Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Hasan AKÇAY,

Sanıyorum bir yanlış anlama sözkonusu şöyle ki:

Benim anlatımımda Babama ait vasiyyet falan yok.Yani Babamın vasiyyetine 'rağmen' diye bir durum sözkonusu değil.Vasiyyeti dikkate almamam sözkonusu bile olamaz.Bizlerin bu site de asılı duran çok önemli bir vasiyyeti mevcuttur!

Selametle

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba beyaz.

Sizin ailevî durumunuza mecbur bırakıldığım için değindim. Yoksa önemli olan, Allah’ın hükmüdür. Hani siz "Allah’ın Nisa 11’de vasiyet ettiği miras hukukunu uygulasak ne iyi olur!" diyorsunuz ya. Allah orda "Bir erkeğe iki kızın payı farzdır," diyor mu?

Allah’ın kelimelerini doğru okuyalım. Asla çarpıtmaya ya da değiştirmeye kalkışmadan. Yani Allah ne diyorsa o.

Örneğin Bakara 180. Size vasiyet yazıldı -Kütibe aleykum… el vasiyye… Farz kılındı demek bu. Tıpkı kısas gibi, oruç gibi, namaz gibi:

Size kısas yazıldı -Kütibe aleykumu’l kısâs (2:178)

Size oruç yazıldı -Kütibe aleykumu’s siyâm -(2:183)

namaz yazıldı… –salâte kânet...KiTâBâ (4:103)

Bu kadar kesin. Yani farz. O halde laiklik maiklik mızmızlığını bırakıp önce babanıza vasiyet düzenleme görevini yaptırmalıydınız eğer söylediğiniz gibi gerçekten "dindar" iseniz. Laiklik vasiyete engel değil.

Sonra Nisa 11. Allah size… vasiyet eder… -Yûsî kum ullah… 

Niçin yazmıyor da vasiyet ediyor? Sizin babanız gibi her nasılsa vasiyet görevini yapamayanların yerine yapıvermek için mi? Yani vasiyet görevini  bizim yapmamız kural ama Allah’ın yapması istisna olmasın?

Allah Nisa 7’de "Miras varislerin hakkıdır," diyor ama varislerin paylarını belirlemiyor. Niçin? Pay belirlemenin kişiselliği yüzünden olmasın? Yani kişiler düzenledikleri vasiyetlerde isterlerse bir kıza iki erkeğin payı bile diyebilsin diye olmasın?

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Hasan Akçay,

Benim hükmüm sadece kendime ve çocuklarıma geçer.Bunun dışında kimseye vasiyyet yazdırma gücüne sahip değilim.Bu konu böyle.Bu açıdan dediğiniz gibi elbette Laiklik etken olamaz.Ben sizin miras yorumunuzu değil,"Konu ile ilgili Kuran'da yeterli detay yoktur.." deyişinizi eleştirdim.Nisa 7'de "ulaştığınızda" bir detay değil mi?

Şimdi gelelim şu ifadenize:

"Allah’ın kelimelerini doğru okuyalım. Asla çarpıtmaya ya da değiştirmeye kalkışmadan. Yani Allah ne diyorsa o.

Örneğin Bakara 180. Size vasiyet yazıldı -Kütibe aleykum… el vasiyye… Farz kılındı demek bu. Tıpkı kısas gibi, oruç gibi, namaz gibi:"

Ben sizin çarpıttığınızı ya da değiştirmeye çalıştığınızı düşünmüyor.Ancak yanılıyorsunuz.Şöyle ki:

Kütibe/Ketebe,Farz/Faraza bu kavramlar aynı değildir.Yani her ikiside farz anlamına gelmez.Örneğin,Sadaka vermek farz,Oruç tutmak ketebe'dir.Hac etmek farz,Kısas ketebe'dir.Namazın sadece vakti ketebedir.Örnekleri çoğaltmak mümkün.Bu ayrım gerçek anlamda farkedilirse "Kuran yetmez"diyenlerin dilleri tutulacaktır.Allah ne diyorsa o.Buyrun konuşalım.

Selametle

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

SAVANA YAZDI:

selam

bu 4. veya 5.ci dir kaçamak ve baştan savma cevapla işi geçiştirmeye çalışıyorsunuz.

Fazla karıştırma der gibi....

Kurandan harfleri yaşama değdirmek bu mudur? icat ettiğiniz anlayış muhatabı olduğu tüm sorulara  kuranla çelişmeyen cevap veriyorsa işte o anlayış ortak bir anlayış şeklini alır.Yaşama dokunmuş olur.

Kuru bir inatla tekrar tekrar aynı şeyleri tekrarlamanın kimseye faydası yok malesef.

Meryem kıssasında yiyecek içecek temin eden kim? Allah.Allah bizzat kendi katından yiyecek ve içecek vererek meryemi rızklandırıyor.

Bu kıssasdan kadın çalışamaz evinde oturması uygundur güzel bir bitki gibi bakılması gerekir sonucuna varan anlayış meryem kıssasında Allahın işi/rolü/yaptığı/sıfatı olan "yiyecek temin eden" sıfatını kocaya abiye kardeşe vsye yüklüyor.

Burdan erkeklerin ilahlık taslaması sonucu bile çıkar beyazın mantığına uyarsak.

Sn.SAVANA,

Kaçamak cevap vermem için bir sebep yok,çünkü biz söylediklerimizi pratikte uyguluyoruz.Sünnet,sakal,vd.Bunlar bu toplumda uygulanması yürek isteyen eylemler.

Zorda kalınca hınzır etini bile yiyebildiğimize göre buradan hareketle hafife aldığın konuları da çözmek mümkün olsa gerek.Seküler yaşamın iğdiş ettiği insana Yalnız Kuran'dan nefes alacağı çözümler önermemiz en başta sizleri mutlu etmesi gerekirken bu kadar katı olmanızı anlamakta zorlanıyorum doğrusu.

Selam.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam beyaz dost.

"Mirasla ilgili ayetlerde yeterli bilgi yok" demek "insanlar açısından yok" demek. Yoksa Allah o bilgiyi yeterli bulmuş. Benim sorum: Allah neylerse güzel eyler; o halde bundaki hikmet nedir?

Sizden cevap yok. Böyle giderse sonunda kendim cevap vermek zorunda kalacağım. Şimdilik devam edelim.

*

Ailenin tek çocuğu, kendisi de  evli ve ÇOCUKLU olan bir adam düşünelim. Bu adam ölünce bırakıtın altıda biri babasının olur, altıda biri anasının –ve li ebeveyhi li kulli vahidin minhumna’s sudusu mimma tereke in KÂNE LEHU VELED (Nisa 11). 

Baba erkektir; ana ise kadın. Ama erkeğin payı kadının payına eşit. Yani Allah kendi koyduğu "bir erkek iki kadının payını alır" kuralına uymuyor; bunun hikmeti nedir?

*

Adamın ÇOCUKSUZ ve ana babasının varis olması durumunda ise mirasın üçte biri anasının olur –ve in LEM YEKUN LEHU VELEDUN ve varis ehû ebevâhu fe li umm ihî’s sulus.

Mirasın geriye kalan üçte ikisi kimin olur? Babanın olur ise veraset vergisi almak durumundaki devletin payı ne olur? Bunların ilahen belirtilmemiş olmasındaki hikmet nedir?

Cevabını bulmaya çalıştığım sorular devam edecek, Allah isterse.

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

HASAN AKÇAY YAZDI:

Selam beyaz dost.

"Mirasla ilgili ayetlerde yeterli bilgi yok" demek "insanlar açısından yok" demek. Yoksa Allah o bilgiyi yeterli bulmuş. Benim sorum: Allah neylerse güzel eyler; o halde bundaki hikmet nedir?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Bir adamın ya da kadının mirasçıları yalnızca bir erkek ya da kız kardeş ise bunların her biri mirasın altıda birini alır ama kardeşler daha çoksa mirasın üçte birine ortak olurlar. Vasiyetin ya da borçların gereği yapıldıktan sonra ve zarara neden olunmadan. Allah bilir; anlayışlıdır (Nisa 12).

her biri mirasın altıda birini alır 

Görüldüğü gibi erkek ve kızkardeşin payları yine eşit. İkisi de altıda birer alıyor. Allah, Nisâ 11’de açıkladığı bir erkeğe iki kadının payı –li’z zekeri mislu hazzi’l unseyeyn- şeklindeki Kendi "vasiyet"ini yine gözardı ediyor.

Neden?

Çünkü aslolan, insanın vasiyetidir. ÖNCE onun gereği yapılır. Allah’ınki ne zaman uygulanır? İnsanın vasiyeti uygulandıktan ya da borçları ödendikten SONRA –MİN BA’Dİ vasiyyetin yûsâ bihâ ev deyn.

Yani Allah’ın vasiyeti şu şartlara bağlıdır:

(1)Nisa 34’te belirtildiği üzere sizin dünyanızda ailenin geçimini erkekler sağlıyorsa –… bima enfakû min emval ihim.

(2)Ölen insanın vasiyetinde erkeğe bir-kıza yarım oranını geçersiz kılan bir açıklama yoksa.

Ölen kişi vasiyetinde "Kızıma bir, oğluma yarım pay bırakıyorum!" dediyse mirastan kıza bir, erkeğe yarım pay düşer.

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

SONUÇ OLARAK

Çocuklarınız hakkında Allah’ın size vasiyeti: bir erkeğe iki kızın payı. Kızlar ikiden çoksa mirasın üçte ikisini alırlar; tek ise yarım. Ölenin çocuğu varsa ana babasından her biri mirasın altıda birini alır; ölenin çocuğu yok ta ana babası mirasçı ise anası mirasın üçte birini alır ama kardeşleri varsa anası mirasın altıda birini alır. Vasiyet ya da borçlarının gereği yapıldıktan sonra. Babalarınız ve oğullarınız. Size hangisi yararca daha yakındır bilemezsiniz. Allah’ın farzları bunlar. Allah bilir; bilgedir (Nisa 11).

Hanımlarınızın çocuğu yok ise mirasın yarısı sizindir, çocuğu var ise dörtte biri. Vasiyet ya da borçlarından sonra. Sizin çocuğunuz yok ise mirasınızın  dörtte biri hanımlarınızın olur; çocuğunuz varsa sekizde biri. Vasiyet ya da borçlarınızdan sonra. 

Bir adamın ya da kadının mirasçıları yalnızca bir erkek ya da kız kardeş ise bunların her biri mirasın altıda birini alır ama kardeşler daha çoksa mirasın üçte birine ortak olurlar. Vasiyetin ya da borçların gereği yapıldıktan sonra ve zarara neden olunmadan. Allah bilir; anlayışlıdır (Nisa 12).

Yüce Allah Nisa 11’de bir erkeğe iki kadının payı diyor. Değişmez bir ilke midir bu. Yani farz? Hayır! Allah onu Kendisi değiştiriyor. Örneğin:

Nisa 11:

Ölenin çocuğu varsa ana babasından her biri mirasın altıda birini alır.

Görüldüğü gibi "Baba erkektir; ana, kadın. O halde baba, anaya ait payın iki katını alacak!" demiyor; paylar eşit, diyor.

Ve Nisa 12:

Bir adamın ya da kadının mirasçıları yalnızca bir erkek ya da kız kardeş ise bunların her biri mirasın altıda birini alır.

Erkek ve kız kardeşlerin payları yine eşit. Erkek te kadın da altıda birer pay alıyor ve sonuç olarak Allah, Nisâ 11’de bir erkeğe iki kadının payı diye açıkladığı Kendi "vasiyet"ini gözardı ediyor.

Neden?

Çünkü BİR ERKEĞE İKİ KADININ PAYI değişmez bir ilke değil, insanların vasiyet düzenlememek suretiyle neden oldukları boşluğu doldurmak üzere Allah’ın mesela diyerek önerdiği bir paylaşım seçeneğidir.

Aslolan, insanın vasiyetidir. O uygulanır. Allah’ın vasiyeti, eğer ölen insan vasiyet düzenlememişse uygulanır. Ya da, borçları varsa, onlar ödendikten sonra –min ba’di vasiyyetin yûsâ bihâ ev deyn.

O halde ilahî vasiyetin uygulanması şu iki koşula bağlıdır:

(1)Ailenin geçimini erkekler sağlamaktadır, bima enfakû min emval ihim (Nisa 34).

(2)Ölen insan da "bir oğula iki kızın payı"nı vasiyet etmiştir.

Yok, onu vasiyet etmemiş te örneğin "Kızıma iki, oğluma bir pay!" demişse o mirasın paylaşımında bir kadına iki erkeğin payı düşer.

Bir erkeğe iki kadının payı değişmez bir ilke midir ya da değişir mi, bir de Nisa 12 ve Nisa 176 karşılaştırmalı olarak okununca anlaşılıyor:

Senden hükmünü soruyorlar. Şöyle de: "Allah’ın, ana babasız ve çocuksuz kimseler hakkındaki hükmü odur ki arkalarında bir tek kız kardeş kalırsa o, mirasın yarısını alır; birtek erkek kardeş kalırsa hepsini. Kızkardeşler ikiyse mirasın üçte ikisini alırlar ama kardeşler kadınlı erkekli iseler bir erkek iki kadının payını alır. Allah size böyle açıklıyor ki sapmayın. Allah, her şeyi bilir (Nisa 176). 

Çocuksuz birinin ana babası daha önce ölmüşse o kişinin kardeşleri mirası hangi orana göre paylaşır?

Nisa 12.: …her biri mirasın altıda birini alır.

Nisa 176: …bir erkek iki kadının payını alır.

Açıklama:

Bu âyette (yani Nisâ 12’de, HA) kastedilen erkek ve kız kardeş, anne bir erkek ve kız kardeştir. Baba ve anne bir veya baba bir değil. Bu hususa, Sa’d ibn Ebî Vakkas kırâeti tanık olduğu gibi Nisâ sûresinin son âyeti (yani Nisâ 176) de tanıktır… (Süleyman Ateş)   

Doğrudur belki. Ve görünen tutarsızlığı giderdiği için güzel bir açıklamadır. Ama asıl önemlisi bir erkeğe iki kadının payı şeklindeki vasiyetin şarta bağlı ve değişken olduğunu gösterir.

Durum bu. Peki buna rağmen bir erkeğe iki kadının payı farzdır ve İslamî miras hukukunun temeli budur izlenimi nasıl yaratıldı?

Bakara 180 devreden çıkarılarak:

Malı olan birinizin, kendisine ölüm gelip çatınca, ana babası ve akrabaları için örfe uygun bir vasiyet düzenlemesi farz kılındı…

Kütibe aleykum iza hadara ehad ekumu’l mevtu in tereke hayra lev vasiyyet u li’l valideyni ve’l akrabîne bi’l ma’rûf…

Size yazıldı, farz kılındı -kütibe aleykum. Bu kadar açık ve kesin. Vasiyet düzenlemeniz farzdır. Oruç tutmak, kısas uygulamak… gibi.

Size oruç yazıldı –kütübe aleykumu’s siyam (2:183)

Size kısas yazıldı –kütibe aleykumu’l kısâs (2:178)

Allah’ın Kuran’daki ayetlerini nalıncı keseri gibi hep erkeklerden yana hep erkeklerden yana hep erkeklerden yana yontmak suretiyle güzelim İslamı yüz karası bir erkekler klübü yapıp çıkan zevat vasiyet düzenlemeyi farz ilan eden Bakara 180’in de icabına bakmış. Olay bundan ibaret.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Erkekler Klübü, vasiyet düzenlemeyi farz kılan Bakara 180’i gözlerden kaçırınca Allah’ın adil sistemi gider, insanların keyfî sistemi gelir.

Örneğin:

Çocukları ve torunları bulunan bir adam düşünün. Çocuklarından biri  kendisinden önce ölürse onun geride kalan çocukları, Hanefi mezhebine göre, dedelerinin mirasından pay alma hakkını kaybeder.

Oysa yetim kalmıştır onlar; gözetilmeyi daha çok hak ederler. Malları yetim malıdır. Yetim malı yemek "büyük günah"tır –hûban kebîra (Nisa 2)

Bu haksızlığı gidermek için ulema "vasiyet-i vacibe"yi icadetmiş, ki gerekli vasiyet anlamına geliyor. Yani o dedenin, babasız torunlarına mal vasiyet etmesi gerekir.

Ama dede, malının en çok üçte birini vasiyet edebilir çünkü Buhari’nin rivayet ettiği "sahih hadisler"e göre daha fazlası yasak. İşte onlardan biri:

İbn Ebî Vakkas, kendisine hastalık ve ölüm gelip çatınca, Peygamber aleyhi’s salâtu ve’s selama danıştı: "Kızıma bırakacağıma bütün malımı yoksullara bağışlasam olur mu?" Peygamber aleyhi’s selâtu ve’s selam hayır dedi. Yarısını bağışlasam? Hayır. Üçte birini? Peygamber aleyh’s salâtu ve’s selam bunu isteksizce onayladı.

Malın en çok üçte birinin yoksullara ya da akrabaya vasiyet edilebileceği böylece anlaşıldı. (M Ismaeel, INHERITANCE AND WILLS IN ISLAM)

http://www.submission.org/islam/wills.html

Oysa o çocukların babası sağ olsaydı dedelerinin mirasından alacakları pay belki bunun çok çok çok üstünde olacaktı.

Şimdi Allah’ın uyarılarını bir daha anımsayalım:

Yetim malı yemek büyük günahtır –hûban kebîra (Nisa 2). Yetimin malını haksız yere yiyenler midelerine ateş indiriyorlar; ateşe atılacak onlar (Nisa 10).

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Emeği geçen ve paylaşımda bulunan herkeze teşekkürler.

Kısacası şunu anlıyorum ; vasiyeti herkim yapacaksa ölmeden evvel yapmakta aceleci olmalı.Kişi ölümden evvelki vasiyetini ister Kurandaki yasalara göre isterse kişilerin ihtiyaç miktarına göre kendisi düzenleyebilir .Fakat ölüm vasiyeti düzenlemesinden evvel onu yakalamışsa ozaman varisler arasında sorun yaşanmaması için Allah`ın yasalarını uygulamak farz.Buda yine öncelikle Kuranın bütünlüğüne sonrada aklıma uygun gelmektedir.