kendilerine indirilmiş olanı insanlara açıklaman için Kur’ân’ı indirdik—tâ ki iyice düşünsünler.(7) * 

Açıklaman için diyor bu bir ikincisi yine sure-i Nahl de

Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için ve iman eden bir topluma doğru yolu gösterici ve rahmet olarak indirdik. (nahl 64)

Deniliyor ki Burada efendimize uymak zorunluluğu aşikar..Ehl-i sünnet bunu görmüş ve kabul etmiş..Biz de gördük kabul ettik..

ilahi vahyin iki ana bölümünden biri olan hadisin öğrenilmesi ve başkalarına öğretilmesi de aynı ölçüde bir zarurettir ve bununla iştigalin de şüphesiz büyük fazileti vardır

 Kardeş buradan hadisler dinin temelidir başlığının savunma mantığını nerden çıkardın ben hadis dinin temelidir diye bir hüküm görmedim..Dolayısıyla davanız batıldır..Örnek verelim

Bir kapının anahtarını ve kilidini düşün..Kilit olmadan anahtar bir işe yaramaz..Anahtar olmadan da kilit bir işe yaramaz veyahut yarar kapı kilitlenir bir daha açılmaz..

İşte sünnet ve Kur'an bu ilişki gibidir..Elbet ikisinide bilmek  öğrenmek farzdır lakin kilit burada daha muhimdir o da kur'andır..Kuranın anahtarı da malum inkar ettiğiniz sünnet..

 Kur'an sünnet'e muhtaçtır, ama sünnet Kur'an'a muhtaç değildir.'' Darimi , 1,145 

Bu lafzı kalıplarla algılayan sizlersiniz..Kaldı ki ibn-i Ebi kesir hicri ikinci yuzyılda yaşamış mutlak surette tabiini görmüştür belki de tabiindir bu zata bakacağım neyse..Bu lafı bugünün mantığı ile algılarsan tabi yanlış yaparsın..Sünnet kurana muhtaç değildir derken efendimizin Kur'an da bahsedilmeyen uygulamalarına işaret edilmiştir ki bunu o zamanın mantığıyla ancak kavrarsın  bugünün mantığı ile bu adam sünneti kurandan üstün görüyor diyorsan ilmi cehalet başka bir şey değil..

Tarih konusunda  çok muhim olan bir kaideyi daha önce hatırlatmıştım yazımıza başvurursan sevinirim..Dolayısıyla hadisler dinin asıl kaynağıdır başlığınuz uydurmadır reddediyoruz..Ve bu konuda bir yazı asıyoruz ..
 

 

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

5.Hz. Peygamber’in görev ve yetkilelerini ifade eden ayetler:

             a.Kur’an-ı Açıklama Görevi:

             Islam, insan hayatını bütünüyle tanzim etmeyi kendisine hedef seçmiştir. Bunun için de Kur’an-ı Kerimi göndermiştir. Fakat bilindiği üzere bu Kitap hem hacimli değil, hem de içeriği sadece emir ve nehiylerden oluşmamaktadır. Ayrıca emir ve nehiylerin tümünün maksadı da, vahyin yönlendirmesi olmadan anlaşılabilecek nitelikte değildir., Kur’an’ın büyük bölümünde karşılaşıldığı gibi Teklife konu olan ayetlerin lafızları, ilk bakışta manaları anlaşılacak derecede açık değildir. Bazen manası anlaşılan bir kısm ifadelerin içeriğinin ne olduğu, sözgelimi emrin neyi kastettiği ve kastedilenin nasıl yerine getirileceği hususu da ifade edilmemiştir. Bu nedenle vahyin kontrolünde olmayan bir aklın Kur’an’ın bütününe nüfuz etmesi, hayatın bütünü için koyduğu çoğunlukla genel hükümleri hayatın sınırsız ihtiyaçlarına uyabilmesi mümkün değildir.

             Bir örnekle ifade edecek olursak “eqîmu’s - salah- namazı kılın” lafzı mücmel bir lafızdır, kendisinden neyin kastedildiğini Kur’an-ı Kerim’de açıkça ifade edilmemiştir. “Salâh” ifadesi, asıl olarak dua manasına gelmektedir. Tekbîr ile başlayıp selâm ile son bulan amele isim olarak verilmesi kelimenin zamanla kazandığı bir anlamdır. Dolayısıyla bu ifadenin  gereği üzere anlaşılması, vahye mazhar olmuş bir kimsenin yol göstermesiyle olacaktır. Bu nedenledir ki Hz.Peygamber (s.a.v): “Beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız, siz de öyle namz kılın.” Buyurmuşlardır. Görüldüğü üzere bu ayetteki kapalılığı, emirden muradın ne olduğunu, namazın şeklini, kaç vakit olduğunu, hangi vakitte kaç rekât kılınacağını, şartlarını vb. hususları açıklayan Allah Rasûlü’dür.

             Buna benzer örnekler pekçoktur. Meselâ namaz gibi Islam’ın diğer şartlarıyla alakalı emirlerin (zekat, hac, oruç) nasıl uygulanacağını da yine Hz. Peygamber (s.a.v) ortaya koymuşlardır. Buraya kadar ifade ettiklerimiz, bu hususla ilgili ayeti kerimeleri anlamada bir ön hazırlık mahiyetindedir.

             Kur’an-ı Kerim’in kendisine indirldiği Peygamber tarafından açıklanmaya ihtiyacı olduğunu bizzat Cenabu Hakk ifade etmektedir:    

             “...Insanlara kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur’an-ı indirdik.”(1)

             “Biz bu Kitab’ı sana sırf  hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.”(2)

             Yüce Allah, bu ayetlerin  ifade ettiği üzere kendisine Kur’an-ı açıklama görev yetkisini verdiği Peygamberini bu hususta yalnız bırakmamış ve bu konuda Kur’an harici vahiyle de onu desteklemiştir. Bu durum şu ayeti kerimeyle ortaya konmaktadır:

             “(Ey Muhammed!) Onu (vahyi) çarçabuk alınak için dilini kımıldatma. Şüphesiz onu toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir. O halde, biz onu okuduğumz zaman, sen onun okunuşunu takip et. Sonra şüphen olmasın ki onu açıklamak da bize aittir.” (3)

             “Onu açıklamak bize aittir” ifadesi, hem bazı ayetelrin ileride inecek bazı ayetlerce, hem de -her zaman Alah’ın kontrolünde olan ve ismet sıfatına haiz bulunan - Hz. Muhammet (s.a.v) tarafından açıklanacağına işarettir.

             Hz. Peygamber’in, Kur’an’ın ifadesiyle “Kur’anı beyan” görevi - O’nun bize kadar ulaşan uygulamalarından anlaşıldığı üzere- muradı anlaşılmayan ayetleri açıklama (namazla ilgili hususlarda olduğu gibi), ilk bakışta herkese şamil olduğu sanılan ifadelerin kapsamını sınırlandırma, anlaşılması güç bazı ayetleri izah etme vb. pek çok şekillerde olmuştur. Yani kısaca ifade edecek olursak Kur’an sünnete muhtaçtır. Peygamberin açıklamaları olmadan o’nun emirlerini uygulamak ve onu anlayabilmek mümkün değildir.

             Bu hususun anlaşılması için yukarıda verdiğimiz namaz örneğine bir de hırsıza verilen ceza ile ilgili uygulamayı ilave edebiliriz: Hırsız kadın ve erkeğe verilen el kesme cezası “yedd” kelimesiyle ifade edilmekte, bu kelimeden parmak uçlarından başlayıp omuza kadar uzanan organ da anlaşılabilmektedir. Halbuki Allah Resûlü bunun nasıl uygulanacağını, sınırının ne olduğunu bize bizzat kendi uygulamasıyla göstermiştir. Ki bu da elin bilekten kesilmesidir.

             b.Hakemlik ve Kadılık görevi:

             Allah’ın özel eğitiminden geçmiş bir insan olan Hz. Muhammed (s.av), bu özel eğitim sonucu pek çok özelliği şahsında mezcetmiş bir beşerdi. O, hem bir peygamber, bir eğitimci, bir tebliğci, bir idareci-devlet başkanı, hem otoriteye dayanarak davaları çözen bir kadı, hem de sulh prensibine dayalı olarak tarafları uzlaştıran bir hakemdi. Cenabu Hakk Kur’anda onun hakemlik ve kadılığına da işaret etmiş, onu Kur’an-ı açıklama göreviyle vazifelen-dirdiği gibi, çıkan hadiseleri çözüme kavuşturma yetkisiyle de donatmış ve ümmetin O’nun bu yetkisini kabul ederek verdiği hükme boyun eğmesinin îmanî bir zorunluluk olduğunu ifade etmiştir.

             O, bu görevi yerine getirirken öncelikle Kur’an’a, orada bulunmayan hususlarda kendisine Kur’an dışında gelen vahye (ki buna vahy-i gayri metlüv  lafzı Allah tarafından nazil olmamaş olan vahiy, denir.) ve orada da bulunmazsa kendi ictihadına dayanıyordu. Ancak öncelikle vurgulamalıyız ki O’nun içtihadı normal bir müctehidin ictihadı gibi değildir. Zira O’nun dışında ictihat edenlerin elde ettiği sonuçların hatalı olması da muhtemeldir. Her an vahyin kontrolünde olan Hz. Peygamber’in görüş ve uygulamalarının hata üzere bırakılması ise mümkün değildir ve bırakılmamıştır da. Binaenaleyh bazı uygulamalarıyla ilgili vahiyle dikkatinin çekildiği bilinen bir husustur.(4) Sonuç olarak onun verdiği her türlü hükmün vahyin tasdikinden geçmiş olarak uygulama alanı bulduğu söylenebilir.

             Bu noktada Hz. Peygamberin genel olarak hüküm verme yetkisini ve mü’minlerin verilen bu hükme uyma zorunluluklarını ifade eden bir kaç ayeti zikredebiliriz:

             “Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiği hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olamazlar.(5)

             Iman sözden öteye geçmeyen kuru bir iddia değildir. Mümin Allah ve Resûlünün verdiği emirlere hem dış dünyasıyla hem de iç alemiyle cân-ı gönülden razı olan kimsedir. Nitekim gönülden kopup gelmeyen rıza ifadesi münafıklık olarak kabul edilmiştir. Insanlar, aralarındaki ihtilafların çözümü için Allah Resûlü’ne başvurmalı ve onun verdiği hükmü de gönül rızasıyla kabul etmelidirler. O hayatta iken müminler problemlerini ona götürmüşler, vefatından sonra onun hakemliğine razı olmak ise sünnetini benimsemektir.

             “Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.(6)

             Allah Resûlü (s.a.v), azadlı kölesive evlatlığı olan Hz.Zeyd b. Harise ile halasının kızı Zeynep binti Çahş’ı evlendirmek istemiş ve bu isteğine Hz. Zeynep kendisinin soylu bir aileden geldiği, azatlı bir köle ile aralarında denklik olmadığı düşüncesiyle olumsuz cevap vermişti. Yani Hz. Peygamberin bu isteğini kabul etmeye yanaşmamıştı. Bu ayeti kerime bunun üzerine nazil oldu. Bu ilahi ihtarı alan Hz. Zeynep, emre ittiba etti.(7) Dikkat edilmesi gereken husus;evlilik gibi bizzat tarafların özel hayatlarıyla yakın alakalı olan bir durumda bile müminlerin nebevi emre uymamalarının söz konusu olamayacağıdır.

                           “Aralarında hüküm vermesi için Allah ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak  “işittik ve itaat ettik” demeleridir. Işte asıl bunlardan kurtuluşa erenlerdir.”(8)

             Ayet-i kerimelerde hükmün Allah’la birlikte Resûlüne izafe edilmesi, Allah Resûlünün vereceği hükümlerin sadece Kur’an’da bulunan hükümler olmadığını ortaya koymak-tadır. Nitekim kendilerine zekat farz olan kimseleri, hayızlı kadının namaz kılamayacağını, içki içene verilecek cezayı bizzat Hz. Muhammed (s.a.v) ifade etmişlerdir.

c.Helal ve Haram koyma yetkisi:

             Hz.Peygamber (s.a.v) pratik hayatla ilgili hükümler verdiği gibi Kur’an’da olmayan hususlarla ilgili helal ve haram koyma yetkisine sahiptir. Aşağıda yer verilecek ayeti kerimeler bu duruma işaret etmektedir:

             “Yanlarındaki Tevrat ve incil’de yazılı buldukları o elçiye o ümmi Peygamber’e uyanlar (var ya) işte o peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten men eder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygambere inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûra (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.” (9)

             “Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve Ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resûlü’nün haram kıldığını haram saymayan ve hak dinini din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın.”(10)

             Görüldüğü üzere bu ayetlerde helal haram koyma yetkisi Hz. Peygamber (s.a.v)’le de alakalandırılmıştır. Bu durumun yaşanmış pek çok örneği mevcuttur. Mesela, Kur’an-ı Kerim ölü hayvan etinin yenmesinin haram olduğunu ifade etmişken, Allah resûlü deniz hayvanlarının ölüsünün helal olduğunu söylemiştir. Yine evlenilmesi haram olan kadınlar ayette açık olarak ifade edilmiş. Hz. Peygamber erkeğin eşinin halası, teyzesi ile evlenmesinin de bu haramlık sınırına dahil olduğunu söylemiştir.

             Dikkat edilmesi gerekir ki, Hz. Peygamber’in bu yetkisi Allah’tan tamamen bağımsız, kendi başına buyruk değildir. Elbette O, görev ve yetkilerini Allah’ın kontrolü altında kullanmaktır.

             d.Tebliğ Görevi:

             Kur’anı Kerim’de pek çok yerde Peygamber’in tebliğ görevine işaret edilmektedir.

             Ey Peygamber! Rabbin’den sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kafirlere  yol göstermez.” (11)

             “Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin, karşı gelmekten çekinin, eğer yüz çevirirseniz bilin ki, Peygamberimize düşen sadece açıkça tebliğ etmektir.”(12)

             “Allah katından, geri çevrikemeyecek günün gelmesinden önce Rabbimizin çağrısına cevap verin. O gün hiç birinize sığınacak yer bulunmaz. Inkar da edemezsiniz. Ey Muhammed! Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki biz seni onlara bekçi göndermedik: sana düşen sadece tebliğdir.”(13)

             “Allah’a itaat edin; Peygamber’e itaat edin; Eğer bundan yüz çevirirseniz bilinki Peygamberimiz’e düşen apaçık tebliğdir.”(14)

             Bu ayetlere muhatab olan Hz. Muhammed (s.a.v), yirmi üç yıllık risalet döneminde hemen her türlü sıkıntıya göğüs gererek bu görevini hakkıyla yerine getirmiş ve ilahi daveti şirk ve küfür bataklığında debeleyen insanlığa ulaştırmayı kendisine temel hedef seçmiştir.

 

Dipnotlar__________________________________________________

1.en-Nahl, 16/ 44

2.en-Nahl,16/64

3.el-Kıyame, 75/1619

4.Kur’an’ın Hz. Peygamber (s.av)’in dikkatini çektiği hususlarla ilgili şu ayetlere bakılabilir: Abese, 80/1-15; Tevbe, 9/80, 85 vd.

5.en-Nisa, 4/65.

6.el Ahzab, 33/36.

7.Ibn-i Kesir, 6, 417, Kahraman Yay. Istanbul.

8.en-Nur, 24/51.

9.el-A’raf, 7/157.

10.et-Tevbe, 9/29.

11.el-Maide, 67.

12.el-maide, 5/92.

13. eş-Şura, 42/47-48

14.et- Teğabun, 64/12.

 

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

Bismillahirrahmanirrahim...

Alperen demiş :

''Bir insan hadis batağına battı mı işte böyle umutsuzca çırpınır malesef. Hicr 24 ile verdiğin hikaye arasında uzaktan yakından bir bağ yok. Asla ve kesinlikle''

Umutsuzca çırpınmak ?? Neyse bizim itikatımızda dirayet ve rivayet tefsirleri vardır..Mutlaka malumunuzdur  kritiğe tabii tuttuğunuz ehl-i sünnetin yöntemlerini mutlaka biliyorsunuzdur..

Dolayısıyla  söz konusu  ayet hakkında

Hicr 24 : Ve le kad alimnel müstakdimıne minküm ve le kad alimnel müste'hırın

Mustakdimîn ve Müste'hirîn Kelimeleri

1. Allah´ın Bilgisi Her Şeyi Kuşatmıştır:

Yüce Allah ın: "Andolsun ki, sizden önce gelip geçenleri de Biz bilini sizdir, sonra gelenleri de bilmişizdir" buyruğu ile ilgili sekiz ayrı açıklama yapılmıştır:

1- Yaratılıştan bugüne kadar "önce gelip geçenleri" ve henüz yaratılma­mış olup, "sonra gelecekleri" bilmişizdir. Bu açıklamayı Katade, İkrime ve başkaları yapmıştır

2- "Önce gelip geçenler"den kasıt ölüler, ´´sonra gelenler"den kasıt ise hayatta olanlardır. Bunu da İbn Abbas ve ed-Dahhâk söylemiştir.

3- "Önce gelip geçenler*den kasıt, Muhammed ümmetinden olup daha önceden geçenler, "sonra gelenler"den kasıt ise, Muhammed (savTın sair üm­meti demektir. Bu açıklama da Mücahid´e aittir.

4- "Önce gelip geçenler"den kasıt, itaat ve hayırda öne geçenler, "son­ra gelenler"den kasıt, masiyet ve şer dolayısıyla geri kalanlardır. Bu açıkla­mayı el-Hasen ve yine Katade yapmışlardır.

5- "Önce gelip geçenler" savaş saflarında önde olanlar, "sonra gelenler"

de savaş saflarında geri kalanlar demektir. Bu açıklamayı da Said b. el-Mü-seyyeb yapmıştır

6- "Önce gelip geçenler" cihadda öldürülenler, "sonra gelenler"den ka-

sjlı ise, öldürülmeyîp hayatta kalanlar demektir. Bu açıklamayı da el-Kurazî yapmıştır.

7- "Önce gelip geçenler" ilk yaratılanlar, "sonra gelenler" sonradan ya­ratılanlar demektir. Bu açıkkmayı eş-Şa´bî yapmıştır.

8- "Önce gelip geçenler" namaz sallarında önde yer alanlar, "sonra ge­lenler" ise, kadınlar için geri saflarda kalanlar demektir.

 

İşte bütün bunları yüce Allah bilir. O, var olan ve var olmayan her şeyi bilir. Yarattığını ve kıyamet gününe kadar yaratacağını bilir. Ancak, sekizin­ci görüş âyetin nüzul sebebidir, Çünkü, Nesaî ve Tirmızî´nın, Ebu´l-Cevzâ´dan rivayetlerine göre İbn Abbas şöyle demiştir: Rasulullah (sav)´ın arkasında na­maz kılan insanların en güzellerinden bir kadın vardı. Bazıları bu kadını gör­memek kastıyla ilk safta yerini alıncaya kadar öne geçerken, bazıları da son .şafta yer almak maksadıyla geri kalmaya çalışırdı. Rükün vardığı vakit, kol­tuğunun altından arkaya doğru bakardı. Bunun üzerine yüce Allah: "Andol-sun ki Biz sizden, önce gelip geçenleri de bilimsizdir, sonra gelenleri de biten İş izdir" buyruğunu indirdi.´(Tirmizi, Tefsir 15. sûre 1; Nesâî, İınânc 62; İbn Mâce, İküınetu´s-Sakit 68; Musned, I. 305 )

Bizim tefsirimiz budur..Bu İmam Kurtubinin tefsiridir..İmam Fahreddin Razi de aynı görüşe değinmiştir..Lakin o rivayetten çok  dirayete kaymıştır..İkisi de büyük mufessirdir ikisinin de bir çok mufessirin beyanını kabul etmişizdir..

Neyse görüldüğü üzere Mana açık değildir..Sure-i Ali imranda işaret edilen lafız

Sana bu kitabı indiren O'dur. Bunun âyetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu âyetler, kitabın anası (aslı) demektir. Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir. Kalblerinde kaypaklık olanlar, sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi keyflerine göre te'vil yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler. Halbuki onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez. İlimde uzman olanlar, "Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır." derler. Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez.

Alperen demiş :

Ayet açık. Söylentilere muhtaç değiliz. Hele de alakasız söylentilere.

İddianız batıldır.. ve Sizin sadece türkçe mealden faydalandığınız burada sırıtıyor..

 biz de mufessirlerin de kabul ettiği Allah bilir kaidesine bağlanarak susuyoruz..

Settar olan Rabbim Ne büyüktür..

 



 

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

Müceddid Yazdı :

İslam Dininin en önemli iki temel kaynağından

İki temel kaynak önce Kur'an sonra sünnet..bu yazdığından senden başka hiç kimse sünnet daha önemli mantığını çıkaramaz..

CEVAP :

hadis iddialarının  Kur'an hükümlerini ilga ettiği / neshettiği aşikar iken bunu söylüyor olmanız, gerçekleri gizlemeye yönelik ve çok yanlış.örneğin : Kur'an'da zina ile ilgili Yüce Allah'ın apaçık Ayetlerine ( 24 Nur 2 ) göre uygulanacak '' had '' cezası zani ve zaniyeye 100'er celde iken , sırf uyduruk hadislerde Kur'an'a muhalif bir şekilde '' RECM '' CEZASI VERİLMİŞTİR diyerek , bu hadis iddialarını Ayetlere tercih eden siz değil misiniz? bu hadis iddialarındaki hükümlerin Kur'an'a açıkça aykırı / karşı / zıt olmasına rağmen yinede hadis iddialarını esas alan ve sürekli olarak bu hadis iddialarının size verdiği gözlüklerle Ayetlere bakan ve her zıtlıkta ,hadisleri tercih eden siz değil misiniz?

tekrar soruyorum :

bu uyduruk hadis iddialarını , Yüce Allah'ın Ayetlerinden daha üstün tutan ehl-i sünnet görüşü değil midir? değilse o halde Ayet ile hadisler arasında karşıtlık / zıtlık olduğunda neden hadis iddialarını esas alıyorsunuz, Ayetleri geri plana itiyorsunuz ?

o halde, bana dediğiniz : '' senden başka hiç kimse sünnet daha önemli mantığını çıkaramaz '' ifadenizin benim değil, sizin kullandığınız mantığın yanlış / hatalı olduğunu gösteriyor.

Yazdığınız tüm bu batıl iddialarınızı daha rahat değerlendirilebilmesi adına tek tek ele alıp yanıtlayacağım inşaAllah.

DEVAM EDECEK İNŞAALLAH

 

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
Müceddid
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 27 mart 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Müceddid

Bismillahirrahmanirrahim..

Alperen demiş :

Bu sayfalara iman etmek bizlere ne kazandıracak? İnkar etmek ne kaybettirecek?

Nerededir bu sayfalar? Orada yazılanların Hz. Muhammed'in sözü olduğu ve bugüne kadar korunmuşluğu nasıl garanti edilmektedir?

Bu sayfalarda yazılanlar Allah’ın sözünü nasıl daha(!) anlaşılır kılacak?

Bu sayfalardan vereceğiniz hadislerle hangi Kur’an ayetinin nasıl yorumlandığını cidden merak ettim.

Elcevap :

Hz. Peygamber hayatta iken yazılanlar

1.Medine sözleşmesi  

2.Nüfus sayımı tutanağı 

3.Yahudilerle yapılan yazışmalar

4. Dine davet mektupları  

5. Görevlilere verilen talimatnameler

     Hz. Peygamber’in vefatından sonra sahabe döneminde yazılan hadisler

1.Hz. Ebubekir’in 500 kadar hadis yazdığı fakat sonra imha ettiği

2.Hz.Ali’nin hadis sahifesi

3. Ebu Hureyre’nin hadis sahifesi (sahifetü’s-sahiha)

4. Abdullah b. Amr’ın hadis sahifesi (sahifetü’s-sadıka)

5.Abdullah b. Abbas’ın kendisinin yazdığı ve de Sait b. Cubeyr, Mücahit, İkrime gibi talebelerine yazdırdığı hadis sahifesi

6.Semure b. Cundeb’in hadis sahifesi. Bu sahife Semure’nin çocukları tarafından rivayet edilmiştir.

7. Cabir b. Abdullah’ın Mescid’i Nebi’de okuttuğu hacla ilgili kitabı

Bunlar rivayetlerde geçen tarihçilerin de ittifak ettiği eserler bu bir ..

ikincisi :

Ebu Hüreyre´nin Sahife´sinden sadece bir kısmı talebesi Hemmâm İbnu Münebbih kanalıyla bize intikal etmiştir. Bu "Sahîfetu Hemmâm" diye şöhret bulmuştur. Bu Sahîfe´nin Hemmâm´a nisbeti sebebiyle Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)´nin değil, Hemmâm´ın bir te´lifi kabul edilecek olsa, mevzumuz açısından değerinden ve taşıdığı mânadan bir şey kaybetmez, zira Ebu Hüreyre hazretlerinin sağlığında hadîslerin kitap halinde yazıya geçirilmiş olduğunu gösterir.

Bu sahife, zamanımızda Profesör Muhammed Hamidullah tarafından bulunmuş ve neşredilmiştir. Hamidullah´a göre bulunan bu risâle, hadîslerin yazılmasını yasaklayan rivâyetlere dayanarak "Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ve Sahâbe (radıyallahu anhüm ecmain) zamamnda hadîs yazılmamıştır, hadîsler, Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den iki veya üç yüz sene sonra yazılmıştır" gibi demagoji yapan müsteşriklere fevkalâde susturucu bir cevap olmaktadır. Ehemmiyetine binaen yorumunu aynen kaydediyoruz:

"Hicretin takriben birinci asrı ortasına ait olan bu mecmua, târihî ehemmiyeti bakımından çok kıymetli bir vesikadır. Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm)´in "hadîslerinin yazılması, Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den iki veya üç yüz sene sonra başlamıştır" iddiasında bulunanlar olmuş ve bu faraziyeye dayanarak İbnu Hanbel, Buhârî, Müslim, Tirmizî vs... gibi şahsiyetlere (hâşâ) hilekârlık isnad edilmiştir. Delillerini, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ve Ashâbı (radıyallahu anhüm ecmain) zamanında hadîslerin yazılmadığı iddiası üzerine dayamışlardır. Halbuki şimdi, Resûl-i Ekrem (aleyhisselâtu vesselâm)´in en yakın Ashâbından birinin te´lîfi elimizde bulunuyor. Dikkatle mukâyese edildiği ve karşılaştırıldığı zaman İbnu Hanbel, Buhârî, Tirmizi gibi sonradan gelen müelliflerin, hadîslerin umumî mânası şöyle dursun, onların bir harfini, bir noktasını dahi değiştirmemiş olduklarını görüyoruz. "Sahîfe-i Hemmâm"ın Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)´ye atfen rivâyet edilmiş her hadîsi yalnız "Sıhah-ı Sitte" denilen muteber hadîs kitaplarında bulunmuyor, belki orada bulunan her hadîsin manası (meali) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in diğer Ashâbı tarafından da rivâyet edilmiş bulunuyor. Böylece Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e atfedilen hadîslerin hayâlî ve mesnedsiz olmadığının delillerini ortaya koymuş oluyor. Meselâ: Elimizde bulunan bu mecmüada 56 numaralı hadîsin, Buhârî´nin Sahîh´inde, Enes (radıyallahu anh) tarafından rivâyet edilmiş olduğunu görüyoruz ve 124 numarada gösterilen hadîsi, Buharî´den Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) tarafından rivâyet edilmiş buluyoruz. Bu 54 numaralı hadîs Buhârî´de hem Enes (radıyallahu anh), hem de Sehl İbnu Sa´d es-Saidî (radıyallahu anh) tarafından rivâyet edilmiş buluyoruz ve bu mutâbakatlar böylece devam edip gidiyor...

Neyse görüldüğü üzere oradaki hadislerin  buhari de geçtiği tespit edilmiş..Dolayısıyla sizin hadisleri inkar davanız darbe almıştır ..Davanızın batıl olduğuna delildir..

Burada şu gerçek ortaya çıkacak Merhum Hamidullahın vesikalarını bulursam paylaşacağım o zaman sizin fitneniz susmuş olacak..Ki araştıran bilen adam kolay kolay sünneti inkar etmez ya neyse..

Sayfalara iman sana neyi mi kazandıracak Allah Resulunun sözünün birebir aynısını duymuş olacaksın belki tamamen imam meselesi zaten tenkit ettiğiniz (daha çok iftira ya) hadis alimleri de bunu amaç edinmişler..

Tabii siz Peygamberi postacı olarak gördüğünüz için onun sözleri size bir şey ifade etmiyor (!)..Kuranın indirildiği zattan daha iyi bilirsiniz siz şimdii

üçüncüsü benim bir sorum var.. :

'' O itibar ettiğin Kur'anın nasıl toplandığını veyahut nasıl meydana geldiğini bana anlatırmısın en eski kitap yazması nereye gidiyor ?? Kur'anın cem'i nasıl oldu  ?? Hicr 9 da korunacağı buyruluyorda bu kitap gökten mi indi ..! ''

Nasıl korunmuş buyur bizleri aydınlat değerli Alperen..

Ve sizi Biraz hadis tarihi okumaya davet ederek susuyoruz..

 

Alim olan Rabbim Ne büyüktür..!

Yukarı dön Göster Müceddid's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Müceddid
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

Müceddid  Yazdı :

Müslümanlar , Kur'an'ı Kerim'e muhtaç oldukları kadar, Resulullah'ın(as) sünnetine de muhtaçtırlar.çünkü o da, Allah'ın , Resulüne ilham ettiği vahiy cümlesindendir ve dinin asli rükünlerinden biridir.

Şimdi Kuranı en iyi algılayan tatbik eden efendimiz olacağına göre biz Kur'andan sonra onun sünnetine muhtaçız..Kurana hakkıyla ittiba etmek için efendimize uymak haktır...Bu konuda bir makale asacağım inşaallah  yakında..

Bakıyoruz kardeş objektif bakıyoruz...Sonuçta bizler doğruları arayan insanlarız..Sure-i Nahl'de mealen :

Abdulbaki Gölpınarlı

Onları, delillerle, kitaplarla gönderdik ve sana da, onlara ne indirildiğini açıkça anlatman, düşünmelerini sağlaman için Kur'an'ı indirdik.


Ali Bulaç Meali

 (Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.
Diyanet İşleri Meali

 

 Belgeler ve kitaplarla... Sana bu mesajı indirdik ki, kendilerine indirileni halka açıklayasın (bildiresin) ve onlar da düşünsünler. *
Elmalılı Hamdi Yazır

 Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler.
Ömer Nasuhi Bilmen

 (O peygamberleri) Açık mûcizeler ile ve kitaplar ile (gönderdik) ve sana da Kur'an'ı indirdik ki, kendilerine indirilmiş oldukları(emir ve nehyi) nâsa açıkça anlatasın ve gerek ki onlar da tefekkür edeler.
Muhammed Esed

 [Onlar size, kendilerini] apaçık delillerle ve hikmet dolu ilahî kitaplarla 47 [desteklediğimiz peygamberlerin ölümlü adamlardan başka kimseler olmadığını söyleyeceklerdir]. Ve biz sana da bu uyarıcı kitabı indirdik ki, insanlara, başından beri indirilegelen mesajın 48 aslını olanca açıklığıyla ulaştırasın ve onlar da böylece belki düşünürler


Suat Yıldırım

  44. Onları apaçık deliller ve kitaplarla gönderdik. Sana da, kendilerine indirilmiş olanı insanlara açıklaman için Kur’ân’ı indirdik—tâ ki iyice düşünsünler.(7) * 

Açıklaman için diyor bu bir ikincisi yine sure-i Nahl de

Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için ve iman eden bir topluma doğru yolu gösterici ve rahmet olarak indirdik. (nahl 64)

Deniliyor ki Burada efendimize uymak zorunluluğu aşikar..Ehl-i sünnet bunu görmüş ve kabul etmiş..Biz de gördük kabul ettik..

CEVAP : 

Sevgili Resule uymak bir zorunluluktur. ancak ona davasını çarpıtmadan uymak bir zorunluluktur. onun  büyük bir şerefle yapmış olduğu bu kutlu ELÇİLİK GÖREVİNİ kimsenin dejenere etmeye , çarpıtmaya hakkı yoktur. bakınız : RESULE İTAAT NE DEMEKTİR ? onun Elçilik göreviyle bize tebliğ etmiş bulunduğu bu güzel Tevhid Dinini , uyduruk hadis iddialarıyla hem Sevgili Resulü ve hem de bu Yüce Dini tanınmaz ( Kur'an'a zıt ) bir Şirk Dini haline getiremeyeceksiniz inşaAllah... bu Yüce Din, hükmünde ortaklığa asla müsaade etmiyen ; tek , yalnız, ahad olan Yüce Allah'a aidtir. ona hükmünde ortaklar icad etmek isteyenler Yüce Allah'ın kendisine koşulan ŞİRK suçunu af kapsamı dışında tuttuğunu iyi bilip iyi düşünmeleri gerekir... 

batıl görüşleriniz doğrultusunda çarpıtmış olduğunuz Ayet 16 Nahl 44 ve Nahl 64 :

44 Açık kanıtları ve Kitapları. Sana da o Zikr'i indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın, tâ ki düşünüp öğüt alsınlar.

64 Biz sana Kitabı indirdik ki, hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara açıklayasın ve (o Kitap), inanan bir kavim için yol gösterici ve rahmet olsun.

'' bil beyyineti vezzubur ve enzelne ileykez zikra li tübeyyine linnasi me nuzzile ileyhim ve laallehüm yetefekkerun '' Nahl 44

'' ve ma enzelne aleykel kitabe ille li tubeyyine lehumullezıhtelefu fihi ve hude ve rahmeten li kavmin yu'minun Nahl 64 ''

evet bu Ayetlerde geçen '' li tubeyyine '' kelimesinde daha önceki iletilerimde de vurguladığım '' tebyin ''  vardır. Sevgili Resul kendisine indirilen Ayetleri , Elçilik görevi  gereği beyan edecektir. bunun şu anda Sevgili Resule atfedilen korunmamış hadis iddialarıyla hiçbir alakası yoktur. ama nasıl ki denizde kum bitmiyorsa bu arkadaşlarda da zoraki ilişiklendirme mantığı son bulmamaktadır. bir bakış sorunu var yani...

bu Ayette sizin çarpıtarak vermeye çalıştığınız '' li tubeyyine '' kelimesi asla ve kesinlikle hadislere işaret etmemektedir. hadis iddialarıyla uzaktan yakından bir alakası yoktur.

tefsirinden değil yalnız ve ancak tebyininden sözedilebilecek olan Yüce Allah'ın tek mahfuz vahyi olan Kur'an ; kendi kendisini açıklayabilme yetisine sahiptir zaten , lütfen kendinize gelin ve Kur'an'a dolaylı olarak nakıslık / malüllük izafe etmeyiniz. eğer ki, bize söylediğiniz anlamda Kur'an'ı ancak Sevgili Resulün korunmamış hadis iddiaları ile anlıyabilecek olsaydık, o taktirde hadislerde tıpkı Kur'an gibi Yüce Allah tarafından korumaya alınacaktı.ve Sevgili Resul vefat etmiyecekti.  Kur'an'ın açıklamaları kaybolmasın ve güncellensin diye. çünkü açıklaması ( yani Kur'an'ı açacak anahtarları ) kaybolursa o taktirde manası kıyamete kadar anlaşılamayacak bu Kur'an'ın ne ehemmiyeti kalacak. şu anda öyle değil mi ? : sayısı milyonla ifade edilebilen ve iddianıza göre her biri Kur'an'ın bir başka Ayetinin manasının anahtarı olan bunca hadis kaybolduğuna göre vay halimize o halde...

bu hadis iddialarınızı nasıl ve neye dayanarak güncelliyeceksiz peki?  öyle ya Sevgili Resulullah 'da vefat etmiş olduğuna göre hadis iddialarını günümüz dünyasıyla nasıl ilişiklendirip , güncelleyip çözüm üreteceksiniz?

bize delil olarak sunmaya çalıştığınız Ayet'lerin ne anlama geldiğini görmek istiyorsanız yine ancak korunmuş Kur'an'a müracaat etmelisiniz... ( korunmamış hadis iddialarına değil tabiki... )

17 İsra 106 :

106 Onu, insanlara ağır ağır okuman için, okuma parçalarına ayırdık ve onu azar azar indirdik.

13 Rad 30 :

30 Seni de böylece, kendilerinden önce nice milletler geçmiş bulunan bir millete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Oysa onlar Rahmân'a nankörlük ederler(134). De ki: "O (Rahmân), benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. O'na dayandım, tevbem yalnız O'nadır."

kesinlikle anlaşılıyor ki, Sevgili Resul ( elçi) nin görevi Yüce Allah'ın kendisine vermiş olduğu Elçilik görevi gereği nas'ı / insanları tek mahfuz vahy olan Kur'an'la buluşturmaktır. lütfen cahiliye çağındakilerin Peygamberlere yüklemiş olduğu yanlış misyonları siz de Sevgili Peygamberimize yüklemeyin ve Kur'an'a yalın bir şekilde icabet edin.

Selam İle.

 

 

 

 

Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Müceddid Yazdı:

Alperen demiş :

''Bir insan hadis batağına battı mı işte böyle umutsuzca çırpınır malesef. Hicr 24 ile verdiğin hikaye arasında uzaktan yakından bir bağ yok. Asla ve kesinlikle''

Umutsuzca çırpınmak ?? Neyse bizim itikatımızda dirayet ve rivayet tefsirleri vardır..Mutlaka malumunuzdur  kritiğe tabii tuttuğunuz ehl-i sünnetin yöntemlerini mutlaka biliyorsunuzdur..

Dolayısıyla  söz konusu  ayet hakkında

Hicr 24 : Ve le kad alimnel müstakdimıne minküm ve le kad alimnel müste'hırın

Mustakdimîn ve Müste'hirîn Kelimeleri

 

Yüce Allah ın: "Andolsun ki, sizden önce gelip geçenleri de Biz bilini sizdir, sonra gelenleri de bilmişizdir" buyruğu ile ilgili sekiz ayrı açıklama yapılmıştır:




8- "Önce gelip geçenler" namaz saflarında önde yer alanlar, "sonra ge­lenler" ise, kadınlar için geri saflarda kalanlar demektir.

İşte bütün bunları yüce Allah bilir. O, var olan ve var olmayan her şeyi bilir. Yarattığını ve kıyamet gününe kadar yaratacağını bilir. Ancak, sekizin­ci görüş âyetin nüzul sebebidir, Çünkü, Nesaî ve Tirmızî´nın, Ebu´l-Cevzâ´dan rivayetlerine göre İbn Abbas şöyle demiştir: Rasulullah (sav)´ın arkasında na­maz kılan insanların en güzellerinden bir kadın vardı. Bazıları bu kadını gör­memek kastıyla ilk safta yerini alıncaya kadar öne geçerken, bazıları da son .şafta yer almak maksadıyla geri kalmaya çalışırdı. Rükün vardığı vakit, kol­tuğunun altından arkaya doğru bakardı. Bunun üzerine yüce Allah: "Andol-sun ki Biz sizden, önce gelip geçenleri de bilimsizdir, sonra gelenleri de biten İş izdir" buyruğunu indirdi.´(Tirmizi, Tefsir 15. sûre 1; Nesâî, İınânc 62; İbn Mâce, İküınetu´s-Sakit 68; Musned, I. 305 )

Bizim tefsirimiz budur..Bu İmam Kurtubinin tefsiridir..İmam Fahreddin Razi de aynı görüşe değinmiştir..Lakin o rivayetten çok  dirayete kaymıştır..İkisi de büyük mufessirdir ikisinin de bir çok mufessirin beyanını kabul etmişizdir..

Neyse görüldüğü üzere Mana açık değildir..

İddianız batıldır..

Selam Müceddid

Hicr 24’ü öncesiyle ve sonrasıyla değerlendirirsen söylediğinin ne kadar anlamsız olduğunu görürsün. Oraya yakıştırılan hikayenin ne kadar iğreti durduğunu da. Bahsettiğin Alimlerin bu konuda nasıl bir yanılgıda olduğunu da.

Neden bu konuyu ikinci kez yazıyorum? Bu bir örnek. Ayetleri anlamada hadis söylentileri baz alındığında nasıl yanlış ve hatta absürd çıkarımlar ortaya konduğuna güzel bir örnek. Ayetlere öncelikle duru bir şekilde bakabilmeliyiz. Bu önemli.

Hicr Suresi

23. Biziz, elbette biziz o hayat vermekte olan, o öldürmekte olan. Ve biziz sonunda mirasçı kalan.

 
24. Yemin olsun, sizin önden gidenlerinizi bilmişizdir; yemin olsun, geriye kalanları da bilmişizdir.

25. Hiç kuşkusuz, Rabbindir, evet O'dur onları haşredecek olan. Hakîmdir O, Alîm'dir.

Bir kesim namazda safların arkasına geçerek pislik yapıyormuş, bir kesim ise kendilerine güvenemediklerinden safların önünde kalıyormuş. Yani bir fitne kasırgası ortalığı kavuruyormuş. "Kadın şeytandır" derler ya, doğruymuş:) Camidekilerin hepsi "azgın boğa"  modunda varsayılıyor. Ayet bunun üzerine inmiş ve özelde bunu anlatıyormuş. El insaf, vel izan.

Ayeti hadise boğdurmak, işte bu. Ayette ne söylendiği belli, apaçık. Bilgi kirliliğine gerek yok.

“Arı-duru bakış” işte bunun için çok önemli.

Beni ve benim gibi düşünenleri suçlayacaklar için yazıyorum. Bakış açımı(zı)n bilgiçlikle, ukalalıkla herhangi bir ilgisi yok. Bilenlerin(?) yorumlarını çöpe atmakla da ilgisi yok. Daha iyi görelim diye taktığımız gözlük şaşı görmemize sebebiyet veriyor. Sonra da kalıcı hasarlara.



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Müceddid Yazdı:

Alperen demiş :

Bu sayfalara iman etmek bizlere ne kazandıracak? İnkar etmek ne kaybettirecek?

Nerededir bu sayfalar? Orada yazılanların Hz. Muhammed'in sözü olduğu ve bugüne kadar korunmuşluğu nasıl garanti edilmektedir?

Bu sayfalarda yazılanlar Allah’ın sözünü nasıl daha(!) anlaşılır kılacak?

Bu sayfalardan vereceğiniz hadislerle hangi Kur’an ayetinin nasıl yorumlandığını cidden merak ettim.

Elcevap :

Selam Müceddid

“El cevap” demişsin ama yazının içinde cevap yok maalesef. Adını verdiğin sayfalarda hangi hadisler aynı zamanda Buhari’de geçiyor? Bu hadisler eğer sadece Buhari’de geçmiyorsa diğer sahih kabul edilen kitaplarda da varsa bu durumda onlarda da bu hadisler kelimesi kelimesine aynı olmalıdır. Bu konu hakkında karşılaştırmalı araştırmanı görmek isterim. Bu hadislerin sadece “tarihi bilgi” değeri mi vardır? Yoksa Allah’ın Dinine peygamberin de katkısını(!) gösteren/ispatlayan bir yönü mü? Yada bu hadisler hangi Kur’an ayetini daha iyi anlamamıza vesiledir?

Müceddid Yazdı:

Hz. Peygamber hayatta iken yazılanlar

1.Medine sözleşmesi   2. Nüfus sayımı tutanağı  3.Yahudilerle yapılan yazışmalar 4. Dine davet mektupları   5. Görevlilere verilen talimatnameler

Hadislerin formatı ve onlara yüklenen işlev ile bunlar arasında dağlar kadar fark var. Tarihi bilgi ve vesika ayrı Peygamber tarafından söylediği iddia edilen sözlerin Kur’ana ortak edilmesi (böyle söylenmese de öyle) ayrı.

Müceddid Yazdı:

Hz. Peygamber’in vefatından sonra sahabe döneminde yazılan hadisler

1.Hz. Ebubekir’in 500 kadar hadis yazdığı fakat sonra imha ettiği  2.Hz.Ali’nin hadis sahifesi  3. Ebu Hureyre’nin hadis sahifesi (sahifetü’s-sahiha) 4. Abdullah b. Amr’ın hadis sahifesi (sahifetü’s-sadıka) 5.Abdullah b. Abbas’ın kendisinin yazdığı ve de Sait b. Cubeyr, Mücahit, İkrime gibi talebelerine yazdırdığı hadis sahifesi  6.Semure b. Cundeb’in hadis sahifesi. Bu sahife Semure’nin çocukları tarafından rivayet edilmiştir.  7. Cabir b. Abdullah’ın Mescid’i Nebi’de okuttuğu hacla ilgili kitabı

Bunlar rivayetlerde geçen tarihçilerin de ittifak ettiği eserler bu bir ..

Rivayetin Türkçesi söylentidir. Bugün elinizde bu sayfalar var mı? Susturucu delil işte bu olacaktır. Buharinin bazı hadisleri o sayfalardan aldığını söylemesi sadece bir iddiadır. İspatı deliller sunarak gerektiren bir iddia.

Müceddid Yazdı:

ikincisi :

Ebu Hüreyre´nin Sahife´sinden sadece bir kısmı talebesi Hemmâm İbnu Münebbih kanalıyla bize intikal etmiştir. Bu "Sahîfetu Hemmâm" diye şöhret bulmuştur. Bu Sahîfe´nin Hemmâm´a nisbeti sebebiyle Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)´nin değil, Hemmâm´ın bir te´lifi kabul edilecek olsa, mevzumuz açısından değerinden ve taşıdığı mânadan bir şey kaybetmez, zira Ebu Hüreyre hazretlerinin sağlığında hadîslerin kitap halinde yazıya geçirilmiş olduğunu gösterir.

Bu sahife, zamanımızda Profesör Muhammed Hamidullah tarafından bulunmuş ve neşredilmiştir. Hamidullah´a göre bulunan bu risâle, hadîslerin yazılmasını yasaklayan rivâyetlere dayanarak "Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ve Sahâbe (radıyallahu anhüm ecmain) zamamnda hadîs yazılmamıştır, hadîsler, Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den iki veya üç yüz sene sonra yazılmıştır" gibi demagoji yapan müsteşriklere fevkalâde susturucu bir cevap olmaktadır. Ehemmiyetine binaen yorumunu aynen kaydediyoruz:

Neyse görüldüğü üzere oradaki hadislerin  buhari de geçtiği tespit edilmiş..Dolayısıyla sizin hadisleri inkar davanız darbe almıştır ..Davanızın batıl olduğuna delildir..

Ebu Hureyre Pavlusluğa soyunan sakat bir şahıstır. Sözüne güvenilmez. Bu sizin de itibar edeceğiniz, aksini gösteremeyeceğiniz tarihi kaynaklar ile sabit. Yani tarihi bilgiyse tarihi bilgi.

Ebu Hureyre’nin Gerçek Yüzü

Hadislerin Peygamberimiz döneminde yazılmadığı, vefatından yüzlerce sene sonra söylentilere çalışarak oluşturulduğu bilgisi de tarihi bir bilgi. Tarihi bilgilere güvenilmesi gerekiyorsa güvenelim. Kimse kafasından uydurmuyor. Yada uyduruyorsa herkes uyduruyor.

Müceddid Yazdı:

Tabii siz Peygamberi postacı olarak gördüğünüz için onun sözleri size bir şey ifade etmiyor (!)..Kuranın indirildiği zattan daha iyi bilirsiniz siz şimdi.

Hayır bunu defalarca yazdık. Hz. Muhammed asla bir postacı değildir. Hiçbir postacı getirdiği zarfı açıp içeriği okumaz. Okuduğunu hayatına uygulamaz. İçeriği okuyarak, gerekeni yaparak insanlarına örnek olmak postacının görevi değildir.

Biz diyoruz ki; “Son Peygamberimizin ahlakı Kur’andı. Din adına yapıp ettikleri yani bizleri dindarlık bağlamında ilgilendirenleri zaten Kur’anda yazıyor. O Kur’anı yaşadı ve onunla örnek oldu. Bizlerde onun yoluna ve sünnetine uymak istiyorsak Kur’ana uymalıyız.” Bu ifadelerden nasıl oluyor da “hayır sizler ona postacı diyorsunuz” sonucunu çıkarabiliyorsunuz? Bu yakıştırmayı ilk defa kim yapmışsa yanlış yapmış. Sonrakiler de işte böyle kayıttan çalmış durmuş.

Peygamber adına uydurulan sözleri dinde kaynak kabul etmeyenleri böyle suçlamanız anlamsız ve yakışıksız. “Kur’anı Hz. Muhammed’den daha iyi anlama iddiasında değilseniz ona atfen ortalıkta dolaşan sözlere de iman etmelisiniz” demeniz de anlamsız. Çünkü sadece kutsal kitabımıza imanla yükümlüyüz. Çünkü Son peygamberimizin sözleri/mesajı ve ahlakı orada yazıyor. Hem de “tek sahih” formda.

Ona atfen ortalıkta dolaşan sözlerin referans alınarak kurgulandığı “Hadis Dini” yarın yerini “Hanif Din”e bırakacaktır. Bu süreç mutlaka tamamlanacaktır. Endişeniz boşunadır.

Müceddid Yazdı:

üçüncüsü benim bir sorum var.. :

'' O itibar ettiğin Kur'anın nasıl toplandığını veyahut nasıl meydana geldiğini bana anlatır mısın en eski kitap yazması nereye gidiyor ?? Kur'anın cem'i nasıl oldu  ?? Hicr 9 da korunacağı buyruluyor da bu kitap gökten mi indi ..! ''

Nasıl korunmuş buyur bizleri aydınlat değerli Alperen..

Tarihi bilgi ile Peygamber adına kulaktan kulağa oyunuyla üretilen laflar arasında format ve işlev farkı var. Kur’anın korunduğu ve bu haliyle bize ulaştığı bir iman (önkoşulsuz kabul) meselesi. Yüce Allah kitabını koruyacağını ifade etmişse bir şekilde korur/korumuştur. Yüce Allah’ın kitabını nasıl koruduğu veya koruyacağı beni/bizi ilgilendirmiyor. İlgilendirmemesi de gerekiyor. Çünkü bu O’nun işi, bizim değil. Bize düşen sadece iman, işimize geliyorsa.

“Kur’anı bizlere ulaştıran insanlar hadisleri de ulaştırmışlardır (acaba öyle mi?). Onlara da aynen böyle güvenin ve iman edin” demeniz ve ikisini bir kefeye koymanız anlamsız. Çünkü Kur’anın bir garantörü var, Allah. Hadislerin garantörü kim?



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

HZ. İBRAHİM’İN HADİSLERİ NEREDE?

www.kurandakidin.net'ten alıntıdır.

Kaşif Ahmed Şehzade, Allah’a ve elçiye itaatten kastın; Allah’ın elçisiyle gönderdiği mesaj olan Kuran’a uymak olduğunu söyler ve Kuran’da aktarıldığı gibi Peygamberimiz’in bizim için örnek olduğunu, fakat Peygamberimiz’e dair bilgiler için de tek geçerli ve yeterli kaynağın Kuran olduğunu söyler. Şehzade, Mümtehine Suresi 4. ayeti örnek göstererek şöyle der: “Aşağıdaki ayet, Hz. İbrahim’in örneğini geleneklerin ve ona atfedilen sözlerin arasından seçeceğimizi mi söylüyor? Hayır, bu ayet öyle söylemiyor. Ayette anlatılmak istenen Hz. İbrahim’in davranışının, tavrının Kuran’da açıklanan şeklinin inananlar için örnek olduğu ve inananların onun örneğinde olduğu gibi hareket etmeleri gerektiğidir.” (Kaşif Ahmed Şehzade, The Authority of Quran)

İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır.

60 Mümtehine Suresi 4

Eğer Peygamberimiz’i örnek almaktan kastın; hadislere ve Peygamber’in kavminin geleneklerine uymak olduğu söylenirse; o zaman İbrahim Peygamber’i örnek almamızı söyleyen ayete göre, İbrahim Peygamber’in kavminin geleneklerini öğrenmemiz ve İbrahim Peygamber’in hadislerini de bulmamız gerekmektedir. Oysa durum Kaşif Ahmed Şehzade’nin dediği gibidir. Peygamberimiz’in de, İbrahim Peygamber’in de davranış şekilleri Kuran’da anlatılır ve örnek almamız istenen bu davranışlardır.

Peygamber’in vahiy olan Kuran dışında Allah’a karşı bir şeyler uydurması için çabalar daha Peygamber hayattayken başlamıştır. Peygamber hayattayken buna engel olmuştur, fakat Peygamber’in vefatından sonra, hele bir de 4 Halife dönemi de geçince, Peygamber’in döneminde başlayan vahiy dışında uydurmalar oluşturma çabaları ne yazık ki gördüğümüz kötü sonuçları doğurmuştur.

Onlar neredeyse sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi.

17 İsra Suresi 73

Kuran Allah’ın kitabıdır, fakat insanlar onu Hz. Muhammed’in (elçinin) sözü olarak duydular. Kuran’ın aşağıdaki ayetlerinde geçen ifade tarzları bu mantığı daha iyi kavramamızı sağlamaktadırlar.

Allah ve elçisinden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu.

9 Tevbe Suresi 1

Bir de Allah ve elçisinden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var.

9 Tevbe Suresi 3


Elçiye (Resule, Peygambere) itaat ne demektir?




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 

<< Önceki Sayfa 26 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats