Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
5-
KUR'AN = HİÇ TÜKENMEYEN MUCİZE
51 Zariyat 7 :
Mükemmel çizilmiş yörüngelere sahip göğe andolsun ki(E.Yüksel)
(Çeşitli) yolları (yörüngeleri) bulunan göğe andolsun ki,(S.Ateş)
Yemin olsun o ahenkli yollar taşıyan göğe, Y.Nuri Öztürk | H.Yılmaz :
7, 9 – Güzel yollara sahip semaya kasem olsun ki, şüphesiz siz kesinlikle değişik söz [karar] içindesiniz. Ondan [değişik sözden] çevrilen kişi, çevrilir.
Bu ayetlerde de yine kasem cümlesi kullanılmış ve “güzel yollar sahibi sema”, müşriklerin tutarsızlığının kanıtı olarak gösterilmiştir. Gökyüzü, büyüklüğü ve haşmetiyle onu yaratan Allah’ı gereği gibi takdir edemeyen müşriklerin tutarsızlığını gösteren başlı başına bir kanıttır. Ancak “sema” sözcüğü hakikat anlamından mecaz anlamına taşındığında da yine “gökyüzünü”nün müşriklerin tutarsızlığına kanıt olduğu anlamına ulaşılabilir.
Şöyle ki: Daha evvel Büruç suresinde incelediğimiz gibi, Kur’an’da “sema” sözcüğü mecaz olarak “Bilginler” anlamında da kullanılmıştır. Semâ sözcüğü, ‘yükseklik, yücelik' anlamındaki السّموّ - es-sümüvvsözcüğünün türevlerindendir. Her yüksek ve yüce şeye es-semâ denilir. Gökyüzüne semâdenilmesinin sebebi, yeryüzünden yukarıda olmasındandır. Her bir şeyin üstüne ve üstününe de semâ denilir. Meselâ hesaba [matematiğe] da semâdenilir. Çünkü matematik üstün bir ilimdir. Herhangi bir şeyin üst kısmına da semâdenir. Ayakkabının üstü de, evin tavanı da birer semâ'dır. Hatta bulutlara ve yağmura da semâ denmiştir. Es-semâ 'nın fiili olan semâfiili, حسيب - hasîp=ince hesap bilen, muhasebecive شريف - şerîf=onurlu, erdemli kimseler'in işleri için kullanılır. Bu demektir ki, iyi hesap [matematik] bilen kimseler desemâ 'dır. Bu, “bilginler” zümresinin Mekkeli müşriklerin tutarsız, karmaşık sözlerini, kanaat ve iddialarını bin bir metotla en iyi anlayan ve bilen kimseler olduğu anlamına gelmektedir. Kıst ile kaim olan [objektif davranan; bilgisinin gereğiyle davranan, etki altında olmayan] her bilgin Allah’a tanık olur:
Allah, melekler ve hakkaniyeti ayakta tutan bilgi sahipleri, şüphesiz Allah’tan başka ilâh diye bir şeyin olmadığına tanıklık etti. O, Azîz, Halîm’den başka ilah diye bir şey yoktur. (Al-i Imran/19)
Müşriklerin tutarsız, çelişik sözleri ise: Peygamber için “mecnun”, “sihirbaz”, “şair”; Kur’an için “düzmece”, “sihir”, “eskilerin masalları”; ahıret için de “öyle bir gün gelmeyecek” demeleridir. Ayrıca bir başka çelişkileri de kıyamete ve ahırete inanmayışlarını atalarının dinine mal etmeleridir. Kendi akıllarına göre inkâr etmeyip “Biz atalarımızı bir din üzere bulduk” şeklindeki mantıksız bir mazedetle işin içinden sıyrılmaya çalışmışlardır. Hâlbuki akıllı adam başkalarının geçmişteki hatalarını sürdürmez, onları sorgular. Ayetin sonundaki “Ondan [değişik sözden] çevrilen kişi, çevrilir” ifadesi, “Ondan kendi isteğiyle, çıkarı için dönenler, dünyayı tercih edenler çevrilir. Akıllı davranıp daha iyiyi, güzeli tercih edenler çevrilmez” demektir. Nitekim şu ayetler bunu açıkça ifade etmektedir.
Artık siz ve taptıklarınız, kendiliğinden cehenneme saldıran kimseden başkasını, O’na [Allah'a] karşı fitneye sürükleyemezsiniz [ateşe atamazsınız]. (Sâffât/161- 163)
Aslında o insan, önünü fücurla geçirmek istiyor: Soruyor: “Kıyamet günü ne zamanmış?” (Kıyamet/5, 6)
-----------------------
fizilal'den :
Yüce Allah, halkaları iç içe girmiş, ustaca örülmüş bir zırh gibi muhkem yapılı, hareli yolları olan göğe kasem etmektedir.........................
işte hareli yollarla bezeli göğe yemin ederek onların kararsız, çapraşık, düzensiz, dayanaksız bir söz üzerinde olduklarını, kimisinin o sözünden döndüğünü, kimisinin üzerinde durup kaldığını ama ahenk ve istikrardan mahrum bulunduğunu belirtmektedir. ..................bitmez tükenmez kararsızlık içerisindedirler. batıl her zaman böyledir. sarsak ve gevşek bir toprak parçası gibidir. ışıksız ve işaretsiz bir çölü andırır. ayaklar hep kayar. değişmeyen bir yeri yoktur. sağlam bir ölçü mevcut değildir. batıl ehli bir süre sonra ayrılmak ve geri dönmek için birleşirler aynı noktada. ve hemen aralarında bir çekişmedir başlar, bir boğuşmadır sürüp gider.
onların ihtilafı, kararsızlıkları ve sakat durumları; ahenk dolu muntazam ve hareli yollarla bezenmiş gök tablosu karşısında daha da açıklık kazanıyor. onlar bu apaçık gerçeklik karşısında değişip duran sözlere bağlanmaktadırlar.
muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|