Yazanlarda |
|
berguzar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba rehber02;
Sorumu gerçekten iyi anlamışsın ve yardımların için teşekkürler. Bir arkadaşta başka bir sitede bu konuyla ilgili bir yazıyı göndermiş, ordan da öğrendim birşeyler ve senin söylediğin ile aynı yere varıyor. Yani esas olan zaman. Büyük şehirlerde yaşıyoruz, iş güç, geçim derdi, hayat gailesi derken bir bakıyorsun ki ibadete hiç zaman kalmamış neredeyse. Bu kadar gailenin arasında yanlış yapmaktan korkuyor insan.
Buraya kadar okuduklarımdan ve öğrendiklerimden çıkardığım sonuç şu: İnsan tamamen bütün uzuvlarıyla ve ruhuyla yönelmeli namazda yüce mevlaya, tam bir huşu içerisinde eda etmeli yaradana olan şükrünü, aczini. Gerisi kişiye kalmış birşeydir diye düşünüyorum. Yani kişinin sosyal yaşantısındaki zamanına vs....
Hepiniz Allaha emanet olunuz....
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
rehber02 Yazdı:
Kuranın namazın nasıl kılınacağını açıkça belirtmemesinin nedenine gelince; Kuran indirildiği zaman insanlar zaten namaz kılıyorlardı. Yani o toplumda herkes bir şekilde namaz kılıyordu. Buna müşrikler de dahil. Ancak namazın kimin için olacağı konusunda Allah Kuranda açıklık getirmiştir. Yani diyorki Allah; Ey insanlar siz namaz kılıyorsunuz Ancak sizin namazınız benim için olmadığından ben bu namazlarınızı kabul etmem. Namazınız ve ibadetleriniz yalnız benim için olmalıdır. Yani Allah aslında kılınan namazların yönünü değiştiriyor burada. Kurandan anladığım kadarıyla da önceki zamanlardan beri var bu namaz. Nitekim diğer dinlerde de bu tür ritüellere rastlamak mümkündür. Konuyu bu şekilde ele almak lazım. Namazın nazıl kılınacağı konusunda Kuranda bir şeyler aramak gereksiz gibi geliyor bana. Çünkü namaz bilinen bir ibadet ve mezhepçilerin sünnet diye nitelendirdikleri durum ortaya çıkıyor. Yani Hz. Muhammed den önce de bu namaz davranışlarla sonraki nesle aktarılmış, peygamber döneminde devam edilmiş ve nihayet günümüze kadar yine davranışlarla sonraki nesillere aktarılmıştır. Benim vardığım sonuç Kuranda anlatılan kıyamlı namazın çeşitli ritüellerle yapılmasıdır. Rüku, secde, kıyam v.b. |
|
|
Selam;
Bu görüş sakıncalarla doludur.
Namaz bir örf değildir ki, toplumun yapageldiği bir iş olduğu, yanlışlarına müdahale edilerek doğrularının serbest bırakıldığı gibi bir şey söylensin.
Namaz / salat, dini bir eylemdir. Dinden bir emirdir. Önceki toplumların şu veya bu şekilde yapıyor olması durumu değiştirmez. Zira Kuran, namazla insana mükellefiyet yüklemektedir. Mükellefiyetin doğuşu için onun açıklanması zaruridir. Eğer Kuran, sadece indiği dönem içerisindeki insanları muhatap almış olsa idi, mevcut namazın ne şekilde kılınmakta olduğu tam olarak bilinebileceği, diğer hususlarının da Kuran ile ortaya konması sebebi ile düzeltici olduğu, bu suretle mükellefiyete yeter bir açıklamanın bulunduğu söylenebilirdi. Fakat bu gün için bu açıklık ve netlik var mı?
Şu soru cevaplanmalıdır;
Allah müşriklere, "Allah atalarınıza böyle emrederken sizler şahitmi idiniz" diye sormakta ve onların atalarından bir miras olarak aldıklarını iddia ettikleri düşünce ve eylemleri kınamaktadır.
Ben mekkeli müşrikler namaz kılarlarken orada değildim. Dolayısı ile, onların yapageldikleri ve Kuran'dan onay alan ve bu nedenle söylenmesine gerek duyulmadığı belirtilen kısımlarını bilemiyorum.
Onların yahut peygamberin namazını tarif eden rivayetler, çelişkiler ve şüpheler içeriyor. Demekki, kaynağım bu olmayacak. Ya değilse, hadis kitaplarının bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmamak gibi bir çelişki ortaya çıkar.
Yine, Kuran mekkeli müşriklerin kıldığı namaz hakkında bir kısım bilgiler veriyor. El çırpmak, ıslık gibi. Şimdi bunun içerisinde Allah'ın uygun görerek devam ettirilmesini irade ettiği yön neresidir ? Bunu nereden bileceğiz ?
"Bu gün size dininizi tamamladım" diyor. Dine dair / din emrinden bir ibadet olan namaz, müşriklerin kılmakta devam ettiği namazın bir kısmının korunması ile mi tamamlanmıştır ?
Eğer böyle ise, Kuran'ın korunması gibi, müşriklerin kıldığı namazın uygun olan / onaylanmış yönleri de korunmuş mudur ? Korunmuş ise, ne ile korunmuştur ? Bunu koruyan şey rivayetler ise, neden rivayetlerin başka şeyleri korumadığına hükmediyoruz ?
Bir çok meselede (mesela miras / alışveriş hükümleri / abdest) çok açık hükümler bildiren Kuran, defalarca anılan namaz hakkında neden bulmacaya dönüşsün ki ?
Bunlar ciddi olarak sorulması ve üzerinde düşünülmesi gereken sorulardır.
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
iman Uzman Uye
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam Rehber02
------------
iman ise bambaşka bir boyutta konuşuyor.
-------------
diye yazmışsın.
demekki yanlış anlaşıldım,
beceriksizliğimden sıkıldım
Nasıl sevişilir diye sorulurmu.
Kaç defa sevişilir? Neden sevişilir.
Sevişmeye neden ihtiyaç duyulur!
Bunlar kendiliğinden oluşur
sonra
ihtiyacın giderilmesi söz konusudur.
üremek ayettir ve farzdır
sen bekar kalanlara
cennet için şartmı sunuyorsun, kaderine vebalmi koyuyorsun
Hedef asgari müşterekte neslin devamıdır.
Ve bunun için konulan mekanızmanın karşıkonulmazlığıdır
maksat masturbasyona cevaz aramak değildir
Salat etmek için önce akletmek
sonra, erişkin olmak gerekir,
yetmez!
ihtiyaçlarını tespit ve gidermek konusunda kabiliyete sahip olmak gerekir.
kölenin salatı itaat, duası özgür kılınmaktır.
gün dayatarak, özgürlük dileyemez
Ancak bundan sonra önce kuran'a yani doğaya, yani başkalarına bakıp
sence tatmin edemediğin sorularınnla mushafa yönelmen gerekir.
sabah ve akşam iki rekat rüku ve secde etmekle tatmin oluyorsan,
ihtiyaçlarını görüp huzur buluyorsan...
ne güzel Allah kabul etsin.
Mushaftaki Onlar secde ederler.... rüku ederler.... salat ederler...
ayetlerini nasıl açıklıyorlarsa müslüman kendisine
öylece yerine getirir ritüelinide
Eğer adamın biri Allah rızası için çalarak rüku edip,
dağıtarak secde ediyorsa,
toplum (Kuran) gördüğü yerde yakalar kendisini,
Allahda gösteriyor mushafta ibadetine karşılık göreceğini...
Allah mushafta sadece bana secde edin diyorsa,
demekki yaratılan herşey secde ediyor zaten...
yani (haşa) napıyim göremiyorsan diyeceğim geliyor içimden
(ama demiyorum, kızma sakın!... samimiyetimden)
Öbürü
salat ediyorum derken duyduğu halde ayırmaya gitmiyorsa
az ötesinde kavga edeni
oda görecek salatının akıbetini.
Yav ayakkabısını çaldırırmı ibadet ediyordum göstererek mazeretini..
(gıpta ettiğinden olsa gerek, başka bir kardeşim biraz kullanmak için
yarsımış diyorsa başka)
Yav hırsızlık yapacak adamı varsa etrafında ,
ne işi var camide çalınacak malın da...
ben demiyorumki...
kuran diyor
mushaf kurandan anladığımı ölmeden önce nasihatım için teyit ediyor
Sevgili kardeşim üslubum yaşamak içindir,
tıp okumayanın kadavra sohbetinden sıkıldığımdan
burada z i k i r yapıyorum.
Sesim fazla çıkıyorsa bağışlayın,
bazen heyecanımı kontrol edemiyorum
Neden yaratanla ilişkisi kesiliyor biliyormusunuz toplumun.
Cehalet camilerde bağdaş kurarken,
ilim erbabına dizlerinin üstünde oturmak gerektiği söylendiğinden.
Adam nimeti açlığını gidermek için eliyle yerken
ilim erbabının açlıktan nefesi kokuyor
nezaket gütmek için kaşık çatal beklemekten.
Allah; ihtiyacı olduğu için cüssesiyle etkileyip çevirdiği kadına
hakkıyla sahip çıktığında
sormayacakki rızasından önce nezaketini, ormanda yaşayana,
adam genleriyle değiştirirken nesli,
sen ihtiyaçlarınla kıvranarak (öbür dünyanı bilmem)
bu dünyada yaşarsın cehennemini.
Ezcümle; namaz yani salat,
hayat veren bir ihtiyaçtır yaratılan için.
senin mahremindir bu ihtiyacını giderme şeklin.
asgari müşterekte camilerde görürsün
vahiyde almıyorsan, bu kadarından mesulsün
mecburiyetin yaratılışından, mekanizmandan
gerisini sen bilirsin hesabı Allah'tan
sonuçda görürsün bir süre sonra salat'ının tezahürünü
Allah kabul eder, inşaallah
herkesde görür, sende alırsın ürününü
Ben babamdan öğrendiğimi
şeytanımın taciziyle, Mushaf'a sorduğumda
aldığım cevaplara göre yapıyorum niyazımı
aklımın yettiği kadarıyla
Benimkinide Allah kabul etsin dilerim
En önemli kriterim
Onlar diyerek başlayan ayetler.
Sana da tavsiye ederim.
selam sunuyorum rehber kardeşim
|
Yukarı dön |
|
|
rehber02 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 28 eylul 2007 Yer: Zimbabwe Gönderilenler: 290
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam;
Bu görüş sakıncalarla doludur.
Namaz bir örf değildir ki, toplumun yapageldiği bir iş olduğu, yanlışlarına müdahale edilerek doğrularının serbest bırakıldığı gibi bir şey söylensin.
Ne demek istediğimi anladığınızdan emin değilim ali aksoy. Ben örften falan hiç bir şeyden bahsetmedimki. Önceki toplumların da Allahtan namaz emrini aldıklarını ancak bu toplumların zamanla namazın amacına ters durumlara düştüklerini, Allah yerine başka şeyler için namaz kıldıklarını anlattım. Yani en doğru bu şekilde anlaşılır, benim yazdıklarım. Bunun neresi sakıncalı.
Namaz / salat, dini bir eylemdir. Dinden bir emirdir. Önceki toplumların şu veya bu şekilde yapıyor olması durumu değiştirmez.
Ben namaz dinin bir emri değildir mi dedim? Önceki toplumlar için yukarıda açıklama yaptım.
Zira Kuran, namazla insana mükellefiyet yüklemektedir. Mükellefiyetin doğuşu için onun açıklanması zaruridir. Eğer Kuran, sadece indiği dönem içerisindeki insanları muhatap almış olsa idi, mevcut namazın ne şekilde kılınmakta olduğu tam olarak bilinebileceği, diğer hususlarının da Kuran ile ortaya konması sebebi ile düzeltici olduğu, bu suretle mükellefiyete yeter bir açıklamanın bulunduğu söylenebilirdi. Fakat bu gün için bu açıklık ve netlik var mı?
İndiği toplum dahil bütün herkesi muhatap alır. Evet bugün bu açıklık ve netlik var. Nasılki o zamanı insanı bunu anladı ve Kuran nasılki düzeltici oldu, bugün de aynı şey geçerlidir. Bizim hadisçi mezhepçi dediğimiz insanlar da namaz kıılmıyorlar mı? Evet kılıyorlar. Size göre doğru mu? Bence değil. Peki nasıl düzelteceğiz? İşte Kuran burada. İndiği dönemde insanları nasıl düzelttiyse bizi öyle düzeltir. Ben arada pek fark göremiyorum. Ayrıca o dönem için düzeltici oluyor da bu dönem için niçin düzeltici olmuyor. Bence sizin söylediğiniz çok sakıncalı. O dönem düseltmiş ama bu dönemde düzeltmez gibi bir anlam çıkıyor.
Şu soru cevaplanmalıdır;
Allah müşriklere, "Allah atalarınıza böyle emrederken sizler şahitmi idiniz" diye sormakta ve onların atalarından bir miras olarak aldıklarını iddia ettikleri düşünce ve eylemleri kınamaktadır.
İşte ben de bunu söylüyorum zaten. Allah diyorki ben sizin atalarınıza böyle emretmedim. Tersine şimdi Kuranda emrettiğim gibi emrettim. Ataların düşünce ve eylemlerini tasvip etseydi, Kurana ne gerek vardı. Tamamiyle müşreklerin yaptıkları çarpıtmalardan bahsediyor Allah. Daha ne desem bilmemki...
Ben mekkeli müşrikler namaz kılarlarken orada değildim. Dolayısı ile, onların yapageldikleri ve Kuran'dan onay alan ve bu nedenle söylenmesine gerek duyulmadığı belirtilen kısımlarını bilemiyorum.
Kuran müşriklerin namazlarından söz eder. Ayeti ve numarasını şimdi hatırlamıyorum. Yazdığım şeylerin hiçbir yerinde Allahın onlarım namazını onayladığını söylemedim. Lütfen bir daha okuyun.
Onların yahut peygamberin namazını tarif eden rivayetler, çelişkiler ve şüpheler içeriyor. Demekki, kaynağım bu olmayacak. Ya değilse, hadis kitaplarının bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmamak gibi bir çelişki ortaya çıkar.
Rivayetlerin doğru olabileceğine dair bir söz söylemedim. Yazdığım şeylerin rivayetlerdeki gerçeklik kokan kısımlarına değindim. Kaynağım elbette Kuran. Ben kaynağım hadis veya sünnet demedimki. Nerden çıktı ya... Sözünü ettiğim şey hadis değil sünnet. (Ha sünnete inanıyorum gibi bir anlam çıkmasın) mezhepçiler sünnet diyorlar dedim. Bense nesilden nesile aktarılan davranışlardan bahsettim. Valla bu kadar nasıl yanlış anlaşılır. Hayret...
Yine, Kuran mekkeli müşriklerin kıldığı namaz hakkında bir kısım bilgiler veriyor. El çırpmak, ıslık gibi. Şimdi bunun içerisinde Allah'ın uygun görerek devam ettirilmesini irade ettiği yön neresidir ? Bunu nereden bileceğiz ?
İşte bu nedenle onların namazı kabul edilmiyor. Namazı tamamen bozmuşlar. Yönünü bozdukları gibi şeklen de bozmuşlar. Allah bu yüzden secde ve rükulardan bahsediyor.
"Bu gün size dininizi tamamladım" diyor. Dine dair / din emrinden bir ibadet olan namaz, müşriklerin kılmakta devam ettiği namazın bir kısmının korunması ile mi tamamlanmıştır ?
Sözlerimin hiç bir yerinde müşriklerin namazlarının korunması diye bir şeyden bahsetmediğim için cevap veremiyorum.
Eğer böyle ise, Kuran'ın korunması gibi, müşriklerin kıldığı namazın uygun olan / onaylanmış yönleri de korunmuş mudur ? Korunmuş ise, ne ile korunmuştur ? Bunu koruyan şey rivayetler ise, neden rivayetlerin başka şeyleri korumadığına hükmediyoruz ?
Benim söylediklerim değil. Cevap yazamıyorum.
Bir çok meselede (mesela miras / alışveriş hükümleri / abdest) çok açık hükümler bildiren Kuran, defalarca anılan namaz hakkında neden bulmacaya dönüşsün ki ?
Ortada bulmaca yok. Ben sana Kurandan nasıl namaz kılacağımız bir bir tarif ederim. Sünnet dedikleri şeyden kastım aktarılan davranışlardı.
Bunlar ciddi olarak sorulması ve üzerinde düşünülmesi gereken sorulardır.
Evet katılıyorum. Karşılık tartışarak bir yerlere varabiliriz.
Son olarak iman kardeş,
ne dediğini pek anlamayorum. Şu yazılarını nesir halinde yazsan nasıl olur. Belki de şiiri nazmı hiç sevmediğimdendir. Hakkını helal et. Gerçekten şiir okumyamıyorum.
|
Yukarı dön |
|
|
rehber02 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 28 eylul 2007 Yer: Zimbabwe Gönderilenler: 290
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Son olarak şunu diyebilirim;
Allah namazı Kuranla aslına döndürdü.
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam;
Tam olarak yanlış anlaşılıyorum. Rehber02 kardeşim, ben yazımın tamamını size cevap olsun diye yazmadım. Sizi, hadisçi, şucu bucu diye tanımlamadım / suçlamadım. Benim sözüm umumadır.
Ben sadece sizin değindiğiniz bir gerekçeden yola çıkarak ortaya çıkan bazı çelişkileri dile getirdim. Keza, Kuran'da namazın şeklinin nasıl anlatıldığı yahut anlatılıp anlatılmadığı hususunda konuşan pek çok kardeşimiz, namazın zaten uygulanmakta olan bir ibadet olduğunu dile getirerek sözlerine başlamaktalar.
Namaz konusunda, müşriklerin kılmakta olduğu namazın şekli hususlarının bazılarının devam ettiğini söylemek, Kuran dışında bir başka kaynağın bilgisini, dine dair bir ibadet olan namaz için kaynak kabul etmek olur.
Gerçekten müşrikler belki bu gün insanların kılmakta olduğuna yakın / benzer namaz kılıyor olabilirler. Fakat, namaz bir örf değildir. Bir ibadettir. Dine ilişkin her türlü bilgi gibi ibadet te ancak Allah'tan öğrenilir, müşriklerden değil.
Bir an için müşriklerin namazı tastamam / dosdoğru kılmakta olduklarını düşünelim. Böyle bir ihtimalde dahi, namazın nasıl kılınacağının Kuran'da apaçık açıklanması gerekirdi. Zira, dinin kaynağı üçünçü şahısların tatbikatı değil, Kuran'dır. Üçünçü şahısların tatbikatı zaman içinde yozlaşabilir, unutulabilir vs.
Sonuç olarak, müşrikler namazı doğru da kılsalar, eğri de kılsalar, bu konu dinin alanı içerisinde kaldığı için, bizim için hiç bir yönü ile referans olamaz.
İkinci mesele de, namazın detaylı bir tarifinin bulunup bulunmadığı hususudur. Detaya olan merak / arayış, mevcudu Kuran'a uydurma gayretinden kaynaklanmaktadır.
Halen daha, mevcudu / mevcut uygulamayı Kuran'a uydurmaya çalışıyoruz. Uymayınca da, canım zaten müşrikler kılıyordu. Namazın bir temeli vardı, bu nedenle Kuran'da yazmıyor gibi bir izah yöntemine gidiyoruz. Halbuki, bu izah yöntemi, kaş yapayım derken göz çıkarmaktan, müşriklerin bir kısım uygulamasını ve bunu nakleden rivayetleri dinde delil kabul etmekten başka bir şey değildir.
Düşünsenize, asla unutkan olmayan Allah, altıbin küsur ayet vahyedecek, bunların içerisinde bilmem kaç yüz küsur yerde namaz kılmayı emredip, övecek, çok daha ikinci planda kalan YAHUT KALDIĞINI ZANNETTİĞİMİZ bir çok konuda çok detaylı açıklamalar yapacak ama, namazın kaç rekat olduğunu, ne ile başlanacağını, içerisinde hangi sıra ile ne söyleneceğini, nasıl bitirileceğini, şu ayetin, bu ayetin tersinden düzünden çıkarımlara, zorlamalara muhtaç bırakıp, güya bu gün kılınan namazı da tarif etmiş olacak.
Bu günün Kuran'ı referans kabul eden bir kısım müminleri de bu forumda her biri sayfalarca süren müzakerelerle bunu ortaya koymaya çalışacak.
Ve onlar, aynı enerjiyi mesela en az namaz kadar dile getirilen zekatta gösteremeyecek.
Ben bu gün, dinden bahsedildiğinde aklına sadece "başörtüsü" konusu gelen insanlarla bu yaklaşım arasında bir fark görmüyorum.
Bir tarafın dini "baş örtüsü dini" , bir tarafın ki "katı şekilli / bol rekatlı namaz " dini... Eğer Allah, bu işe bizim kadar değer verse idi, bunu gayet tabiki olabildiğince açık olarak ortaya koyardı. Neden abdestin nasıl alınacağı, derli toplu açıklandı da, abdestin sebep teşkil ettiği namaz orasından burasından dağınık olarak anlatıldı.
Yoksa biz, kafamızda kabul ettiğimiz bir şekli, Kuran'a söyletmeye mi çalışıyoruz ?
Kuran'ı referans alan insanlar daha namazın vakitlerinde bile hem fikir değiller. Bu nasıl bir açıklık ?
Halbuki kuran apaçık olduğunu söylüyor. Aslında gerçekten Kuran apaçık ortada. Kapalı olan biziz. Allah'ın bu işin şekline şemaline, rekatına, şusuna busuna hiç de düşündüğümüz gibi değer vermediğini görmek anlamında cidden kapalıyız.
Allah'ın ayetlerini konu ve kapsam bakımından kategorize etsek, öncelikleri / sıklıkla önemle değinilenleri sıralasak acaba bizim önceliklerimiz ile Kuran'ın öncelikleri / önemsedikleri örtüşür mü ?
Biz şunu söyleyemeyiz. Canım biz iman, şirk vs konuları aştık, artık teferruata geldik. Bunu söylemek, Muhammed ashabını zeka seviyesi bakımından aşağılamak, Allah'ı da lüzumsuz bir işle iştigal etmekle suçlamak olur.
Gerçekten zor ve atalarımızdan devraldığımız bir miras bakımından yeterince can sıkıcı bir konu.
Allah, "Allah'ın indirdiğine uyun" diyor. Peki biz gerçekte ne demeye çalışıyoruz ?
İliklerimize kadar işlemiş bir atalar dini kültü ile karşı karşıyayız. Bir kısmını reddetmişiz.
Ama bazı konularda, içimizde bir ses "yok canım o kadar da yozlaşmamıştır, Allah bu hususu muhakkak açıklamıştır" diyor ve bu bakışla Kuran okuyorsak, apaçık olarak bulamayınca, kıyaslar, yorumlar, çıkarımlar yolu ile, mevcudu Kuran'a uydurmaya çalışıyorsak, hapı yuttuğumuzun ve nihayet,
Allah, "Allah'ın indirdiğine uyun" derken, bizim, "Hayır, biz atalarımızdan gördüğümüzün bir kısmını Kuran'a uydurmaya çalışanlarız" dediğimizin resmidir.
Bu arada, kimse üstüne alınmasın. Ben en önce kendime sonra umuma konuşuyorum.
Muhabbetle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
rehber02 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 28 eylul 2007 Yer: Zimbabwe Gönderilenler: 290
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Ali,
Hakkını helal et kardeşim. Sanırım ben biraz alınganlık yaptım. Duyarlılığın için teşekkürler. Rivayetlere dayanmak zaten bize yakışmaz. Çünkü önümüzde Kuran var. Allah hepimize zihin açıklığı versin ve hepimizin yardımcısı olsun inşallah.
Sevgiyle.
|
Yukarı dön |
|
|
berguzar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba Arkadaşlar;
Bu yazılanlardan sonra biraz kafam karıştı desem yalan olmaz. Ben bu soruyu sorarken aslında piyasada rant için satılan namaz hocası kitaplarına da kızarak, duyarlı beyinlerden doyurucu cevaplar bulabilirim diye sormuştum ama sanırım bu konuda doyurucu bir sonuca çok ta ulaşılmamış gibi görünüyor.
Buraya kadar yazılanlardan çıkan sonuç bence şu: Demekki salat ya da namaz diye geçen tevhid eylemi, hem şekilsel, hem zihinsel, hem de sosyal, hem de bireysel hayatın her anında olması gerekli. O zaman şunu söylemek doğru olur, bırakalım insanları salatı istedikleri gibi, Kurandan anladıkları gibi yerine getirsinler.
En doğrusunu Allah bilir diyerek, yardımlarınız için teşekkür ediyorum.
Hepiniz Allaha emanet olunuz...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
|
Yukarı dön |
|
|
rehber02 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 28 eylul 2007 Yer: Zimbabwe Gönderilenler: 290
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Buraya kadar yazılanlardan çıkan sonuç bence şu: Demekki salat ya da namaz diye geçen tevhid eylemi, hem şekilsel, hem zihinsel, hem de sosyal, hem de bireysel hayatın her anında olması gerekli.
Evet gerçekten de öyle.
Kuranda anlatılan namazın ben en azından kendi adıma çok da bilmece olduğu kanaatinde değilim. Kendi adıma çok rahat bir şekilde namazımı kılabiliyorum. Yani savaş anındaki namazdan yola çıkarak bile nasıl bir eylem olduğu anlaşılabilir bence.
Nasıl namaz kıldığımı anlatayım istersen. Hem yanlışım varsa arkadaşlar düzeltebilirler. Başta hiçbir şekilde tekbir almıyorum. Çünkü Allahu Ekber biraz itici geliyor bana. Yani Allah En Büyüktür demek biraz sakıncalı gibi. Sanki Başka büyükler de var ama Allah En Büyük (TAbi bana göre böyle, Lütfen yanlış varsa düzeltin.) Kıyamda duruyorum. Fatiha, Allaha hamd ve kulluğu bildiren bir sure olduğu için genelde fatihayı okuyorum. Rükuya gidiyorum, kalıkyorum, secdeye gidiyorum. Böylece bir rekat kılıyorum. Sonra aynı şekilde rüku, secde ve namazı bitiriyorum. Rüku ve secdelerde dua ediyorum veya Allahı hamd ile tesbih ediyorum. Böylelikle iki rekat kılmış oluyorum. Kuranda son oturuş diye bir şeye rastlamadım. Bana göre secdeden kalkınca namaz biter. Herhangi bir şekilde tahiyyat gibi dualar okumuyorum. Selam da vermiyorum. Ancak namazı bitirdikten sonra oturarak, yanları üzerine yatarak mealindeki ayete binaen biraz oturulubalir ve dua edilebilir diye düşünüyorum.
Evet ben böyle kılıyorum ve doğru kıldığım kannatindeyim. Lütfen yanlışlık varsa düzeltiniz.
Sevgiyle.
|
Yukarı dön |
|
|
berguzar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba rehber02;
Bu yaptığın tevhid eylemi, seni doyuruyorsa manevi olarak, maddi olarak da huzur buluyorsan, bu yanlıştır, doğrudur, eksiktir, tamdır demek kimsenin haddi değil. Tek hüküm koyucu Allah verecektir takdirini.
Kulun Allaha yaklaşması kalıplardan uzak tutulmalı, filanca o duayı eder, falan da başka duayı eder. Bir başkası da başka şekilde eder. Bunlarla sınırlandırınca işte insanları, bizim gibi aklının dingin olduğunu zanneden bir sürü kafası karışık çıkar ortaya:)
Rahmetli anneciğim anlatmıştı ben küçükken:
Bir çoban, dağda insansız yaşamış yıllarca ve biri bir gün namaz kıl demiş. Çobanın namazdan anladığı bildiği kadarıyla Allaha yaklaşma gayreti yerde takla atmak imiş. Ancak takla attıkça önüne ne çıkarsa çıksın dümdüz oluyormuş, yani rahat takla atabileceği boyuta geliyormuş, deniz, dere, tepe, dağ, ne olursa olsun o takla atarken dümdüz oluyormuş. Bu gün bu melesi irdeleğimde şu sonuca varılıyor yine, huşu ile, samimi bir duygu ile Allaha yakınlaşmaktan kasıt var sanırım, sen ne dersin?
Allaha emanet olasınız....
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|