Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sunni Yazdı:
Peygamberin mezhebi neydi gibi saçma bir soru olmaz. Dini getiren peygamber. Osmanın Alinin veya tüm sahabenin mezhebi vardı. Hepside kendi mezhebinde idi. Çünkü hepsi ictihad yapabilen müctehid alimler idi. Tabiin yine öyleydi herbirinin kendine ait mezhebi vardı. Sonra müctehid alimler azaldı. Onların mezhepleri kitaplara geçmediği için unutuldu. Geriye kalan hanefilik şafiilik hanbelilik ve maliki mezhepleridir. Zamanımızda da ictihad yapacak alim kalmadığı için biz bunlara uyuyoruz.
|
|
|
Merhaba arkadaşlar,
Yukarıdaki yorum kadar saçma bir yorum olabilir mi ? Ne demek zamanımızda içtihat yapacak alim kalmadığı için biz bunlara uyuyoruz. Nasıl bir dinmiş bu, kendini geliştirecek içtihat yapacak alimlerini yetiştirmemiş. 1200 lü yıllardan beri içtihat yapacak alim yok. Olur mu böyle birşey.
Bundaki maksat dini düşünceyi dondurmak. Bütün insanların düzeni bozmadan aynı şekilde davranmasını, düşünmesini temin etmek. İnsanlar özgür akıldan korkmuşlar. Çünkü ortaçağ şartlarında eğitim yok. İlkokul eğitimi bile 1770 lerden sonra mecburi olmuş. o da İnsanlar makinaların üzerinde ki yazıları okusun, basit hesap yapabilsin diye.
Ortaçağda insanlar o zamanın koşullarından dolayı eğitimsiz. Bu şekilde idare etmişler onları. Tarım toplumları durağan toplumlar olduğu için , 1200 lü yılların yaşantısı ile 1700 lü yılların yaşantısı arasında bir fark olmadığı için bu böyle gitmiş. Çok sorun çıkmamış.
Siyasal tarih kitaplarında anlatılır. Bir Romalıyı , diriltsek ve Napolyon devrine (1795-1815) getirsek, adam en fazla bir hafta bocalar, sonra aynen hiçbirşey olmamış gibi yaşantısına devam ederdi. Ama 1880 lere getirsek (Makineler, Buharlı gemililer, Trenler, Telgraf, Telefon kullanılıyor.) , mümkün değil uyum sağlayamazdı. Hele ki 20. yüzyıla, 21 yüzyıla getirsek hiçbir şeye uyum sağlama şansı yoktu.
Artık bu endüstri çağında, hatta bilgi çağında Tarım toplumu yaklaşımlarını bırakalım. Dini gerçek kaynağından (Kur'andan), okuyarak, anlayarak, sorgulayarak öğrenelim ve öğretelim.
İslamın istediği Kur'anın okunması , anlaşılması ve öğüt alınarak uygulanmasıdır. Eskiler, bu tarım toplumu zamanında, çoğunlukla okuma yazma bilmez halka, dini, Kur'anı kendilerinin anladıkları kadar anlatmışlar ve insanların onların anlattıklarının dışına çıkmalarını çeşitli şekillerde men etmişlerdir. Kur'anı okuyup anlayan, temiz akıllı, ahlak sahibi bir insanın hadise, sünnete ihtiyacı yoktur.
Maalesef etraftaki bir çok tarikat ve topluluğun din anlayışı Kur'andan önce hadisdir. Bu yanlış bir yoldur. Peygamberden iki yüz sene sonra yazıya geçmiş, büyük çoğunluğu Kur'ana aykırı , peygambere ait olması mümkün olmayan bir kültürle (çoğu Tevrat ve Feodal Arap örfleri kaynaklıdır.) İslamı anlamaya çalışmak, abesle iştigaldir.
İnsanlara bakıyorum dinle ilgili hep hadisten konuşuyorlar. Ya Kur'an . O sevap bankacılığı. Yasin suresini 41 kere okursanmışın, ner ne duan varsa kabul edilirmiş. Şöyle sevap kazanırmışın, böyle sevap kazanırmışın. İyi o zaman , bütün Türkiye vatandaşları 41 kere Yasin okusun. Bütün sorunlar hallolsun. Bütün vatandaşlar Pir ü pak olsun. Var mı böyle bir şey.
Bize de dini böyle öğrettilerdi. Bu saadeti ebediyye kitabını ben de okudum. Hem de 15 li yaşlarımda. Bunları aştık. Aşamayan arkadaşlara da Allah yardım etsin de aşsınlar.
Bu hadis külliyatını Kur'ana uygunluk şartına bağlayan (% 90 ı anında gitti), Kur'anı rehber alan kişilerin vardığı içtihatlar içtihat olmaz mı. Olur. Asıl içtihat ta bunlardır zaten. Asıl, en doğru içtihatları yapabilecek alimler zamanımızda her zamankinden fazla vardır.
Bu arkadaşlar , inançlarını sorgulamalı. Kur'an kültürünü edinmeli. Hadislerin hepsinin Kur'ana uygun olduğu, peygamberin sözleri olduğu, dinde kaynak olduğu varsayımında bulunmamalı. O zaman sağlıklı bir din anlayışına ulaşılacaktır.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|