HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: salat kelimesinin lugat anlamları Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Fers
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 29 nisan 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 188
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Fers

Selam..

araya dalmış gibi oluyorum kusuruma bakmayın ama birkaç soru...

İniş sırasına göre ilk sure Alak olma olasılığı nekadardır yani kesin midir?
eğer öyleyse Allahla peygamberin ilk tanışma anını bu surenin ilk sekiz ayeti karşılar mı yada bu surede "tam olarak" anlatılmış denilebilir mi ?
Alak ilk sure değilse salatın ilk bahsi geçtiği sure hangisidir, öncesinde veya sonrasında içeriğine, uygulanışına ve kapsadığı hareketlerin anlamlarına veya
hikmetlerine dair bilgiler nerededir, peygamberin ilk tepkileri orada nasıl anlatılmıştır veya anlatılmış mıdır, anlatılmamışsa önemsiz mi görülmüştür ?

E reeytellezî yenhâ.
Abden izâ sallâ.
(Alak/9,10)

buradaki engellenen salat nedir..eğer salat namaz ise ve ilk sure alak ise ve bunlar 9 ve 10. ayetler ise peygambere bu hitap neden edilmiştir, bu ifadeye göre namazın
ne olduğunu zaten biliyor olması gerekmez mi, bilmiyorsa namazın ne olduğunun açıklanmasını istemiş olması gerekmez mi, değil ise hakkında bilgisi olmayan
birşeyle kendisine örnek verilmesi mantıklı mıdır...bahsi geçen salat, namaz ise öncesinde namazı biliyor hatta kılıyor olma olasılığı doğmaz mı, biliyor veya kılıyor
ise o namazı nereden öğrendi ?

(şura/52)....mâ kunte tedrî mel kitâbu ve lel îmânu...
(ve duha/7)  Ve vecedeke dâllen fe hedâ.
 
öncesinden haberdar ise bilgileri eskiye dayalı ise bu ifadeler peygambere hitaben değil mi,  yada buralarda anlatılmak istenenler nedir ?

devamındaki 11,12 ve 13.ayetler salatla bağlantılı mıdır, muhatapları kimdir ?

 

Yukarı dön Göster Fers's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Fers
 
el_turki
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 15 mayis 2008
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı el_turki

"....daha önce de bıktırıcı boyutta müteaddit defalar zikredildiği üzere, tekraren söylemek zorundayım ki namaz, salat'ın bir şubesidir...kıyam-rüku ve sücud'un anlamlarından biri de budur...kulluğun ve ibdadetin bedensel ifadelerinden yalnızca BİRidir...örneğin :Hacc suresi 26'da aynı ayet içerisinde hem kıyam, hem rüku ve hem de sücud' emredilmektedir : dolayısıyla kıyamlı salatlardan BİRi olan namazın inkarı mümkün değildir....."

aslında kısa - öz anlatılmış.katılıyorum.

bazılarınız,salata her anlamı verdi.sanki arapça tek kelimeden oluşuyormuş gibi,bütün herşeyi salat ın içine sıkıştırdı.birtek namaz hariç.nefislerine ağır gelen birşeyden kaçmak içindir belkide.ALLAH bilir.

kur'an kendinden önceki herşeyi yok etmek,silmek,yıkmak için inmedi.kimi uygulamaları tamamen sildi,yıkdı,yok etti.kimi uygulamaları ise orjinaline getirdi.olması gerekene getirdi.
ozamanki cahiliye toplumunda namaz vardı.hac da vardı.yasak aylarda vardı.ama orjinalinden uzaklaşmışdı.bidatlar ile hurafeler ile amacından sapmışdı.ama kavram olarak vardı.bilinen birşeydi.namaz,hac,yasak aylar cahiliye toplumunun bulduğu şeyler değil,onların zaman içinde dejenere ettiği,amacından ve olması gerekenden uzaklaştırdığı uygulamalardı.ismail aleyhisselamdan gelen uygulamalardı.

kimileri,efendim namaz cahiliye toplumundada vardı....gibi basit ve akıldan uzak oyunlarla namazı salatın dışında bir kavrammış gibi göstermeye çalışmaları tam bir komedidir.dinden zerre kadar anlamadıklarını gösterir.kur'an ile bazı kavramlar orjinaline döndürülmüşdür.miktarları ayrıcana belirlenmiş olabilir.çünki bunlar cahiliye adetleri değildir.cehaletin yozlaştırdığı,amacından ve yörüngesinden saptırdığı temel uygulamalardı.
kur'an ,tamamıyla cahiliye uygulaması olan,tamamıyla cahiliye toplumunu sembolize eden,tamamıyla cahiliye icadı ve uydurması olan şeyleri ise tamamen yıkmış,silmişdir.

__________________
De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Yukarı dön Göster el_turki's Profil Diğer Mesajlarını Ara: el_turki
 
Fers
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 29 nisan 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 188
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Fers


... kıyam edenler, rükû edenler, secde edenler
... vel kâimîne ver rukkais sucûd.
hacc 26 namazı tarif eden bir ayet mi,  namaz kılanlar yerine ayrı ayrı ifadeler kullanılarak bunların namazın bölümleri olduğu mu açıklanmış ?


Ve kâne ye’muru ehlehu bis salâti vez zekâti ve kâne inde rabbihî mardıyyâ (meryem/55)
Ve o ehline/çevresine zikre uymayı ve arınmayı emrederdi. Ve o Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti

..ve ahidnâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle en tahhirâ beytiye lit tâifîne vel âkifîne ver rukkais sucûd
...Ve Biz İbrâhîm ile İsmâîl'e, "Beytimi, dolaşanlar, ibâdete kapananlar ve secde edenler, rükû edenler için temiz tutun" diye ahit almıştık.(bakara/125)

İsmail aleyhisselam ile ilgili salat ,secde ve rüku geçen ayetler bunlar.
İsmail aleyhisselamdan gelen uygulamaların orjinaline döndürüldüğü Kur'an da nasıl ifade edilmiş, nasıl açıklanmış, hangi surelerde hangi ayetlerde ?
Kur'an da orjinali bozulmuş kavramlar nerelerde, ne şekilde detaylandırılmış, tarif edilmiş, açıklaması ne şekilde yapılmış, sureler ve ayetler ?

 

" (şura/52)....mâ kunte tedrî mel kitâbu ve lel îmânu...
  (ve duha/7)  Ve vecedeke dâllen fe hedâ.
 
Peygamber aleyhisselam orjinali bozulmuş olan öncesinden haberdar ise bilgileri eskiye dayalı ise bu ifadeler nedir, yada buralarda anlatılmak istenenler nedir ? "

bulalım, bilelim ve en doğru şekilde uygulayalım..

Yukarı dön Göster Fers's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Fers
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Fers Yazdı:
Ve kâne ye’muru ehlehu bis salâti vez zekâti ve kâne inde rabbihî mardıyyâ (meryem/55)
Ve o ehline/çevresine zikre uymayı ve arınmayı emrederdi. Ve o Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti

..ve ahidnâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle en tahhirâ beytiye lit tâifîne vel âkifîne ver rukkais sucûd
...Ve Biz İbrâhîm ile İsmâîl'e, "Beytimi, dolaşanlar, ibâdete kapananlar ve secde edenler, rükû edenler için temiz tutun" diye ahit almıştık.(bakara/125)

"Ve ehline/çevresine zikre uymayı ve arınmayı emrederdi." 

Sevgili Fers, ferasetinle hoş geldin!

Hac 26'daki "Qâimîn" ve Bakara 125'teki "Âkifîn" eş anlamlı. Qâimîne (bi-lbeyt) / Âkifîne (bi-lbeyt): (Beyt'te/Mekke'de) ikamet edenler/edecek olanlar" diye anlıyorum.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
fazıl
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 06 subat 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 335
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı fazıl

el_turki Yazdı:

 
ozamanki cahiliye toplumunda namaz vardı.hac da vardı.yasak aylarda vardı.ama orjinalinden uzaklaşmışdı.bidatlar ile hurafeler ile amacından sapmışdı.ama kavram olarak vardı.bilinen birşeydi.namaz,hac,yasak aylar cahiliye toplumunun bulduğu şeyler değil,onların zaman içinde dejenere ettiği,amacından ve olması gerekenden uzaklaştırdığı uygulamalardı.ismail aleyhisselamdan gelen uygulamalardı.

kimileri,efendim namaz cahiliye toplumundada vardı....gibi basit ve akıldan uzak oyunlarla namazı salatın dışında bir kavrammış gibi göstermeye çalışmaları tam bir komedidir.dinden zerre kadar anlamadıklarını gösterir.kur'an ile bazı kavramlar orjinaline döndürülmüşdür.miktarları ayrıcana belirlenmiş olabilir.çünki bunlar cahiliye adetleri değildir.cehaletin yozlaştırdığı,amacından ve yörüngesinden saptırdığı temel uygulamalardı.
kur'an ,tamamıyla cahiliye uygulaması olan,tamamıyla cahiliye toplumunu sembolize eden,tamamıyla cahiliye icadı ve uydurması olan şeyleri ise tamamen yıkmış,silmişdir.

:) hocam karar ver hangisi.. varimiydi yokimiydi?

Ne kadar çabalanırsa çabalansın, ne vahiyden ne Elçi Muhammed'den şekilsel namazı bulup çıkaramazsınız.. Elçi Muhammed ve dönemi hakkında en yakın çevre komşularından bile bir bilgiye ulaşmanız pek olası değil.. secdeyi, şekilsel namaza kurban edip, haccı artık turistik geziye çevirip, orucu artık yememe ve içmeme ritüeline dönüştürüp, mescitleri taş bloklara çevirip, seslenişi  arapçaya eşitleyip, bu vakti o devir dinine boğmanın adı islam mı hocam?

Yukarı dön Göster fazıl's Profil Diğer Mesajlarını Ara: fazıl
 
Fers
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 29 nisan 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 188
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Fers


hoşbulduk haktansapmaz teşekkürler..

..ve ahidnâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle en tahhirâ beytiye lit tâifîne vel âkifîne ver rukkais sucû
ozaman bu ayetteki durumu: güvenli, emniyetli bir mekanda ikamet edecek olan boyun eğenler, teslim olup itaat edenlere, bir araya gelip toplanacaklara karşı
gösterilecek sıcak, temiz, arınmış bir karşılama diyebilir miyiz ?

Peki orjinalliği yitirilmiş olan İsmail peygamberin namazı nerede ?

Yukarı dön Göster Fers's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Fers
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

          Salat, rüku ve secde hakkında ben de bir iki şey söyleyebilir miyim?
          Ama  daha önce Sayı Av.İlhami Çetin'in 'Adalet ve Rahmet' adlı sitesinden (her ne kadar izin alamamışsak da pübliye ettiğinden ve adını andığımızdan dolayı bizi af edeceğini düşünerek) bir alıntıyı görüşlerinize sunmak isterim.

          'Müslüman kişi ilimden başka yol gösteren edinmez.O, ilimden beslenir ve ilmin en gerçeğinin de orijinal vahiyde olduğunu bilir.Yaşamı Nebi'nin yaşamına rastlamışsa, O'nun vahiy yorumuna katılır ve  ve onun yaşamını benimser.
Resul ölmüş veya kendisi O'nun zamanından sonra dünyaya gelmişse, artık kimseye uymaz.
Bu nedenle imama-mimama uymaz,çünkü suç ve ceza ile mükafat şahsidir ve imam Resul olmadığından söylediği de vahiy değildir.
             
           Bireyler ümmet toplumu oluşturduklarında, işler aralarında ''şura'' iledir.Şura ise işlerin kimseye havale edilmediği, asaleten yapıldığı, müteahhit tayin edilmediği, kimsenin zimmetine girilmediği yürütülme demektir.Şura ortaklaşa yönetimdir; katılımcı demokrasinin en ileri derecesidir,elbirliği ile yönetimdir.O halde imamın namaz kıldırma haddi olamaz.Peşinde saf tutulması abestir.Sürü olmak ,peşinde piramit oluşturmak,iradesini teslim etmektir.Toplu namaz kılma ve kıldırma İslam'a aykırıdır.Metot dahi aykırıdır;çünkü işler havale edilemez;herkes (İsterseniz her koyun kendi bacağından asılır) işi kendi yaptığından buna ''asalet-asaleten'' denilir.
             
           Son vahiy gelmişken,bu vahiy kendisini tatmin etmediğinden ve bu vahiyden daha imtiyazlı durıma geçmek isteyip imtiyazlı bilgi arayanlar ''hayra konma'' ve bununla içten guru duyma yolunu özleyenlerdir.bu toplumlar her alanda ferdiyetçiliği ve gemisini kurtaran kaptan mizacı taşırlar ve aralarında bu yüzden Şura-müşavere yoktur.Hak dinde ''sıla-ı rahim'' olan toplumculuğu terk etmişlerdir.

             ''Allah aşkı'' ve onunla buluşmak diye yeni ve ayinsel bir sistem icat etmişlerdir.Sanki ''salat'' vuslat olarak yetmezmiş gibi,şah damarından daha yakın değilmiş gibi,uyduruk bir huzura çıkma,bir buluşup sarmaş dolaş olma zan ve serap yolu 'namaz'ı icat ederek Allah'a dinini ve O'nun ibadette  vuslatını,O'na öğretmeye kalkmışlardır.Oysa bu felsefe bilmezlerin ''panteist'' bir zannıdır.

              Allah ile birleşme mümkün değildir.bizim ahırette yaratılışımız bile ''benzer'' olacaktır diye tekrar eder Kur'an.Allah'tan parça koparak oluşmadı ki insan,O'na eklemlensin.Allah ilmiyle yaratmış ve ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.Düşünmezler ki onu yapan ''mühendis'' onu doğurmamış ilmiyle meydana getirmiştir.Allah'la buluşmak söz,öğreti ve iddiası öteki yahudilerin Yakup Peygamber'i Allah'la güreştirmeleri kadar fahiş bir hatadır.Değil sarmaş dolaş olmak ,Allah insanlara doğrudan hitap etmez,''perde'' arkasından hitap eder.Vahiy yoluyla ilişkidedir kişi peygamber dahi olsa.(Dağdaki Musa'yı düşünün.)

               Namaz Acamce'den ''na-maz''dır.'Maz' bireyciliktir. 'Na-maz' liberal olmayan,yani 'Kollektivist' demektir.Maz sözlükte 'mare' kelimesinden sonra gelir ve 'iyali için uzak seferler yapan ve zahire biriktiren' insan demektir. 'Na' olumsuz eki ile 'Maz' ın ifade ettiği de liberal sosyo ekonomi politiğin reddidir.

               İkamet benim için mescid el haram sosyo ekonomik oluşum içinde yer almak ve o düzeni korumak yönünde sebat ve devamlılık ifade etmektedir.Oluşumunda karşı çıkanlara karşı koymak da vardır.Yani o sistemein militanı olmak.Secde buna gönülden katılıp sözüne sadık        kalmak ve bu bunu yaparken de boynunda halkalar varmış gibi burnu havalarda olmamak yani ruku.

        Saygılarımla.
        Galip Yetkin.
Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
el_turki
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 15 mayis 2008
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı el_turki

İslam’daki namaz ibadetinin cahiliye döneminde Araplar tarafından bilinen ve Kâbe’ de yapıla gelen bir ibadet sekli olduğunu rivayetlerden anlıyoruz. Kur’an’da da “es-salat” seklinde marife bir kelime olarak zikredilmesi bunu ortaya koyuyor.

Namazın Hz. İbrahim’den beri devam ettiğini vakitli olmasa da Arapların bir sekilde namaz kıldığı rivayet edilir. Kâbe ve çevresine Mescid’i - Haram denilmesi, mescidin de secde edilen yer anlamına gelmesi burada secdeli namaz kılındığının kanıtı olarak gösterilebilir. Müsriklerin kendilerine göre birtakım hareketlerle namaz kıldıklarını Kur’an bize haber vermektedir.

“ onların Kâbe’de ki namazları sadece ıslık çalmak ve el çırpmaktan baska bir sey değildir, inkârınıza karsılık olarak azabı tadın” (Enfal, 8/ 35)

Bu ayetin nüzul sebebini Vahidi İbn Ömer’den söyle rivayet eder ; “ Müsrikler Kâbe’yi tavaf ederler,
ellerini çırparlar, ıslık çalarlar ve yanakları yere koyarlardı, derken bu ayet nazil oldu”.
(el-Vahidi, 1997: 193)

Cahiliye dönemi Araplarının bu sekil namazları yanı sıra o dönemde Hanif olarak tarif edilen inançlı insanlarında namaz kıldıkları rivayet edilmektedir. (Soysaldı 1997: 30)

İzutsu bu beyitte geçen salât kelimesini söyle yorumlar; “Cahiliye döneminde bilinen bu maddi “salât” İslam ın “salât”ından baskadır. Fakat sekil ve yapı aynıdır.

Aradaki tek fark ise orada kıble, mukaddes Kâbe yerine Đran imparatorudur ve Allah’a tapınma yerine krala tapınma vardır. ( İzutsu, 1975: 141)

Yine Lisanu’l-arab da söyle denir; “salât” dua manasınadır. Bir hadisi serifte Hz.peygamber söyle der; “sizden biriniz yemeğe çağrıldığınızda ona icabet etsin. Eğer oruçlu değilse yesin, oruçlu ise dua etsin” sonra “salât, yemek veren için bereket ve hayırdır” (İbni Manzur, 1968: XVI, 465) dedi.

“Salvanu” kelimesi hakkında Cevali bu kelimenin İbrani dilinde Yahudi kilisesi manasına geldiğini aslının “saluta” olduğunu söyler. (es- Suyuti, 1987: I, 372)

Maxime Rodinson’un doğu Hıristiyanlarının kendi ibadetlerine “salat” dediklerini, İslam da ki namazında doğu Hıristiyanlarının bu ayinlerinden esinlenerek tanzim edildiğini iddia eder. M Rodinson namaz ibadetinin Hıristiyanlıkta emredildiğini ve doğu Hıristiyanlarının bunu uyguladıklarını haber vermektedir. (Rodinson, 1994: 86)

A.J. Wensinck de “Salat” kelimesinin daha önceki dillerde de mevcut olduğunu söylemekte ve namazla Yahudi ve Hıristiyanların dini ayinleri arasındaki benzerliklerle ilgili tespitlerde bulunmaktadır. Wensinck’in kaydettiğine göre Aramice salota kelimesinin istikakı çok açıktır, kökü olan “salle” Arami dilinde katlamak, bükmek manasına gelir. Salota bir mastar ismidir. “katlamak” v.b.fiillere delalet eder. Çesitli Arami lehçelerinde namaz gibi ayin seklindeki dua manasında kullanılmıstır. Hiç
olmazsa Süryani dilinde genellikle Ba’uta denilen ferdi ve serbest dua manasına
gelebilir(Ates, 1996: 50)

Cahiliye Araplarında abdest, gusül, namaz ve oruç var idi. Özellikle kutsal kabul edilen zemzem suyu ile abdest ve gusül önemli ibadetlerden sayılırdı. Namazın bazılarında kıyam, bazılarında rüku, sücud, bazılarında da kuud var idi. Allah’a hitaben namazda bazı sözler dahi söylenirdi. (Ahmed Mithat 1329: 167) Bu geleneğin İbrahimi dinden kaldığını söyleyebiliriz.

Cahiliye döneminde Cuma ile ilgili bazı uygulamalar göze çarpmaktadır. Bu dönemde, Ka’b b. Lüey b. Galib b.Fihr b. Malik’in Kureys’i Cuma günü toplayıp, içinde birde hutbe kısmı bulunan haftalık bir ibadet icra ettiğini görmekteyiz. O dönemde bu ibadete “Yevm’l-Arube”, (Araplık Günü), yahut “Ma’ruzat” (Açıklama ) Günü adı verilmekteydi. Ka’b’ın bu güne “Cum’a” adını verdiği akledilmektedir.
İbnu’l- Cevzi, Ka’b’ın okuduğu bu hutbelerden bazı kısımları nakletmistir.
(Hamidullah, 1966: I, 134; (Ates, 1996: 63)

Alusi’nin tarihçi İbni Siri’den naklettiğine göre; Cuma namazı ile ilgili gelismeler söyle olmustur: Hicretten önce Cuma namazının farz olduğunu bildiren ayetler henüz inmemisti, buna rağmen Medineli Müslümanlar kendi aralarında toplanarak söyle bir karara vardılar. “Yahudiler ile Hıristiyanlar haftada bir gün toplanıyorlar. Bizlerde kendimize bir gün ayırarak toplanalım ve Allah’ı topluca zikredelim, sükredelim.

Cumartesi günü Yahudilerin, Pazar günü Hıristiyanların günüdür. Arube gününü ise biz kendimiz için toplanma günü yapalım” Medineliler Cuma günün arube günü diyorlardı.

Medineli Müslümanlar yukarıdaki kararı aldıktan sonra Esad b. Zürare’nin evinde toplandılar. Esad burada toplanan cemaate iki rekat namaz kıldırdı ve birde konusma yaptı. Toplandıkları o güne Cuma adını verdiler(Yavuz, 1986: 14).

Cuma namazının farz olduğunu bildiren ayet peygamberimizin Medine’ye hicretinden sonra inmistir(Yazır, 1935: VI, 4977)

__________________
De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Yukarı dön Göster el_turki's Profil Diğer Mesajlarını Ara: el_turki
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

el_turki Yazdı:
İslam�daki namaz ibadetinin cahiliye döneminde Araplar tarafından bilinen ve Kâbe� de yapıla gelen bir ibadet sekli olduğunu rivayetlerden anlıyoruz. Kur�an�da da �es-salat� seklinde marife bir kelime olarak zikredilmesi bunu ortaya koyuyor.

Namazın Hz. İbrahim�den beri devam ettiğini vakitli olmasa da Arapların bir sekilde namaz kıldığı rivayet edilir. Kâbe ve çevresine Mescid�i - Haram denilmesi, mescidin de secde edilen yer anlamına gelmesi burada secdeli namaz kılındığının kanıtı olarak gösterilebilir. Müsriklerin kendilerine göre birtakım hareketlerle namaz kıldıklarını Kur�an bize haber vermektedir.

� onların Kâbe�de ki namazları sadece ıslık çalmak ve el çırpmaktan baska bir sey değildir, inkârınıza karsılık olarak azabı tadın� (Enfal, 8/ 35)

Bu ayetin nüzul sebebini Vahidi İbn Ömer�den söyle rivayet eder ; � Müsrikler Kâbe�yi tavaf ederler,
ellerini çırparlar, ıslık çalarlar ve yanakları yere koyarlardı, derken bu ayet nazil oldu�.
(el-Vahidi, 1997: 193)

Cahiliye dönemi Araplarının bu sekil namazları yanı sıra o dönemde Hanif olarak tarif edilen inançlı insanlarında namaz kıldıkları rivayet edilmektedir. (Soysaldı 1997: 30)

İzutsu bu beyitte geçen salât kelimesini söyle yorumlar; �Cahiliye döneminde bilinen bu maddi �salât� İslam ın �salât�ından baskadır. Fakat sekil ve yapı aynıdır.

Aradaki tek fark ise orada kıble, mukaddes Kâbe yerine Đran imparatorudur ve Allah�a tapınma yerine krala tapınma vardır. ( İzutsu, 1975: 141)

Yine Lisanu�l-arab da söyle denir; �salât� dua manasınadır. Bir hadisi serifte Hz.peygamber söyle der; �sizden biriniz yemeğe çağrıldığınızda ona icabet etsin. Eğer oruçlu değilse yesin, oruçlu ise dua etsin� sonra �salât, yemek veren için bereket ve hayırdır� (İbni Manzur, 1968: XVI, 465) dedi.

�Salvanu� kelimesi hakkında Cevali bu kelimenin İbrani dilinde Yahudi kilisesi manasına geldiğini aslının �saluta� olduğunu söyler. (es- Suyuti, 1987: I, 372)

Maxime Rodinson�un doğu Hıristiyanlarının kendi ibadetlerine �salat� dediklerini, İslam da ki namazında doğu Hıristiyanlarının bu ayinlerinden esinlenerek tanzim edildiğini iddia eder. M Rodinson namaz ibadetinin Hıristiyanlıkta emredildiğini ve doğu Hıristiyanlarının bunu uyguladıklarını haber vermektedir. (Rodinson, 1994: 86)

A.J. Wensinck de �Salat� kelimesinin daha önceki dillerde de mevcut olduğunu söylemekte ve namazla Yahudi ve Hıristiyanların dini ayinleri arasındaki benzerliklerle ilgili tespitlerde bulunmaktadır. Wensinck�in kaydettiğine göre Aramice salota kelimesinin istikakı çok açıktır, kökü olan �salle� Arami dilinde katlamak, bükmek manasına gelir. Salota bir mastar ismidir. �katlamak� v.b.fiillere delalet eder. Çesitli Arami lehçelerinde namaz gibi ayin seklindeki dua manasında kullanılmıstır. Hiç
olmazsa Süryani dilinde genellikle Ba�uta denilen ferdi ve serbest dua manasına
gelebilir(Ates, 1996: 50)

Cahiliye Araplarında abdest, gusül, namaz ve oruç var idi. Özellikle kutsal kabul edilen zemzem suyu ile abdest ve gusül önemli ibadetlerden sayılırdı. Namazın bazılarında kıyam, bazılarında rüku, sücud, bazılarında da kuud var idi. Allah�a hitaben namazda bazı sözler dahi söylenirdi. (Ahmed Mithat 1329: 167) Bu geleneğin İbrahimi dinden kaldığını söyleyebiliriz.

Cahiliye döneminde Cuma ile ilgili bazı uygulamalar göze çarpmaktadır. Bu dönemde, Ka�b b. Lüey b. Galib b.Fihr b. Malik�in Kureys�i Cuma günü toplayıp, içinde birde hutbe kısmı bulunan haftalık bir ibadet icra ettiğini görmekteyiz. O dönemde bu ibadete �Yevm�l-Arube�, (Araplık Günü), yahut �Ma�ruzat� (Açıklama ) Günü adı verilmekteydi. Ka�b�ın bu güne �Cum�a� adını verdiği akledilmektedir.
İbnu�l- Cevzi, Ka�b�ın okuduğu bu hutbelerden bazı kısımları nakletmistir.
(Hamidullah, 1966: I, 134; (Ates, 1996: 63)

Alusi�nin tarihçi İbni Siri�den naklettiğine göre; Cuma namazı ile ilgili gelismeler söyle olmustur: Hicretten önce Cuma namazının farz olduğunu bildiren ayetler henüz inmemisti, buna rağmen Medineli Müslümanlar kendi aralarında toplanarak söyle bir karara vardılar. �Yahudiler ile Hıristiyanlar haftada bir gün toplanıyorlar. Bizlerde kendimize bir gün ayırarak toplanalım ve Allah�ı topluca zikredelim, sükredelim.

Cumartesi günü Yahudilerin, Pazar günü Hıristiyanların günüdür. Arube gününü ise biz kendimiz için toplanma günü yapalım� Medineliler Cuma günün arube günü diyorlardı.

Medineli Müslümanlar yukarıdaki kararı aldıktan sonra Esad b. Zürare�nin evinde toplandılar. Esad burada toplanan cemaate iki rekat namaz kıldırdı ve birde konusma yaptı. Toplandıkları o güne Cuma adını verdiler(Yavuz, 1986: 14).

Cuma namazının farz olduğunu bildiren ayet peygamberimizin Medine�ye hicretinden sonra inmistir(Yazır, 1935: VI, 4977)


Beni bu saçmalıklardan ve çelişkili bilgi kirliliğinden arındırdığı için Allah'a hamdediyorum.

Şuncağız bir yazıda bile birbirini tutmaz ne zırvalıklar var.

Dileyen bunun içinde bin ömür geçirsin.

İçeriğindeki birbiriyle çelişkili mevzuları cevap vermeye değer bulmadığım için değinmeyeceğim.

Esen kalın.


__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

galipyetkin Yazdı:
          Salat, rüku ve secde hakkında ben de bir iki şey söyleyebilir miyim?
          Ama  daha önce Sayı Av.İlhami Çetin'in 'Adalet ve Rahmet' adlı sitesinden (her ne kadar izin alamamışsak da pübliye ettiğinden ve adını andığımızdan dolayı bizi af edeceğini düşünerek) bir alıntıyı görüşlerinize sunmak isterim.

          'Müslüman kişi ilimden başka yol gösteren edinmez.O, ilimden beslenir ve ilmin en gerçeğinin de orijinal vahiyde olduğunu bilir.Yaşamı Nebi'nin yaşamına rastlamışsa, O'nun vahiy yorumuna katılır ve  ve onun yaşamını benimser.
Resul ölmüş veya kendisi O'nun zamanından sonra dünyaya gelmişse, artık kimseye uymaz.
Bu nedenle imama-mimama uymaz,çünkü suç ve ceza ile mükafat şahsidir ve imam Resul olmadığından söylediği de vahiy değildir.
             
           Bireyler ümmet toplumu oluşturduklarında, işler aralarında ''şura'' iledir.Şura ise işlerin kimseye havale edilmediği, asaleten yapıldığı, müteahhit tayin edilmediği, kimsenin zimmetine girilmediği yürütülme demektir.Şura ortaklaşa yönetimdir; katılımcı demokrasinin en ileri derecesidir,elbirliği ile yönetimdir.O halde imamın namaz kıldırma haddi olamaz.Peşinde saf tutulması abestir.Sürü olmak ,peşinde piramit oluşturmak,iradesini teslim etmektir.Toplu namaz kılma ve kıldırma İslam'a aykırıdır.Metot dahi aykırıdır;çünkü işler havale edilemez;herkes (İsterseniz her koyun kendi bacağından asılır) işi kendi yaptığından buna ''asalet-asaleten'' denilir.
             
           Son vahiy gelmişken,bu vahiy kendisini tatmin etmediğinden ve bu vahiyden daha imtiyazlı durıma geçmek isteyip imtiyazlı bilgi arayanlar ''hayra konma'' ve bununla içten guru duyma yolunu özleyenlerdir.bu toplumlar her alanda ferdiyetçiliği ve gemisini kurtaran kaptan mizacı taşırlar ve aralarında bu yüzden Şura-müşavere yoktur.Hak dinde ''sıla-ı rahim'' olan toplumculuğu terk etmişlerdir.

             ''Allah aşkı'' ve onunla buluşmak diye yeni ve ayinsel bir sistem icat etmişlerdir.Sanki ''salat'' vuslat olarak yetmezmiş gibi,şah damarından daha yakın değilmiş gibi,uyduruk bir huzura çıkma,bir buluşup sarmaş dolaş olma zan ve serap yolu 'namaz'ı icat ederek Allah'a dinini ve O'nun ibadette  vuslatını,O'na öğretmeye kalkmışlardır.Oysa bu felsefe bilmezlerin ''panteist'' bir zannıdır.

              Allah ile birleşme mümkün değildir.bizim ahırette yaratılışımız bile ''benzer'' olacaktır diye tekrar eder Kur'an.Allah'tan parça koparak oluşmadı ki insan,O'na eklemlensin.Allah ilmiyle yaratmış ve ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.Düşünmezler ki onu yapan ''mühendis'' onu doğurmamış ilmiyle meydana getirmiştir.Allah'la buluşmak söz,öğreti ve iddiası öteki yahudilerin Yakup Peygamber'i Allah'la güreştirmeleri kadar fahiş bir hatadır.Değil sarmaş dolaş olmak ,Allah insanlara doğrudan hitap etmez,''perde'' arkasından hitap eder.Vahiy yoluyla ilişkidedir kişi peygamber dahi olsa.(Dağdaki Musa'yı düşünün.)

               Namaz Acamce'den ''na-maz''dır.'Maz' bireyciliktir. 'Na-maz' liberal olmayan,yani 'Kollektivist' demektir.Maz sözlükte 'mare' kelimesinden sonra gelir ve 'iyali için uzak seferler yapan ve zahire biriktiren' insan demektir. 'Na' olumsuz eki ile 'Maz' ın ifade ettiği de liberal sosyo ekonomi politiğin reddidir.

               İkamet benim için mescid el haram sosyo ekonomik oluşum içinde yer almak ve o düzeni korumak yönünde sebat ve devamlılık ifade etmektedir.Oluşumunda karşı çıkanlara karşı koymak da vardır.Yani o sistemein militanı olmak.Secde buna gönülden katılıp sözüne sadık        kalmak ve bu bunu yaparken de boynunda halkalar varmış gibi burnu havalarda olmamak yani ruku.

        Saygılarımla.
        Galip Yetkin.


Selam,

Av. İlhami Çetin'in yazdıklarını çok değerli ve ilgi çekici görüyorum. Kişisel sitesini de inceliyorum. Çok aydınlatıcı, ufuk açıcı görüşleri var.

Paylaşım için teşekkür ederim.


__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 

<< Önceki Sayfa 14 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats