Yazanlarda |
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Alemler
Hz. Muhammed İçin Mi Yaratıldı?
iktibas.info
‘dan alıntıdır.
SORU: Dinimiz.islam.com sitesinden alınan
aşağıdaki yazıyı değerlendirir misiniz? Yazı şöyle başlıyor:
Sual: Allahü teâlâ, Peygamber efendimiz
için, (Eğer sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım) buyuruyor. Bu kudsi hadis
hakkında bilgi verir misiniz?
Cevap: Âdem aleyhisselam, Arş'ta gördüğü
nurun mahiyetini sual etti. Hak teâlâ buyurdu ki: (Bu nur, gökte Ahmed, yerde
Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin nurudur. O olmasaydı, seni de,
yer ve gökleri de yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]
Allahü teâlâ yine buyuruyor ki:
(Ya Âdem, Muhammed aleyhisselamın ismi ile her ne isteseydin, kabul ederdim. O
olmasaydı, seni yaratmazdım.) [Hakim]
(Ey Resulüm, İbrahim'i halil [dost], seni de habib [sevgili] edindim. Senden
daha sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin
bilinmesi için dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı
yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Âdem aleyhisselam Cennetten çıkarılınca, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselamın
hürmetine beni affet diye dua etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini
bildiği halde, cevabını da diğer insanların duyması için] "Ya Âdem, onu
henüz yaratmadım. Nereden bildin?" buyurdu. Âdem aleyhisselam da, Arşta
"La ilahe illallah Muhammedün Resulullah" yazılı olduğunu gördüm.
Anladım ki, şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın
ismini layık görürsün dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki: "Ya Âdem doğru
söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için
seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım")
[Taberani]
(Allahü teâlâ, İbrahim'i halil edindiği gibi beni de halil edindi.) [Mevahib-i
ledünniyye]
Şu halde Peygamber efendimiz hem habibdir, hem halildir.
(Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım) kudsi hadisi, Marifetname'nin ön sözünde,
Yusuf-i Nebhani hazretlerinin Envar-ı Muhammediyye kitabının 13. sayfasında ve
imam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat'ının 122. mektubunda vardır.
Mektubat'ın farisi haşiyesinde, bu hadisin Deylemi'nin Firdevsi'nde bulunduğu
bildirilmektedir. Deylemi de, Buhari ve diğer muhaddisler gibi, meşhur ve
muteber bir hadis âlimidir.
Mektubat-ı Rabbaninin 3.cildinde, (Sen olmasaydın Cenneti yaratmazdım), (O
olmasaydı kâinatı yaratmaz, rububiyetimi izhar etmezdim) kudsi hadisleri de
bildirilmektedir.
Mirac'da Allahü teâlâ, Peygamber efendimize, (Senden başka her şeyi senin için
yarattım) buyurunca, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem de, (Ben de senden
başka her şeyi senin için terk ettim) dedi. (Mirat-i kâinat)
denilmektedir."
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
CEVAP: Bu sözlerle ilgili açıklama yapmadan önce, bir Müslüman'ın inancını
ilgilendiren konularda nasıl bir yol izlemesi gerekir? Öncelikle bu konuda
bilgi sahibi olmamızın bizi bu tür yanlışlardan koruyacağına inanıyoruz.
İnanç konuları dinin sahibi tarafından belirlenir, açık, anlaşılır ve kesin
deliller ile ortaya konularak herkesin inanması istenir. İnanç konusunda zanna
ve zanni delile yer yoktur. Bu nedenle itikadın tamamı sübut-i kat'i ve
delalet-i kat'i olan Kur'an ayetlerinden başka bir delile dayandırılmaz. Bunun
anlamı şu demektir: Bizi inanç olarak ilgilendiren bir konu mutlaka Kur'an'dan
olacak ve ayetin delaleti de açık ve anlaşılır olacaktır. Bu özelliklere sahip
olmayan bir delil ile ifade edilen bir şeye inanmak zanna tabi olmaktır.
Müslümanlar zandan şiddetle sakındırılmış ve "zan gerçekten hiçbir şey
ifade etmez "(53/28) buyurulmuştur.
Sorunuza sebep olan nakillerin hepsi Kur'an-dışı rivayetlerden oluşmaktadır. Bu
rivayetler kimden gelirse gelsin zannidir. Hadis adı altında nakledilen bu
rivayetler, peygamber sözü olmaya mani illetler taşımaktadır. Adına Kutsilik
eklemekle bir söz kutsi olmaz. Allah'ın elçisine vahyettiği Kur'an'a uygun
olmayan bir anlayışı Kur'an-dışı bir yolla söylemesini düşünmek mümkün
değildir. Bu anlayışların hiç birisini onaylayan bir ayet bulmanız da mümkün
değildir.
Öncelikle, "sen olmasaydın, alemi yaratmazdım" sözünün hadis bile
olmadığını söyleyen Molla Aliyyü'l-Kari, "Mevzuat'ül-Ulum" isimli
eserinde "levlake lemma halaktül eflak" (sen olmasaydın eflaki/alemi
yaratmazdım) metniyle zikretmekte ve "böyle bir hadis metnine
rastlanmamıştır" kaydını ilave etmektedir. Yani sözün aslı mevzudur. İslam
dünyasında Müslümanların dillerine dolayıp durdukları, birilerini övmek için
nice meşhur olmuş sözlerin durumu yakından ele alındığında gerçekleri görmek
mümkün olacaktır.
Ne gariptir ki, Allah'ın elçisine bizzat vahyetmiş olduğu kitapta ne Hz.
Muhammed (as) için, ne de diğer peygamberlerden biri için buna benzer bir ifade
bulmak mümkün değildir. Bizzat peygamberimizin yaptığı hatalarını zikredilerek
düzeltilmesine (Tahrim/1-5, Abese/1-10) yer verilirken, Kur'an'da bu tip
övgülere yer verilmemesini düşünmeli değil miyiz? Bu tip övgülerin Kur'an'da
olmamasının nedeni, bu anlayışların gerçeklerle alakasının olmadığındandır.
Allah kitabını tavsif ederken:
"Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah'tan başkası tarafından gelmiş
olsaydı, onda birçok çelişkiler bulurlardı." (4/82)
"Ey insanlar! Rabbinizden size kesin bir delil geldi; ve size aydınlatıcı
bir nur indirdik." (4/174) demektedir.
İşte gelen bu kesin delilde Allah peygamberi için şöyle buyuruyor:
"Ey Resulüm! Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik."
(21/107) Bu ayet "Sen olmasaydın alemi yaratmazdım" anlayışı ile
bağdaşmaz, aksine çelişki arz eder. Allah bütün elçilerini insanlık alemine
olan merhametinden göndermiştir. Bu nedenle bütün elçiler onun rahmetinin eseri
ve gönderildiği aleme rahmettir. Bu konuda hepsi eşittir ve aralarında bir fark
yoktur. (2/136) "Onlara deyin ki; 'Biz Allah'a, bize indirilene,
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene; Musa'ya ve
İsa'ya verilene ve diğer peygamberlere Rabbleri tarafından verilene inanırız.
Onlar arasında ayırım yapmayız. Biz Allah'a teslim olanlarız.' " (2/136)
Bu konuda peygamberler ve müminler de farklı değildir. İman edenlerin hepsi
aynı inancı paylaşırlar:
"Peygamber, Rabbi'nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin
de, hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler.
"Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat
ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır."
dediler." (2/285)
Bunlarla beraber Muhammed (as)'ın da bu elçilerden bir elçi olduğunun, muhtelif
ayetlerle anlatıldığını görüyoruz:
"Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler gelip
geçti. Şimdi o, ölür veya öldürülürse, siz gerisin geriye mi döneceksiniz? Her
kim geri dönecek olursa, kesinlikle Allah'a bir zarar veremeyecektir. Fakat
Allah, şükredenleri yakında mükafatlandıracak." (3/144)
"De ki: 'Ben kendi kendime Allah'ın dilediğinden başka herhangi bir yarar
ya da zarar sağlamaya malik değilim. Eğer ben bütün gaybı bilseydim, daha çok
hayır yapardım ve kötülük denilen şey yanıma uğramazdı. Ben ancak iman edecek
bir kavmi uyarmak ve müjdelemek için görevli bir peygamberim.' " (7/188)
Yine O'nun insanlardan bir insan olduğu ise şöyle beyan ediliyor:
"De ki: "Ben, sadece sizin gibi bir insanım, ancak bana tanrınızın
bir tek tanrı olduğu vahyolunuyor. Onun için hep O'na yönelin ve O'nun
bağışlamasını isteyin; vay haline o ortak koşanların." (41/6)
"De ki: Ben size, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben
gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana
vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez
misiniz?" (6/50)
"De ki: 'Ben peygamberlerin ilki değilim, bana ve size ne yapılacağını da
bilmiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyuyorum. Ben, sadece açık bir uyarıcıyım.'
" (46/9)
Peygamberi hala yaşatarak toplantılarına çağıranlara, ortaya koydukları
anlayışlarının tasdikçisi olarak gösterenlere de şu ayetler cevap veriyor:
"Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün
de onlar baki kalır mı? Senin ölmenle rahata kavuşacaklarını mı
sanıyorlar?" (21/34)
"Eğer (Peygamber) Bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, elbette onu
kıskıvrak yakalardık. Sonra onun can damarını koparırdık (onu yaşatmazdık).
Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız." (69/44,45,46,47)
"Biz, senden önce de peygamberleri başka türlü göndermedik, kuşkusuz onlar
da yemek yiyorlar ve çarşılarda yürüyorlardı. Bir de kiminizi kiminize bir
imtihan aracı yaptık ki, bakalım sabredecek misiniz? Rabbin, her şeyi hakkıyla
görendir." (25/20)
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bu
ayetlerin sunumundan sonra mevzu bahis olan anlayışları irdelemek istiyoruz.
"Âdem (as) Arşta gördüğü nurun mahiyetini sual etti. Hak Teâlâ buyurdu ki: (Bu nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin
nurudur. O olmasaydı, seni de, yer ve gökleri de yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]"
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: (Âdem aleyhisselam Cennet'ten
çıkarılınca, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet diye dua
etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini bildiği halde, cevabını da diğer
insanların duyması için] "Ya Âdem, onu henüz yaratmadım. Nereden
bildin?" buyurdu. Âdem aleyhisselam da, Arşta "La ilahe illallah
Muhammedün Resulullah" yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin
yanına ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün dedi.
Allahü teâlâ buyurdu ki: "Ya Âdem doğru söyledin. O bana insanların en
sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed
aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım") [Taberani]
Kur'an'ın gaybi konuları anlatırken "bu sana vahyettiğimiz gayb
haberlerindendir. Sana vahyetmeseydik sen bunu nereden bilecektin"
şeklinde bir usulü hatırlatmaktadır.
"Bu, sana vahy ile bildirdiğimiz gayb haberlerindendir, Ey Muhammed,
yoksa, Meryem'i hangisi himayesine alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken de
çekişirlerken de sen yanlarında değildin." (3/44)
"İşte bu (Yusuf kıssası) gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz.
Onlar hile yaparak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin
(ki bunları bilesin)." (12/102)
"Ey Muhammed, bu anlatılanlar(Nuh as ın kıssası) sana vahiy yolu ile
bildirdiğimiz gayba ilişkin haberlerdir. Bundan önce ne sen ve ne de
soydaşların bu olayları bilmiyordunuz. Müşriklerin olumsuz tepkilerine karşı
sabret; sonuç, kötülüklerden sakınanlarındır." (11/49)
Bunlarla ilgili bilgisi olmayan peygamberin insanlığın başlangıcında olan olayı
vahiy olmadan nereden bilecek, düşünmeli değil miyiz? Söylenenin aksine Adem
(as) tövbesiyle ilgili şöyle bilgi verilmektedir:
"Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal
tevbe etti. Çünkü Allah tövbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır."
(2/37)
"Allahü teâlâ yine buyuruyor ki: (Ya Âdem, Muhammed aleyhisselamın ismi
ile her ne isteseydin, kabul ederdim. O olmasaydı, seni yaratmazdım.) [Hakim]"
Bu konuda Kur'an'ın beyanı şöyledir:
"Mescitler şüphesiz Allah'ındır. Öyleyse oralarda Allah'a yalvarırken
başkasını katmayın." (72/18)
"Ancak Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz." (1/5)
Bunlarla birlikte Rabbine dua eden peygamberlerin Kur'an'da dua örnekleri
vardır. Bunların hiç birinde "Ya Rabbi, bana şunun için, şunun adına bana
şunu ver" şeklinde bir dua örneği yoktur. Bu bir tesadüf olmasa gerek!
Yusuf(as)'dan:
"(Yusuf) 'Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin ve bana rüyaların
tabirinden bir ilim öğrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim
velim sensin, benim canımı Müslüman olarak al ve beni Salih kulların arasına
kat!' " (12/101)
Zekeriyya (as)'dan:
"(Zekeriyya) Söyle demişti: 'Rabbim! Gerçekten kemiklerim zayıfladı,
saçlarım ağardı. Rabbim! Sana yalvarmakla şimdiye kadar bedbaht olup bir şeyden
mahrum kalmadım.' " (19/4)
" 'Gerçekten ben, arkamdan yerime geçecek varislerden endişedeyim. Karım
da kısır bulunuyor. Onun için katından bana bir çocuk ihsan et.' " (19/5)
İbrahim (as)'dan:
"Ve ne vakit ki İbrahim, Beyt'in temellerini yükseltmeye başladı, İsmail
ile birlikte şöyle dua ettiler: Ey Rabbimiz, bizden kabul buyur, hiç şüphesiz
işiten sensin, bilen sensin." (2/127)
"Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat
eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et;
zira, tövbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin."
(2/128)
"Ey bizim Rabbimiz, bir de onlara içlerinden öyle bir peygamber gönder ki,
onlara senin âyetlerini tilavet eylesin, kendilerine kitabı ve hikmeti
öğretsin, içlerini ve dışlarını tertemiz yapıp onları pâk eylesin. Hiç şüphesiz
Azîz sensin, hikmet sahibi Sensin." (2/129)
Adem (as)'ın duası ise şöyle:
"Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp
yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye
başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size
apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti." (7/22)
"(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer
bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz." (7/23)
Görüldüğü gibi bunların hiç biri Allah'a yalvarırken bir başkasının ismini
zikretmemektedir. Kur'an'da bahsedildiği gibi bir dua örneği de yoktur. Bu
ifadeler en hafif ifadeyle Allah ve resulüne yalan isnad etmektir.
"Mektubat-ı Rabbaninin 3.cildinde, (Sen olmasaydın Cenneti yaratmazdım),
(O olmasaydı kâinatı yaratmaz, rububiyetimi izhar etmezdim) kudsi hadisleri de bildirilmektedir.
Mirac'da Allahü teâlâ, Peygamber efendimize, (Senden başka her şeyi senin için
yarattım) buyurunca, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem de, (Ben de senden
başka her şeyi senin için terk ettim) dedi. (Mirat-i kâinat) denilmektedir."
Bu ifadeler yaratanı yarattığına mahkum etmektedir. Akıl ve insaf sahibi bir
insanın bunu söylemesi ve kabul etmesi mümkün değildir. Allah bu kadar aciz
midir ki, yarattığı bir kuluna mahkum olsun da kainatı yaratmak zorunda kalsın?
Allah dilerse kainatı yok edip dilediği gibi yeniden yaratmaya, milyonlarca
'Muhammed' yaratmaya kadirdir. O insanların özelliği olan acizlikten ve bütün
noksanlıklardan beridir.
Allah bütün varlıkları yaratmış ve onlara çeşitli görev ve sorumluluklar
vermiştir. Bu sorumluluklarının bilincinde olanları da itaat ve ibadetlerinin
derecesine göre sıralayarak: "…Allah indinde sizin en şerefliniz takvaca
en üstün olanınızdır" buyurmuştur.(49/13) Bu derecelendirme tüm insanlığı
kapsamaktadır. Her insan bu ölçüye göre kendi yerini bilecektir. Ne kadar
itaat, o kadar kıymet ifade ettiğinin bilincinde olacaktır. Bu kıstasla Allah
bütün mahlukatın değer ve derecesini belirlemiş; mahlukat içinde insanı,
insanlar içinde iman eden ve salih amel işleyenleri; iman ve salih amel sahibi
olanlar içinde de peygamberleri en şerefli kimseler olarak vasıflandırmış;
insanlar için en güzel örnek olarak göstermiştir. Ama asla ilahlaştırmamış,
insan olma vasfını hep zikretmiş, vahyin bilgisinin dışında bir şey
bilmediğini, kitabı ve imanı ona vahiyle öğrettiğini beyan etmiştir.
Sonuç olarak bu ve benzeri anlayışlar tasavvuf ekolünün ve geleneğin İslam'a
taşıdığı batıl düşüncelerden başka bir şey değildir. Bu hezeyanların kaynağı
"ledün ilmi ve batini anlayışlar, keşif ve kerametler ve rüya ve
menkıbelerdir." Bunların, Allah'ın vahyi yanında hiçbir kıymet-i harbiyesi
yoktur. Buna inanan insanlar zanna inanmış olurlar ve "zan ise gerçekten
hiçbir şey ifade etmez." (53/28) hükmünce Allah indinde hiçbir değer ifade
etmezler.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bu ve benzeri anlayışlara tevessül ederek
Müslümanların da Ehl-i Kitab'a benzediklerini görüyoruz. Onlar Peygamberlerini
yüceltmek için "Allah'ın oğlu" diyerek ilahlaştırıp örnek olmadan
çıkardıkları gibi, Müslümanlar da Muhammed (as)'a olağanüstü özellikler vererek
normal bir insan olmaktan çıkarmaya çalışıyorlar. Bunun sonucu olarak da
peygamberi örnek bir insan olmaktan çıkardıklarının farkında olmuyorlar. Bir şey iki şekilde örnek olmaktan çıkartılır: Birincisi onu değersiz bularak
yani örnek alınamayacak kadar değersiz göstererek; ikincisi de insan üstü bir
varlık haline getirecek kadar yüceltilerek, örnek alınamaz konuma yükselterek
yapılır. Bu halin her ikisi de peygamber için kabul edilemez bir durumdur.
Allah onu örnek bir insan olarak gönderdiğini onlarca ayette ifade ederek
"üsvet'ül-hasene" (en güzel örnek insan) ilan etmiştir.
"Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve
şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere
gayet merhametli ve şefkatlidir." (9/128) "(Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse
de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip
dayanırım. O yüce Arş'ın sahibidir. (9/129) Onun normal bir insan oluşuna ilk itiraz edenler müşrikler olmuştu ve şöyle
demişlerdi:
"Dediler ki: Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça, yahut senin
hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl
ırmaklar akıtmadıkça, yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça
düşürmedikçe, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe, yahut altından
bir evin olmadıkça, ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten
okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz. De ki:
"Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak elçi olarak gönderilen bir
insanım." (17/90-93)
Ne gariptir ki, o gün müşrikler peygamberi böyle hayal ediyorlardı, bugün ise
Müslüman olduğun söyleyenler! Bu işte bir yanlışlık yok mu? Vardır elbette. Her
iki anlayış da yanlıştır; doğru olan Allah'ın kitabında anlattığı peygamber
anlayışıdır.
Kur'an'daki peygamber: Emredileni yapan, kendisine vahyedilenden başkasını
bilmeyen, dini Allah'a has kılan, insanların kalbinden geçenleri bilmeyen,
yerin göğün hazineleri yanında olmayan, arpa ekmeği ile bile üç gün arka arkaya
karnı doymayan, açlıktan karnına taş bağlayan, Uhud'ta müşriklerin attığı taş
ile yanağı yaralanıp dişi kırılan, zırhını giyip savaşa çıkan, tebliğ
dönemlerinde her türlü hakarete hedef olan, üzülen-sevinen-mutlu ve huzursuz
olan, yiyen, içen, uyuyan, baba, koca ve dede olan, hayatın her türlü mihnetini
çeken ve bunların hepsine Allah için katlanan, bizden biri olan ve bizim gibi
insan bir elçidir. Abdullah'ın ve Amine'nin oğlu, dedesinin ve amcasının
himayesinde yetim ve öksüz büyümüş Muhammed'ül-Emin olmuş, nihayet Rasulullah
olmuş bir elçidir.
"De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana,
İlâh'ınızın, sadece bir tek İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine
kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak
koşmasın." (18/110)
"De ki: 'Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya
zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok
hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir
kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.' " (7/188)
İşte biz böyle bir elçiye iman ediyoruz
http://www.iktibas.info/dergi/2007/subat/mektup.htm
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
vela Newbie
Katılma Tarihi: 24 nisan 2006 Gönderilenler: 10
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
67/2. Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Aziz’dir O, Gafur’dur.
Rabbim hidayet etsin.
__________________ 41/33. "Doğrusu ben, kendini Allah'a verenlerdenim" diyen, yararlı iş işleyen ve Allah'a çağıran kimseden daha güzel sözlü kim vardır?
|
Yukarı dön |
|
|
yavuz Newbie
Katılma Tarihi: 17 mart 2007 Gönderilenler: 21
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Alperen,ALLAH ilmini artırsın,bu söz sahiplerinin,delilsiz,sözlerine karşı yazını okudum,inşallah,bu söylemi ölçüp tartmadan kabul edenlere bu yazılanlar fayda verir,doğruyu dosdoğru kaynaktan,RAHMANIN öğretisiyle öğrenirler.hakkında bilgi sahibi olmadığın şeyin ardına düşme.çünkü kulak,göz ve gönül,bunların hepsi ondan sorumludur.17-36,ayeti bizlere,boş ve anlamsız, insanı Rabbine kulluk etmede derecelerini yükseltecek salih amel,tesbih,salat,dua ve tek olan ALLAH,a ibadet etmek,onun kadrini gereği gibi bilmek ve şanına yaraşır bir şekilde ona kulluk ve ibadet etmek gibi temel vazifelerden uzaklaştırır.Alemlerin Rabbi kainatı yaratma amacını,hiç bir beşeri aşkı tekelleştirerek,RAHMAN olanla bir delil olmadan bağ kurulması,bu bağı kuranında,kur'anında kendine alabildiği bilgi birikimini arttırması için,ALLAH,a tam bir teslimiyetle yönelmesi lazım,hamd, övgü alemlerin Rabbi olan ALLAH,a mahsustur,alemlerin Rabbi hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için,ölümü ve hayatı,yeri göğü ve bunlar arasındakileri yarattığını,insanları ve cinleri sadece kendisine kulluk etmek için yarattığını beyan ediyor,peygamberlerde ALLAH,ın seçilmiş kullarıdır,onların övgüsüde kendilerini yaratana aittir.onun adına nitelendirmelerden,vasıflandırmalardan beri olmalıyız.çünkü bize ALLAH adına bilmediğimiz şeyleri,ona atfen söylememiz emredildi,ve bu bize haram kılındı.Rabbimiz bütün değerlerin,şan şerefin,ilmin,her türlü güzelliklerin sahibidir,her şeye onun metodu ile,onun öğretisiyle değer vermemiz temennisiyle.selam onun peygamberlerine,ona hakkıyla iman edenlere olsun.
|
Yukarı dön |
|
|
iblissavar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 subat 2007 Gönderilenler: 363
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yavuz yazdı: "Peygamberlerde ALLAH,ın seçilmiş
kullarıdır,onların övgüsüde kendilerini yaratana aittir.onun adına
nitelendirmelerden,vasıflandırmalardan beri olmalıyız.çünkü bize ALLAH
adına bilmediğimiz şeyleri,ona atfen söylemememiz emredildi,ve bu bize
haram kılındı. Rabbimiz bütün değerlerin,şan şerefin,ilmin,her türlü
güzelliklerin sahibidir,her şeye onun metodu ile,onun öğretisiyle değer
vermemiz temennisiyle.selam onun peygamberlerine,ona hakkıyla iman
edenlere olsun." selam Yavuz kardeş,güzel yazın için teşekkürler.Ama senden ricam,yazının boyutlarını çok büyük tutma ve yazım kurallarına uymaya çalış.Yukarıdaki boyut okunmak için gayet yeterli.Böyle irice olacak şekilde yazarsan gözlerimiz bozulacağından vebali ve masrafı sanadır haberin olsun.
__________________ ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
|
Yukarı dön |
|
|
omertsl Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sağol Alperen abi bilgiler için;)
Bütün Peygamberler övgüde ve şerefde eşittir.Yalnız davranışları vs ortamlara göre değişebilir...Yani kısacası İsa = Muhammed = Musa = Nuh = Lut = İbrahim vs vs hepsi eşit ve hepsi müslümandır...;)Hepsi aynı şeyleri anlattılar namaz zekat Allaha iman güzel işler vs vs...
__________________ ZUHRUF/22:Hayır!"Sadece,biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk,biz de onların izinde gidiyoruz"derler.
ATALAR(beleşçilik) DİNİNE SON!!!(Öncenin Putperest'i , şimdinin Sözde Müslümanı...)
|
Yukarı dön |
|
|
tolonbey Newbie
Katılma Tarihi: 28 eylul 2007 Yer: Almanya Gönderilenler: 12
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Evettt,
Sevgili Alperen,
Sen olmasaydin Ben kainati yaratmazdim gibi sacma,düsünmeden peygamberi akillarinca yüceltme sözlerine verdigin yanit icin sana tesekkürler.
Peki sormak gerek bunu uyduranlara,Muhammedi baskasimi yarattida Tanrida Muhammedi görüp cok beyenip sen cok fevkalade bir yaratiksin,bende senin icin bir kainat yaratiyimmi dedi Tanri acaba.
Görülüyorki müslümanlarin pek cogunun agzindan cikani kulaklari duymuyor,pespese salliyorda salliyor.Hic demiyor,ben bunlari atiyorum ama biri cihipda heyyyyyyy densiz nayapiyorsun derse ne yaparim?
Imamin biricamide söyle bir vaaz veriyormus Mehmet Akifin yazdigina göre.
Dünya dümdüzdür.Öküzün boynuzundadir,öküzde bir baligin sirtindadir,balikta denizdedir,denizde cok kayaliktir deyince ,ordan Kürt,HOCAAAAAAA , DOGRU SÖYLÜYORSUN DEYILMI der.
Hoca pirelenir ama bozuntuya vermeden devam eder üste kalmaya,tabi dogru söylüyorum AVANAK KÜRTve devam eder,kaynaklarimiz basili kitaplar deyil el yazili kitaplardir der ve kürsiden iner.
Eyvah der hoca,Cahal Kürt bu yalanlarimizi anladihtan kelli bu kapidan bize gayri ekmek yoh.
Yoh hocam yoh,bu kapidan size eskisinden daha coh ekmek var.Müslümanlar cahaletin zirvesine ulasmah icin her türlü imkanlarini seferber etmislerdir.
Sen hec merahlanma.
Bir örnek veriyim:Tanri derki dinden cihanin cezasini ben ahirette vereceyim.
Kendi partilerini kendileri olusturup,adlarinida hak mezhepler diye veren ulu imamlarimiz ,bizden gayri mezheplerin tümü TUUUU KAKAAA dir diye eklemislerdir.
Dinden cihan biri icin Allahi ellerinin tersiyle bir kenara iten bu ulu imamlar,Allaha diyorlarki sen dinden cihanlarin cezasini öteye birahiyorsun ama ,o senin fikrin,bizim fikrimiz bu dünyada gecerli oldugundan kelli dinden cihan dürzüyü biz izin istese bile 2 gün icinde imamin kayigina bindiririz.
Allahim,sen coh mülayim davraniyorsun bu insanlara.Gusurumuza galmada bu nedenle idareyi bu yüzden kendi üstümüze devr aldih deyolar,eheli vede coh bülmüs sünnetcüler.
Daha birsey yazmaya gerek vamiiiiii,arhadaslar
tolonbeg
ß
__________________ mutlu,kutlu,umutlu günlere
|
Yukarı dön |
|
|
RabbeKul Yasaklı
Katılma Tarihi: 29 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 30
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bir uydurma hadisin çevresinde peygamberi ilahlaştırmaya kadar giden yanlışlar yapılıyor. özellikle belirli grupların katkılarıyla bırakın ortak koşmayı bazen Kul ve Rasul Muhammed Yüce Rabbimizin dahi önüne geçirebiliyor. (Bazıları cahilce yapsa da, Bunların bazılarının maksatlı olduğuna inanıyorum. Özellikle Fetullah grubunun tanrılaştırılmış İsa'ya yakın bir Muhammed çabası olduğunu düşünüyorum.)
“Peygamber de kendisine Rabb’i tarafından indirilene iman etti, müminler de. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız...” (Bakara 2/285).
Bu Ayete rağmen Hala Peygamberleri birbirinden ayıran, Ulvi ya da ilahi sıfatlar yakıştıran maalesef sapmıştır. Ne yazıkki bu insanlar gecesi gündüzü başlarını secdeden kaldırmayan insanlar.
Şeytan ne kadar da profesyonel. Yazık.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|