Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Soru: Müslüman Türk halkı vasiyet düzenlemeye dair Allah'ın hükmüne neden uymuyor? Laik devlet izin veriyor ona (Medeni Kanun 502-574. maddeler). Hangi tağutlar izin vermiyor?
Cevap yok.
Soru: İnanç ve ibadet özgürlüğünü sağlamak laik devletin görevidir. İnanan kadınlar "Bizi camiye cumaya sokmuyorlar!" diye devlete neden şikayette bulunmazlar? Bulunsalar devletimiz sahiden laik mi değil mi onu da öğreniriz.
Çıt yok.
Ama "Laikler antilaikleri görünce öcü görmüş gibi kaçıyorlar" misillu bir genelleme. Ben kaçmıyorum, efendim. Antilaiklerin başım üzre yeri var. Yeter ki laik devletten olduğum için beni tağut sayıp tekfir etmesinler.
ZİNANIN CEZAYI GEREKTİREN SUÇ SAYILMASINA GELİNCE, bununla ilgili gelişmeyi çok yakından izledim. Laik devletten yana olan partiler zinanın suç sayılmasını onayladılar ama laik devletin aleyhinde olanlar çok eşliliği yasal hale getirmek için onu istismar etmeye kalkışınca Avrupa Birliği’nin müdahalesine yol açtılar. Kısacası, zinanın suç sayılmasını engelleyenler laiklikten yana olanlar değil; tam aksine, laikliğin aleyhinde olanlardı.
Bu durumda laiklik aleytarlarına esef edip laiklere "Allah razı olsun!" demeniz gerekmez mi? Bakın, bu bir içtenlik sınavıdır.
*
“Zina konusu, Partilerin hangisi olursa olsun farketmiyor,”
Müslüman doğru söyler. Hayır, fark ediyor. Burada parti adı vermek zorundayım. Haber şu: “Türk Ceza Kanunu tasarısında yapılması planlanan değişiklikler konusunda ters düşen AKP ve CHP heyetleri, yeniden biraraya gelerek tasarının TBMM’ye getirilmesi konusunda uzlaştı.”
Kaynak: HaberVitrini.com
Uzlaşılan konu: ZİNA suçunun Türk Ceza Yasasına konması. taraflar: AKP ve CHP.
AKP, laikliğin aleyhindeki faaliyetlerin odağıdır. CHP, laiklikten yanadır.
Uzlaşı "Allah’ın indirdiği"ne uygun olduğu için sizi elbet mutlu eder.. de sonra ne oldu? Haberin devamı:
AKP’nin önerisine yanıt, görüşmenin ilk yirmi dakikasına katılan CHP lideri Baykal’dan geldi. Baykal, zinaya ilişkin düzenlemeye kadın-erkek eşitliği temelinde ele alınması halinde karşı çıkmayabileceklerini söyledi. Baykal’ın görüşmede, "eğer aile kurumu korunmak isteniyorsa zina ŞİKAYETE BAĞLI OLMASIN, doğrudan savcının görevi olsun" dediği belirtiliyor.
Görüldüğü üzere, laik parti bir şart koştu: "Zina suçunun mahkemeye intikali şikayete bağlı OLMASIN, doğrudan savcının görevi olsun." Bakın bu, "Allah’ın indirdiği"ne uygundu yani "Allah’ın indirdiği"ne evet diyen parti, laiklikten YANA olandı.
LAİKLİĞİN ALEYHİNDEKİ FAALİYETLERİN ODAĞI olan parti ise o şartı reddetti; "Zina suçunun mahkemeye intikali şikayete bağlı OLSUN!" dedi. Ve bu, "Allah’ın indirdiği"ne aykırıydı yani "Allah’ın indirdiği"ne hayır diyen parti, laikliğin aleyhinde olandı. O yüzden uzlaşı bozuldu.
*
Olayın gelişmesini çok dikkatle izledim. Çünkü o sırada KURAN AÇISINDAN çok eşlilik zulmünü araştırıyordum ve "Zina suçunun mahkemeye intikali ŞİKAYETE BAĞLI olsun mu olmasın mı?" sorusu çok eşlilikle yakından ilgiliydi.
Laiklik aleyhindeki faaliyetlerin odağı olan parti, "Zina suçunun mahkemeye intikali ŞİKAYETE BAĞLI OLSUN!" diyordu çünkü kumalar eğer altı ay gibi belirli bir sürede şikayette bulunmazsa çok karılı zulüm yasal hale gelecekti. Antilaik parti bunu sağlamaya çalışıyordu. ALLAH’IN İNDİRDİĞİ umurlarında değildi.
Halk istemezse laikliğin elbet sona ereceğini ilan eden hadisçi-sünnetçi başbakanımıza bir basın toplantısında Avrupa’lı muhabirler sordu: "Çok eşlilik yasal olacak mı?" Cevap: "Bir adamın eşi örneğin hastalık yüzünden karılık görevini yapamıyorsa çok eşlilik caiz olur."
Salondaki bazı muhabirler kıkır kıkır güldüler. Çünkü laik Türkiye Cumhuriyeti’nin o yöneticisi iki büyük pot kırmıştı:
(1)Diyordu ki bir kadın hasta düşer de karılık görevini yapamazsa kocası onun üzerine ikinci bir karı alabilir yani ÇOK KARILI olmak caizdir. İyi ama bu akıl yürütmeye göre bir adam hasta düşer de kocalık görevini yapamazsa karısı onun üzerine ikinci bir koca alabilir yani ÇOK KOCALI olmak caizdir. Allah’ın dininde böyle iğrenç icazetler yok; kafadan atıyordu Allah'ın dinini ERKEKLER KLÜBÜ yapıp çıkanların başı.
(2)O anda kendisinin laik Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı olduğunu kulak ardı etmişti; kendi hevalarına tapan Suudi hanedanının bir ferdi gibi davranıyordu.
Gerçek İslamı ve laik Türkiye’yi utancından yerin dibine batıran bir andı. Unutamam.
Zina suçunun Türk Ceza Yasasına konmasına Avrupa Birliği önce karışmadı; "Türkiye’nin iç sorunudur," dediler. Ama o basın toplantısı gözlerini açıverdi. Başbakanımızı Brüksel’e çağırdılar. Gitti. Fena halde azarlanmış olmalı ki ta oralarda acele açıkladı: "Zina, Ceza Yasamıza konmayacak!"
Sevgi ile,
Hasan Akçay
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|