Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
2008 yılı benim için hem iş hem de özel yaşamımda hayatımın en keskin
değişimlerin yaşandığı bir yıl oldu. Şu ana kadar görünen o ki, her şey
daha iyiye gidiyor. Görünmeyen kısımlarında ne olduğunu da zamanla
anlayacağız. Kişisel olarak 2008’e yönelik en büyük sıkıntım ‘gönülsüz’
olarak verdiğim teknik destek hizmetindeki inanılmaz artış oldu gibi.
Etrafımdaki hemen herkesin başına güvenlikle ilgili bir iş geldi. Ya
bilgisayarlarına virüs girdi, ya kullanıcı hesapları çalındı, ya banka
hesabı boşaldı ya da çaldırdığı bilgisayar, cep telefonu yüzünden
başına bin türlü iş açıldı. Bunların neredeyse tamamı kendi boş
vermişlikleri ya da tedbirsizlikleri yüzünden oldu. İşin kötüsü
yaşadıkları da onlara ders olmadı; çoğu aynı halde devam ediyor.
Bu bahaneyle sene boyunca yazılarımın arasına serpiştirdiğim bir konuyu
burada bir kere daha tekrarlayayım o zaman. Bilgisayar ya da cep
telefonunuzda hiçbir bilgi tutmayın. Ya da şöyle diyelim;
bilgisayarınızdaki verinin bir kopyası mutlaka webde de dursun. Bunu
düzenli yedek alıp onu da internete yüklemek olarak düşünmeyin. O işi
en fazla haftada bir yapabilirsiniz, iki seferde de usanırsınız onca
emek de boşa gider.
Benim dediğim veriyi webde yaratıp kullanmak. Örneğin bilgisayarınızda
kurduğunuz bir programla e-postaları sunucudan kendi diskinize çekmek
yerine Hotmail, Gmail, Yahoo gibi hizmetleri kullandığınızda kullanıcı
adı ve şifrenizi girdikten oturduğunuz her bilgisayar sizindir.
Üstelik böylece sadece e-postalarınız değil adres defteriniz de webde
durur. Böylece bu bilgileri istediğiniz her bilgisayar ve benzeri
cihaza senkronize edebilirsiniz.
Aynı şey takviminiz, notlarınız ya da başka şeyler için de geçerli.
Örneğin Google’ın ücretsiz defter hizmeti (google.com/notebook/ ) küçük
notlarınızı, alışveriş listelerinizi ya da hatırlamanız gereken
bilgileri saklamak için birebir.
Web tarayıcınıza kaydettiğiniz (yer imleri ya da favorileriniz) için
foxmarks.com benzeri ücretsiz hizmetleri ihmal etmeyin. Herhangi bir
bilgisayardan; hatta cep telefonunuzdan bile saniyeler içinde
adreslerinize erişmenin konforunu anlatmak güç. Foxmarks’ın yeni sürümü
web sitelerine ait şifrelerinizi bile saklayıp farklı bilgisayarlar
arasında eşleştirebiliyor.
Peki bütün bunları yapınca ne olacak? Bilgisayar denilen şey giderek
bugünkü anlamda önemini yitirecek. Artık bilgisayarların kapasitesinden
önce internete erişme hızına bakacağız. Ne kadar çok veriyi internette
taşıyıp ne kadar çok işlemi webdeki sunucularda yapabilirsek elimizdeki
sistemlerin yükü o kadar hafifleyecek.
Bunu şöyle de açıklamak mümkün. Her eve mükemmel bir aşçı yerleştirip
karın doyurmak yerine mükemmel bir aşçının yönettiği bir yemek
fabrikasından her gün evimize sipariş ederek karnı doyurmak da mümkün.
Birinci yöntem hem pahalı, hem de ütopik. İkincisiyse olası ve mantıklı.
Kullandığım yeni Nokia cep telefonlarında bir özellik var. Önceden
belirlediğiniz bir kısa mesajı telefonunuza yollayınca cihazı
kilitliyor. Kullanılamaz hale getiriyor demek iddialı olur ama kimi
durumlarda verinizi kopyalamak, şifrelerinizi değiştirmek gibi süreçler
için zaman kazandırdığı kesin. Birçok web tabanlı hizmet de bu tip
güvenlik mekanizmalarına sahip.
Her türlü elektronik bilgimizin uzakta, bilinmeyen bir noktada, her an
güvende, şifremizin ucunda olduğunu bilmek şüphesiz çok güzel ancak
uzun vadede en büyük faydayı alabilmek için bütün bu işlemlerin ortak
bir kullanıcı adı ve şifreye ya da profile bağlanması gerekiyor.
Google’ın, Facebook’un, OpenID gibi yeni girişimlerin hedefi de bu.
O zaman da iki konuyu çok iyi düşünmek gerekiyor. Birincisi öyle bir
dünyada şifremizle birlikte hayatımızda kaybedeceğimiz şeylerin
farkında mıyız? Bankamıza giremesek, postalarımıza bakamasak, abone
olduğumuz hizmetlere erişemesek, özetinde bütün kimlik bilgilerimizi
kaptırsak hayat neye dönerdi? Parasız, pulsuz, kimliksiz...
Diğer yandan; bütün bilgilerin durduğu o noktada veri güvenliğinden kim
sorumlu? Daha doğrusu ortada bir güvenden söz etmek mümkün mü? Hizmet
aldığımız sitelerin okumadan ‘kabul ettim’ diye geçtiğimiz
sözleşmelerine dikkat ederseniz hiçbiri verilerimize yönelik bir
güvence vermiyor. Yani bir sızma, saldırı, dikkatsizlik sonucu onlara
biri erişirse ya da hepsi uçup giderse derdi sizin...
Haydi bunu da geçelim; böyle bir bilgi silosu devletler, istihbarat
kuruluşları için nimet değil de nedir? Bunlara bizden gayrı kimsenin
erişmediğinden emin olabilir miyiz?
2009’da web tarayıcılarımızın içinde çalışan daha çok uygulama
göreceğiz. Web üstündeki varlığımızın, kredimizin ve etkinliğimiz de
daha önemli hale gelecek. Bütün bunları yapabilmemizi sağlayan cep
telefonu ve taşınabilir bilgisayarlarda ucuzlamanın da süreceği kesin.
Bu rotada şimdilik görünen sıradan kullanıcıların aklının ereceği kadar
basit hizmetlerin çığ gibi büyüyeceği ve bilgi hırsızlarının altın
çağını yaşayacağı. Facebook’ta arkadaş listenin hepsini davet ettiğinde
profil resmine kimin baktığını öğreneceğine inanan 1 milyon insan bir
çırpıda bulunabiliyorsa, varın tuzak kurup yemleme derdine düşenin
eline geçirebileceklerini siz hesap edin.
(Radikal-Serdar Kuzuloğlu)
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Etrafımdaki hemen herkesin başına güvenlikle ilgili bir iş geldi. Ya bilgisayarlarına virüs girdi, ya kullanıcı hesapları çalındı, ya banka hesabı boşaldı ya da çaldırdığı bilgisayar, cep telefonu yüzünden başına bin türlü iş açıldı. Bunların neredeyse tamamı kendi boş vermişlikleri ya da tedbirsizlikleri yüzünden oldu. İşin kötüsü yaşadıkları da onlara ders olmadı; çoğu aynı halde devam ediyor. Bu bahaneyle sene boyunca yazılarımın arasına serpiştirdiğim bir konuyu burada bir kere daha tekrarlayayım o zaman. Bilgisayar ya da cep telefonunuzda hiçbir bilgi tutmayın. Ya da şöyle diyelim; bilgisayarınızdaki verinin bir kopyası mutlaka webde de dursun. Bunu düzenli yedek alıp onu da internete yüklemek olarak düşünmeyin. O işi en fazla haftada bir yapabilirsiniz, iki seferde de usanırsınız onca emek de boşa gider.
........................
Aynı şey takviminiz, notlarınız ya da başka şeyler için de geçerli. Örneğin Google’ın ücretsiz defter hizmeti (google.com/notebook/ ) küçük notlarınızı, alışveriş listelerinizi ya da hatırlamanız gereken bilgileri saklamak için birebir. Web tarayıcınıza kaydettiğiniz (yer imleri ya da favorileriniz) için foxmarks.com benzeri ücretsiz hizmetleri ihmal etmeyin. Herhangi bir bilgisayardan; hatta cep telefonunuzdan bile saniyeler içinde adreslerinize erişmenin konforunu anlatmak güç. Foxmarks’ın yeni sürümü web sitelerine ait şifrelerinizi bile saklayıp farklı bilgisayarlar arasında eşleştirebiliyor.
..............................
Her türlü elektronik bilgimizin uzakta, bilinmeyen bir noktada, her an güvende, şifremizin ucunda olduğunu bilmek şüphesiz çok güzel ancak uzun vadede en büyük faydayı alabilmek için bütün bu işlemlerin ortak bir kullanıcı adı ve şifreye ya da profile bağlanması gerekiyor. Google’ın, Facebook’un, OpenID gibi yeni girişimlerin hedefi de bu. O zaman da iki konuyu çok iyi düşünmek gerekiyor. Birincisi öyle bir dünyada şifremizle birlikte hayatımızda kaybedeceğimiz şeylerin farkında mıyız? Bankamıza giremesek, postalarımıza bakamasak, abone olduğumuz hizmetlere erişemesek, özetinde bütün kimlik bilgilerimizi kaptırsak hayat neye dönerdi? Parasız, pulsuz, kimliksiz... Diğer yandan; bütün bilgilerin durduğu o noktada veri güvenliğinden kim sorumlu? Daha doğrusu ortada bir güvenden söz etmek mümkün mü? Hizmet aldığımız sitelerin okumadan ‘kabul ettim’ diye geçtiğimiz sözleşmelerine dikkat ederseniz hiçbiri verilerimize yönelik bir güvence vermiyor. Yani bir sızma, saldırı, dikkatsizlik sonucu onlara biri erişirse ya da hepsi uçup giderse derdi sizin...
Haydi bunu da geçelim; böyle bir bilgi silosu devletler, istihbarat kuruluşları için nimet değil de nedir? Bunlara bizden gayrı kimsenin erişmediğinden emin olabilir miyiz?
2009’da web tarayıcılarımızın içinde çalışan daha çok uygulama göreceğiz. Web üstündeki varlığımızın, kredimizin ve etkinliğimiz de daha önemli hale gelecek. Bütün bunları yapabilmemizi sağlayan cep telefonu ve taşınabilir bilgisayarlarda ucuzlamanın da süreceği kesin. Bu rotada şimdilik görünen sıradan kullanıcıların aklının ereceği kadar basit hizmetlerin çığ gibi büyüyeceği ve bilgi hırsızlarının altın çağını yaşayacağı. Facebook’ta arkadaş listenin hepsini davet ettiğinde profil resmine kimin baktığını öğreneceğine inanan 1 milyon insan bir çırpıda bulunabiliyorsa, varın tuzak kurup yemleme derdine düşenin eline geçirebileceklerini siz hesap edin.
(Radikal-Serdar Kuzuloğlu)
teşekkürler Adalet kardeş.
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma