Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sen dogrusunu yapiyorsun kardesim..
Gercekleri su veya bu sebepten gizledikten sonra ne manasi kalir. Onemli olan sadece Allah'tan korkarak, hakki savunabilmek..
Hacivat ve Karagoz neden olduruldu" filmine bakanlar bilir, Hacivat ve Karagoz, adaletsizligi, haksizligi oyunlarda ele aldiklari icin kelleleri kesilir.. Kelleri kesilip yere duser ve son bir kelime cikar agizlarindan.. El-HAKK
Müslüman demek günah işlemeyecek anlamında değildir. Müslüman olduktan sonra kişinin hayatı 2 ye ayrılır. Müslüman olmadan önceki hayat (Müşriklik dönemi), müslüman olduktan sonraki hayat (Şirksiz dönem).
Şeytan ''Dosdoğru'' yolun üstüne oturmuş durumdadır. Kişiyi dosdoğru yoldan saptırmak için tüm çabalarını harcar.Şeytana uyup dönenler olur, şeytanın tuzaklarıyla mücadeleye devam edip dosdoğru yolda ilerlemeye devam eden olur.
Şeytan, ayrıntılarda gizlidir. O her zaman kışkırtmaya devam eder. Kişi her anını (Allahlı mı yoksa Allahsız mı yaşadığını )nasıl kontrol altına alabilir diye düşündüğümde aklıma şunlar geldi ve daha fazla geç olmadan yapmaya karar verdim.
1-Günlük Tutmak : Günboyu yaptıklarımı yazdığımda nerde, niçin hareket ettiğimi ve o esnada gerçek niyetimin ne olduğunu, neyin etkisinde kalıp kalmadığımı daha iyi gördüğüme şahit oldum. En önemlisi de bunları yazarken insan kendi kendini kandıramıyor.Günboyu yaşadıklarımın muhasebesini yaptığımda Allahsız yaşadığım anları Allahlı yaşamaya dönüştürme için formullerin arayışı içine girdiğimi görüyorum.
2-Emek vermek : Allahlı bir yaşam için şunu yaptığımda da fayda görüyorum. En yakınlardan başlayarak, çevredeki diğer insanlara gerçekleri aktarmak. Dosdoğru yol için ''Emek'' harcandığında kişi yine kendi eksikliklerinin, tutkularının, zaaflarının, hevalarının farkına varıyor. Doğruyu onlara aktarırken kendimin de gerçeklerini unutmamam gerektiğini net görüyorum. Bu şekilde yaptığımda ben de kendi zaaflarımı, yalanlarımı, sahtekarlıklarımı görüyorum ve bunlardan kurtulmak için bu taraflarıma yoğunlaşıyorum. İnsanlara birşeyler anlatırken onlara vermem gereken ilk ve en önemli unsurun ''Güven'' olduğuna inanıyorum artık. Çünkü, aynı isteği emek verirken ben de karşıdan almak istediğime kendimde şahit oldum. Bu çok önemli. İnsanların güvenini kazanmak gerçekten harika bir duygu ve onlara gerçeği aktarmak,emek harcamak da öyle. Güveni kaybetmek ise gerçekten çok acı birşey, bunu deneyimlerimden bizzat gördüm :(
Allahsız bir yaşamda insan kendi hevalarının ve şeytanın uşağı oluveriyor. Kendinin Allah odaklı olduğunu sanır ama halbuki öyle değildir. Hayatına giren ve hayatını altüst eden ''yalan, sahtekarlık'' ve sonucunda ''İğrenç'' bir hayat sürdürdüğünün farkına bile varmaz. Eğer uyarılar dikkate alınmaz ve muhasebe yapılmazsa bu böyle devam eder gider.!! buna izin vermemek lazım.
Doğrularımızla, hatalarımızla yaşadığımız heran çok önemli. Çünkü, yaşadığımız herşey, hayatımıza gerçek anlamda sokmadığımız, tatile gönderdiğimiz ama gerçekte herşeyi gören ve duyan tarafından kayıt altına alınmaktadır.
Gerçeği görmek ve gerçeğe bağlanmak için hiçbir zaman geç değildir.
Keşkesiz, güzel bir hayat için her adımımızı kontrol altına alabiliyorsak ne mutlu bize.
Ve tüm diğer Allahsızlardan, O 'nsuz yaşamakta direttikleri
Allah’a sığınıyorum..
misak 08
Merhaba, saydığınız karakteri bozuk kişilerin kalpleri kaskatıdır. Onlar için bunları yapmak kolaydır. Çünkü kalpleri nasır tutmuş kabuk bağlamıştır.Karakterleri zarar vermek üzerine çalışır ve sınırları çiğnemek onlar için hep yaptıkları işlerdendir. O yüzden dediğiniz yıkımdır yaptıkları. Ailesinin rızkını kumarda harcayan bir asalak ya da yalanlar üzerine kurulu bir hayatta debeleben düzenbazlar için Allah bir hayaldir gerçek değil.onları ikna edemezsiniz, belki öldükten sonra inanırlar
(MUTAFFİFÎN suresi 14. ayet)
Asla, hayır; onların kazandıkları, kalpleri üzerinde pas tutmuştur.
Haklısın blue, o yüzden hayatımın her anına Allah ı koymadığımda benim kalbim de katılaşmış mı diye kendime soruyorum. Ve kalbimin katılaşmaması için Ben de Allah'a sığınıyorum.
Gerçeği görmek ve gerçeğe bağlanmak için hiçbir zaman geç değildir. Umutsuz yaşamak da çok kötü birşey. Umutsuzluğu, yine şeytan fısıldar her zaman.
Keşkesiz, güzel bir hayat için her adımımızı kontrol altına alabiliyorsak ne mutlu bize. Allah , çabaların sonucunu en güzel şekilde verir.
Katılma Tarihi: 27 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 11
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Son günlerde oldukça sıkıntılıyım. Çünkü karşımda yalnızca Kuran diyen, gittiği her yerde Allah’a ve peygamberi hakkında söylenen yalanlara “tepki” gösterip karşı koyan ama bana adım başı yalan söylediğini yeni yeni çözdüğüm biri var.
Evet onun için yalan söylemek; o kadar kolay o kadar sıradan ki… Üst üste defalarca yalan söyleyebiliyor..Hem de hiç gerekmediği halde. Hiç gerekmediğini çok iyi bildiği halde. Bana karşı dürüst olsa; hatalı da olsa hatasını adam gibi kabullenip; yalan sahtekarlığının pisliğine bulaşmamak da azıcık diretse benden nasıl güven ve sevgi ile karşılanacağını bildiği halde bile bile kendini adım başı yalan adiliğine bulaştırıyor. Anlıyorum ki yapabileceğim bişey yok. Kendisi seçiyor ve yaşıyor.
Kendine hiç acımadan. Beyninin içine girip her an sadece doğruyu; salt gerçeği ifade etmesini nasıl sağlıyabilirim ki sağlayamam… Bu imkansız.
Bunun bir insana güven tesis etmekte ilk adım olduğunu bunu bile yaşatmayan bir insanın sonrasında ağzıyla kuş da tutsa asla güven veremeyeceğini de biliyor….
Asıl güvenin, ham gerçeğin; -işlenmemiş, modifiye edilmemiş, manipule edilmemiş, fabrikasyona uğramamış, elden geçmemiş- ham gerçeğin her adımda neye mal olursa olsun ortaya konması daha sonrasında da bu gerçeğin doğrulara odaklı olarak çözümlenmesi; yani o konudaki doğrunun yaşanması olduğunu da biliyor… Bunu da defalarca denedi ve en güzel; “tek çözüm” olduğunu da biliyor…..
Yani bilgi sorunu yok; “biliyor”… “Yalnızca Kuran” olmalı dinsel referans, biz sadece O ndan sorumlu tutulacağız, bunu da “biliyor”… Ama tüm bunlar hiçbir işe yaramıyor..
Dürüst olmak için yalnızca Kuran demek yetmiyor…
Allah’tan korkmak için yalnızca Kuran demek yetmiyor, yetmiyor… Allah korkusu olmayan bir insana hiçbir güç ve hiçbir bilgi insan olmayı sağlatamıyor…
“Allahlı yaşamak” diye özetlenen bu başlıktaki soruna en canlı örnek işte: yalan söylerken vicdanları sızlamayan; şeytanın hesabına bir tuğla daha eklediklerini, kendi kendilerini yaktıklarını göremeyenlerin hayatında Allah nerededir? Yastık altında mı, tatildemi, emeklide mi?
Yoksa çaydanlıkta cin masalındaki gibi işine geldiği zaman ortaya çıkarılan bir çaydanlık Allah ı mı var onların hayatında? Yalan söylerken, yıkarken, talan ederken, güvenin zerresini bırakmazken Allah çaydanlıkta; yalnızca
Kuran derken Allah çıkar çaydanlıktan… Bir masaldır yaşanan. Belki uçan halılar da vardır…
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam misak08, yalanın iğrençliğine yaptığın vurgu çok güzel ama şunu unutma ki; "Sadece Kur'an" demek "Sadece Kur'an" demek değildir.. Çünkü "Sadece Kur'an" diyenler bu ayetleri anlamamakta ve görmemektedir ki buda "Sadece Kur'an" benzetmesinin ne kadara ayakları havada bir yakıştırma olduğu ortadadır. İşte o ayetler;
“O (Allah) ki, ümmîler içinde kendilerinden bir Resûl ba’s buyurdu. (O
Resûl), onlara Allah’ın âyetlerini okuyor, onları temizliyor ve onlara
kitabı ve hikmeti öğretiyor...” (Cum’a, 62/2)
“Biz gönderdiğimiz her
peygamberi, başka değil, ancak -Allah’ın izniyle- kendisine itaat
edilmesi için gönderdik.” (Nisâ, 4/64)
“Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve O’ndan yüz çevirmeyin.” (Enfal, 8/20)
“Ey iman edenler; Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve sizden
olan ülü’lemre de (içinizden çıkan, inanç, duygu ve düşüncelerinizi
paylaşan, acıda, sevinçte, kederde sizinle beraber olan büyüklerinize
de) itaat edin” (Nisâ, 4/59).
“Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve nizâa düşmeyin. Aksi halde
gevşer, za’fa dûçâr olursunuz; kuvvetiniz, nusretiniz, devletiniz
gider; sabredin ha! ” (Enfal, 8/46)
“De ki: ‘Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin” (Al-i İmrân,3/31).
َ “Allah’ı ve ahiret gününü uman ve Allah’ı çok zikredip, Allah’la
irtibatını kavî tutan ehl-i imân için, doğrusu Resûlullah misal
alınacak insandır; O’nda, misâl edinme adına çok güzel şeyler vardır. ”
(Ahzâb, 33/21)
“Hayır, asla! Rabbine andolsun ki, aralarında nizâa bâdî her
meselede seni hakem olarak kabûl etmedikten sonra, onlar iman etmiş
olamazlar” (Nisâ, 4/65).
“Resûl size ne getirdiyse, onu alın ve sizi neden nehyettiyse, ondan
kaçının” (Haşr, 59/7)
Katılma Tarihi: 27 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 11
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selimbay Yazdı:
selam misak08, yalanın iğrençliğine yaptığın vurgu çok güzel ama şunu unutma ki; "Sadece Kur'an" demek "Sadece Kur'an" demek değildir.. Çünkü "Sadece Kur'an" diyenler bu ayetleri anlamamakta ve görmemektedir ki buda "Sadece Kur'an" benzetmesinin ne kadara ayakları havada bir yakıştırma olduğu ortadadır. İşte o ayetler;
“O (Allah) ki, ümmîler içinde kendilerinden bir Resûl ba’s buyurdu. (O Resûl), onlara Allah’ın âyetlerini okuyor, onları temizliyor ve onlara kitabı ve hikmeti öğretiyor...” (Cum’a, 62/2)
“Biz gönderdiğimiz her peygamberi, başka değil, ancak -Allah’ın izniyle- kendisine itaat edilmesi için gönderdik.” (Nisâ, 4/64)
“Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve O’ndan yüz çevirmeyin.” (Enfal, 8/20)
“Ey iman edenler; Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve sizden olan ülü’lemre de (içinizden çıkan, inanç, duygu ve düşüncelerinizi paylaşan, acıda, sevinçte, kederde sizinle beraber olan büyüklerinize de) itaat edin” (Nisâ, 4/59).
“Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve nizâa düşmeyin. Aksi halde gevşer, za’fa dûçâr olursunuz; kuvvetiniz, nusretiniz, devletiniz gider; sabredin ha! ” (Enfal, 8/46)
“De ki: ‘Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin” (Al-i İmrân,3/31).
َ “Allah’ı ve ahiret gününü uman ve Allah’ı çok zikredip, Allah’la irtibatını kavî tutan ehl-i imân için, doğrusu Resûlullah misal alınacak insandır; O’nda, misâl edinme adına çok güzel şeyler vardır. ” (Ahzâb, 33/21)
“Hayır, asla! Rabbine andolsun ki, aralarında nizâa bâdî her meselede seni hakem olarak kabûl etmedikten sonra, onlar iman etmiş olamazlar” (Nisâ, 4/65).
“Resûl size ne getirdiyse, onu alın ve sizi neden nehyettiyse, ondan kaçının” (Haşr, 59/7)
Selam, yalan söyleyebilcek kadar küçülmek sadece "yalnız Kuran" diyenlerin sorunu değildir ki.. Kuran+sünnet diyenlerin içinden de rahat rahat yalan söyleyenler yok mudur? Ya da siz de kendi açınızdan şunu diyemez misiniz Kuran+sünnet demek dürüst olmak için yeterli değildir?
Allah Resullerinin tümü elçisi oldukları Allah'tan korkuyorlardı.. Elçiliğini yaptıkları Allah'ı "takmama" gibi bir çelişkileri olamazdı... Allah'ı Alaaddin nin lambası içindeki "cin " (?) gibi bir lambanın içine hapsetmemişlerdi ki, arada işlerine gelince çağırsınlar çıkarsınlar dışarı, işlerine gelmeyince lambaya tıkayıp keyiflerine (?) baksınlar...
yani demek istediğim o ki Kuran mı hadis mi tartışmaları yapmadan önce bunların ötesinde vicdani bişey lazım kurtuluş için o da Allah'ın hiç bir şeyi; hiçbir yalanı ve hiç bir doğru sözü es geçmediği gerçeği...
Yalnızca Kuran dese de hayatında yalanı çözüm gibi gören bir zihniyettense Kuran ve hadisi referans alıp; yalan söylemeyen ve yalandan tiksinen; yalanı acizlik olarak görüp kimseye yakıştırmayan bir insan zaten Kuran 'a uyuyor ve Allahlı yaşıyordur. Ve bu anlamda diğerine göre güven açısından kat kat öne geçer... O kişi için Allah tatilde değildir.
Bu anlamda konu din faşistliği yapmak değildir. Yani yalnızca Kuran desin de ne halt ederse etsin; istediği kadar yalan söylesin o yine de güvenilirdir gibi saçma bir mantık adiilik; faşistlik olur.
Yalnızca Kuran diyen kişi Allah ın elçisini örnek alır. Ve içsel olarak dürüsttür. Ama inanıyorsa; sloganlaştırmamışsa bu söylemini; bir parola gibi din faşistliği için kullanmıyorsa "yalnızca Kuran" söylemini...
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
elbette Kuran+sünnet diyenlerin içinden de rahat rahat yalan
söyleyenler vardır ve Kuran+sünnet demek dürüst olmak için yeterli değildir, ama bu nakıslıklarını gidermek için önemli bir adım atmıştır, bir yol bulmuştur, inşaallah dosdoğruyola iletilir.
Katılma Tarihi: 27 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 11
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Yanılıyorsunuz şöyle ki: bulunan yolun niteliğinden önce kişinin ne kadar Allah'a dayanan bir bilincinin olup olmaması konu. O kişiye direkt vahiy bile gelse eğer kişi de dürüst olacak kadar Allah'a bağlılık yoksa bu hiç bir işe yaramaz diyorum.
(EN'ÂM suresi 109. ayet) Olanca yeminleriyle, eğer kendilerine bir aye gelse, kesin olarak ona inanacaklarına dair Allah'a yemin ettiler. De ki: "Ayetler, ancak Allah katındadır; onlara (mucizeler) gelse de kuşkusuz inanmayacaklarının şuurunda değil misiniz?
Dürüst olmanın, yalan söylememenin direk kuranla da sünnetle de bir ilgisi yok. Bir hindu için de yalan söylemek kötü birşeydir. Bir budist için de. Dürüst bir insan herkese güven verir. Bu budist olsun hindu olsun farketmez.
İnsan kendini hesaba çekmiyorsa ve dışardan bir gözle kendini eleştirmiyorsa işte o zaman bazı şeyleri yaşayarak ve bedel ödeyerek öğrenecektir. Eğer öğrenmek istiyorsa ve buna diretiyorsa. 1 defada öğrenemiyorsa taş kafalıdır. Daha da gerekiyor demektir. Ama öğrenene kadar, içselleştirene kadar kafası duvarlara değip, şişene kadar bu devam eder. Ama sonunda olur. Şimdiye kadar kendini doğru sanmıştır, dürüst sanmıştır halbuki öyle olmadığını gördüğünde ne tür bir katliam yaptığının farkına varmıştır. Ve pişman olmuştur. Artık yalnızca kuran deyip yalanı da hayatından uzaklaştırma çabası da gösteriyorsa o zaman bu insana yok sen benim güvenimi kaybettin artık olmaz mı diyeceksiniz. O insan belki de sizin hayatıza özellikle sokularak, işte bunu adam edeceksiniz şimdiye kadar çoğu şeyin farkında ama uygulamada eksiklikleri var onları da ona göster ve öğret denilmişse.. Onu bırakıp gidecek misiniz. Ne mutlu ona ki sadece Kur an diyor. Hayatında yalan varsa bunu atıp sökecektir. Ve aydınlığa çıkacaktır.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma