Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
“Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan Kitabın anası (temeli) olan bir kısım âyetler muhkemdir; diğerleri ise müteşabihtir/benzeşenlerdir. Kalplerinde bir eğrilik/kayma olanlar fitne çıkarmak ve olmadık te’vilini/yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun te’vilini Allah'tan başkası bilemez. İlimde râsih olanlar (derinleşenler) ise: ‘Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır’ derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşün(e)mez.” (3/Âl-i İmrân, 7)
“Elif, Lâm, Râ. Bu kitap öyle bir kitap ki, onun âyetleri muhkem kılınmıştır.” (11/Hud, 1)
"Allah, sözün en güzelini müteşâbih, ikişerli bir kitap halinde indirdi." (39/Zümer, 23)
“İman etmiş olanlar ‘Keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı!’ derler. Ama hükmü açık (‘muhkemetun’ müteşâbih olmayan, muhkem) bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Korktukları başlarına gelsin!” (47/Muhammed, 20)
“İman edip sâlih amel işleyenler için, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildiği vakit, ‘bu, bundan önce dünyada bize verilenlerdendir’ derler. Ve bu rızık onlara bazı yönlerden dünyadakine benzer olarak (müteşâbih) verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler vardır. Ve onlar orada ebedî kalacaklar.” (2/Bakara, 25)
“O gökten suyu indirendir. İşte Biz, bitip gelişen her bitkiyi onunla yetiştirdik. O bitkiden bir yeşillik çıkardık ki, ondan birbiri üzerine binmiş dâneler çıkarttık. Hurmanın tomurcuğundan sarkan, (koparmak isteyene yakın) salkımlar; üzüm bağları, bir kısmı birbirine benzeyen (müştebih) bir kısmı da benzemeyen (ğayru müteşâbih) zeytin ve nar bahçeleri çıkardık. Meyve verilirken ve olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın! Kuşkusuz bütün bunlarda iman eden bir toplum için âyetler/ibretler vardır.” (6/En’âm, 99)
“Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde (müteşâbih ve ğayru müteşâbih) zeytin ve narları yaratan O’dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah, israf edenleri sevmez.” (6/En’âm, 141)
“Bilmeyenler dediler ki: ‘Allah bizimle konuşmalı, ya da bize bir âyet (mûcize) gelmeli değil miydi? Onlardan öncekiler de onların dedikleri gibi demişlerdi. Kalpleri (akılları) birbirine benzedi (teşâbehet). Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere âyetleri apaçık gösterdik.” (2/Bakara, 118)
“Yâ Mûsâ! Rabbine duâ et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın, zira o, bizce karıştı (Başka ineklere benzer oldu, ‘teşâbehe’). Biz, inşâallah emredileni yapmaya yol buluruz’ dediler.” (2/Bakara, 70)
“De ki: Göklerin ve yerin Rabbi kimdir? De ki: Allah’tır. O halde, O’nu bırakıp da bizzat kendilerine fayda ya da zarar verme gücüne sahip olmayan dostlar mı edindiniz? De ki: Körle, gören bir olur mu hiç? Ya da karanlıklarla aydınlık eşit olur mu? Yoksa O’nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma onlarca birbirine benzer mi (teşâbehe) göründü? De ki: Allah her şeyi yaratandır. Ve O, birdir, güçlüdür ve kahredicidir.” (13/Ra’d, 16)
|