Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayin Ali Aksoy bu yaziya dair bir yorum yerine, insallah elimde bulunan muthis bir calismadan kisimlari aktarmak isterim. Elimdeki calisma bir ilahiyat tezi olarak yapilmis olup, bugune kadar okuduklarimin icinde bu konuyu bence en akademik bir sekilde incelemistir.
Ali bey sizin kaydettiginiz yazi zaten bilinen cok meshur hususlari tekrardan ibaret. Benim bu konu hakkindaki genel gorusumu siz zaten biliyorsunuz. Ben Kuran'in vahiy esnasinda ve Muhammed'in kalbindeki olusum acisindan ilahi bir garantiye inaniyorum. Bunlarin ardindan olusacak gelismeler insanin kontrolunde olacaktir.
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba,
Sayin Ali bey,
Kuran'in toplanmasi ve okunmasi hususuna dair bahsettigim detayli calisma Sayin Arif Gunes beye aittir. Tez danismani Prof.Dr. Salih Akdemir beydir. Prof.Dr. Ismail Cerrahoglu'nun da 1992 yilinda hazirlanmis olan bu teze katkilari olmustur. Yaklasik 230 sayfa olan arastirma kismi ve 122 sayfalik Lahika kismindan olusan cok detayli bir calismadir. Elimde 93 yilinda bilgi vakfindan edindigim yazili bir fotokopisi mevcuttur. Bilgisayara kaydetmek icin epey calistirma gerekmektedir. Arif Gunes'ten veya Ankara ilahiyat ile iliski kurularak fakulteden bu calisma elde edilerek siteye kaydedilirse cok faydali olur. Bu hususta yapilacak butun masraflari ben karsilamak isterim. Ben, is sebebiyle yaklasik bir ay siteye yazi yazma imkani bulamayacagim. Yeniden donusumde yazismak uzere hosca kalin.
Eğer işlerin için henüz ayrılmadı isen şunu öncelikle cevaplamanı isteyeceğim.
Kuran'da ki surelerin sıralaması beşeri midir ? Yani incelediğin tez bu hususta ne söylüyor ?
Şimdi benim yukarıda verdiğim alıntı bunun içtihadi olduğunu söylüyor. Geçenlerde Mustafa İslamoğlu'nun bir tefsir söyleşisini izledim o da surelerin sıralamasının "beşeri" olduğunu söylemişti.
Sen yukarıdaki alıntıya "meşhur" dediğine göre muhtemeldir ki sen de öyle düşünüyorsun.
Yanlış anlamış olabilirim. Mustafa İslamoğlu'nu bu hususta ikaz ettim. Ancak senin görüşünü ve üzerinde çalıştığın tezin bu hususta ne söylediğini de kısaca açıkla da bu hususu burada da dile getireyim.
Özetle ve sonuç olarak;
Mushaftaki surelerin sıralaması beşeri midir ?
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
selam Ali bey, bizim muhattabımız vahy olmalıdır. bunun dışında insani eylem sonucu, sayfalara işlenen kabartmalar veya püskürtülen mürekkepler mü'min'in muhattabı olamaz. dijital ortamlara aktarırken Gur'an sürelerini, hacimlerine göre komut dizini oluşturduğumuzda sıraları değişiyor. değişmez diye bir şey yok. değişmeyen zikr'dir.
Nebi Muhammed, kavrayıp düşünülmesi gerek vahy'in, muhattabı olan ademoğlu tarafından yetersiz veya kutsanacak bir eşya haline gelmesinden endişe etmemiş olmalı ki vahy'lere kitap tertibi yapmamıştır. sanmıyorum'ki mürekkep yokluğundan veya kağıt yokluğundan. asıl olan ayetlerin peşi'sıra anlam ahengi'dir. bu anlam ahengi bozulması durumunda, artık dünya nufusunun yarısı hacı-hoca olsa bile, Allah'ın dinini anlatamaz. sizde bir örnekleme'de bulundunuz. Hamd Allah'a'dır Rabbi olan Alemlerin, yerine; Allah'a'dır hamd Rabbi olan Alemlerin şekline getirilmesi durumunda, insanlara hatırlatacağı imge bakımından zikr'in tahribatı olur. selam.
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
aliaksoy Yazdı:
Selam Muhliskul;
Eğer işlerin için henüz ayrılmadı isen şunu öncelikle cevaplamanı isteyeceğim.
Kuran'da ki surelerin sıralaması beşeri midir ? Yani incelediğin tez bu hususta ne söylüyor ?
Şimdi benim yukarıda verdiğim alıntı bunun içtihadi olduğunu söylüyor. Geçenlerde Mustafa İslamoğlu'nun bir tefsir söyleşisini izledim o da surelerin sıralamasının "beşeri" olduğunu söylemişti.
Sen yukarıdaki alıntıya "meşhur" dediğine göre muhtemeldir ki sen de öyle düşünüyorsun.
Yanlış anlamış olabilirim. Mustafa İslamoğlu'nu bu hususta ikaz ettim. Ancak senin görüşünü ve üzerinde çalıştığın tezin bu hususta ne söylediğini de kısaca açıkla da bu hususu burada da dile getireyim.
Özetle ve sonuç olarak;
Mushaftaki surelerin sıralaması beşeri midir ?
Muhabbetlerimle...
Selamun aleyküm kardeşlerim.
Sevgili Ali, saygı değer Muhliskul kardeşim inşallah iyisinizdir.
Muhliskul kardeşime saygısızlık olur düşüncesiyle cevap asmak istemedim, fakat görünen o ki kardeşimizin başka meşgaleleri var. Allah yardımcısı olsun.
15/Hicr/ 9 Hiç kuşkusuz, o Zikir'i/Kuran’ı biz indirdik, biz; her hal ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz.
17/İsra/85-88 Sana ruhtan (vahiyden) sorarlar. De ki: "Vahiy Rabbimden gelir. Size verilen bilgi ise pek azdır." Dilesek sana vahyettiğimizi geri alırız ve bize karşı her hangi bir koruyucu da bulamazsın. Ancak Rabbinin rahmeti var... O'nun sana olan nimeti büyüktür. De ki: "Tüm insanlar ve cinler bu Kuran'ın bir benzerini oluşturmak amacıyla toplansalar ve bu konuda birbirlerine destek olsalar bile onun bir benzerini oluşturamazlar."
Kuran’ın korunarak gelmesi, ümmet üzerinden olmuştur. Bu ümmetin en iyi yaptığı iş desek yeridir. Öyle bir gelenek süre gelmiştir ki günümüzde de buna şahit olmaktayız, ezberleyen hafızlarımız teşvik edilmiş, etkisi günümüze kadar süregelmiştir. Ben bunun vahyin ilk indiği dönemlerde Resulullah’ın gösterdiği önemden kaynaklandığını düşünüyorum. Gösterdiği bu önem ve titizlik ümmete yansımış, uygulana gelmiştir. Bunu Kuran’a verdiği değerden anlayabiliriz.
25/Furkan/32 İnkar edenler dediler ki: "Kur'an ona toptan, bir kerede indirilseydi ya!" Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kılalım. Biz onu parça parça/ayet ayet okuduk. 20/Taha/113 Biz sana onu böyle Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda tehditleri türlü biçimlere çevirip açıkladık ki korunsunlar. Yahut (Kur'an,) onlara bir hatırlama yaptırsın. 20/Taha/114 Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. Sana vahyedilmesi henüz tamamlanmadan Kuran'ı acele okumağa kalkma; "Rabbim, ilmimi artır!" de.
Hz peygamber gelen vahyin önemini çok iyi kavramış ve insanüstü bir gayrete kalkışmıştı. Yukarıdaki ayette de bunu bariz bir şekilde görmekteyiz. Ahiretde de Kuran’a verdiği değeri, Kuran’a bigâne kalanları şikayet ederken anlıyoruz.
25/Furkan/30 Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kuran’ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular."
Kur’an indirilmeye başladığından bu güne kadar, büyük bir titizlikle ve dikkatle hep kayıt altına alınmıştır. Vahyin ilk indirilmeye başladığından, vahyin kesilmesine kadarki zaman dilimi (20 yılı aşkın bir zaman) boyunca, sahabelerin büyük bir bölümünün oluşturduğu, vahiy kâtipleri yazmış ve ezberlemişlerdir.
Resulullah (a.s) surelerin sıralamasını, ayetlerin yerlerini, tertip etmiş ve son inen ayete kadar 5/Maide 3…Bugün, size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslamiyet'i seçtim.
Mushaf halinde ümmete teslim etmiştir. Zaten kendiside sahabelerine dönüp, veda hutbesinde “tebliğ ettimmi?” sahabeler hep bir ağızdan “ettin ya Resulullah” diyince, “resulde şahit ol yârab” diyerek artık görevinin bittiğinin farkına varmıştı. Kuran’ın toplanmasıyla ilgili Fereç HÜDÜR ün çalışmasından bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum.
Fereç HÜDÜR KURAN’IN PEYGAMBERDEN SONRA TOPLANMIŞ OLDUĞUNU İDDİA ETMELERİ:
15- ............ Zeyd İbn Sabit el-Ensâri ye atfen yaptıkları rivayette: Ebu Bekir ve Ömer’in görevlendirmesiyle Zeyd diyor ki, “Ben kalktım, Kuran’ın ardına düşüp gereği gibi araştırdım ve onu yazılı bulunduğu deri parçalarından, kürek kemiklerinden, hurma dallarından ve hâfızların ezberlerinden bir yerde topladım. Ve et-Tevbe Sûresinden iki ayeti, Ebû Huzeyme el-Ensâri’nin yanında buldum. O iki âyeti ondan başka kimsenin yanında bulmadım. Neticede içlerinde Kur’an toplanılan bu sahibeler, Allah kendisini vefât ettirinceye kadar Ebû Bekr’in yanında kaldı ..........................(Buhari, Kitabu’l-Tefsir 199 Cilt 9 s. 4423-4424 Ötüken 1987)
16-............ Ebû İshak şöyle dedi: Ben el-Berâ ( R )’ dan işittim, şöyle diyordu: “ Mü’minlerden oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanlar müsâvi olmaz... “ Ayeti indiği zaman, Resûlullah (S) Zeyd’i çağırdı. Zeyd bir kürek kemiği ile geldi ve o ayeti yazdı..... (Buhari, Kitabu’l-Cihâd ve’s-siyer 47 cilt 6, s.2674. Ötüken 1987 )
HADİSİN TENKİDİ: Kuran’ın, Peygamber zamanında kitap halinde mevcut olmadığı, sonradan rast gele bir araştırmayla, hurma dallarından, deri parçalarından, taş levhalardan, kürek kemiklerinden, hafızların ezberlerinden toplanmış bir kitap olduğu hususunda müteaddit rivayetler uydurmuşlardır. Öyle ki, Kur’an bu dedikleri şeylere yazılı bir Kitab olmuş olsaydı, bir ambarı doldurması gerekirdi, bu iddiaları Kur’an’a bir iftira ve saygısızlığın ifadesidir. Allah, Kur’an’da Kitab indirmiş olduğunu ayetlerle bildirmiştir. Kur’an Kitab halinde Peygamber zamanında mevcut değil idiyse insanlar Kitab mevcut olmadığı halde, ayetlerde niçin Kur’an’dan Kitab olarak bahsediliyor diye sorarlardı. Peygamber zamanında Kur’an Kitab olarak mevcut idi, ve iddia ettikleri gibi, taş parçalarına , hurma dallarına v.s. yazılmıyordu. İnce ceylan derileri üzerine yazılan bir Kitab halindeydi. Bu hususta Kur’an’dan mealen:
- Andolsun Tûr’a (52/1) - Satır satır yazılmış Kitab’a (52/2) - Yayılmış ince deri üzerine (52/3) İfadeleri Kuran’ın nasıl yazılmış bir Kitab olduğunu belirtir. Ayetler peygambere inmişti, eğer Kur’an ince deri üzerine yazılıp tespit edilmemiş olsaydı bu ayetleri duyanlar, siz hangi ince deri üzerine yazılmış kitaptan bahsediyorsunuz diye sormaz mıydılar! Kuran’ın peygamber zamanında özenle yazılmış olduğuna dair diğer bir örnek, Kur’an’dan mealen:
- Hayır, o ayetler bir mesajdırlar. (80/11) - İsteyen onları idrak eder. (80/12) - Onlar, değerli sayfalardadır. (80/13) - Yüksek ve temiz sayfalarda. (80/14) Bu örneklerden anlaşıldığı üzere, Kuran’ın sonradan rast gele, taş parçalarından,ağaç kabuklarından, kürek kemiklerinden toplanmış bir kitab olduğu yolundaki rivayetler Kur’an’a uymamaktadır, ve aslı yoktur. Rivayetler uydurulurken, daha öncede belirttiğim gibi bazen kasıtlı, bazen de tutarsızlık şeklinde bir çok çelişkilere düşülmüştür. Fert ve kişilere kabul ettirmek ve sıkıştıklarında kendilerini kurtarmak için bazen doğrulara da yer vermişlerdir. Öyle ki bir konu hakkında bir rivayet uydurduklarında, muhakkak ona muhalif bir veya birden fazla rivayet uydurmaya özen göstermişlerdir. Sık sık bu tür çelişkili ifadeleri yan yana yazarak okuyucunun bu hususa dikkatini çekmeye çalışacağım. Zira hadis uydurma sistemlerinin kökü budur. Örneğin, Kur’an’ın sonradan rast gele toplanmış bir kitap olduğunu söylerken başka bir yerde, peygamberin onu Mushaf halinde bıraktığını rivayet etmek onlar için gayet normal bir durumdur. şöyle ki, uydurdukları diğer bir rivayette şöyle diyorlar:
17- ......Abdülaziz İbn Rufey’ şöyle dedi: Ben Şaddat İbn Ma’kıl ile beraber İbn Abbas’ın yanına girdim. Şaddat İbn Ma’kıl, Abbas’a: -Peygamber (s) bir şey bıraktı mı? diye sordu. İbn Abbas: - Mushaf ‘ın iki yanını kuşatan ciltler arasında bulunandan başka bir şey bırakmadı, dedi. Biz yine beraberce Muhammed İbnu’l -Hanefiyye’ nin yanına girdik ve ona’da aynı suali sorduk. Muhammed İbnu’l Hanefiyye de: - İki kapak arasında bulunandan başka bir şey bırakmadı, dedi. (Buhari,Kitâbu Fedail’l -Kur’an 39 Cilt 11 sayfa 5112 Ötüken 1988)
Bu hadis evvelki hadislerle çelişkili olduğu gibi, Kur’an’ın Peygamber zamanında kitap halinde mevcut olduğunu ve Peygamberin hiçbir rivayet bırakmadığını itiraf etmişlerdir.
Diğer bir rivayette de şöyle demektedirler:
18-.......Enes İbn Mâlik el -Ensâri den rivayet ettiler ki:........ “Peygamber hücrenin perdesini açtı da, bizlere bakmaya başladı. Kendisi ayakta duruyor ve yüzü de Mushaf yaprağı gibi parlıyordu......” (Buhari, kitabu’l -Ezân 72 cilt 2 sayfa 707 - 708 Ötüken 1987)
Bu rivayette de peygamberin zamanında Mushaf’ın yani kitap halinde Kur’an’ın, parlak sahifelere yazılı olarak mevcut olduğunu itiraf etmişlerdir. Zira var idi ki peygamberin yüzünü onun sahifelerine benzetmişlerdir. Ayrıca, görüldüğü gibi 15 ve 16 no lu örneklerde verdiğim rivayetler. 17 ve 18 no.lu örneklerde belirttiğim rivayetlerle çelişki halindedirler. Fereç HÜDÜR
İslam ümmeti, resulden sonra, hiç kesintiye uğratmadan, aynı şekilde sahabelerden, tabiine, onlardan da günümüze kadar, aynı geleneği sürdürmüş, topluluklar halinde ya yazılı Mushaf aktarmış, yâda hafızlar sürekli ezberlemiş, tıpkı bir bayrak yarışındakiler gibi, bir önceki nesiller, sonrakine aktararak mütevatir olarak bize kadar ulaştırmışlardır. Çünkü Allah (c.c) öyle taktir buyurmuştur.
15/Hicr 9 Hiç kuşkusuz, o Zikir'i/Kuran’ı biz indirdik, biz; her hal ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz.
6/Eam 91 "Allah hiç bir insana bir şey indirmez," demekle Allah'ı gereği gibi değerlendirmediler. De ki: "Halka bir hidayet ve ışık olarak Musa'nın getirdiği kitabı kim indirdi -ki göstermek için onu kâğıtlara/parşömenlere yazdığınız halde çoğunu gizliyordunuz. Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyleri onun yoluyla öğrendiniz-?" "Allah" de ve onları daldıkları sapıklıkta bırak, oynayadursunlar.
Son alıntıladığım ayette düşündürücüdür. Konuyu yine teati ederiz inşallah.
Tefekkür edenlere selam olsun..
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
aliaksoy Yazdı:
Selam Muhliskul;
Eğer işlerin için henüz ayrılmadı isen şunu öncelikle cevaplamanı isteyeceğim.
Kuran'da ki surelerin sıralaması beşeri midir ? Yani incelediğin tez bu hususta ne söylüyor ?
Şimdi benim yukarıda verdiğim alıntı bunun içtihadi olduğunu söylüyor. Geçenlerde Mustafa İslamoğlu'nun bir tefsir söyleşisini izledim o da surelerin sıralamasının "beşeri" olduğunu söylemişti.
Sen yukarıdaki alıntıya "meşhur" dediğine göre muhtemeldir ki sen de öyle düşünüyorsun.
Yanlış anlamış olabilirim. Mustafa İslamoğlu'nu bu hususta ikaz ettim. Ancak senin görüşünü ve üzerinde çalıştığın tezin bu hususta ne söylediğini de kısaca açıkla da bu hususu burada da dile getireyim.
Özetle ve sonuç olarak;
Mushaftaki surelerin sıralaması beşeri midir ?
Muhabbetlerimle...
ali kardeş nuzul sıralamasına göre yazılmış mushaflar birer delil değil midir?
Şeytan boş durmuyor, boş durmaz. Kuran gibi bir nimet insanlara sunulur da o hiç boş durur mu?
Yaya veya suvari, şu veya bu şekilde... O, muhakkak Peygamber'in tebliğ ettiği şey hususunda bir fitne ortaya atacaktır.
Atmıştır da...
Bizim ümmetimizi diğer ümmetlerden ayıran hiç bir özellik yoktur. Nasıl ki Resuller arasında bir ayrım yoktur, ümmetler arasında da ayrım yoktur.
Nasıl ki, Allah'ın sünnetinde hiç bir değişiklik olmaz, Şeytan'ın faaliyetlerinde de olmaz.
Çünkü Şeytan, Allah'ın sünnetinde insanların nelere kanacağını, hangi hal ve şartta olursa olsun hangi düşünce yapısıyla meselelere yaklaşacağını bilmektedir. Allah'ın bu anlamdaki sünneti değişmediği için de Şeytan, eyleminin konu ve kapsamını, yol ve yöntemini değiştirmeyecektir.
Böyle olduğu içindir ki, her Resule karşı toplumların cevabı ve talepleri aynı olmuştur. Çünkü Şeytanları aynı Şeytandır. İnsan da aynı insandır. Ümmetler aynı ümmetlerdir.
Bizim ümmetimizin sınanmak yönüyle diğer ümmetlerden hiç bir farkı yoktur. Şeytan önceki ümmetleri nasıl yoldan çıkarttı ise bizim ümmetimizi de aynı şekilde yoldan çıkarmıştır.
Bir kısım arkadaşlar bizim tarihte eşi benzeri görülmemiş bir "komplo teorisi" ürettiğimizi dillendiriyor.
Yazık !!!!
Bu Şeytanı hafife almaktır. Halbuki Allah defalarca / tekrar tekrar uyarmıştır. Ademin yoldan çıkarılışı ile diğerlerinin yoldan çıkarılışı aynı olmuştur. Ve bize "sakın sizi de yoldan çıkarmasın" diye tekrar tekrar uyarmıştır.
Kimisinin alaycı eminliği zaten Şeytanın arayıpta bulamadığı şeydir.
Konumuza gelelim.
İyi dinleyin TEVATÜRÜ DELİL EDİNEN KARDEŞLERİM !
Sizin kitaplarınızın TAMAMINDA, Kuran'ın surelerinin tertibinin beşeri olduğu yazar.
Bundan önce alıntıladığım yazıyı tekrar tekrar okuyun. Tekrar tekrar okuyun !
Bakın Şeytan size / bize ne oyunlar etmiş....
Demek, Rasul kitabı bir mushaf olarak yazdırmadı da bu "iyiliği" (!) Ebubekir, Osman mı yaptı ?
Demek bu iyiliği onlar bir kurula havale ettiler de bu kurul Kuran ayetlerini derleyip toparladı.
Vah... Vah ki vah... Rabbimiz boşa vaadlerde bulunmuş öylemi ?
Demek kendilerinden "hadisler" rivayet ettiğiniz o pek muhterem sahabeleriniz Allah'ın Kuran'ı koruyacağı hususundaki apaçık vaadine inanmadılar da Kuran'ı toplayıverdiler öylemi ?
Vah... Vah ki vah...
Bakın şu tefsir kitaplarınıza ! Bakın !
İbni Abbas'tan ne diye bahsederler ?
Bu gün okuduğunuz rivayetlerin kaçta kaçı ondan rivayet edilmiştir ?
Bu gün okuduğunuz Kuran hakkındaki yorumların kaçta kaçı İbni Abbas'a dayanır ?
Peki siz bilir misiniz İbni Abbas'ın mushaf tertibinin bizim bu gün okuduğumuz mushaftan farklı olduğunu ?
İbni Abbas kimdir, ne iş yapar bilmem. Peygamberin gerçek sahabelerini bu dediklerimden tenzih ederim. Belki birileri de İbni Abbas hakkında "uydurmuştur".
Nasıl olsa onların çoğunun dilleri "yalana" alışmıştı.
Neymiş ?
Çeşit çeşit musfhaf tertipleri varmış...
Neymiş ?
Mushaf tertipleri beşeri imiş...
Neymiş ?
Bu husustaki bütün rivayetler sahihmiş...
Neymiş ?
Bunlar tevatürmüş...
O halde "Allah vaadinde şaşırmıştır" öylemi ?
Beşer olmasaymış "maazallah" koruyamayacakmış öyle mi ?
Ve bu işi beşer yaptığı için ben onların rivayet ettiği diğer şeylere de itibar edecekmişim öylemi ?
Aziz ve Hamid Allah'ı tenzih ederim !
O'nun vaadi haktır. O, vaadinden dönmez.
Ve O, gerçeği kelimeleri ile açığa çıkaracaktır.
Şu aşağıda vereceğim linkte yazılan şeyleri bir düşünün.
Aziz ve Rahim olan Allah, onların uydurup düzdükleri şeylerden münezzehtir, çok yücedir, çok büyüktür.
Sert söylüyorsam bu bir kısmınızı kırmak, incitmek için değil. Bu, rivayetlerin güvenilmezliği, Şeytanın oyunları, en azından bu konu yönüyle apaçık bilinsin diyedir.
Din, Kuran'da ne yazıyorsa odur. Allah hiç birimizi tevatürün karanlıklarına mahkum etmemiştir.
Bakın bakalım 1200-1400 yıl önce yaşayanların / sözde tarihin / sözde siyer kitaplarının çektiği fotoğraflar mı doğrucuymuş yoksa Allah mı ?
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
O halde haydi sen de bize, hiç bir hesap yapmaksızın, aynı Kuran'ı "içtihadın" ile öyle bir tertip altında sun ki, "fıkralara bile uygulanabilecek" yukarıdaki gibi bir formül içersin.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ali kardeş diyelim elimizde hem şu resmi denen sıralamadaki mushaf var hem de ibni abbasın farklı sıralamadaki mushafı. hangisinin doğru olduğuna inanacağız.bu konuda hangi mushaf revaçta ise onu mu Allahın yazdırdığı kuran olarak göreceğiz?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma