Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Kuranda İdrıs peygamber hakkında tek cumle olduğu için Yusuf -İdrıs önermesının zayıf gibi dursada sanılandan çok daha fazla benzerlık var.Kuyuda bulunup köle olarak satılmışken ta Devlet makamına yukselmış baska kım var?Yada en sadık peygamber kım desem ılk aklına kım gelır?Benım aklıma salatıyla,Allaha olan baglılığıyla zınadan korunan sadık Yusuf gelir.Ayrıca Yusufa ruya tevılı gıbı özel fen ilmi verılmıştı.
İdris=2. İlim ve fende ileri seviyede olan anlamında
Naci Çelik yazdı
Sevgili Mirror.Yusuf"un sadık"lığının espirisini tam anlayamadın.
Yusuf"un evinde kaldığı kadın,onun nefsinden murat almak istedi ve kapıları kilitleyip:Haydi gelsene dedi.(Yusuf) "Allah"a sığınırım,dedi,efendim bana güzel baktı.Zalimler iflah olmazlar!"12/23
Hatırlarsan,Yusuf"u satın alan kral,yusufu evine getirdiğinde,karısına,buna iyi bak,bakalım,belki onu evlat ediniriz demişti.12/21
Burdan da anlaşılıyor ki,Yusufa o ev de çok iyi bakıldı,kendisine bir köle muamelesi yapılmadı.
Yusuf,kadına Efendim bana iyi baktı derken,kadının kocasını kastederek söyledi.Yanı kendisini satın alan ve kendisine iyi bakan adama ihanet etmedi.Yani kendisini evlat edinmek isteyen adama sadık kaldı.Ayetin vurguladığı sadakat,öncelikle bu sadakattır.
Sen,Kur"an"ı,Kur"an ayetlerini sorgulamaktan,Kur"an"a ve Kur"an ayetlerine,Kur"an"daki peygamberlere itiraz etmekten korkuyorsun.Bunun içinde Kur"an"ın kabuğunu kıramıyorsun ve Kur"an"ı anlaman gerektiği kadar anlıyamıyorsun.
Bana göre:Kur"an ayetlerini olduğu gibi,yani yazıldığı veya ilk bakışta anlaşıldığı gibi,hiç sorgulamadan,hiç itiraz etmeden kabul etmekle,rivayet veya hadisleri hiç sorgulamadan,körü körüne kabul etmek,aynı şeydir.Ve sorgulamanın da sınırı yoktur.Kur"an"ı ne kadar çok sorgularsan,Kur"an"dan,o kadar çok bilgi derlersin.
Şunu bil ki:Rivayetleri,hadisleri sorguladığından,çok daha fazla Kur"an"ı sorgulamazsan,Kur"an"dan hiç bir şey öğrenemez,körü körüne Kur"an"ı ilah edinirsin.Hem de,halis bir hanif olduğunu zannederek.
Sayın Alperen.Yeryüzünde milyarlarca insan var ve yeryüzünden milyarlarca insan da geldi geçti.Ama Kur"an da çok belli sayıda insan ismi var.Melekler de öyle.Allah"ın ordularının sayısını Allah"tan başka kimse bilmez.Ama,Cibril Mikail,Kur"an"da adı veya adları geçen tek melektir.Meleklerden seçilmiş,özel bir melektir.Tıpkı,peygamberlerin özel insanlar olması gibi.
Yusuf-İdris(sadık) yorumumu açtığınız için tesekkur ederim.Yusuf belirttiğiniz üzere yediği ekmeğe hiyanet etmedi,kendisine bakılan o evde nankörlukte bulunmadı,hapse girmeyi göze aldı ve sadık kaldı,hem bu yönden hemde gunahtan sakınan bir kul olarak..
Evet.Ayet açık. Cinsel
açıdan korunmak isteyen yoksul kız veya kadınları,cinsel ticarete
zorlamayın diyor.
Soru:Ya söz konusu
kadınlar, kendi tercih ve arzuları ile, cinsel ticaret yapıyorsa? Bu durumda, onlar
için günah söz konusu mu?
Görüyor musun Mirror
efendi? Naci’nin bu akla ziyan fikirlerine bakalım karşı çıkabilecek misin?
Yoksa “ne olursa olsun cepheyi terk etmem” mi diyeceksin?
Bunun adı cinsel ticaret
değil, fuhuştur. Profesyonel zina ne zamandan beri makul ve makbul bir ticaret
şekli oldu?
Bu fuhuş işi başında
kadınların olmadığı bir sektör. Kadınların namuslarının pazarlandığı çirkin ve
insanlıkdışı bir sektör. Hangi fuhuş kölesi aklı başında kadın yaptığı işten
haz almaktadır ve onurla mesleğini savunmaktadır?
Yüce Allah “zinaya
yaklaşmayın” diyor, açık değil mi? Yoksa zina da aslında başka bir şey miş, iyi
bir şeymiş de bizim mi haberimiz yokmuş.
Bakın Naci ne diyor:
…Çünkü hayat
kadınları, gençlerin cinsel eğitimine, kimseye zarar vermeden, cinsel
arzularının tatminine çok büyük katkılarda bulunarak, sağlıklı bir evliliğe
hazırlanmalarına yardımcı olmaktadırlar. Ayrıca, evli erkeklerin en büyük
sorunu, cinsel monotonluğu yenmelerine de yardımcı olarak birçok erkeğin
boşanmasına veya ikinci bir evlilik yapıp, ailelerini mutsuz etmelerine de mani
olmaktadırlar. Bundan dolayı, Kur’an, hayat kadınlığına, genel evlere meşruiyet
kazandırarak…
Meğer hayat(!) kadınlığı
pek makbul bir sosyal işleve sahipmiş ve böyle bir kamu yararı içerdiği için de
haliyle pek sevapmış da haberimiz yokmuş.
Ya porno film yıldızları
ve endüstrisisi. Onlar da kamu yararına iş üretiyor. Alkışlamak lazım.
Manukyan ne muteber ve
saygın bir patroniçeymiş de haberimizi yokmuş.
Hayat Kadınlığı makbul de
Hayat Erkekliği makbul değil mi? Naci neden sadece kadınları anlatmış acaba?
Adam cinsel monotonluktan
sıkılınca gidip rahatlıyorsa, bu onun en doğal hakkıysa karısı da dilediği
zaman aynı gerekçeyle gidip hayat erkekleriyle birlikte olabilmelidir, öyle
değil mi? Yani kişi karısına ve kızına jigolo hizmeti verenlere de kızmamalı o
halde.
Kişinin karısı ve kızı
önüne gelenle birlikte olacak ve “ben Müslümanlardanım, namuslu bir insanım”
diyen erkek de bunu şirin görüp hoş karşılayacak.
Naci efendi senin aklın
başında mı? Sen razı olur musun bu işe?
naci
celik Yazdı:
Ayrica:23/6.Ayetin dikkat
çektiği, eşlerden gayri kadınlar, size göre kimlerdir?
Ayrica:4/24.
Ayetin dikkat çektiği, ücret karşılığın da kendilerinden faydalanılan kadınlar,
size göre kimlerdir.
Ücret
karşılığı kendilerinden faydalanmak falan yok. Kadınlara mehirlerini vererek
nikahlanmaktan bahsediliyor o ayette. Yüce Allah (haşa) fuhşu över mi hiç? Bir
taraftan “sakın zinaya yaklaşmayın” diyecek diğer taraftan “bastırın parayı
yapın zinayı” diyecek. Olacak iş mi?
Nisa 24. Harpte elinize geçmiş
kadınlar hariç olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır.
Bunlar dışındakileri, mallarınızı vererek almanız; şunu bunu dost tutmayarak
iffetli yaşamanız, zina etmemeniz şartıyla size helal kılınmıştır.
Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir hak olarak
verin. Mehir kesişmeden sonra karşılıklı hoşnutluğa bağlı hallerde üzerinize
günah yoktur. Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Görüyor musun Mirror efendi? Naci’nin bu akla ziyan fikirlerine bakalım karşı çıkabilecek misin? Yoksa “ne olursa olsun cepheyi terk etmem” mi diyeceksin?
Selam Alperen
Kuranda 19 resul ve resul kavramı üzerine açtığım bu konuyu ısrarla saptırıp Nisa 24 teki ücretli kadınlar tartışmasına çevırdın,peki senın bu yaptığın forum ılkelerine uygunmu?Eger ücretli kadınlar konusunu tartışmak istıyorsan lutfen ayrı bır başlık aç...
Bunu bilerek yapıyorsun,Lut kavmıne gelen elçilerin melek olduğunu idda ettın,orjjınal arapça metınden delıl isteyınce duymamazlıktan geldın,konuyu tekrar ücretli kadınlara çevırdın...
Ben senınlede bir çok ortak fıkre sahıbım,örneğin:
Şu sitede tek Kuran diyen kaç kişiyiz,haniflik,hadisler,mezhepler..vs şimdi senın her göruşunden de ben mı sorumluyum,bu şekılde duşunuyorsan çok sığı bir mantıktasın.
Katılma Tarihi: 20 mart 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 74
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Zülkarneyn Hakkındaki yapılan Hatalar Üzerine:
Zülkarneyn’in Kimliği
Zülkarneyn ayetleri, genelin kanaatin üzere Peygamberimiz(s.a.v.)’e imtihan maksadı ile Yahudiler veya onların öğrettikleri müşrikler tarafından soru sorulması neticesinde nazil olmuştur. Herkes tarafından çok iyi bilinen bir kişi hakkında imtihan maksadıyla soru sorulması mantıksız olacağına göre; müfessirlerin Zülkarneyn olma ihtimali üzerinde durdukları cihangir kralların hiç birisinin Zülkarneyn olamayacağını yenilemeden geçmeyim.
Kısaca diyebiliriz ki, Zülkarneyn muhtemelen ilk çağlarda yaşamış, peygamber olma ihtimali kuvvetli, göklere seyahat etmesini sağlayan “sebeb” isimli vasıtayı elde etmesi için, kendisine Allah tarafından imkanlar sağlanmış, yaşadığı olaylar şuan ki ilimle bile kavranamayacak Salih bir kuldur. Ebetteki, gerçeği ancak Allah bilir.
------------------------------ Zülkarneyn
Allah’ın kendisine dünyada imkân sağlayarak uzak yerlere gidebilmesi için “sebep” isimli vasıtayı/ilmi verdiği şahıstır.
O kendisine verilen sebeple 3 ayrı seyahate çıkmıştır:
Güneşin battığı yere
Güneşin doğduğu yere
İki sedd/süd arasına
Gittiği yerlerde bazı kavimlerle karşılaşmış,3. seyahatinde vardığı yerdeki kavmin isteği üzerine, onları Ye’cüc-Me’cüc’ten korumak için bir sedd inşa etmiştir.
Yukarıda belirtilen Kehf Suresi 83–98 ayetleri dışında söylenecek ve söylenen her söz bir görüşten ibarettir. Doğruluğu sadece anlatanı bağlar ve kimse mutlak doğru olarak algılamamalıdır. Bu konuda bilfiil ayetlerde hiçbir bilgi yoktur. Düşünmek en temel farzdır. Ve Allah’ın insana daima düşünmesini emrettiğini göz önüne alarak ayetler üzerinde değişik açıdan yorum yapalım.
------------------------------------
Zülkarneyn peygamber mi? Hükümdar mı? Veli mi? Melek mi? Yoksa bir insan mı?
Zülkarneyn ile ilgili diğer konularda olduğu gibi bu konudaki kuran dışı kaynaklarda yıllarca kafa bulandırmıştır:
Hz. Muhammed <s.a.v.> ‘e Zülkarneyn hakkında Tevrat tan soru soranlar, Yahudi veya onların öğrettikleri müşrikler olduğuna göre, Yahudi kaynaklarına bakmak gerekir. Yahudilerin Peygamberimizi imtihan maksadıyla, çok iyi tanıdıkları Tevrat ta açıkça ve defalarca öğülen bir hükümdar olan Kuruş hakkında soru sormaları oldukça yadırganması gereken abes bir durumdur. Ayrıca sınav maksadıyla sorulan sorunun bile az bilindiği yahut hiç bilinmediğine alamettir.
Zülkarneyn Kelimesi ‘ 2 boynuzlu’ anlamına geldiğine göre, Tevrat’ta Daniel Peygamber’in rüyasındaki ‘iki boynuzlu koç’ tan kasıt Zülkarneyn gibi gösterilmiştir. Zira bu rüyanın anlatıldığı bölümün sonunda rüyanın yorumunu yapan Cebrail ‘iki boynuzlu koç’ tan kastın İran kralları olduğunu söylemiştir. Kurandaki bahsedilen Zülkarneyn ile Tevrat ta geçen bu görüş isim benzerliğinden öteye gidemez. Keza Tevrat ta geçen rüyadaki anlatılmak istenen Medya ve Pers krallarının belirli bir süre Ortadoğu’da hâkimiyet sağlayacakları ve sonra Yunanlıların hâkimiyetlerine son verecekleri söylenmiştir. Ve Tevratta ki 2 boynuzlu koç sadece bir krala değil, birden fazla İran kralına işaret etmektedir. Yani bilfiil Kuruş’a saymak yanlışa yanlış şerre şer katmaktadır ve makul değildir. Eğer Kuruş Zülkarneyn ise Ye’cüc-Me’cüc kavmi kimdir? Bu konuda da bazı şahıslar hiç boş durmamıştır. Bazı sözde müfessirler Azad ve Mevdudi’nin söyledikleri gibi Türk kavmi mi? Bu mümkün değildir. Zülkarneyn’in değil! Kuruş’un ve yaptığı iddia edilen seddin bulunduğu bölgenin ahalisinde olan Türkleri; coğrafyanın ve tarihi gerçeklerin zorlanması sonucu Yecüc-Mecüc ilan etmişlerdir. Ne yazık ki günümüzde buna Müslüman kesimlerden inananlar da az değildir!
Kafkaslar da arkeolojik kazılar da bulunan sedd leri Zülkarneyn’in yaptığını iddia etmektedirler. Bir kere Zülkarneyn seddinin Kuranın indiği dönemde hatta kıyamete yakın zamana kadar ayakta olması gerekmektedir. Kazılardaki bulunan seddler kuranla anlatılana yapı bakımından benzese de aşılamayacağı konusundaki gerçekler bu saftirik tezleri bir çırpıda çürütmektedir.
Kur’an da anlatılan Zülkarneyn’in doğuları ve batıları fethetmiş bir hükümdar/cihangir olduğu konusunda ayetlerde bir netlik ve kesinlik yoktur. Keza Kuruş cihangir bir kral olarak bilinir.
Hz.İdris (Hanos) Zülkarneyn Olabilir mi?
Aslında, Zülkarneyn’in Hz. İdris olabileceğine doğrudan atıfta bulunan bir görüşe kaynaklar da rastlanmaz. Kur’an da Zülkarneyn ile Hz.İdris hakkında söylenenlerde hiçbir benzerlik olmaması esas delildir. Keza Zülkarneyn in göklere seyahat ettiğini düşünecek olursak Hz.İdris olma ihtimalini pekiştirmemiz gerekir. Zülkarneyn’in göklere seyahat ettiği düşüncesiyle Hz. İdris’in yüce bir yere yükseltilmesi paralellik arzeder. Hz.İdrisin ve Zülkarneyn’in kıssalarını incelediğimizde de bu benzerlilik kuran üslubuna uygun görülür. Burada dikkatinizi çekmek istediğim nokta; her şeyden önce, Allah<c.c.> Zülkarneyn’in kimliği üzerinde değil ne yaptığı üzerinde durmuştur. Ayete baktığınıza,’Kehf 83…Size ondan bir hatıra okuyacağım’ diye başlar.Kehf suresinde size Zülkarneyn’i anlatacağım denmemiş, Size ondan bir hatıra okuyacağım denmiştir. İnsanlar Zülkarneyn kimliğinden ziyade onun ne yaptığını düşünüp taşınmalıdır. Zülkarneyn’in yaptıklarını bırakıp kimliğiyle araştırıp doğruyu bulmaya çalışmak önce akla ve Kurana oldukça tezat bir durumdur. Keza kesin bir sonuç elde etmekte mümkün değildir.
------------------------------
Zülkarneyn’in Yaptığı Sedd ve Yapmadığı Sedd
Kur’an da Zülkarneyn’in yaptığı; demirden tuğlalı, bakırdan sıvalı bir sedd anlatılmakta, Allah’ın dilediği vakte kadar da Ye’cüc-Me’cüc tarafından aşılamayacağı bildirilir. Tarihteki şahıslar içinde demirden bir sedd yaptığı bilinen duyulan bir kimse var mıdır? Makedonyalı İskender’in böyle bir sedd yaptığına dair elde hiçbir delil yoktur. Kuruş veya I.Dara’nınsa Hazar denizi ile Karadeniz arasında birer sedd inşa ettikleri ileri sürülmektedir. Keza bu bölge de gerçektende binlerce yıl önce bazı seddler olduğunu arkeolojik bulgular desteklemektedir. Hatta Zülkarneyn’in inşa ettiği sedde benzeyen demirden yapılmış sedd kalıntılarına rastlanır. Keza bu seddin Zülkarneyn’in seddine benzediği ne kadar da kabul edilse de <Kur’an ‘ın seddin aşılamayacağına dair olan beyanı ile uymadığı apaçık ortadadır.>Açıkçası; Zülkarneyn’in yaptığı seddin mahiyetine ve aşılamayacağına dair ayetlere bakılacak olursa, Böyle bir sedd yeryüzünde Mevcut değildir. Eğer ki; yerin altında olabilir, arkeolojik kazılarla çıkarılabilir gibi bir varsayım olursa, bu varsayıma da bu seddin gerisinde kalan ve bu seddle yerlerinde tutulduğu sabitlendiği bildirilen Ye’cüc-Me’cüc’ün yeraltında olduğunu da kabul etmek gerekecektir. Kur’an’daki sedd ve vasıfları ile Çin seddi ve Demirkapı seddi de uygun olmayacağı gibi diğer yerlerde bilinen seddlerinde hiçbirine uymayan, yeryüzünde olmayan bir sedd söz konumuz. Böyle bir seddin yeryüzünde görülmemiş olması ve bu seddi inşa eden bir şahsın bilinmemiş olması bütün tezleri bir anda çürütecektir.
----------------------
Ye'cûcveMe'cûc
“Kur’an’da işaret edilen Ye'cûc ve Me'cûc, rivayetlerde olduğu gibi Türk boylarından Tatarlar veya Türklerle soy birliği olan Moğollar olamaz! Çünkü Kur’an-ı Kerim indiği zaman Arapların ve bölgede yaşayan Yahudilerin Türk boylarıyla bir münasebeti yoktu. Hatta onların varlığından bile haberdar değildiler. Onlar arasında Türkler aleyhinde böyle olumsuz bir propagandanın yayılmış olmasıda düşünülemez. Ortadoğu’yu tedirgin eden, Cengiz ve Hülagü akınlarıdır. Bunlar peygamberde birkaç asır sonra olmuştur. İşte Cengiz ve Hülagü akınlarında saldırgan askerlerin yaptıkları dehşet koparan zulümler, hunharlıklar bölgede bütün bir millete karşı nefret uyandırmış ve Türkler aleyhinde böyle olumsuz riyakâr propagandalar yayılmasına neden olmuştur. Bunların Türklerle bir ilgisi yoktur. Cengiz ve Hülagü Müslüman değillerdi ama onların torunları Müslüman olmuşlar, Hindistan’da büyük bir İslam imparatorluğu kurmuşlar ve İslami yaymışlardır. Her halde İslam’ı yayan bir millet Ye'cûc ve Me'cûc olamaz!
Bu olay Zülkarneyn seddinin nerede olduğu mevzusu ile iç içedir. Zülkarneyn seddinin Kafkasya’da veya Türkistan’ın sonunda olduğunu savunan bütün müfessirler, ister istemez Türklerin Ye'cûc ve Me'cûc olduğu kanaatini taşımıştır. { Her ne kadar günümüzde bazı yazarlar Ye'cûc ve Me'cûc’ün Çinliler ve Ruslar olabileceği gibi fikirler ortaya atıyorlarsa da, bu düşüncenin hiçbir delili ve dayanağı yoktur.}
Bu sedd, Kafkas Dağları’nda bulunan ve en büyük geçit olarak tarif edilen Daryal Geçidi’nde, Kazbek dağının doğusunda, Terek Nehri’nin doğduğu yerin yakınındadır. Eskiler bu geçide; Kafkas kapıları adını vermişlerdir.
Bu görüşü savunan Ebu’l Kelam Azad; Kuruş tarafından demirden inşa edilen bu seddin, günümüz atlaslarında Viladi Kiyokz ile Tiflis kentleri arasında gösterildiğini söyler. “Kuruş Deresi” veya “Kuruş Güzergâhı” şeklinde adlandırılan bu sedde; Ermeniler “Behak Gurai” veya “Kaban Gurai”, Gürcüler ise “Demirkapı” demişlerdir. Miladi ilk asırda yaşayan Yahudi Seyyah Yusuf, 6. asırda yaşayan tarihçi Procopius ve ayrıca M. 528 yılında yaşayan Romalı komutan Bolisarius bu seddi görenlerdendir. M. 1557’de bölgeye gelen Anthonie Jenkinson’un bu hususu teyit etmesi gibi, XVII. Asırda yapılan haritalarda bunu göstermektedir. Daryal geçidinde bulunan demir sedd kalıntılarının, Zülkarneyn seddi olduğunu ispata çalışan Azad, bu hususta başkaca detay da vermektedir. Ona göre, demirden yapılmış olan Daryal seddi, Kur’an’da anlatılan Zülkarneyn seddine, bu seddin yakınındaki taştan yapılmış Derben Seddinden daha çok benzemektedir.
Keza bu sedd de; Kur’an’daki sedde uyum bakımından benzese de, aşılamayacağı konusundaki görüş açısından benzememektedir. Çünkü asılar önce harab olup gitmiştir!
Çin Seddi
Müfessirlerin Çin seddi üzerinde durmaları, tarih kitaplarındaki Zülkarneyn seddinin tariflerinden kaynaklanır. Mesela seddin boyutları konusundaki bir rivayette; Seddin uzunluğunun 100 fersah (500 km.) genişliğinin 50 zira’ (yaklaşık 37 km.) yüksekliğinin 100 zira! (yaklaşık 74m.) olduğu söylenmektedir. Bu ve buna benzer hadisleri doğru kabul etmek ebetteki makul değildir ve yanlıştır, zira müfessirlerin bakış açılarının zaten bu boyutlarda bir seddi zorunlu kıldığını da işaret etmeden geçmeyelim. Çünkü müfessirlere göre bu sedd bozguncu bir kavim üzerine/önüne ve ya değişik bir ifade ile ülkenin sınırına boydan boya çekilmiş çok büyük bir sedd olmalı, hemde günümüze kadar ayakta kalmalıdır. Böyle tek sedd görülmüştür o da, Çin Seddi’dir. Ansiklopediler 600 km.lik bu seddin ilk inşa edilen 200 km.lik bölümünün Çin İmparatoru Şi Huangdi (M.Ö. 221–210) tarafından yapıldığını kaydetmektedir. Alusi de; İbn Said’in yeryüzünde bir yer tarif ettiğini, bu yerin de Çin’de bulunduğunu (Çin Seddi olduğunu) söyler. Ancak bu seddin, iki dağ arasında bulunmaması, Zülkarneyn tarafından inşa edilmemiş olması ve Kur’an’da anlatılan vasıflara uymaması sebepleri ile Zülkarneyn’in inşa ettiği sedd olmayacağını belirtir.
-------------------------------------------------
Dünya da Zülkarneyn Seddi’nin Vasıflarını Taşıyan Bir Sedd Yoktur.
Müfessirlere göre ifade ile Zülkarneyn seddi; demir tuğlalı, bakır sıvalı, metrelerce yükseklikte
Kilometrelerce uzunluğunda bir sedd olmalıdır. Böyle bir seddin varlığı ise ne duyulmuştur ne de görülmüştür.Elmalılı H.Yazır bu konudaki görüşlerini şöyle açıklar: “Doğrusu Kur’an’daki vasıflar, ikisine(Çin seddi ve Derbent Seddi) de uygun olmadığı gibi, diğer yerlerde bilinebilen seddlerin de hiç birine uymuyor.
---------------------------
Dünyada aşılamayan ve delinemeyen sedd kalmamıştır.
Dünyamızda bulunan aşılamaz ve delinemez bir sedd! Bu mümkün mü? Bu soruya en güzel cevabı veren Elmalılı, klasik anlayışı tenkit edercesine, ayete adeta yeni bir gözle bakmaktadır:
“Hâlbuki ne yüksek dağlar aşılmış, ne sağlam istihkâmlar delinmiştir.”
Bu cevap ayete karşı söylenmiş bir söz değil; Zülkarneyn’in seddi konusunda bulunan klasik bakış açısında karşı aklın yetmezliğinin ifadesidir. Bunu da şöyle vurgulamaktadır:
“Demek ki bunun sırrı, Zülkarneyn’in döktüğü akıcı maddeydi. Demek ki o, normal bir madde değil, ilahi bir kuvvetti.”
Elmalılı’nın bu sözleri Zülkarneyn seddinin gaz ve katman şeklinde olduğu anlayışını bir kat daha güçlendirmiştir. Ayette; ”Artık onu ne aşabildiler ne delebildiler.”Buyrulmuştur. O halde Ye’cüc-Me’cüc gezegenleri etrafındaki bu gaz katmanının bir yanında delik bulamadıklarından oradan çıkmaya vakıf olamamışlardır. Daha sonra da, içinden geçmeyi denemişler, bu denemelerinde de başarıya ulaşamamışlardır. Fakat bir gün gelip, bu seddin tabii bir sebeple ortadan kalkacağına bir sonraki ayette işaret edilir!............................................
----------------------------------------
Burada dikkatinizi çekmek istediğim nokta; her şeyden önce, Allah<c.c.> Zülkarneyn’in kimliği üzerinde değil ne yaptığı üzerinde durmuştur. Ayete baktığınıza,’Kehf 83…Size ondan bir hatıra okuyacağım’ diye başlar.Kehf suresinde size Zülkarneyn’i anlatacağım denmemiş, Size ondan bir hatıra okuyacağım denmiştir. İnsanlar Zülkarneyn kimliğinden ziyade onun ne yaptığını düşünüp taşınmalıdır. Zülkarneyn’in yaptıklarını bırakıp kimliğiyle araştırıp doğruyu bulmaya çalışmak önce akla ve Kurana oldukça tezat bir durumdur. Keza kesin bir sonuç elde etmekte mümkün değildir.
Fakat kelime anlam ve hatalarıyla alemler idrak edilemez.
Naci'nin haber hakkındaki yorumunu alabilir miyiz? Anne ve kız razıysa? Şeyh efendi parasını da veriyor bu arada...
Naci Çelik Cevap verdi.
Söz konusu porno starının Allah ve ahirete inanan biri olduğuna inanmıyorum.
Eğer,söz konusu anne,Allah ve ahirete inanan biri ise:1.Rüşt yaşına ermemiş kızını cinsel ilişkiye zorlamış olur,bu hem günahtır,hem suçtur.
2.Eğer,kız rüşt yaşına ermiş ve bu işi gönüllü olarak yapmaya kalksaydı,Amerikan toplumu açısından,bekaret bir anlam ifade etmediğine göre,iyi bir ticaret yapmış ve bir beyinsizin parasını almış olurdu.Hiç bir günaha da girmezdi.
Konuyu baştan itibaren kısaca şöyle özetleyebiliriz: Zülkarneyn, iki nebula arasında bulunan gezegenden birine gitmiş, oradakiler, diğer gezegen de bulunan Ye’cüc-Me’cüc’ün kendilerine saldırdıklarını söyleyerek, Zülkarneyn’den o gezegenle kendi gezegenleri arasında para karşılığında gazdan bir engel yapmasını istemişlerdir.
Selam Alperen
Bu yazının sana aıt olmadığını sadece rica için astığını söylemiştin,bende sana kendi Zulkarneyn yorumun nedir o zaman diye sormuştum,cevap vermedin,paylaşırsan sevınırım...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma