Yazanlarda |
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yaşamaktır
düşünmek. Kokuşmuş görüşlerin, aşınmış kuramların, basmakalıp
bilgiçliklerin, ustaca çalıntıların, yüzeysel alıntıların alanı
değildir. Böyleyken kültürümüzde bulamamıştır henüz yeterince yerini. Düşünmek,
tasalanmak anlamına da gelir dilimizde. 'Düşünme, her şey olacağına
varır' denir örneğin. Efkarlanırız, fikirler üşüştüğü için değil
kafamıza, tasalandığımız için. Düşünmek, bizim gibi 'pragmatik' bakışlı
kültürlerde, sorun çözmeye yarayan bir çabadır. Çok fazla düşünmek
üzüntü ya da hastalık belirtisi sayılır. Tasalanmayı düşünme sanmışız
da düşüncesizliğimize tasalanmamışız. Neden böyle olmuşuz? Düşünce
'işe yaramaz' diyoruz. Hangi işe yaramak? Hangi sonuçları almaya?
Günlük yaşamda, işimizde gücümüzde sorunlarla boğuşurken, sorunların
üstesinden gelmek, onlar hakkında tasarılar geliştirmek, kararlar almak
çabaları içeriyor, düşünmek. Bu anlamıyla, günlük yaşamdaki
etkinliklerimizle iç içe. Akıl yürütmelerimizde, teknolojik, sanatsal,
kültürel ürünlerin ortaya konmasında, geleceğe yönelik planların,
düşlerin, umutların oluşumunda, düşünmenin onsuz edilmez bir payı var. Biyolojik
bir kökene sahiptir düşünce. Tüm canlılar (belki cansızlar da?)
yaşamlarını sürdürmek, çevrelerindeki sorunlarla baş etmek için
çözümler getirmişlerdir. Bu çözüm kapılarını nasıl kullanacaklarını,
hangi koşullarda nasıl davranışlarda bulunacaklarını sınayarak, genetik
aktarımlar içinde öğreniyorlar; bir anlamda kendi ortamları içinde
sorunlarını çözebiliyorlar. Bir anlamıyla düşünebiliyorlar. Toplumların,
kültürlerin, kullandıkları dil, dünyayı algılama kalıpları,
alışkanlıkları, yaşama biçimleri içinde kendilerine özgü düşünme
tarzlarına sahip olduklarını söyleyebiliriz. Biyolojik, çevresel
ortaklığın yanında, kültürler arası farklılıklar ortaya çıkıyor,
düşünce ürünlerini oluşturmada. Yine de kültürlerin tümünü saran,
'evrensel' diyebileceğimiz düşünme yollarının olduğunu kabul edebiliriz. Öyleyse
düşünme, bir beden taşıyan, duyguları olan, kültür içinde değerler
yaşayan insanın önemli bir etkinliği. Gereksiz, boş bir çaba değil,
insan olmanın, yaşama anlam vermenin bir gereği. Ne zaman? İşe
yaramadığını düşündüğümüzde! Kültürümüzde düşüncenin bir tasa, bir
hastalık sanılması, 'iş bitirmeye yaramadığında' boşuna bir uğraş
olarak görülmesi saplantısına karşı söylüyorum bunları: Hayvan
düşünüyor, toplumlar, kültürler düşünüyor. Soluk almak kadar doğal
olan, bize özgü yanlarımızı gösterebilecek (hem birey hem de kültür
olarak!) özellikler taşıdığını umduğumuz düşünme çabasının, yalnızca
kullanılan, yararlanılan aramıza uzaklık konularak yaşanılan bir meta
gibi görülmesinin tehlikelerine dikkat etmeliyiz. Düşünmenin 'kendi
başına' bir değeri vardır. Hangi anlamda? Düşünmenin 'kendi başına'
olan değerini yakalayamadığımızda, sorun çözücü gücünün, 'işe
yararlılık katsayısının' azaldığını söyleyerek başlayayım. Düşünme
üstüne düşünme gerekli bize, sağlıklı düşünmeyi öğrenmek için. Yaşam
bizden kuram bekliyor! Bunu nereden çıkarıyorum? Kültürümüzün var oluşu
için gerekli kuramlar! Düşünce bizi bekliyor. Eyleyemeyiz yoksa!
Yaşayamayız. Yaşam kuramsız yapamaz. Kuramı biz oluşturmazsak,
şimdilerde olduğu gibi, dışarıda üretip kafamıza geçirirler. Kendi
hayatlarına yakışan, kendi hayatlarından fışkıran düşünceler üretemeyen
kültürlerin düşüncesizliklerin içinde yok oluşlarını göreceğiz. Farklı
kültürlerin, yaşam biçimlerinin meydana getirdiği 'düşünme meydanında',
bizim kültürümüzün düşüncesinden bir ses, bir 'hoş seda' ya da bir
çığlık duyulmayacak mıdır? Duyulacaksa, bir görevdir düşünce,
görevimizdir. Eylemimizdir. Boynumuzun borcudur. Bu yurda, bu dile,
insanımıza karşı.
AHMET İNAM(Akşam)
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim
Sevgili adalet
Düşünce: Dünyada bayrak olmasın,sınırlar kalksın,devlet tek dünya devleti olsun denirse,
Bu düşünce mi yoksa bunu düşünen mi ortadan kaldırılır.
Sevgi ile,
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın efraim ,
Düşünce: Dünyada bayrak olmasın,sınırlar kalksın,devlet tek dünya devleti olsun denirse,
Bu düşünce mi yoksa bunu düşünen mi ortadan kaldırılır.
demişsiniz.
Düşünce özgürlüğünün olduğu bir memlekette bu düşünce neden ortaya atılmasın. Veya ortaya attt tan neden ortadan kaldırılsın.
Tabii Hitler, Stalin vb. diktatöryal yönetimler de bu dediğiniz olur.
Demokratik bir memlekette de, şiddet içermeyen her düşünce savunulabilir. (En azından öyle olmalı).
Dünya tek dünya devleti olsun a gelince, Bugün nasıl Amerika birleşik devletleri var, aslında 50 den fazla ayrı devlet, ayrı kanunları, hukukları var. Birinde suç olan fiil ötekinde değil. Birinde tazminat gerektiren bir fiil, ötekinde tazminat gerektirmiyor gibi. Ama tek bir devlet.
Örneğin Avrupa birliği. En azından Avrupa kıtası için bu amaçlı bir organizasyon.
Bugün internet, uydu teknolojisi ve süpersonik uçaklar sayesinde bir global köy haline geldi. Dünyanın bir yerinden öbür yerine 24 saate ulaşmak mümkün. Örneğin Türkiyeden Avustralyaya gibi.
Hatta bu süreyi üç, dört saate düşürmek için teknoloji geliştirilmeye çalışılıyor. Ben bugün Türkiyeden Almanyaya, ingiltereye gittiğim sürede Avustralya ya gidebildiğimde zaten ulaşım problemi diye bir şey kalmayacak.
Bu şartlar altında neden bir Dünya Birleşik devletleri gibi bir yapı, Dünya parlamentosu gibi bir şey olmasın.
Zamanı gelince onunda olabileceğine inanıyorum. 21 . yüzyıl içinde bunun olması veya buna çok yaklaşılması bence hayal değil.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
Mürselat Yasaklı
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 71
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
sevgili adalet uzun süredir takip ettiğim bu siteye yeni üye oldum,ve üye olduğumda sizin devamlı alıntılarla paylaşımcı ve araştırmacı bir yönünüz olduğu için sizi hep taktir etmek istemişimdir,kısmet bugüneymiş.
teşekkür eder ve yeniyeni paylaşımlarınızı bekliyoruz.
selamlar
|
Yukarı dön |
|
|
MaHZeN Groupie
Katılma Tarihi: 16 eylul 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 58
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
"biz size göz verdik, kulak verdik, kalp verdik hiç mi düşünmüyorsunuz."
göz, kulak, kalp, frekans algılayıcılardır. bu gözle görülmeyen, işitilmeyen frekanslar beyinde düşünceye dönüşür. bu frekanslar kimlere aittir peki, görmediğimiz varlıklara, ölülere, bize ilham edenlere, iblise, meleklere vs...
yaniiii
biz size göz verdik, kulak verdik, kalp verdik, hiç mi bu verdiklerimiz bir işe yaramıyor, hiç mi bizi duymuyorsunuz peki nasıl düşünüyorsunuz, düşüncelerinizle sizinle bağlantı kuruyoruzz huuuuuu duymuyor musunuz, hiç mi bu size verdiğimiz aletler çalışmıyooorrr, hiç mi düşünmüyorsunuz.
"o bir düşündürücüdür, dileyen onu düşünür." :D
bazıları buna telapati diyor.
insan düşünürken kendisine düşündürüldüğünün farkında değildir.
oysaki düşündüğü şey ona düşündürülen şeydir.
günah işlemeyi düşünmek, iyilik yapmayı düşünmek gibi....
buna bazı durumlarda vicdanın sesi derler, bazı durumlarda vesvese vs...
"ben onlara yanlarından yaklaşacağımda onlara emredeceğim, onlarda hayvanların kulaklarını kesecekler ve yaratılışı değiştirecekler."
bir de iyilerden seslenen vardır. "seslenenin yakın bir yerden seslendiği zaman"
"gizli mekanlarda öğrendiğiniz hakikatleri, aydınlıkta işiteceksiniz."
huuuuuu kimse duymuyor mu, huuuuuuuu kimse düşünmüyor mu
huuuu nasıl duymazsınız duyuyorsunuz eee canım düşünüyorsunuz yaaa
düşünmeyi düşünmek mi dersinin, düşünceyi düşünmek mi ya da düşüncenizi düşündürmek mi bilmem.
ama vakit belkide çok yakındır.
__________________ Karanlıkta Dile Getirmekten Çekindiğiniz Hakikat Bir Gün Aydınlıkta İşitilecek, Ve Gizli Mekanlarda Öğrendiğiniz İnancı Bir Gün Çatılardan Haykıracaksınız. ...
Hz. İsa
|
Yukarı dön |
|
|
|
|