Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yaratan Rabbinin adıyla oku/çağır! İnsanı, embriyodan/ilişip yapışan bir sudan/sevgi ve ilgiden/husûmetten yarattı.
Oku! Rabbin Ekrem'dir/en büyük cömertliğin sahibidir.
O'dur kalemle öğreten!
İnsana bilmediğini öğretti.(Alak 1-5)
Ve Rabbinin nimetini söz ve fiillerinle dile getir!(Duha 11)
Bu ayetleri benden iyi anlayan Hz. Muhammed ki Muhtedin, Allah'ın sözlerini salt insan hafızasına ve iyiniyetine bırakmış olabilir mi?Üstelik kendisine Ehli Kitabın başına gelenleri o kadar net anlatan ilahi vahiyleri okuduktan sonra!(Bakara 79)
Onlardan öylesi de var ki, (söyledikleri) Kitab-ı Mukaddes'den olmadığı halde ondan olduğunu düşünesiniz diye dilleriyle Kitab-ı Mukaddes'i çarpıtırlar ve Allah'tan olmadığı halde, "Bu, Allah'tandır!" derler; böylece bile bile Allah hakkında yalanlar uydururlar(Ali İmran 78)
Elçi zannettikleri gibi İlahi sözleri hafızaların güvenilirliğine veya Kabuklara, kemiklere vs.. yazılarak dağınık ve parçalar halinde sahabilere mi bırakmıştı? Üstelik Etrafında İnanan görüntüsü çizen müşrikler olduğunu Allah apaçık söylediği halde!
Madem bir çok kişinin hafızasında ya da parçalar halinde ellerinde ise Değişmemiş miydi? Elçi neden İlahi sözleri kitaplaştırmadı? Neden açık geleceği o göremedi de sahabiler fark etti durumu?
Kitap haline getirdiler? Onlar Allahın Seçtiği ve desteklediği ve yücelttiği kulundan daha mı basiretli idiler?
O Işığı Elçisi vasıtası ile inanmak isteyen veya azmış ya da sapıtmış olan bizlere gönderen ve Elçisini dosdoğru yolunda yaşayan en güzel örneklerinden kılan Rabbim, Elçisi görevini tamamladıktan sonra Bizi dosdoğru yola kılavuzlayacak yegane kaynağı insanların insafına bırakabilirmiydi? Üstelik vaadi varken Onu koruyacağına?
Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler, kendilerine beyyine/açık kanıt gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi.
Allah tarafından gönderilen, tertemiz sayfalar okuyan bir resul gelinceye dek
O sayfalar içindedir dosdoğru-eskimez kitaplar.
Kitap verilmiş olanlar, kendilerine beyyine/açık delil geldikten sonradır ki parçalanıp bölündüler
Oysaki onlara, dini yalnız O'na özgüleyerek, dosdoğru yürüyen kişiler halinde sadece Allah'a ibadet etmeleri, namazı kılmaları, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte budur doğru, eskimez ve aşınmaz din. (Beyyine 1-5)
Andolsun Tûr'a Satır satır yazılmış Kitaba; Yayılmış ince deri üzerine, (Tur 1-3)
Hayır; çünkü o (Kur'an), bir öğüttür
Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alsın.
O (Kur'an), 'şerefli-üstün' sahifelerdedir
Yüceltilmiş, tertemiz (mutahhar) kılınmış (Abese 11-14)
Sadece Düşünelim
Bütün bunlardan sonra, (ey insanoğlu), sana indirdiğimiz şey(in doğruluğun)dan hala şüphede isen, önceki çağlarda vahyedilmiş metin-(leri) okuyan kimselere sor: (O zaman anlayacaksın ki) Rabbinden sana gelen haktır. O halde, artık şüphecilerden olma.(Yunus 94)
Ne mutlu o insana ki, kötülerin öğüdüyle yürümez, Günahkârların yolunda durmaz, Alaycıların arasında oturmaz.
Ancak zevkini RAB'bin Yasası'ndan alır Ve gece gündüz onun üzerinde derin derin düşünür.
Böylesi akarsu kıyılarına dikilmiş ağaca benzer, Meyvesini mevsiminde verir, Yaprağı hiç solmaz. Yaptığı her işi başarır.
Kötüler böyle değil, Rüzgarın savurduğu saman çöpüne benzerler.
Bu yüzden yargılanınca aklanamaz, Doğrular topluluğunda yer bulamaz günahkârlar.
Çünkü RAB doğruların yolunu gözetir, Kötülerin yolu ise ölüme götürür. (Zebur/Mezmur 1-6)
Not:Zeburdan Bu Kısmı Örnek vermemin nedeni Bu Yazıların Allah Kelamı olduğunu iddia etmek değil sadece alıntıladığım bu kısım Kuran'a aykırı olmadığı içindir.
__________________ Anlatan da aciz dinleyen de aciz, Hamd O Allahüssamed'e ki İlahi Kelam ile seslendi
|