Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Öteden beri orucun ruh ve beden
sağlığına faydası üzerinde yetkili yetkisiz herkes kendince bir şeyler
söylemeye çalışıyor. Oruç tutmayan veya tutamayanların ne hikmetse bu
ayda ya ülserleri azar, ya da bazı hastalıkları yeniden nüksetmeye
başlar. Peki nedir bütün bunlar? Oruç hakikaten sağlığa zararlı mı?
Ülseri azdırır mı? Veya gerçekten hastalar bu durumda ne yapmalılar? Bu
sorular üzerinde durmaya çalışırken bu konuda yapılmış bilimsel
araştırmalara da yer vererek konuyu aydınlatmaya çalışalım.
Metabolizma üzerine menfi bir etkisi var mı?
Oruç kısa süreli bir açlık olduğu için
protein metabolizmasının menfi etkilenmesi söz konusu değil. Böyle
durumlarda vücut önce karbonhidrat depo miktarı (kas ve karaciğerdeki
glikojen açısından) birkaç yüz gramdır ve yarım gün vücudun enerji
ihtiyacını karşılar. Daha sonra primer enerji kaynağı olarak yağlar
gelir. Ancak birkaç hafta hiçbir şey yemediği takdirde vücut
proteinleri üzerinde menfi bir tesir meydana gelir (1). Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapılan bir araştırmada kağıt
elektroforez metoduyla oruç tutanların serum proteinleri üzerinde menfi
bir etkisi olmadığı bildiriliyor (2).
Ülser üzerinde menfi bir etkisi var mı?
Ülserin bazı mevsimlerde azarak
abonelerini rahatsız ettiği bilinen bir gerçek. Bu gerçekten hareketle
bazıları bu mevsimler arasına rahmet mevsimini de katarak orucun ülser
üzerinde menfi bir etkisi olduğunu belirterek çeşitli tartışmalara
sebep olmaktadırlar. Tıbbın bize söylediği "mide ve
on-ikiparmakbağırsağı ülserlerinde açlığın negatif bir etkisinin
olabileceği yönündedir." Yalnız burada üzerinde önemle durulması
gereken bir nokta var ki o da "Orucun, ülserin aktif zamanına denk
geldiği zamanlarda bünye üzerinde menfi bir tesir gösterebileceği
gerçeğidir. Bu durumda da dinimizin verdiği ruhsatlar otomatikman
devreye giriyor. Ruhsat şu: "Hastalık dönemlerinde tutulamayan
oruçların veya yapılamayan ibadetlerin daha ileriki bir zamanda kaza
edilebileceği imkanının olmasıdır.
Pakistan Dekar Tıp Fakültesi'nde yapılan
bir araştırmaya göre klinik ve biyokimyasal olarak orucun böbrek,
dolaşım ve kan üzerine menfi bir etkisi görülmemiştir (3). Vakıf Gureba
Hastanesi'yle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde 20 yıllık sürede orucun
ülserlerde mide delinmesine etkisi olup olmadığı araştırılmış. Ataseven
ve Aydınoğlu grubunun çalışmasına göre ülser perforasyonu (mide
delinmesi) Ramazan ayında aşikâr bir artma göstermemektedir (4).
(A.Kadir SÜPHANDAĞI)
Dipnotlar:
1-Guyton, A. C: Textbook of Medical Physıology. Sixth ed. W. B. Saunders Co. Philade. Phia 1981, p: 867, 905
2-Aydar, S., Gündüz, M.: Oruç tutan
normal şahıslarda serum proteinlerinin kağıt elektroforezi ile
incelenmesi. Ege Ün. Tıp. Fak. Mec. 9: 431, 1970
3-Said Havva, İslam, İkbal Yay. Ank. 1/150
4- Ataseven, A.Aydınoğlu, K. ve ark. Ülser perforasyonunun açlıkla ilişkisi. Cerrahpaşa Tıp. Fak. Derg. 6. 203, 1975
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Oruçlu iken
istirahat esnasında kalbin atış sayısında (nabız) azalma vardır...Oruç
tutmanın solunum faaliyetlerinde herhangi bir önemli değişikliğe yol
açmadığı anlaşılmıştır.( Duncan M T et al: ventilatory function in
Malay Muslims during normal activity and the Ramadan fast. Singapore
Med J31 (6) :543-7.1990- Ghamdi B
Nwoye L O: Effects of Ramadan fasting on respiratory test in normal
voluntees. Proceedings of the Second Interntional Congers on “ Health
and Ramadan” İstanbul 1997 p.67 )
Oruçlu iken vücuttaki kortizol miktarı artmaktadır. Bu vücutta belli dengelerin devamı için
açlık halinde yaratan Allah’ın verdiği bir tedbir mekanizmasıdır. Bu
sayede açlık durumunda kan şekeri belli seviyelerde korunmuş olur.(
Tahmasebi A ve ark:sağlık ve ramazan 1997s:20 )
Ramazanda oruç tutmak anlamakavrama ile alakalı faaliyetlere zarar vermemektedir.Hafızayı azaltıcı bir yönü de yoktur.( Roky R et al :Ann of nutr and metab 44 -3- :101-7 2000 - Haouari M Health and Ramadan 1997p.65)
Suriye de yapılmış olan bir araştırmada oruç tuttanlarda mekanik sebeplerden ileri gelen bel ağrıları dahil
bel ağrıları olan bir çok hastaların iyileşmesinde orucun faydalı
tesirleri görülmüştür İltihabı sebeplerle bel ağrısı olan hastalarda bu
iyileşme çok daha açıktı aşıkardı. (Karadan A N “ Health and Ramadan” İstanbul 1997 p.66)
100 sağlam gönüllü şahıs üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları:
Normal de %9586 miligram (mgr) olan ortalama açlık kan şekeri oruçta %8391 mgr’a düşmüştür.Bu ise normal hudutlar da olan bir değerdir. Serum albumini
kontrollerde ortalama %4.3 gr oruçlularda ise %4.57 gramdır. Önemli bir
fark bulunmamıştır. Oruçlu iken kandaki homosistein düşmektedir. Bu ise
kalp ve damar hastalıkları ile alakalı risk faktörlerinin azaldığını
gösterir.( LariJani B Et al “ Health and Ramadan” 2001
p.28 ) Kontrol grubunda %116.27 mgr olan triglseridler(yağların bir
şekli) oruçlularda %90.9 mgr’a düşmüş; kontrollerde %12.22 mgr olan
serbest yağ asitleri oruçlularda %88.14 mgr’a düşmüştür. Bunlar arzu edilen sağlık açısından güzel olan neticedir.Total lipid (yağ) kontrollerde ortalama %51580
mgr iken oruçlularda %495.75mgr inmiş. Yağların oruçlu iken düşmesi
sıhhat açısından güzel olan değerlerdi.( M ve ark: islami oruç üzerinde
biyokiyasal bir araştırma Atatürk un diş. Fak. Yıllığı 4:135-651980)
Pr Dr Münip Yegin ve ark. araştırmalarının ( İslami oruç üzerinde biyokimyasal bir araştırma 1980 ) neticelerine göre : islami oruçta kandaki üre değeri kontrollerde %4250 mgr iken oruçlu olanlarda % 4220 mgr dir. Ürik asit kontrollerde %663 mgr iken oruçlularda %6.47 mgr olup birbirine çok yakın değerler çıkmıştır. Oruçsuz iken yapılan tahlillerde yoğunluğu 10417 bulunmuştur. Aradaki fark önemsizdir.
Oruçlularda kandaki üre artmamıştır.Kandaki protein miktarı
azalmamıştır.Amino asitlerin kandaki miktarları artmıştır. İdrarda
aseton tesbit edilmemiştir.Serbest yag asitleri artmamış hatta
eksilmiştir.kan şekeri %8391 mgr kadar düşmüştür.arteriyoskleroza refakat eden hipertansiyon angina pektoris yani kalp ağrısı çeşitli çeşitli enfarktüsler ve bazı böbrek hastalıkları icin İslami mana da oruçun son derece önemli profilaktik yani koruyucu te’siri olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Ramazan ayında tutulan orucun kan şekeri kreatinin ALP (alkalen fosfataz)
ALT (alanin amino transferaz) ve AST (aspartat amino Trasferaz )
değerleri üzerine olan te’sirleri 100’ü erkek 10’u bayan olan 110
kişide incelenmiştir. Bu değerlerde ufak ufak değişiklikler olsa bile neticelerin hep normal hudutlarda kaldığı anlaşılmıştır.(Siahkolah Bö Azizi F: The effect of fasting on blood sugar
creatinine and hepatic enzymes during ramadan. Iranian J of
Endocrinology and Metabolism (IJEM). Abstarct Book The Congress on
Health and Ramadan October 2001 p.30.)
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Degerli kardesim bu yazilar bilimsel goruntude fakat cok yanli. Konuyu din acisindan degerlendirmeyen yazilari asarsaniz daha guzel olmaz mi. Alintiladiginiz yazi ayetle bitiyor.
İnsanların farklı zamanlarda, farklı mevsimlerin yiyeceklerine karşı perhizi, bu hastalıklara karşı onları koruyucu olur. İnsanın doğumundan ölümüne kadar devamlı surette çalışan sindirim sisteminin, senenin belli ayında yarım günden (12 saatten) fazla dinlendirilmesinin tıbbi faydaları tartışılmaz bir hakikat olarak karşımıza çıkmaktadır. Her oniki ayın birinde, vücudun dinlendirilmesi demek olan orucun da, vücuda kazandırdığı faydaların yanında koruyucu hekimlik yönünden faydalan inkâr edilemeyecek kadar açıktır. Ayrıca, bir ay vücudun değişik bir beslenme rejimine adaptesi (uyumu), vücudun hastalıklara karşı mukavemetini artırır, gıda maddelerinden vücuda tam istifade fırsatını temin eder. Bütün gün hafif vücutla çalışmayı, geceleyin de tam bir istirahat ve beslenmeyi sağlar. Bu esnada gösterilen sabır ve tahammülün, şahsiyet teşekkülünde ki rolü; kanın bağırsakta değil de beyinde kullanılması neticesi kişiye salim bir düşünüş; eşyayı kendi kıymetine göre tanıma ve hadiselere bakışta berraklık kazandırması ele alınırsa, bu çeşit bir perhizin yani orucun insan için zaruri olduğu kesinlik kazanmış olur...
Orucun ruh ve beden sağlığına faydası hakkında şu ana kadar çok söz söylenmiş, bu hususta bir hayli makale ve kitap yazılmıştır. Bu sebeple konuya farklı bir bakış açısıyla yaklaşacağız. Oruç hakkında yer yer alternatif fikirlerle karşılaşmaktayız. Önce orucun metabolizma üzerine menfi bir etkisi olup olmadığı üzerinde duralım. Kısa süreli açlıklarda protein metabolizmasının menfi etkilenmesi söz konusu değildir. Vücut önce karbonhidratını enerji kaynağı olarak kullanır. Vücudun karbonhidrat depo miktarı (kas ve karaciğerdeki glikojen açısından) birkaç yüz gramdır ve yarım gün vücudun enerji ihtiyacını karşılar. Daha sonra primer enerji kaynağı olarak yağlar gelir. Ancak birkaç hafta hiçbir şey yenmediği takdirde vücut proteinleri üzerinde menfi bir tesir meydana gelir.(1) Ege Tıp Fakültesinde yapılan bir araştırmada kağıt elektroforez metoduyla, oruç tutanların serum proteinleri inceleniyor ve orucun serum proteinleri üzerinde menfi bir etkisi olmadığı Aydar ve Gündüz tarafından bildiriliyor.(2) Orucun ülser üzerinde menfi bir etkisi olup olmadığı hakkında tartışmalar yapılmaktadır. Mide ve oniki parmak ülserleri üzerinde açlığın negatif bir etkisi olabilmektedir. Bilindiği üzere ülser belli mevsimlerde artış göstermektedir. Burada üzerinde özellikle durmamız gereken son derece önemli bir husus vardır: Oruç, bir diğer ifadeyle Ramazan ayı ülserin aktif aylarına denk geldiği aylarda ancak menfi bir tesir olabilir. Zaten ibadet ve diğer konularda kolaylık gösteren dinimiz de ülserin aktif dönemlerinde oruç tutulmayabileceğini, daha ileri aylarda ülserin aktif olmadığı dönemlerde bunun kaza edilebileceğini ifade buyurmaktadır. Yukarıdaki tezimizi teyid eden bazı çalışmalar da vardır. Haydarpaşa Numune Hastanesi I.Dahiliye kliniğinde "Gastrit ve Ulcus Kanamalarının Ramazan Ayları ile İlişkisi" isimli bir doktora tezinin sonuçlarına göre ülser ve gastrit kanamalarında, oruç tutma sebebi ile midenin uzun süre boş kalmasının denklanşan bir faktör olarak etki göstermediği, ülserin aktif olduğu aylar ile Ramazan aylarının çakıştığı dönemlerde ancak menfi bir netice olacağı hususu ortaya çıkmıştır.(3) Pakistan Dekar Tıp Fakültesinde yapılan bir araştırmaya göre klinik ve biyokimyasal olarak orucun böbrek dolaşım ve kan üzerine menfi bir etkisi görülmemiştir.(4)
Vakıf Gureba Hastanesiyle, Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde 20 yıllık sürede orucun ülserlerde mide delinmesine etkisi olup olmadığı araştırılmıştır. Ataseven ve Aydınlıoğlu grubunun çalışmasına göre ülser perforasyonu (mide delinmesi) Ramazan ayında aşikâr bir artma göstermemektedir.(5) Bu şartlar altında orucun insan sağlığı üzerinde menfi bir etkisi yoktur. Bazı özellik arzeden hastalarda da zaten dinimiz kolaylık göstermekte, onların oruç tutmamalarına izin vermektedir: Hiçbir hâlukârda orucu tutmaya gücü yetmeyecek tarzda hastalık olursa orucu bozmak vacip olur. Zarar görerek ve meşakkat çekerek ancak oruç tutabilen hastaya orucunu bozması müstahabtır. İbni-Sirin "İnsan hastadır denilecek bir duruma düştüğünde orucu bozabilir" dedi. Sefer illetinden ötürü orucunu bozabilecek misafire kıyas etti. Hasan Basri "Ne zaman hastalıktan ötürü namazda ayakta duramıyorsa o zaman orucunu bozar" dedi. Buhari "Nişabur'da hafifçe hastalandım. Bu da Ramazan ayına tesadüf etti. O esnada İshak b. Raheveyh beni ziyarete geldi. Beraberinde bir kaç arkadaşı da vardı. Bana "ey Eba Abdullah orucunu bozdun mu?" dedi. Ben "Evet bozdum" dedim. İshak, "Ruhsatın kabul edilmesinden zaif kalınabileceğinden korktum. Onun için sordum" dedi. Abdullah İbni Mubarek'ten o da İbni Cureyiç'ten rivayet "Atadan sordum: Hangi hastalıktan ötürü orucumu bozabilirim". Ata "Hangi hastalık olursa" diye cevap verdi. Ebu Hanife "Eğer kişi orucunu bozmadığı takdirde bedeninin daha fazla acı çekeceğinden ve sıtmanın daha şiddetleşeceğinden korkarsa orucunu bozar" dedi.(6)
Bu şartlar altında şu sonuçlara varabiliriz. Orucun insan sağlığı üzerinde menfi etkisi yoktur. İnsan sağlığına zararı olabilecek durumlarda da tutulmamasına dinimizce izin verilmiştir.
Orucun zararı olmadığını gösteren bir çok yayın olmasının yanısıra sıhhi açıdan birçok faydası da vardır. Yüce Rehberimiz "Oruç tutun, sıhhat bulursunuz"(7) ifadesiyle bu noktaya işaret etmektedir. Alman profesör Cehardet iradenin takviyesi konusunda yazdığı kitapta, orucu tavsiye ederek, insanın maddi meyillerinin esiri olmaması, nefsinin dizginlerine malik bir hayat yaşamaması için ruhun cesede hakimiyetini temin edecek en tesirli yolun oruç olduğunu belirtir(8). Profesör Hamidullah da bu noktada şunları söyler, "Oruç ayı olan Ramazan devir devir kış veya yaz senenin bütün mevsimlerine tesadüf eder ve bir kimse böylelikle yazın kavurucu sıcaklıklarında olduğu kadar kışın dondurucu soğuklarında da bu mahrumiyetlere alışmış olur. Şüphe yok ki bir kimse bundan sıhhi, askeri vb. bir takım faydalar kazanır(9) Dr. Rawy ise bu hususta, "Oruç vücudun hastalıklara karşı mukavemetini artırır. Bu önemli tıbbî hakikati İslam, orucu farz kılarak ortaya koymuş, bugünkü modern tıp ise orucu hastalıklara karşı koruyucu ve ilaç olarak kullanmaktadır" demektedir.(10) Bu hususu teyiden Dr.Nurbaki şöyle der, "Oruçta özellikle gündüz besin alınmaması nedeni ile karaciğer besin depolama işinde fevkalade rahatlar. Ve de bu rahatlık sırasında vücut için hayatî önemi haiz globulinler hazırlar. Bu sayede korunma sistemimiz güçlenir.(11) Yukarıda Dr.Ravvy'nin sözlerini teyid edercesine Dr.Henri Lahman'ın Saksonya'nın Dresden şehrindeki hastanesinde, Dr. Berşerbenr, Dr.Moliere ait sağlık evlerinde oruçla tedavi yapılmaktadır.(12) Bugün beslenmeyi kontrol altına alma ve perhizle vakaların birçoğunda ilaçsız olarak yüksek tansiyon kontrol altına alınabiliniyor ve serum kolesterol trigliserid, açlık kanşekeri ve serum ürik asit seviyeleri müspet şekilde etkilenebiliyor. Stamler Grim ve Gosch'ın yayınları bunu destekler mahiyettedir.(13) Oruç da bu durumu çok uygun bir şekilde yerine getirebiliyor.
Sigara, sağlıklı kimselerin damar duvarının daha sertleşmesine ve atar damar kan akımında menfi etkiye yol açarak damar sertliği gelişmesine vesile olmaktadır.(14)
Bu noktada Ord. Prof. Kazım Gürkân ise şöyle fikrini açıklar, "Oruç bir rejimden ibarettir. Gayesi de yine, beşerin sıhhat yoluyla saadetini sağlamaktır... Düşünmeli ki hamiye'nin (rejim) en büyük tedavi yolu olduğu bir dogma halinde konduğu zaman tansiyondan, kolesterolden, lipitten bu insanların haberleri yoktu. Bundan dolayı ben bu dini rejime çok saygı gösteririm.(15)
Orucun müspet bir tesiri de kan yapımı üzerinedir. Oruçlu iken kanda besinler en az seviyeye düşünce kemik iliği uyarılır. Bu yüzden kanlıların tersine böyle kansızlar oruç tuttuklarında daha kolay kan yaparlar. Oruçlu iken karaciğer dinlenmiş olduğundan kemik iliğinin kan yapmak için ihtiyaç duyduğu maddeleri daha da iyi ve sağlıklı hazırlar.(11) Orucun en önemli tesiri de kanser oluşumunu azaltıcı oluşudur. Oruçta günlük enerji alımı kısıtlanmaktadır. Diyetle günlük enerji alımının kısıtlanması DBA ve C3H farelerde meme kanserlerinin oluşumunda Swiss micelarda (farelerde) akciğer kanserlerine ABC micelarda benzopirin ile oluşturulan deri tümörlerinin oluşumunu azaltmıştır. Bu hususta Tannenbaum ve arkadaşlarına ait bir araştırma vardır.(16) Ross ve Brass da kısıtlı enerji ile bu hayvanlarda kanser oluşumunun azaldığı ve hayat süresinin arttığını tespit etmişlerdir.(17) Hankin ve Ravviing ise Asya ve bazı Afrika ülkelerinde kanser oranının düşüklüğünü, günlük enerji alımının düşük oluşuna bağlamaktadır.(18) Burada etkili faktörün İslam ülkelerinde oruç mefhumunun mevcudiyeti; gerek hadislerin ve gerekse mutasavvifinin ısrarla az yenmesini tavsiye etmesidir. Orucun insanlarda da kanseri azalttığını Prof. Trüb fizyopatolojik temelli izahatla söylemektedir(15) Bu şartlar altında ilmi gerçekler şu Yüce Beyan ifadesini tefsir edici mahiyettedir "Eğer biliyor iseniz (Yani vücut fizyoloji ve fizyopatolojisini biliyorsanız) sizin oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır" (Bakara-184). (19)
LİTERATÜR 1-) Guyton, A.C: Textbook of Medical Physıology. Sixth ed. VV.B.Saunders Co.Philadelphia.1981. p:867,905. 2-) Aydar, S.Gündüz, M.: Oruç tutan normal şahıslarda serum proteinlerinin kâğıt elektroforezi ile incelenmesi. Ege.Ün.Tıp.Fak.Mecm.9:431,1970 3-) Yazıcıoğlu, M.: Gastrit ve Ulcus Kanamalarının Ramazan Ayları ile İlişkisi. Haydarpaşa Numune Hastanesi. İhtisas tezi. 1975. 4-) Ataseven, A.,Aydınlıoğlu, K ve ark: Ülser perforasyonunun açlıkla ilişkisi. Cerrahpaşa Tıp.Fak.Derg.6:203,1975. 5-) Arslan A: Büyük Kur'an Tefsiri. Arslan yay.İst.1987.1/598 6-) Said Havva: İslam. İkbâl yay. Ankara.1/150. 7-) Berki, H:250 Hadis. Diyanet yay. Ank. 1977 s:130 8-) Abdulfettah Tabbara: İlmin Işığında İslamiyet.İst.1977 s:274 9-) Muhammed Hamidullah: İslama Giriş. İrfan yay.İst.1973 s:104 10-) Kırca Celal, Kur'an-ı Kerimde Fen Bilimleri. Marifet yay.İst.1984 s:141 11-) Nurbaki Haluk, Kur"an-ı Kerimden Ayetler ve İlmi Gerçekler. Diyanet yay.Ank.1983.2/36,39 12-) Abdurrezzak Nevfel: İslam ve Modern İlim. Sönmez yay. İst. 1970 s:209 13-) Standler, R.et. al: JAMA. 257:1484-1491,1987 14-)Caro G.et. al: Lancet.2:11-13, 1987 15-) Özönder, H:Peygamberimizin Sağlık Öğütleri. İrfan matb.İst.1974 s:408 16-) Aksoy M: Beslenme ve Kanser. Çağ matb.Ank.1984 s:40 17-) Ross H.H.Bras G:J, Nutr. 103:944-949, 1973 18-) Haskın J.Rawling. V:Am.J.CIin Nutr.31:2005-2016,1978 19-) Arslan, A.Büyük Kur'an Tefsiri. Arslan yay. İst. 1987 1/591
Oruç şüphesiz belli bir yaşa gelmiş ve sihhatlı olan şahıslara farz
dır. Hastalık oruca manı ise oruç tutmaz . Ülserli şahıslar oruç
tutmalı mıdır. Ülser daha çok midede ve on iki parmak bağırsağında
meydana gelen yara olarak bilinir. 1992 yılında Prof. Dr. Said
Kapıcıoğlu ve arkadaşları ülser (duodenal ulkus) teşhisi konulmuş 7
erkek gönüllü üzerinde araştırma yaparlar akşama kadar yani iftar saatine kadar aç kalmağa niyet eden şahısların
ülserli olsa bile öğle saatlerinde rahatladığı görülmüştür. Midedeki
asit ifrazatı öğle saatlerinde azalmıştır. Oruç tutmanın mide (peptik)
ülserinin ortaya çıkmasında önemli rolü olan midedeki asit ifrazatının
artmasına (hiprasidite) yol açacağını söylemek yanlış olur.Tunuslu bir
araştırıcı grubunda 57 hastaya her gün 30mgr lansoprazol verildi. 27 si
si oruç tutmadı 30 kışılık diğer grupda oruç tuttu.Sonuçta oruç tutan
ve tutmayanlar arasında arazlar ((semptomlar) bakımından bir fark
görülmedi. Oruç tutmayanlarda %88.8 oruç tutanlarda ise daha fazla yani
%90 nisbetinde ülser den şifa buldukları görüldü.Bu nedenle ülserli
hastalar herhangi bir riske girmeden rahatlıkla oruçlarını tutabilirler
( Mehdi A Ajmi S Gastroenterol clin Biol 21- 11- :820-22 1997 )
Ramazan öncesi ve ramazan ayında serum gastrin seviyelerinde önemli bir
farkın olmadığı anlaşılmıştır. ( Polat H ve arkadaşları: Oruç tutmanın
serum Gastrin seviyesinde TE’sirleri. “ramazan ve sağlık” ile alakalı
ikinci milletler arası kongre kongre kitabı.)
iç salgın yapan guddelerin salgıları
İslami oruçtaki açlık müddeti salgı ve hormonların kandaki
seviyelerinde herhangi bir değişikliğe yol açacak kadar uzun değildir.(
Azizi F : “health and ramadan”. P.39 İstanbul 1997.)
Ramazan da kan şekeri seviyelerinde ufak tefek iniş çıkışlar olsa da
genellikle kan şekeri normal hudutlarda kalmıştır.(Azizi F: the blood
glucose in health and diabets during ramadan. Proceedings of the 2nd
ınternatıonal congress on “health and ramadan”. P.40 İstanbul 1997)
İnsülinin değerlerinde ramazan ayında normal günlere göre fazla fark olmadığı anlaşılmıştır.( Marniche D
et al : effect of fasting and refeeding during ramadan on
glucoregulation. Proceedings of the 2nd ınternatıonal congress on
“health and ramadan” .p.125 İstanbul 1997 )
Oruç tutabilecek şeker hastaları
20 yaşın üzeri hamile olmamalıdırlarbebeğini emziriyor olmamalışahsın kilosu normal kan şekerinde büyük iniş çıkışlar olmaması
hastaların ağır hiper tansiyon gibi ikinci bir ağır hastalığın olmaması
lazım. Vucütları perhize cevap verıyor olmalıdır.kan şekeri belli
seviyeleri geçmeyen Tip II şeker hastaları perhize dikkat ederek ve
ilaçlarını aksatmadan sahurda ve iftarda muntazaman alarak oruçlarını
tutabilirler. Ramazanda gerek ilaç gerekse gıdayı sahur ve iftarda eşit
olarak almaları; ilaçları sahurda imsaktan önce akşamleyin de iftarda
yemekden önce almaları tavsiye edilir.İnsülin bağımlı şeker hastalarına
oruç tutmaları tavsiye edilmez. ( Azizi F : “health and ramadan”. P.40 İstanbul 1997.)
HAMİLELİK VE ORUÇ
Yeni doğan 13.351 bebeğin doğum ağırlıklarına bakıldığında annelerinin ramazan da hamile iken oruç tutmalarının
bebeklerinde hiçbir zarara yol açmadığı anlaşılmıştır. Doğan bebeklerin
doğum ağırlığına te’siri olmadığı ortaya çıkmıştır. Hamile iken ve
bebeklerini emzirirken oruç tutan Müslüman kadınlarla hamile olmayıp da oruç tutan kadınlar incelenmiştir kan kimyaları mukayese edilmiş iki grup arasında önemli bir fark olmadığı anlaşılmıştır.( Cross J H Eminson J and Wharton B A : Ramadan and birth weight ar full term in asian moslem pregnat women in Birmingham. Arch Dis Child65 : 1053-61990 - Prentice A M et al : Metabolic consequences of fasting during ramadan in pregnat and lactating women. Hum nutr clin Nutr 37 (4) : 283-94 1983.)
Oruçlarını tutmakta iken ve ramazandan iki hafta sonra aynı bayanlardan
oruçsuz iken alınan sütün terkipleri arasında önemli seviyelerde fark
olmadığı anlaşılmıştır.( Bener A et al: Fasting during the holy month of Ramadan does not change the composition of breast milk. Nutrition Research 21 (6): 859-64 )
Esansiyel Hipertansiyonlu hastalar kan basıncı ciddi problem olmadan
sahur ve iftarda da ölçülü ve ilaçlarını kullanarak oruç
tutabilirler.Ramazan ayında kalp krizi sayısının diğer aylara göre
önemli seviyede düşük olduğu araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. (
Temizhas A. et al :Int Cardiolo 702:149-531999 )
Bevliye hastaları üzerindeki çalışmalar ise iftar ve sahurda bol su
alınması şartı ile orucun bu hastalar faydalı geldiğini ispat etmiştir
(Abderrahim F :Effect of ramadan fasting on urological patients.p.218-311994 )
KAYNAK ESER VE DAHA PEK ÇOK ARAŞTIRMA KAYNAK SONUÇLARI :
Din ve Bilimin Işığında ORUÇ VE SAĞLIK :Pr.Dr. Alparslan Özyazıcı ( HÜTF Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi)
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Bilim oruç insan sağlığına zararlı mıdır faydalı mıdır konusunda bir görüş beyan edemez/etmez/etmemeli,
Bilim şunu diyebilir, üzerlerinde araştırma yaptığımız insanlar için şu şu oranda faydalı şu şu oranda zararlı bulgular elde ettik.
İnsan gibi birden fazla değişkeni bünyesinde barındıran bir varlığa genelleme yapılıp, tek bir kural ortaya konamaz,
Oruç yememe içmeme olarak düşünülür ve bunun da bir eğitim metodu olduğu gerekçesi ile yola çıkılırsa aynı şekilde hata edilmiş olur kanısındayım zira bir insanlığa sunulan eğitim modeli tek bir versiyonlu olamaz,
Yememek içmemek belirli dönem ve saatlerde, bireyde istenilen değişikliğin gerçekleşmesine sebep olabilirken, bir başkasında olmaya bilir, birbirinden farklı zeka türleri birbirinden farklı insan tiplemeleri var,
Fakat genel eğitim amacı ortaya konulur, bu amaç doğrultusunda bireyler kendilerine uygun tekniklerle kendilerinde gerçekleşmesi beklenen değişimleri ortaya koymak için çaba sarfeder,
Basit bir örnek,
Amaç "handsome"kelimesinin yakışıklı olduğunu öğretmek,
A sınıfında üzerinde "handsome" yazılı yakışıklı bir adamı sınıfa sokarsınız,
B sınıfında handsome = yakışıklı diye yazdırırsınız,
C sınıfında handsome der ve bu kelimeye bir hareket verdirir o hareketi tekrarlatırsınız,
Öğrecilerin düşünce kodlarına göre uygulanabilirliği arttırmak ve hedefe ulaşmak için daireyi git gide daraltarak bir sınıf içinde de iki ayrı uygulama yapabilirsiniz, burda aslolan öğrenciyi merkeze almaktır, öğrenci kimdi üzerinde değişiklik yapmak istediğimiz birey.Bir okulun içinde sınıflara farklı metodlar, bir sınıfın içinde öğrencilere farklı metodlar bir birey üzerinde farklı konularda farklı metodlar,,,,,
Öğrenci merkezli eğitim metodu çeşitli eğitim araçları sınırlılığı nedeni ile uygulanamayan bir uygulamadır, lakin benim iman ettiğim aşkın güç için zaman,mekan, sınıf,sıra, sınırlılığı, yetersizliği yoktur,
Teftişlerden öne müfredata yetişmek adına hızlandırılmış ve genele yayılmamış dersler olabilir lakin inandığım yaratıcının teftiş kurulu ile ilgili de bir sorunu yoktur,
İşte bu sebeplerden siyam, savm resul bunları nasıl yapmıştır sorularından önce,kelimelere ve uygulamalara ve dönemlere takılmadan,,
Ben neyden siyam etmeliyim, benim orucum ne olmalı nasıl olmalı sorusunu her birey kendisine sormalı, bireylerin bu soruları neticesinde içinde bulundukları toplumun en can alıcı en ateşli marazı nedir ve bu marazın en büyük nedeni nedir soruları ve cevapları neticesinden toplumsal olarak bu büyük marazın büyük illetinden tutmaları gerekir kendilerini,
Rabb müfredata dayalı eğitim yapmaz, bu bolluktaki ve güçteki bir yaratıcı öğrenci merkezli eğitimi seçmezse kendi kudretinin hakkını vermemiş olur kanısındayım,
Hastalık yoktur hasta vadır, suç yoktur suçlu vardır.
Saçmalamış veya yanılıyor olabilirim, sadece genel olarak aklımdan geçenlerdir yukarda anlattıklarım,
Esen kalasınız
__________________ bildiklerimizle değil yaptıklarımızla, ellerimizin neleri ile değil hayatlarımızın nasılları ve nedenleri ile,,,
Beni bir yere oturtmaya çalışmayın,çünkü ben bir yerde oturmuyorum, sadece yürüyorum
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba,
Malik bin nebi'nin asagidaki ifadesine katiliyorum.
"Bilim oruç insan sağlığına zararlı mıdır faydalı mıdır konusunda bir görüş beyan edemez/etmez/etmemeli,"
Kendini bilen bir bilim adami insanlarin ibadet amacli uygulamalarini bilimsel acidan olumlu veya olumsuz olarak degerlendirmeye tabi tutmaz.
Bu yuzden konuyu oruc ibadeti olarak degilde, bir ay boyunca hergun 12 saatle 16 saat civarinda ac-yiyeceksiz ve susuz-iceceksiz bir uygulamanin insan sagligina etkileri nelerdir sekilinde sorarak bilimsel cevaplar aramaliyiz.
Insanin ic dunyasina yonelik amaclar ve ibadet icin bu tarz uygulamalara kalkismasini konu etmiyorum.
Saglik etkileri acisindan orucu dinsel kaygilarla savunan ve onu sirf oruc karsitligi yuzunden elestiren bilim adamlarinin calismalarina onem vermiyorum.
Oruc diye bilinen ibadet aklinin ucundan bile gecmeden, ondaki sartlari iciren uygulamalar hakkinda yapilmis bilimsel calismalari onemsiyorum.
Bu tarz calismalardan incelediklerimin hic birinde, oruc uygulamasinda yaptiklarimizi salik veren herhangi bir goruse rastlamadim. Bizim bildigimiz oruc ile uzaktan yakindan hic bir alakasi olmayan vucuttaki toksinleri temizlemek icin yapilan detoks-detox karistirilmamalidir. Bazi uyaniklar bu tarz saglik oruclarinin sonuclarini manipule ederek oruc ibadetine yansitiyorlar. Saglik oruclari icecege agirlik verir. Ozellikle duzenli bir sekilde su icilmesi gerekir. Bu konuda binlerce yazi var ama hepsi ingilizce. isteyenler Internet uzerinden okuyabilirler.
Söylediklerini kastetmedim o cümlem ile ki sonrasında yazdığım üzerlerinde araştırma yaptığımız insanlarda şu şu oranlarda olumlu şu şu oranlarda olumsuz etkiler gördük diyebilirler cümlemle bunu açıklamış olduğumu düşünüyorum, ki sonrasında verdiğim örnek ile de bir veya bir kaç birey üzerinde olumlu etki veren bir uygulamanın bütün insanlık üzerinde de olumlu etkiler uyandıracağının düşünülmesinin güç olduğunu ve bu sebeple bireye özgü uygulamaların gerekliliğini vurgulamıştım,
Esen kal
__________________ bildiklerimizle değil yaptıklarımızla, ellerimizin neleri ile değil hayatlarımızın nasılları ve nedenleri ile,,,
Beni bir yere oturtmaya çalışmayın,çünkü ben bir yerde oturmuyorum, sadece yürüyorum
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamlar,
İnsanın aklına ister istemez bir soru takılıyor:
Kur’an’da hiçbir sebebi olmaksızın Allah’ın insandan her hangi bir şey istemesi
meselesi yok mudur?
Yahudilere inek kesin demesi vb. gibi…
!!!!???
Selam ve dua ile.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma